Deccaliyet Çağı - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**Cihannur** · 12-14-2017, 00:47

İnsanlık olarak maalesef ki Deccaliyet Çağı'na girdiğimiz kanısındayım. Deccaliyet Çağı'nın bu kötü çağın başlangıcının 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı gerçekleştirilen saldırılar olduğunu değerlendiriyorum. Miladi takvime göre 21. yüzyıla girmemizle birlikte yani 2001 yılıyla birlikte Deccaliyet Çağı'na da girdik diye değerlendiriyorum. Zor, çok zor bir çağ bu! İnsanlık tarihinin en netameli dönemlerinden birini ve belki de en netameli dönemini yaşayacağız.

Fakat şunu mutlaka belirtmeliyim: Mevcut insanlık âleminin azımsanamayacak kadar büyük bir bölümü yani günümüz insanlarının azımsanamayacak kadar büyük bir bölümü Deccaliyet Çağı'na müstahaktır diye değerlendiriyorum. Bunun temelde iki çok önemli nedeni var. Birinci nedeni şudur: Belirttiğim o insanlar, zalimler tarafından yapılan dehşetengiz zulümlere ya sessiz kaldılar ya da o büyük zulümlerin sona erdirilmesi için gerekli çabayı, gayreti göstermediler. İkinci nedeni ise şudur: Belirttiğim o insanlar, Allah'ın lanetlediği homoseksüellik gibi bir fiile karşı olmak bir yana bu sapıklığa resmiyet kazandırılmasını desteklediler ve giderek artan sayıda ülkede bu gayrimeşru birlikteliklere yasal evlilik statüsü kazandırılmaya başlandı. Eşcinsel evlilikleri yasal olarak tanıyan ilk ülke Hollanda olmuş. Hollanda 2001 yılında eşcinsel evlilikleri yasal olarak tanımaya yani sözde meşrulaştırmaya başlamış. Tevafuğa bakın ki 2001 yılıyla yani kanaatimce Deccaliyet Çağı'nın başladığı yılla birlikte dünya genelinde eşcinsel evlilikler yani sapık ilişkiler sözde meşrulaştırılmaya başlanmış. Hollanda'dan sonra eşcincel evliliklere yasal statü veren ülke sayısı daha da arttı ve bildiğim kadarıyla günümüzde dünya genelinde 20'nin üzerinde bir sayıya ulaştı. Ne kötü bir çığır! Maalesef ki dünyada gittikçe artan sayıda ülke Sodom ve Gomore olma yolunda hızla ilerliyor.

Yukarıda belirttiğim iki temel nedene ilaveten üçüncü bir temel neden olarak; ahlâksızlığın yaygınlaşması ve âdeta sıradanlaşması, günah işlemenin pervasızca ve alenen yapılması ve daha da kötüsü olarak bu yapılanların hoş karşılanması eklenebilir.

Bütün bunlar olurken karşılığında Allah'tan rahmet beklenecek değil herhâlde! İşte bütün bu kötülükleri yapanlar ve yapılan bu kötülüklerden razı olanlar Allah'ın gazabını üzerlerine çekerek Deccaliyet Çağı'na müstahak oldular diye değerlendiriyorum.

Durum bu minval üzereyken Deccaliyet Çağı'nda Müslümanlar nasıl davranmalıdır? Bu konular üzerinde düşünen, kafa yoran bir Müslüman olarak kanaatlerim şunlar: Müslümanlar yukarıda belirttiğim tüm yanlışlara karşı olmak durumundadır hatta zorundadır. Yani birinci olarak, zulüm kimden gelir ve kime karşı yapılırsa yapılsın zulümden razı olunmamalı, zulme ve zalime karşı olunmalı ve yapılan zulümlerin sona erdirilmesi için kavli ve fiili olarak elden gelen bütün gayret sonuna kadar gösterilmelidir. İkincisi ise homoseksüellik türü sapıklıklara da bu tür sapıklıklara meşruiyet kazandırma çabalarına da karşı olunmalı ve bu tür sapıklıklara karşı hem mücadele edilmeli hem de bunlardan yüz çevrilmelidir. Üçüncüsü ise ahlâksızlığın ve günah işlemenin aleni hâle getirilmesine de tepki gösterilmeli, bu tür davranışlardan da razı olunmamalı ve bunlardan da bu tür davranışları işleyenlerden de yüz çevrilmelidir. Dördüncü ve son olarak yapılması gereken şey ise işlenilen günahlar için tevbe istiğfar edip Allah'a yalvararak Allah'tan af dileyip Allah'a sığınılmalıdır. İçinde bulunduğumuz kanaatinde olduğum Deccaliyet Çağı'nda Müslümanların temel görevlerinden biri tahminimce bu yüzyıl içinde çıkması kuvvetle muhtemel olan yalancı ve kâfir Deccal'e ve Deccaliyet'e karşı bütün güçleriyle mücadele etmektir.

