Mu-Alim
09-26-2007, 10:34
“Ne oldu gazeteciler köşkü gezdi de? Ne olacak halka da açılınca orası? Bunların hepsi göz boyamak için yapılan şeyler. Bunlar hep halkı kandırmaya yönelik, iş yapmayan, bu açığını da böylesi gülünç “halka arzlarla” kapama gayretinde olan AKP yönetiminin tuzakları. Sakın kanmayın bu oyunlara değerli okurlarım.”
Adı ulusalcı aslı burjuva gelenekçisi olan tarafsız geçinen düpedüz CHP’li bir yazarın Çankaya Köşkü’nün halka açılması kararının ertesi günü ne yazacağını virgülüne kadar tasavvur edebilmek -yazarlık, aydınlık felsefesi ve gelişmekte olan Türkiye açısından- ne acı. Gerçi şu günlerde yukarıda yazmış olduğum cümleleri ancak düşünebiliyor bu (y)azarlar, malum yıllardır tutundukları dal, kök değiştirdi…
Demirel ve Sezer döneminde feodal beylerin şatosu olmaktan öteye geçemeyen Köşk, demokrasi ve cumhuriyet rejiminin de gerektirdiği gibi bundan böyle herkes tarafından ziyaret edilebilecek. Köşk civarlarında dolaşan insanlara terörist muamelesi yapılmayacak, aksine buyur edilecek bu insanlar içeri. Bir teyzemiz de bundan haberdar olacak ki derdini anlatıp derman bulmak için dün Köşk’e çıkmış, üstelik protokol kapısından. Kimse yaka paça dışarı atmadı teyzeyi, sadece “burası protokol kapısı, burada olmaz teyze” dendi.
Benim dikkat çekmek istediğim asıl konu bu Çankaya’nın halka arzı değil aslına bakarsanız. Çankaya’dan yola çıkıp Hakkâri’de sabahlamanın ve oradan da Antalya’ya uğrayıp yolculuğu Edirne’de sonlandırmanın nasıl bir duygu olduğundan bahsetmek istiyorum.
Anasol-Mhp hükümetini göz önüne getiriyorum da. ( tabi o esnada ağzımdan bir “Allah yaşatmasın o günleri bir daha” dökülüyor. ), ülkenin gelişimi için bir tek çivi dahi çakmayan, aksine birçok çiviyi de yerinden söken bu hükümetin içinde bir tek Allah’ın kulunun aklına gelir miydi bu, diye soruyorum kendime, cevabını bile bile…
Başarının ayrıntılarda, kırılma noktalarında olduğunu en iyi sentezleyen hükümet AK Parti hükümeti. Herkesin yapabileceklerinin yanına bir de standart beyinlerin düşünemeyeceklerini ekleyince, başarı geliyor haliyle.
Özgürlükçü ve halka dayalı, halka bağlı ve halk için anlayışlarının benimsendiği yönetimlerde esas olan herkesin her yere ulaşabilmesi ve hiçbir yerin ve hiç kimsenin hiç kimse için erişilmez olmamasıdır. Sosyal adaletin temeline oturan bu anlayış sayesinde devletler kalkınmayı başarmışlardır. Bir zümreyi diğerinden üstün görmeyen hakiki sosyal demokrat anlayışı Türkiye’de benimseyen tek siyasi parti AK Parti ne yazık ki. Evet, ne yazık ki ekliyorum cümlemin sonuna, diğer bütün yönetim namzetleri geri kafalı, sabit fikirli olduğu için. Muhalefet yapmayı “ne yaparsa yapsın, bunlar şerefsizdir.” düşüncesiyle başlatan “pakolar”, bu kafayla giderse nesiller sonra bile muhalefet yapmak mecburiyetinde kalacaklardır. Buna AK Partililer olarak yüzeysel bakış açısıyla sevinmemiz gerektiğini düşünenler olabilir; ama öyle değil dostlar. Keşke onlar da “her şey Türkiye için” diyebilseler, “her şey koltuk için” yerine. Biz böyle de başarırız evelallah. Ne de olsa bizim için zor yoktur, imkansız biraz vakit alır. Ama süreç öyle kısalır ki büyümeye giden yolda…
Neyse, uzattık yine lafı. Uzattıkça okunma potansiyelimiz düşüyor, bitirelim o yüzden. CHP’liden incilerle başladık madem, yine ondan yapalım bitişi de:
