AK Gençliğin Buluşma Noktası
Siyasi Değerlendirme Hükümet, Muhalefet, Cumhurbaşkanı, YÖK, Danıştay,Ergenekon ve gündemdeki diğer bütün siyasi değerlendirmeleri burada paylaşıyoruz.


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-30-2010, 12:22   #1
Kullanıcı Adı
Terennüm
Exclamation Baydemir’e de mi Lolan?
DİYARBAKIR BELEDİYE BAŞKANI OSMAN BAYDEMİR, ÖCALAN’IN SERT TEPKİSİNE NE CEVAP VERECEK? YOKSA TERÖRİSTBAŞININ ‘LOLAN PRATİĞİ’NE O DA MI KURBAN GİDECEK?

Kürtçede ‘güzel’ anlamına gelen ‘Delal’, zarafetinden dolayı ona verilen bir kod isimdi. Asıl adı Saime Aşkın’dı. Şanlıurfa’da öğretmenken terör örgütü PKK’ya katıldı. Kısa bir süre sonra Lübnan’a geçti (12 Eylül 1980 darbesinden sonra). PKK Merkez Yürütme Konseyi üyeliğine kadar yükselerek başarılı bir ‘devrimci’ olduğunu ispatladı. Gençti, güzeldi, etrafındakilere kısa sürede varlığını hissettiriyordu. Açık fikirliliği ve net duruşu ile dikkat çekiyordu. Örgütün bazı uygulamalarına karşı çıktı. Bunlardan biri de Abdullah Öcalan’ın kadın ilişkileriydi. Bu çıkışı sonunu hazırladı, derhal Lolan Kampı’na gönderildi. Burada uzun işkencelere maruz bırakıldı, ölüm cezası da gecikmedi. Delal, infaz için bir kayalığın arkasına götürülürken, 32 yıl öncesinden şöyle haykırıyordu: “Kahrolsun Apocu alçaklar! Sizin sonunuz faşizmdir!”
Delal’dan kısa bir süre sonra arkadaşı Bircan Yıldız’ın (Tunceli Öğretmen Okulu’ndan mezun) akıbeti de farklı olmayacaktı. Lolan’ın sarp yolları ona da görünmüştü. Bir kayalığın arkasında alnına kurşun sıkılmadan önce, “N’olur beni anneme gönderin!” diye yalvarmıştı.
Hikâyelerin sayısını çoğaltmak mümkün. Zaten anlatılanlar da görgü tanıklarının (PKK’dan ayrılanlar) ifadelerine yansıyor. Tabii Lolan gerçeği de… Lolan, Hakurk yakınlarındaki bir kampın adı olsa da örgütün kirli tarihinde sembolik anlamı daha büyük. Özellikle 1983-1985 yılları arasında tam bir infaz alanıydı. İddialara göre, 100 kadar örgüt mensubu çeşitli gerekçelerle burada öldürüldü. Bunlar daha çok PKK’nın önemli isimlerinden oluşuyordu. İbrahim Ramazan, Hüseyin Engezik, Mehmet Resul Altınok sadece birkaçı. Öyle ki “Lolan’a gönderilsin!” denilen herkes, sonunun geldiğini çok iyi biliyordu. Her şey ölümle bitmiyordu, bir de sonrası vardı. Tıpkı Resul Altınok’un başına gelenler gibi. Lolan’da ‘ajan’ diye öldürülen Resul’un gömüldüğü yerin üstüne ibret olsun diye bir tuvalet yapılmıştı.
Lolan süreci hâlen devam ediyor. Kampta PKK’nın cezaevi bulunuyor. Burada ‘ajan’ ve ‘siyasi suçluların’ tutulduğu iki ayrı bölüm mevcut. Mahkûmlar önce saçları kazınıyor, ardından her türlü işkenceye maruz bırakılıyor. Günde sadece bir parça ekmek ve bir tas su veriliyor. İnfazı gerçekleşene kadar da ayda bir hava alması için karanlık mağaralardan dışarı çıkarılıyorlar. Eskiden Lolan’daki infazlar için talimatları Öcalan, Şam’dan veriyordu. Şimdilerde ise örgütün diğer yöneticileri bu işi kendi arasında hallediyor. Lolan’ın sorumluluğunu yapan Cemil Bayık, Ali Haydar Kaytan ve Haydar Altun, infaz talimatlarının çoğunu verdi. Bazı PKK’lıların ‘Lolan Cumhuriyeti’ olarak tabir ettiği yerin adı örgüt hiyerarşisinde ‘Lolan Pratiği’ olarak geçiyor. Militanlara önce bu pratiğin ne olduğu öğretiliyor. Tabii buraya gönderilen herkesin akıbeti ölüm değil, cezasını çeken bazı teröristler yeni görev yerlerine ‘arınmış’ olarak gönderiliyor. Lolan, aynı zamanda bir tehdit unsuru. “Seni Lolan’a gönderirim!” sözü örgüt içinde en büyük korku kaynağı.