**Cihannur** · 01-01-2018, 09:00

Ve andolsun ki; İblis, onlar (insanlar) hakkındaki zannını doğru çıkardı ve mü'minlerden bir fırka hariç geri kalan hepsi ona tâbi oldu.

Sebe Sûresi 20. Âyet-i kerime meali

**Cihannur** · 12-21-2018, 23:24

Gece gittikçe kararıyor ve çoğu insan hâlâ bu durumun farkında değil. Melhame-i Kübra yani Armagedon hızla yaklaşıyor. Hiçbir çok büyük savaş, gelişini böyle bağıra bağıra duyurmamıştır. İnsan kâfirlerinin en büyüğü ve en dehşetlisi olan Deccal'in sahneye çıkma zamanı geliyor. Karanlıkların en karanlığı olan Şeytan'ın ve kâfirlerin en büyüğü Deccal'in ortaklığında dehşet bir 'film çevrilecek'. Kötülerin bu iki en kötüsü Şeytan'ın ve Deccal'in birlikte çevirecekleri o sahte filmi pek çok kişi gerçek sanarak onlara kanacak. Zamanımız her zamankinden daha uyanık ve daha sabırlı olma zamanıdır.

Gece ne kadar kararırsa kararsın yine de umutsuz olunmamalıdır; çünkü gecenin en karardığı zaman aydınlığa en yakın olunan zamandır. Daima ümitvar olalım ki her şey bittiğinde en sonunda kazanan İslamiyet yani hak olacaktır. Küfrün yani bâtılın sonu kaybetmektir, paramparça olmaktır, yok olmaktır. Deccaliyet'in dehşetinden ürküp, korkup da bu kötü devran bitmez, geçmez dememelidir. İnsanoğlu olarak ne kara kışlar gördük de hepsi geçip gitti ve o kışların ardından yine baharlar geldi. Bu kara kış da geçecek, bu koyu karanlık da son bulacak inşaallah. Devran dönecek ve nihayetinde güneşli, aydınlık, güzel günler gelecek inşaallah; çünkü ne de olsa Deccaliyet'in sonu Mehdiyet'tir.

**Selami34** · 01-24-2019, 11:20

Teşekürler

12-14-2017, 00:47	#1
Kullanıcı Adı Cihannur	Deccaliyet Çağı İnsanlık olarak maalesef ki Deccaliyet Çağı'na girdiğimiz kanısındayım. Deccaliyet Çağı'nın bu kötü çağın başlangıcının 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı gerçekleştirilen saldırılar olduğunu değerlendiriyorum. Miladi takvime göre 21. yüzyıla girmemizle birlikte yani 2001 yılıyla birlikte Deccaliyet Çağı'na da girdik diye değerlendiriyorum. Zor, çok zor bir çağ bu! İnsanlık tarihinin en netameli dönemlerinden birini ve belki de en netameli dönemini yaşayacağız. Fakat şunu mutlaka belirtmeliyim: Mevcut insanlık âleminin azımsanamayacak kadar büyük bir bölümü yani günümüz insanlarının azımsanamayacak kadar büyük bir bölümü Deccaliyet Çağı'na müstahaktır diye değerlendiriyorum. Bunun temelde iki çok önemli nedeni var. Birinci nedeni şudur: Belirttiğim o insanlar, zalimler tarafından yapılan dehşetengiz zulümlere ya sessiz kaldılar ya da o büyük zulümlerin sona erdirilmesi için gerekli çabayı, gayreti göstermediler. İkinci nedeni ise şudur: Belirttiğim o insanlar, Allah'ın lanetlediği homoseksüellik gibi bir fiile karşı olmak bir yana bu sapıklığa resmiyet kazandırılmasını desteklediler ve giderek artan sayıda ülkede bu gayrimeşru birlikteliklere yasal evlilik statüsü kazandırılmaya başlandı. Eşcinsel evlilikleri yasal olarak tanıyan ilk ülke Hollanda olmuş. Hollanda 2001 yılında eşcinsel evlilikleri yasal olarak tanımaya yani sözde meşrulaştırmaya başlamış. Tevafuğa bakın ki 2001 yılıyla yani kanaatimce Deccaliyet Çağı'nın başladığı yılla birlikte dünya genelinde eşcinsel evlilikler yani sapık ilişkiler sözde meşrulaştırılmaya başlanmış. Hollanda'dan sonra eşcincel evliliklere yasal statü veren ülke sayısı daha da arttı ve bildiğim kadarıyla günümüzde dünya genelinde 20'nin üzerinde bir sayıya ulaştı. Ne kötü bir çığır! Maalesef ki dünyada gittikçe artan sayıda ülke Sodom ve Gomore olma yolunda hızla ilerliyor. Yukarıda belirttiğim iki temel nedene ilaveten üçüncü bir temel neden olarak; ahlâksızlığın yaygınlaşması ve âdeta sıradanlaşması, günah işlemenin pervasızca ve alenen yapılması ve daha da kötüsü olarak bu yapılanların hoş karşılanması eklenebilir. Bütün bunlar olurken karşılığında Allah'tan rahmet beklenecek değil herhâlde! İşte bütün bu kötülükleri yapanlar ve yapılan bu kötülüklerden razı olanlar Allah'ın gazabını üzerlerine çekerek Deccaliyet Çağı'na müstahak oldular diye değerlendiriyorum. Durum bu minval üzereyken Deccaliyet Çağı'nda Müslümanlar nasıl davranmalıdır? Bu konular üzerinde düşünen, kafa yoran bir Müslüman olarak kanaatlerim şunlar: Müslümanlar yukarıda belirttiğim tüm yanlışlara karşı olmak durumundadır hatta zorundadır. Yani birinci olarak, zulüm kimden gelir ve kime karşı yapılırsa yapılsın zulümden razı olunmamalı, zulme ve zalime karşı olunmalı ve yapılan zulümlerin sona erdirilmesi için kavli ve fiili olarak elden gelen bütün gayret sonuna kadar gösterilmelidir. İkincisi ise homoseksüellik türü sapıklıklara da bu tür sapıklıklara meşruiyet kazandırma çabalarına da karşı olunmalı ve bu tür sapıklıklara karşı hem mücadele edilmeli hem de bunlardan yüz çevrilmelidir. Üçüncüsü ise ahlâksızlığın ve günah işlemenin aleni hâle getirilmesine de tepki gösterilmeli, bu tür davranışlardan da razı olunmamalı ve bunlardan da bu tür davranışları işleyenlerden de yüz çevrilmelidir. Dördüncü ve son olarak yapılması gereken şey ise işlenilen günahlar için tevbe istiğfar edip Allah'a yalvararak Allah'tan af dileyip Allah'a sığınılmalıdır. İçinde bulunduğumuz kanaatinde olduğum Deccaliyet Çağı'nda Müslümanların temel görevlerinden biri tahminimce bu yüzyıl içinde çıkması kuvvetle muhtemel olan yalancı ve kâfir Deccal'e ve Deccaliyet'e karşı bütün güçleriyle mücadele etmektir. Konu Cihannur tarafından (06-17-2018 Saat 15:30 ) değiştirilmiştir..

