AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dini Konular Dinimiz hakkında öğrenmek ve paylaşmak istediğiniz herşey.


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 06-11-2013, 13:52   #1
Kullanıcı Adı
zülcenaheyn
Standart Şeriat istemek bir insanlık hakkıdır
Şeriat bugün Türkiye'de istenebilir mi? Kanunen teklif edilebilir mi? Bu mümkün değil.

Halbuki inananların şeriat yani İslam hukuku ile hüküm olunmayı istemesi bir insanlık hakkıdır, demokratik bir haktır.

Bu herkesi zorla Müslüman yapmak olarak lanse edildiği için ve dünya genelinde Siyonizm tarafından İslamafobia her koldan kasten yayıldığı için Müslümanlar da öcü, terörist olarak gösteriliyor ve bu kendi haklarını istemelerini bile kabul edilemez kılıyor.

Aynı psikolojinin tersini de Yahudiler kendilerine sağlamışlardır. Onlar Müslümanları öcü gibi gösterip kendi insanlık haklarını istemeyi bile engellerken kendilerini de dünyanın en mazlum milleti olarak göstererek kendi yaptıkları soykırımları meşrulaştırmakta ve diğer insanlara hoş gördürtmektedir.

Batıda Yahudileri birisi eleştirse hemen anti-semitizm ile suçlanırlar ve nazi diye damgalanırlar. Halbuki ırkçı olmak bile bir insanlık hakkıdır fakat buradaki nazizim sözde Yahudi soykırımı ile özdeşleştirildiği için aslında bu yaftalama ile de bu yalan canlı tutulmaktadır.

İslam hukuku inanan Müslümanlar içindir sadece ve Müslümanların şeriatı yaşaması ise bir insanlık hakkıdır. Osmanlı devrinde misal bir Fransız mahkeme işlerini gider Fransız konsolosluğunda yapardı, bir Osmanlı Rumu gider patrikhanede işini hallederdi. Evlilik, ceza, adetler, vs. hepsi her milletin kendi hukukunca halledilirdi.

İmparatorlukta çok hukukluluk, çok dinlilik, çok dillilik olduğu gibi çok hukukluluk da vardı.

Fakat İslam'ın bir numaralı düşmanı olan Yahudiler, Siyonizm ve Masonlar kurdukları İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin A takımı ile imparatorluğu yıkıp kasti olarak ırkçılık yaptıkları gibi (ki bu Türkçülüğü de tıpkı komünistlik gibi Yahudiler icat edip yaymışlardır) B takımı da Kemalizm adı altında sözde laiklik adı altında lâ-dinîlik, laikçilik, din düşmanlığı yapmıştır.

Bunun nedeni Türkiye yüzyıllarca İslam birliğinin önderliğini, merkezini oluşturduğu için dış ve iç güçlerin ilk evvel başı indirmesi gerekti. Bu başarıldı ve bu imparatorluk yeniden doğmasın diye de ülkenin başına din düşmanları geçirildi ve İslam terakkiye mani denip, Müslümanlar gerici kabul edildi. Daha ne zulümler yapıldığını da biliyoruz. Menderes devrine kadar evde Kur'an okuyanlar, okutturanlar Jandarma tarafından basılırdı, Menderes daha sonra bunu kaldırttı insanlar biraz rahat etti. Zaten Menderes'i indirip idam etmelerinin sebebi Müslümanlar üzerinden zulmü biraz olsun kaldırıp hafifletmesi idi. Düşünün şimdi kâfirlerin Erdoğan'dan nasıl nefret ettiklerini.

