fatih kısaparmak balon baskılı balon Ezanın aslına çevrilmesine dair kanun teklifleri - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Ezanın aslına çevrilmesine dair kanun teklifleri


Ertuğrul ÖZGÜL
06-15-2009, 08:33
14 Mayıs 1950’de yapılan ilk demokratik seçimde iktidara gelen Demokrat Parti (DP), 13 Haziran günü saat 15:00'te basına kapalı olarak yaptığı toplantıda ezan meselesini görüştü.
Çünkü ezan Ocak 1932’den beri Türkçe okunuyor ve halk bu durumdan memnuniyetsizliğini her vesile ile ifade ediyordu. Ezan aslına döndürülmeliydi.
Buna ilişkin tekliflerden ilki Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan tarafından 31.5.1950 tarihinde verildi.
Ahmet Gürkan, "T.C.K. 526/2 fıkranın tadili”ni istiyor ve gerekçesinde şöyle diyordu: "Devletimizin Anayasamızda tespit edildiği gibi lâik olması ve lâikliğin ise devlete din müesseselerinin yekdiğerinden ayrı tutularak birbirine karıştırılması mânâsına gelmesi itibariyle kanunların bu esaslar dairesinde ayarlanması icap ettiği gibi lâikliğe aykırı olan kanunların da buna muvazi olarak tadili icap eder. ... Sabık iktidarın lâikliği din aleyhinde tefsir etmesi suretiyle ve bu cümleden olarak iman ve âmelden mürekkep Müslümanlık dinin amele taallûk eden ezan ve kametin Türkçe okutulmasını mecbur tutması lâiklik prensibini ihlâl ve Anayasanın verdiği vicdan hürriyetine tecavüzdür."
İkinci teklif Kayseri Milletvekili İsmail Berkok ve 11 arkadaşından geldi: "4696 sayılı Anayasa Kanununun ikinci maddesinde mündemiç (lâiklik) kelimenin mânası, devlet işlerine dinin, din işlerine de devletin karışmaması, din ile dünya işlerinin ayrılması şeklinde tefsir ve kabul edilmekte ve aynı kanunun 75. maddesinin son kısmında ise ‘... güvenliğe ve edep törenlerine, kanunlar hükümlerine aykırı bulunmamak üzere her türlü din törenleri serbesttir’ denilmektedir.
"Memleketimizde azınlıkta bulunan Musevi ve İsevi vatandaşların dini itikat ve âmel şekillerine hiçbir suretle müdahale edilmemiş ve bilâkis tamamen serbest bırakılmıştır. Bu toprağın hakiki evlâtları ve hakiki sahibi bulunan Müslüman, Türk vatandaşların din ve vicdan hürriyetlerine, amel ve ibadet şekillerine de müdahale edilmemek iktiza edeceğine ve partimiz programının 14. maddesinde ise ‘... Partimiz lâikliğin din aleyhtarları şeklinde yanlış tefsirini reddeder, din hürriyetini, diğer hürriyetler gibi, insanlığın mukaddes haklarından tanır’ diye yazılı olduğuna göre, müvekkillerimiz ve seçmenlerimiz bulunan Müslüman Türk vatandaşların ısrarlı ve haklı isteklerine istinaden ezan ve kametin tercüme halinde okunmasına dair 4055 sayılı kanunla değiştirilen Türk Ceza Kanununun 526. maddesinin ikinci fıkrasında yazılı ‘... veya Arapça ezan ve kamet okuyanlar’ ibaresinin kaldırılması hususunda hazırladığımız kanun teklifini Yüksek Kamutaya arz ederiz."
Bunlardan ayrı olarak hükümet adına da bir teklif geldi: "Türk Ceza Kanununun 526. maddesinin değiştirilmesi hakkında Adalet Bakanlığı’nca hazırlanan ve Bakanlar Kurulu’nun 14/6/1950 tarihli toplantısında Yüksek Meclise sunulması kararlaştırılan Kanun tasarısının gerekçesiyle birlikte sunulmuş olduğunu saygılarımla arz ederim." (15.6.1950, Başbakan Adnan Menderes).
