Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 8 Türk askerinin terör örgütü PKK'nın elinden alınmasında arabuluculuk yapmak için Irak'a giden DTP'li 3 milletvekili hakkında inceleme başlattı.


http://medya.zaman.com.tr/2007/11/05/dtpinceleme.jpg

Van Milletvekili Fatma Kurtulan, Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk 8 Türk askerini PKK'nın elinden almak için cumartesi günü Kuzey Irak'a gitmişti.

AYRINTILAR GELİYOR

adamlar ne yapsa yaranamıyor:(

adamlar ne yapsa yaranamıyor:(

bana göre bu olay pkk ile bağlantılarının kesin ispatıdır..babalarının hayrına yapmıyorlar bunu...iyiliklerini pkk terör örgütü diyerek göstersinler!!!

adamlar ne yapsa yaranamıyor:(

bana göre bu olay pkk ile bağlantılarının kesin ispatıdır..babalarının hayrına yapmıyorlar bunu...iyiliklerini pkk terör örgütü diyerek göstersinler!!!


katılıyorum

hayır zaten pkk ile ilişkili oldukları belirli bunu büyütüp onları mağdur konumuna sokup oy toplamalarını sağlamaya gerek yok 1 ikinciside sonuçta sorun kimsenin burnu kanamadan çözüldü arabulucu olmasalardı da askerler öldürülse daha mı güzel olacaktı buradan bakalım meseleye

ayrıca ilginç bir nokta askerlerin durumları çok şüpheli

hayır zaten pkk ile ilişkili oldukları belirli bunu büyütüp onları mağdur konumuna sokup oy toplamalarını sağlamaya gerek yok 1 ikinciside sonuçta sorun kimsenin burnu kanamadan çözüldü arabulucu olmasalardı da askerler öldürülse daha mı güzel olacaktı buradan bakalım meseleye

ayrıca ilginç bir nokta askerlerin durumları çok şüpheli

işte sana kesin kanıt...yani abdli yetkiliye insanın teşekkür edesi geliyor bu üç vekil -demeye dilim varmıyor- ama askerleri alıp biz kurtardık edası ile basın toplantısı düzenleyeceklerdi...bu iş onların kendi işgüzarlıkları...bence bu konuda cemil çiçekin dediklerini bir oku...dtpnin meclise girmesini desteklediğimi daha önce de söylemiştim ama onlar bendeki kredilerini çoktan tükettiler....yaptıkları hiç samimi gelmiyor...
http://www.akpartiforum.com/index.php?topic=21964.0

türkiye çok büyük bir sınavdan geçiyor önümüzde iki yol var ya inatla ısrarla özgürlükleri artırmaya devam edeceğiz kürtçe televizyonlar -kürtçe yayınlar-hatta ünv delerin dil bölümlerinde kürtçe anabilimdallarının açılmasını sağlayarak pkk nın temel kaynaklarını kurutacağız yada dtp li leri meclis dışı bırakıp,baskıcı söylemleri artırıp yeniden, düşüneneleri ,dgm leri kurup yargılayarak bu sorunda bir arpa boyu yol alamıyacağız.ve bu kandan beslenen iki unsur var ahmet altan aşağıda ki yazısında belirtmiş

Kürtler ve PKK
Kürt siyasetçiler hep aynı açmazla sıkıştırılır:

“PKK’nın terörist olduğunu söyle.”

Bir Kürt siyasetçi kolay kolay bunu söyleyemez.

Neden söyleyemeyeceğini anlamak için bu örgütün ortaya çıktığı dönemi iyi hatırlamak gerekir.

1980’li yıllarda askeri bir cuntanın gölgesi Türkiye’nin üzerindeyken, Kürtçe konuşmak, Kürtçe şarkı söylemek, Kürt çocuklarına Kürtçe isimler koymak yasaklanmışken, Diyarbakır Hapishane’sinde Kürtler tarihte eşine az rastlanır bir zulmün hedefiyken ve seslerini duyurmanın hiçbir yasal yolu yokken çıktı PKK ile Öcalan sahneye.

