elif zeynep
07-21-2008, 11:20
Atif Hoca, Iskilip'in Tophane köyünde dogdu. ilk tahsilini köyde yapti. 1893'te Istanbul'a gelip medrese tahsili yapti. 1902'de icazet alarak Darü'l-fünunun ilahiyat Fafültesine girdi. 1903 te fakülteyi bitirip Fatih Camiinde Ders-i Amm olarak kürsüye çikti.
31 Mart vakasindan sonra Sinop'a sürüldü. oradan sungurlu'ya gönderildi. ve daha sonra yanlislik oldugu söylenerek serbest birakildi.
ve Osmanlı bir yıkımla karşılaşmıştı ardından Cumhuriyetin ilk yılları...Iskilipli Atif Hoca da islam'a bagli örnek bir sahsiyet olarak bu dönemin sikintilarindan payini aliyordu. Sürgün ve hapis....
Kırım müslümanlarının reisi Atıf Hoca'nın ilminin şöhretini duymuş ve onu Kırım'a davet edip, dini müsselerin ıslahı görevini sunmuştu. Fakat Atıf Hoca:
"Vatanımdan ayrılmam! İslami kalkınma davasının ilk merkezi Türkiye'dir.Başka bir yer olamaz.." diyerek geri çevirdi.
Japonya Büyük elçisi Uşida, İstanbul’a ayak basar basmaz Atıf Hoca’yı ziyaret eder:
“Sizin gibi birkaç hoca daha olsaydı, İslamiyet bütün doğuyu, bu arada da Japonya’yı fethederdi..”
Ve Atıf Hoca tam da Cumhuriyet’in yeniliklerinden şapka kanunu çıktığı vakit dini yayan bir hocaydı. İlminin başarısı tüm dünyaya ünlenmiş, yabancı ülkelerden gelen devlet adamları ilk Atıf Hocayı ziyaret ediyor ve giderken ona övgülerle veda ediyorlardı..
Lakin Devrimci vekiller bundan rahatsızdı. Yeniliklerin önünde bu hocayı engel görüyorlardı ve hemen bir şeyler yapıp hocayı ipe götürmeliydiler.Ama ne yapabilirlerdi? Hoca dini için çalışıyor, siyasetle ilgilenmiyordu. Ve onu bir gün evden aldılar ,alış o alış, hergün hapishane gezdirdiler.Sebebi eseri “Frenk Mukallitliği( taklitçiliğ) ve Şapka”nde insanları yeniliklere isyan yaptıracak terimler var.Ama bu yalandı.Bu eser şapka kanunundan önce basılmış ve kanundan sonra satılmıştı.Ve tam son mahkeme günü beraatı kesinleşti ki:
Gece savunmasını hazırladığı zaman, uykuya dalmış ve peygamber efendimiz(s.a.v) rüyasında görmüştü:
“Yanıma gelmek varken, ne diye müdafaa karalamakla uğraşırsın..”
ve Atıf hova uyanınca , müdafaasını yırtar.Ve mahkemede:
“Vicdanınızın vereceği hükme intizar ediyorum..” der.Kel Ali denilen hakim gülerek:
“Bize güvenin...” der.Ellerinde artık koz vardır.Ve karar:
BABAESKİ MÜFTÜSÜ ALİ RIZA İLE MÜDERRİSLERİNDEN İSKİLİPLİ ATIF HOCANIN İDAMINA...
ve Atıf Hoca kararı duyunca sessizce:
“Zalim ve katillerle elbet mahşer gününde hesaplaşacağız...”
4 şubat 1926'da şehadete erer..
ve ailesine sanki eceliyle ölmüş gibi:
“ HOCA ATIF VEFAT ETMİŞTİR. Cevaben bildirilir..”
Rabbim ondan Razı olsun, biz hangi İslam aliminin kıymetini bilebildik ki...
(kaynak: necip fazıl kısakürek./Son devrin din mazlumları)
31 Mart vakasindan sonra Sinop'a sürüldü. oradan sungurlu'ya gönderildi. ve daha sonra yanlislik oldugu söylenerek serbest birakildi.
ve Osmanlı bir yıkımla karşılaşmıştı ardından Cumhuriyetin ilk yılları...Iskilipli Atif Hoca da islam'a bagli örnek bir sahsiyet olarak bu dönemin sikintilarindan payini aliyordu. Sürgün ve hapis....
Kırım müslümanlarının reisi Atıf Hoca'nın ilminin şöhretini duymuş ve onu Kırım'a davet edip, dini müsselerin ıslahı görevini sunmuştu. Fakat Atıf Hoca:
"Vatanımdan ayrılmam! İslami kalkınma davasının ilk merkezi Türkiye'dir.Başka bir yer olamaz.." diyerek geri çevirdi.
Japonya Büyük elçisi Uşida, İstanbul’a ayak basar basmaz Atıf Hoca’yı ziyaret eder:
“Sizin gibi birkaç hoca daha olsaydı, İslamiyet bütün doğuyu, bu arada da Japonya’yı fethederdi..”
Ve Atıf Hoca tam da Cumhuriyet’in yeniliklerinden şapka kanunu çıktığı vakit dini yayan bir hocaydı. İlminin başarısı tüm dünyaya ünlenmiş, yabancı ülkelerden gelen devlet adamları ilk Atıf Hocayı ziyaret ediyor ve giderken ona övgülerle veda ediyorlardı..
Lakin Devrimci vekiller bundan rahatsızdı. Yeniliklerin önünde bu hocayı engel görüyorlardı ve hemen bir şeyler yapıp hocayı ipe götürmeliydiler.Ama ne yapabilirlerdi? Hoca dini için çalışıyor, siyasetle ilgilenmiyordu. Ve onu bir gün evden aldılar ,alış o alış, hergün hapishane gezdirdiler.Sebebi eseri “Frenk Mukallitliği( taklitçiliğ) ve Şapka”nde insanları yeniliklere isyan yaptıracak terimler var.Ama bu yalandı.Bu eser şapka kanunundan önce basılmış ve kanundan sonra satılmıştı.Ve tam son mahkeme günü beraatı kesinleşti ki:
Gece savunmasını hazırladığı zaman, uykuya dalmış ve peygamber efendimiz(s.a.v) rüyasında görmüştü:
“Yanıma gelmek varken, ne diye müdafaa karalamakla uğraşırsın..”
ve Atıf hova uyanınca , müdafaasını yırtar.Ve mahkemede:
“Vicdanınızın vereceği hükme intizar ediyorum..” der.Kel Ali denilen hakim gülerek:
“Bize güvenin...” der.Ellerinde artık koz vardır.Ve karar:
BABAESKİ MÜFTÜSÜ ALİ RIZA İLE MÜDERRİSLERİNDEN İSKİLİPLİ ATIF HOCANIN İDAMINA...
ve Atıf Hoca kararı duyunca sessizce:
“Zalim ve katillerle elbet mahşer gününde hesaplaşacağız...”
4 şubat 1926'da şehadete erer..
ve ailesine sanki eceliyle ölmüş gibi:
“ HOCA ATIF VEFAT ETMİŞTİR. Cevaben bildirilir..”
Rabbim ondan Razı olsun, biz hangi İslam aliminin kıymetini bilebildik ki...
(kaynak: necip fazıl kısakürek./Son devrin din mazlumları)