ümitli_bekleyis
01-16-2008, 04:00
[center][color=red][i]Gönül ehlinin ilimleri, kendilerini taşır. Ten ehlinin ilimleriyse kendilerine yüktür. Gönle uran, adamı gönül ehli yapan ilim; insana fayda verir. Yalnız tene tesir eden, insanın malı olmayan ilim yükten ibarettir. (1/275/3446-3447)
Gönül, ne tarafı işaret ederse duygu da eteklerini toplayıp o tarafa gider. (1/285/3567)
Sevgiliye kavuşma devletine eren kişinin gözünde bu dünya, murdar bir şeyden ibarettir. (2/45/582)
Sevgiden acılıklar tatlılaşır. Sevgiden bakırlar altın kesilir. Sevgiden tortulu, bulanık sular, arı-duru bir hale gelir, sevgiden dertler şifa bulur. Sevgiden ölü dirilir, sevgiden padişahlar kul olur. Bu sevgide bilgi neticesidir. Saçma sapan şeylere kapılan kişi nasıl olur da böyle bir tahta oturur ki? Noksan bilgi nereden aşkı doğuracak? Noksan bilgi de bir aşk doğurur ama o aşk, cansız şeylerdir. Noksan bilgi sahibi, cansız bir şeyde dilediği şeyin rengini görünce adeta bir ıslıktan sevgilinin sesini duymuş gibi olur. (2/117/1529-1534)
***
Bir aşk yüzünden elbisesi yırtılan; hırstan ayıptan adamakıllı temizlendi. (1/2/22)
Kimin aşka meyli yoksa o kanatsız bir kuş gibidir. Sevgilimin nuru önde, artta olmadıkça ben nasıl önü, sonu idrak edebilirim?" (1/3/31-32)
Ehl-i Keremin vaatleri akıp duran, eseri daima görünen hazinedir. Ehil olmayanların, kerem sahibi bulunmayanların vaatleri ise gönül azabıdır. (1/14/181)
Diri aşk, ruhta ve gözdedir. Her anda goncadan daha taze olur, durur. O dirinin aşkını seç ki; bakidir ve canına can katan içkiden sana sakilik eder. (1/17/218-219)
Kalp altınla halis altın ayarda belli olur. Kalple halisi, mihenge vurmadıkça tahmini olarak bilemezsin. Allah kimin ruhuna mihenk korsa ancak o kişi, yakini şüpheden ayırt edebilir. (1/24/299-300)
Akıl gizlidir, ortada bir âlem görünüp durur. Bizim şeklimiz; o denizin dalgasından yahut ıslaklığından ibarettir. Sûret, o denize ulaşmak için neyi vesile ittihaz ederse etsin, deniz; sûreti o vesile yüzenden daha uzağa atar. Gönül, kendisine sır vereni; ok kendisini uzağa atanı görmedikçe. (1/90/1112-1115)
Güle aşık, halbuki esasen gül, kendisine aşık, kendi aşkını aramakta. (1/126/1574)
***
Gönül aynası saf olmalı ki orada çirkin suratı güzel surattan ayırt edebilsin.
(2/157/2063)
Gönül, yalan sözden istirahat bulmaz. Suyla yağ karışık olursa çırağ aydınlık vermez. Doğru söz kalbe istirahat verir. Doğru sözler gönül tuzağının taneleridir. Gönül hasta olur, ağzı kokarsa ancak o vakit doğruyla yalanın tadını alamaz. Fakat gönül ağrıdan illetten salim olursa yalanla doğrunun lezzetini adamakıllı bilir, anlar.
(2/210/2735-2738)
Doğruluk, her duygunun uyanıklığıdır; bu sûretle duy-gulara zevk, munis olur.
(2/248/3236-3239)
Bakır, altın olmadıkça bakırlığını; gönül padişah olma-dıkça müflisliğini bilmez. Bakır gibi sen de iksire hizmet et. Gönül, dildarın cevrini çek. Dildar kimdir? İyice bil. Dildar ehl-i dildir. Çünkü elh-i dil olan, gece ve gündüz gibi cihandan kaçıp durmakta, âlemde eğleşmemektedir. Allah kulunun ayıbını az söyle, padişahı hırsızlıkla az kına.