Televizyonda konuşmasını bizzat dinlediğim, istihbarat dünyasını yakından izlediği anlaşılan bir akademisyen, “12 Eylül cuntasının, Amerika’nın önerisiyle Kürtleri dağa çıkmaya zorlamak için böyle bir baskı yöntemini bilinçli bir şekilde seçmiş olduğunu” söylemişti. Onun söylediğine göre Amerika, “dağa çıkanları rahatça yakalarsınız” demişti. Bunun için baskılar, işkenceler artırılmıştı. Kürtler çaresiz bırakılmıştı.

Bir daha da kimseden bu iddianın yalanlandığını duymadım.

Bu şartlarda doğdu PKK.

Kürt çocukları bu şartlarda dağa çıktı.

O günlerde durumun ne olduğunu anlarsanız, Kürtlerin büyük çoğunluğu için “Öcalan ve PKK” kavramlarının da ne anlama geldiğini de anlarsınız.

Kürtlerin geçmişinde Öcalan ve PKK kutsal değerler olarak vardır.

Ama soru şudur:

Kürtlerin geleceğinde Öcalan ve PKK var mıdır?

Bugün şartlar çok değişti çünkü.

Türkiye, Avrupa Birliği üyeliği yolunda zar zor da olsa yürüyor.

Ülkenin üstündeki baskıların önemli kısmı kalktı.

Sadece Kürtlerin değil bütün Türkiye’nin özgür ve zengin olabileceği bir hedefe doğru yavaş da olsa ilerleniyor.

PKK ise şartlar hiç değişmemiş gibi davranıyor.

Anlamını kimsenin çözemediği eylemler yapıyor.

Yollara mayınlar döşeyip askerleri öldürüyor, minibüsleri tarıyor.

Öcalan, askerlerin koruduğu bir adada mahkumiyetini çekerken “gerginliğin sürdürülmesi” için emirler veriyor.

Mayınlarla askerleri öldürmenin, minibüsleri taramanın, Kürtlere özgürlük ve zenginlik getireceğine inanan kimse var mı bu ülkede?

Kürtler, gerginliğin hem kendileri hem de ülke için mutluluk yaratacağına inanıyorlar mı?

Buna inananlarının çok fazla olduğunu sanmıyorum.

Yollara mayın döşemek, pusu kurmak, gerginlik yaratmak, iktidarını sürdürmek isteyen “derin devlete” yarıyor sadece.

PKK, neden “derin devletin” böylesine işine yarayacak bir politika izliyor?

Hem Kürt gençleri hem de Türk gençleri ne için ve kim için ölüyor?

Eğer “derin devletin” iktidarı bu gerginliğin yardımıyla sürerse, Türkiye AB’den ve demokrasiden uzaklaşırsa, Türk ve Kürt aydınları yeniden hapishanelere doldurulursa, işkenceler başlarsa, bu gelişme, Kürt ve Türk gençleri için çok olumlu bir sonuç mu verecek?

Kürtler çok acı çekti, çok eziyet gördü, çok haksızlığa uğradı.

O günleri yeniden geri getirmeye çalışmanın kime ne yararı olacak?

Eğer hesap, “bir darbe ortamı yaratılır, bir cunta iktidara gelir, baskılar, eziyetler artar, dağa çıkan çocukların sayısı yeniden çoğalır ve biz eski gücümüze kavuşuruz” hesabıysa, bu çok gaddarca bir hesap.

Üstelik de tutmaz.

Kendi zalimine yardım ederek mutluluğa ulaşmış bir halk yok tarihte.

Bundan sonra da olmayacak.

Şu gerçeği herkes kabul etmek zorunda: Şartlar değişti.

O çok bilinen ifadeyle söylersek, “aynı suda iki defa yıkanılmaz.”

Yıkanılmasın da… İçinde yıkandığımız su, su değil kandı çünkü.

Kendi çocuklarımızın kanı.

Kürtlerin de Türklerin de geçmişinde kimlerin olduğunu biliyoruz.

Geleceğinde kimlerin olacağını ise…

Bu kanı durduracaklar belirleyecek.

Kanı durdurmanın imkanı var çünkü artık, tarih bize bu şansı bağışladı.

Çocuklarımızı kurtarma şansını verdi bize.

Bu şansı yok etmeye çalışanlar, mazlumluktan zalimliğe geçerler.