Şimdi de kanun teklifinin gerekçelerine bakalım: "... Anayasanın Türk vatandaşı için tabii hak saydığı vicdan hürriyetinin dokunulmaz bir hak olarak hürmete lâyık görülmesi gerekir. Her türlü müdahaleden âzade kalmak iktiza ederken ana kanunlarla korunmuş bulunan din ve vicdan hürriyetinden vatandaşı herhangi bir şekilde kısmen veya tamamen mahrum etmek ve bu hususu, kanuni ceza teyitleri altında bulundurmak doğru olmaz. Böyle bir kayıtlama, Türkiye devletinin esas vasıflarını gösteren Anayasanın 2. maddesindeki lâiklik esasına da uygun düşemez. Din ile devletin ayrılması ve devletin din işlerine karşı tamamen bitaraf kalmaları şeklindeki telâkkinin ifadesi olan lâikliğin, ibadetin icra şekline taalluk eden herhangi bir faaliyet veya faaliyet safhasında tadilini tazammum eder tarzda müdahalede bulunmamasını zaruri kılan bir ana hüküm olarak muhafaza ve idame edilmesi zaruridir. Arapça lisanın eski zihniyet ve ananelere bağlayan tesirinden halkı kurtarmak gayesinin takip edildiğine taalluk eden görüşte de bugün için bir isabet mülahaza etmek caiz olamaz.
"... Binaenaleyh, gerek büyük bir Müslüman vatandaş çoğunluğunu bu huzur ve rahata eriştirmek ve gerekse Anayasa ile müeyyet lâiklik prensibine devletçe sadakat göstermiş olmak ve bilhassa ana hak ve hürriyetlerden olan vicdan ve din serbestisini herhangi bir zorlama altında bulundurmamak sebeplerinden ötürü Türk Ceza Kanununun 526. maddesinde mevcut ezan ve kametin Arapça okunmasının memnu'iyeti hakkındaki hükmün kaldırılması gerekli bulunmuştur."
Ezan tasarısının meclise verilmesinden sonra CHP'nin alacağı tavır merak konusuydu.
CHP Meclis Grubu iki gün boyunca toplantılar yaparak tavır belirlemeye çalıştı. Bu konuda Yeni İstanbul gazetesi şöyle bir haber geçti: "Öğrendiğimize göre CHP grubu bu hususta menfi bir vazıyet almayacak, ancak dil bakımından bazı ihtirazı kayıtlar öne sürecektir." (16.06.1950).
CHP'nin tavrı ile ilgili 17 Haziran tarihli Son Posta gazetesinde daha ayrıntılı bilgiler vardı. Bu gazetenin haberine göre CHP'nin Meclis Grubunda ilk önce genel bir aleyhtarlık oluşmuş; Yusuf Ziya Ortaç, Cevdet Kerim İncedayı, Hasan Reşit Tankut ve arkadaşları Arapça ezan aleyhinde konuşmuşlar; bu değişikliğin inkılaba ihanet olduğunu, irticaın avdeti (geri gelmesi) için bunun ilk adımı teşkil edeceğini, binaenaleyh, Halk Partisi’nin mutlak suretle bunun aleyhinde bulunması icap ettiğini ifade etmişlerdir. Hasan Reşit Tankut çekimserliği teklif ederken, genç milletvekilleri tasarının lehinde olunmasını istemişler.
Sonuç olarak DP grubunun kararına uyuldu. Adalet Komisyonu, teklifleri birleştirerek genel kurula sundu. 16 Haziran 1950 günü saat 15:00'te Fuat Hulusi Demirelli'nin başkanlığında toplanan TBMM, ezan tasarısını görüşmeye başladı. CHP grubu adına konuşan Cemal Eyüpoğlu, “Türkçe ezan veya Arapça ezan üzerinde bir politika münakaşası açmaya taraf değiliz... Arapça ezan meselesinin ceza konusu olmaktan çıkarılmasına aleyhtar olmayacağız” (Son Posta; Yeni Sabah, 17.06.1950) dedi.
Oylandı ve ezan yasağının kaldırılması kabul edildi. (17 Haziran 1950).




Yavuz Bahadıroğlu

xhidayet
06-15-2009, 12:05
Bunun benzeri; "Belgenin ASLI" ben de mevcut.. İsteyen olursa, paylaşabilirim..