01-01-2018, 09:00	#2
Kullanıcı Adı Cihannur	Ve andolsun ki; İblis, onlar (insanlar) hakkındaki zannını doğru çıkardı ve mü'minlerden bir fırka hariç geri kalan hepsi ona tâbi oldu. Sebe Sûresi 20. Âyet-i kerime meali Konu Cihannur tarafından (07-19-2022 Saat 16:40 ) değiştirilmiştir..

01-24-2019, 11:20	#4
Kullanıcı Adı Selami34	Teşekürler Konu Selami34 tarafından (01-24-2019 Saat 11:29 ) değiştirilmiştir..

12-21-2018, 23:24	#3
Kullanıcı Adı Cihannur	Gece gittikçe kararıyor ve çoğu insan hâlâ bu durumun farkında değil. Melhame-i Kübra yani Armagedon hızla yaklaşıyor. Hiçbir çok büyük savaş, gelişini böyle bağıra bağıra duyurmamıştır. İnsan kâfirlerinin en büyüğü ve en dehşetlisi olan Deccal'in sahneye çıkma zamanı geliyor. Karanlıkların en karanlığı olan Şeytan'ın ve kâfirlerin en büyüğü Deccal'in ortaklığında dehşet bir 'film çevrilecek'. Kötülerin bu iki en kötüsü Şeytan'ın ve Deccal'in birlikte çevirecekleri o sahte filmi pek çok kişi gerçek sanarak onlara kanacak. Zamanımız her zamankinden daha uyanık ve daha sabırlı olma zamanıdır. Gece ne kadar kararırsa kararsın yine de umutsuz olunmamalıdır; çünkü gecenin en karardığı zaman aydınlığa en yakın olunan zamandır. Daima ümitvar olalım ki her şey bittiğinde en sonunda kazanan İslamiyet yani hak olacaktır. Küfrün yani bâtılın sonu kaybetmektir, paramparça olmaktır, yok olmaktır. Deccaliyet'in dehşetinden ürküp, korkup da bu kötü devran bitmez, geçmez dememelidir. İnsanoğlu olarak ne kara kışlar gördük de hepsi geçip gitti ve o kışların ardından yine baharlar geldi. Bu kara kış da geçecek, bu koyu karanlık da son bulacak inşaallah. Devran dönecek ve nihayetinde güneşli, aydınlık, güzel günler gelecek inşaallah; çünkü ne de olsa Deccaliyet'in sonu Mehdiyet'tir.

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)