fatih kısaparmak balon baskılı balon Kahraman Tazeoğlu Şiirleri - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kahraman Tazeoğlu Şiirleri


Gönülden
06-05-2010, 23:30
Seni İçimden Terk Ediyorum
Binmediğim hiçbir otobüs,
Beklemediğim hiçbir durak kalmadı bu şehirde.
Gittikçe azalıyor hayat.
Neyi erken yaşadıysam,
Hep ona geç kalıyorum.

Sana göçüyorum her sonbahar.
Yolların çıkmıyor aşkıma.
Unuttuğun yağmurların adı saklımda.
Seni içimden terk ediyorum...

Susmaktan yoruldum.
Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk edeli beri,
Efkar demliyorum gözlerimde.
Yaşlarımı yanağıma varmadan öldürüyorum.
Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi.
Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp,
Seni içimden terk ediyorum...

Ne unutacak kadar nefret ettin,
Ne hatırlayacak kadar sevdin!
Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin,
Biliyorum.
Beni hep bulmamak için aradın.
Yanılgımdın,
Yandığımdın,
Yangındın...

Sensizliğe yenilmek,
Sana yenilmekten zor olsa da,
Ardımda bir sürü belkiler bırakarak
Seni içimden terk ediyorum...

Şimdi
İçimizde öldürülecek bir anı bile bulamayan
İki yarım kaldık;
Tamamlayamadık bizi.
Elimden tutmadın yalnızlığımın,
Saçlarımı da uzaklarına gömdün.
İçimin mavisi senin okyanusundandı.
Al! Geri veriyorum.
Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun.
Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim,
Sana bensizliği terk ediyorum.

"Yarime uzanmayan bütün dallarım kırılsın" demiştin.
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

Ne tuhaf değil mi?
İçimi acıtan da sendin,
Acımı dindirecek olan da...
Ya öldür beni dedim,
Ya da git benden.
İçi bulanık bir sevdanın ucunda seni kaybettim.

Aldırmadın aldırmalarıma.
Bir gecede yakıp yarini,
Şafaklara sattın ihanetini!
Külüme basanlar bile utandı yaptığından.

İşte soluk bir ömrün
Son nefesi.
Benden,
İçimden
Terk ediyorum...

Gönülden
06-07-2010, 21:16
Beni Susarken Bölme ...(!)


Dökülseydi sırlarım sen de göremeyecektin
Ben ki kendimi yine sırlardım
Sen kendine yeni aynalar bakmasaydın
Buldun mu yüzüne en uygun olanını?

Yüzünün hangi oylumuna takılsam
Uçsuz uçurumlara düşüyorum
Ağlayınca şişen göz kapaklarında
Hangi tankerleri yüzdürdün bu akşam?
Sığınağımıza kaçan birkaç damla yağmur
Gözyaşına mı karıştı yoksa?
Fazla değil mi bu sessizlik ikimize;
Beni susarken bölme!

Satır aralarındaki sızıntıdan kendimi ele veriyorum
Ben sana, seni gösteren bir aynaydım
Dökülseydi sırlarım sen de göremeyecektin
Ben ki kendimi yine sırlardım
Sen kendine yeni aynalar bakmasaydın
Buldun mu yüzüne en uygun olanını?
Ve ağrılarını saklayabildin mi, sırsız aynaların sırrına?
Kulaklarıma sağır sesler peydahladım
Beni susarken bölme!


Az daha doğduğumuz öykü de ayaküstü ölüverecektik;
Anamızdan emdiğimiz acılar burnumuzdan gelecekti az daha…
Dipsizliğinde dibi tutarmış sandık, sanma oyunlarımızda
Meğer suskunluğumun dibi karaymış
Ben kuyu sanmışım
Ben susarken bölme!


Merhemine biraz Ağrı sür biraz Toros
Yol ortasında adresim yutuluyor bırakma ellerimi
Duru durdurmaya duramıyor, durak sandığımda köprüleri
Oysa her şeyi birleştiren köprüler yine ayırdı bizi
Saçlarını sakladığın rüzgarı biraz savursan
Açılmayacaktı bu kıyı şeridinden
Zulamdaki sardunya suskuları
Beni susarken bölme!


Ellerin büyükken ellerimden
Hangi coğrafyama sakladın, mendilleşen parmaklarındaki yaşları?
Bana do minör bağırma
Uslu bir su kuşuyken bünyemde
Verdiğin geçici rahatsızlık için, ömür dilerim senden sadece!
Ben sana ne yaptımların kaldı bak
Bu ucube caddelerde
Susmanın onaylamak olduğunu hatırlattığın bir gecede
Beni susarken bölme!!!

Gönülden
06-09-2010, 12:20
Bir kâğıda sığar mı bir yürek?
Ya da bir yürek kadar büyük olabilir mi bir kâğıt?
Daha sana yaralarımı göstermedim.
Kaldı ki ben,
Senden önce kendime tehlikeyim.


Üşüme diye çıkartmıyorum ceketimi.
Astarında paylaşmıştık ortak bir aydınlığı.
Gitmeseydin gözlerimin içinden okuyabilirdin adını.


Biriktirme unutacaklarını!
Oyuncak tabancalar kadar yalan,
Hüzündür yakama iğnelediğim yamam.
Hangi çığlığıma anahtar olabilirdin?
Beni bir gülle bıçakladığın zaman…


Gitmişsin işte çekiştirip durma adımı.
Tülden bekleyişler kımıldanıyor ardın sıra bil!
Ey gözlerimin arka bahçesi!
Bu dağa tırmananlar düşer,
Seyredenler değil.


Yitik bir aşkta uyuyakalmış,
Kırıp kırıp büyüttüğün yüreğim.
Meğer aşkı yazıp yazıp satırlara sıkıştırmışım.
Öyle durulup durulup.
Oysa ölmek ve düşmek ne güzeldi,
Yârin gözleriyle vurulup…


Bir rüzgâr esse senden, geçmişim üşüyor.
Sesin kulağımdan düşüyor.
Ben sadece,
Gidişine dayanabilecek kadar ayaktayım.
Daha fazlasını verme!


Ey yar
Böyle çok çorak bekledim.
Kolayıma gelmedin,
Zoruma gittin...

Gönülden
06-11-2010, 00:43
İyi Oldu Gelmediğin


Bu yol korkaklar için değildir
iyi oldu gelmediğin
Bu sulardan her babayiğit içemez,
Bu köprüden her benim diyen geçemez,
iyi oldu gelmediğin
Yumuşacık yürek gerek,
sevgi kadar derin gözler,
inançlı bir bilek gerek
iyi oldu gelmediğin.

Sen, bilindik kıyıların sığ sularından açılmadan yaşarsın
Sen,okyanus mavisine uzaklardan bakarsın,

Biz,
yürüyemeyeceğin kadar uzak,
düşleyemeyeceğin kadar renkli,
ve berrak bir ülkeye birlikte gidemezdik.


Sen, açık denizlerden habersiz bir balık,
yalçın tepelerden uzak bir martısın.
Sen, benim için korkak,
herkes için heryerdeki insansın.
İyi oldu gelmediğin.

Alınmanı istemem,
darılman üzer beni,
sana yalan söyleyemem.
Tabi, hep sevdim seni,
sende sığ suları, sende martıları,
açık denizden habersiz balıkları,
sıradan insanları.
Geçemeyeceğin köprüleri,
düşleyemeyeceğin mavileri
sende korkaklığı sevdim.

Sende sevgisizliği sevdim.
İyi oldu gelmediğin...

Gönülden
06-19-2010, 20:07
Madem Ki Aşk Cemresidir Gönlün

Sevgili...
Yine bahar gelip vurdu kapımızı.
Ben ki yaktım bütün anılarımı,
Bölüştürdüm bütün şiirlerimi kayıp çocuklara.
Film bitmedi, son yazmadı henüz.
Takılıp kaldım yıllar öncesinin Eylüle çalan bir yazında.
Hiçbir cemre dokunmadı bana, ısıtmadı yaz güneşleri.
Durup durup kendime yaktım yıllar boyu,
Onun için biraz is kokar libasım,
Onun için dağınık biraz saçlarım.
Ben ki bir dolu damıtılmış hüzündüm.
Korkardım bahara dokunmaktan olaki solardı yüzü,
Korkardım Eylülleri azgınlaştıran baharı tutuşturan adam olmaktan.

Sevgili...
Her gece bir Züleyha düşü görüyorum sen gibi,
Düşüyorum içimin kuyularına durmadan.
Yarım yamalak bir senaryo oysa herşey,
Uyanıyorum ki çoktan silinmiş bütün repliklerim.
Budur ürkmüşlüğüm, budur gizlenmişliğim,
Sabrım beni ancak buraya kadar getirdi.

Yoruldum artık sevgili, yoruldum karanfillere kan vermekten.
Anlayamadım bir türlü neden Eylül hep on biri doğurur?
Ve neden aşkın çocukları yoktur?

Oysa sevgili...
Bir Eylül günü, saklandığım hayattan çıkıp gelmek isterdim şimdi sana
Birikmiş bütün baharlarımı adayarak,
Koşarak doru taylar gibi yalınayak,
Çatlasın isterdim damarlarım çatlasın
Ve damarımda akan hüzün bu aşka karışmasın.
Yazık ki yine de Eylül dolu ellerim, yine de derin bir sızı içimde,
Hüzünlü bir gülümseyiş bazen dudaklarımda.
Nasılsa biraz keder bulaşır her aşka,
Her aşka biraz gözyaşı, biraz kalp ağrısı.

Sevgili...
Bu senaryo, bu kuyu, bu Eylül bırakmaz beni.
Geleceksen sen gelmelisin, hüzün kadar cesur aşklar takınarak.

Madem aşk cemresidir gönlün,
Gönlüme biraz bahar, biraz sen katarak....

EZEL
06-19-2010, 21:39
Kahraman Tazeoğlu şiirlerin çok beğeniyorum ama daha favorim Umut Sandalı

akgurbetci
06-28-2010, 14:02
Ben Seni Bir Romana Konu Ederken

“ Yine uyanamadım masalına.
Uykularımdan uyanıp
Sesimle örtemedim üzerini..
Bağışla beni..
Bağışla ey sevgili ”

Kayıptı düşlerim.
Hain pusuda şehit verdim yüreğimin yarısını.
Uzaktı mesafelerim.
Kalabalık sanırken etrafımı
Hep yalnızlığa çıkıyordu adımlarım.
Rolleri çalınmış bir hayatın içinde
Unuttum sevdadan umduklarımı.
Karanlıktı perdelerim.
Umudun bir penceresine yıldız kümelerini serdim.
Nefes aldıkça,
Hayatlandım acının en dar safında..

Yalnızlıktı rolüm.
Adıma istiflenmiş tüm rolleri
Ustaca oynadım ben.
Acının repliklerini hiçbir zaman es geçmedim.
Hüzne koynumu açıp
Yataklığına soyundum sonbahar sancılarının.
Tüm cephelerde tek başıma ben savaştım.
Kazanır zannederken
Bir siyah’a bulandı hükmüm.

Sonra sen geldin.
Bir Mayıs gecesi düştün içime.
Yıldızları şahit bildik sevdamıza.
Orta yaş sancılarımı susturamadıkça
Sen taze ömrünü sürüyordun acılarıma.
Eriyordum takvimlerin gölgesine.
Bana istinad edilmiş tüm suçlarını kabullenip
Kan ter içinde sana koştum.
Gecenin en karanlık yerinde
Gözlerinin aydınlığına boyadım beyaz duvağımı.
Sen bana hayat derken,
Ben senin şiirlerinden acıya düşüyordum.

Kadehime düşen nihavent sesimden
Geçiyordum taze çocukluğuna.
Islak mektuplarına işlenmiş
Özlemlerin düğümlerini çözüp
Yağıyordum içine sağnak sağnak.
Ve dua dua içinde sen oluyordum sevgili.

Sesimi kapayıp
Çantamın içinde sakladıkça seni,
Daha da büyüyordun içimde
Oysa sen bana ait değildin.
Bir ömür kadar uzaktı dudakların.
Yüreğinin en eyvallah’ından öpsem
Islak bir günaha kazınacaktı adım.
Oysa senin ölümünü görüp
Yokluğunda ölmektense
Varlığında ölmeyi diledim gözlerime.
Ve sen bir romana konu olurken
Ben sana bir hayatı bağışladım..
Gel dudaklarıma,
Kana kana iç beni sevgili.

Uykundan feragat edip
En güzel masalını istemiştim senden.
Uyanamadım yine.
Sesimle gelemedim.
Üstünü örtemedim nihavent nefesimle.
Ölü gibiyim sevgili.
Kütük gibi bedenim..
Sancılarım revaçta.
Acılarımı yüreğimden ayıklayıp
Bir dinlensem
Söz verdiğin en güzel masalı dinleyeceğim sesinden.
Ne olur üzme kendini,
Sesimle yüreğini uyandıramadım diye
Sen beni “ kendine “ bağışla ne olur.

Bilirim ki;
Suskunluğum sende koca bi ömür.
Ve bil ki ey sevgili;
Seni konuş(a)madığım,
Adını an(a)madığım her bir an,
Benim ölüme senden önce kavuşmamdır.

Eyvallah yüreğine.
Eyvallah en güzel masalın sahibi sesine..

“ Her bir harfin bende bir Cennet sayfası.
Her nefesin acılarıma bağışlanmış yüreğimin en büyük duası..”

Kahraman TAZEOĞLU

akgurbetci
06-29-2010, 15:01
"Bir adam çok sevdiği bir kadına şiirler yazıyordu.

Sonra o kadın ansızın onu terk etti.

Adam kadının ardından şiirler yazmaya devam etti.

Daha çok yazdı.

Ve günün birinde çok ünlü bir ozan oldu.

Yıllar sonra kadının yaşadığı kente gitti ve büyük bir şiir dinletisi sundu.

Dinleti bittiginde kadın kolunda kocası ile çıkışa geldi ve adama ''merheba'' dedi.

Adam ona sıradan bir insana bakar gibi baktı.

Kadın,''beni tanıdın mı '' dedi.

Adam, ''hayır tanımadım'' dedi.

''Nasıl tanımazsın! Uğruna şiirler yazdığın kadınım ben. Seni şair yapan kadın'' dedi kadın.

Adam kadının gözlerine baktı ve şöyle dedi:


''Keramet sende olsaydı, kolundaki adam da şair olurdu...''



"ARAZ ROMANINDAN"

akgurbetci
07-01-2010, 01:55
yazdan kalma bir kış ölüsüyüz ikimiz

zaman alnımızda bilenen kör bıçak şimdi

ve bilir misin ayrılmak vazgeçmek gibidir

doğru değildir ama gereklidir


çünkü hayat olduğu gibidir

olması gerektiği gibi değil


http://sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc4/hs090.snc4/35845_138708979479616_115506655133182_419092_30912 45_n.jpg

akgurbetci
07-01-2010, 18:45
öyle bir gittin, karanlık daha bir kör buralarda

faili belli bir intiharsın şimdi

avazım çıktığı kadar bağırsam ne değişir

iç kanamalı susmalar düştü payıma..



http://img03.blogcu.com/images/d/u/y/duygudamlaciklari/326605e6c3ef04dc92ab6301a8f87a35_1267113974.png

akgurbetci
07-01-2010, 18:53
Tomurcuktum sana,

saklatmadın içinde...

Oysa benim içimin yarısı senden yapılmaydı...


http://www.fotoplatforma.pl/foto_galeria/1342_DSCN4385x370.jpg

akgurbetci
07-01-2010, 18:55
neden sonra farkına varıyor insan

ayağına takılan bütün taşları

yoluna kendi döşediğinin...




http://img03.blogcu.com/images/s/i/n/sinifogretmenininbahcesi/0e7f1655387b139eb464ee7d62f3ab4f_1269960811.jpg

akgurbetci
07-01-2010, 18:58
Vasat bir günün sonu.

Hava kararmak üzere.

Üşüyorum.

Kendime daha kalın bir mont almalıyım.

Şöyle yüreğime kadar beni ısıtacak...



http://www.yeniresimler.com/data/media/116/yanl305z_karda_yryen_adam.jpg

Gönülden
07-02-2010, 00:43
NEDEN YOKSUN...

Bir yıldız sağanağı ve bir yanım veda..
Bir ateşin içinden gülümseyebiliyorum sana..

Çünkü senden öğrendiğim aşk bende bir sadakat..

Tanıdığım bir şey bu bulutlar,ulvi bir el tarafından ağlayabiliyorsa..
Beni de ağlat demeliyim..

Her an birden bire bir sadakatle gelecekmişsin gibi..

Yüzümdeki hazana bak sonbaharın son gününde doğmuşum gibi..

Neden yoksun..Neden parmaklarında kavizler çizmiyorsun artık..

Bilmiyor musun artık bütün eşyalar benimle alay eder oldu..

Bütün sevdiklerimi başucumda görme isteğim bile suç..

Yoksun..Ve perdeleri siyaha soyunan bir günle karşılaşıyorum yok oluşunu..

Şehrin ilk simidini ben yedim..Bütün karlar suskunluğumun ve sensizliğimin üzerine beyaz yalnızlıklar örtüyor..

İlk çayını ben içtim bu şehrin..Sen yoksun..

Yitik bir şehrin korkularını emziren bütün gecelerini buğulu bir camdan seyrediyorum..

Sonun nerede olduğunu bilmeden ve zahir bir hayata feryatlar bırakarak aşikar cümlelerle sinsi ızdırapların ardına ismini kazıyorum..

Bu yüzden anımsadığım Zühre ve bu yüzden adına zahir cümleler bırakmam..

Bir adın kaldı dayanabildiğim hüzünlerden..

Kimi zaman gidenler unutmaz geride kalanları beni avutan..

Kimi zaman evet son kez git ve bir daha dönme kalbimi yıkan..

Dokunduğun yürek aynı marur bakışlarınla izliyorsun bu şehri..

Yüreğinde yas diye tasvir ettiğin ayrılıkların bir gün nefesini senden alacağını hiç düşünmedin..

Adımlarını ne de çabuk sıklaştırdın gitmek için ve neden acele ettin haykırışlarını çığlıklarına adamak için..

Gözlerim kan dolu izliyorum seni..

Bir yerlerde hala varsın biliyorum..

Sen yoksan bu şehri ölümler kuşatır ve bazen bekleyenler değişir adını haykırmak için..

Sonra adın mor mürekkeplerle kazınır vaktin dar ağacına..

Ama her şeyden önce yalnızızdır bilirsin gitsen de yalnızız kalsan da yalnız..

Bu şehir özlediğim bir çift göz için ayakta sanki..

Sanki müptelası olduğum puslu bir gökyüzünde gözlerin..

Sanki bir uçurum düşüyor avuçlarından..

Kaç bahar oldu söylermisin..

Bir sığınma duygusuyla sana topladığım güller gideli kaç bahar oldu..

Ebediyen ölmeyecek ruhumun bir şehri var sende



akgurbetçi konuya verdiğin destek için teşekkürler :çiçek:

akgurbetci
07-30-2010, 23:06
ben mi çok yorgundum sen mi çok dinç
bende mi eksikti
sen de mi fazlaydı sevinç
dilsizler yalan söyleyemez anladım
...ya ben konuşamadım
ya sen sağırdın
her şeye rağmen
bana öyle çok sığdın ki
içimde kimseye yer bırakmadın



http://img1.loadtr.com/b-147959-yoksun.jpg

akgurbetci
07-30-2010, 23:15
mayınlı bir sevda tarlasındayız
ikimiz de yasaklıyız
el ele ve korkarak yürüyoruz
korkumuz basacağımız her adımda yeniden başlıyor
...oysa mayınlar
ayağımızı kaldırınca patlıyor


http://sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash2/hs103.ash2/38477_146993091984538_115506655133182_472851_68751 05_n.jpg

akgurbetci
08-02-2010, 18:02
Faraza bu aşkta, değişmediğinle kaldın. Ben değişmezliğinle çözülüp değiştirmedim kendimi. Sabrım vardı da tükendi değil. Sabırsızdım. Sadece "kabul ettim" bana sunduğun seni. Olduğun gibi, olamadığın gibi! Olur dedim, kaldım!

'susacak var' romanindan

El Emin
08-02-2010, 18:05
Hocam paylaştığınız şiirlerin ismini yazarsanız daha hoş olur diye düşünüyorum.Merak ediyorum ve almak istiyorum fakat isim yokta..:)

akgurbetci
08-27-2010, 00:24
"Unutma!

Seni, içimi çürütürcesine özlediğimi!

Unutma!

Seni, içimi tazelercesini sevdiğimi.."



susacak var

akgurbetci
08-27-2010, 00:26
Şimdi beklentisine küsmüş çocuklar gibi,

kazınmıyor bakışlarım duvarlardan...

Tek başıma saklambaç oynuyorum

bulunmaz bir hiçlikte...

Ebe de ben sobe de...



benden kac olursa sen olmaz

akgurbetci
08-27-2010, 00:27
Karanlığa çare yoktur, nasıl olsa yolunu bulur.


Ve yürekleri sağır eden bir sessizlik,


tükenmişlikten arta kalan tek varlığın olur.


Söylenememiş tüm sözcükleri ancak ağlarsın içinde.


Ve bilemezsin geride kalan mı yalnızdır,


yoksa giden midir aslında...


Araz romanından...

akgurbetci
08-27-2010, 00:29
‎Cepten hüzünler yiyorum uzun süredir.

Ağlamaklı bir iç borca bile girdim.

Karşılığında; devrik cümlelerime el konuldu,

içten konuşmalarım dinlemeye alındı

ve kelimelerimin şifresi çözüldü.

Önemsemiyorum..

Pervasızım sorumluluklara, sorunlara, sorulara...

Kesin sonuç:

Bataklığın çamur rahatlığındayım ve iyiyim!


susacak var

akgurbetci
08-28-2010, 02:33
‎...vazgeçmek için öyle uzun bir gece ki
tutunmuşken sesine
düşmek kadar yaralı
düş kadar yalan
başa dönmenin tutar yanı yok
...devam etmenin geleceği..

ALmi´
08-28-2010, 16:10
Kahraman Tazeoğlu..Müthiş..Çok beğeniyorum..

Sağolun arkadaşlar..

Mâsivâ
08-28-2010, 17:14
http://i33.tinypic.com/2s9yh6s.jpg
Seni Yazıyorsam Kalemin İtibarındandır (http://www.siirfm.com/sair/kahraman-tazeoglu/)

"Bir sokak kedisinin gözlerinde, sessizim
yalnızlaştırıyor yüzümü beton giymiş kalabalıklar.
Ne açtığın boşlukları doldurabiliyorum,ne de yaşayabiliyorum içinde.
Gecenin segahını mesken edindi yüreğim, umut mahsulü saatler bana varmadan ölüyor.
Bir kapsüle sığmayacak kadar çoğaldı içimde yaralar,
Yarım bardak uykuyla susturamıyorum kendimi.
Dilime acımı bağlayıp haykırıyorum, acım dinmiyor.
Haykırışlar yetse de kırılışları anlatmaya,anlattığını dinletmeye yetmiyor.
Ruh esir, aşk diri, kalem küskün…
İz bırakmış gölgelerle yaşanmıyor aşk kavradım.
Kapatılmamış defterlerinin ağrısı volta atıyor şimdi, titreyen kıyılarımda.
Tanımadığım suretlerin hoyratlığını yudumluyorum avuçlarından…
Eskitemediğin acılarına sattın sevgimi!
Halbuki ben, yüreğine baştan borçlu yazıldığımdan bihaber,
dünyaya sığdıramadığın ismini tek heceye sığdırmıştım.
Yorgun düşmüş yüreğini dokunmadan tutmuş,
"sus"olup sancılarında, su olup akmıştım yeşertmeye çalıştığın ne varsa…
Sen bütün sebepleri buruşturup savururken çöp kutularına,
sonuçları birbirine geçirip yollar yaparken ayaklarına,
ben sadece kendime söylemişim anlıyorum.
Çok gördüm aslında, herhangi bir zamanın içinde kaybolanı,
ama görmedim kaybolduğu yerde bulunanı.
Sen kendini hep yanlış yerde aradın, bulamadıkça vazgeçtin en insancıl yanlarından da
Anlık hazları diyarına hükümdar yaptın, koynundan çıkaramadın tek duyumluk dokunmaları.
Anlamadın yâr hiç anlamadın ;
Başını kuma gömüp yaşanmaz hayat…
Sağlam, hatta sayısız köprü inşa etmek; köprülerde yaşamak hayatı, nehri akmaz kılmıyor.
Örülen duvarların arkasından bakmak ya da hayata, fırtınaları uzağına düşürmüyor.
Kaçmak ise sadece çözümsüzlük zincirine bir halka daha ekliyor.
Ve dayanılır kılmıyor yalancı söylemler acıları…
Emir verilmiyor durağan olmayana!
Acılar yüzleşme istiyor;
yüzleşme kendine dönüp bakmayı ve tam burada başlıyor,
aynalara yeminli dillerin firarı.
"Oysa firar katlanılır kılmaz efkârları ve üstünden
atlayarak aşılmaz hiç bir acı…"
Gün senin günündür artık…
Sen, ben ve gölgeler denklemine yenik düştü bir yanım.
Harcanacak tek bir "gel"im bile kalmadı hiçlik sokaklarında kaybolmayı emir biçtiğin ömrüne.
Bir mucizeyi yok ettin…
Hadi, alkışla kendini!
Bir korsan dağınıklığı şimdi bana kalan…
Bakire bir yıldız bile kalmadı gök/yüzümde.
Her gün biraz daha artan bedeli ödüyorum, bilmem kaç kursun eskiterek yüreğimde.
Dirhem dirhem sonlanan çağ, hatırlatıyor unuttuklarımı
anımsıyorum mesela tüm acılar mutluluklardan doğardı.
Varlığın kaybolan bir günün içinde kalsa da;
kaybolan günün yamacından sessizliğe vuranlara atılan her ok,
gecemin karanlığında saklı.
Geceyi kaybolan gün mü karartmıştı yoksa yıldızlar parlamak için geceyi karanlığa mı mecbur kılmıştı?
"Cevapsızlığın körü, sarfet sarfet söylenmeyenler var,
söylesem de duyuramadıklarım…"
Leş kokuyorsa dizelerim ;
Harcadıklarından,
Harcattıklarındandır,
Bil !
Sevgi dediğin; arsız duygulara kurban edilecek kadar ucuz değil.
Hâlâ,
Seni yazıyorsa hâlâ kalemim
Aldıkların,
Verdiklerin,
ve
Senden değil…
"Kalemin itibarındandır"
Bil!

Kahraman TAZEOĞLU (http://www.multiupload.com/7AUV1DCKSM)

Mâsivâ
08-28-2010, 17:25
İyi misin..
Bu Soruyu Ne cok Sormustum Sana
Ne cok susmustun Sen benim bu Soruma..
Unutmadim Hala..
Usudugunde Gulmem Gerektigini
Hic Unutmadim..
Çunku Boyle bitecekti Gunler
Biz oyle atlatacaktik Firtina gecitlerini
Bugun Kalemimi Elime aldigimda Hicbirsey yazamicagimi hissetmistim
Hic birsey Akmicakti icimden
En anlamlisi boyle baslamakti yaziya
Iyi misin..

Tipki ogunlerdeki gibi,hic gitmemissin gibi
Yasadiklarimizdan Buyuktu Duslerimiz,Tasiyamadik..
Hep Tel orgulu hayat bakiyordu Bize
Avuclarimizi Kanaticak kadar Sitigimiz yumruklarimiz Ogretiyordu,yitirdiklerimizi..
Yinede Gulumsuyorduk ya Elimize aldigimiz her hucre kokulu mektuba
Hayati Paylasiyorduk Tek bir Sozcukle..
Iyi misin..

Haziranda bitiyor iste
Ayin Son yapragina Bakiyor
Nekadar cok benzemis Sana biliyormusun
Yeri Gelmis Durulmusum, Yeri Gelmis Karadenizde bir dalga olmusum Ve yeri gelmis Senin dilinde Solemisim Ezgimi
Didionana Demisim..
Biliyorum,Ne yazsam Seni Anlatmayacak
Ne cizsem beyaz Kagida,Sen oLmayacaksin
Seni anlatmaya yeltendigim herbir SOzcugumu yaktilar
Tek bir SOzcuk Var zuLamda..
Iyi misin..

Insan Degisebiliyormus da Herkes gibi deil Senin Gibi Yani Sana benzemek gibi
Senin Dalgalarina benzemek gibi ole hircin,ole asi,ole alingan ve ole suskun
iyi misin..

Payima Dusen Koca Yalnizliktan Degil Sikayetim
Degil kendi Yalnizligim
Seni uzagima Dusurenlerle derdim..
Susuyorsam bundandir.
Usudugunu Hissettigim an anLa
Hala iyimisin Diyorsam
Senden Bir ses alabilmek icindir..
Oyle Dalgin BAKma
Bu sozcuk bende hep olucak
Bikmicagim Sana solemekten
Ikimizde anlicaz birbirimizi tek bir sozcukle
Iyimisin..

Artik Butun rollerimi Yaktim
Ve unuttum Gelecege Dair ne varsa
Tek bir Sozcuge Takildim
Iyi misin..

Kursun Rengini Severdin,Ben Hep Mavi cizerdim ellerine, Daha fazla Ozgurluk icin
Simdi Kursun Kalemle Yaziyordum sAna
Donuk..Issiz Gecelerin Agirligina astim Kalemimi Ucundan Tek bir Sozcuk akitabildim
Iyi misin..

Yarali Kirlangiclardan Ben coktan Gectim
Erguvani bahardanda
Onlarsizim,Susuzum..
Susuzda Yasanabiliyor ya.. Ama ben Feslegen Kokusuyla Yasiyorum
Bilirmisin O kokuyu
ELbette Bilirsin..
Su vermeyi Unutmadim
Elimde Bir feslegen Kokusu var ,Saclarimda ve Senin Baharinda..
Bir avuc Kokuyla usuyen Parmak uclarima DOkunuyorum da..
Iyi misin..

Baharda Gelir Demistin bu Kente
Neden Hep Usuyorum
Neden O sarkilara DOkunamiyorum
Neden Hep Ayni Ezgide Icim Burkuluyor ANlamadim,Anlatamadim..
Yinede.. O Dedigin Bahari Bekliyorum..
Ayni Ezgide dolasiyor parmaklarim
Notalar Sana Selam Durmus
Saclarin Ucusuyor ucuk bir mavide
Saclarinda birikiyor ezgisiz Notalar
Iyi misin..

Ben Hep Hayattan soz ettim Sana Ama
Hayati anlatmadim
Anlatamadim BAgisla..
Yikik Bir omrun Kirilmis Yanlariydi Hayat..
Daha yeni yeni Kaleme Aldigim Yazdigim bir kac sozcukten biriydi
Sen onu benden bilmedin
Bildiginide bana hic solemedin
Sustugumuzdu Hayat..
Soramadigimiz,anlatamadigimiz,Hatasiz ROl yaptigimizdi..
O roLde bitti.
Seni UGURLadigim Ogun Sahnemi Yaktim,Degistim..
VE Hayattan cok Hayati Yaziyorum..
Sonra Sen Dusuyorsun Aklima
Gozlerinin en derinlerine Bakiyorum

İyi misin..?

Kahraman Tazeoğlu (http://www.pranga.net/sair-kahraman-tazeoglu-527.html)

akgurbetci
08-29-2010, 17:48
yüzünü özledim ama sesini gördüm bütün simarikliginla..


sesini özledim kokun geldi doldu icime..


gülüsünü özledim geldi sarildi boynuma..


( ama ben a$iktim )

Gönülden
08-30-2010, 17:30
Madem Ki Aşk Cemresidir Gönlün

Sevgili...
Yine bahar gelip vurdu kapımızı.
Ben ki yaktım bütün anılarımı,
Bölüştürdüm bütün şiirlerimi kayıp çocuklara.
Film bitmedi, son yazmadı henüz.
Takılıp kaldım yıllar öncesinin Eylüle çalan bir yazında.
Hiçbir cemre dokunmadı bana, ısıtmadı yaz güneşleri.
Durup durup kendime yaktım yıllar boyu,
Onun için biraz is kokar libasım,
Onun için dağınık biraz saçlarım.
Ben ki bir dolu damıtılmış hüzündüm.
Korkardım bahara dokunmaktan olaki solardı yüzü,
Korkardım Eylülleri azgınlaştıran baharı tutuşturan adam olmaktan.

Sevgili...
Her gece bir Züleyha düşü görüyorum sen gibi,
Düşüyorum içimin kuyularına durmadan.
Yarım yamalak bir senaryo oysa herşey,
Uyanıyorum ki çoktan silinmiş bütün repliklerim.
Budur ürkmüşlüğüm, budur gizlenmişliğim,
Sabrım beni ancak buraya kadar getirdi.

Yoruldum artık sevgili, yoruldum karanfillere kan vermekten.
Anlayamadım bir türlü neden Eylül hep on biri doğurur?
Ve neden aşkın çocukları yoktur?

Oysa sevgili...
Bir Eylül günü, saklandığım hayattan çıkıp gelmek isterdim şimdi sana
Birikmiş bütün baharlarımı adayarak,
Koşarak doru taylar gibi yalınayak,
Çatlasın isterdim damarlarım çatlasın
Ve damarımda akan hüzün bu aşka karışmasın.
Yazık ki yine de Eylül dolu ellerim, yine de derin bir sızı içimde,
Hüzünlü bir gülümseyiş bazen dudaklarımda.
Nasılsa biraz keder bulaşır her aşka,
Her aşka biraz gözyaşı, biraz kalp ağrısı.

Sevgili...
Bu senaryo, bu kuyu, bu Eylül bırakmaz beni.
Geleceksen sen gelmelisin, hüzün kadar cesur aşklar takınarak.

Madem aşk cemresidir gönlün,
Gönlüme biraz bahar, biraz sen katarak....

Mâsivâ
08-31-2010, 00:14
http://img116.imageshack.us/img116/2545/whitepoisonwordsbymustakl5.jpg

Kolayıma Gelmedin, Zoruma Gittin
“Yoldaşım! Zamanla unutulur bu kalleş kahır, diner acısı ayrılığın. Gidilecek uzun bir yolumuz var daha; senin için senden vazgeçebilirim. Bir boşlukta karşılaşmıştık ilk kez, bir başıma başka bir boşlukta da yol alabilirim. Haydi, beni bulduğun eski, yalnız sokağa bırak yine. Şimdi gitmek vakti… Biliyorum gitmek, bazen en çok kalmak. Ne olur; bu defa da giderken en çok kal ya da yanında en çok beni götür olur mu?” (A.Altunhan)


Bir kâğıda sığar mı bir yürek?
Ya da bir yürek kadar büyük olabilir mi bir kâğıt?
Daha sana yaralarımı göstermedim.
Kaldı ki ben,
Senden önce kendime tehlikeyim.

Üşüme diye çıkartmıyorum ceketimi.
Astarında paylaşmıştık ortak bir aydınlığı.
Gitmeseydin gözlerimin içinden okuyabilirdin adını.

Biriktirme unutacaklarını!
Oyuncak tabancalar kadar yalan,
Hüzündür yakama iğnelediğim yamam.
Hangi çığlığıma anahtar olabilirdin?
Beni bir gülle bıçakladığın zaman…

Gitmişsin işte çekiştirip durma adımı.
Tülden bekleyişler kımıldanıyor ardın sıra bil!
Ey gözlerimin arka bahçesi!
Bu dağa tırmananlar düşer,
Seyredenler değil.

Yitik bir aşkta uyuyakalmış,
Kırıp kırıp büyüttüğün yüreğim.
Meğer aşkı yazıp yazıp satırlara sıkıştırmışım.
Öyle durulup durulup.
Oysa ölmek ve düşmek ne güzeldi,
Yârin gözleriyle vurulup…

Bir rüzgâr esse senden, geçmişim üşüyor.
Sesin kulağımdan düşüyor.
Ben sadece,
Gidişine dayanabilecek kadar ayaktayım.
Daha fazlasını verme!

Ey yar
Böyle çok çorak bekledim.
Kolayıma gelmedin,
Zoruma gittin...

Kahraman Tazeoğlu

Mâsivâ
08-31-2010, 00:18
Aklım Karakış

ben seni yaralarından tanıdım
ecelime son kurşundun deli davalım
n'olur bulutsuzluğuma darılma
dudağında bizi gül
kıyametime adım kala
beni senden alma

aklım kara kış
ellerim seni üşüyor
bugün günlerden soğuk

ben aysız gecelerde
çocukluğuma mektup yazardım
ah çocukluğum kağıt gemilerim
düşlerim dudaklanıyor

sesin kokuma gizli
yıldızları sönük gecelerde
dilime yağmursun

gözlerini uyuyorum her gece
bu kent içimin bahçesi
gemilerim çözülüyor yüreğine
ellerinle okşuyorsun
bilmiyorsun
kendi bakışlı kız
ömrümün kırçıl masalısın
uçurumlar vaadetme bana
yaralısın...

Kahraman Tazeoğlu

akgurbetci
08-31-2010, 00:20
Akıllı kadınların “konuşacak çok şeyleri olduğu için suskunlukları da büyük olur”.


Akıllı kadınlar kendini ezdirmez.


Akıllı kadınlar salağı oynayamaz.


Akıllı kadınlar kendilerine haksızlık etmez.


Akıllı kadınlar “mış” gibi yapmaz.


Akıllı kadınlar aşıkken de akıllıdır.


Bu yüzden hep yalnız kalırlar.


Kahraman Tazeoğlu (http://www.facebook.com/profile.php?id=115506655133182)'nun bir köşe yazısından alıntıdır...

Mâsivâ
08-31-2010, 00:23
http://i49.tinypic.com/nmgvf8.jpg

Her Aşk Katilidir Bir Öncekinin

rüzgarlı bir tepenin yamacındayım şimdi
kent suskun
ve istasyonlar ayrılık için var bu şehirde
imlası buzuk, üşümüş ve kirli bir çocuk olurum seni düşünürken
ömrüme iliştirdiğim martı leşleri yamalı bir geçmişi oynar
imtihanlar ve intiharlar üzerine kurulu hayatlardan
gecenin en serseri yanını alırım günceme

durup durup şiirler yazmak yoluna
yeni bir yaşam biçimim oldu son günlerde
kendimi sende kalabalık buluşum belki de bundan
her gece yorganımın altında sakladığım
kırlangıç sürüleriyle geliyorum sana
sen uykudayken
babam her gece ölüyor şimdilerde
annem nihavent bir çığlık oluyor
bana en çok sensizlik koyuyor
sonra babilin asma bahçelerine asıyorum kendimi
uyanmak için

eski bir aşkını anlatıyorken bana
konuştuklarından yapılma bir sessizlik oluyor ağzım
kaç kez kanıyorum bir bilsen
(ya da hiç bilmesen)
sesinin ardında yüzün sessiz bir tabanca gibi duruyor
kendimi kötü kurulmuş bir cümle sanıyorum
gece yüklü bir kamyon uykularımı solluyor

yastığının altında yalnızlığın var biliyorum
oysa ben senden bir bardak su istedim
akdeniz değil
son yalnızı benimdir bu kentin
istanbul arkamdan gelir
ey hüznü yüzünde gülücük diye taşıyan kız
hep kendine mi saklarsın çocukluğunu

ağzıma bir bulut bulaşsa da yokluğundan yapılmış
kayadan seken kurşun
en serseri yanımız olur kimi zaman
ve ben hep kendimi terk ederim senden
her katilin aşkı
her aşkın katili
bir öncekinin faili
hep ben olurum
hep ben ölürüm

içime uzanan koridorların ortasından
hep gülerdin beni görünce
bense sana hep geç kalırdım
sona kalırdım
sonra kanardım

yağmurlarla inseydin içime
içim senden yanaydı
yüzümdeki işgaller senden karaydı
seni sevmek en gizli ağlama biçimimdi
sana yazacaklarım sil sil bitmezdi
ve ben
sende hiçbir şeydim
sen bende herşeyken

canım
yastığının altında biriktirdiğin yalnızlıklarım
kendine varlaşıp bana yoklaşan biri yapar seni
ve ne kadar kaçsan o kadar yakınsındır aslında kendine
geciken sevdalar yıkık kentlere benzer bilirsin
ve sevgisizlik alır bir gün seni benden
işte bu yüzden
sen hep sevil
hep sevil
sevil

Kahraman Tazeoğlu

akgurbetci
09-01-2010, 15:10
Baş ucumda sayıklıyor başı bozuk gece..
Kursağında küflü bekleyişler var odaların..
Ve eşiklerde yarım kalmış sözler ..

Cansesim !
...Gidişinle binlerce çarmıha gerildi ruhum.
Adından devşirdiğim hecelerle
Harf harf cesetler giyindim durdum..

Siyahımın şafağı söküyor yine..
Görüyor musun?
Ölüme doğarken üstüme yıkılıyor bu koca şehir!...
İnan bana
Her gün yüzümü döndüm.
Küskün güneşe hep selam durdum.
Değil benden yana ama
Suçsuzum!

Bilmiyorsun..
Sükut lehçem
Görmüyorsun..

Gözlerimi yıkamalıyken güneşler
Karanlıklar devriliyor içime.
Her gece hüznü sürüp kaleme
Gecenin şakağına kırık şiirler sıkıyorum!..

Uzun soluklu bir besmele kuşanıp
Yetişiyorum koşar adım yanlızlığıma.
Yüreğimin tek ganimeti
Kesif bir düş kırığı ardımda!...

Kanrevan oldu seslerim
Aşkla doğrandı
Dilim lal dilim naçar
Bir suskuda kilitliyim..

Canımı yaktı geçti yetim gülüşün
Avuçlarım har kokuyor.
Geceler gözlerimde paramparça
Uykumdan ince ince kan sızıyor..

Ölümseten bir sesle sendeledim arsız yokluğunda
Bak işte! Sonunda devrildim.
Çığırtkan soluklarla
Arenefesindeyim son nefeslerin...

Artık versen ellerini
Neye yarar cansesim?
Gözyaşlarımı aralasan
Neye yarar?
Umudu düşürdüm ellerimden
Yamayamadım!
Ve ben dağıldım ardından.
Ellerim bir duada asılı kaldı!
Derman/sızım ...

...

...

Sen hep gelme!
(aminlerdir benim azığım)
KAHRAMAN TAZEOĞLU

Gönülden
09-01-2010, 15:23
Buzul ve akgurbetçi paylaşımlarınızı zevkle okuyorum teşekküler :çiçek:

Mâsivâ
09-01-2010, 15:28
Yitikliğimize

Birbirimize dokunmalarımız korkak kelebeklerdir,
dokununca renkleri yıkılan...
Çünkü küskün çocuklar inanmazlar.
Ki inanmak küskün bir çocuğun en büyük kan kaybıdır.
Susarım içimde bir yangın başlar.
Dokunsam arta kalan sen, kül olan ben.
Taş duvarlar yanmaz bilirim.
Büyük yangınların isini giyinirler.

(ama nafile..
hiçbir kalem ve hiçbir ben, sonraki sayfada aynı sen’i bulamıyoruz.
uzaklar hep uzak kalıyor sevdaya...
sen yine de artık sesime düşme.)

Her gece gözlerimden hatıralar çalınmış.
Bir denizci ağ atmış yalçınlaşmış düşlerime...
Düşmüşüm.
Bir ses... giden gitmiştir demiş...
Susmuşum...
Bir baharın bedeliydi bu...

Kahraman TAZEOĞLU

Mâsivâ
09-01-2010, 15:42
Beni Sana Terket..


http://www.derindusunce.org/wp-content/uploads/2008/11/20081123_derin_dusunce_org_ya_sev_ya_terket.jpg









Yine girdim gecenin korku tüneline cesurca,


korkarken binmeye alışıktır bu trenin vagon araları,


yine kapımda karakış


Ne zaman düşünsem seni,


intihar çığlıkları gelir kulağıma


şehrin arka sokaklarından.


İçimde eriyen buzun tepkime ısısı gibisin


Eridikçe ısıtır sonra yine donarsın


Ve her donuşunda beni de yakarsın,


Söyle gecelerimin gardiyanı olan masal perisi


Sen ne kadar, kaç mevsim yalansın..


Ne zamandır sezen söylemiyor “keskin bıçağı”


Ve artık radyolar çalmıyor bab-ı esrarı.


Uzaklarda bir yerlerde bakan gözlerin,


hangi cinayetlerini görmüştür bu gecemin.


Yer altı zindanlarında saçlarının


kimleri asmıştır boynuna dolanıp


bu yasadışı militan sabahlar.


Onursuz kalmaktansa dolaşan kanında,


yara olup kanadım her adımı andığında.


Oysa sen hiç görmedin


bu cam kesiği ayrılığın


ne depremlerin artçısı olduğunu


ve ne kadar yıkım yaptığını


o gözlerime bakan iki gözün.


Hani bu şehirden gitmek kadar


mülteci bir rüyanın orta yerinde girmiştin ya gecemin ikindisine.


Yok saydığım hayatıma,yalnızım şimdi


bu kalabalıkların mahşerinde.


Bir iç çekişsin gecemin ayazında.


Beni kovarmısın kalbinden,


Atarmısın beyninin en ücra köşelerinden


ve gözlerin nasıl görmez


sana olan susuşlarımı biriktirdiğim göz pınarlarımı.


Yağmurlar erken yağardı


her mevsimin gençliğinde kentime


Susuz kalmış martılara


ve sokak kedilerine inat


Kana kana tadıyorum


sensizlik okyanusunun tuzlu sularını.


Toprağımın kokusu geliyor


her yağmur sonrası küçük köyümün,


Günler ötesinde kalmış


ağustos mesafesindeki dağların arkasından.


Senden sonra biriktirdiğim tüm sitemleri bileyledim,


gözyaşlarının altında


geceler boyu kalmış, pas tutmuş varoluşuma.


Tüm silahlarını bana doğrult


razıyım ama ne olur dilini kana bulama.


Yüzüme gözüme saydır


terkedilmişliği ve yalnız geçen gençliğimi


Kıpırdarsam namerdim,


ama bu sevda savaşında oyun taktiği sayıp


beni arkamdan vurma..


Ne olur beni sana terket benden.


Dönüşsüz bir bilet al bu akşam


coğrafyamın en uzak istasyonuna,


bu gece gitmelisin son terk treniyle


o intihar adalarına.


Yitirilmiş tebessümlerimi biriktiriyorum salı rüyalarıma


Kalmak için artık erken


ey gecemin gardiyanı,


Bu çığlık sokakların meçhul failli katili beni sana terket.


Mevsimsiz bir yaprak savruluşuyla çiziyorum rotamı


Uğramadık liman


demirlemedik sahil kalmayana dek


geziyorum


yalnızlık okyanusunda maviliğini.


Ne yana dönsem mahşer mevcudiyeti,


kalabalık yalnızlar.


Bu son kaçışta olsa


bilmiyorsun ışığa kaçarken


geride bıraktığın karanlığın


neleri gizlediğini.


Bir gece ansızın uyanıyorum


uçurumun kenarından atlarken o kabus gözlerinden,


Topladım valizimi


senden arta kalan hatıraları atarak içine


Sensiz sana taşınıyorum


bedeli ağlayarak.


Bir merhabanı bekleyen


o küçük umutla bekliyorum


beni götürecek olan kahır trenini


bu gece beni sana terket.


Sen ve ben bir denklem gibi


iki bilinmeyenli


Hiçbir özdeşlik çözemiyor,


hiçbir formül bulamıyor matematik


Ansızın aklıma geliyor liseden kalma bir metod,


yerine koyma metoduydu galiba adı


buluyor sonunda çözümü aşk.


Seni yerine koyuyorum


hangi şıksın bilmiyorum.


Tek soruyu ancak yetiştirdim diyorum bu sınavda,


ama nafile bütünlemeye bıraktım seni


kalemimi kırarak.


Beni temize çekme istemem


beni sana bırak


Beni sana terket bu denklemin bilinmeyenleriyle birlikte


saçlarının zifiri maviliğine bırakarak,


Ağırlığını taşımak hayatın,


sensizliğin,


ağırlığını her gece tartmak.


Taşıyabilmek


bu katarlar yüküyle çekilmiş ağırlığı,


bir çift kırık omuzla


tek başına ayakta kalarak.


Yorgunluk belirtileri baş gösterdi


bir yanı kırık gençliğimin uyku saatleri.


Vedalar ne kadar ağır olursa olsun


her sonun bir başlangıcı var.


Ey benim son başlangıcım ağırda olsa bu karar


Ne olur beni sana terket...


Beni sana terket bu son firar..


Bu son firar...






Kahraman TazeoğLu

Mâsivâ
09-01-2010, 15:46
http://img.webme.com/pic/m/mevsimsizyagmurlar/suskunn.jpg

Sana Anlattıklarım Neleri Susuyor Bir Bilsen...

Sana anlattıklarım neleri susuyor bir bilsen
Ve anlatmadıklarım neleri söylüyor
Boğazımı yırtarcasına susuyorum
Ya verilmekten yıpranan cevaplardayım
Ya sorulmamaktan solan sorularda
Sen ıslatmasını bilmeyen bir yağmur oldun her akşam
Ben ıslanmasını bilmeyen ahmak
Bu yüzden aşık olamadık sırılsıklam

Pimi çekilmiş coğrafyalarda
Zaman ayarlı bir aşkın en tesirsiz parçasıydım
Ve ben günah şeridinde hatalı sonlanandım
Az gittim; uz bittim; hiç geldim!
Uyurken bile uykusuzluk akan gözlerinde
Kaçan trenlerin hesabını istasyonlara kesen
Kalabalıkta unutulmuş bir yalnızdım
Kendine kaçak yolcular bindiren...
Her yolcu da kendini ihbar eden!

Kalbime girmek teklikeli ve yasaktırlarla
Yaşamamaya kalkışıyorsun hayata
Ve ben senden yırtılma bir yelkenle
Aynı yöne gittikçe aynı yere geldim
Sonumu baştan yazdım;
İçimde hala bana ilk aldığın acım!
Gece, sabahı da siyah kusuyor üstüme
Aklıma yaprakların dökülüyor
Bugün aklımda sen vardın;
Aklımı karıştırmadım!
Artık biliyorum;
Aşk bir intihar saldırısıdır; yalnızca iki kişinin öldüğü!
Aşka nişan alıp ayrılığı ıskalayan acemi
Hala gözlerinde kalp kapaklarım

Seni almadan içimden nasıl giderim?
Ve sen kaç kez bu hırsla sevildin
Koca koca kışları;
Kısa kısa şubatları biriktirdin...
Susku sınanmamış bir ustura gibidir
Susardın;
İç denizine sığınmış gemileri yakan bir limandın
"Bak şimdi gönülsüz gittiler senden;
Gönlünü çaldıkların !!!"

Yazmadıklarından korkarsın en çok yaşadığın hiçbir şey de
Ve adın gibi bilirsin;
Aramayı unutan bulmayı öğrenemez
Bugünler dünlerinden utanıyorsa
Hiç yarın olamayacaklar
Şimdi ne bugünsün ne de yarın
Olsa olsa sadece bir yarım;
Ya da eksilen yanım!
An kaybından ölen zaman
Senden daha katilini bulamadı kendine
Gelseydin eğer kendimi bile kovardım yanımdan
Gelmedin yine kendimsiz kaldım ardından...
Dünyanın bütün dillerinde sustum ve bir şair bıraktım geride
Ekmeğini aşktan çıkaran!

Sustalı bir aşk seninki
Sesinle çıplaklaşıp suskunluğumla giyiniyorum
Korunak sandığım tüm senlerde
İçimde yoktan başka bir şey kalmadı
Ruh ölünce cesedi beden taşıyor sırtında
İki büklüm acılarla;
Patlasam her yere acı sıçrayacak biliyorum
Patlamamaya hazır bir bomba oluyorum
Ben mi çok yorgundum sen mi çok dinç?
Bende mi eksikti sen de mi fazlaydı sevinç?
Dilsizler yalan söyleyemez anladım,
Ya ben konuşamadım ya sen sağırdın!

Her şeye rağmen bana öyle çok sığdın ki
İçimde kimseye yer bırakmadın
Bildiğim; Ağaç misali toprağa bağlandıkça gökyüzüne uzamak
Çelişkim; Giden bir tren de kalanların şarkısını haykırmak
Hangi dil kendini kandırabilir ki?
Aşk bir suç değil mi ;
Her defasında kendini ihbar edip yakalatan.
Ve en saf ihanet, kendi ihanetine kanan
Senin gibiler vakitsiz susan aşkı severler
Seni bu kör kuyulardan salan neyin şarkısıysa
Gözlerinin kahvesinden içtiğimde oydu
Şimdi eksilen her yanıma adını verdim
Bu yüzden güzelim ben

Dudağını düğümlediğim fırtınaları kopardım sonunda bir bardak su da
Ben hancı sen soncu
"Sana dayanamadı bıçak kemiğe dayandığı kadar"
Elbette unuturum sonunda
En fazla bir mevsim ağlarım
Alışırım yalancı baharlara ama;
Ama yine de biri beni kandırsın yokluğunda
Sen bu şiiri okurken ben başka bir şiir de olacam
Başkasının kollarında da senin yollarını adımlamak varmış meğer
Sana anlattıklarım ne çok şey susuyor
Ve sustuklarım neler söylüyor
Gittin değil mi?
Şimdi ne desem kar yağıyor

Kahraman Tazeoğlu

akgurbetci
09-01-2010, 15:49
Buzul ve akgurbetçi paylaşımlarınızı zevkle okuyorum teşekküler :çiçek:



Okuyan gözlerinize saglik. Rica ederim(z) ;1

Mâsivâ
09-01-2010, 15:55
http://i32.tinypic.com/fbge4l.jpg




öldüm ulan!


Sancıyan gecelerin ağırlığınca girdim hastalıklı uykularıma.


Başucumda acabalarla beynime inen saat tik takları,



Kalk git ona der gibiydi.

Dokunsan kar gibiydim parmaklarında.

Kopsan, buzul…

Acının negatifi basıyor sözlerimi.
Öldüm ulan üşümekten! Kapat/sana gözlerimi.










Vapursuz bir iskele gibi kaldım.

Mutedil dalgalı yorgunluğum.

Soysuzlaşan bir yanılgı gibi kıvrandım deliliğin biz, aşkın; sen halinde.

Meğer uçuruma yaslanmışım.
Düşünce anladım.
Girdabının burgusunda söndürmüşüm közlerimi.
Öldüm ulan düşmekten! Kapat/sana gözlerimi.










Gittin; sanki Annem öldü.

Gittin ve beni kendime uğurladın.

Kimse kendine benim kadar yoksul değildir.

İnsan kendini kendisizlikte nasıl bulur?
Bir haciz gibi girdiysen içime,
Bu benim kendime olan borcumdandır.
Sanki bir kuş gagalıyor beynimi.
Öldüm ulan düşünmekten! Kapat/sana gözlerimi.










Yaşamla aramı açacak yaralara göz yumuyorum.

Sana ağır yaralanmayı seviyorum.

Kan kaybından gülüyorum.

Dramlardan çalınmış bir ölüm gelir şimdi suzinak makamında.
Aşk yapışmıştı o gece boğazıma.
Kurtulsam ölecektim.
O yüzden aram açık aramla…
Nicedir oyunbozanım; susuyorum sözlerimi.
Öldüm ulan küsmekten! Kapat/sana gözlerimi










Her gemide bir fırtına izi saklıdır.

Bundandır kendi gözyaşlarımızda boğulmalarımız.

Saçların ağlıyor mu hala bilmiyorum ama kayboluyorsan dallarında,

Bu senin kendine sarmaşıklığındandır.
Bir kişinin yalnızlığının kaçla çarpımıdır iki kişinin yalnızlığı?
Ve kaç yalnızlık çıkar bir kişinin yalnızlığından?
Sus! Biliyorum.
Yalnızlık yokluğun avuntusudur.
Binlerce gündür boğazıma usturayım.
Özgürlükte çürüyor uçurtmamın çıtaları.
Dua et de ölümün farkına varmadan ölelim.
Öldüm ulan ölmekten! Kapat/sana gözlerimi.










KAHRAMAN TAZEOĞLU

Mâsivâ
09-01-2010, 16:00
ÜÇ NOKTA . . .

Üç noktayla yaşamasını öğreneceksin hayatı.
Nice yaşanmışLıkLar kaLacak gönLünde!
Tam seviyorum derken anlamını unutacaksın sevmenin.
Eller göreceksin tutmasını biLmeyen.
Şöyle sıkıca kavrayamıcak seni.
En ihtiyacın olduğu anda uzanmayan…

Gözler göreceksin bir damla yaş akmamış.
Şöyle sevgiyle içten içe bakmamış.
Sanki bir cam parçası ya da mercan tanesi,
Zümrüt olsa ne yazar içi zulüm hanesi.

Sonra diller göreceksin.
Aşktan mahrum, sevda sözcükleri yalan olucak.
Aşk şarkıları çok uzak…

Kalpler göreceksin!
İçinde sevdadan eser yok.
Sorsan içindedir aşkın alası,
Bir de girip baksan rengi kararmış bir kan pompası.

Âşıklar göreceksin bir birinden ayrı.
Zalimin eline düşmüş,
Bir diktatörün elinde kukLa.
Aman SEVME,
Aşkı kaLbinde sakLa…

Ya da aşığım diyenler göreceksin.
Söz de âşıktır onların ki.
Ama ne gönül var ortada
Ne de sevdanın sesi.

Sonra nokta koymak isteyeceksin hayata
Ama noktalar çok görülecek sana.
Bari virgül verin dinlenmek için,
Dinlenmesi mi olur senin gibi bir için?

Bir soru işareti belirmesin kafanda.
Düzen böyle gelmiş, böyle gider dünyada.
Ünlemlere yer verme sonra başını yerler
Karanlık zindanlarda seni mahkûm ederler.

Üç noktayı koy ardı ardına.
Yarım kalmışlığına yan.
Düzen arama dünya da
Hayattan habersiz insaN.

KAHRAMAN TAZEOĞLU

akgurbetci
09-02-2010, 02:30
Sen Kaybından Olacak Sonum

Vakit gece yarısı
Hüzün kar beyaz iniyor gökyüzünden kimsesizliğimin üstüne
İç çekişlerimden buğulanmış gözlerimin ardından insanlar geçiyor,telaşlı…
...Ömrümün en derin uçurumunun kıyısındayım bu gece
Ve ölüm bir “ayrılık” ötemde
Yürüyorum…
Her adımda kentin ayaza durmuş nefesi işliyor içime
Hadi yâr tut gözlerimden…
(d)üşüyorum!

Neredesin?
Gittiğinden beri gelmeyişlerinin kapı eşiklerinde nöbet tutuyor gözlerim
Ve hiç tanımadığım çocukların isimsizliğinde arıyorum seni
Belki hâlâ aynı şehrin sokaklarını tüketmekteyiz
Az önce yanımdan geçip gittin belki de! Kim bilir?
Yâhut binlerce kilometre var aramızda
Ve bir yerlerde bana benzemeyen birini beklemektesin
Ama sen bil…!
“Bülbül gülce,ben sence konuşuyorum nicedir…”

Unuttun mu?
Birbirine koşan cümlelerimiz vardı
Dudaklarımızın kelepçe yüklü şehirlerinden kaçan
Ne vakit aşk düşse geceye;
Mısra mısra sevda damlardı parmaklarımızdan
Ve kafiyeler dökülürdü uykusuzluğumuzun üstüne…
Karanlığa sarılır,ağlardık…
Sonra kelimelerimiz öpüşürdü aşkın parantez içlerinde
Biz utanır,susardık….
Söylesene kandırdın mı beni?
Yüreğinin tüm acılarını içime saldın ve benliğimi çalıp gittin mi benden?
Öyleyse sen de yalancı çıktın yâr!
Sen de aşkı “var” zannettirdin bana ve gittin
Sonrası hiçlik,sonrası acı,sonrası bir yokluğun başlangıcı…
Yoksun!
El ele yürüdüğümüz tüm yokuşları devirdim dilimin üstüne ve sustum!
Sesim yokluğunun ayak izinde gömülü durur şimdi
Ve yüzümde kırılgan gülümseyişleri çocukların…
Var mı haberin?
Parmaklarım ellerine dokunamamış olmaktan dargın öylece kayıp giderken
Şehirlerarası hüzün taşıyan bir trenin tozlu camında
Yüreğimde müebbete hüküm giydi adın!
Adın ki dilimin ucunda küf tutmuş altı kurşun
Adın ki her harfinde uçurumlarından düşüyorum
Ama bil ve unutma! Kan kaybından değil
“SEN” KAYBINDAN OLACAK SONUM…!

Vakit yokluğunun ilkbaharı
Umudu sende kalmış yarınlara göçüyorum
Ceplerimde yağmurlarla boyanmış düşlerim var
Ve ellerimde yalanlara batırılmış parmaklarının izi…
Bu gece bir “ben” daha tükettim tütünlerin gölgesinde
Ve bir gün daha tükendim gözlerinsiz
Tükenmiş zamanların zemherisinde kayıbım şimdi
Takvimler benden,ben gözlerinden habersiz…

Kentin üşüyen sokaklarını soluklarımla ısıtarak yürüyorum sensizliğe
Bir çift ayak izinden ibaret yas karası istasyonlara bırakabildiğim
Ben zaten hep kendimi uğurluyorum tren garlarının veda sahnelerinde
Hep kendimden gidiyorum
Ve en çok düşlerimden vuruluyorum İstanbul’un eteklerinde
Kimse bilmiyor; tükeniyorum!
Sen-sizce ölüyorum gözlerimin önünde
Ve sessizce karışıyorum aşka boyanmış gül rengince toprağın bedenine
Öylece kayıp giderken ellerimden bir adım bile atamıyorum kendime
İçime işleyen sevdanın raylara mimlenmiş intihar eylemlerinden kurtaramıyorum yüreğimi
Ve vagonları yokluğunla dolu trenlere ezdiriyorum ben (siz) liğimi
Biliyorum çaresi yok bu hastalığın
Biliyorum yokluğum yokluğuna vurgun
Ve anladım ki alfabesi yok yokluğun
Susuyorum!
Dönmeyeceksen ateşe ver senli düşlerimi
Ve ört üstüme geceyi
Uyuyacağım!
Yolum çok, çook uzun…
Ve yine söylüyorum;
Kan kaybından değil
“SEN” KAYBINDAN OLACAK SONUM…!

Mâsivâ
09-02-2010, 20:40
http://img03.blogcu.com/images/s/i/i/siirleriminhepsi/gitme_1__1245307383.jpg

AMA GİTME

ama gitme
gözlerimde kan gezer
yasadışı bir soğuk işler iliklerime
gözyaşlarını geçirip sırtına
küflü bir sapak mı bırakacaksın sabıkama

biraz duman hıçkırığı sigaranda
biraz gece kırığı bende
şiir yorgunu damarlarıma ilk aşktan sola dön
ama gitme


şiir kanamalı bir aşkın "sonu yok"undan geçerken
ışığın sesini bul
aynandaki kırık yüzümü topla
gözümde seğiren acı bir denizde yüzdür
olimpos'un sıcağını
ama gitme

uçurumlar seri cinayetleri tökezletirken
sesini sakladım cebime
yağmur işgalli bir gecede ıskaladım
kapına dayanmalarımı
daha binmeden otobüslere
duraklar mı tuttu da kustun sesini üstüme
bak sana dil sürçmeli peltek şiirler yazdım
satırlarından kan sızar
satırla doğranmış bir aşkın cinayetinde


bir insan iki kıyıya aynı anda gözlerinden düşebilir
itme

ama gitme
daha saat "hoşça kal"ı göstermedi
bitme !

Kahraman TAZEOĞLU

akgurbetci
09-03-2010, 20:32
Olabilir bir aşkın hem kolaylığına aldanıp en aşkı yaşayamamak hem de olmazlığıyla karşılaşıp, aşkın en asil yüzüne küfür etmemek için seni sevdim! Korkak cesaretine her yol tehlikesiz görünür ve tehlike denilen, korkak için cesurluğunu göstereceği bir kürsüdür!

Ben, kahraman olmak için seni sevdim! Yeterince imkansızdın, çokça tehlikeliydin ve senin için yaşamayı başardığımda ölümsüz olacaktım. Ben, seni sevmemek için neden aradıkça ve “neden”ler buldukça, seni daha çok sevdim! Şimdi!

Var mısın? Kalalım sen ve ben ve bu öykünün tüm yel değirmenleriyle savaşalım, bir Donkişot şizofrenisiyle…
Hangimizin Cervantes, hangimizin Donkişot olduğunun ne önemi var? Tekimizin sanrısına, “biz” gücüyle karşı koyarız.

Kalem kimin elinde, kim kahraman? Bilinse ne değişir ki?
Kazansak da hayal ürünü, kaybetsek de… Sayfalar arasındaki aynı tarafta saf tutmuş bizliğimizin resmi, bakarsın güzel durur! Bakarsın, yakışır yan yanyanalığımız birbirimize.

Evetse, siper et düşlerini, gerçeklerin keskinliğine…
Hayırsa, bir daha sus! sus!




http://sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash2/hs204.ash2/46713_156890484328132_115506655133182_542859_61107 76_n.jpg




SUSACAK VAR isimli romanından

akgurbetci
09-04-2010, 14:29
Gözlerini gözlerime çakıp içime daldı.

Baktığıydım ama gördüğü değildim...


susacak var'dan

Mâsivâ
09-04-2010, 17:17
Kaç bahar oldu..
Neden Yoksun ?


Bir yıldız sağanağı ve bir yanım veda..
Bir ateşin içinden gülümseyebiliyorum sana..
Çünkü senden öğrendiğim aşk bende bir sadakat..
Tanıdığım bir şey bu bulutlar,ulvi bir el tarafından ağlayabiliyorsa..
Beni de ağlat demeliyim..
Her an birden bire bir sadakatle gelecekmişsin gibi..
Yüzümdeki hazana bak sonbaharın son gününde doğmuşum gibi..
Neden yoksun..Neden parmaklarında kavizler çizmiyorsun artık..
Bilmiyor musun artık bütün eşyalar benimle alay eder oldu..
Bütün sevdiklerimi başucumda görme isteğim bile suç..
Yoksun..Ve perdeleri siyaha soyunan bir günle karşılaşıyorum yok oluşunu..
Şehrin ilk simidini ben yedim..Bütün karlar suskunluğumun ve sensizliğimin üzerine beyaz yalnızlıklar örtüyor..
İlk çayını ben içtim bu şehrin..Sen yoksun..
Yitik bir şehrin korkularını emziren bütün gecelerini buğulu bir camdan seyrediyorum..
Sonun nerede olduğunu bilmeden ve zahir bir hayata feryatlar bırakarak aşikar cümlelerle sinsi ızdırapların ardına ismini kazıyorum..
Bu yüzden anımsadığım Zühre ve bu yüzden adına zahir cümleler bırakmam..
Bir adın kaldı dayanabildiğim hüzünlerden..


Neden Yoksun ?
Kimi zaman gidenler unutmaz geride kalanları beni avutan..
Kimi zaman evet son kez git ve bir daha dönme kalbimi yıkan..


Dokunduğun yürek aynı marur bakışlarınla izliyorsun bu şehri..
Yüreğinde yas diye tasvir ettiğin ayrılıkların bir gün nefesini senden alacağını hiç düşünmedin..
Adımlarını ne de çabuk sıklaştırdın gitmek için ve neden acele ettin haykırışlarını çığlıklarına adamak için..

Gözlerim kan dolu izliyorum seni..
Bir yerlerde hala varsın biliyorum..


Sen yoksan bu şehri ölümler kuşatır ve bazen bekleyenler değişir adını haykırmak için..
Sonra adın mor mürekkeplerle kazınır vaktin dar ağacına..
Ama her şeyden önce yalnızızdır bilirsin gitsen de yalnızız kalsan da yalnız..
Bu şehir özlediğim bir çift göz için ayakta sanki..
Sanki müptelası olduğum puslu bir gökyüzünde gözlerin..
Sanki bir uçurum düşüyor avuçlarından..


http://img220.imageshack.us/img220/6443/stillwaiting2stainedbyshp5.jpg

Kaç bahar oldu söylermisin..
Bir sığınma duygusuyla sana topladığım güller gideli kaç bahar oldu..
Ebediyen ölmeyecek ruhumun bir şehri var sende..



Kahraman Tazeoğlu

akgurbetci
09-05-2010, 02:36
sustumsa vardır bir bilmediğim

şöyle kurulup oturamadım kelimelerinin döşüne
gramerinden devrilen zarf sürülerinden düştüm hep
...kime bölündüm sessizliğin sırtında bilme
sırra kalem basmadım

sustumsa vardır bir bilmediğim

Kahraman Tazeoğlu

Mâsivâ
09-05-2010, 15:08
Bana kalbini ver.
Avuçlarımda tutacağım mayınların yerine.
Acele giden gece zamanlarında çarpacağım bir duvar emniyetinde gülüşünü ver bana. Düşerken dibe, soluklanacağım ama asla tutmayacağım ellerini ver bana.
Tercüme edilmemiş öfkeler seyrelsin ömründe.
Yüksek sesler alçakça dinlenir.
Bana usul sessizliğini ver.



Lütuflar karşılık ve karışıklık için sunuluyor hayatın asil isimlerince.
Adının anlamını ver bana.
Telaffuzunda özlemlerin dindiği adını ver bana.

Başkaları, bu aşkı oyalamak için var olur.
Ne kadar durdururlarsa nefesini, o kadar hızlanırlar.
Bana kendini ver.
Her şeyden ayıkladığın kendini…
En iyi ölüm berbat bir yaşamın kıyısında bekler.
Seninle gerçeklerin intizamlı duruşunda yalanlar yumağını çözmek için varım.
Bana gücünü ver.
Yaralar değil canı yakan. İzin tendeki çirkinliği ve merhemin kabadayı yardımseverliği…
Yaralarını göster ve bana izlerini ver.

Günün bütün aynaları beni gösterdi aksinde.
Baktıkça seni gördüm.
Bana var oluşunun sırrını ver.
Günbatımlarında gözümün değdiği yerlere kurul.
Senden olma güneşlere kamaşsın bakışım.
Bana zamanını ver.

Atlardan daha hızlı koş oraya.
Soluk soluğa kaldıkça koş…
Yarını ertelediğim geçmişin geçmezliğine inat, vaktinde yetişmek için bana, bir kez olsun yok et geç kalışını ve durmadan koş oraya. Bana verdiklerinle bekliyorum seni. Düşsüz ve sonuna kadar gerçekli bir aşkın içinde…
Kuşlara takılmasın ayakların.
Takatini zorla ve koş…
Oraya… Kent soysuzlarının, aşk eşkıyalarının, gurur kırmak için hendek kazanların, dokunuşun esrarından acizlerin, kontrol edilmeyen sevilerin, intiharla harlanmayan yaşamların olmadığı oraya… Koş…

Ben bütün gemileri uğurladım. Gitmeyeceğim.
İçilmiş yeminleri kustum şehrin meydanına.
Yıldız sağanağına bağır açmış bir yeryüzündeyim.
Yazılmış sözleri susuyorum.
Konuşarak, yazılmamışları siliyorum.
Bana hecelerini ver.
Yarım kalan öykülerimin noktası olmaktan vazgeç.
Bana başlangıçlara yeter hevesini ver.

“Susacak var” edilen bir yemin, sözle tutulamayan.
Bana yüzünden çizgiler ver, gülüşünle belirginleşen ve hiçbir gamzeye yer açmayan.

Suya yazılmaktan kurudu kelimeler…
Bana bir cevap ver!

KAHRAMAN TAZEOĞLU

akgurbetci
09-13-2010, 00:34
‎Oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk.


Ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı aşkın adressizliği..


Kahraman Tazeoğlu

Mâsivâ
09-13-2010, 00:37
‎Oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk.


Ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı aşkın adressizliği..


Kahraman Tazeoğlu

cesaretsiz olmak lazım, teşekkürler diyor ve susuyorum :ayutandım:

Mâsivâ
09-15-2010, 19:32
‎../Yitik bir aşkta uyuyakalmış,
Kırıp kırıp büyüttüğün yüreğim.
Meğer aşkı yazıp yazıp satırlara sıkıştırmışım.
Öyle durulup durulup.
Oysa ölmek ve düşmek ne güzeldi,
...Yârin gözleriyle vurulup…

Mâsivâ
09-16-2010, 19:05
‎../Her çoğul kavgada yerini buldu yaralı geçmişimiz. Unutma özürlü hafızalarımız içimize aşk oldu, dışımıza kin! Bizi küskünlükler bağladı, aşk ayırdı. Seni seviyorum’lar düştü dilimize her bağırışın ardından. Seni seviyorum’lar düştü dilimizden, ellerimiz ellerimizdeyken...

Kahraman Tazeoglu

susacak var romanından...

Mâsivâ
09-17-2010, 16:32
..vazgeçmeler vazgeçmekten vazgeçti
söyle saçlarında öldüğüm
bir geri gidiş kaç günde gelirdi../

Mâsivâ
09-17-2010, 17:25
Kahraman TAZEOĞLU - Unutabilirsin Beni

Yeryüzünün bütün hüznü karşımda.
Ayrılık uçurumlarına sürükleniyor ruhum.
Bahanelerinin hükmü sarkıyor yüzünden.
......Boğazıma dolanan aşk nameleri hicranımı kaldırıyor yerinden,
karalıyorum son sayfaları gözlerimde büyüttüğüm bütün çığlıkları…
Suskun bir duvar aksediyor, eşgalim kafeste nöbetçi.
Aşk gece zemherisinde korunaksız tuttuğum fotoğrafta sadece sen ve ben;
bizliğimiz adını ters düz ettiğim gün bitmişti zaten ;
yaralı geçmişim istanbulun ayakları altında!
Eksik kalmışım aşk adına mihribat korusuna.
Hecelerim sessiz keskin bir suskunluk var içimde…
İçim içinden çekip gitmiş.
Anlamsız mürekkepler lekesi olup düştün mısralarıma.
Ellerimi tutmaya aciz.
Konuştuklarıma ecnebi kaldın, yaprakları tutuşturup saçlarıma.
Vedasız gidecek kadar uzaktın bana.
Sancıdan başka birşey bulamazsın adının geçtiği satırlarda.
Kapat gözlerini ve bigane kal.
Gelip geçilecek yer değildir ömrüm!
İlk gülümseme , ilk bakış, ilk aşk, ilk baharı çoktan geçtim ”YAGRUT”!!!
Kanımın değdiği yerde acı var.
Ufak tefek terkedilişlerle büyüttüm içimde koca bir terk ediş.
Topla sevdanı kırık yüzümün hüznünden.
Astım aşkı ve defnettim kalbime koca bir haykırışı.
Yazıldığın kadarsın ne biraz az ne biraz fazla…
İsyanlarımın ortasında rutin kaldım aşka ama sen yazacak söz bırakmadın düşücek yaprak kalmadı.
Hem ölü hem yaralı var avuçlarımda.
Ceset gibi düşsende ardıma bakmam ihanete yüz çevirmiş adama…
Ağlayanın gitti!!!
Sessiz bir nefes vermek istiyorum şimdi.
Bitti.
Unutabilirsin beni , bitti!!!

http://www.facebook.com/video/video.php?v=135159856528447

burdan dinleyebilirsiniz..

Ruh-i zar
09-17-2010, 18:13
[Kesinlikle dinlenilmeli]

GİT
---

Şimdi gidiyorsun
Git
Oysa senden tek bir damla istemiştim
Sana kocaman bir deniz sunmak için
Şimdi gidiyorsun
Git

Ne zaman başladı bu hikaye
Anımsamak zor
Gençtim
Hazırda fırtınalarım vardı dört nala sevdalarım
Komazdı öyle üç-beş nöbetleri
Geceler içimi acıtmazdı böyle

Bir insan bu kadar eksilebilir mi

Hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adam vardı
Bu şehrin biryerlerinde
Düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona
Gözlerinde gizledi o seni sen bilmedin
O adam bendim unuttun mu
Bak sevdiğin adam gülmeyi bile unuttu
Seni unutamadı

İşin kolayına kaçmadım
Uğruna ölmedim yani
Uğruna ölünecek sandığım biri için yaşadım hep
Sen bunu da bilmedin
Ben bir bakışına bin anlam yükledim
Sen aşka kestirmeden gittin
Bir hayatın özetini bırakıp avuçlarıma
Şimdi gidiyorsun
Git
Bana karanlığın ne demek olduğunu öğretmeden
Bütün ışıklarımı söndürüyorsun

Bu cehennem cinayetlerini işliyorsun
Sonra bunlara intihar süsü veriyorsun
Yazıklar olsun yazıklar olsun
Susuyorsun susuyorum susayacaklarım bitmiyor
Hani sen sevdiğini
Yarı yolda bırakacak kadar yüreksiz değildin
Düşmemeyi öğretecektin nerdesin nerdesin

Uzun lafın kısası yoktur
Anlatacağım çok şey var
Hoyrat bir rüzgar gibi geldin
Aklımı hayatımı dağıttın
Şimdi gidiyorsun
Git

Daha ayrılığa bile çarpmadan
Aşk bize döndü
Bir yılan gibi soktun koynuma kimsesiz geceleri
Artık ölüm sana dokunamamaktan kötü değil
Ama sana dokunmak da yasak bana
Göz çukurlarımdaki karanlık bunu anlatır
Sen var ya sen
Allah kahretsin

Yani şimdi
Gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak mı
Yani şimdi başkaları mı sevecek seni
Ben saçlarını okşadığım zaman
Ellerin öksüz kalırdı
Şimdi gidiyorsun git


Kahraman Tazeoğlu

Mâsivâ
09-19-2010, 18:00
Beni benden ayıran, beni bana ayartan sevgili! Henüz karşıma çıkmadan, karşı çıkmadan, kayıp gittin, kaybedip gittin. Küfür gibi kanayan bu yaradan yangın doğuyor. Alev alev sönüyor, cayır cayır susuyorum. Sana ait ne varsa yakıp yıksaydım keşke diyorum. Ne çare gücüm yetmiyor. En büyük sevgiler geçiyor yanımdan, bakamıyorum. 'Kendini... intihardır bu' diyorlar, diyenlere de bakamıyorum.

Gönülden
09-19-2010, 18:02
Teşekkürler sevgili Buz-ul emeğine sağlık güzeldi ;1

Mâsivâ
09-19-2010, 18:05
Teşekkürler sevgili Buz-ul emeğine sağlık güzeldi ;1








rica ederim ;1

Mâsivâ
09-19-2010, 18:07
Sakince dokunup bahçendeki çiçeklere anlatmak isterdim sana hangi topraktan söküldüğümü.
İsterdim ki al beni koynunda kurut ucuk renkli bir gül gibi...
Sonra baharın ılık nefesi kesilirken çocukluğumdan başla yırtmaya sana dokuduğum düşleri.

Mâsivâ
09-20-2010, 12:11
../fırtınalar kopuyor demişsin
yüreğinin en rüzgarsız yerlerinde
oysa ben
bin mevsim sana fırtınalandım
sen bilmedin
...gittiğine inansam dönmeni beklerdim...

Mâsivâ
09-29-2010, 11:47
http://files.myopera.com/Nazende/albums/3748402/1227134103sensitive_by_venomous_flames.jpg


Aşkın,kendini öldürebilecek kadar cesur olmalı sevdiğim.
Her nakaratta yeniden hatırlayacağın,cepleri boş bir gidişi bırakıyorum sana!
Enkazı kaldırılmamış çocuk yüzümle.

Beni şakaklarımdaki sonbahardan tut. Birazdan utancını bırakacağım sana bu aşkın.

Bu gidiş beni de bitirecek biliyorum ama kaçsam ağlamaklı oluyor omuz başlarım.
Yaslansam uçurumsun…

Her gidişime yenilip her dönüşüme güçleniyorum.
Nedir bu ters denklem?



K.T

Ak_Kelebek
09-29-2010, 17:26
Her gidişime yenilip her dönüşüme güçleniyorum.
Nedir bu ters denklem?

çok hoş . teşekkürler paylaşım için. +

akgurbetci
10-07-2010, 08:05
Eğer insan unutmak istemezse, bir günü bile hatırlar on yıl sonra...

Ve unutmak isteyen, bir günde unutur on yılı...

susacak var romanından...

merve
11-20-2010, 02:53
Hemen Gitme
Unutmuşum aşkta söylenenleri
Nasılsını bile bir başkaydı..
Hemen gitme !
Böyle tenhalaşmışım ya
Durup halini hatırını soruyorum gölgemin
Sanki yüzgöz olmuşum hüzünlerle
Kalbim diyorum ellerim çıkıp geliyor
Kovamıyorum da
Hemen gitme !
Sana bir yaprak kadar solgunum desem, rüzgar çeler aklımı
Dallanıp budaklanır içimdeki boşluk
Bahara karın tokluğuna gelen ağaçlar gibi olurum
Hemen gitme, bu kente bir sokak daha gelse
Söyle kim arar seni
Kırılır gülümsemelerin bir bir içime düşer ve
Bir gülü uyandırıp uygarlığından kırmızılığı ne kadar
Kim götürür seni
Ahh neydi ki suçum
Gençliğimi ve terketmelerini kayırmaktan başka
Alıp başını gidiyorsun benden
Hemen gitme !
Sana diyorum bir ağlasam, üşüsem derin bir kuyu gibi
Omuzlarından başlayıp yıkılsam önüne
Utanır sevinçlerim insan içine çıkamayan toprak gibi olur
Hemen gitme !
Anla beni ben bu yalnızlıkla geçinemem
Geçinemem terkedilmiş bir yürekle
Ama yinede sen sen herşeysin işte
Hayata açılan pencerem
Sevinçlerimi büyüten odalarım
Hemen gitme !
Terkedilmiş evler gibi olurum
Hemen gitme..

Kahraman Tazeoğlu