Bin sene bir cihan imparatoru olan milletin liderleri padişah ve halife iken millet belki de müstahak olduğu için Kamâl Atatürk ve İsmet İnönü gibi liderlere müstahak oldu. 54 yaşına geldiği vakit Mustafa Kemal ismini değiştirmiştir. Hz. Muhammed Mustafa'nın s.a.v. da ismi olan Mustafa ismini atmıştır ve Kemal'i de Kamâl yapmış, soyadı da Atatürk olmuştur. Ve 54 yaşından ölene kadar da kimliğinde bu isim durmuş ve hep bunu kullanmıştır. Yani aslında biz Mustafa Kemal diyerek yanlış ve ayıp yapıyoruz çünkü Mustafa'yı kendi sahibi öldürmüştür. O KAMAL'dır!

Öyle bir lider ki, şu örneğe bakalım: Kamal'ın bir kız kardeşi vardır, dindar bir insan olan Makbule Hanım. Hatta ağabeyinin dinî politikalarından haz etmediği için Kazım Karabekir Paşa'nın kurduğu partiye üye olmuştur fakat sonra çok çekmiştir. 1953 senesinde DP Atatürk'ün cesedini Yunan Akropol'ünden farksız olan Anıtkabir'e götürürken Kamal'ın kız kardeşi Makbule Hanım tabut açılınca kefenin içine Arapça bir dua yazılı kağıdı koymak ister ama onun elini tutup engel olurlar ve derler ki, "Atatürk bize darılır, bunu istemezdi" Atatürk'ün kız kardeşi şok olur.

Neyse biz devam edelim...

İngiltere İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken dünyanın birinci güçlü devleti idi ve bu yüzdende Siyonist Yahudiler oraya yılışmıştı fakat İngiltere İmparatorluğu da yavaş yavaş yıkılmaya başlıyordu fakat Osmanlı bir anda yıkılırken onlar yavaştan çekiliyor ve çekildiği yerlere de kendi adamlarını bırakıyordu. Türkiye de bunlardan birisidir.

İngiltere bitip Amerika yükselişe geçtiği için Yahudiler sermayelerini oraya taşıdılar ve şu anda Amerika da inişe geçtiği ve İsrail ile anlaşamadığı Türkiye ile daha anlaştığı için ve de Çin yükselişe geçtiği için Yahudi lobiler sermayelerini Çin'e taşımaktadırlar.

Krallık, monarşinin olduğu, laikliğin olmadığı ve demokrasinin beşiği olan İngiltere (Avrupa'da iki ülkenin anayasasında laiklik vardır, bunlardan birisi de Türkiye'dir, garip değil mi?) aynı zamanda Siyonizmden de kurtulduğu için yani İslam düşmanlarından da kurtulduğu için demokrasinin, insan haklarının gereğini yerine getireren Müslüman vatandaşları için İngiltere de tam olarak 5 tane şeriat mahkemesi kurmuştur. Bugün İngiltere'de 5 tane şeriat mahkemesi vardır. Aynı zamanda Trakya'da, Yunanistan'da da Müslümanlar kendi hukuklarınca yaşamaktadırlar.

Gavur memleketinde Müslümanlar kendi hukukları ile yaşayabiliyorken Müslüman memleketi olan Türkiye'de teklifini yapmak bile büyük olaydır çünkü dünya İslam âleminin yüzlerce yıllık tarihi liderlik misyonu Türklere, Türkiye'ye aittir, merkez burasıdır. Hz. Peygamberin kutsal emanetleri İstanbul'dadır ve ortadoğuda hâlâ bugün insanlar Osmanlı'ya özlem duymakta, isyan eden Araplar bile ağlayarak büyük pişmanlık duymaktadır. Rauf Denktaş anılarında bundan bahseder. İsyan eden Şerif Hüseyin'in ya da oğlunun ağladığını ve büyük pişmanlık duyduğunu söyler.

Müslümanların İslam hukukunu istemesi demokrasinin gereğidir, bir insanlık hakkıdır. İngiltere demokrasi beşiği olmasına rağmen bu hakkı veremiyordu çünkü Yahudi lobisi unsuru vardı. Artık İngiltere'de şeriat vardır. Bugün Türkiye'de de Müslümanlar Yahudilerin, Masonların, Siyonistlerin, İttihatçıların, Kemalistlerin, Komünistlerin tahakkümüne son vererek kendi haklarını almaya ve zulümleri bitirmeye çalışmaktadırlar.