Tıpkı son günlerde tartışmaların odağına oturan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in parti, Kandil ve İmralı üçlü kıskacına sıkıştırılması gibi. Elbette Baydemir ‘Lolan’a götürülüp infaz edilmeyecek ya da işkenceye maruz bırakılmayacak; lakin ‘Lolan pratiği’ burada da devreye girdi. Hem İmralı’dan hem Kandil’den Baydemir’e “özeleştiri yap” tehdidi gecikmedi. İlk açıklama KCK yöneticilerinden Mustafa Karasu’dan geldi. Karasu, “Silahlı mücadele artık Kürt meselesinin odağının ortasına oturmuştur.” diyerek Baydemir’in “Silahlı mücadele miadını doldurmuştur.” sözünü biraz da tehditkâr bir tavırla etkisiz kılmaya çalıştı. Ama Baydemir’e asıl tokat Apocu olarak bilinen Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Gülten Kışanak’tan geldi: “Herkes eleştirisini (özeleştirisini) yapacak. Arkadaşımız görevinin başındadır.” diyerek Osman Baydemir’e örtülü bir mesaj verdi. Kışanak, Öcalan’ın önüne kimsenin geçemeyeceğini ve asla düşüncelerinin eleştirilmeyeceğini örgüt diliyle anlatıyordu.
İmralı’da tutuklu Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği bir pratik olan Lolan, örgütteki tek hâkimin kendisi olduğunu dikte eden ruh hâlini yansıtıyor. Kendisinden başkasının parlamasını istemeyen Öcalan’ın çıkışlarını, Lolan pratiğinin tezahürü olarak okumak gerekir.
Öcalan’ın hışmına geçmişte Leyla Zana, Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk gibi siyasi kişiler de uğradı. Öcalan’ın ‘özeleştiri’ istediği ilk lider adayı Leyla Zana oldu. Eski DEP milletvekiliyken tutuklanıp Haziran 2004’te cezaevinden çıktıktan sonra bölgeyi dolaşan Zana, Kürtlerin yeni lideri gibi kabul gördü. Hatta onun için “Kürtlerin Evita’sı” (Evita Peron, Arjantinli efsanevi kadın siyasetçi) denilmeye başladı. Öyle ki gazete ve televizyonlar Öcalan’ın adını anmaz olmuş, sadece Leyla Zana’nın söyledikleri ve yaptıkları ön plana çıkmaya başlamıştı. Leyla Zana, 1 Haziran 2004’te ‘eylem kararı’ alan PKK’ya eleştiri yöneltirken ateşkes sürecinin 6 ay daha uzatılmasını istiyordu. “Kan dökmek artık ne Kürtlere ne de Türklere bir yarar getirecek. Bölgenin kalkınmaya, huzura ihtiyacı var.” sözleri, Öcalan’ı çıldırma noktasına getirdi. Zana’nın bu çıkışı ufak bir tehditle son buldu. Lolan pratiği burada da devreye girdi. Önce Öcalan uyardı, ardından Murat Karayılan, ‘Zana haddini bilmeli’ dedi. Böylece Leyla Zana, kabuğuna çekildi, sadece Nevruz ve bazı gösterilerde görünmeye başladı. Zana ‘özeleştirisini’ vermek zorunda kalmıştı.
Öcalan’ın ‘tek lider benim’ tezi devam ediyor. Bazı siyasilere ve yeni adıyla KCK yöneticilerine söz geçirmede zorluklar yaşasa da tabanın kendisine ilgisini çok iyi biliyor. Bu da İmralı tutuklusunun elindeki en büyük koz. Baydemir’den ‘özeleştiri’ istenmesi, onun sonunu Zana’nınkine benzetmek için; lakin bu sefer durum biraz farklı. Öcalan ile Baydemir arasındaki çekişme yeni değil. Ve Baydemir, siyasi bir figür olarak artık hem doğuda hem de batıda karşılık buluyor. Baydemir’in ne kadar dik duracağı önemli. “Lolan pratiğine boyun eğip ‘özeleştiri’ verecek mi?” sorusunun cevabı önemli.
