Gölge
11-13-2007, 18:48
http://img116.imageshack.us/img116/5127/francerivieranicewatchecm9.jpg
Aynı suda ikinci kez yıkanmak imkânsız değil,
boğulmakmış!
Yalanlarınızın eline bakarken gözlerim,
dürüstlüğünüzü bana gösterdiniz.
Size inandım.
Size hep, inanırdım!
Dürüsttünüz. Ve acımasız!
Öldürmeyi canıma ödül sayıp, beni kendi hatalarımla vurdunuz.
Serseriliğimi, sessizliğinize dinleyici yaptınız.
Sustunuz!
Günlerce& Konuşmadınız!
Aylarca&
Daha yanacak yanımın kalmadığını anladığınız da, çıkıp geldiniz.
İçimin içine&
Asıl yerinize, asilce oturdunuz.
Gitmeleri silmiştiniz.
Size inandım.
Size, hep inanırdım!
Aynı suda ikinci kez yıkanmak imkânsız değil, boğulmakmış!
Gördüğüm yüzünüze, suların durgunluğunda bakmışım meğer.
İlk gel-git te gideceğinizi bildiğim halde.
Kandım gelmenize.
Kopardığım ilk fırtınada gittiniz,
gelen dalganın gitmesini beklemeden gittiniz!
Her şeyinizi alıp da gittiniz.
Hiç gelmemiş gibi, gittiniz!
Bilmediniz
Şüpheleriniz, beynimi kemirirken senaryo yazıyorsun dediniz.
Şüpheleriniz, içimi çürütürken zaman dediniz.
Şüpheleriniz, artık belimi bükerken, yüzüme kapılar çarptınız!
Beni, kendi gözümden düşürdünüz.
Acı çekiyordum.
Ne acı ki, acı çektiğimi canınızı yaktığımda anladınız.
Ve daha acı ki,
sizin canınız yanınca, benim canım daha çok yandı!
Ben kelime kelime kim lere ulaşırken, neden yoktu Lügatinizde.
Sormadınız!
Nasıl ın açıklaması, gereksiz bir tartışmanın açılışıydı sizin için.
Çelişkisiz karakterinizle, içinizin rahatladığı son a vardık.
Sonuç:
Dudaklarınız arasından çıkan sonsuz suskunluk&
Şimdi
Bu hiddet benim!
Kimse sahiplenmesin!
Bütün suçlar yine benim!
Kimse, nezaketini araya verip, suçtan pay çıkarmasın kendine!
Nesnelerinizin, kelimelerinizin, zamanınızın, sevginizin ziyanlığına yanmayın! Hasarı tespit edin yeter!
Bedelini, fazlasına canımı ekleyip ödeyeceğim!
Sıyrılıp çekilirken aranızdan, üstüm kalsın diyebileceğim!
Meğer siz, nasıl da yetermişsiniz size!
Bilemedim&
Sağ olun, sizi sevmeme izin verdiğiniz için
ve beni sevdiğiniz için&
Üstüm kalsın!
KAHRAMAN TAZEOĞLU
Aynı suda ikinci kez yıkanmak imkânsız değil,
boğulmakmış!
Yalanlarınızın eline bakarken gözlerim,
dürüstlüğünüzü bana gösterdiniz.
Size inandım.
Size hep, inanırdım!
Dürüsttünüz. Ve acımasız!
Öldürmeyi canıma ödül sayıp, beni kendi hatalarımla vurdunuz.
Serseriliğimi, sessizliğinize dinleyici yaptınız.
Sustunuz!
Günlerce& Konuşmadınız!
Aylarca&
Daha yanacak yanımın kalmadığını anladığınız da, çıkıp geldiniz.
İçimin içine&
Asıl yerinize, asilce oturdunuz.
Gitmeleri silmiştiniz.
Size inandım.
Size, hep inanırdım!
Aynı suda ikinci kez yıkanmak imkânsız değil, boğulmakmış!
Gördüğüm yüzünüze, suların durgunluğunda bakmışım meğer.
İlk gel-git te gideceğinizi bildiğim halde.
Kandım gelmenize.
Kopardığım ilk fırtınada gittiniz,
gelen dalganın gitmesini beklemeden gittiniz!
Her şeyinizi alıp da gittiniz.
Hiç gelmemiş gibi, gittiniz!
Bilmediniz
Şüpheleriniz, beynimi kemirirken senaryo yazıyorsun dediniz.
Şüpheleriniz, içimi çürütürken zaman dediniz.
Şüpheleriniz, artık belimi bükerken, yüzüme kapılar çarptınız!
Beni, kendi gözümden düşürdünüz.
Acı çekiyordum.
Ne acı ki, acı çektiğimi canınızı yaktığımda anladınız.
Ve daha acı ki,
sizin canınız yanınca, benim canım daha çok yandı!
Ben kelime kelime kim lere ulaşırken, neden yoktu Lügatinizde.
Sormadınız!
Nasıl ın açıklaması, gereksiz bir tartışmanın açılışıydı sizin için.
Çelişkisiz karakterinizle, içinizin rahatladığı son a vardık.
Sonuç:
Dudaklarınız arasından çıkan sonsuz suskunluk&
Şimdi
Bu hiddet benim!
Kimse sahiplenmesin!
Bütün suçlar yine benim!
Kimse, nezaketini araya verip, suçtan pay çıkarmasın kendine!
Nesnelerinizin, kelimelerinizin, zamanınızın, sevginizin ziyanlığına yanmayın! Hasarı tespit edin yeter!
Bedelini, fazlasına canımı ekleyip ödeyeceğim!
Sıyrılıp çekilirken aranızdan, üstüm kalsın diyebileceğim!
Meğer siz, nasıl da yetermişsiniz size!
Bilemedim&
Sağ olun, sizi sevmeme izin verdiğiniz için
ve beni sevdiğiniz için&
Üstüm kalsın!
KAHRAMAN TAZEOĞLU