Kemalizm adım adım tasfiye olmaktadır ve şeriatın Türkiye'deki ilanı kansız olacaktır. Erbakan "kanlı mı kansız mı?" diye sormuştu. Kansız kansız. Kemalizm tamamen tasfiye olduğu vakit artık hiçbir karşıdevrim sağlanamayacak, Topkapı Sarayı'na yürünecek ve orada şeriat ilan edilecek.

Şeriat inanmayanlara zulüm etmez. Devlet-i Aliyye Osmaniye'de Kemalizm gibi tektipçilik yoktur. İttihatçılar Osmanlı devrinde tektipçilik yapmışlardı, Kemalistlerin Kürtlere siz Türksünüz ve Türkçe konuşacaksınız diyerek zulüm etmeleri gibi İttihatçılar da Araplara Türkçe konuşacaksınız demiş ve illallah dedirtmiştir. Hatta Millî Mücadele devrinde Anadolu'nun dört bir yanındaki ayaklanmalar, kıyamlar da İttihatçıların başa gelme korkusundan dolayıdır ki haksız değillerdi çünkü Kemalistler İttihatçıların B takımı idi.

Bazı Müslümanlar bu büyük zulme karşı Şeyh Said gibi silahla kıyam etmişlerdir, bazı Müslümanlar da söz ile, ilim ile Said Nursi gibi kıyam etmişlerdir. Ardından Necip Fazıl'lar, Kadir Mısıroğlu'ları, Erbakan'lar, Menderes'ler, Özal'lar ve günümüzde Erdoğan'lar. Darbeci zulüm bugün artık 120 küsûr sene sonra bitmek üzeredir. Bu süreç Sultan II. Abdülhamid Han, hatta Sultan Abdülaziz devrinde başlamıştır.

Darbeciler sadrazamları (Osmanlı devri başbakanları) boğmuştur, padişahları (Osmanlı devri cumhurbaşkanı) indirip öldürmüştür ve Kamâl Atatürk ile birlikte bu süreç devam etmiştir. 10 senede bir yapılan her darbe biraz daha cılızlaşmıştır.

Yahudiler sermayelerini Çin'e taşıyıp Amerika'yı bıraktıkları zaman Türkiye ve Amerika müttefikliği arasındaki tek çelişki olan İsrail'den de kurtulunacak ve Türkiye Kemalistlerden tamamen kurtularak ki zaten kurtulduk tarihi misyonunu gerçekleştirmeye doğru ilerleyecektir. Eğer hakiki şeriat uygulanırsa değil laikçilik laiklikten ve demokrasiden de daha adaletli olacaktır çünkü İslam hukukunda çok hukukluluk vardır. Dinde zorlama yoktur. Şeriat insanlık hakkıdır. Bugün bu insanlık hakkı yoktur. Bunu Müslümanlar kendi elleriyle almaya çalışmaktadır fakat yarın bu insanlık hakkı mutlak olarak var olacaktır, tıpkı geçmişte olduğu gibi.

Allâh'a emanet.

 

zülcenaheyn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 07-03-2013, 02:48   #2
Kullanıcı Adı
zülcenaheyn
Standart
Şeriat, İslam hukukudur yani İslam'ın kendisidir.

Müslüman olan yani teslim olan kişi İslam'a ve de dolayısıyla İslam'ın hükümlerine teslim olmuştur.

Şeriat, Müslüman olup da gâvur gibi yaşamaya müsaade etmez. Ayrıca şeriat kimseyi de zorla Müslüman yapmaz çünkü dinde bu mânâda zorlama yoktur fakat Müslümana sahip çıkma vardır.

Ayrıca kişi Müslüman da olsa şeriat ile yetiştirilmedi ise yine mes'ul değildir.