Peki, süreç bu noktaya nasıl geldi? İşte Öcalan-Baydemir çekişmesinin perde arkası ve Lolan pratiğinin hâlâ geçerli olan tehditkâr gücü. Son günlerde Osman Baydemir ve Abdullah Öcalan arasındaki polemiklere bakıp “BDP bölünüyor, Baydemir yeni bir hareket başlatıyor” demek gerçekleri pek yansıtmıyor. Çünkü taban buna müsaade etmiyor/etmez. Kaldı ki KCK’nın silahlı tehdit gücü (PKK) olduğu sürece kimse buna cesaret edemez. Evvelden beri var olan çekişmenin son günlerde ayyuka çıkmasının sebebi, Baydemir’in katıldığı bir televizyon programında “Silahlı mücadele miadını doldurmuştur. Barışçıl ve demokratik tarzda Kürt sorunu çözülebilir.” sözleri. İmralı’dan avukatları aracılığıyla mesaj gönderen Öcalan, Baydemir’i ağır bir dille eleştirdi ve herkesin kendi işine bakması gerektiğini söyledi. Hatta Öcalan meseleyi tehdit boyutuna kadar taşıdı: “Bu işte muhatap alınması gerekenler başkalarıdır. Bunlar (Baydemir’i kastederek) hiçbir şeyden korkmuyorlar mı? Gençlerin öfkesinden de mi çekinmiyorlar? Ben Diyarbakır gençlerini bilirim, onun ağzını yırtarlar, müsaade etmezler. Herkes kendi işini yapacak!” KCK da bir bildiri ile tartışmalara katıldı: “Önderliğimizin bazı Kürt siyasetçilerine karşı eleştirileri olmuştur. Eleştirilmesi gereken eleştirilecek, özeleştiri vermesi gerekenler de verecektir.”
Bunun üzerine Roj TV’ye çıkan Baydemir, “Ben eleştirilmez miyim? Elbette ki eleştirilirim.” diyerek orta yolu bulmaya çalıştı. Ancak sular durulmuş değil. Bundan sonraki süreç ise şöyle işleyecek: Osman Baydemir’in, KCK tarafından gönderilecek müfettişler tarafından ‘özeleştirisi’ alınacak, ona göre karar verilecek. Ama görünen o ki tabanın ve bu siyasi akımın dışındaki sivil toplum kuruluşlarının Baydemir’e sahip çıkması, kısa bir süreliğine de olsa suların durulmasını sağlayacak. Osman Baydemir’in yakın arkadaşlarından Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş da aynı görüşte. Demirbaş’a göre herkes görevinin başında ve yapılacak çok iş var. Aslında Demirbaş’ın bu açıklaması, şimdilik zoraki orta yolun bulunduğuna dair ipuçları veriyor. Çünkü KCK müfettişlerinin hazırlayacağı rapor, Baydemir’in geleceğini önemli ölçüde belirleyecek.
Yakın çevresinden bir isim, Baydemir’in giderek yükselen grafiğinin kavgada etkili olmadığını söylese de verdiği mesajla onu bir yere koyuyor: “Kürtler için herkesin yeri ayrıdır. Öcalan’ın yeri başkadır, Ahmet Türk’ün yeri başkadır, Osman Baydemir’in yeri de başkadır. Doğrudur, Osman Bey’in söyledikleri karşılığını buluyor. Hem doğudakiler hem de batıdakiler Baydemir’in söyleyeceklerini önemsiyor. Bu da onu siyaset arenasında önemli bir yere getiriyor.”
Aslında Öcalan’ı çıldırtan, “Silahlı mücadele miadını doldurmuştur.” cümlesi değil. Benzer sözü ilk defa Öcalan’ın kendisi 1993’te dile getiriyor. Hatta daha sonraki dönemlerde devam ediyor. Kaldı ki Baydemir de ilk defa söylemiyor. 1995’ten beri zaman zaman çözümün silahta olmadığını dile getiren Baydemir, şimdiye kadar bir tepki ile karşılaşmadı. Öcalan’ı esas çıldırtan, Baydemir’in “Öcalan vazgeçse bile ben Kürt özgürlük mücadelesine ve davasına sahip çıkacağım.” sözüydü. Bu sözün altında aslında meydan okuma ve lider olma arzusu vardı. Baydemir’in bu cesur çıkışı, Öcalan’ın ‘kutsiyetini’ sarstı. Asıl problem, bu sözün doğurduğu manada yatıyor.