(2/267/3475-3477)
Gönül, ne tarafı işaret ederse duygu da eteklerini toplayıp o tarafa gider. (1/285/3567)
Sevgiliye kavuşma devletine eren kişinin gözünde bu dünya, murdar bir şeyden ibarettir. (2/45/582)
Sevgiden acılıklar tatlılaşır. Sevgiden bakırlar altın kesilir. Sevgiden tortulu, bulanık sular, arı-duru bir hale gelir, sevgiden dertler şifa bulur. Sevgiden ölü dirilir, sevgiden padişahlar kul olur. Bu sevgide bilgi neticesidir. Saçma sapan şeylere kapılan kişi nasıl olur da böyle bir tahta oturur ki? Noksan bilgi nereden aşkı doğuracak? Noksan bilgi de bir aşk doğurur ama o aşk, cansız şeylerdir. Noksan bilgi sahibi, cansız bir şeyde dilediği şeyin rengini görünce adeta bir ıslıktan sevgilinin sesini duymuş gibi olur. (2/117/1529-1534)
***
Bir aşk yüzünden elbisesi yırtılan; hırstan ayıptan adamakıllı temizlendi. (1/2/22)
Kimin aşka meyli yoksa o kanatsız bir kuş gibidir. Sevgilimin nuru önde, artta olmadıkça ben nasıl önü, sonu idrak edebilirim?" (1/3/31-32)
Ehl-i Keremin vaatleri akıp duran, eseri daima görünen hazinedir. Ehil olmayanların, kerem sahibi bulunmayanların vaatleri ise gönül azabıdır. (1/14/181)
Diri aşk, ruhta ve gözdedir. Her anda goncadan daha taze olur, durur. O dirinin aşkını seç ki; bakidir ve canına can katan içkiden sana sakilik eder. (1/17/218-219)
Kalp altınla halis altın ayarda belli olur. Kalple halisi, mihenge vurmadıkça tahmini olarak bilemezsin. Allah kimin ruhuna mihenk korsa ancak o kişi, yakini şüpheden ayırt edebilir. (1/24/299-300)
Akıl gizlidir, ortada bir âlem görünüp durur. Bizim şeklimiz; o denizin dalgasından yahut ıslaklığından ibarettir. Sûret, o denize ulaşmak için neyi vesile ittihaz ederse etsin, deniz; sûreti o vesile yüzenden daha uzağa atar. Gönül, kendisine sır vereni; ok kendisini uzağa atanı görmedikçe. (1/90/1112-1115)
Güle aşık, halbuki esasen gül, kendisine aşık, kendi aşkını aramakta. (1/126/1574)
***
Gönül aynası saf olmalı ki orada çirkin suratı güzel surattan ayırt edebilsin.
(2/157/2063)
Gönül, yalan sözden istirahat bulmaz. Suyla yağ karışık olursa çırağ aydınlık vermez. Doğru söz kalbe istirahat verir. Doğru sözler gönül tuzağının taneleridir. Gönül hasta olur, ağzı kokarsa ancak o vakit doğruyla yalanın tadını alamaz. Fakat gönül ağrıdan illetten salim olursa yalanla doğrunun lezzetini adamakıllı bilir, anlar.
(2/210/2735-2738)
Doğruluk, her duygunun uyanıklığıdır; bu sûretle duy-gulara zevk, munis olur.
(2/248/3236-3239)
Bakır, altın olmadıkça bakırlığını; gönül padişah olma-dıkça müflisliğini bilmez. Bakır gibi sen de iksire hizmet et. Gönül, dildarın cevrini çek. Dildar kimdir? İyice bil. Dildar ehl-i dildir. Çünkü elh-i dil olan, gece ve gündüz gibi cihandan kaçıp durmakta, âlemde eğleşmemektedir. Allah kulunun ayıbını az söyle, padişahı hırsızlıkla az kına.
(2/267/3475-3477)