Din ucu açık liberal hürriyete çok fazla müsaade etmez.

Misal olarak, Büyük Ada'ya gidin, tepeye çıkın ve Aya Yorgi Kilisesi kapısında durun. Erkek de olsanız kadın da olsanız eğer şort giyiyorsanız ya da kadının başı açıksa papaz efendi size şalvar gibi siyah bol bir pantolon verir, kadına da baş örtüsü çünkü Rum Ortodoks Kilisesi'nin usulü, adabı vardır. Hristiyan olmasan bile o adaba uymak zorundasın, aksi halde bana ne liberal hürriyetim var diye giremezsin. Oranın bir aurası vardır. Maneviyata inanmasan bile o mabed inananların mabedidir ve inananlara göre bu tarz çarpık bir hürriyet caiz değildir.

Aynen bu camii ve tekkeler için de geçerli. Ne yani buralar liberal hürriyete uymuyor, ana felsefesi bununla çelişiyor diye buraları yasaklanacak mı? Milletin %99'u Müslüman, sen gidiyorsun Sakarya kadar ve hatta daha küçük bir ülke olan Hristiyan İsviçre kanununu alıp tüm millete tatbik ediyorsun. Kadınlar başını açacak, açmayanın çarşafı yırtılır jandarma tarafından, fes takılmayacak ve her erkek o devirde gâvur simgesi olan şapka takacak. Bak bak bak. Yahu bugün şeriat gelse, şeriat ile yetişmeyenler bile zorla buna uydurulamaz ve geçmişin hesabı sorulamaz. Sen bir de şeriatı kalkıp eleştiriyorsun da atalarının yaptığı zulmü görmüyorsun. Buna yüzsüzlüğün daniskası denir.

Şeriat gelse kimseyi zorlamaz fakat sonraki nesil şeriata göre yetişeceği, o ortamda büyüyeceği için hırsızlık yaparsa kolunun kesileceğini bilir ve çalmaz, çırpmaz.

Şeriat devleti dev bir tekke gibidir. Tekke içinde kâfir bile olsan saygı içinde olursun fakat Müslümanım diyorsan herkes senden samimi Müslüman olmanı bekler.

Mesela bugünlerde Mevlana, Mevlevilik falan moda oldu. Yahu sen bunu moda yapıyorsun fakat Hz. Pir'in kabrini hâlâ müze olarak tutuyor, Mevlevî tekkelerini kapalı tutuyor, Mevlevî tarikatını yasaklıyorsun. Hele bir kaldır şu yasakları ki zaten cemevlerinin açılamaması da Müslümanların değil Kemalistlerin suçudur çünkü tekke ve zaviye kanunu var. Bu kanun kalkarsa ancak cemevleri açılıp tanınabilir doğru düzgün.

Mevlevîliği saf sevgi, toz pembe dünya olarak yansıtıyorlar. Kapitalizme hizmet diye. Ama haberleri yok Mevlevîhane'ye derviş olan birisi eğer kurallara uymaz, yaramazlık yapar ve üç ikaza rağmen bunu tekrar ederse bir şeriat kanunu olan belli sayıda sopa yediğini. Bunu bilerek oraya gidiyor o kişi ve bunu bilerek derviş oluyor.

Bu bir dernek gibidir. Yani tekkeye derviş oluyorsan her şeyi kabul ediyorsun ve kurallara uymazsan sonucunu yaşıyorsun. İslam'a da mü'min oluyorsan, Müslüman oluyorsan paket program gibi dini olduğu gibi kabul ediyorsun, öğreniyorsun ve kurallara uymazsan da cezasını çekiyorsun.

Kurallarını kabul etmediğin, inanmadığın bir derneğe niye üye olursun ki?