Öcalan’ı yakından tanıyan ve onu iyi takip eden Kürt siyasetçi İbrahim Güçlü de Öcalan’ın otoritesini sarsan o cümlenin bir milat olduğunu söylüyor. Ancak Öcalan’ın Baydemir’e çıkışını da 27 Nisan’daki e-muhtıraya benzetiyor: “PKK gibi otoriter ve faşizan örgütlerde, hiyerarşide yer alan her sorumlu kişi, kendini koruma, güvenceye alma mekanizmaları oluşturur. İleri düzeydeki her yönetici, potansiyel tehlike ve cunta ile yönetimi tümden ele geçirme potansiyeline sahip kişidir. Dolayısıyla korkulan insandır. Öcalan ve eliti, Baydemir ve benzeri kişiler hakkında da böyle bir algıya sahiptir. Sürekli olarak onları dizayn etmekte, tehditlerle çekidüzen vermektedirler.”
Güçlü, Öcalan-Baydemir arasındaki çatışmanın ortaya çıkardığı sonuçları şöyle sıralıyor: “Öcalan’ın narsist kişiliği açıkça ortaya çıkmıştır. Öcalan’ın ve bağlı bulunduğu iktidarın, hangi şartta olursa olsun gönüllü olarak silahlı mücadeleyi bırakmayacağı artık netleşmiştir. Ayrıca, silahlı mücadelenin, Öcalan ve PKK eliti için hayati ve varlık garantisi olduğu anlaşılmıştır. Silahlı mücadeleyi bırakma konusundaki görüşler demagojidir. Öcalan’a rağmen Baydemir’in lider kişiliğinin öne çıkması, Öcalan’ın buna tahammül etmemesi, bu nedenle Baydemir’i tasfiye etmek istemesi söz konusu. Devletin PKK’sı ile tabir caizse Kürtlerin PKK’sı arasında çatışma yaşanıyor. Öcalan’ın talepleriyle Kürt halkının talepleri, Öcalan’ın istediği çözümle Kürt halkının istediği çözümün farklı olması söz konusu. Öcalan, PKK’nın statüsünün devamından yana. Baydemir’in lider kişiliğinin öne çıkmasından, Kürtler adına muhatap bir unsur olmasından korkuluyor. Türk ordusunun yaptığı gibi, yeni koşullara göre darbe yerine, hukukçu/avukat darbesiyle Baydemir ve diğer sivil güçleri hizaya getirmek ve dizayn etmek istiyor. Bunda başarılı olur mu onu bekleyip görmek lazım.”
ABDULAH İLE OSMAN’IN YILDIZI HİÇ BARIŞMADI
Osman Baydemir’in kişiliği, onu giderek yükselen bir siyasi lider hâline getirdi. 1971’de Diyarbakır’da doğan Baydemir, küçüklüğünde medrese eğitiminden geçti. Başarılı talebelik hayatından sonra Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandı. Bu fakülte, Baydemir’in siyasi görüşünü önemli ölçüde değiştiren yer oldu. Kürt siyaseti ile de burada tanıştı. Gerçi daha çok insan hakları konusunda öne atılan ve isim yapan biri oldu ancak ister istemez kendini siyasetin içinde buldu. 1995’te İnsan Hakları Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. 1995-2002 yılları arasında İHD Yönetim Kurulu üyeliği, Şube Başkanlığı ve Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 2002 seçimlerinde DEHAP listesinden Diyarbakır milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi. 2003’te 6 ay boyunca Amerika’ya dil eğitimi için gitti. Diyarbakır Vakfı ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı kurucusu Baydemir aktif siyasete 2004 yerel seçimlerinde girdi.
Feridun Çelik, HEP geleneğinin elde ettiği Diyarbakır Belediye Başkanlığı görevini kötü kullanınca, 2004 yerel seçimleri için farklı arayışlara girildi. Herkes bir isim arayışına girerken Osman Baydemir ismi birden ortaya atıldı. Çünkü Baydemir, İHD’deki görevlerinden dolayı halk arasında sevilen, bilinen, sayılan bir kişiydi ve ‘giden belediye başkanlığını geriye ancak Baydemir getirebilir’ görüşü hâkimdi. Öcalan buna karşı çıktı. Fakat yapılan kamuoyu yoklamalarında Baydemir’in etkili bir isim olduğu görülünce Öcalan kerhen onay verdi. Baydemir’in kazanması zor olmadı aslında. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olan Baydemir, Öcalan’ın dikkatlerini iyice üzerine çekmeye başladı.