“Çankaya’ya imam istemiyoruz.” ( Bundan sonra herkes girecek güzelim Çankaya’ya. İstesen de istemesen de… hıh,çatla… )
Tunahan Bozkurt
Adı ulusalcı aslı burjuva gelenekçisi olan tarafsız geçinen düpedüz CHP’li bir yazarın Çankaya Köşkü’nün halka açılması kararının ertesi günü ne yazacağını virgülüne kadar tasavvur edebilmek -yazarlık, aydınlık felsefesi ve gelişmekte olan Türkiye açısından- ne acı. Gerçi şu günlerde yukarıda yazmış olduğum cümleleri ancak düşünebiliyor bu (y)azarlar, malum yıllardır tutundukları dal, kök değiştirdi…
Demirel ve Sezer döneminde feodal beylerin şatosu olmaktan öteye geçemeyen Köşk, demokrasi ve cumhuriyet rejiminin de gerektirdiği gibi bundan böyle herkes tarafından ziyaret edilebilecek. Köşk civarlarında dolaşan insanlara terörist muamelesi yapılmayacak, aksine buyur edilecek bu insanlar içeri. Bir teyzemiz de bundan haberdar olacak ki derdini anlatıp derman bulmak için dün Köşk’e çıkmış, üstelik protokol kapısından. Kimse yaka paça dışarı atmadı teyzeyi, sadece “burası protokol kapısı, burada olmaz teyze” dendi.
Benim dikkat çekmek istediğim asıl konu bu Çankaya’nın halka arzı değil aslına bakarsanız. Çankaya’dan yola çıkıp Hakkâri’de sabahlamanın ve oradan da Antalya’ya uğrayıp yolculuğu Edirne’de sonlandırmanın nasıl bir duygu olduğundan bahsetmek istiyorum.
Anasol-Mhp hükümetini göz önüne getiriyorum da. ( tabi o esnada ağzımdan bir “Allah yaşatmasın o günleri bir daha” dökülüyor. ), ülkenin gelişimi için bir tek çivi dahi çakmayan, aksine birçok çiviyi de yerinden söken bu hükümetin içinde bir tek Allah’ın kulunun aklına gelir miydi bu, diye soruyorum kendime, cevabını bile bile…
Başarının ayrıntılarda, kırılma noktalarında olduğunu en iyi sentezleyen hükümet AK Parti hükümeti. Herkesin yapabileceklerinin yanına bir de standart beyinlerin düşünemeyeceklerini ekleyince, başarı geliyor haliyle.
Özgürlükçü ve halka dayalı, halka bağlı ve halk için anlayışlarının benimsendiği yönetimlerde esas olan herkesin her yere ulaşabilmesi ve hiçbir yerin ve hiç kimsenin hiç kimse için erişilmez olmamasıdır. Sosyal adaletin temeline oturan bu anlayış sayesinde devletler kalkınmayı başarmışlardır. Bir zümreyi diğerinden üstün görmeyen hakiki sosyal demokrat anlayışı Türkiye’de benimseyen tek siyasi parti AK Parti ne yazık ki. Evet, ne yazık ki ekliyorum cümlemin sonuna, diğer bütün yönetim namzetleri geri kafalı, sabit fikirli olduğu için. Muhalefet yapmayı “ne yaparsa yapsın, bunlar şerefsizdir.” düşüncesiyle başlatan “pakolar”, bu kafayla giderse nesiller sonra bile muhalefet yapmak mecburiyetinde kalacaklardır. Buna AK Partililer olarak yüzeysel bakış açısıyla sevinmemiz gerektiğini düşünenler olabilir; ama öyle değil dostlar. Keşke onlar da “her şey Türkiye için” diyebilseler, “her şey koltuk için” yerine. Biz böyle de başarırız evelallah. Ne de olsa bizim için zor yoktur, imkansız biraz vakit alır. Ama süreç öyle kısalır ki büyümeye giden yolda…
Neyse, uzattık yine lafı. Uzattıkça okunma potansiyelimiz düşüyor, bitirelim o yüzden. CHP’liden incilerle başladık madem, yine ondan yapalım bitişi de:
“Çankaya’ya imam istemiyoruz.” ( Bundan sonra herkes girecek güzelim Çankaya’ya. İstesen de istemesen de… hıh,çatla… )
Tunahan Bozkurt