Briç kulübüne üye oldun diyelim. Briç biliyorsan, oynamayı seviyorsan ve oynayacaksan o kulübe üye olursun değil mi? Eğer oynamasını sevmiyorsan, hatta bilmiyorsan hiç üye olmazsın. Ha üye olur da masanın yanında da sap gibi oturursan sana sorarlar yahu bu kulübe niye oldun madem sevmiyorsun, bilmiyorsun diye.

Her kurumun, derneğin, tarikatın, dinin, vs. kuralları, adetleri, adabı vardır. Hangisini seviyorsan, istiyorsan ve razı oluyorsan ona girersin. Mesela İslam'da zorlama yoktur ve hiçbir kâfir zorla Müslüman yapılmaz. İnancı ne ise, misal Hristiyan ise kilisesi yapılır ve korunur. Ayin yapmalarına izin verilir. İslam'ın adaleti böyledir. İslam ikiyüzlülüğü affetmez sadece. Samimiyet ister.

İlber Ortaylı hoca gibi İslamcı olmayan bir tarihçi bile çıkıp dedi ki Yahudilik ve İslam laikliğe uymaz. Hristiyanlık, budizm gibileri uyar çünkü onların sadece ahlak kuralları vardır, inançları bundan ibarettir, tıpkı kişisel gelişim kurumları gibi fakat Yahudilik ve İslam dünya ve ahireti olduğu gibi kapsar ve kendisine mensup olanın nasıl yaşayacağına karar verir.


Bugün diplomalı cahil çok. Diploması olan konuşuyor. Ağzı olan konuşuyor misali.

1400 senedir uygulanan ve her yönüyle belli olan bir din. TC devrinde mi yeni vahiy geldi de değişti?

Yok abdestsiz de namaz olurmuş, yok kolları örtmeden de namaz olurmuş, yok namaz 5 vakit değilmiş, yok sünnet yokmuş, bazı ayetlerin hükmü düşmüş vs. vs. gibi saçmalıklar.

Utanmasa Allah yok diyecekler ama ağızları varmıyor diplomalı sözde ilahiyat hocalarının.

Din her şeyiyle bellidir şeriatı dahil olmak üzere. Kapı gibi önümüzde duruyor 1400 senedir.

Tarikatların hepsi ehl-i sünnet dairesi içindedir yani şeriatı olduğu gibi kabul eder çünkü tasavvufun temeli şeriattır ve tüm tasavvuf ekolleri şeriat, tarikat, hakikat, marifet mertebelerine inanır ve bireysel seyr-i sülûklarını bu doğrultuda yaşarlar.

4 hak mezhep, 12 hak tarikat vardır. Ehl-i sünnet velcemaat demek Allah'a ve Rasul'e uymak demektir ki ayetle bu hüküm sabittir. Sahabeye, ehl-i beyti Mustafa'ya, evliyaya, enbiyaya inanılır ve saygı duyulur.

Din olduğu gibi önümüzde ve değişmeden duruyor. Bazı sapkın görüşler ve yollar çıkmıştır. Hz. Ali'ye Allah diyen, ashaba küfreden, Ayşe annemize küfreden, hatta Vahhabilik gibi evliyaya, tasavvufa küfreden, vs. çıkmıştır fakat Osmanlı devrine bakarsak Şeytan'a tapanlara bile hürriyet vardı.

Yani 1400 senedir belli olan bir dinin hükümlerindeki şeriat kanunları nasıl çarpıtılabilir ki bu dinde yoktur diye? Ayette şu cezaya şu kadar sopa diyor. Ya da kısasa kısas diyor. Ya da hırsızın eli kesilir diyor. El kesmekten başka bir mânâ çıkarabilen varsa buyursun çıkarsın. Bu sözde profesörlere kalsa, o ayetten yanağına öpücük kondurun anlamını çıkarırlar herhalde.

Anlamın muğlak olduğu kısımlar tasavvufi, mecaz kısımlardır ki bu nefs terbiyesi alanına girer. Eğer şeriat muğlak olsa idi o vakit ortada din kalmazdı. Şeriat dinin kabuğudur, köşelidir, somuttur, serttir, ortadadır, bellidir, temeldir, farzdır.