Baydemir giderek siyaset grafiğini yükseltti. Hatta batı tarafından Kürtlerin sözcüsü olarak algılanmaya başladı bir dönem. Ama bu durum Öcalan’ın gözünden kaçmadı. Nihayet 2005’te Baydemir’in adı DTP Genel Başkanlığı ile anılmaya başladı. Ancak buna müsaade edilmedi. Bu arada Özgür Gündem gazetesinde bir dönem Öcalan’ın açıklamalarına yeterince yer verilmediği gerekçesiyle bir kadro görevinden alındı. 2006’da yapılan operasyonda görevden alınan bazı kişilere ilk sahip çıkan yine Baydemir oldu. Baydemir’in adı, eski DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş’ın çürük raporu aldığı gerekçesiyle tutuklanıp cezaevine konulması, ardından da askere alınmasından sonra parti başkanı adayı olarak geçti. Lakin yine Öcalan engeli ile karşılaştı. Son süreçte yerel seçimlerde Baydemir-Öcalan çekişmesi netlik kazandı. KCK yönetimi Öcalan’ın isteği doğrultusunda 2009 yerel seçimlerinde Osman Baydemir’i Diyarbakır dışındaki bir ilde (Van ve Batman gibi) belediye başkanı adayı olarak göstermek istedi. Burada maksat Baydemir’i daha düşük düzeyde tutmaktı. KCK ve Öcalan’a rağmen halkın büyük desteğini alan Baydemir, tekrar Diyarbakır için aday oldu ve açık arayla ikinci kez belediye başkanı seçildi. DTP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasından sonra da yeni kurulan partinin başına Osman Baydemir getirilmek istendi, yine Öcalan engeline takıldı.
Osman Baydemir, bölgede halkın arasına karışan ve halkın nabzını iyi yoklayan birisi. Aynı zamanda farklı siyasi görüşteki sivil toplum kuruluşları ile Baydemir’in ilişkileri oldukça iyi. Özünde ‘barış’ isteyen Baydemir’in zaman zaman kantarın topuzunu kaçırdığı oluyor. Mesela, parti amblemini kastederek (KCK operasyonlarına tepki) “Çınar dalları bir tarafınıza mı battı!” çıkışı büyük bir tepkiyle karşılandı. Aynı Baydemir, şehit haberleri üzerine “Kürt halkının bir evladı olarak askere sıkılacak kurşun bundan böyle bana sıkılsın.” diyebilen biri. Bu da iki arada bir dere kalan, aslında çözüm isteyen bir Osman Baydemir portresini ortaya çıkarıyor.
KCK iddianamesine yansıyan bilgilerden de bu durum net bir şekilde anlaşılıyor. Mesela Baydemir, Başbakan Erdoğan’ı karşılamak için havaalanına gidiyor ancak KCK gençleri tarafından tehdit edilerek geri gönderiliyor. Kendisine birtakım yakıştırmaların yapıldığını ve sürekli baskı altında tutulduğunu da söz konusu iddianameden öğreniyoruz. Ama Öcalan ve diğer Kürt siyasetçilerin unuttuğu bir şeyi Baydemir çok iyi yapıyor: Kürtlerin değerlerine sahip çıkmak, saygılı olmak. Taziyelerden geri kalmıyor, dinî bayramlarda sık sık halkı ziyaret ediyor. Bu da onu ister istemez ön plana çıkarıyor. Öcalan’ın rahatsız olduğu nokta da bu. Bu kavgada bakalım Kürt siyaseti yeni bir lider mi kazanacak, yoksa Lolan pratiği mi etkili olacak?