Ve zalimlere yer vermez gelecek.

demek mecburiyetindeler ki!!!artık devir değişti...bölge halkı umudun onlarda olmadığını öğreniyor daha da öğernecek....neden dersen artık kürt halkı 'devlet sizi önemsemiyor sizin için sadece biz varız' diye kandıramıyorlar çünkü ak parti bölgeye yatırım yapıyor haklarını bölge halkına koşulsuz veriyor....ve ben 'onların da bi geçmişleri var onları da anlayalım diyemezler' diyemiyorum...dtp de yabancı basında 'terörist' demeyi öğrenecek...

tamam arkadaşım işte analaşıyoruz bak dediklerin doğru ilk defa ak parti el uzattı o bölge insanlarına ve mükafatını aldı ve şunu tüm türkiye öğrendi ki kürtler ayrılıkçı değil ama derin devlet ve pkk düğmeye bastı orada yeniden kan ve savaş ak partiye zemin kaybettirecek ve ak parti çok büyük bir ateş çemberine çekiliyor,hedeflenen amaç,operasyon süreciyle özgürlükler yeniden rafa kaldırılacak,ekonomi bozulacak ve ak parti büyük kitlelerden oy kaybederek bir dahaki seçimde belkide erken seçimde oy alamayacak hatta 22 temmuzdan önce artan terör de bunu hedeflemişti ak partiyi kuzey ıraka çekip oy kaybına neden olmak ama ak parti akıntıya kapılmamıştı umarım şimdide akıntıya kapılmaz yoksa doğru yol,anap,mhp,chp,dtp den bir farkı kalmaz, ak partiden bize umut verecek tek şey kürt sorununda özalın prensleri olarak adlandırılan bürokratların erdoğanla birlikte olmasıdır ki en önemliside cüneyt zapsu:)

cemil çiçekte arasıra milliyetçi kökenin verdiği damar ağır bassada efkan ala,cüneyt zapsu gibi isimler durumu kurtaracak buna inanıyorum:)

Vekiller için bu sürpriz bir gelişme değildir. Adamlar kanunları bizden daha iyi biliyorlar. Çıkar bunun da altından bir çapanoğlu

türkiye çok büyük bir sınavdan geçiyor önümüzde iki yol var ya inatla ısrarla özgürlükleri artırmaya devam edeceğiz kürtçe televizyonlar -kürtçe yayınlar-hatta ünv delerin dil bölümlerinde kürtçe anabilimdallarının açılmasını sağlayarak pkk nın temel kaynaklarını kurutacağız yada dtp li leri meclis dışı bırakıp,baskıcı söylemleri artırıp yeniden, düşüneneleri ,dgm leri kurup yargılayarak bu sorunda bir arpa boyu yol alamıyacağız.ve bu kandan beslenen iki unsur var ahmet altan aşağıda ki yazısında belirtmiş




Katılmıyorum.. Bu saydıklarını yapmakla Pkk nin istediklerini yapmış oluyoruz.. Ozaman ne anlamı vardı bunca yaşanan olayların..
Türkiye nin son 30 yılda yaşadıklarıın..Şunu da düşünmek gerekir pkk eğer ki kurşunu hakkediyorsa en çok da geçmişte yaptıkları ile hakkediyor.. 30000 kişinin katili bir insanı lider olarak kabul etmenin hiç bir açıklaması olamaz..

Dtp liler meclisden neden atılacakmış böyle bir ortam mı türkiye de hayır zatem herkez biliyorki dtp yi meclisden atmak hiç bir şey kazandıormıyor.. Ama öcalan posteri önünde poz vermenin zaten kurtarılmış olan askerlerin kendisi kurtarmış gibi göstermenin hiç bir açıklaması olamaz.. Tepki almaları son derece normal...

hayır zaten pkk ile ilişkili oldukları belirli bunu büyütüp onları mağdur konumuna sokup oy toplamalarını sağlamaya gerek yok 1 ikinciside sonuçta sorun kimsenin burnu kanamadan çözüldü arabulucu olmasalardı da askerler öldürülse daha mı güzel olacaktı buradan bakalım meseleye

ayrıca ilginç bir nokta askerlerin durumları çok şüpheli


Katılmıyorum...