Ceza hukuku dinin %5'ini kapsar sadece. Şeriat %5 değildir. Şeriatın %5'i ukubat. Namaz şeriattır ama %5 değil, vs. gibi.


Şeriatın gelmesi ise sol mantıkla yani devrim ile olmaz. Zulümkâr İran örneği ortada. İlim, irfan, ahlak ile olur. Hadiste der ki nasıl iseniz öyle idare olunursunuz. Halk hazır değilse ne şeriat gelir ne de mübarek bir lidere sahip olur.

Güzel bir hikâye var. Adamın biri sütçülük yapmaya niyet etmiş fakat bir türlü süt satamıyor. Hocaya eşiyle gidiyor, derdini anlatıyor. Bir türlü süt satamadığını söyleyince hoca ona sütün içine su kat diyor, o vakit müşteri gelir. Adam, aman hocam ben namuslu para kazanmak istiyorum, öyle şey yapmam. Sonra ayrılıyor. Hâlâ süt satamıyor. Bir gün adamın eşi adamdan gizli süte su katıyor. Ertesi gün bir iki müşteri geliyor. Adam seviniyor tabii. Kadın daha çok su katıyor. Müşteri artıyor. Adam sonra eşini görüyor ve eşi bir denemek istedim diyor. İkisi birden su katıyorlar. Müşteri daha da artıyor. Su kattıkça artıyor su kattıkça artıyor. En sonunda hocaya gidip nedir bunun hikmeti sebebi diye soruyorlar. Hoca, bak evladım diyor senin sütünde hiç su yoktu fakat insanlarda da bu helal sütü alacak helal para yoktu, sen süte su kattıkça bunun müşterisi de geldi, haram parayı haram mal çekti.

İşte halkın vaziyeti ahlaken, manevi açıdan düzeldiği an ki bu da ilmin yayılması ile olur ancak o vakit şeriata hazır olunur.

Rasulallah s.a.v. ilk geldiğinde tek farz olan la ilahe illallah demekti. Sufileri, ashabı hazım ettikçe, inandıkça, selamete erdikçe din eklendi, tekâmül etti ve tamama erdi. Yani din hazım işidir. Hiç bir şey yapmazken bir anda farz, sünnet, yok nafile namaz, yok şu kadar zikir falan insan bıkar, illallah deyip kaçar. Rasulallah bir hadis-i şerifinde Allah'ın şöyle söylediğini belirtir ki, ben az da olsa sık sık yapılanı severim. Yani çok yapıp da sonra tamamen terk etmek değil. Az yap da en azından sık sık yap. Dini kolaylaştırın, zorlaştırmayın der bir hadis de. Fakat elbette bu kolaylaştırma tekâmüle doğru, arttırmaya doğru ilerler. En azamisi farzları yapmaktır.

Muhafazakârlıkta devrimcilik, inkılapçılık yoktur. İslam tekâmülcüdür.

Tradisyonel yani gelenekçi ekol, devrim kelimesini sevmez çünkü devrim devirmek demektir. İnsanlığın temel esasları devirmeye, tepetaklak etmeye, yüzde yüz değiştirmeye uygun değildir.

Bir peygamber geldiğinde, bir nizama alternatif olarak bir nizam getirdiğinde bile eski nizamdan bazı şeyleri muhafaza eder.

Adem'den bu yana devam edegelen bir damar vardır.

Aslî, insanî, evrensel bir damardır bu.

Bu damar zaman içerisinde ıslaha ihtiyaç duyar ama devrime ihtiyaç duymaz.


Allâh'a emanet.
zülcenaheyn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2013, 14:07   #3
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-08-2013, 17:14   #4
Kullanıcı Adı
zülcenaheyn
Standart
Allah razı olsun
zülcenaheyn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




çarşamba çilingir webmaster blog Pendik Oto Ekspertiz çarşamba pasta