29.11.2010
HAŞİM SÖYLEMEZ

 

Terennüm isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 11-30-2010, 12:54   #2
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Akşam aksiyon dergisinde okumuştum. İkna odalarından çok daha şiddetli çalışan korku ve kan empoze ederek farklı sesleri kısan sistemin kürt haklarını savunması mümkün mü ? örgütün kanlı taraftarları kanın dışında fikir sunanlara cevapı ‘LOLAN PRATİĞİ’NE eşlik etmesiymiş meğer.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-30-2010, 13:22   #3
Kullanıcı Adı
Terennüm
Standart
Alıntı:
Ukbâ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Akşam aksiyon dergisinde okumuştum. İkna odalarından çok daha şiddetli çalışan korku ve kan empoze ederek farklı sesleri kısan sistemin kürt haklarını savunması mümkün mü ? örgütün kanlı taraftarları kanın dışında fikir sunanlara cevapı ‘LOLAN PRATİĞİ’NE eşlik etmesiymiş meğer.
kürt aydınları sindirmek istiyorlar..orhan miroğlına bıçağın altında geziyor diye mesaj gönderen örgüt..kürtleri sindirerek mi özgürleştirmek istiyor acaba?
Terennüm isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-30-2010, 13:44   #4
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Lolan kampını yeni duydum...kendi düşüncesine inandıklarına ters zihniyeti kendi aralarında barındırmamaları normal...dışarıda insanları kandırmak için attıkları özgürlük, hak hukuk kendi mekanlarında geçerli değildir...güneydoğuda kandırılan insanlarında inanıp dağa gittikten sonra şahit oldukları şeyler müslüman kürt halkının hak arama yolunun bu olmadığı sonucuna vardırırtıyor...bunların başında dinsiz bir zihniyet anlayışı vardır çünkü..

Alıntı:
Öcalan’ı esas çıldırtan, Baydemir’in “Öcalan vazgeçse bile ben Kürt özgürlük mücadelesine ve davasına sahip çıkacağım.” sözüydü
Kendi aralarındaki tartışma köşeye sıkışmalarının göstergesidir....eğer Baydemir kürtlerin hakkını demokrasi yoluyla savunmaktan yana olup apo'ya rest çekecektide ve samimiyse neden daha önce bu yola başvurmadı da şimdilerde pkk can çekişirken kıvrım kıvrım kendine yeni bir yol haritası çiziyor tartışılır...


Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-30-2010, 19:08   #5
Kullanıcı Adı
Hakan Özkan
Standart
Baydemirin palazlanmasından korkuyorlar. Kan ve silah durursa güttükleri kinde tükenir. Gaye kültürel haklar değilde fitne olunca kendi içlerinde vicdanın sesini dinleyenleri bile dinlemez tehdit ederler.
Hakan Özkan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-30-2010, 19:19   #6
Kullanıcı Adı
Terennüm
Standart
Alıntı:
Hakan Özkan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Baydemirin palazlanmasından korkuyorlar. Kan ve silah durursa güttükleri kinde tükenir. Gaye kültürel haklar değilde fitne olunca kendi içlerinde vicdanın sesini dinleyenleri bile dinlemez tehdit ederler.
aslında bu olay bile örgütün kürt halkının özgürlüğü için yola çıkmadığının bir göstergesi..ateşkesin olmasının en büyük sebebi önümüzde olan seçimlerin liste savaşlarının hazırığı içindi..iki tarafta savaşmak zor o yüzden ateşkes yaptılar..tabi ne kadar sözlerinde durdukları aşikar.kaldı ki bu terör örgütüne güven olmaz...
Terennüm isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-01-2010, 12:08   #7
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Alıntı:
Adem Etyemez Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
aslında bu olay bile örgütün kürt halkının özgürlüğü için yola çıkmadığının bir göstergesi..ateşkesin olmasının en büyük sebebi önümüzde olan seçimlerin liste savaşlarının hazırığı içindi..iki tarafta savaşmak zor o yüzden ateşkes yaptılar..tabi ne kadar sözlerinde durdukları aşikar.kaldı ki bu terör örgütüne güven olmaz...

Günden güne pkk'nın artık sözde hak mücadelesi içinde olduğunu kendi kürt halkına bile inandırması güç. Örgüt lider savaşı verme adına bile yeri geliyor kendi halkına yeri geliyor askerlerimizi katletmede geri durmuyor. Siyasi alanın genişlemesine bile razı değil .
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-13-2010, 12:10   #8
Kullanıcı Adı
uzman81
Standart
Onlar aralarında anlaşırlar ikisi de idamlık benim gözümde.
uzman81 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-22-2011, 16:07   #9
Kullanıcı Adı
Terennüm
Standart
güncelleme...
Terennüm isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




çarşamba çilingir webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım