Orijinalini görmek için tıklayınız : Mübarek yerler
murataltug1985
02-06-2018, 08:38
EN GÜZEL DUA ZİKİRDİR
ELİMİZİ SEMAYA KALDIRIYORUZ TÜM ŞEHİTLERİMİZE TÜM ÖLMÜŞLERİMİZE TÜM SEVDİKLERİMİZE VE TÜM İNSANLARA ALAHIN 99 İSMİ İLE İSTİYORUZ
ALLAH *ER-RAHMAN*ER-RAHİM**EL-MELİK*
EL-KUDDÜS*ES-SELAM*EL-MÜMİN*EL-MÜHEYMİN*
EL-AZİZ*EL-CEBBAR*EL-MÜTEKEBBİR*EL-HALIK*
EL-BARİ*EL-MUSAVVİR*EL-GAFFAR*EL-KAHHAR*
EL-VEHHAB*ER-REZZAK*EL-FETTAH*EL-ALİM*
EL-KABID*EL-BASIT*EL-HAFID*ER-RAFİ*EL-MUİZ*
EL-MÜZİLL*ES-SEMİ*EL-BASİR*EL-HAKEM*
EL-ADL*EL-LATİF*EL-HABİR*EL-HALİM*EL-AZİM*
EL-GAFUR*EŞ-ŞEKUR*EL-ALİYY*EL-KEBİR*
EL-HAFIZ*EL-MUKİT*EL-HASİB*EL-CELİL*
EL-KERİM*ER-RAKİB*EL-MÜCİB*EL-VASİ*
EL-HAKİM*EL-VEDUD*EL-MECİD*EL-BAİS*
EŞ-ŞEHİD*EL-HAKK*EL-VEKİL*EL-KAVİYY*
EL-METİN*EL-VELİYY*EL-HAMİD*EL-MUHSİ*
EL-MÜBDİ*EL-MUİD**EL-MUHYİ*EL-MÜMİT*
EL-HAYY*EL-KAYYUM*EL-VACİD*EL-MACİD*
EL-VAHİD*ES-SAMED*EL-KADİR*EL-MUKTEDİR*
EL-MUKADDİM*EL-MUAHHİR*EL-EVVEL*EL-AHİR*
EZ-ZAHİR*EL-BATIN*EL-VALİ*EL-MÜTEALİ*
EL-BERR*ET-TEVVAB*EL-MÜNTEKİM*EL-AFÜVV*ER-RAUF*MALİKÜL MÜLK*ZÜL-CELALİ VEL İKRAM
EL-MUKSİT*EL CAMİ*EL GANİY*EL-MUĞNİ
EL-MANİ*ED-DARR*EN-NAFİ*EN-NUR*
EL-HADİ*EL-BEDİ*EL-BAKİ*EL-VARİS*
ER-REŞİD*ES-SABUR*
Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize bir fatiha okuyalım
Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn amin
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.
murataltug1985
02-06-2018, 08:39
Kaynak burasıbursa.blogspot.com
bursa ulucaminin hikayesi
*Yıl 1396. Osmanlı sultanı Yıldırım Haçlı ordusunun* Niğbolu önlerinde olduğunu duyunca ordusuyla yola çıkar. Niğboludan zaferle dönerse* 20 tane camii yapmayı vaad eder .Zafer kazanılmıştır,sıra 20 camii nin yapılmasına gelmiştir. Damat seyyid Emir Sultan 20 camii yerine 20 kubbeli büyük bir camii yapılmasını tavsiye eder. Ve ulu camii 1399 da ,Osmanlı İmparatorlığunun 100. yılında açılır. *Bursa ulucamide İlk Namazı kıldıran Somuncu Babadır ilk cemaati Emir sultan Hazretleri,Sultan* Beyazıt, ilk şeyhülislam Molla Fenari İlk imam Süleyman Çelebi ilk Müezzini aziz hüdayinin hocası ise Üftade Hazretleri vardır
*Yıldırım Bayezid Niğbolu zaferinde kazanılan ganimetlerle muhteşem bir mescit yaptırmak ister. Ve* bugünkü bursa Ulucami yaptırılır*Bursada ulu camii yaptırılırken* arsa sahiplerine altın verilir gönüller hoş edilir.* yaşlı bir kadıncağız Evim diye feryat tutturur verilene tekliflere “olmaz” der. vezirler, ve Sultan, kadının ayağına gider, divan toplanır, çözüm aranır. Kadılar “mal onun satarsa satar, satmazsa satmaz!” derler ve Meclis çaresizlikle dağılır*Bayezid damadı Emir Sultana gider Mübarek tebessüm eder *Acele etme bir gecede neler değişmez *İhtiyar kadın rüyasında mahşer meydanını görür. Annenin çocuğundan kaçtığı bir dehşet anıdır. korkunç bir azapdır. bir dalgalanma olur. İnsanlar alemlere rahmet Efendimiz’in yanına koşar Şefaat ister ancak Kadıncağızın yürümeye, mecali yoktur. Ayakları vücudunu taşımaz, ıstırapla yerleri tırmalar. Elinden kaçan fırsat ciğerini dağlar. Feryat figan ağlamaya başlar. *Kadın tam o sırada Emir Sultan’ı görür Herkes cennete gitti, der, ben bir başıma kaldım burada Mübarek gönül ferahlatan tatlı sesiyle sorar Kurtulmak istiyor musun?Kadın cevap verir Hiç istemez miyim?-emir sultan Öyleyse Sultanımızı üzme der kadın ayağı ile gelir,ve ulu cami arasındaki* evini verir. Üstelik sultanın verdiği* ücreti bağışlar camiye.
*Türkistan Buharadan yola çıkarak Mekke - Medine'yi dolaştıktan sonra 1389 da Bursa'ya yerleşen Muhammed Şemseddin, kerametleriyle halkın sevgilisi olur ve Yıldırım hanın kızı Hundi Hatun'la evlenip* halk arasında Emir Sultan adıyla anılır Emir sultan halkı dine çağırırken Padişah'ı uyarıyor, ve yardımcı oluyordu.*Emir Sultan'dan önce Bursada somun ekmek satan bir ulu kişi vardı ama halk buna "Somuncu Baba" derdi ancak kerametlerinden habersizdi.bir gün, Emir Sultan hazretleri, zatın fırınına geldi yemek istiyordu.Somuncu Babanın küreği fırına bir türlü girmiyordu!..Somuncu Baba, Emir Sultana*
Bu işi ancak sen başarabilirsin!"*Emir Sultan küreği aldı ve kolayca içeri sürdü fırında ateş yoktu ve soğuktu.somuncu baba* Soran gözlerle tatlı bir tebessümle bakınca emir sultan"- Bekle... Az sonra pişer Karşılıklı kerametlerden sonra iki ulu kişi birbirleriyle* dost oldular *Bursa Ulucami niğbolu zaferinden sonra Yıldırım Bayezid tarafından 1399 da yaptırılmıştır, *Ulu caminin açılışını damadı emir sultanın* yapmasını isteyen yıldırım han Cuma günü, kalabalığa seslendi:"- Ya Emir! Kapıları aç* cemaata vaaz edip Namaz kıldır. Şehirdeki en Velî kişisin bu şeref sana aittir!"*Sultanın ulucamiyi sen aç teklifine karşılık emir sultanın cevabı şu olur"- Hayır Sultanım Bu şerefi Şeyh Ebü Aksarayi hazretlerine vermelisiniz! O benden* üstündür"- Bu zat kim ola ki?" Sultanım... Somuncu Baba derler bir ekmekçi koca vardır.Ulucami işçilerine ekmek satmıştır. İşte bu zat O'dur!"Somuncu Baba,* Emirim, diyerek bütün alçakgönüllülüğüyle ulu camiyi açtı,
murataltug1985
02-06-2018, 08:39
Kaynak burasıbursa.blogspot.com
bursa ulucaminin hikayesi
*Somuncu baba ulu camiinin açılışında kürsüde* vaaz ve nasihatlarda bulundu. tefsirler etti. Tefsir sırrının üstünlüğüne Emirultan Hazretleri dahil herkes hayran olmuştu.*Emirsultan ulu camiyi açmak üzere Somuncu Baba'yı göstermiş tüm ahalinin ona muhabbeti artmıştı Somuncu Baba ise Ulucami çıkışınca kerametleriyle kaybolmuştu
*Emirsultan Somuncu Baba'yı tekrar Bursaya götürmek isterler. 33 tane evliya bugün "Dua Çınarı" olarak bilinen yerde dua ederler.
Somuncu Baba Bursada* hayır dua eder ve evliyalar biat eder duanın yapıldığı çınara* DUA ÇINARI demiştir. ağaç belediye ekiplerince kesilmiştir.*somuncu baba ulu cami yapıldığında işçilere* somun dağıtırmış. baba bir gün ekmek hızır a.s ı* fark etmiş sen hızırsın burada hergün namaz kılmazsan senin hızır olduğunu sölerim demiş hızır hangi vakit geleceğim bana kalsın demiş hızır a.s ulu camideki vav harfinin önünde hergün gelip namaz kılıyormuş.*birgün ulu camide namaz kılıcak olursanız mutlaka vav harfinin orda kılın belki hızır a.s birlikte namaz kılarsınız
*Ulu Caminin ortadaki kubbesinin altında havuzlu, 18 köşeli bir şadırvan bulunur. yapılma nedeni Cami yapılırken şadırvanın sahibi hanım, arazisini satmak istemeyince arazi zorla alınmış. zorla alınan yerde namaz kılınmaz düşüncesiyle o yere şadırvan yapılmıştır.*kabenin kapısı duvarında Yavuz Sultanın kendisine Mısır seferinde hediye edilen ve Ulucamiiye kendi elleri ile astığı Kabenin örtüsü bulunmaktadır.*duvarda kabe resmi bulunur ve siz hangi istikametten ona bakarsanız ,kapısı size doğru dönük gibi gözükür.*Bursa'daki* Ulu Camiye hat sanatıyla yazılmış, tezhiple süslenmiş ''vav'' harfinin önünde Hızır Aleyhisselam'ın namaz kıldığı rivayet ediliyor.*Rivayet nedeniyle ve duaların kabul olunacağı düşüncesiyle ''Vav'' tablosunun önünde namaz kılınıyoor, tablodan minik parçalar koparılıyor.
*Sultan Yıldırım Bayezit tarafından 1400 yıllarında yaptırtılan Ulu Cami, yaklaşık 600 yıllık geçmişiyle, inanç turizmi açısından büyük önem taşıyor.
*Mimarisi, ahşap işçiliği ve içindeki yazı sanatları ile Ulu Cami'deki* hat sanatıyla yazılmış, tezhiple süslenmiş ''Vav'' harfi, halk arasında en fazla bilinen eser Bursa Müftüsü Mahmut Gündüz, bu harfin önünde Hızır Aleyhisselam'ın namaz kıldığının rivayet edildiğini Halkın dualarının kabul düşüncesiyle harfin önünde namaz kılıyor, minik parçalar koparıyor'Allah'tan başka kimseye ibadet edilmez dedi*Ulu camideki vav harfinin önünde hızır as.nin namaz kıldığı batıl inançtır rivayettir. Dini dayanağı yoktur. Vatandaşlara anlatamıyoruz Vav' harfinin önünde namaz kılmak için Ulu Cami'ye gelenler oluyor. Harfe koruma sağlayamadık. Parça koparılmaması ve el sürülerek kirletilmemesi için tabloyu camla kaplattık.''*Sultan Beyazıt ulu camii bitince Emir Sutan Hazretlerine "camii nasıl oldu eksiğimiz var mı diye sorunca. Emir Sultan Camii güzel oldu meyhanesi ek****** diyince beyazıt hiddetlenerek peygamberimizin torunusun.. "Nasıl böyle söylersin,camiiye içki sokulur mu günahtır diyen Emir Sultan sultanım insanın yaptığı mağbete içki sokmaya günah diyorsun da,Yaradanın yarattığı* vücuda içki yi nasıl sokuyorsun."demiş..
*Demirci Kambur Bali Ulucamii nin yapılışında çalışan ,arkadaşı Hacivat ile işçileri güldürdüğü için öldürülmüştür Türk gölge oyunun en önemli karakteridir bizim tanıdığımız ismi Karagözdür
*karagöz ve hacivat, bursa da ki ulucaminin yapımında ki* iki işçidir. camiyi kısa sürede bitirmek zorundadırlar* işçiler var güçleriyle çalışmaktadır padişah caminin bitmediğini görürse* boyunların vurulma tehlikesi vardır. karagöz ve hacivat boş durmamaktadır atışmalarıyla insanlar eğlenir ve caminin yapımı aksar *Yıldırım han seferden döner. caminin bitmediğini görür ve öfkelenir. sorumluları* ister. herkes can derdindedir. karagöz ile hacivat ı atışmalarını çok seven işçiler bu ikiliyi suçlarlar. ve ferman verilir karagöz ile hacivat ın kellesi kesilecektir. ki kesilirek ve karagöz ile hacivat , türk sanatında ki efsanevi yerlerini alırlar.
murataltug1985
02-06-2018, 08:39
Kaynak burasıbursa.blogspot.com
bursa ulucaminin hikayesi
*Ulu Cami… Bursa’nın simgesi… İslam dininin en yüksek mertebeli ibadethaneleri sıralamasında; Mekke’deki Mescid-i Haram, Medine’deki Mescid-i Nebevi, Kudüs’teki Mescid-i Aksa, Şam’daki Emeviye Camii’nden sonra beşinci… Evliya Çelebi’nin deyimiyle Bursa’nın Ayasofya’sı…
*Osmanlı’ya uzun yıllar başkentlik yapmış Bursa’ya Yıldırım Beyazıt’ın en güzel armağanı… Anadolu Türk mimarlığının en büyük ilk camisi… Erken dönem Osmanlı sanatının en önemli örneği… Ulu cami *Her köşesinde Osmanlı mimarisinin kullanıldığı en iyi* abidevi eser…*Osmanlı Devleti’nin dördüncü hükümdarı Yıldırım Beyazıt tarafından 1399 yılları da mimar Ali Neccar’a yaptırılan Bursa Ulu Cami, Osmanlı’nın camilerinin en mükemmeli. *Ulu cami Yirmi kubbeli , on iki sütunlu ve yirmi bölüm var. 3180 metre karelik iç alanıyla oldukça büyük bir cami fakat sütunlarından dolayı azameti edilmiyor.* camlı kubbesi ve cami içindeki şadırvanı caminin aydınlanmasını sağlıyor.Restorasyonda onarımdan geçirilmiştir *Ulu Cami şadırvanı Rivayete göre, caminin inşasında bir Yahudi kadın evini satmak istemeyince zorla alınmış. Gönül rızası olmadan alınan yerde namaz kılınmaz gerekçesiyle evin yerine şadırvan yaptırılmıştır
*Bursa Ulu Cami, Türkiye’deki* 80 ulu camiden en bilinenidir şadırvanıyla da ünlüdür. ulu camilerin önemli özelliklerinden biri de içindeki şadırvandır şadırvanlar sadece* Bursa Ulu Cami’ne mahsus değildir*Caminin mermer üzerindeki minarelerinde tuğla kullanılmıştır Taş külâhlar ise 1889 yılına kadar ahşap üstüne kurşun kaplıymış. yangında tahrip olunca taş olarak yenilenmiş, üslûbunda Barok kullanılmış… Hiç de iyi edilmemiş…*Bursa Ulu Cami’nin içi hat sergisi gibi. Duvarlar ve kalın ayaklar hatlarla bezenmiş. yazı ve levhalar, zamanın ünlü hattatları Yesari Mehmet Efendi, Mehmet Aziz Efendi, Mehmet Şefik Bey ve Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin de aralarında bulunduğu 21 hattatın kaleminden çıkmış. Duvar ve sütunlarda 45’i levha, 87’si duvar yazısı olmak üzere 132 hat var. *Ulu camideki hatlarda 3 sûre, 47 âyet, 3 Ayet’el- Kürsi, 14 hadis, 25’in üzerinde tesbihat ve Esma’ül- Hüsna yazıları, Allah (cc), Muhammed (sav) ve İslâm büyüklerinin isimleri, 2 adet şiir, 3 tane de beyit bulunuyor.Mevlid-i Şerif’in yazarı Süleyman Çelebi mihrapta namaz kıldıran ilk imamdır*Bursa Ulu Cami minberinin dünyada eşi yok. Kündekâri tekniğiyle çivi kullanılmadan 6666 parçadan yapılan eser, ahşap sanatının güzel örneklerinden olup Selçuklu’dan Osmanlı’ya geçişi simgeliyor… kabartmalar, güneş sistemiyle kâinatı sembolize ediyor*Rivayete göre Yıldırım Beyazıt, Niğbolu Zaferinde zafer için dua etmiş yirmi cami adak adamış. Zaferden sonra damadı Emir Sultan Hazretleri’nin tavsiyesiyle yirmi cami yerine yirmi kubbeli tek bir cami olan ulu camiyi yaptırmış.
*1402’deki Ankara Savaşı’nda Beyazıt’ın esir düşmesiyle Timur ulu camiyi ahır olarak kullanmış, 1403 yılında Moğol Şeyhi Emir Bedrüddin yaktırmış, 1413’te Karamanoğlu Mehmet Bey’in kuşatmasında cami tekrar yanmış. Onarımınıysa, Beyazıt’ın oğlu Çelebi Mehmet gerçekleştirmiş ve cami 1421 yılında ibadete açılmış.*1855’teki büyük depremde 17 kubbesi çöken ulu cami, onarılarak 1862 de tekrar ibadete açılmış. 1889 yangınında hasar görmüş. Bütün bunlara rağmen günümüze kadar ilk dönemki ihtişam ve dokusunu koruyarak gelebilmiş. *Mehmed Muhyiddin Üftade “Ey büyük cami ey büyüklerin toplandığı yer. Seni gece ve gündüz ziyaret edenlere müjdeler olsun.”
*Ulu Cami, Bursa’nın en görkemli camisidir ve en önemli tarihi yapılarındandır. Evliya Çelebi’nin ifadesi ile*Bursa’nın Ayosofayası’dır.
murataltug1985
02-06-2018, 08:40
Kaynak burasıbursa.blogspot.com
bursa ulucaminin hikayesi
*Ulu camiide Hutbe’nin sağ tarafında yüksekçe bir yere asılan siyah örtü,*Kabe kapısının örtüsüdür. Mısır Seferi’nden sonra halife olan*Yavuz Sultan Selim,*Mekke’de onarmış,Kabe’nin örtüsünü İstanbul’dan gönderilen yeni örtü ile değiştirmiştir. , eski örtüyü ise Bursa’ya getirtip Ulu Cami’ye hediye etmiş kendi elleri ile asmıştır. *Saf altın iplik ile üzerine ayetler işlenmiş örtü, yüzyıllarca kararmadan kalmıştır yapılan hatalı restorasyonlar sounucu caminin rutubet almasıyla üzerindeki işlemeler dökülmüş* üzerindeki ayetler ancak parlak ışık altında görülebilir*Ulu camii Namaz kılma alanı bakımından Türk tarihindeki*en büyük camidir. *din adamlarınca İslam’ın en yüksek camileri Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa, ve Şam’daki Emeviye Camii’dir. İslam alimleri Diyarbakır’daki Ulu Cami’yi de kutsal camii olarak saymışlardır ancak Emir Sultan, Akşemsettin, Molla Gürani gibi din adamlarına göre beşincilik mertebesi Bursa’daki Ulu Cami’nindir.*Ulu Cami’nin kutsallığı, din adamlarının ve evliyaların ilgisindendir Yapılmasını Emir Sultan teklif tmiş ilk namazı kıldıran Somuncu Baba kıldırmış ilk cemaati Emir Sultan* Molla Fenârî toplamış ilk imamlığı Süleyman Çelebi yapmış ilk müezzin ise Üftade hazretleridir
*Ulu Cami yapımında demirci ustası Karagöz Yıldırım han tarafından öldürtülmüş
Süleyman Çelebi*ömrü boyunca Ulucami’de imamlık yapmıştır. *Ulu Camideki hurafelerden en önmemlisi Kıble duvarındaki*vav işaretinde Hızır Peygamber’in namaz kıldığı ve caminin kuzeybatı parmaklıklarının Davut*Peygamberin demirleri olarak tanıtılmasıdır bu yüzden insanlar parmaklıklara yapışarak dua etmektedir
murataltug1985
02-06-2018, 08:40
Kaynak www.dünyabülteni.net emeviyye camii
*Zaman ve Mekânlar ötesi Şam’da bir şaheser: Emeviyye Camii İslâm mimarisinin bugüne kadar ayakta kalabilen ilk muhteşem örneklerinden biridir.*Şam’da Emevîlerce yapılan Emeviyye Camii mimari özellikleri,süslemelerindeki ihtişamı ve mânevî değerleriyle tüm slam âleminde müstesna bir yere sahiptir.Tarih boyunca methiyelere mazhar olmuş ve görenleri büyülemiştir.*Müslüman camilerinin en eskisi olup Roma mâbedi ve Yohannes* Kilisesi’nin yerine inşa edilmiştir. Dımaşk’ın 635 te fethiyle Romalıların baştanrısı Jupiter’in* mâbedinin çevresi* Ebû Ubeyde b.Cerrâh’ın gözetiminde camiye çevrilmiş, caminin ihtiyacı karşılayamamasıyla Emevî Halifesi Abdülmelik 715 mâbed harabesinin batısındaki kilise yıktırılarak bütün bir sahayı kaplayan* büyük emeviye camii yaptırılmıştır*Velîd b.Abdülmelik emevi camiyi yaptırmak* istediğinde Roma mâbedinin yanındaki kiliseyi Hıristiyanlardan almış karşılığında büyük bir kilise, ve dört kilise vermiştir. 706 yılında atılan emevii camii* 714’te tamamlanmış ve inşaasında halifenin isteğiyle Bizanslı ustalar çalışmıştır.*birçok yangına ve tahribata mâruz kalan emevii. Camii onarım ve değişiklikler geçirmiş ancak mimari yapısını korumuş, mozaiklerindeki ihtişamını bugüne kadar sürdürmüştür.
*Emevii camii onarım ve değişikliğin ilkini, 1069’da büyük yangın sebebiyle 1083 te Selçuklu Sultanı Melikşah yaptırmıştır. kubbe, sütunlar ve kemerler onarılmıştır. İkinci* onarımı II.Abdülhamid 1896 da yapmıştır sütun sıraları ve çatı İstanbul’dan gönderilen ustalarca yeniden yapılmıştır. *Emevi camii İç kısımda Şâfiî mihrabı denilen ana mihrapdan başka ikisi sağda, biri solda üç mihrap vardır. Sağdakilere Hanefî ve Hanbelî mihrapları, soldakine ise sahâbe veya Mâlikî mihrabı denilir. Sahâbe mihrabı ile Kubbetü’n-nesr arasına rastlayan yerde Hz.Yahya’nın türbesi bulunmaktadır.*Emevi Caminin üç minaresi ve dört ana kapısı vardır. Caminin kapılarından Bâbü Berîd batıdan, Bâbü Ceyrûn doğudan ve Bâbü’l Ferâdis kuzeyden avluya, Bâbü’z-ziyâde ise kıble duvarından iç mekana açılmaktadır. Bulardan başka kuzeyde Kellâse Medresesi’ne açılan bir kapı daha vardır.**Emeviyye Camii, enine gelişen uzun nefli ve avlulu cami tipinin ilk örneklerindendir cami mimarisine uzun süre etki etmiştir. caminin bitkisel ve geometrik motifli şehir ve bina tasvirleri zengin mozaik süslemeleri de sanat tarihi bakımından büyük bir önem taşır İslâm âlemindeki ilk umumi helâlar burada yapılmıştır
murataltug1985
02-06-2018, 08:41
Kaynak vikipedi.com Emevi Camii*
*Emevi Camii*(Arapça:*جامع بني أمية الكبير*Ğām' Banī 'Umayya al-Kabīr),*Şam Ulu Cami*olarak da bilinen yapı,*Şam'ın eski şehir kısmında yer alır ve dünyanın en büyük ve en eski*camilerinden*birdir.
*634 yılında, Şam'ın*Araplarca* alınmasıyla Roma İmparatoru*Konstantinin Vaftizci Yahya'ya adadığı Hıristiyan*bazilika,*Ebu Ubeydenin gözetimiyle camiye çevrilmiştir. Yetmiş yıl boyunca kilise hem de cami olarak hizmet vermiş Müslüman nüfusun artmasıyla tamamen camiye çevrilmiştir.
*Camide Vaftizci Yahya kafası gibi kutsal emanetler muhafaza edilir. cami içerisinde*Şiilerce önemlidir* Yezid tarafından gösterilmek üzere kesilen* Peygamber'in torunu*hz Hüseyin'in kafası ve küçük bir bahçede*Selahaddin Eyyubi'nin türbesi bulunmaktadır.*Orijinal planıyla günümüze gelen Şam Emeviye camii* enine gelişmiştir, mihrap önü kubbelidir İslam devletlerinde cami mimarisine model olmuş ilk yapıdır. Cami mimarisine yenilik katmış, Anadolu camilerini etkilemiştir.*Caminin bitkisel ve geometrik motiflerle şehir ve bina tasvirlerinden meydana gelen zengin mozaik süslemeleri sanat tarihinde* önemlidir ilk helâlar burada yapılmışdır İsa*Minaresi caminin en yüksek minaresidir
*Emevi camiin İnşaatında emevi halifesinin isteğiyle* Bizans imparatorunun*İstanbul'dan gönderdiği ustalar çalıştı. İnşaat 714 te tamamlandı 1.000.000*dinararasında bir maliyeti oldu değişik milletlerden 12.000 kişi çalıştı *Abbasiler*döneminde yönetim merkezi Bağdat*olmasından dolayı emevi camiinin önemi azaldı.* Emevi mirasları* yok edildi bağdat İslamın güç ve zaferinin bir sembolüydü 780 de Abbasi valisi*El Fadıl emevi caminin doğusuna saatli bir kubbe inşa ettirildi.*Emevi camiide 1069'da büyük bir yangın çıktı camii*Melikşah*tarafından 1083'te tekrar yaptırıldı Kubbetü’n-nesr adlı kubbe ile* kemerler ve sütunlar yeniden yaptırıldı *Emevi camiinde Sultanı*Abdülhamid*devrinde 1894'te büyük yangı çıktı içerideki sütun sıraları ile mimari bölümler ve çatı İstanbul'dan gönderilen ustalar tarafından yeniden yapılmıştır.*Emevi camii Roma tapınağının üzerine oturtulmuştur. plan şeması mihrap duvarına paralel üç bölümden oluşur. Mescid-i Nebevî*gibi enine gelişen dikdörtgen formdadır. Eni 37 metre, genişliği 136 metredir. İslam dininde eşitliği sağlamak amaçlı, eşit safların olması için mimari bu tip bir gelişim göstermiştir Bu plan, Anadolu'da camilerinde de kullanılmıştır.*Emevi Caminin ön kısmında üç tarafı revaklarla çevrili bir avlu vardır revaklar grekoromen başlıklarıyla süslü mermer sütunlara dayanır. Duvarlar Helenistik tarzda manzara resimleriyle süslüdür.Bu yapıda mihrap, minber, beytülmal ve minareler ilk kez kullanılmıştır.
*Mescid-i Nebevî'de, yönlenmeyi sağlayan taşın yerine Şam Emeviye'de mihrap gelmiştir, hurma kütüğünün yerini minber almıştır.*Dört tane minber ve dört tane mihrabı bulunan Şam Emeviye Camisi'nde dört mezhebin imamlarına ait dört tane minber vardır.*Mescid-ül Nebevi'de ki kuyu, Şam Emeviye'de şadırvana çevrilmiş; Ashab-ı suffa*için yapılmış gölgeliklerin yerine sıbyan mektebi yapılmıştır.Caminin üç minaresi ve dört ana kapısı vardır. Doğu tarafındaki burç üzerinde yükselen minare*İsa Minaresi*diye bilinir.*İsa*peygamberin yeryüzünde* bu minareye ineceğine inanılır.
*Emevi camiinin Güneybatı köşesindeki minare Sultan Mehmet*tarafından inşa ettirilmiş Memlük sultanı*Kayıtbay'ın ismi verilmiştir. kuzey duvarının ortasında yer alır. Süslü ve en gösterişli olan bu minare Arapça'da*Minaretül Arus*Düğün veya Gelin Minaresi diye anılır.*halife*Ali'nin namazda öldürülmesiyle devlet başkanlarının saldırıya uğramaması için, hz Osman döneminde Mescid-i Nebebi’de halifelerin namaz kıldıkları yerin etrafına bir kafes yapılmış, bu kafese maksure adı verilmiştir Üzeri kubbe ile örtülü olarak mihrap önüne yerleştirilen maksure, İslam mimarisinin en önemli öğesi olmuştur. *İslam inancında* Peygamber*İsa*Ahir Zamanda,*Kıyamet Günü*öncesi gökten inip*Deccal'a karşı çıkıp onu helak edecektir. yerel Şam geleneğine göre hz, İsa dünyaya şam emevi camiisindeki İsa Minaresine inecektir
murataltug1985
02-07-2018, 09:38
Rabbim kafirler, müşrikler, münafıklar topluluğuna karşı bizlere yardım eylesin. Nusretini üzerimizden eksik eylemesin. Bizler şehitliğin ne olduğunu biliriz. Rabbim bizlere de şehadet nasip eylesin. Şu an mücadele veren, harp içinde olan ordumuza Rabbim yardım eylesin, güvenlik güçlerimize muvaffakiyetler nasip eylesin, muzafferiyetler ihsan eylesin. Bu hakkın batıla karşı büyük bir micadelesidir.*
Ebrehe'nin ordusunu yerle bir eden yüce Mevla'mız Esma'ül hüsna'sı kuvvetine ebabillerin ağzından düşen çamur taneleri gibi ordumuzun silahından çıkan her bir kurşunu isabetli olarak yerine nasip eylesin. Rabbim güvenlik güçlerimize, kahraman Mehmetçik'imize muzafferiyetler nasip eylesin. Düşmanlarımızı mağlup eylesin. Onları Kahhar ism-i şerifi hürmetine kahreylesin, perişan eylesin. Devletimizin, milletimizin üzerinde en küçük dahi bir parçasında gözü olanların gözünü kör eylesin, kalbini mühürlesin. Onlara fırsat vermesin. Şu an Suriye'de ordumuza karşı kurulmuş olan her türlü tuzağı düşmanların kendi başlarına makuz eylesin. Birliğimizi, dirliğimizi Rabbim daim eylesin."
murataltug1985
02-07-2018, 09:38
Kaynak kilis.gov.tr kilis camiileri
Osmanlı kayıtlarınfa göre Kilis'te “55” cami, “10” mescit bulunmaktadır yapılan onarımlarla özgünlüğünü yitirmiş; 31 cami yok olmuştur Ulu Cami, Alacalı Cami, Akcurun Paşa Camisi ve Ali Çavuş Paşa Camisi Osmanlı Dönemi öncesi yapılardır.*Kiliste Ali Çavuş Paşa Camisi ve Alacalı Cami onarımlarla özelliğini yitirmiş Ulu Cami ile Akcurun Paşa Camisi özgünlüğünü korumuştur kilis mescitleri Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi yapılarıdır.
Ulu Cami (Cami-i Kebir)
*Kilis’in en eski mahallelerinden Hacı Gümüş Mahallesindedir Kilis’in en eski ve en büyük camisidir.*Kıbleye paralel uzanan dikdörtgen planlı ve mihrap önü kubbeli olan bir camidir. Kubbesinin doğu ve batısı caminin mihrap önü kubbesi, “7.30 m” çapındadır. kubbe tuğladan yapılmış dışı saçla kaplanmıştır. kubbe kasnağında, kemerli on iki pencere bulunmaktadır.*mihrap sivri kemerli olup, nişi mukarnaslarla doldurulmuştur. Köşelerindeki sütunların başlıkları gül ve hurma yapraklı motiflerle süslüdür.*Caminin harimi kuzeydeki avluya açılır avlunun doğusunda ve batısında medrese hücreleri vardır. Avluya, kuzeydoğudaki portaldan ve batıdaki kapıdan girilir. Basık kemerli kapı açıklığından ara mekâna geçilir. Beşik ve çapraz tonozlarla örtülü avlunun etrafındaki hücrelerle revak, düz damlıdır.*Sivri kemerli, revaklı alan, Kilis’te Şafiler Mescidi olarak kullanılmıştır. kare olan minare sarımtırak ve siyah düzgün kesme taşlardan yapılmıştır. Basık kemerli bir kapısı vardır.*Çokgen olan minare gövdesi sekizgen bir pabuç üzerinde yükselmektedir. Minarenin peteği ile külahı, bileziksiz gövdesi gibi yalındır. Alemi bulunmayan minare, tek şerefelidir. Şerefefedeki yıldız motifleri, dikkat çeken süslemelerdir *Camideki süslemeler mihrabiyelerin üzerinde toplanmıştır. kemerin bindiği gömme ayaklarda kare, dikdörtgen; gibi geometrik şekillere yer verilmiştir. mihrabiyeler silmelerle çevrilmiştir.*Yaptıranı ve yapanı bilinmeyen camide renkli, düzgün kesme taş kullanılmış 1924 yılındaki onarımını Halep’in ünlü mimarı Hacı Ahmet Azizi gerçekleştirmiştir.
Akcurun Camisi
*Hacı İlyas Mahallesi’nde dir kendi adıyla bilinen çarşıdadır.Kilis ağzında “curun” sözcüğü yalak, havuz anlamındadır caminin içindeki kuyunun havuzu nedeniyle ak taştan yapılmıştır havuza Akcurun adını vermişlerdir. Geniş bir avlusu vardır caminin çevresi medrese hücreleri ile çevrilidir.
*Akcurun Camisi dikdörtgen planlıdır iki ve tek sahınlı harimden oluşmuştur. çapraz tonozlarla örtülmüştür harime basık kemerli bir kapıdan girilir. Kapının iki yanında dikdörtgen biçiminde üç pencere vardır.*Süssüz mihrabı sadedir. İki yanında dikdörtgen biçimde büyük bir pencere vardır.Mihrabın sağ tarafındaki mermerden yapılmış minber yalın ve süssüzdür. Avlunun kuzeybatı yönünde olan Gövdesinde bir tane kuşak bulunan minarenin şerefe altı mukarnaslarla doldurulmuştur. 2010 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğünce restore ettirilmiştir.
Alacacı Camisi (Katran Camisi)
*1460 yılında Hacı Yusuf Ramazanoğlunun yaptırdığı cami İnaplı kütah Mahallesi’ndedir diğer adı Küçük Cami’dir.Katrancı Camisi onarımlarla özgünlüğünü yitirmiş yerine 1962 de bugünkü cami yapılmıştır,
Tekke Camisi (Tekye Camisi)
*Cumhuriyet Alanı yakınında Tekke Mahallesindedir. Canbolad Camisi, Canboladiyye Camisi, “Canbolad Paşa Külliyesi’nin” merkez yapısıdır.Evliya Çelebi’nin “Canboladoğlu’nun padişahlığına yakışacak bir camiidir sözüyle anlatmıştır*Canbolad bey Mevlananın hayranlarındandı; onun adına kiliste bir tekke ve önüne bir cami yaptırdı ve Tekke Camisi” adını verdi.*cami taşıdığı teknik özellikleriyle yöresindeki yapılardan farklı olup; Osmanlı sanatıyla imar edilmiştir *Görünüm ve mimarisiyle Kilis’in en önemli camisidir pencereleri çinileri, ve çörtenleri ustalıkla sanatın birleşimidir*Yapının üç cephesinde altlı üstlü pencereler yer almaktadır. pencerelerin düz atkılı ve dikdörtgen olup, pervazları siyah, sarı renkli mermerdir.*Yöresi medrese hücreleri ile çevrilidir geniş bir avlusu görkemli bir giriş kapısı vardır. Zemini beyaz taşlarla döşenmiştir avlunun sağında bir kuyu ve önünde taştan yapılmış bir abdesthane bulunmaktadır.*Çokgen kasnaklı olan kubbe, “14.40 metrelik” çapıyla Kilis’in en büyük kubbesidir. Büyük kubbe görkemli görünümü ve ahenkli uyumuyla dikkatleri çeker*Tekke Camisi’nin akıldan çıkmayacak bölümleri mihrabı ve minberidir tam bir taş işçiliğinin ustalık eseridir camiinin taşları belleklerde iz bırakacak kadar güzeldir.*Kilisteki tekke cami Evliya Çelebi’nin hayran kaldığı osmanlı döneminin en güzel örneklerindendir *Yarım daire biçimindeki mihrabı, Kilis’te özgünlüğü koruyan iki mihraptan biridir. Renkli mermer kullanılarak yapılan süslemeleri ve motifleriyle Zengi ve Memlük sanatı izlerini taşır.
*1553 te yapılan minberin tümü renkli mermerdir kendine özgündür. Harimdeki ilgi çeken objelerin başında minber, ve mermer işçiliği yanında bitkisel ve geometrik öğeleriyle ünlüdür.Harimin kuzey yönünde ağaçtan yapılmış mahfiller de özgün olup, balkon biçimindedir.*Minare caminin kuzeybatı köşesinde, son cemaat yerindedir. Siyah ve beyaz kesme taşlardan yapılan köşeleri mukarnaslı, gövdesi de üç bileziklidir. Silindirik gövdesi çokgendir. Kilis’in en yüksek minaresidir şerefe hücreli mukarnaslarla doldurulmuştur. Külahı taş olan minarenin, mazgal biçiminde beş penceresi vardır.
murataltug1985
02-07-2018, 09:39
Kaynak balıklıgöl.com Balıklıgöl Efsanesi hikayesi,
*urfanın zalim hükümdarı nemrut zalimlikleriyle kendisini Tanrı zannetmeye başlamış ve büyük tapınaklara heykellerini koydurup Halkına baskıyla kendisine Tanrı diye tapmalarını istemiş.**Zalim Nemrut uykusunda kabus görmüş. Kan ter içinde fırlamış sarayın kahinlerini büyücülerini çağırtmış ve rüyasını anlatmış nemrutun rüyasını dinleyenler Efendim, krallığınızda dünyaya gelecek bir çocuk tahtınızı ve saltanatınızı yıkacak, hakimiyetinize son verecek.**danışmanlarına güvenen Nemrut korkuyla kaskatı kesilmiş. Panikle nasıl önlemler alabileceklerini sormuş Sarayın baş kahini efendim krallığınızda doğacak erkek çocuklarını öldürtürseniz , erkekler ve kadınların birbirlerine yakınlaşmalarını yasaklarsanız herkesi asarsanız sorunları çözersiniz .**Nemrut kahinlerinin önerisiyle doğacak erkek çocukları öldürülmüş Ülkesindeki herkesi izlemiş şehirde dehşet ve zulüm başlamış. *Nemrut on binlerce çocuğu öldürtmüş, aileleri darmadağın etmiş. Bütün ülke Nemrutun zulmüyle inliyormuş. Nemrutun Müneccimleri Hükümdarım aldığımız tedbirler yeterli olmadı. Sizi ve tahtınızı yok edecek çocuk yarın gece ana rahmine düşecek.**Nemrut kâhinlerinin sözleriyle paniğe kapılmış. şehirdeki erkekleri toparlayıp şehir dışına çıkarılmasını emretmiş. Nemrut şehri dolaşırken krallık mührünü Azerden istemiş Azerin, aklına karısı gelmiş. Ve nefsine hakim olamamış böylece Zalim Nemrutu yok edecek olan Hz.İbrahim ana rahmine düşmüş.*
*Kahinler Nemrutu tir tir titreten haberi vermişler. Efendimiz tüm önlemlere rağmen sizi yok edecek çocuk ana rahmine düştü Nemrut küplere binmiş ve ülkesindeki tüm erkek çocukların öldürülmesini emretmiş. *Azerden hamile kalan karısı durumunu kocasından saklıyor,muş. Doğum vaktinde Urfa Kalesindeki mağarada nemrudu helak edecek mübarek çocuğu tek başına doğurmuş *Çocuğunu sarıp sarmalayıp mağaranın en dibine gizlemiş. Her gün onu emzirmeye geliyormuş mağaraya. Gelemediğinde açlıktan ve soğuktan oğlunun ölmüş olabileceğini düşünüp ağlıyormuş her seferinde mağarada küçük çocuğu sağ salim görünce mutluluktan uçuyormuş. Mağarada ceylanlar küçük çocuğu kendi sütleriyle besliyorlarmış.**Hz.İbrahim 15 yaşında bir delikanlı ve bir gün kralın askerleri dağa avlanmaya çıkmışlar. ceylanların arasındaki İbrahimi görmüşler. saraya getirmişler. Nemrut, 15 yaşındaki genç, ve güzel delikanlıyı yanına almış genç İbrahim sarayda Nemrutun evlatlığı genç Zeliha ile dost olmuş. *Hz ibrahim sarayda Nemrutun zulümlerine putlara tapınmasına kızmış düşüncelerini arkadaşı Zeliha ile paylaşmış taştan yapılmış putlara tapınmanın anlamsızlığını anlatmış.*İbrahim bir baltayla tüm putları kırmış.
*Hz ibrahim putları kırınca baltasını tapınağın başına yerleştirmiş Nemruta benzeyen büyük heykelin omzuna asmış. Nemrut çılgına dönmüş ve derhal yapanın bulunmasını emretmiş.*Nemrut hz ibrahime sen mi yaptın diyince huzuruna çıkarılmış.son derece sakin balta en büyük heykelin omzunda Yapsa yapsa o yapmıştır. Demiş.
*Putları kıran hz ibrahim ibretlik olsun diye putları kıranın diğer put olduğunu söylemiş Nemrut çok sinirlenmiş, Olur mu böyle saçmalık. O cansız bir taş parçası. Ne yapabilr ki diyince Hz. İbrahim gülümseyerek İşte anlatmak istediğim bu kendi elinizle yaptığınız taş parçalarına nasıl taparsınız onlardan nasıl adalet, ve huzur, beklersiniz taşlar Tanrı olsaydı kendilerini koruyabilirlerdi*
*Nemrut İbrahimin ateşe atılmasını emretmiş.*
Urfa kalesinin kuzeyindeki dağın tepesinden Hz.İbrahimi ateşe atmaya karar vermiş. Allah : Ey ateş, serinlik ve esenlik ol buyurmuş. Hz. İbrahim ateşin üzerine düşünce ateşin yerine berrak bir göl oluşuvermiş. Allahın emri ile hazırlanan devasa ateş bir göle; ateş içindeki odunlar balığa dönüşmüşler. *Varlığına inandığı ve sürekli onu aradığı için Allah, Hz.İbrahime Halilim yani dostum demiş. Bu göle de bu yüzden Halilurrahman Gölü denmiş.*Zelihanın gözyaşlarından oluşan göle ise Zelihanın gözyaşları anlamına gelen Ayn-ı Zeliha Gölü ismi verilmiş.*Nemrut Allahı inkara devam etmiş. Allah ona bir sivrisinek göndermiş.sivrisinek Nemrutun kulağından girip beynine gitmiş. Günlerce Nemrut ağrılar içinde kalmış. büyücüler hekimler derdine derman olamamış Nemruta hiç kimse yardım edememiş. Ve Nemrut, ağrılarından kurtulmak için tokmakla kafasına vurmuş tokmakla kafası parçalayarak can vermiş.
murataltug1985
02-07-2018, 09:39
Kaynak kırmızılar.com ŞANLIURFA BALIKLIGÖL
*Balıklı Göl, Aynzeliha ve Halil-Ür Rahman Gölleri Urfa şehir merkezinin güneybatısındadır İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinir kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile Urfa’nın en çok ziyaretçi çeken yerleridir.
*İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü urfa kalesinin bulunduğu tepeden ateşe atılır.*Bu sırada Allah tarafından ateşe “Ey ateş, İbrahim’e karşı serin ve selamet ol” emri verilir. emiriyle ateş suya odunlar balığa dönüşür. Hz İbrahim bir gül bahçesine düşer. İbrahim’in düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür. Nemrut’un kızı Zeliha İbrahim’e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar.
Zeliha’nın düştüğü yerde de Ayn-ı zeliha Gölü oluşmuştur.**Urfa balıklı göldeki balıklar kutsaldır yenilmezler korunmaktadırlar rivayete göre, Anadolu toprakları işgale düşerse kutsal balıklar melek asker olarak kurtuluş savaşlarına katılacaktır Kutsal balıklara asker balıklarda denilir Urfa efsanelerinin en özeli ve en güzeli kuşkusuz ki Hz. İbrahim’in ateşe atılma öyküsüdür*Tek tanrıcı üç semavi dinler İslamiyet, Musevilik ve Hıristiyanlık tarafından tanınan kutsal kitaplarda geçen Hz. İbrahim’in Urfa’da doğduğu rivayet edilir.
*Zalim Kral Nemrut yıldızlarda, bir adamın putperestliğe savaş açacağını görür. Bu adam Hz. İbrahim’dir. sadece Nemrut’un putperestliğine başkaldırmamış, kızı Zeliha’ya da gönlünü kaptırmıştır. Kral Nemrut Hz. İbrahim’in yakılması emreder *Balıklı Göl’ün bulunduğu yere, nemrut büyük bir ateş yaktırır Ateşin karşısındaki tepeye yaptırılan iki büyük mancınık yaptırılır hz İbrahim ateşe fırlatılır. ateş göle, odunlar ise balıklara dönüşür.*Balıklı göl ve balıkları kutsaldır; her kim balıklardan yerse kör olacaktır gölün adı Halil-ür Rahmandır “Allahın Dostu” anlamına gelir ve Hz. İbrahim’in kutsallığını yansıtır. Bugün göl Halil-ür Rahman, ve Balıklı Göl olarak anılıyor.*Hz İbrahime ağlayan Nemrut’un kızı Zeliha’nın gözyaşlarından Balıklı Göl’ün yanında küçük bir göl oluşur, bu gölün adı ise “Zeliha’nın gözü” yani“Ayn-Zeliha”dır.
*Balıklı gölde karşısındaki tepede hz ibrahimin ateşe atıldığı mancınıklar bugün sağlam ve ayakta İnanışa göre sütunların altında “bitmeyen su”, ve “bitmeyen altın” bulunuyor; biri yıkılırsa Urfa altına, diğeri yıkılırsa Urfa suya gömülecek *Balıklı Göl’ün hemen yanında Salahaddin Eyyubi’nin yeğeni Melik Eşref tarafından 1211 de yaptırılan Halil-ür Rahman Cami balıklı gölün doğal güzelliğine mimari bir estetik katıyor. *Balıklı Gölde adı Halil-ür Rahman ve Ayn-ı Zeliha gölleri balıklar ve etrafındaki asırlık çınar söğüt ağaçları ile dinlenilebilecek yerlerdir.
*Efsaneye göre Hz. İbrahim Peygamber’in,zalim hükümdar Nemrut ve halkının taptığı putlarla savaşır tek Tanrı inancını savunur Nemrut onu Şanlıurfa Kalesinden ateşe atar Allah tarafından ” Ey ateş İbrahim’e karşı serin ve selamet ol” emri verilir ateş suya odunlar balığa dönüşür. Hz. İbrahim’in düştüğü yere Halil-ür Rahman Gölü adı verilir Bu gün Halil-ür Rahman Camii, Hz. İbrahim’in düştüğü makam, medrese, hazire ve türbelerden meydana gelmiş bir külliyedir
*Nemrut’un evlatlığı Zeliha Hz. İbrahim’e aşıktır ona inandığı için kendisini ateşe atar. Zeliha’nın düştüğü yere de Ayn-ı Zeliha Gölü denmektedir. Balıklı göl de kutsadır balıklar avlanamaz
*Halil-ür Rahman Camii ve Rızvaniye Camii Halil-ür Rahman Gölü’nün iki tarafında yer alır Halil-ür Rahman Camii Bizans Dönemi’ne ait Meryem Ana Kilisesi yerine inşa edilmiştir. Rızvaniye Camii ise I8.yüzyıl’a ait bir Osmanlı yapısıdır.
murataltug1985
02-07-2018, 09:39
Kaynak gapgündemi.com urfa ulu camii
*Ulu camii tarihe meydan okuyor Birçok kavmin medeniyetler kurduğu Şanlıurfa eski yapılarıyla birçok medeniyetin izini taşıyor. ulu cami asırlar sonra tüm görkemiyle hala ayakta duruyor.
*Dünyanın en eski yerleşim yeri Şanlıurfa tarihi ipek yolu üzerindedir medeniyetler beşiğidir Birçok kavimin göç ettiği Şanlıurfa eski yapılarıyla birçok medeniyetin izlerini taşıyor.*tarihi ulu cami uzun yıllara ve asırlara rağmen hala dimdik ayakta
*Divan yolu Caddesinde bulunan Ulu Camii sinagog iken kiliseye çevrilmiş ve yıkıldıktan sonra Büyük Selçuklular döneminde Zenginler tarafından yaptırılmıştır *75 kolon üzerine bina edilen 1200 kişi kapasiteli Kızıl Kilise olarak bilinen Ulu Cami mimarisiyle tarihten izler taşıyor.*Ulu cami Urfadaki camilerin en eskisidir*ulu camide 30 yıl görev yapan emekli müezzin Bahaddin Şuhedaroğlu, "Ulu cami eski bir sinagogtur M.S. 436'da ölen Piskopos Rabula tarafından Stephon Kilisesi'ne dönüştürülmüştür. Kırmızı renkteki mermerlerinden Kızıl Kilise" olarak adlandırılır kilisenin yerine 1175 te Zenginler tarafından yaptırılmıştır 1684, 1779, 1780 ve 1870 de onarım görmüştür" dedi.
*Urfa Ulu Camii, Halep Hükümdarı Nureddin Zengi tarafından tamir ettirilip Halep Ulu Camii'ne benzetilmiştir Urfa Ulu Camii' de halep ulu camii ile aynı dönemde yaptırılmıştır
*İslam fetihlerinden sonra, camii sütunlarında kullanılan kırmızı mermerler nedeniyle urfa ulu camiye "Mescid ül- Hamra Kırmızı mescit" denilmiştir*Urfa ulu camii sinagogtan camiye dönüştürülmüş kilise yıkılarak ulu camii yapılmıştır*Ulu Camii Anadolu'daki çok ayaklı camiler grubundadır kıble duvarına paralel çapraz tonozlarla örtülüdür yatık ve dikdörtgen planlıdır. son cemaat yeri, Anadolu'da ilk kez Şanlıurfa Ulu Cami'nde kullanılmıştır. *Ulu cami mihraba paralel üç bölümden oluşmaktadır. mihrap önünde bir kubbe yer alır. Harim kısmı olan ana ibadet alanı ve iç kısımda dört giriş kapısı vardır. yapıda, üst örtü olarak, tonoz kullanılmıştır"
*Caminin içindeki su kuyusu şifalıdır Caminin harim kısmında ki kuyuda Hz. İsa'nın, Kral Abgar'a, Havarisi Thomas'la gönderdiği mendil düşmüştür. suyunun, şifalı olduğu halk ziyaret ederek suyunu şifa niyetine içiyor *Camiinin avlusunda kiliseye ait olan çan kulesi bulunuyor Sekizgen yapılı çan kulesi bugün minare olarak kullanılıyor minareye çevrilmiş ve Cumhuriyet döneminde saat kulesine dönüştürülmüş minare şehrin ilk ve tek saat kulesi
*Camii avlusunun kuzeybatısı mezarlıktır. türbede, 1823 te vefat eden, Halidi Tarikatı'nın kurucusu Mevlana Ziyâeddin Hazretleri'nin küçük oğlu Şehabeddin Ahmet'in mezarı bulunmaktadır. Türbe, ŞURKAV tarafından restore edilmiştir.
*caminin Divanyolu'na çıkan kapıda Şıh Bekir Hazretlerinin kabri var Hoca Halil Efendi vakfiyesinden öğrenildiğine göre, yanında Şeyh Ebubekir Efendi'nin XVI. yüzyılda yapılmış sebili bulunmaktadır.*Türbede Şeyh Ebubekir Efendi'nin sandukası bulunuyor. Eskiden Ulu Cami'ye gelenlere şerbet ikram ediliyordu" *Cami avlusunda 80 yıllık geçmişi olan güneş saati yer almakta "Dört köşeli taşlardan yapılan 1,5 metre yüksekliğindeki taşların ortasındaki demir çubuğun gölgesi güneşin durumuna göre yer değiştiriyor. Geçmiş tarihlerde İnsanlar demir çubuğun gölgesiyle namaz vakitlerini öğreniyorlardı"
*ULU CAMİİ 1170 te Selçuklularca harabeye dönmüş kızıl kilisenin yerine 5 yıl içerisinde
75 Kolon Üzerine Yapıldı 6 Bin Kişi Namaz Kılabilir
*Cami avlusunda kiliseye ait kolonlar ve süslü taşlar var. caminin minaresi 2 bin yıllık Cami avlusundaki güneş saati de 80 yıllık Camimizin uzunluğu 166 metre Genişliği 16.50 metre içeride 1200 kişi Avlusunda 6 bin kişi namaz kılabilir" camii 75 kolon üzerine yapılmıştır.
murataltug1985
02-08-2018, 09:09
EN GÜZEL DUA ZİKİRDİR
ELİMİZİ SEMAYA KALDIRIYORUZ TÜM ŞEHİTLERİMİZE TÜM ÖLMÜŞLERİMİZE TÜM SEVDİKLERİMİZE VE TÜM İNSANLARA ALAHIN 99 İSMİ İLE İSTİYORUZ
ALLAH *ER-RAHMAN*ER-RAHİM**EL-MELİK*
EL-KUDDÜS*ES-SELAM*EL-MÜMİN*EL-MÜHEYMİN*
EL-AZİZ*EL-CEBBAR*EL-MÜTEKEBBİR*EL-HALIK*
EL-BARİ*EL-MUSAVVİR*EL-GAFFAR*EL-KAHHAR*
EL-VEHHAB*ER-REZZAK*EL-FETTAH*EL-ALİM*
EL-KABID*EL-BASIT*EL-HAFID*ER-RAFİ*EL-MUİZ*
EL-MÜZİLL*ES-SEMİ*EL-BASİR*EL-HAKEM*
EL-ADL*EL-LATİF*EL-HABİR*EL-HALİM*EL-AZİM*
EL-GAFUR*EŞ-ŞEKUR*EL-ALİYY*EL-KEBİR*
EL-HAFIZ*EL-MUKİT*EL-HASİB*EL-CELİL*
EL-KERİM*ER-RAKİB*EL-MÜCİB*EL-VASİ*
EL-HAKİM*EL-VEDUD*EL-MECİD*EL-BAİS*
EŞ-ŞEHİD*EL-HAKK*EL-VEKİL*EL-KAVİYY*
EL-METİN*EL-VELİYY*EL-HAMİD*EL-MUHSİ*
EL-MÜBDİ*EL-MUİD**EL-MUHYİ*EL-MÜMİT*
EL-HAYY*EL-KAYYUM*EL-VACİD*EL-MACİD*
EL-VAHİD*ES-SAMED*EL-KADİR*EL-MUKTEDİR*
EL-MUKADDİM*EL-MUAHHİR*EL-EVVEL*EL-AHİR*
EZ-ZAHİR*EL-BATIN*EL-VALİ*EL-MÜTEALİ*
EL-BERR*ET-TEVVAB*EL-MÜNTEKİM*EL-AFÜVV*ER-RAUF*MALİKÜL MÜLK*ZÜL-CELALİ VEL İKRAM
EL-MUKSİT*EL CAMİ*EL GANİY*EL-MUĞNİ
EL-MANİ*ED-DARR*EN-NAFİ*EN-NUR*
EL-HADİ*EL-BEDİ*EL-BAKİ*EL-VARİS*
ER-REŞİD*ES-SABUR*
Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize bir fatiha okuyalım
Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn amin
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.
murataltug1985
02-08-2018, 09:09
Kaynak tdv islam ansiklopedisi.info ULUCAMİ
*İslâm beldelerinde inşa edilen şehrin en büyük camisidir bulundukları şehrin isimleriyle anılmış cuma camisi” ve “câmi-i kebîr” isimleriyle tanınmıştır. *Fethedilen şehirlerde en büyük ibadet yeri camiye çevriliyor ve büyük bir cami yapılıyordu.ordugâh camileri diye adlandırılan Basra, Kûfe ulucamileriyle Kahire Fustat’ta Amr b. Âs Camii ulu camiinin ilk örneğidirkabul revaklı avlulu ve çok ayaklı planda yapılmıştır.
*Ulucamilerden Emevîler devrindeki Mescid-i Aksâ örnek alınarak yapılan Şam Emeviyye Camii, mihraba paralel üç nefli olup mihrabı dikine kesen bir transepte sahiptir. Kayrevan Ukbe Camii revaklı avlulu ve mihraba dik nefleri vardır mihrap önündeki nefler enine gelişmiştir. *Endülüs’te Kurtuba Ulucamii çok ayaklı bir camidir genişletilmiştir. Abbâsî devrindeki Bağdat Ulucamii revaklı avlulu ve çok ayaklıdır Sâmerrâ’da Mütevekkil-Alellah’ın yaptırdığı Sâmerrâ Ulucamii ve Ca‘feriyye’de Ebû Dülef Camii revaklı avlulu ve mihraba dik nefli olup ordugâh camileridir.
*Kahirede İbn Tolun Camii revaklı avlulu ve mihraba paralel neflerden meydana gelmektedir.
*Fâtımîlerin Tunus Mehdiye Ulucamiisi mihraba dik neflere sahiptir. Kahire’deki Ezher ve Hâkim camileri revaklı avlulu ve mihraba paralel neflidir mihrap ekseninde transepte yer alır. Murâbıtlar zamanında Cezayir’de inşa edilen el-Câmiu’l-kebîr ve Tilimsân Ulucamii iç görünüşleriyle birbirine benzer ve çok ayaklı cami tipindedir
*Muvahhidler devrinde Rabat’ta yaptırılan Hassân Camii mihraba dik neflidir mihrap önünde üç paralel nef yer alır Merînîler zamanında Tilimsânda inşa edilen Mansûre Camii revaklı avlulu mihraba dik neflerden meydana gelir, nefler mihrabı paralel neflerle kesmektedir.*Türk dünyasında İran ve Afganistan coğrafyasında ulucamiler yapılmıştır. Gaznelilerin Leşker-i Bâzâr Ulucamii mihraba paralel iki nefli ve mihrap önü kubbelidir Büyük Selçukluların İsfahan Cuma Camii mihrap önü kubbelidir ve Büyük Selçuklular eyvanlı ve avlulu camiiler yapmıştır*eyvanlı revaklı avlulu ve mihrap önü kubbeli ilk camii Zevvâre Cuma Camiidir Erdistan Cuma Camii’nde de Zevvâre’deki plan tekrar edilmiştir. İlhanlı devrinden Kâşân vilâyetindeki Netanz Cuma Camii eyvanlı revaklı ve avluludur*Anadolu’da Artuklu, Dânişmendli, Saltuklu, Mengücüklü ve Selçukluların inşa ettirdiği ulucamilerin farklı plan ve şemaları vardır mihraba dik paralel nefli ve mihrap önü kubbeli yapılardır.
Osmanlı devrindeki camii yapıları çok birimli ve çok kubbeli binalardır Anadolu dışındaki ulucamiler bulundukları şehrin adıyla anılmıştır
murataltug1985
02-08-2018, 09:09
Kaynak tdv islam ansiklopedisi.info ULUCAMİ
Adana Ulucamii.*
*1508 yılında Ramazanoğlu Halil Bey tarafından inşasına başlanıp Ramazanoğlu Pîrî Mehmed Paşa 1541 de tamamlamıştır bir külliyedir*Külliyenin imaretle Çarşı Hamamı’nın kadınlar kısmı yıkılmıştır Gön Hanı’nın sadece kapısı ayaktadır yapı haraptır Ulucami ile içinde bulunan türbe, medrese ve diğer yapılar orijinalliğini korumuştur*Adana ulu camii Külliyesi, Ramazanoğulları’nın XVI. yüzyılda yaptırdıkları dinî ve sosyal yapılarla birlikte Adana’nın Türk şehri haline gelmesine büyük katkı sağlamıştır.
*Taş ve tuğla işçiliğinin kullanıldığı adana ulucami asıl cami, türbe ve eski bölüm olmak üzere üç kısımdır caminin sütunlarla ve neflerle kıbleye paralel bölünmüş harimine kuzeydeki avludan sivri kemerli üç kapıyla girilmektedir. *Harimin batısında Ramazanoğulları beylerinin namaz kıldığı bir bölüm ve sandukalar vardır mihrabın önünde bir türbe yer almaktadır. Sandukalar ve duvarlar çinilerle kaplanmıştır. Mihrap, çiniler ve minber Zengî ve Memlük geleneğini yansıtır*Avlu tarafında sade başlıklı sütunlar oluklu kiremitler kaplı kubbeler kuzey tarafında revaklar bulunmaktadır. Halil Bey tarafından konulan 1509 tarihli taçkapısı siyah-beyaz taş işçiliğiyle Memlük üslûbunu yansıtır. *kemerleri şerefesi minaresi ve batı kapısı 1541 de Ramazanoğlu Pîrî Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır tuğla işçiliği kullanılmıştır Suriye ve Mısır mimarisinden etkilenilmiştir mukarnaslı sivri çatısı Bağdat’taki Sitti Zübeyde Türbesi’ni andırır*Adana Ulucamii, Artuklu geleneğini devam ettirmiştir renkli taş süslemeleri yüksek kasnaklı sivri kubbeleriyle Memlük, dilimli kemerleriyle Zengî üslûbunu çinileriyle Osmanlı mimarisini yansıtır
Afşin Ulucamii.*
*Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesindedir Dânişmendli Pîr Ali’nin oğlu Mehmed tarafından 1571 de inşa ettirilmiştir. Efsûs Köyü Mescidi Pîr Ali ya da Turabollu Camii olarak da bilinsede Cumhuriyetle ulucami adıyla anılmıştır. *Günümüze sadece minaresi ve avlu kapısı özgün biçimde ulaşmış ilk yapı 1979’da yıkılmış ve yerine betonarme bir cami inşa edilmiştir. *Doğubatı istikametinde enine gelişir eğimli bir alan üzerindedir Camiye batı köşesindeki basık kemerli bir kapıdan girilir. Kaba yontu ve kesme taş malzeme ile inşa edilmiştir üst örtüsünde ahşap malzeme kullanılmıştır.*Son cemaat yeri arazinin eğimi sebebiyle harimin batısındadır . tek sahınlı son cemaat yeri, caminin XIX. yüzyılda geçirdiği onarımda genişletilerek mihraba dik üç nefli hale getirilmiştir. *Neflerde kemer dizileri ve ahşap direk kaidelerinde devşirme sütun başlıkları kullanılmıştır. Batı cephesindeki kemerli cephe onarım görmüş, kemerler örülerek pencere ve kapı açıklığı yerleştirilmiştir giriş kuzey köşesindeki kapı ile sağlanır Üst örtü ahşap damdır.
*harim sekiz adet pencere ile aydınlatılmıştır. Alt pencereler dikdörtgen formlu, üst pencereler sivridir Harimin kuzeydoğu ve kuzeybatısı mahfil şeklinde değerlendirilmiştir. Güney duvarında sade mihrap yuvarlak kemerli, yarım daire kesitli bir nişe sahiptir sıvanıp boyanarak özgün niteliğini yitirmiştir. *Mihrabın batı yönündeki minber özenli bir ahşap işçiliğine sahiptir. Caminin güneybatı köşesindeki tek şerefeli kesme taş minare yapının geçirdiği onarımında inşa edilmiştir. yan tarafı taşla örülmüştür *profilli bir silme ile şerefeye geçilmektedir. Taş şerefenin altı mukarnas bezemelidir. Petek konik bir külâhla sona ermektedir.*İnşa kitâbesi yıkım esnasında kaybolmuştur. cami, Mayıs 1571 de inşa ettirilmiştir. 1718 ve 1832 onarım geçirmiştir camiyi Afşinli Seyyid Hacı Muhammed onartmıştır. harim kısmına ek olarak son cemaat yeri genişletilip mescide dönüştürülmüştür, minare ve avlu kapısı yapılmıştır. Harime giriş kapısı konulmuştur. *Caminin gelirini XVII. yüzyılda Ashab-ı Kehf Vakfı karşılamaktadır XIX. yüzyıl da camiye vakıf tahsis edilmemiştir yapı ana hatlarıyla merkezî kubbeli, sekiz destekli harim mekânı, önünde beş gözlü son cemaat yeri ve kuzey köşelerine yerleştirilmiş iki minareden oluşmaktadır.
murataltug1985
02-08-2018, 09:10
Kaynak tdv islam ansiklopedisi.info ULUCAMİ
Afyon Ulucamii.*
*Eski Afyon kalesinin güneybatısında yer alan Anadolu Selçuklularına ait ahşap direkli cami 1272 de inşa edilmiştir. XIX. yüzyılda Hoca Bey Camii diye bilinen yapı bu tarihten itibaren ulucami şeklinde anılmıştır. *Yapıyı yaptıranın Sivastos oğlu Ali Bey olduğu kabul edilmektedir. Sâhibataoğulları’ndan Nusretüddevle Ahmed zamanında 1341 de Emîr Muzafferüddin tarafından onarıldığı belirtilmektedir. 1765, 1851, 1947 ve 1984 te onarılmıştır*Ulucami moloz taş malzeme ile yamuk dikdörtgen biçiminde yapılmıştır. Üzeri kırma çatı ile örtülüdür ortasındaki aydınlık feneri 1947’deki onarımda kapatılmış, 1983 te çatısı yenilenmiştir. Yapının kuzey, doğu ve batı yönlerinde üç girişi mevcuttur. batı cephesindeki girişte sivri kemerli bir niş içinde mermer onarım kitâbesi vardır. Yapının cepheleri belli bir düzen göstermeyen pencere açıklıklarına sahiptir. *Güneydeki pencereler sivri kemerli ve dikdörtgendir batıdakiler ise sivri kemerli, kuzey ve doğu yönlerinde ise dikdörtgendir Kuzey pencereleri saçak altındadır bu cephede çörtenler vardır.*Yapı ahşap sütunlarla mihraba dik dokuz nefe ayrılmıştır. Mukarnaslı başlıklara sahip silindir sütunlar mermer kaideler üzerindedir mukarnaslı başlıklar, ahşap kirişler ve lambrilerde geometrik, bitkisel, yazılı ve figürlü kalem işi süslemeleri vardır süslemelerin çok azı zamanımıza ulaşmıştır
kuş ve horoz figürlü tek parça müzededir
*Yapının kuzey duvarında mahfil uzanır. Ahşap mahfilin ahşap korkulukları yenilenmiştir. Yapının kıble duvarındaki kesme taş mihrab dikdörtgendir mihrap silindirik sütunlar üzerine oturur mukarnaslı kavsaraya sahiptir.
*Bitkisel bordür ve nesih hatları ile çevrelenen mihraptaki hatları Hattat Hacı Murad yapmıştır ahşap minber geometriktir Minberin ahşap kapısını ve ahşap işlerini Neccâr Emîrihac Bey yapmışdır.*Caminin minaresi kuzey cephesinin batısında, kuzey kapısının yanındadır. Minarenin kaidesi kesme taştandır ve kare planlıdır Kaide kesme taşlarla, beden duvarlarının bitimine kadar devam etmektedir. *Gövde kaideden itibaren tuğla örgüdür yeşil sırlı tuğladan baklava motifleri kullanılmıştır. Sade bir şerefesi olan minare şerefe üzerinde incelerek konik bir külâhla sonlanmaktadır.*Afyon ulu camii Farklı dönemlerde onarımlar geçirmiştir minaredi Yıldırım Bayezid devrinde tekrar onarılmıştır
*1984 teki onarımında şerefesi yenilenmiştir. Minarenin kaidesi sivri kemerli ayna taşına sahiptir çeşmesi Osmanlı döneminde yapılmıştır Selçuklulardan günümüze ulaşan ahşap direkli camilere bir örnektir olup özgün mimarisiyle önemli bir miras ve ata yadigarı ced mirasıdır
Aksaray Ulucamii.*
*Osmanlı devrinde Karamanoğlu Mehmed Bey Camii adıyla geçen yapı ulucami adını sonradan almıştır. Cami Anadolu Selçuklu yadigarıdır Sultan Mesud zamanında inşa edilip II. Kılıcarslan döneminde onarılmıştır*Caminin minberi selçuklu yadigarıdır minberin mimarı Hoca Nûştegindir mimar Fîruz tarafından Karamanoğlu Mehmed Bey zamanında 1408 de yenilenmiştir. Bazı araştırmacılar camiinin Karamanoğlu Mehmed zamanında yaptırılıp oğlu II. İbrâhim in 1431 de tamamlatıldığını minberin II. İbrâhim tarafından Selçuklulardan getirildiği ileri sürülmektedir.
*1706 da minare eklenen yapı 1883’te onarım geçirmiştir. 1901 de yapının batısına şadırvan eklenmiştir. Cami 1925’te mühendis Sâlih Bey tarafından onarılmıştır batı cephesi ve taçkapıda değişiklikler yapılmış, minaresiyle şadırvanı yenilenmiştir. Yapı en son olarak 1980’de tamir edilmiş ve üst örtüsü yenilenmiştir.*Çok ayaklı bir camidir ve kareye yakın dikdörtgendir Kesme taştan inşa edilen caminin cephe duvarları batıda beş, kuzey ve güney yönlerinde üçer payanda ile desteklenir Yapının kuzeybatısı dikdörtgen planlıdır batı cephesinde kitap satış yerleri vardır
*Caminin aydınlatılması dikdörtgen pencerelerle sağlanır. düzensiz pencereler batı ve güney cephelerinde iki sıra, kuzey ve doğu cephelerinde ise tek sıradır Güney ve doğu cepheleri sivri kemerlerle şekillenmiştir pencereler kemerlerin içine yerleştirilmiştir. *Yapının batı ve kuzey cephelerinde giriş bulunmaktadır. Ana giriş batı cephesindedir Cephenin ortasında yer alan
taçkapı dikdörtgendir Mukarnaslı kavsaraya sahiptir, sivri kemerli girişinde nişler görülmektedir. Cephenin iki yanında düzenlemelerde mukarnaslı bir niş vardır. düzenlemenin üzerinde dilimli kemerler ve rozet motifi mevcuttur. Üstteki alanda şemse formunda bitkisel bezeme görülmektedir. taçkapının üstü bitkisel bezemeli alınlıkla sonlanmaktadır.*Yapı iç mekânda sivri kemerlerle bağlanan on iki pâye ile yirmi beş birime ayrılmıştır. birimlerin üzeri tonozla örtülüdür. Tonozlar kilit taşı süslü kaburgalı ve çapraz tonoz şeklindedir. Mihrap kubbe kemerleri üzerine oturmaktadır; Kubbe eteğinde yuvarlak nişler görülmektedir.nişler önceden pencere açıklığı olup örülerek kapatılmıştır
*Müezzin mahfilinden kubbeye geçiş pandantiflerle sağlanmıştır. kuzeyinde mukarnaslı tonoz vardır. Yapının kuzeyi iki kattır Mahfile çıkış batı duvarındaki ahşap merdivenle sağlanır kuzey cephesinden mahfile geçişi sağlayan bir kapı vardır. Güney duvarının sağ kıble köşesinde sonradan örülmüş bir kapı açıklığı görülmektedir.*Yapının süsleme açısından en önemli kısmı ahşap minberidir. Selçuklu dönemine aittir minber kündekârî tekniğiyle yapılmıştır sedef kakma ve kabartma süslemeler dikkat çeker Bitkisel ve geometrik motiflerle bezeli minberin kapı kanatlarında Selçuklu sülüsüyle yazılmış sûreler vardır. *alçıdan yapılmış mihrabı selçuklunun son dönem yadigarıdır. Dikdörtgen çerçevelidir dilimli bir kemer ve içinde mukarnas kavsaralı nişten meydana gelir. *1925’teki yapılan onarımlarda yenilenen minaresi camiden bağımsızdır Kesme taş minaresenin altıgen planlı, gövdesi çokgendir. Çift şerefeli minaresi konik bir külâhla sonlanmaktadır. tamirlerde dış cephesinde değişiklikler yapılan Aksaray Ulucamii iç planı ile özgünlüğünü korumaktadır.
murataltug1985
05-24-2018, 06:36
Kaynak Yeni Şafak.com
Dünyanın en ilginç camileri
Ramazan'ın gelmesiyle dolup taşan camiler, ilginç tasarımları ile şaşırtıyor. Birlik olmanın en güzel yolu oralarda. Müslümanlar, günde beş vakit bir arada birbirlerinin dertlerinden, sevinçlerinden haberdar oluyor. dayanışma, kardeşliğin pekiştiği camilerde Müslümanlar, tek bir yöne dönüyor ve secdeye varıyor. Pakistan'dan Fas'a İspanya'dan Türkiye'ye ümmet coğrafyasını bir araya getiren camiler
Sultan Ömer Ali Seyfeddin Camii
Brunei Sultanlığı'nın başkenti Begawan'da inşa edilip 1958 de tamamlandı. 28. Brunei Sultanı tarafından yaptırıldı cami, Brunei'deki İslam inancının sembollerinden biri ve Asya Pasifik bölgesindeki modern İslam mimarisine örnek Sultanlığın turist çeken yapısı Brunei nehri üzerinde oluşturulmuş yapay lagüne inşa edildi İtalyan mimari özelliklerini taşımaktadır.
Şah Faysal Camii
Pakistan`ın başkenti olan İslamabad`ın kuzeyinde yer alıyor. Pakistan`ın ulusal camisinin ismi Suudi Kralı Faysal Bin Abdülaziz`den geliyor. Camide kubbe ya da kemer yoktur. Büyük bir Arap çadırını andıran Cami'nin üst kısmı Margalla tepelerinin görünümüne benziyor. Kalem şeklindeki minareleri ise Türkiye cami minareleri ile benzerlik taşımakta.
Caminin yapım hikayesi 1966 da Suudi Kralı Faysal bin Abdülaziz, Pakistan'a hediye yaptırmaya karar verip 1969 da dünya genelinde yarışma düzenledi. 43 ülkenin katıldığı yarışmada birinci, Türkiye'den Kocatepe Camii mimarlarından Vedat Dalokay`ın projesi oldu. 1976 da Pakistan Hükümeti Arabistan Devleti`nden alınan 130 milyon Suudi Riyali ile inşaya başladı ve 1986 da tamamlandı.
Binanın girişindeki havuz haricinde, harimin ortasında da bir havuz bulunuyor. Caminin üçgen şeklindeki harimine revaklı avludan giriliyor. caminin piramidini meydana getiren plaklar sayesinde yapıya ışık giriyor ve havalandırması sağlanıyor. Cami, teknolojik değil, yerel yapım teknikleri ile inşa edilmiş. Rekorlar kitabına girmiş dünyanın en büyük camisi; ana harimi 10 bin, revaklı kısmı 24 bin, avlusu 40 bin kişilik kapasiteyle 74 bin kişinin aynı anda ibadet etmesine olanak sağlıyor.
II. Hasan Camii
Fas'ın Kazablanka şehrindedir. Fransız mimar Pinseau tarafından tasarlanan ve Bouygues tarafından inşa edilen cami, Atlantik kıyısında denizin doldurulması ile elde edilen bir alanda inşa edilmiştir. Aynı anda 25.000 kişinin cami içinde 80.000 kişinin avluda namaz kılmasına olanak verecek derecede geniş olan caminin minaresi, 210 metrelik uzunluğu ile dünyanın en uzun minaresidir.
Ulu Camii (Çivisiz Camii)
Anadolu'da ahşap direkli camilerin en eskisi Afyonkarahisar'daki Ulu Cami, turistlerin en çok ilgi gösterdiği mekanlar arasında Sahipata Nusretiddün Hasan tarafından, ahşap ustası Neccar Hacı Bey'e 1272 de yaptırılan Ulu Cami, Selçuklu ahşap ve taş işçiliğini yansıtan en önemli örnek Ağaç kurtlarının yemediği abanoz ağacından yapılan 9 asırlık kapı hiçbir korucuyu madde olmadan günümüze kadar*gelmiştir. Mihrabındaki kenar hatlar mermer üzerine oymadır. Besmele ve Ayetel Kürsi bulunan mihrabın son kısmında mihrab ustalarının isimleri yer almaktadır. Mihrabın üst kısmında İhlas Suresi bulunmaktadır surenin ilk iki ayetinin düz, son iki ayetinin ise ters asimetrik yazılmıştır. Camide zamanın müftülerinden Çil Hafiz Ali Rıza Efendi'nin mezarı bulunuyor. Öğrencileri tarafından buraya defnedildiği biliniyor.
Zahir Camii
Modern ve klasik mimari eserlerin ve birbirinden güzel camilerin yer aldığı Malezya'da ki ünlü camilerden biri de, Zahir Camii'dir. olağanüstü mimari eser Zahir Camii'nin yapımına 1912 de başlanmış 1915 de Malezyalıların hizmetine sunulmuştur. Malezya'nın önemli yerleşim yerlerinden Kedah'ın merkezinde yer almaktadır. Zahir Camii, Malezya'nın en büyük ve en eski camisidir. ana renk beyazdır. Kubbeler, minareler avlu beyaz renktedir Malezya'nın en güzel camilerindendir mimari son Sultan Zeynel Abidin'in özel tasarımlarından esinlenilmiştir. her yıl Kur'an'ı Kerim'i yarışması yapılır dünya üzerindeki en güzel 10 camiden biri seçilmiştir. 5 adet büyük kubbesi ve küçük kubbeleri ve heybetli görünüşüyle masallardaki sarayları andırmaktadır.
dış cephesinin güzelliğinin yanı sıra, asıl göz alıcı kısmı iç kısmıdır caminin ihtişamlı avizeleri ve duvar aydınlatmalarıyla iç görünümü muhteşemdir. en güzel özelliklerinden biri de Zahir Camii'nin avlusuna döşenen mermerler üzerindeki çiçek ve yapraklardan oluşan süslemelerdir büyük ve gösterişli bir kapısı vardır. Malezya Kedah şehrine giderseniz, şehrin kalbi olan Zahir Camii'ni mutlaka ziyaret edip unutamayacağınız izlenimler edinin
Şeyh Zayed Camii
Şeyh Zayed Camii, Abu Dabi'de Birleşik Arap Emirlikleri'nin kurucusu, 2004'te hayatını kaybeden Devlet Başkanı Şeyh Zayed in anısına, 2007 de ibadete açıldı Dünyanın sayılı camilerindendir 2.412 metrekareye sahip olup 40 bin kişi aynı anda ibadet edebilir Cami, 1988 de uluslararası bir tasarım yarışmasında Suriyeli mimar Yousef Abdelky tasarladı 1996 da başlatılan proje 2004 te Şeyh Zayed'in ölümüyle onun adını aldı. Şeyhin naaşı camideki anıt mezara defnedildi 2007 de tamamlanıp halka açıldı Türk ve Arap camii mimarisi olmak üzere, Kuzey Afrika, İran, Hindistan gibi İslam mimarisi uygulandı 82 kubbe ile örtülü mekan, 1048 kolon tarafından taşınan caminin dört köşesinde birer minare bulunur.
murataltug1985
05-24-2018, 06:36
Süleymaniye Camii
Süleymaniye Camii, I. Süleyman adına 1551-1557 yıllarında İstanbul'da Mimar Sinan tarafından inşa edildi. Koca Sinan'ın kalfalık eseridir Camii, medrese kütüphane, hastane, sıbyan mektebi, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşan Süleymaniye Külliyesi'nin parçasıdır Klasik Osmanlı Mimarisinin en önemli örneklerindendir.
İstanbul'da yüzü aşkın depreme karşın, caminin duvarında en ufak çatlak oluşmamıştır. caminin kubbesi 53 m. yüksekliğinde ve 27,5 m çapındadır. ana kubbe, Ayasofya'daki gibi, iki yarım kubbe ile desteklenmektedir. Kubbe kasnağında 32 pencere bulunur Cami avlusunun köşesinde birer minare bulunmaktadır. minarelerin camiye bitişik üçer şerefeli ve 76 m. yüksekliğinde, kuzey köşesindeki iki minare ise ikişer şerefeli 56 m. yüksekliğindedir. Cami, kandil islerini temizleyecek hava akımına uygun inşa edilmiştir.
cami içinde, yağ lambalarından çıkan islerin tek bir noktada toplanmasını sağlayan bir hava akımı oluşturacak şekilde inşa edilmiştir. Camiden çıkan isler ana giriş kapısındaki odada toplanmış ve isler mürekkep yapımında kullanılmıştır. Fil ayağı destekli ana ve destek kubbeleri 28 revakın çevrelediği cami avlusunun ortasında dikdörtgen bir şadırvan bulunmaktadır. Caminin kıble tarafında Sultan Süleyman'ın ve eşi Hürrem Sultan'ın bulunduğu hazire mevcuttur. Sultan Süleyman'ın türbesinin kubbesi yıldızlarla donanmış gökyüzü imajını vermesi için, içeriden, metalik plakalara yerleştirilmiş pırlantalar ve elmaslarla süslenmiştir. Süleymaniye camiinin 4 minaresi vardır. nedeni Kanuni'nin İstanbul'un fethinden sonraki dördüncü padişah; dört minaredeki on şerefinin de Osmanlının onuncu padişahı olduğunun işaretidir.
Osmanlı külliyeleri içinde Fatih külliyesinden sonra ikinci büyük külliye Süleymaniye külliyesidir. İstanbul yarımadasının Haliç, Marmara, Topkapı Sarayı ve Boğaziçi'ni gören ortadaki en yüksek tepesinde inşa edilmiştir. Cami, medrese darüşşifa, darülhadis, çeşme, darülkurra, darüzziyafe, imaret, hamam, tabhane, kütüphane ve dükkânlardan meydana gelen külliyede Mimar Sinan'ın türbesi dış avlu duvarlarının karşısında mütevazı küçük bir yapıdır.
Emevi Camii
Emevi Camii, Şam Ulu Camii Şam'ın eski şehir kısmında yer alır ve dünyanın en büyük ve en eski camilerindendir. 634 te, Şam'ın Araplarca alınmasıyla Roma İmparatoru I. Konstantin zamanında Vaftizci Yahya'ya adanmış Hıristiyan bazilikasının yerine cami yapılmıştır. Cami, Vaftizci Yahya kafası gibi kutsal emanetleri muhafaza eder. camiide Şiilik için önemli noktalar vardır. Bunlar arasında Peygamber torunu hz Hüseyin'in kafası yer almaktadır. Caminin kuzey duvarındaki küçük bahçesinde Selahaddin Eyyubi'nin türbesi bulunmaktadır.
Fatih Camii
Fatih Camii ve Külliyesi, İstanbul'un Fatih ilçesinde Sultan Mehmed tarafından yaptırılan cami ve külliyedir. Külliye 16 medrese, darüşşifa konukevi aşevi kütüphane ve hamamdan oluşur Şehrin yedi tepesinden birinde inşa edilmiştir. 1766 depreminde yıkıldıktan sonra onarılarak 1771'de bugünkü halini almıştır Kubbelerin dış kasnakları sekiz köşelidir ve kemerlere oturur. Kemerler kırmızı taş ve beyaz mermerlerle işlenmiş, yalnız mihverdee yeşil taş kullanılmıştır. Alt ve üst pencerelerin silmelerle çevrelenmiştir. Söveler mermerdendir geniş ve kuvvetli silmelerle belirtilmiştir.
Fatih Camii Kubbesi
Demir parmaklıklar, kalın demirden ve topuzludur. Revak sütunları yeşil Eğriboz, pembe, esmer granitten, son cemaat yeri ise mısır granitindendir. Başlıklar ve Kaideler mermerdir. Avlunun biri kıblede, ikisi yanda üç kapısı vardır. Şadırvan sekiz köşelidir. Mihrabı istalaktitlidir. Hücre köşeleri yeşil direkli, kum saatleri ile süslü ve üstü zarif taçla biter. Yaşmağın üzerinde ayet vardır. On iki dilimli minare, cami ile birleşmiştir.
Fatih Camii'nin yapımında, cami için duvarlar ve iki ayak üzerine bir kubbe oturtulmuş yarım kubbe ilave edilmiştir. Ve 26 m çapındaki kubbe yüzyıl boyunca en büyük kubbe niteliğini korumuştur. Caminin ikinci defa yapılışında payanda planı uygulanarak küçük kubbeli sivri bir bina meydana getirilmiştir.merkezi kubbe dört fil yağına oturmakta ve dört yarım kubbe ile çevrelenir. Yarım kubbelerin etrafında yarım ve tam kubbeler, mahfildeki ve dıştaki abdest musluklarının önünü örtmektedir. Mihrabın sol tarafından, türbe yanından geniş bir rampa ile girilen Hünkar mahfili ve odalar bulunmaktadır.Minarelerin taş külahları 19.yy da yapılmıştır. Mimar Mehmed Tahir Ağa camiyi tamir ettiği sırada eski cami parçalarıyla yeniden yaptığı barok parçaları birleştirdi.
Caminin alçı pencereleri harap olduğundan adi çerçevelerle değiştirildi. Avlu kapısındaki yangın havuzu Sultan II. Mahmud tarafından 1825 te yaptırıldı. Caminin geniş bir dış avlusu vardır
Kurtuba Camii
İspanya'nın Kurtuba şehrinde, şehrin ortasından geçen Vad'il Kebir ırmağının kenarındaki Kurtuba Camii dünyanın en büyük eski camilerindendir
Temelini 786'da I.Abdurrahman'ın attığı cami sonradan kiliseye çevrilmiştir Endülüs Emevilerinin başkenti Kurtuba'da 600 cami bulunmakta. en anıtsal ve ihtişamlısı Kurtuba Camii'dir. Bugün Cordoba Katedrali olarak kullanılır caminin içinde 1293 sütun vardır. Oymalı mermer mihrabı en güzel mihraplardandır. Duvarlardaki kufi yazılar altınla yazılmıştır. Minber, fildişi parça değerli taşlar ve altın çivilerle yapılmıştır. I. Abdurrahman tarafından 785 yılında inşaasına başlanan caminin yapımı bir yılda tamamlanmıştır.
Endülüs İslam Devletini kuran Birinci Abdurrahman, Kurtuba'da büyük bir cami yaptırmak istedi. Caminin yapılmasına 785 de başladı. ömrü, yetmedi. 787 de öldü. Ondan sonra hükümdar olan oğlu Hişam ve torunu caminin tamamlanmasına gayret ettiler. on senede tamamlandı. her sene bir parça ilave edilerek en son şeklini 990 da yani ancak 205 sene sonra aldı. İkinci Elhakem 976'da camiye altından minber yaptırdı. İlk büyüklüğü 75 metre eninde ve 100 metre boyundaydı. Sultanlar camiyi büyüttüler. Dünyadaki en fazla sütuna sahip olan mabetlerdendir 850 sütundan oluşur Kurtuba Camii, 1236'da katedrale çevrilmiştir. Bu harika eserdeki mimari özellik, pek çok esere örnek olmuştur.
Bursa Ulu Camii
Bursa Ulu Camii yıldırım Bayezid tarafından Niğbolu Seferi'nden dönüşünde inşa ettirilmiştir. 1399 tarihi caminin inşa tarihi kabul edilir. ilk önemli mutasavvıflarından Somuncu Baba okumuştur Mimarı Ali Neccar veya Hacı ivazdır minberi Selçuklu oyma sanatından Osmanlı ahşap oymacılığına geçişin en önemli örneklerindendir
Cami toplumca itibarlı addedilmiş medrese hocaları burada ders vermeyi şeref bilmiştir. caminin iç mekânını süsleyen büyük hat yazıları toplumsal itibarın nedenlerinden olmuştur.
2215 metrekare alan kaplar Ortada kubbe altında havuzlu, şadırvan bulunur. Şadırvan ve duvardaki dev yazılar , Ulu Cami'nin kendine özgü özellikleridir. Ulu Cami'de 21 hattat tarafından yapılmış 45 levha, 87 duvar yazısı bulunmaktadır.
Ulu Cami'nin Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet tarafından yapılan taç kapısı, sert ceviz ağacından çivi kullanılmadan yapılmış minberdeki ağaç işçiliği şaheserdir. Minber, kainatı temsil eder. Üzerine güneş sistemi kabartma işlenmiştir. Gezegenler, güneşe uzaklıkları ve büyüklüklerine doğru yerleştirilmiştir.
Kristal Camii
Malezya Kualada bulunan Kristal Cami, modern İslam mimarisinin en güzel örneğidir Yapımında cam, metal ve kristal malzemeler kullanılmış ismini Kristal Cami olarak almıştır. Kualada Wan Man adasında olan Kristal Camii, Çin mimari özelliklerini taşıması ve yapı malzemelerinin Çin'den gelmiş olması, Malezyalılarca tepkiyle karşılanmıştır. 1500 kişilik camiye 2006 da başlanmış ve 13. Terengganu Sultanı Zeynel Abidin tarafından 8 Şubat 2008 de ibadete açılmıştır.
Sultan ahmet camii
17.Yüzyılın önemli eserindendir Sultanahmet Camii, Mimar Sinan'ın şaheserdir. Sinan'dan meşaleyi alan Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa'nın ellerinde yükselmiştir. 1609-1616 da Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından İstanbul'daki yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa'ya yaptırılmıştır. Cami mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için Avrupalılarca "Mavi Camii (Blue Mosque)" olarak adlandırılır.
Sultanahmet Camii külliyesi İstanbul'daki en büyük külliyelerdendir. cami, medrese, hünkar kasrı, dükkânlar, hamam, çeşme, sebil, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalardan oluşur ön avlunun cephesi Süleymaniye Camii'nin cephesiyle aynı tarzda yapılmıştır. Avlu caminin kendisi kadar geniştir Her iki tarafında abdesthane vardır. Sultanahmet camii Türkiye'de 6 minaresi olan 4 camiden biridir. Minarelerin sayısı ortaya çıkınca sultan küstahlıkla suçlanmıştır çünkü Mekke'deki Kâbe'de de 6 minare bulunmaktadır. Sultan problemi Mekkede Mescidi Haram a yedinci minareyi yaptırarak çözer.
murataltug1985
05-24-2018, 06:37
Kaynak camiiler.com
Konya Alâeddin Cami
*Cami en eski*Selçuklu eserlerindendir,*Anadolu Selçuklu başkenti*Konya’dadır, Taht Mahallesinde yer alır.*Anadolu Selçuklu Devri Konya’nın en büyük ve en eski camisidir.*13. asırdan kalmadır İslam mimarisi ile inşa edilmiştir. genişliği 86 metre, boyu 57 metredir. üzeri düz çatı ile örtülüdür.
on altıncı asırda ve 1890 da Abdülhamid Hanın fermanıyla tamirat görmüştür yapı malzemeleri uzaklardan getirilmiş kendisinden önceki her devrin malzemesi kullanılmıştır Konya, şehir merkezinde Selçuklu İlçesi Hamidiye Mahallesi, Alaaddin caddesi ve Alâeddin Tepesinde inşa edilmiştir. inşasına Sultan 1. Mes’ud başlanmış Alaeddin Keykubad la 1220 de son şeklini almıştır. Bu sebeple Alaeddin Camii olarak anılır.
*Vakfiyelerde Cami-i Atik, Sultan Cami Kale Mescidi adıyla geçer. Sicil defterlerinde*Alâeddin Camii* günümüzde Konya Alâeddin Cami*olarak bilinmektedir.Anadolu Selçuklu yapılarında özel bir yere sahiptir.yapının inşası I. Mesud saltanatının sonlarında başlamış ve II. Kılıç Arslan döneminde avluya eklenen kümbet ile ilk inşa sona ermiştir. I. Keykavus’un saltanatının son yıllarındaki ikinci inşa Alâeddin Keykubad devrinde sona ermiştir kısaca
Alâeddin Camii Kurucusu I. Mesud, II. Kılıç Arslan, I. İzzeddin Keykavus ve I. Alâeddin Keykubaddır
Caminin minberi abanoz ağacındandır Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin en güzel örneğidir. 1155 yılında Ahlat’lı Berti tarafından yapılmış bir şaheserdir. Mihrap ve kubbe çinileri sökülmüştür.
*en muhteşem yeri, Kuzey cephesidir. irili ufaklı 21 küçük pencere vardır. Kuzeydeki, avlu içinde camiye bitişik iki türbe İkinci Kılıç Arslan tarafından yaptırılmıştır. İkinci Kılıç Arslan, Birinci Keyhüsrev ve Alaeddin Keykubad’ın beyaz kabartmalı kitabeyle süslü sandukaları vardır. türbenin üzeri açıktır tamamlanamamıştır.
Kaynak beyaz tarih.com
Niğde Alaeddin Camii
1223 yılına ait yapı Anadolu Selçuklu mimarisinin önemli eserlerindendir. Abdullah oğlu Zeynettin Beşere Beye aittir Mimarı Mahmut oğlu Ameli Üstad Sıddık ve kardeşi Ameli Gazi’dir. bugüne kadar planı ve şekli bozulmadan Klasik Selçuklu mimarisinin özelliklerini orijinalliğiyle korumaktadır
Yüksek bir tepede inşa edilmiştir dikdörtgen planlıdır. mihrap önü yan yana üç kubbeyle örtülmüştür. mihrapda merkezin üstü açık bırakılarak avlu hissi verilmiştir. tonoz ile örtülmüştür. Mihrap kubbeleri batıdan doğuya yükselir dilimli kubbe kasnağında şematik melek figürü görülmektedir. Kuzey cephesinde minare inşa edilmiştir. Doğu cephesindeki portal süslüdür. saçları örgülü stilize edilmiş kadın başı figürü görülmektedir. portalın en üstünde ise kuş figürü yer almaktadır. Kuzey portalında aslan başlı çörten bulunur ve gücü simgeler. Yapının minberinde taş malzeme kullanılmıştır. İlk hünkar mahfili Anadolu Selçuklu camilerindendir
Kaynak milliyet.com
BATTALGAZİ ULU CAMİ
Malatya'nın Battalgazi ilçesinde 1224 yılında 1. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılan Ulu Cami, yıllara meydan okuyor. Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad tarafından 1224 te yaptırılan, mimari olarak Anadolu'da ilk ve tek olma özelliğini taşıyan Ulu Camii, 1247 ve 74 te tamir görmüştür. Yakub Bin Ebubekir, Ahmed Bin Yakup ve Üstad Hüsrev tarafından yapılan Ulu Cami, İran'daki Büyük Selçuklu İmparatorluğu mimari geleneğini Anadolu'da temsil eden tek örnektir .Şehir surları içinde kalan ve 34x55 metre boyutlarında olan cami, iki ayrı bölümdür "Camimiz, 1224 te Alaeddin Keykubad tarafından inşa ettirilmiştir mimari yapı olarak Anadolu'da tek ve ilktir Tek örneği İran'da mevcuttur. mimari olarak İran mimarisine sahiptir
caminin en tepesine Osmanlı tuğrasının nakşedilmiş, avlusu aydınlatma ve havalandırma için yapılmıştır. coğrafi şartlardan kapatılmıştır. orijinalinde açık olması gerekiyor. mihrabı 1893 te depremde yıkılıyor. 2. Abdülhamit mihrabı inşa ettiriyor ve en tepesine Osmanlı tuğrası nakşediyor" Caminin asıl minberi Ankara Etnografya Müzesi'nde Şu an ki minber, Malatya Söğütlü Camii'nin ahşabı yıkılınca, 'Ulu Cami'ye yakışır' diye getirmişler. el oymacılığı ile Malatyalı bir usta tarafından 3 yılda yapılmış" "Camimiz, yazlık ve kışlık iki bölümden oluşuyor. cuma günleri etraftaki camiler kapanır, sadece Ulu Camimizde namaz kılınır"
murataltug1985
05-24-2018, 06:37
Kaynak haberler.com
Sivas'ın Ulucami Minaresi Hareket Ediyor
Sivas'taki Ulucami'nin eğik minaresinde kış ve yaz aylarındaki eğim farkı sırrını koruyor.eğik minare kış aylarında 119 cm yaz aylarında 117 cm eğim farkı tespit edildi. 100 yıl öncede eğim vardı ve gizem çözülemedi.İtalya'nın eğik Pisa kulesine Türkiye'de rakip gösterildi Sivas'taki Ulucami'nin eğik minaresi 825 yıllık esrarı koruyor. 1196 ile 1197 yıllarında Anadolu*Selçuklu Devleti yöneticisi Kızılarslan Bin İbrahim tarafından yaptırıldı Anadolu'daki en eski camilerden eğik minaresi ile dikkat çekiyor. Yüzde 7 oranında eğim tespit edildi eğim kış aylarında 119 santim, yaz aylarında 117 santim MİNARE İLERİ VE GERİ HAREKET EDİYOR
Minarenin eğik olarak mı inşa edildiği, sonradan mı eğildiği veya eğimin devam edip etmediği konularına netlik kazandırılamıyor.
Minarenin 825 yıllık sırrının anlaşılabilmesi için*Cumhuriyet Üniversitesi çalışmalar sürdürüyor. minarenin zemininde sondaj çalışması gerçekleştirilecek.Sivas Vakıflar Müdürü*Cemal Karaca, "İki yıldır minareyi inceliyoruz. kış aylarında 119, yaz aylarında ise 117 santim eğim var Minare git gel yapıyor. Hareketliliğin tespiti için minarenin zemininde sondaja hazırlanıyoruz. minare 100 yıl önce eğikti "Uzmanlar Horasan minarelerinde eğim olduğunu söylüyor. Ancak minare diğerlerinden daha eğik. tedbir almaya çalışıyoruz.
Kaynak vikipedi Sivas Ulu Camii
Sivas Ulu Cami,*Anadolu Selçuklu Devleti sultanı*II. Kılıç Arslan'ın ülkeyi 11 oğlu arasında paylaştırmasıyla Sivas-Aksaray bölgesine hükümdar olan*Kutbeddin Melikşah*saltanatında Kızılarslan bin İbrahim* tarafından* 1196-1197*de Kul Ahi'ye yaptırılmıştır Sivas* Merkezde yer alır
İzzeddin Keykavus*tarafından*1212 de onarıldı 1213'de de minaresi yapıldı.
murataltug1985
05-24-2018, 06:38
Kaynak sahipatamüzesi.gov.tr
Sahip Ata Külliyesi
***
*Selçuklu veziri Hacı Sahip Ata tarafından yaptırılan külliye; cami, türbe, hankâh, çifte hamam, çeşme ve dükkândan oluşur. Larende Caddesinde yer alan külliyenin inşasına ilk 1258 yılında cami yapımı ile başlandı 1283 türbe yenilenmesi ile tamamlandı. CAMİ: eski Konya surunun Larende Kapısında olduğu için “Larende Cami” olarak da anılır. Sultan II. Keykavus’un yıllarında 1258 yılında Sahip Ata tarafından yaptırılmıştır. Mimarı Ortodoks olup İslamiyet’i seçerek Müslüman olmuş, sarayda nakkaş ve mimarlık yapmış Sahip Ata’nın yaptırdığı birçok eserde imzası olan bir mimardır. Eski cami 1871 de yıldırım düşmesiyle yenilenerek bugünkü şeklini almıştır. *Mimar Kölük’ün yaptığı cami; mihrap önü kubbeli olup geniştir yapının birçok yeri değiştirilmiş ve caminin ebatları küçültülmüştür. taç kapılar yerleştirilmiştir. .Yangından sonra orijinal kısımlardan; taç kapı, mihrap ve mihrab duvarı fil ayağı şeklindeki payandalar kalmıştır. Cami afetler tamiratlarla değişikliğe uğramış onarımlar geçirmiştir. İlk tamiri 1570 tarihli fermandır. Osmanlı döneminde 1702, 1825, 1848 de onarım görmüştür. Cumhuriyet Döneminde Atatürk’ün 19 Şubat 1931 de İnönü’ye çektiği telgraf şöyledir:*Son seyahatimde müzeleri, eski medeniyet eserlerini gözden geçirdim. İstanbul'dan başka Bursa, İzmir, Antalya, Adana ve Konya'da ki müzeler ecnebilerce tasnif edilmektedir. memleketimizde emsalsiz defineler yatmakta
*kadim eserlerin meydana çıkarılacak ilmi abidelerin muhafazası için ve arkeoloji mütehassıslarına lüzum vardır. Konya'da asırlık ihmaller sebebiyle harabi olmalarına rağmen sekiz asırlık Türk medeniyetinin hakiki şaheserleri vardır. Karatay Medresesi, Alaeddin Camisi, Sahipata medrese, ve türbesi, Sırçalı Mescid ve İnce Minare tamire muhtaç haldedir. asker işgalinde olanların tahliyesinin ve tamirinin temin buyrulmasını rica ederim.''Bu telgraftan sonra Cumhuriyet döneminde ilk tamir 1944–45 yıllarında Milli Eğitimce yaptırılmıştır. 1964 ve 1974 te sondaj yapılmış, 1981’den 2003 yıllarında Vakıflar Müdürlüğünce onarımlara tabi tutulmuş 2006 daki onarımla bugün ki şeklini almıştır.*Çifte minareli taç kapının 1871 de yıldırım düşmesi sonucu minarenin şerefe ve yukarısı yıkılmıştır. 18.yy da minarenin üst kısmı yenilenmiştir. taç kapının yüksekliği 8.20 cm, genişliği 9.55 cm, derinliği ise 3.40 cm’dir. Taç kapının açıklığı 2.60 cm yüksekliğinde sivri kemerli olup muhteşem bir işçilik sergilenmiştir. köşe kısmında yapım kitabesi yer alır.kitabede Âlemde Arap ve Acem Sultanlarının efendisi, dünya ve dinin izzeti fetih babası, Keyhüsrev oğlu Keykavus’un saltanatını Allah daim eylesin devletli günlerinde rahmete muhtaç zayıf kul El Hac Oğlu Hüseyin’in Oğlu Ali, bu mübarek mescidin imar ve inşasına 656 yılında emretti. Alah kendisini ve soyunu af ve mağfiret eyleye...” ifadesi yazılıdır.
*
*kitabelikte ise Cin Suresinin 18. ayet sonu yazılıdır. mihrabiyelerin içerisinde kıvrık dallı rumiler yer alır Taç kapının dış yüzey kenar köşelerinde kazayağı şeklinde geometrik motifler vardır. Ayet kuşağı besmele-i şerifle başlar Fetih suresi 1-13. ayetler işlenmiştir. minarelerin kaide kısımlarında kuş figürleri geometrik ve bitkisel süslemelerin yer aldığı Roma çağına ait mezarlardan alınmış sarkufajlar yer alır. En dıştaki geniş bordürde yer alan ayet kuşağında Enbiya Furkan Nebe Zümer Dehir Suresi ve ayetler işlenmiştir. Kaidenin üst kısmında birer sivri kemerli pencere açıklıkları yer alır çinilerle tezyin edilmiş alan alanda “Ebubekir ve Ali” yazısı geometrik süs olarak kullanılmıştır.
HANKAH:*
Hankâh büyük merkezlerde yer alan büyük şeyhin, pirin türbesi bulunan geniş tarikat yapılarına denir. Eşik anlamına gelir Farsça bir kelime olup yüceltme ve onurlandırma ifadesidir İlahi kelimesi ile kullanıldığında “Allah’ın Katı” şeklinde bir mana kazanır. Hankâhlar dergâhtırlar. Sahip Ata hankâhı XIII. yüzyılın Selçuklu tekke ve hankâhları arasında en büyüğüdür Mimarı belli olmayan abidevi eser Merv ve Tirmizdeki XIII. yüzyıllara ait merkezi kubbeli ve eyvanlı Orta Asya evleri ile benzer
Yapım Kitabesinin okunuşu şöyledir Allah bana kâfidir. mübarek tekke Allah’ın Salih kullarına konak ve muttaki suffa eshabına oturak olmak üzere büyük sultan, âlemde Allah’ın gölgesi, din ve dünyanın yardımcısı, fetih babası, müminlerin büyük sultan, Kılıç Arslan Oğlu Keyhüsrevin zamanında, Allah mülkünü daim, devletini kaim etsin devleti günlerinde, latif rahmeti özleyen kul Hacı Ebubekir oğlu Hüseyin oğlu Ali tarafından 678 senesi inşa edildi, Allah kabul eyleye”
*
yapı 1279 da yapıldığı III. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Sahip Ata Ali tarafından yaptırılmıştır. Yapı 1584 e kadar zaviye olarak kullanılmış Abdurrahman İbrahim şeyhlik yaptırılmıştır Hankah 1945-50’li yıllara kadar mescit olarak kullanıldı
*Hankâhta yanında dükkânlara yer verilmiştir.beş dükkân yer alır.. Yapı bir Rönesans yapısı gibi simetriktir. Günümüzde izi olmayan bir türbeden bahsedilmektedir.Avluyu örten kubbenin ortası açık olup altında havuza yer verilmiştir. Kubbe içerisinde farklı renkte motifler yer alır. Kubbe eteğinde ayet olarak Mülk Allahın’dır ifadesi yazılmıştır.
*
TÜRBE:*
Türbe külliye içerisindedir Türbeye ilk olarak Sahip Ata’nın iki oğlu Taceddin Hüseyin ve Nasreddin Hasan’ın, Akşehir Kozağaçta, Karamanoğlu Mehmet Bey’le yaptığı savaş sonucu 1277 de şehit düşmesi üzerine türbe inşa edilerek buraya defnediliyorlar. Sahip Ata burayı aile kabristanına çevirmek isteyince eski türbenin temelleri üzerine 1283 de bugünkü türbe inşa edilmiştir. ayet kuşağındaşu mübarek imaret 1283 senesi muharreminde tecdit edildi” ifadesi yazılıdır.
Türbe dikdörtgen bir alanı kaplar Yapıda tuğla kullanılmış olup kemer, açıklıklarında kesme taş kullanılmıştır. Türbe iki katlı olup alt kısımda cenazelik yer almaktadır. üstünde ziyaretgâh vardır.
Ziyaretgâhta Sahip Ata Oğlu Taceddin Hüseyin Sahip Ata’nın küçük oğlu Nasreddin Hasan Bey, Sahip Atanın kızı Melike hatun, torunu Nasreddin Hasan Beyin oğlu Şemseddin Mehmed ve son lahitte Sahip atanın torunu yatar Lahitler muhteşem çinilerle kaplanmış kabartma ayet ve kitabe yazıları yer almaktadır. geometrik desenlidirler.*Sahip Ata kabrindeki kitabede Peygamber efendimizin: “Âdemoğlu ölünce ameli kesilir. Yalnız devam eden sadakası faydanılan ilmi kendisine dua eden çocuğu varsa hayırlı amel devam eder.” Ayakucunda ise “Merhum ve mağfur Hüseyinin oğlu Sahib-i muazzam Fahreddin Ali 684 yılı şevvalin sonlarında beka mülküne göçtü Allah kabrini nurla doldursun” ifadesi yazılıdır. Lahitte Bakara Suresi Ayet-el Kürsi Amenerresulü yazılıdır
murataltug1985
05-24-2018, 06:39
Kaynak yeni şafak.com
Sivrihisar ulu camii
*Eskişehir'in Sivrihisar ilçesinde yer alan cami, Anadolu'nun en eski ve en büyük ahşap sütunlu camilerindendir.Dıştan kiremit kaplı kırma çatıyla örtülü cami yakın zamanda kurşunla kaplanmıştır
1232 de Anadolu Selçuklu Sultanı Aleaddin Keykubad zamanında Emir Cemaleddin Ali tarafından inşa ettirilmiştir Bugünkü görünümüne 1274'te 3. Gıyaseddinin nâiblerinden Abdullah oğlu Mikâil Bey'in yaptırdığı tamirle kavuşmuş. Minaresi 1410'da eklenmiş. Mihrab 1440 da yerleştirilip 1245 tarihli minberin 1924'te yıkılan Sivrihisar Kılıç Mescidi'nden getirilmiştir dikdörtgen plânlıdır kuzey, doğu ve batı cephelerinde birer kapı bulunur.
*onarım kitabelerinin solunda caminin ilk onarımını yapan Mikâil Bey'in sembolünün olduğu mermer bir levha yer alır. Doğu cephesinde Sölpük Mescidi olarak adlandırılan kapı üzerinde yapının Emîr Cemaleddin tarafından 1232'de yaptırıldığını belirten beş satırlık yazılı kitabe görülür. Üst örtüsü ahşap tavan olan ibadet mekânı ahşap sütunlarla altı nefe ayrılmış. Sütunlar ahşap konsollarla kirişlere bağlanmıştır. Ortada aydınlık feneri bulunur. Dıştan kiremit kaplı kırma çatıyla örtülü cami yakın zamanda kurşunla kaplanmıştır
Kaynak kayseri.gov.tr
Hunat Hatun Külliyesi
*Alaeddin Keykubad'ın karısı, II. Keyhüsrev'in annesi Mahperi Hatun tarafından 1237-1246 yıllarında yaptırılmıştır. Cami, medrese, türbe ve hamamdan oluşan yapı Anadolu Selçuklu eserlerinin en güzel örneklerindendir.*Oturum alanı 2.203 metrekaredir. batı cephesindeki ana giriş kapısı şaheser bir arabesk süsle donatılmıştır. üzerine ''Allah'ın mescidlerini ancak Allah'a ve ahirete iman eden, namaz kılan, zekat veren, Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder, İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır.'' Mealindeki Ayet-i Kerime yazılıdır.
*Kitabesinde şöyle denilmektedir : 'mübarek mescidin yapılmasını, fetihler babası, dünya ve dinin emanı, Keykubad'ın oğlu, Keyhüsrev zamanında, yüksek mertebe sahibi zahide, saliha, hayırların öncüsü, büyük valide emretmiştir.*Allah onun yüceliğinin gölgesini daim ve iktidarını kat kat eylesin. Bu yapı altı yüz otuz beş yılında şevval ayında inşaa edilmiştir."**Cami’nin üç kapısı vardır. kuzey, batı ve doğuya açılır.*Ana kapı batıdadır. caminin kuzey ucunda, Mahperi Hatun'un türbesi bulunmaktadır.*Selçuklu döneminde ''Huvand” ünvanı Saray ailesine ait özel bir ünvandır Mahperi Hatun bu ünvanı kullandığı için Cami Huvane'dan türkçeleşerek ''Hunat Cami'' olarak adlandırılmıştır, Tarihi değeri çok yüksek mihrabi ve minberi vardır. Kırksekiz büyük ayakla oturtulan tavan tonoz şeklindedir. Ortadaki kubbesi sonradan yapılmıştır. Minaresi 2. Abdulhamid döneminde inşa edilmiştir. Caminin arka bölümü Selçuklular döneminde yazlık olarak kullanılmaktaydı. sonra tamamı kapatılmıştır
Kaynak vikipedi.com
Amasya Burmalı Minare Camii
*Amasya Ulu Camii,* Burmalı* minaresinden* dolayı*Burmalı Camii*yada Mahkeme Camii*olarak da bilinir. Selçuklu*kümbeti*ve*Osmanlı*dönemi minaresi ile dikkat çekmektedir. 1237 de Anadolu Selçuklu*hükümdarı*II. Gıyaseddin zamanında Ferruh b. Selçuk tarafından yaptırılmıştır.
Bakırcılar Çarşısı arkasında yer alır.*Selçuklu**II. Gıyaseddin zamanında veziri Ferruh Bey tarafından 1237-1247 yılları arasında yaptırıldığı ileri sürülmekte dir. 1590'da deprem ile 1602'de yangın sonunda harap olan bina tamir ettirilmiş ve tamirden sonra ahşap minare yeniden burmalı olarak yapılmıştır Selçuklular'ın ilerlemiş kubbe tipini gösterir Anadolu Selçuklu eserleri gibi geometrik motifler ve mukarnas dolgularla süslenmiştir.*Giriş cephesinde piramit çatılı kümbette*bina emini*Ferruh Bey ve oğlu Yusuf Bey yatmaktadır. Kümbet kare kaide üzerinde sekizgen planda olup, kesme taştandır. Yapının üst katı kütüphane olarak kullanılmış, alt kısımda Amasya Müzesi'ndeki mumyalar muhafaza edilmiştir. Şehzade Cumudar'ın mumyası burada bulunduğu için halk kümbete Cumudar Türbesi de denmektedir.
murataltug1985
05-24-2018, 06:39
Sinop Alaeddin Camii,*
*Sinop*şehir merkezinde*yer alan Selçuklu eseridir
Adını ünlü*Anadolu Selçuklu*sultanı*I. Alaeddin Keykubad'tan alan cami, Kuzey Anadolu’da ki en büyük Selçuklu camisidir. Merkezde, Sakarya Caddesi üzerinde; Hükümet Meydanı'na yakındır Sinop hamamı ve*Pervane Medresesine yakınındadır. “Arap camileri” adı verilen, uzun saf tutmaya uygun, enine nefli ve geniş avlulu en eski cami tipindedir Ulu Cami” olarak da anılır
Camin yapım yılı, özellikleri ve yaptıranı kesin olarak bilinmez. Tahtını kaybedip Selçuklu hizmetine giren eski*Ahlat şah hükümdarı Atabeg Ayas’a Sinop’un fethinden sonra Selçuklu hükümdarı I. Keykubad inşa ettirildiği 1261’de Trabzon Komnenosları’nın saldırısında yıkıldığı, 1268’de Pervâne Muineddin*tarafından eski temelleri üzerine yapıldığı kuvvetli bir ihtimaldir
*1385 ve 1861 de onarımlar geçiren yapı 2008-2009 da restore edilmiştir. Avluda* Candaroğulları*türbesi bulunur. en eski kitabesi 1268 tarihlidir ve caminin Pervâne Muineddin tarafından yaptırıldığını yazar. İç Kalede eski Ahlatşah hükümdarı Atabeg Ayas’ın ktiabesi bulunur. Ahlatşahlar Beyliği’ne II. Sökmen’in veliaht ettiği Atabeg Ayas, saray darbesiyle hükümdarlıktan uzaklaştırılmış ve Anadolu Selçukluları’nın hizmetine girmiştir*I. İzzeddin Keykavusla Sinop’un fethine katılan Atabeg Ayas şehrin surlarının tamiri ve yenilenmesinde görevlendirilmiştir 1215’ten 1230’a kadar inşa edilen en önemli Selçuklu yapılarında görev yapan Atabeg Ayas’ın inşaatlarda Güneydoğulu veya Suriyeli mimar ve ustaları çalıştırmıştır
*Sinop ulu cami Arap mimarisi ve Artuklu*modeline uygun inşa ettirilmiştir. 1261’deki Trabzon Komnenosları’nın saldırısında bütün bina tahrip edildi. Alaeddin Camisi’nin de yıkıldığı düşünülür. Cami, 1268’de de Muînüddin Pervâne tarafından eski temelleri üzerinde yapılmıştır. Candaroğlu* Bayezid Bey 1385 de onarım ve Candaroğulları Türbesini yaptırdı mihrap ile minberin*İsfendiyar Bey 1430 da yaptırdı. 1709 ve 1725 de mihrap önü kubbesiyle çatı tamir edildi 1853 depreminde cami kubbesi çökmüş, Evliya Çelebi'nin methettiği minber yıkılmış ve parçaları İstanbul'daki*Çinili Köşk'e götürülmüştür. *Abdülmecid zamanında 1848’de tamir edilmiştir Sinop mutasarrıfı Tufan Paşa tarafından sağlamlaştırılmış son cemaat yeri ile kadınlar mahfili ve minber yenilenmiştir.1946 ve 1950
2008–2009 da onarımdan geçmiştir Cami erken dönem*İslam mimarisidir. 66 m uzunluk, 22 m genişlikle dikdörtgen planlıdır.*beş kubbesi vardır.
Cami önünde 66X44 m ebatında geniş bir*avlu bulunur. Mermer mihrap, Selçuklu tarzında süslemelere sahiptir. Ayet-El Kürsi*çevrelenmiştir.
Evliya Çelebi'ye*Bursa Ulu Cami*minberine benzettiği bitki motifleriyle bezenmiş orijinal minberin yerine 19. yüzyılda yapılmış minber bulunmaktadır.
Kaynak kültürportalı.gov.tr
GÖK MEDRESE-Amasya
Cami, medrese ve türbeden oluşan kapalı bir külliyedir.*Amasya Valisi Seyfeddin Torumtay tarafından 1267’de yaptırılmıştır. Sekizgen biçimli türbe mavi sırlı tuğlalardan dolayı Gök*Medrese adını aldı*Hem cami hem medrese olarak kullanılan dikdörtgen planlı yapının kalın duvarları kesme taştandır. Caminin büyük, beşik tonozlu, eyvanlı bir girişi vardır. geometrik motiflerle süslü ana kapının yanındaki pencereler Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Ağaç işçiliğinin güzel bir örneği olan kapısı Amasya Müzesi’nde sergilenir.*İç mekan, on beş bölümden oluşmaktadır. Bölümler sivri kemerler kubbe ve tonozlarla örtülüdür. mihrap basit görünümdedir. Mimarisi ve süslemeleriyle Selçuklu sanatına örnektir türbe kare planlı sekizgen biçimlidir yüksek kasnaklı, tuğla bir külahla örtülüdür.
Kaynak flickr.com
Ulu Cami - Ayaş
Ayaş Belediye Meydan’ındaki Ayaş Ulu Camisi Ayaş’ın en eski ve büyük camisidir XV.yüzyıl eseridir Dikdörtgen planlı cami moloz taştan yapılmış üzeri kırma çatı ile örtülmüş.İbadet mekanı üçer ahşap sütun ile üç nefe ayrılmış. İçerisi kıble duvarında altlı üstlü ikişer, doğu ve batı yönünde altta üçer, üstte ikişer pencere ile aydınlatılmıştır. Mihrap dışa çıkıntılı olup, Ankara camilerinde olduğu gibi ahşaptan. Caminin en dikkati çeken yanı ahşap minberi. XV.yüzyıl ahşap minberlerine örnektir kündekari tekniği uygulanmış. Caminin doğu duvarında kesme taştan minaresi vardır
Kaynak dergipark.gov.tr
Ayaş Ulu Camii,
Ankara'nın Ayaş Beli'nin batı eteğinde, Sakarya Nehri'nin Ayaş Suyu'nun kenarındadır Yapının tarihi usta ve kitabeleri mevcut değildir. Kesin yapım tarihine rastlanmamıştır. kuzey-güney doğrultusunda, meyilli bir arazide yer almaktadır. Arazi meyli güneyden kuzeye yükselerek artmaktadır. Ahşap sütunlarla taşınan, ahşap tavana sahiptir. Özgün hali,toprak damlı iken, sonradan kırma çatı ile kaplanmış kiremitle örtülmüştür. Dış duvarları moloz taş ve ahşapla örülmüş yapı, kuzey-güney doğrultusunda iki sıra halinde üçer ahşap sütun ile üç sahna ayrılmıştır. doğu, batı ve kuzey yönlerinde birer kapısı vardır. Doğu ve batı kapıları harime giriş sağlarken, kuzeydeki kapı ikinci kattaki kadınlar mahfeline açılmaktadır.
*
*
murataltug1985
05-24-2018, 06:40
6 küçük 🌱hikaye
köy halkı yağmur duasına çıkmayı kararlaştırdı ve
küçük bir çocuk elinde şemsiye ile geldi bu İnançtı
bir bebegi sevmek icin havaya firlatsan bebek kahkahalar atar onu tutacağınızı bilir bu GÜVENDİR
rahatça yatağa gideriz. Sabahın garantisi yoktur ama alarmı kurarız.bu ÜMİTTİR Yarına büyük plan yaparız gelecek tahminden ibarettir ve sıfır bilgiye sahibizdir. bu Güven ve rahatlıktır.ayrılıkları ve evliliklerdeki problemleri görürüz yine de evleniriz.
bu AŞKTIR.siz bunu sizinle paylaşan için özelsiniz siz de cimri davranmayın dostlarınızla paylaşın.
İşte bu Önemsemektir.
❌ "Yapacağım" demeyin,
✔ "inşaAllah" deyin.
❌ "vaav" demeyin
✔ "SübhanAllah" deyin
❌ "Mükemmel" demeyin
✔ "MaşaAllah" deyin
❌ "İyiyim" demeyin
✔ "Elhamdulillah" deyin
❌ "Görüşürüz bay" demeyin
✔ "Allaha emanet ol" deyin
❌ "Ben geldiiim" demeyin,
✔ "Esselamu aleykum ve Rahmetullah ve Berakatuh" deyin.Lütfen mesajı silmeyin ve bütün Müslümanlara iletin.... 🍀🍀🍀🌙
"Allahumma e'inni ala zikrike ve şukrike ve husni ibadetike" "Allah'ım, Seni hatırlamamda ve Sana minnettar olmamda ve Sana mükemmel bir şekilde ibadet etmemde bana yardım et."
(اللَّهُمَّ أَعِنِّيْ عَلَى ذِكْرِكَ وَشُكْرِكَ وَحُسْنِ عِبَادَتِكَ)
murataltug1985
07-25-2018, 21:52
Kaynak timetürk.com
Mekke’de ziyaret edilecek yerler
İslam’ın 5 farzından biri olan hac ibadetini gerçekleştirmek için milyonlarca hacı adayının her yıl ziyaret ettiği kutsal mekanlar.
İslam’ın en kutsal şehri Mekke, İbrahim peygamber zamanından beri tevhitin merkezi olmuştur. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed(s.a.s.) Mekke’de doğmuş ve kendisine peygamberlik Mekke’de gelmiştir. Müslümanlar 630 yılında peygamber efendimizin komutanlığında Mekke’yi fetih etmiştir.“Şüphesiz, insanlar için kurulan ilk ibadet evi, elbette Mekke’de, âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı olarak kurulan Kâbe’dir” (ÂLİ İMRÂN – 96).Müslümanların kıblegâhı olan Kâbe Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından yapılmıştır. yaklaşık 13 m. yüksekliğinde, 12 m. boyunda ve 11 m. genişliğinde taştan yapılmıştır.
Tavaf: Hac ibadetinin önemli bölümlerinden biri olan tavaf, Hacer’ül Esved’in hizasından başlayarak Kâbe’yi sola almak suretiyle, yedi defa Kâbe etrafında dönmektir. Her dönüşe “şavt” denir. Tavaf, yedi şavttan oluşur. Hacla ilgili olarak “kudüm tavafı”, “ziyaret tavafı” ve “veda tavafı” olmak üzere 3 tavaf vardır.
Say: Haccın vaciplerindendir “koşmak, çaba göstermek” anlamlarına gelir. Hac ve umre ile ilgili bir terim olarak ise say, Kâbe’nin doğusunda bulunan Safâ ve Merve adlı iki tepe arasında, Safâ’dan başlanıp Merve’de tamamlanan yedi defa gidip gelmeyi ifade eder.Say ibadetinin temeli Hz. Hacer’in oğlu Hz. İsmail’e su bulmak için Safa ile Merve tepeleri arasında gidip gelmesine dayanır. Safa ile Merve tepelerinin arası yaklaşık 370m civarındadır.
Safa tepesi: Şüphesiz Safa ile Merve, Allah’ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe’yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse, bunda günah yoktur. Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz Allah onu bilir, karşılığını verir. (Bakara suresi, 156).
Merve tepesi: Safa’nın tam karşısındaki Merve ise Mekke’nin batısındaki Kuaykıan dağının eteğinde, Harem-i Şerif’in kuzeybatısında ve Kâbe’nin Rüknü ırak) köşesinin karşısında yer alır.
Arafat: Arafat, Mekke’nin yaklaşık 25 km güneydoğusunda Harem sınırları dışındadır bölgedir. Hac ibadetinin rükünlerinden biri olan Vakfe Arafat’ta yapılır.
Vakfe bir yerde durmak veya beklemektir Arafat vakfesi önemli ve titizlik gerektiren bir rükündur. Hz. Peygamber’in “Hac, Arafat’tan ibarettir” hadisi Arafat vakfesinin önemini gösterir
Müzdelife: Müzdelife, Arafat ile Mina arasında, Harem sınırları içindedir. Haccedenlerin arife gününü bayram gününe bağlayan geceyi burada geçirmeleri sünnet, burada vakfe yapmak ise vaciptir. Müzdelife’de vakfe, arefe günü güneşin batmasından kurban bayramının birinci günü güneşin doğmasına kadar ki zaman diliminde yapılır. Bu zaman diliminde bir müddet Müzdelife’de kalan kimse vakfe yapmıştır Arefe günü akşam ile yatsı namazı Müzdelife’de yatsı vaktinde birleştirilerek kılınır (cem-i te’hîr). atılacak taşlar, buradan toplanır.
Mina: Mekke’ye 4,5 km. mesafede, Arafat’a giden yol üzerinde, Müzdelife ile Mekke arasında, Harem sınırları içerisindedir Büyük, orta ve küçük cemreler buradadır. Zilhiccenin 8. terviye günü güneşten sonra Mekke’den Mina’ya gitmek ve o günkü öğle namazından ertesi günkü sabah namazı dâhil, beş vakit namazı Mina’da kılıp geceyi Mina’da geçirmek ve arife günü sabahı güneş doğduktan sonra buradan Arafat’a hareket etmek sünnettir.
Hz. İbrahim, kurban etmek için oğlunu Mina’ya götürür, sonra Hz. İbrahim’e Allah tarafından bir kurbanlık verilir. Zilhicce ayının 10. günü sabahı hacılar Müzdelife vakfesinden sonra, Meş’arü’l-Haram’dan Mina’ya intikal ederler teşrik günlerinde çadırlarda ikamet ederler. Hacılar Mina’ya gelince Akabe cemresine yedi taş atarlar, kurban keserler ve traş olarak ihramdan çıkarlar.
Şeytan taşlama: Hz. İbrahim, kendisine engel olmak isteyen şeytanı burada taşlar, burada kurban keser. Hac ibadeti yapanlar da burada kurban keserler ve şeytan taşlarlar. . Dilimizde “şeytan taşlama” denilen remy-i cimâr, haccedenlerin bayram günleri Mina’da Küçük Cemre, Orta Cemre ve Akabe Cemresi adı verilen yerlere ufacık taşlar atması demektir. Kurban Bayramı’nın birinci günü burada kurban kesilir. Bayramın birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü günleri de Cemrelere (Ulâ, Vusta, Akabe) taş atılır.
Şeytan taşlama: Önceki yıllarda çok büyük izdihamların yaşandığı şeytan taşlama alanı gerçekleştirilen büyük proje ile sorunsuz hale getirildi. Çok katlı olarak tasarlanan yeni şeytan taşlama alanı hacıların rahat bir şekilde ibadetlerini gerçekleştirmelerini sağlıyor. Şeytan taşlama alanına girişler tek yönlü ve geniş bir şekilde tasarlanarak önceki yıllarda yaşanan izdihamların önüne geçildi.
Peygamberimizin babası Abdullah’a dedelerinden kalan bu evde peygamber efendimiz dünyaya gelmiştir. Ev 1959 yılından itibaren kütüphane olarak hizmet vermektedir.
Cennetül Mualla: Peygamber efendimizin dedesi Abdülmuttalip, amcası Ebu Talip zevceleri Hz.Hatice validemiz oğulları Kasım, Abdullah ve Abdullah b.Zübeyr’in kabirlerinin bulunduğu Cennetül Mualla mezarlığı.Daha önce ‘Hacun’ ve ‘Malat’ diye anılan mezarlık, Peygamberimizin, “Ne güzel kabristan” sözlerinden sonra Cennetül Mualla ismini almıştır.
Nurdağı: Peygamber efendimize ilk vahyin geldiği mübarek dağdır.
Hira mağarası: Peygamber efendimiz kırk yaşında Ramazanın yirmi yedinci Pazartesi gecesi hirâ mağarasında tefekkür hâlindeyken cebrâil aleyhisselâm kendisine alak sûresi nin ilk beş âyetini getirdi. Peygamberimize ilk vahiy gelmeden önce uzun süreler inzivaya çekilrdii Hira mağarasından Peygamberimiz burada zamanını tefekkür ve ibadetle geçiriyordu.
Sevr mağarası: H.z Peygamberin Medineye hicret ederken Hz. Ebu-Bekir ile beraber 3 gün 3 gece gizlendiği mağara. Sevr mağarası Haremi şerifin güney doğusunda olup ona 3 km uzaklıktadır.
İz sürücüler Peygamberimizin ve Hz. Ebu-Bekir’in izini takip ederek mağaraya geldiler. Onlar gelmeden bir örümcek mağaranın girişini ağıyla kapattı. bir ağaç büyüyerek dallarından birine iki güvercin yuva yapıp yumurtladı.
Hacerül esvet: 18-19 cm., kırmızımsı, esmer, parlak bir taştır. Kâbe inşa edilirken Hz. İsmail tarafından Ebû Kubeys dağından getirilen mübarek taş, tavafa başlanacak yere işaret olmak üzere, bulunduğu köşeye konulmuştur.
MAKAM-I İBRAHİM: Hz. İbrahim’in Kâbe’yi inşa ederken iskele olarak kullandığı ve halkı hacca dâvet ederken üzerine çıktığı taşın bulunduğu yerdir.
Cin mescidi: Efendimiz’ in Cin kavmiyle görüşüp tebliğde bulunduğu ve namaz kıldığı mekândır. Cin Suresi burada nazil olmuştur. Sonraları mekana mescit yapılarak Cin Mescidi ismi verilmiştir.
Medine: Peygamber efendimiz ve beraberinde ki Müslümanlar 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicret etmek zorunda kaldılar ve Medine Müslümanların en önemli şehiri oldu. Peygamberimiz peygamberlik hayatının son yıllık bölümünü burada geçirmiştir. Kuran-ı Kerim’in büyük bölümü burada inmiştir.Hz. Peygamber hicretten hemen sonra ashabıyla birlikte Mescid-i Nebevi’yi inşa etmiştir. Mescid-i Nebevi Mescid-i Haram ve Mescid- Aksa’dan sonra yeryüzündeki en faziletli mescittir.İlk İslam devleti burada kurulmuştur. Peygamberimiz burayı “el-Medine” diye adlandırmıştır zamanla peygamberin şehri “Medinetü’n Nebi” ve “Allah Resul’ünün nuru ile aydınlanmış şehir “el-Medietül münevvere” diye anılmıştır. Peygamberimizin kabri şerifi mescidin içindedir. Peygamberimizin defnedildiği Kabr-i Saadet’e, Ravza-ı Mutahhare de denilir. Burada, Hazreti Ebu Bekir ile Hz Ömer’in de kabri vardır
Cennet bahçesi. ”Evimle minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir” hadisi şerifi doğrultusunda mescidin içinde kalmış olan bölgeye cennet bahçesi denir Hacılar cennet bahçesinde ibadet ve dua ederler
Cennetü’l- Baki: Mescid-i Nebevi’nin yakınında bulunan mezarlığın yerini Hz Peygamber belirlemiştir. Hz Peygamberin oğlu İbrahim, kızları Rukiyye, Zeynep ve Fatma, torunları Hasan buraya defn edilmiştir. Peygamberimizin amcası Abbas, halası Safiyye ve Hz Osman gibi İslam büyüklerinin mezarları buradadır
Kuba Mescidi: Hazreti Muhammed’in (s.a.v) Mekke’den Medine’ye hicretinde devesinin durduğu yere yapılan Kuba Mescidi, yapılan ilk mescittir Müslümanlarla birlikte bizzat Peygamber Efendimizin taş taşıyarak yaptığı Kuba Mescidi, Kur’an-ı Kerim’de ”Takva Mescidi” olarak geçer
Mescid i Cuma: Hazreti Muhammed (s.a.v), ilk defa Cuma Namazı kıldığı ve cemaate kıldırdığı mescittir.
Mescidü’l Kıbleteyn: İslam’ın ilk yıllarında namaz Kudus’teki Mescid-i Aksa’ya doğru kılınıyordu. Peygamberimizin Medine’ye hicretinden 16 ay sonra Peygamberimiz cemaatle namaz kılarken vahiy geldi ve namaz esnasında yönler ters yöne yani Kâbeye çevirdiler. Namazın iki rekâtı Mescid-i Aksa’ya, son iki rekâtı da Kabe’ye doğru kılındı bu mescit ”iki kıbleli mescit” anlamına gelen Mescid-i Kıbleteyn ismiyle anılıyor.
Uhut dağı Müslümanlar ile müşrikler arasında yapılan en önemli savaşlardan birisi Uhuttur efendimizin dişinin kırıldığı, yanağından yaralandığı, amcası Hazreti Hamza’nın .şehit olduğu Uhut Savaşı’nda, İslam’ı tehdit eden ve Müslümanlar için bir ölüm-kalım mücadelesi verilmiş, Müslümanlar canlarını seve seve feda ederek şehit olmuştu.
Okçular tepesi: Hazreti Peygamberin(s.a.v) kesin emri olmasına rağmen 50 okçunun yerlerini terk ettiği tepe.
Uhud Şehitliği: Hz Hamza, Abdullah b. Cahş, Mus’ab b. Umeyr, Hanzala gibi 70 sahabi şehit olmuştur ve buraya defnedilmişlerdir. Uhud şehitliğinin ziyaret edilmesi müstehap görülmüştür.* *
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
MEKKE-İ MÜKERREME
Peygamber efendimizin doğduğu şehirdir Müslümanların kıblesi olan Kâbe-i muazzamanın içinde bulunduğu, İslâm âleminin merkezi olan mukaddes beldedir Arabistan yarımadasının batısında, Kızıldeniz’in doğusunda, yer alır. Denizden yüksekliği üç yüz altmış metredir. Kara taşlı sıradağlar arasında uzun ve kavisli bir vadide yer almıştır. Etrafı taşlık olup, zirâate elverişli arazisi yokdur. İslâmiyet’den önce de önemli ticâret merkezlerinden biri olan Mekke-i mükerremenin târihi, İbrahim aleyhisselâma uzanır.
İbrahim aleyhisselâm ve zevcesi hazret-i Sâre’den çocukları olmuyordu. Yaşları ilerlemişti. İbrahim aleyhisselâm nîmetlere şükr edip bir de sâlih evlâd ihsan etmesi için Allahü teâlâya duada bulundu. Hazret-i Sâre de böyle istiyordu. Fakat çocuğu olmuyordu.
Hazret-i Sâre, hizmetçisi hazret-i Hâcer’i âzâd edip, İbrahim aleyhisselâmla evlenmesini istedi “Belki ondan çocuğun olur” dedi. Bunun üzerine İbrahim aleyhisselâm hazret-i Hâcer ile evlendi ve İsmail aleyhisselâm dünyâya geldi, İbrahim aleyhisselâmın alnında bulunan Muhammed aleyhisselâmın nuru, İsmail aleyhisselâma intikâl etti. Hazret-i Sâre nurun kendisine intikâl edeceğini umuyordu. hazret-i Hâcer’e karşı kalbinde gayret oldu. İbrahim aleyhisselâm ise, hazret-i Sâre’yi hoş tutuyor, hatırını sorup gönlünü alıyor incitmemeğe gayret ediyordu.Hazret-i Sâre’nin gayreti artınca; İbrahim aleyhisselâmdan, hazret-i Hâcer ile oğlu İsmail aleyhisselâmı başka bir yere bırakmasını istedi. Allahü teâlâ İbrahim aleyhisselâma, hazret-i Sâre’nin bu isteğini yerine getirmesini bildirdi. İbrahim aleyhisselâm, Allahü teâlânın emriyle
Hâcer Hâtûn ile oğlu İsmail aleyhisselâmı yanına alıp, Şam’dan ayrılarak, susuz ve ıssız bir yer olan Mekke’ye götürdü. Yanlarına içi hurma dolu bir sepet ve su koyarak geri döndü. Hazret-i Hâcer; “Ey İbrahim! Görüp görüşecek bir ferd, yiyip içecek bir şey bulunmayan bir vadide bizi bırakıp nereye gidiyorsun?” demesine rağmen, İbrahim aleyhisselâm yoluna devam etti. hazret-i Hâcer ona; “Bizi burada bırakmayı Allahü teâlâ mı emretti?” diye sordu. İbrahim aleyhisselâm; “Evet, Allahü teâlâ emretti” diye cevap verince. Hâcer; “Öyle ise Allahü teâlâ bizi zâyî etmez ve korur” diyerek oğlunun yanına döndü. İbrahim aleyhisselâm da oradan ayrılıp Hâcer ile İsmail’in gözlerinden kayboldu.
Seniyye mevkiinde Allahü teâlâya ettiği dua, Kur’ân-ı kerîmde meâlen şöyle bildirildi;*“Ey Rabbimiz! Ben soyumdan bir kısmını*(İsmail ile onun zürriyetini*hürmeti vâcib olan mukaddes evin Kabe’nin yanına ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Orada namazı dosdoğru kılsınlar diye, insanlardan bir kısmının gönüllerini o yerlere yönelt*Kabe’yi ziyarete gelsinler Onları çevreden gelecek her türlü meyvelerle rızıklandır ki, sana şükr etsinler”*(İbrahim sûresi: 37).Hâcer hâtûn ilk günlerde İbrahim aleyhisselâmın kendileri için bıraktığı hurmadan yiyip, sudan içti. Oğlunu emzirdi. Hurma ve su bitince ana-oğul muhtaç duruma düştü Çok susamalarına rağmen ortalıkta bir damla su yoktu.
Hâcer hâtûn, İsmail aleyhisselâmı yere yatırıp, su bulurum ümidiyle Safa tepesine çıktı. Kimseyi göremedi. Vadiye varınca, ayağını çelmesin diye entarisini topladı azimle koştu. Merve tepesine geldi. kimseler yoktu. Hâcer, böyle Safa ile Merve tepelerinde yedi defa gidip geldi. hacda böyle yapmak vâcib oldu. Hazret-i Hâcer son defa Merve tepesine çıktığında bir ses işitti Sus iyice dinle!” dedi. Dikkatle dinleyince, evvelki sesi işitti. Hâcer, sesin geldiği tarafa Ey ses sahibi! Sesini duyurdun. bize yardım edebilecek vaziyette isen, imdadımıza yetiş, yardım et!” der demez zemzem kuyusunun bulunduğu yerde bir melek, Cebrail aleyhisselâm göründü ve; Hâcer; “İbrahim’in çocuğu İsmail’in anası Hâcer’im” dedi. Cebrail aleyhisselâm; “Sizi kime emânet etti?” diye sorunca; “Allahü teâlâya emânet etti” cevâbını verdi.
Cebrail aleyhisselâm; “Sizi her şeye kadir olana emânet etmiş” dedi. kanadıyla toprağı kazıp zemzem suyunu çıkardı. Hâcer bu taşıp zayi olmaması için suyun etrafını çevirip havuz hâline getirdi. testisini doldurdu. Hâcer sudan içti, çocuğa süt olup emzirdi. Cebrail aleyhisselâm Hâcer’e; “Sakın mahv oluruz diye korkmayın, işte şurası Beytullah’ın yeridir. O beyti şu çocukla babası yapacaktır. Muhakkak ki, Allahü teâlâ o beytin ehlini zayi etmez” dedi. Beytullah’ın bulunduğu yer tepe gibi yüksekçe idi. Seller sağını solunu yarıp aşındırmıştı.Hazret-i Hâcer, aç olan kimsenin içerek doyduğu, susuz olanın içerek kandığı, hasta olanın içerek şifâ bulduğu suyun etrafını, topladığı taşlarla çevirdi.
suyun çıkışına sevinen hazret-i Hâcer, oğlu İsmail aleyhisselâm ile bir müddet oturdu. Yemen tarafından Cürhüm kabilesine mensûb bir topluluk gelip. Mekke’nin alt tarafına kondu. Zemzem suyunun bulunduğu yerde kuşların dolaştığını gördüler. “Kuş kısmı, muhakkak bir su başında , dolaşır. Hâlbuki biz vadide su bulunmadığını biliyorduk. diyerek adam gönderdiler. Zemzem suyunu öğrenince, hazret-i Hâcer’den izin alarak Cürhümîler, Mekke civarına yerleştiler. insanlara haber gönderdiler. Onlar da Mekke:de yerleşti ve Mekke-i mükerreme şehri kuruldu.
İsmail aleyhisselâm, hazret-i Hâcer’e ve kendisine hürmet gösteren Cürhümîler arasında büyüdü. Arabça öğrendi. Çok güzel konuşdu. onlardan bir kız ile evlendi. annesi hazret-i Hâcer doksan yaşında vefat etti. Hazret-i Hâcer’i, Kabe’nin bitişiğinde Hicr denilen yere defn ettiler.
Şam tarafında yaşayan İbrahim aleyhisselâm Mekke’ye oğlu İsmail’i ve zevcesi Hâcer’i görmeye geldi. hazret-i Hâcer vefat etmişti, Allahü teâlânın emriyle, daha önce inşâ edilmiş fakat yıkılmış Kabe’yi, temellerini bulup, oğlu İsmail aleyhisselâmla yeniden inşâ ettiler.
İbrahim aleyhisselâm, oğlu İsmail’in getirdiği taşlarla Kabe’yi bina etmeye devâm etti. Kabe’nin duvarları yükselince, yukarıya yetişemez oldu. büyükçe bir taş getirdiler. İbrahim aleyhisselâm taşa basarak duvarı yapmaya devam etti. Mübarek ayak izinin de mevcûd olduğu taşa*Makâm-ı İbrahim*denildi.
Cennet taşlarından olan ve Ebû Kubeys dağında bulunan Hacer-ül-Esved taşı, Cebrail aleyhisselâmın işaretiyle İsmail aleyhisselâm tarafından getirilerek yerine kondu Böylece Kabe’yi yapıp bitiren İbrahim ve İsmail aleyhimesselâm dua etti Yâ Rabbî! Bizden bu hayırlı işi kabul et. Muhakkak ki sen, duamızı işitici, niyetimizi bilicisin”(Bekara sûresi: 127).İbrahim aleyhisselâm Kâbe-i muazzamayı yapınca, Allahü teâlânın emriyle, oğlu İsmail aleyhisselâmla Beytullah’ı yedi defa tavaf ettiler Makâm-ı İbrahim’in arkasında ikişer rek’at namaz kıldılar. Cebrail aleyhisselâm, İbrahim aleyhisselâma hac ile ilgili bütün ibâdet yerlerini, Safa, Merve, Mina, Müzdelife ve Arafat’ı gösterdi. Arafat’a kadar olan her yerde yapılacak ibâdetleri yaptırdı ve tek tek öğretti.
İbrahim aleyhisselâm, haccı yerine getirdikten sonra, oğlu İsmail’e Kabe’ye bakması ve onu koruması için tenbih etti. Şam’a dönmeden bir gün önce Arafat’a çıkarak Mekke-i mükerremeye baktı. Burası bir vadi içinde olup, taşlı ve kumluydu Oğlu İsmail aleyhisselâmı ve evlâdını düşünerek şefkatle mübarek ellerini kaldırdı ve “Yâ Rabbî! İsmail’in evlâdına rahmet eyle” diye dua buyurdu. Şam’a gideceği sırada kendisine vahy geldi “Bütün insanlara haccı îlân et. Gerek yaya olarak, gerek uzak yoldan zayıf develer bineklerle tavaf için Kabe’ye gelsinler” buyruldu. İbrahim aleyhisselâm da Ebü Kubeys tepesinde emri insanlara tebliğ etti. Sonra İbrahim aleyhisselâm, oğlu İsmail aleyhisselâm ve Cürhümîlerle hac ibâdetini yaptı. Şam’a döndü. hac mevsiminde zevcesi hazret-i Sâre ve diğer oğlu hazret-i ishâk ile Mekke’ye gelerek hac yaptıktan sonra tekrar Şam’a döndü.
İsmail aleyhisselâm Cürhümîlere peygamber olarak vazifelendirildi. Babası İbrahim aleyhisselâmın dînini insanlara elli yıl tebliğ etti. pek az kimse ona îmân etti. İsmail aleyhisselâmın on iki oğlu olup, Kabe’nin hizmetinde, emniyet ve muhafazasında bulundul İsmail aleyhisselâm 130 yaşında Mekke’de vefat etti ve Kâbe-i muazzamanın kuzey duvarı önündeki H-’tim denilen yere defn edildi. Zemzem kuyusu ve Kâbe-i muazzama etrafında gelişen Mekke ticâret merkezi hâlini aldı. İsmail as ve Kâbe-i muazzamaya hürmet ve itibâr eden kavimler Mekke’de yıllarca kaldı inanmayanlar, Kâbe-i muazzamaya hürmetsizlik ve onu ziyarete gelenlere zulüm ettiler başka kavimlerin taarruzuna uğrayarak dağılıp gittiler,
îmânsız kavimler, Kabe’nin içinde çok çirkin hareketler yaptılar Gelen sel, şehri alt-üst edip, Kâbe-i muazzamayı yıktı. Ahâli dağıldı ve öldü. İsrnâil aleyhisselâmın nesli zamanla çoğalıp, Arabistana yayıldılar. Hergittikleri yerde galip gelerek, hürmet gördüler. Peygamber efendimizin dünyâyı teşriflerinde, Mekke’de, İsmail aleyhisselâmın torunlarından Adnan’ın soyundan gelen Kureyşoğulları hâkimdi. Onlar da baba ve dedelerinin güzel örf ve âdetlerini muhafaza etmekle beraber bozuldular. çok az sayıdaki mü’minlerden ve Muhammed aleyhisselâmın nurunu taşıyan aileden başkaları azıtıp, putlara taptılar. Kabe’nin içini putlarla doldurdular. Bu ha!, Muhammed aleyhisselâmın gelişine kadar devam etti.
Kureyş kabilesinin Hâşimî kolundan olan sevgili Peygamberimizin dünyâyı teşrifi sırasında, ticâret merkezi olmasından dolayı*tacirler şehri*de denilen Mekke-i mükerreme, *Dâr-ün-Nedve*deki istişare meclisinden idare ediliyordu. mecliste kabile reisleri yer alır, kendisine verilen vazifeleri yerine getirirdi. Mekke kervanları, Yemen’den Hint ürünleri, Çin ipekli kumaşları, Afrika’dan altın tozu, fil dişi ve köle; Mısır ve Suriye’den hububat, yağ, silâh, pamuklu ve yünlü kumaşlar getirirlerdi. Mekke’de ayrıca her sene panayır kurulurdu.
efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem. Mekke-i mukerremede doğdu. Çocukluğu ve gençliği orada geçti. Kırk yaşına geldiğinde kendisine peygamberlik bildirildi. Mekkelileri putlara tapmaktan vazgeçip, tek ve bir Allahü teâlâya inanmava davet etti. Mekkelilerden bâzıları dâvetine icabet edip inandı. En yakın akrabaları inanmadılar
Sevgili Peygamberimize ve inananlara işkence ve zulümler yaptılar. efendimize kasdettiler. Allahü teâlânın emriyle Medîne-i münevvereye hicret buyuruldu. müslüman olan Mekkeliler de Medine’ye hicret ettiler. Mekke-i mükerremenin fethine kadar Resûlullah efendimizin yanına hicret eden Eshâb-ı kirama*Muhacir, yardım eden Medîneli müslümanlara da*Ensâr*denildi. efendimizin Medine’ye hicret etmesi. Medîne-i münevverenin İslâmiyet’in merkezi durumuna gelmesine ve Mekke’nin gerilemesine sebeb oldu. Mekkeli müşrikleri Bedr, Uhud ve Hendek’te perişan eden Peygamber efendimiz, hicretin sekizinci yılında Mekke-i mükerremeyi feth eddi, halk müslüman oldu. islâm devletinin iki mukaddes şehrinden biri hâline gelen Mekke-i mükerreme eski önemini kazandı.
dört halîfe zamanında, müslümanların İslâmı yaymak ve insanların dünyâda ve âhırette kurtuluşa ermelerini sağlamak için çeşitli memleketlere gitmesi Kureyşin ileri gelenlerinin feth edilen beldelerde kumandan ve vali olarak vazife almaları Irak’ın müslümanlarca feth edilmesi, Mekke’nin gerilemesine sebeb oldu. Çünkü Hint ticâreti, Basra körfezi ve Fırat vadisi yoluyla yapıldı. Hazret-i Ömer ve hazret-i Osman zamanlarında sel baskınlarına karşı setler yaptırıldı. Emevî halîfeleri de bu çalış maları tamamladılar. Gelmesi muhtemel sellere karşı yeni bir yatak kazıp, yüksek setler yaptılar. binalar kurup tarım için tedbir aldılar ve sulama te’sisleri yaptılar. Mekke gelişti. hâli vakti yerinde olan müslümanlar, burada toplanmağa ve yerleşmeğe başladılar.
Hazret-i Ömer tarafından başlatılan ve Emevî halîfesi Birinci Velîd tarafından sürdürülen tâmiratlarla Kâbe-i muazzama genişletildi.
Mekke’de halifelik yapan Zübeyr ra ile vali Haccâc bin Yûsuf zamanında Kâbe-i muazzama yeniden yapıldı. Mekke-i mükerreme bir müddet Yemen’den gelen haricî işgaline uğradı. 750 hilâfet Abbâsîlere geçince, Mekke de onların idaresine girdi. Tâif, Medîne ve Mekke’nin idaresi, Emevîler zamanında olduğu gibi, Abbasîler zamanında da halîfe ailesine yakın olanlara verildi. Abbasî halîfesi Harun Reşîd, dokuz defa hac için Mekke’ye gelerek, Mekke’nin gelişmesi ve îmân için gayret sarfetti. Halîfe Me’mûn zamanında Mekke’nin idaresi Resûlullah efendimizin neslinden gelen hazret-i Ali evlâdına verildi.
Halîfe Me’mûn’un ölümünden sonra, pahalılık ve kıtlık hüküm süren Mekke’de, karışıklıklar başgösterdi. 930Karmatîler Mekke’yi işgal edip, hac yollarını kesti Kâbe-i muazzamadaki Hacer-ül-esved’i alıp, Ahsâ’ya götürdüler. Mekke’de yaşayan Ehl-i sünnet müslümanlardan binlercesini katlettiler. 950 Hacer-ül-esved’i geri getirip yerine koydular. sonra Mekke-i mükerremenin idaresinde kendilerine “Şerîfler” adı verilen ve hazret-i Ali’nin neslinden gelen kimseler hâkim oldular. Şerîfler devrinde Mekke Medine’yi geçti. Mekke şerîfliğinin bağımsızlığını korumak için gayret sarf edildi. Fatımî hükümdarı adına Mekke’de hutbe okunması teklifi reddedildi. 976 Fâtımîler, Mısır ticâret yolunu kesip Mekke’yi kuşattılar. çok güç bir hâlde kalan Mekke halkı, teslim olmak zorunda kaldı. Fatımî Yemen meliki es-Süleyhî, Mekke’yi aldı.
Mekke’deki şerîfler, es-Süleyhî’den, kendilerinden birini hükümdar seçmesini ve şehri bırakarak gitmesini istediler. es-Süleyhî, 1065 yılında Ebû Hâşim Muhammedi büyük şerîf tâyin etti. Mekke’de Hâşimî sülâlesi hüküm sürdü Bir asırdan fazla hâkimiyetleri devam etti. hazret-i Ali evlâdından Yenbû hâkimi Katâde, 1201 de topraklarını Mekke’ye doğru genişletti Mekke’de tarafdâr buldu. Mîrâc kandili sebebiyle bütün halkın şehirden çıktığı sırada Mekke’yi aldı. bütün devletler ile arası açılan Katâde, Eyyûbî meliki el-Melik in oğluna sert muamele etti. Irak hacılarına müdâhalede bulunarak, Abbasî halîfesini halîfeye elçi gönderip, özür dileyince affedilip, Bağdâd’a davet edildi.
Yemen’de bir emirliğin kurulması münâsebeti ile, hz Hasan soyundan gelen bir imâmı destekledi. Eyyûbî sultânı el-Melik-ül-Âdil’in torunu tarafından bölgenin tekrar işgalinden sonra, Mısır, Suriye ve Cenubî Arabistan Eyyûbîleri hutbede, halîfe ve şerîf ile beraber zikr edildiler. Katâde ailesi, 1241’den îtibâren Mısır’da hâkimiyet kuran Eyyübîler ve onların halefi Memlûklülere tâbi olmak suretiyle bâzan yalnız, bâzan müşterek Mekke emirliğini yürüttüler. Osmanlıların Mısır’ı feth etmesine kadar bu aile içinde Ebû Numey, Şerîf Aclan gibi meşhûr Mekke emirleri geldi. Mısır’ın Sultan Selim tarafından feth edilmesinden sonra, Memlûk Devleti son buldu. Mekke emîri Şerîf Berekât Yavuz Sultan Selim Hân’a Osmanlı hâkimiyetini severek kabul ettiğini bildirdi.
Yavuz Sultan Selim Hân da, Mekke emîrinin elçisini kabul etti ve Ebû Numey’e hürmet göstererek, Mekke emîrine emirlik hil’atıyia, me’mûriyetini hâvi bir de berât gönderdi. Bundan başka Mekke ve Medine ahâlisine dağıtılmak üzere iki yüz bin altın ile deniz yoluyla külliyatlı zahire yolladı. Haremeyn, Osmanlı hâkimiyetine girdi. gönderildi. Daha önce Memlûk hükümdarları adına okunan hutbe, aynı zamanda hilâfeti de olan Osmanlı hükümdarı adına okundu. 1525 de Şerîf Berekât yerine oğlu Ebû Numey getirildi, iradeli, ileri görüşlü ve zamanda cesur bir kimse olan Ebû Numey uzun müddet Mekke emirliği yaptı. Cidde’ye asker çıkararak, Portekizlileri perişan etti 1553 te Mekke emirliğinden istifa ederek ayrılan Ebû Numey’in yerine oğlu Şerîf Ahmed getirildi. Şerîf Ahmed’in ölümü üzerine kardeşi Şerîf Hasen, Mekke emîri oldu.
Osmanlıların himayesindeki Mekke Şerîflerinin toprakları kuzeyde Hayber’e, doğuda Necd’e kadar genişledi. Şerîf Hasen’in 1601 de vefatından sonra, İranlıların körüklemesiyle Mekke’de karışıklıklar başgösterdi. Eshâb-ı kiram düşmanı İranlılar, sünnî Osmanlılarla geçinemedi. Dördüncü Murâd İranlıların Mekke’den çıkarılmalarını emredip, hacca gelmelerini yasakladı. sünnî müslümanlarla Eshâb-ı kiram düşmanı İranlılar çatıştı Olaylar, Mekke’ye kadar yaygınlaştı. Mekke emîri, İranlılara Mekke’den çıkmalarını emretti. İranlılar Mekke’den çıkartılınca, mukaddes belde fitneden temizlenmiş oldu. Şerîf Hasen’in sülâlesinden gelen kimseler, Mekke emirliği vazifesini yürüttüler.
Vehhâbîler, 1800 de ortaya çıkıp Mekke’ye saldırdılar.
Mekke emîri Şerîf Galip Efendi, bunlara karşı mücâdele etti. çok kan döküldü. Şerîf Galip Efendi, Vehhâbîleri Mekke’ye sokmadı. Tâife saldıran ve etraftaki Arab kabilelerini hâkimiyet altına alan Vehhâbîler, hac zamanında yeniden Mekke’ye hücûm ettiler şehre girmekten korktular. Mekke halkı Tâifdeki müslümanların öldürülmelerini işitince, Vehhâbîlerden çekindiler. Şerîf Galip Efendi, Vehhâbîlere karşı koymak için asker toplamak üzere Cidde’ye gitti, Tâif faciasından korkan Mekke ahâlisi, Veh-hâbî kumandanına bir hey’et göndererek şehri teslim edeceklerini bildirdiler. Vehhâbîler, 1803 te Muharrem ayında Mekke’ye girip kendi inançlarını yaydılar.
Şerîf Galip Efendi, yanındaki askerlerle Cidde’den Mekke’ye gelerek, Vehhâbîleri şehirden çıkardı emir oldu.
Mekkelilerden intikam almak isteyen Vehhâbîler, Tâifteki köylere saldırıp, çok cana kıydılar. Osman el-Müdayıkî adında bir zâlimi Taife vali yaptılar. vali, Mekkedeki Vehhâbîleri toplayarak büyük bir kalabalıkla 1805 de Mekkeyi kuşattı. Mekke’deki müslümanlar sıkıntı çekip aç kaldılar. yemek için hiç bir şeyleri kalmadı. Şerîf Gâlib Efendi, milleti kurtarmak için, Vehhâbîlerle anlaşdı. Mekke emirliği kendinde kalmak ve müslümanların canına, malına dokunmamak şartı ile şehri Vehhâbîlere teslim etti.İslâm düşmanlarıyla uğraşan Osmanlı sultânı İkinci Mahmûd Hân Mısırvâlisi Mehmed Ali Paşa’ya ferman gönderip, Vehhâbîleri terbiye etmesini ve Hicaz’ı onlardan kurtarmasını emretti.
Mehmed Ali Paşanın ordusu 1813 de Cidde’ye, ve Mekke’ye hareket etti. Şerîf Gâlib Efendi’nin plânlarıyla Mekke’ye girdi. Osmanlının Mekke’ye girdiğini haber alan Vehhâbîler dağlara kaçtılar. Mehmed Ali Paşa, Mekke’ye Şerîf Gâlib Efendi’nin kardeşi Şerîf Yahya Efendi’yi, daha sonra da Muhammed bin Avn’ı emîr tâyin etti. Şerîf Gâlib Efendi’yi Mısır’a gönderdi. Muhammed bin Avn’ın vazifeden uzaklaştırılması üzerine Zâvi Zeyd, Mekke emîri oldu. Muhammed bin Avn tekrar Mekke emîri yapıldı. ölümünden sonra da halk tarafından sevilen oğlu Abdullah getirildi. Şerîf Abdullah Mekke’de asayişi sağladı. Süveyş kanalını açtırdı ve dokuz sene Mekke emirliğinde kaldı. 1877 ’de vefat edince yerine kardeşi Şerîf Hüseyn emîr tâyin edildi. Üç sene kadar emirlik yapan Şerîf Hüseyn Paşa, 1880 Cidde’de bir sû-i kast sonucu öldürüldü. Yerine Şerîf Gâlib Efendi’nin oğlu Abdülmuttalib getirildi.
1882 de Abdülmuttalib’in azli üzerine İstanbul’da Şûrây-ı Devlet üyesi bulunan Avnürrefîk Paşa, Mekke emîrliğine getirildi. 1904 târihine kadar Mekke emîrliği yapan Avnürrefîk Paşa’nın 1905 te vefatı üzerine, daha önce Mekke emîrliği yaparken vefat eden Şerîf Abdullah Paşa’nın oğlu Şerîf Ali Paşa tâyin edildi. Üç sene Mekke emîrliği yapan Şerîf Ali Paşa, 1908 de azl edildi. İkinci Meşrûtiyet’in 1908 de ilânından sonra, Mekke emîrliğine Şerîf Muhammed in küçük oğlu Abd-i Paşa tâyin edildi. Mekke’ye hareket etmek üzereyken İstanbul’da aniden vefat etti. Şerîf Ali Paşa’nın oğlu Şerîf Hüseyn Paşa. son defa Mekke emîrliğine tâyin edildi. Osmanlı Devleti’nin İttihatçılar tarafından Birinci Dünyâ Harbine sokulmasından ve yanlış politikadan sonra, Şerîf Hüseyn Mekke’de istiklâlini ilân etti.
17 Haziran 1918’de Abdülazîz bin Abdurrahmân, İngilizlerin teşviki ile Şerîf Hüseyn ve ona bağlı olanların kâfir oldukları iddiasında bulundu cihâd bildirdi. Mekke ve Taife saldırdı. şehirleri Şerîf Hüseyn Paşa’dan alamadı. 1924 ’de, İngilizler, Mekke emîri Şerîf Hüseyn Paşa’yı yakalayıp Kıbrıs’a götürdü. Paşa, 1931 da kapatıldığı otelde vefat etti. Medine’ye yerleşen oğlu Şerîf Abdullah da babası ölünce İngilizler tarafından Amman’a sürüldü. Şerîf Abdullah, 1946 da Ürdün Devleti’ni kurdu ise de, 1951 de Mescid-i Aksâ’da namaz kılarken, İngilizlerin kiralık katilleri tarafından şehîd edildi. Şerîf Hüseyn Paşa’nın ikinci oğlu Şerîf Faysal da, 1921 de Irak Devleti’ni kurdu ve 1933 ’de vefat etti.
Şerîf Hüseynin Mekke’den uzaklaştırılması ile üzerine, Abdülazîz bin Abdurrahmân, 1924 te. Mekke’yi ele geçirip, 1926 da bütün Hicaz’ı zabt ederek, kendini Hicaz kralı îlân etti.Suudi Arabistan sınırları içindeki Mekke-i mükerreme içinde Kâbe-i muazzama bulunduğundan, diğer şehirlerden faziletli ve mukaddes bir şehirdir. efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, Mekke’den hicret edip döndüğü vakit Kabe’nin karşısına geçerek;*Ey Kabe!*Allahü teâlânın yarattığı en hayırlı memleketler içerisinde en çok sevdiğim yer sensin. senden çıkarılmasaydım ben de çıkmazdım”*ve*“Kabe nasıl en şerefli yer olmasın ki, ona, yalnız bakmak bile ibâdetdir”buyurdu.
Peygamber efendimiz;*“Mescid-i Aksâ’da kılınan bir rek’at namaz, bin namaza, Mescid-i Nebevî’de kılınan bir rek’at namaz on bin namaza, Kabe’de kılınan bir rek’at namaz ise yüz bin namaza muâdildir”*buyurarak medh etti. Kâbe-i muazzamanın bulunduğu Mekke-i mükerreme kuzeyden güneye uzanan Arafat ve Kabis dağları ile Sevr ve Hıra dağlarının arasındadır Mekke-i mükerremede ve civarında bulunan mübarek yerlerden bâzıları şunlardır: Kâbe-i muazzama: Mekke’nin ortasında olup, müslümanların kıblesidir, hacıların etrafını tavaf ettikleri Beytullahtır mukaddes evdir Safa: Kâbe-i muazzamanın doğusunda bir tepe olup, hacda sa’y yapmağa bu tepeden başlanır. Merve: Kabe’nin yakınında bir tepe olup, sa’y esnasında Safa tepesinden sonra Merve tepesine gidilir. Safa ile Merve arası üç yüz otuz metredir.
Beyt-i Mevlid-i Nebevî: Peygamber efendimizin doğduğu evdir. Mekke’nin doğu cihetinde Şiab-ı Ebû Tâlib caddesindedir. Ebû Kubeys Dağı: Kâbe-i muazzamanın ve Safa tepesinin doğu kısmında olup, hazret-i İbrahim bu dağın tepesinden insanları hacca davet etmiştir Cennet-ül-Muallâ: Mekke’deki kabristanın ismidir. Hazret-i Hadîce ve bâzı Sahâbe-i kiram bu kabristanda medfûndur. türbeler ve kabir taşları, Osmanlılardan sonra yıkılarak yerle bir edilmiştir.Hira Dağı: Mekke-i mükerreme ile Minâ arasında bulunan bir dağdır. Peygamber efendimize ilk vahy bu dağdaki Hirâ mağarasında gelmiştir. Sevr Dağı: Mekke-i mükerreme’nin güneyinde bulunan, Peygamber efendimiz ile hazret-i Ebû Bekr’in Mekke’den Medine’ye hicretlerinde gizlendikleri mağaranın bulunduğu dağdır Minâ: Mekke’nin doğusundaki dağların eteğinden Arafat’a giden yol üzerinde bulunur Hac ibâdetinde kurban kesilen ve şeytan taşlamak için gidilen yerdir. İbrahim aleyhisselâm oğlu hazret-i İsmail’i kurban etmek için buraya götürmüştür. Mekke ile arası altı kilometredir Minâ, Mekke’nin kuzeyindedir.
Müzdelife: Arafat ile Minâ arasındadır, Adem aleyhisselâmla hazret-i Havva’nın yeryüzünde ilk kavuştukları yerdir. Hac esnasında burada bir müddet durmak ve vakfe vâcibtir. Meş’ar-i Haram: Müzdelife’nin bitiminde Cebel-i Kuzah yakınındadır Müzdelife vakfesinin burada yapılması efdaldır.
Arafat: Mekke-i mükerremenin doğusundadır 70 metre yüksekliğindeki tepenin ve bu tepenin önünde bulunan ovanın ismidir. Kurban bayramından bir gün önce, Arefe günü burada vakfeye durmak haccın farzlarındandır. Tepe, koyu yeşil taş yığınlarından meydana gelmiştir. Arafat ovasının ortasındaki bu tepeye rahmet dağı mânâsına Cebel-ür-Rahme de denir. Peygamber efendimiz yüz bini aşkın müslümana Veda hutbesini burada okudu.
-Hil: Hacda ihrama girme yerleri olan ve mîkat denilen yerler ile Mekke şehri, yâni Harem arasına*hil*denir. Harem: Mekke-i mükerremeden geniş olup, hududu İbrahim aleyhisselâm tarafından çizilmiş ve onun tarafından dikilen taşlarla gösterilmiştir. Bu taşlar çok kere yenilenmiştir. Mekke-i mükerremenin fazileti hakkında hadîs-i şerîflerde buyruldu ki:*“İslâm beldelerinin hiç birisi kalmaz ki onu Deccal*ve orduları çiğnememiş olsun. Yalnız Mekke ile Medine bu istilâdan ma’sûn bulunur”*ve*“Mescid-i Harâm’da kılınan bir namaz, şâir mescidlerde kılınan yüz bin namazdan efdaldır.”
Kaynak etstur.com
MEDİNE’DE ZİYARET EDİLECEK MEKANLAR
Mescid-i Nebevi (Peygamber Camii) Mescid-i Nebevi ya da diğer adı ile Mescid-i Nebi, Hz. Muhammed'in Hicret'ten sonra ashabı ile birlikte inşa ettiği ve namaz kıldırdığı yapıdır. Efendimizin kabr-i şerifinin de yer aldığı mescit halifelerce genişletilmiş hz Ebubekir ve Hz. Ömer'in kabirleri burada bulunuyor. Efendimiz hadis-i şerifinde; "Mescidimde kılınan bir vakit namaz, Mescid-i Haram hariç başka mescitlerde kılınan bin namazdan hayırlıdır" buyuruyor.
Ravza-i Mutahhara Cennet Bahçesi Mescid-i Nebevi içerisindeki Hücre-i Saadet ile Minber arasında kalan kısımdır 22 m uzunluğunda, 15 m genişliğindedir hadislerde "Cennet Bahçesi" olarak adlandırılır. bu alan Mescid-i Nebevi'nin tüm halılarından ayrı olarak yeşil halılarla belirlenmiştir.
Cennet-ül Baki (Baki Mezarlığı)Hz. Muhammed (SAV) zamanında kurulan Medine İslam Devleti'nin ilk mezarlığı olan Cennet-ül Baki, Mescid-i Nebevi'ye çok yakındır Peygamber Efendimizin sahabelerinin de kabirlerin bulunduğu mezarlıkta türbeler ve taşlar, şehrin Osmanlıdan çıkmasından sonra yıkılmış. Müslümanlarca kutsal kabul edilen mezarlık, hac ve umre ibadetlerinde ziyaret edilen mekanların başında geliyor. Hz. Osman, Hz. Hüseyin, Peygamber Efendimizin amcası, eşleri ve birçok İslam alimi bu mezarlıkta medfundur.
Kuba Mescidi Hz. Muhammed(SAV) Mekke'den Medine'ye hicreti sırasında 14 gün konakladığı Kuba'da inşa edilen bizzat Peygamber Efendimizin de çalıştığı mescittir. İslam'da cemaatle namaz kılmak için inşa edilen ilk mescittir ziyaret etmek ve namaz kılmak sevaptır
Uhud Şehitleri / Medine'nin kuzeyindeki Uhud Dağı, Mescid-i Nebevi'ye 5 km mesafededir 110 m yüksekliğindeki Uhud Dağı, Hicret'in üçüncü yılında müşriklerle gerçekleşen Uhud Savaşı'nın gerçekleştiği yerdir. ashab-ı kiramdan 70 kişi şehit olmuştur Peygamber Efendimizin her yıl şehitleri ziyaret etmesi nedeniyle Uhud Dağı hac ve umre ibadetlerinde en çok ziyaret edilen kutsal mekanlardandır
Kıbleteyn Mescidi İslam'ın ilk zamanlarında kıble Mescid-i Aksaydı Hicret'ten 18 ay sonra Hz. Muhammed'in (SAV) ikindi namazının farzını kıldırdığı sırada kıblenin Mescid-i Haram Kabe olmasına dair ayetin indiği mescittir Namazın ilk iki rekatı Mescid-i Aksa'ya doğru, son iki rekatı Kabe-i Muazzama'ya doğru kılınmıştır. Kıbleteyn Mescidi yani İki Kıbleli Mescit adını alan yapı, hac görevini yerine getiren Müslümanların ziyaret edip namaz kıldıkları kutsal mekandır
Yedi Mescitler ( Mescid-i Seb'a) Mekkeli müşrikler ile yapılan Hendek Savaşı'nın gerçekleştiği yerde bulunan mescitlerdir Efendimizin savaş döneminde kendisinin ve sahabinin çadırlarının kurulduğu, namaz kılınıp duaların edildiği noktalar üzerine; Hz. Selman, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz.Sa'd b. Muaz adına yapılmış mescitler burada bulunuyor.
murataltug1985
09-19-2018, 06:42
Kaynak büyükustamimarsinan.com
MİMAR SİNAN
büyük cihan devletinin baş mimarı olan Sinan, askerî, politik ve ekonomik gücün zirvede olduğu 16. yüzyılda, dünyanın merkezi İstanbul'da birbirinden çarpıcı eserler inşa etmiştir. Osmanlının simgesi Sinan büyük külliye ve camiler yapmıştır Süleymaniye, Türk mimarlık tarihinin en büyük ve en geniş külliyesi sayılır. Sinan'ın ünü, bütün imparatorlu aşmış çağa sığmamış ve ölümsüz bir türkü halinde yankılanmıştır. büyük Sinan'ın hayatı ve yapıtları hikâyelere, rivayetlere konu olmuş, hikâye ve rivayetler efsanelere dönüşmüştür. Koca sinan destan kahramanı ve bir efsane gibi halk arasında dillerde dolaşan hikâyelere konu olmuştur.
Cihan Padişahı Kanuni eşi Hürrem Sultan'dan doğan biricik kızına Mihrimah adını vermiştir. Farsça Güneş anlamına gelen Mihr ve Ay anlamına gelen Mah adlarından oluşan bir addır Kanunî'nin el bebek, gül bebek yetiştirilen ve nazlı kızı Mihrimah Sultan dünya güzeli bir kızdır Mihrimah , sarayın baş mimarı Sinandan Üsküdar'da bir cami yapmasını ister. Sinan, Mihrimah Sultan adına İskele Camii de denilen eseri inşa eder.
Koca Sinan gönlünü padişahın biricik kızına kaptırır. Mihrimah Sultan'a Rüstem Paşada taliptir Mihrimah Sultan'a göre rüstem yaşlı ve cüzzam hastasıdır. dedikodular çıkınca Kızını Rüstem Paşaya vermek isteyen Kanunî başhekimini gönderir. Ve rüstem Paşa'nın kaftanında bit bulur. Cüzzamlılarda bit olmayacağı için Rüstem Paşa Veziriazamlığa atanır ve Mihrimah ile evlendirilerek padişah damadı olur.Rüstem Paşa'ya “Kehle-i itibar veya Kehle-i İkbal” lakabı verilir. Bu da itibar veya ikbal kazandıran bit anlamına gelmektedir.
Kanunî, kızı Mihrimah'ı Rüstem'le evlendirince, Sinan aşkı için kavurulur ve Mihrimah Camii'nden 14 yıl sonra bir cami siparişi alır. gönül sultanı Mihrimah için İstanbul'un yüksek bir tepesi seçilir Edirnekapı sur dibinde, karar kılınır Mihrimah Sultan için ölümsüz bir eser tasarlanır kubbenin asaleti ve güzelliği Mihrimah Sultan'ı kubbenin Yanındaki nöbet tutarcasına bekleyen yalnız minare Sinan'ın, gönül sultanına duyduğu aşkı camiin işçiliği Mihrimah'ın yazmasının oyalarını simgeler
gece ile gündüzün eşitlendiği 20-22 Martta Edirnekapı Camii'nin arkasında güneş batarken, Üsküdar'daki Cami minareleri arasından ayın doğuşu görülür. Efsaneye göre mihr (güneş) ile mah (ay)ın aynı anda görünmesinden dolayı, Kanunî'ni kızına Mihrimah adının vermiştir
İkinci Selim koca sinana Selimiye Camii için
sipariş verir camiinin arazisinde eskiden lale bahçesi vardır ve arazinin şu anki sahibinin tek şartı camide lale motiflerinin kullanılıp buranın Lale bahçesi olduğunun unutulmamasıdır
Selimiye camii eskiden lale bahçesi olan bir yerdir arazi sahibi aksidir lale bahçesinin hatırlanmasını ister koca sinan Camii'nin tam ortasına 5 cm lik bir ters lale işletir. lale lale bahçesini ters lale ise arazi sahibinin tersliğini ifade eder
Süleymaniye Külliyesi bitmek üzeredir. Külliyenin dört minareli camisi en görkemli yapısıdır bir çocuk minare eğridir diyince ustalardan kötek yer çocuk ağlayınca koca Sinan çocuğu şöyle ikna eder ustalara göz kırpar Çocuğa haklısın Hemen düzelteceğiz, diyerek minareye İp bağlatır ve yalancıktan minareyi çektirir çocuk amca düzeldi deyince koca Sinan çocuğa şeker verir çocuk ise sevinir teşekkür eder güler ve oynar
Süleymaniye camisi eğridir diyen bir çocuk ustalardan azar işitmiş ve ağlamaktadır koca sinan çocuğu ikna için minareye yalancıktan ip bağlar ve çektirerek çocuğu ikna eder sevindirir büyük usta işçilerine şöyle seslenir Küçük çocuğu ikna etmek basit yollar varken, onu döverek inandırmak siz koca adamlara yakışır mı? Unutmayınız bir çocuğu ikna edemezseniz, halkı da ikna edemezsiniz.
Süleymaniye inşaatının uzaması dedikodulara yol açar Güya koskoca Osmanlı iflas etmiş ve Cihan Padişahı Kanunî'nin hazinesi boşalınca Camii durmuştur Acem Şahı, şunları söyler: İran Şahı Süleymaniye için, yardım sunmaktadır.”sinirlenen Kanunî Mimar Sinana Mimarbaşı, İran Şahının kıymetli taşlarını harca kat ki işe yarasın.”
Süleymaniye Camii inşaatı uzayınca Sultan Süleyman, hışımla şantiyeye girer koca Sinan Cami'in tam ortasında nargile içmektedir Padişah Sinan'a Cami'im neden bitmiyor Mimar nargile keyifi çatıyor diyince Sinan padişahım, maksad nargile değildir. muradım dumanın gidişini tespit etmektir. yüzlerce kandilden çıkan is tespit edilirse, is odası yapılabilir. hem Cami isden kurtulur, hem de toplanan islerden mürekkep yapılıp hattatlara verilebilir,*demiştir Koca sinandan koca bir cevap
Büyük usta Sinan hikmet ve derslerle dolu nice mesajlar taşır.
Kaynak tevhidhaber.com
Bir caminin ibretlik hikâyesi
Abdurahim Karakoç/Vakit*
Eryamanda Emekli İmam Hafız Ahmed Öztürk camii yaptırmak ister camiinin ismi“Satuk Buğra Han Camiidir camii duyan CHP'li, solcu, Atatürkçü, çağdaş kadınlar, “yaptırmayız camii istemeyiz ezan sesinden rahatsız olmak istemiyoruz” Yanlış anlamayın... Müslümanız... Üstelik annem Konyalıdır”diye yaygara koparırlar Bunun üzerine*Ahmet Hafız hoca dayanamaz ve şu
Cevabı Konyalı olmayı İslâmiyete belge gibi sunmanız yanlıştır ana... tarihe bakarsanız, Ebu Cehil'in Mekke'li olduğunu görürsünüz...”*
CHP'li, solcu, Atatürkçü, çağdaş yaşamcı, modern bilimsel cumhuriyet kadınları Nuh derler, peygamber demezler...tüm çirkeflikleriyle eryaman saltuk buğra Han Camiiyi mahkemeye verirler...*
Ve durdururlar İnsan düşünmeden edemiyor...*
Türkiye'nin Müslüman bir ülke olduğunu söylemeyen kim var Müslüman bir ülkede ibadethane olmaz mı?*Olur olmasına da bazılarını çatlatır...*Koşarlar mahkemeye...*
kuruluş sebebi bilinmeyen, sadece “çağdaş” unvanı kullanan dernekler Türkiyede yapılan hizmetlerin önünü niye kesmek ister... Her yerde sözleri geçer mi hakkı ihlâl edilen vatandaşların söz söyleme ve itiraz hakları olamaz mı?* Nedir mabet düşmanlığı?*Çağdaş” olmanın şartlarından birisi din aleyhtarlığı mıdır?*ibadethaneler engellenmek isteniyor...*Bu durum neyin nesidir?*adı “Çağdaş Camii” olsa engellenebilir miydi?*Vatandaş olduğum için soruyorum sadece...*
Kaynak camilervetürbeler.com
Veysel Karani, Veysel Karani Türbesi,
Veysel Karani,*Doğum tarihi bilinmemektedir. 555-560 tarihlerinde Yemen Karen’de doğduğu 657 yılında Sıffin Savaşında, Hazreti Ali tarafında savaştığı ve 657 de öldüğü bilinir. . Veysel’ Karani’nin kabri Suriye Rakkadadır. Adına bir diğer türbe Siirt’in Baykan ilçesinde inşa edilmiştir. annesine sevgisi büyüktür Babasının ismi Amir dir tam adı*Üveys Bin Amir-i Kareni‘dir. Babasını 4 yaşında kaybetmiş olup, Deve çobanlığı yapmıştır.
Hz.*Muhammed*(S.a.v.)*döneminde yaşamış peygamberi hiç görmemiştir. Annesine verdiği sözden dolayı, Efendimiz’i göremediği için sahabeden sayılmaz. Muhadramun’dandır. Muhadram câhiliye zamanını, ve Peygamberimizi idrâk edip Efendimizi (asm) görme şerefine nail olmaksızın, müslüman olanlara verilen isimdir.
Üveys el-Karanî hazretlerine Peygamber Efendimiz, kendisine armağan olarak hırkasını göndermiştir.
Naaşını almaya gelen 3 kabilenin taşıdığı tabutlarda da keramet göstererek göründüğü söylenir. 3 ayrı kabilenin yerleşim yerleri olan Yemen ve Şam’daki türbelerinin yanında Siirt Baykan ilçesinde de bir türbesi olmuştur. Yunus Emre tarafından onuruna,‘Yemen illerinde Veysel Karani’*adlı on kıtalık şiir yazılmıştır. Kendisine gönderilen Hırka-ı Şerif, İstanbul Fatih’teki Hırka-i Şerif Camii’nde, soyundan gelenlerin himayesindedir.* Veysel Karani’nin kıssalarında peygamber sevgisi ve anne sevgisinin büyüklüğü anlatılır. Onun büyük duyguları örnek olmalıdır.
Kahveyi Bulan Veysel Karani’dir.*Veysel Karani bir gün develeri otlatırken meyvelerden birisini ısırır acıdır. “ Allah (c.c) her bir nimeti fayda için yaratmıştır.” diyerek acı meyvelerden birazını ateşe atıp kavurdu, çiğnediğinde acı kalmamıştır. üveys iyi düşünmeye, ve kendisine güvenmeye başlamıştır. Ve bu meyve madem ki yiyeni keyiflendiriyor adı keyfe olmalıdır.” demiş ve keyfe adı kahve olarak anılmaktadır.”
*
Kaynak listelist.com
Şehirler Şehri İstanbulda Evliya ve Türbeleri
İnsanoğlu bir şeylere inanmak, ve bağlanmak ister. kutsal yerlerde edilen duaların kabulüne inanır.
türbelere ve kutsal mekanlara. Gitmek gerekir
Oruç Baba İstanbul ve Ramazanda akla ilk gelenlerdendir. Ramazan’ın ilk günü mahşeri bir kalabalıktır Topkapı Şehremini’nde bulunur türbenin sokağını. Oruç Baba’nın hürmetine Allah’tan ne dilerlerse gerçekleşeceğine inanan ve dileği olanlar, yedi ya da on bir kişiden zeytin, sirke veya şeker alarak burada açarlar ilk oruçlarını.
Tezveren Dede Cağaloğlu’nda Basın Müzesinin altında minik bir türbe, hiç kimsenin farkında olmadığı ya da bilmediği mütevazı bir mezardır sadece… Fatih Sultan’ın ordusunda görevli bir erendir önünde çılgın kalabalıklar göremezsiniz, yoldan geçenler bir Fatiha okur orada edilen duaların kabul edildiğine inanılır
Telli Baba Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdâyi, Beykoz’da Yuşa Peygamber, Beşiktaş’ta Yahya Efendi ile birlikte boğazın dört bekçisinden biri olduğuna inanılır. Rumeli kavağı’nda küçük bir türbedir. Tam olarak kime ait olduğu belli olmayıp, türbeyi evlenmek isteyenler, duası kabul olup evlenen ve dileği olanlar ziyaret eder…
asıl adı İmam Abdullah Efendi olan Telli Baba, Fatih devrinde orduda tabur imamı iken şehit olur. Uzun yıllar önce hastalıklı bir genç kız onu rüyasında görüp mezarını keşfeder. O günden sonra iyileşen genç kızın peşinden birçok insan bu türbeyi ziyaret etmeye başlar.
Aziz Mahmut Hüdâyi Üsküdar’ın tepesindeki türbesindeki Aziz Mahmut Hüdâyi hazretlerinin bir duası vardır Sağlığımızda bizi, vefatımızda kabrimizi ziyaret edenler ve türbemizden geçtiğinde Fatiha okuyanlar bizimdir. Bizi sevenler denizde boğulmasın, ahir ömürlerinde fakirlik çekmesin, imanlarını kurtarmadıkça göçmesin.
Boğaz’dan geçen gemilerin kaptanları bu türbenin önünden geçerken düdük çalar ve mürettebatını bu evliyaların ruhuna Fatiha okurdu
Yuşa Peygamber Beykoz tepelerinde Boğaz’ın en görkemli yerindedir Yuşâ Peygamber rivayate göre Musa Peygamber ile Boğaziçi ne gelmiş burda vefat ederek bu tepeye gömülmüştür. Yuşâ’nın Musa’nın vefatından sonra peygamber olarak görevlendirildiği, Hıristiyan ve Yahudilerin ona Yeşu dedikleri nakledilir. Burayı ziyarete ederseniz dua eder ve yeşilliklerin arasından o eşsiz Boğaz manzarasını seyredersiniz.
Yahya Efendi, Beşiktaş ile Ortaköy arasında, Yahya Efendi Tekkesi adıyla anılan türbede yatan şeyhülislamdır. Trabzon Kadısı Ömer Efendi’nin oğludur. Kanuni Sultan Süleyman’ın süt kardeşidir ve onun saltanatı boyunca danıştığı kişidir. Boğaz’ı koruyan dördüncü kutsal kişidir
Eyüp Sultan Türbesi Eyüp Sultan Camii’nin yanındadır. Hz. Muhammed’in ordusunda sancaktar olup, İstanbul’un Araplarca kuşatılmasında şehit olan Hz. Eyyub El-Ensari’nin mezarıdır. Cuma, Kandil ve bayram günleri ziyaretçilerle dolup taşar. Duaları kabul olanlar türbeyi ziyaret ettiklerinde şeker ve benzeri şeyler dağıtırlar İstanbul’un en kalabalık türbesidir
Merkez Efendi Topkapı’dan Sahil Yolu’na doğru giderken yolun sağında, Mevlanakapı’nın arka sokaklarındadır Merkez Efendi türbesi. çilehanesi ve yanındaki dilek kuyusu ile dilekte bulunmak için halkın en çok ziyaret ettiği kutsal yerlerdendir. Merkez Efendi’nin çocukları ve hayvanları çok sevdiği, mesir macunu”nun da mucidi olduğu söylenir.
Sümbül Efendi Türbesi Sümbülleri çok sevdiği ve sarığının kenarına sümbül taktığı için Sümbül Efendi diye anılan, Merkez Efendi’nin de kayınpederi ve hocası olan ulu kişinin türbesi Koca Mustafa Paşa Camii’nin avlusundadır. Halkın çok rağbet ettiği türbelerdendir.
Helvacı Baba Türbesi Halk arasında helvacılık yaptığı için “Helvalı ya da “Helvacı Baba” gibi isimlerle bilinir tasavvuf ehlinde ait olan türbe Vefa’dan Veznecilere giden yol üzerindedir. Ziyaretçisi eksik olmayan türbede Cuma günleri dilek sahipleri helva dağıtarak dileklerinin kabulüne dua ederler.
Selami Dede Kısıklı’dan Çamlıca Tepesi’ne çıkılırken yolun solundaki küçük türbedir Selami Dede’ye gönülden bağlı pek çok kişi ziyaret eder, dilekleri kabul olanlar buraya bir kutu kesme şekerle gelir ve kutuyu oraya bırakırlar ki dileğinin kabul olmasını isteyenler alsın.
Gözcü Baba Osmanlılar adına Bizans’ı gözetleyen Ahi dervişleridendir Şehit olunca Çemenzar’da, Servili Mezarlık’a gömülmüş ve semte adını vermiştir. Bugün çok işlek bir caddenin ortasında ziyaretçilerin uğrak yeridir.
Çifte Gelinler Eyüp Sultan Türbesi’nin yanındaki Çifte Gelinler Türbesi eskiden gelinlerin ilk uğrak yeriydi. Sultan Mehmet’in ordusu ile*Fetih‘e katılıp şehit olan, iki adet yeni evli gelinin burada yattığı söylenir. Bugün türbenin başında bembeyaz gelinlikleriyle kınalı avuçlarını açıp dua eden gelinlere rastlamamız mümkündür.
Tuzcu Baba Beşiktaş’ta yatan Tuzcu Baba Fatih’in tuzcu başısıdır Fetihte askerin tuz ihtiyacı için keramet gösterip toprağı döverek tuza çevirdiği rivayet edilir. türbeyi ziyarete gelenler dualarının kabulü için buraya tuz getirir ve dağıtırlar.
Zuhurat Baba Bakırköy’dekilerin çok iyi bildikleri aynı zamanda bu güzel semtte bir mahalleye adını vermiş Zuhurat Baba Türbesi, İstanbul’un meşhur türbelerindendir. Bakırköy Meydanı’na inerken, Bakırköy Kaymakamlığı’na gelmeden sağdaki ilk caddeye girdiğinizde yolun sonundaki caddenin adı Zuhurat Baba Caddesi’dir. Fetihte Bizans’ın zehirlediği su kuyularının susuzluğa sebep olduğu anda sırtında su kırbası, elinde su tasları ile ak sakallı, nur yüzlü bir kişinin ortaya çıktığı ve bitmeyen bir su dağıttığı rivayet edilir.
Babaların babası Laleli Baba Laleli semtine ismini vermiş 18. yüzyılda, III. Mustafa döneminde yaşamış ve kerametleriyle ünlenmiştir. Sultan III. Mustafa, Efendi hazretlerine dünyadaki en güzel şeyi sorar, Laleli Baba cevaplar dünyadaki en değerli şey yeyip içtikten sonra sıkıntısız şekilde büyük hacet yapabilmektir” der. Hükümdar kızar ve saraya döner. Ertesi gün ise hükümdar şiddetli bir kabızlığa yakalanır. Ve can havliyle kıvranır
III. Mustafa şiddetli bir kabızlığa yakalanmıştır can acısıyla kıvranmaktadır hekimbaşılar fayda etmez zamanın evliyası Laleli Baba’ya “Aman beni kurtar” diye haber salınır Laleli Baba Sana himmet edeceğim, ama padişahlığını isterim” diyince sultan Çaresizce Tamam der Laleli Baba dua eder sultan kurtulur ancak saltanatından olmuştur Laleli Babanın Sultana son sözü şudur en değerli şey sıkıntısız hacet yapabilmektir” Bir saltanat ki bir def-i hacete değişilir, ucuz bir saltanat bize gerek değildir, al senin olsun”
Kaynak bursakültürturizm.gov.tr
Ulu Cami bursa Kent merkezinde, Atatürk Caddesi üzerindedir. Osmanlı sultanı Yıldırım tarafından yaptırılmış olup, 1400 de tamamlanmıştır. Mimarı Ali Neccardır. Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aittir.Rivayete göre; Bayezıd, han Niğbolu muharebesinde muzaffer olunca yirmi cami yaptırmaya karar verir. fikrini damadı Emir Sultan’a söyler O’da yirmi cami yerine yirmi kubbeli bir cami yapılmasını tavsiye etmiştir. Caminin yeri Emir Sultan’a, rüyasında manevi bir işaretle gösterilmiş, ertesi gün işaret edilen yerde çimen bittiği görülerek caminin yeri tespit edilmiş Karar Padişaha bildirilmiş, Padişah caminin inşasını başlatmıştır. Cami, Niğbolu zaferindeki ganimet mallarıyla yaptırılmıştır.
Ulu Camiinin inşaatında şadırvanın yerinde yaşlı bir kadına ait bir ev vardır ve satmaz devlet büyükleri İslam hukukun gereği burayı zorla almazlar ev, namaz kılma mahalli dışında üstü açık şekilde bırakılır Kadının vefatıyla bu yer camiye dahil edilir Boş bırakılan yerde bulunan şu anki şadırvan İstanbul’dan Bursa’ya siyasi sürgün gelen Karaçelebizade Abdulaziz Efendi tarafından yaptırılmıştır. Evliya Çelebi 1640’lı larda suyu Uludağ’dan gelen bu güzel havuzun içinde alabalıkların yüzdüğünü ifade eder. En tepeden Allah’ın birliğini ifade edercesine tek merkezden kaynayan şadırvanın suyu, havuza dökülürken Allah’ı teşbih eder gibi otuz üç ayrı yerden akmaktadır. Caminin ilk imam-hatibi, Mevlid-i Şerif yazarı Süleyman Çelebi’dir.
Mevlid-i Şerif’i yazılmasına vesile olmuştur 1409 yılı Ramazanında vaiz efendi, konuşmasında “Rasüller arasında fark yoktur…” tefsirini yaparken, cemaatten biri itiraz eder “Risalet yönüyle aralarında fark olmasa bile benim efendim Hz. Muhammed (s.a.v.), faziletçe üstündür.” der. Bu konuşmaya şahit olan Süleyman Çelebi Hz. Peygamber’in faziletlerini anlatan Mevlid-i Şerif’i yazar Türkçe yazılmış olup yaklaşık bin beyittir.
Yapılış tarzıyla Osmanlı mimarisi olan Ulu Camii, 55,00 x 69,00 metre ölçülerinde, dikdörtgen planlıdır iç alanı 3.165,5 m2’dir. Türkiye’deki “Ulu Cami” ismindeki camilerin en büyüğüdür. yirmi kubbe ile üzeri örtülmüş olan caminin ortasındaki kubbenin üstü açıktır. Son yıllarda camla kaplanmıştır. Duvarları kesme taş ile örülmüştür.
Ankara savaşında Bayezıd’ı yenen Timur, orduları ile Bursa’ya gelip, caminin kuzey kapısını yakarak tahrip etmiştir. Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından da çevresine odun yığılarak yakılmıştır. 1855 depreminde caminin on sekiz kubbesi çökmüş, 1889 da çıkan bir yangında minarelerin ahşap külahları yanmış, sonrasında kâgir olarak yeniden yapılmıştır. 1959-1961 yılında sıvalı duvarlar kazınmış, kuzey yönündeki kapı aslına uygun olarak yeniden yapılmıştır. 1494, 1503, 1551, 1563, 1567, 1572, 1668, 1670, 1724, 1742, 1815, 1855 ve1861 yıllarında büyük çapta onarımlar yapılmış, bugünkü görünümüne kavuşmuştur. 14. yüzyıl izlerini taşıyan mihrap, 1751 de tamamlanmıştır. Sol tarafda mihrabı yapan Mehmet ustanın adı yazılıdır. Ceviz ağacından yapılmış siyah renge boyanmış olan minber, caminin en güzel en sanatkar işlenmiş, eşine az rastlanır bir sanat eseridir.
kitabede, Yıldırım Bayezıd’in emri ile 1400 yılında tamamlandığı belirtilir. Minber, Manisa da Saruhanlı İshak Bey’in 1379 tarihli Ulu Camii minberini yapan Antepli Hacı Mehmet Dukki’nin eseridir. Kündekari Sanatı ile yapılmıştır. Tutkal ve çivi kullanılmadan, geometrik şekilde oyularak birbirine geçme ile meydana getirilmiş bir eserdir. Doğu yüzündeki çıkıntıların güneş sistemi ile gezegenler olduğu söylenir. işlemeler ile bu minber, Selçuklu üslubundan Osmanlı üslubuna geçişin bir şaheseridir. Zarif yüksek ve sade müezzin mahfili 1549 da yaptırılmıştır. Mahfilin karşısındaki tek parça mermerden oyulmuş taş kürsü, 1815 yılında yaptırılmıştır. Caminin doğu, batı ve kuzey yönünde üç kapısı vardır. kuzey ve batı yöndekiler yeni olup, doğudaki kapı kanatları camiyle aynı dönemde yapılmıştır.
Bazı yerleri bozulmuş olmasına rağmen, günümüze sağlam olarak gelebilmiştir. Kuzey yönündeki avluya açılan taç kapısı eserin heybetini arttırır Duvar kalınlıkları birbirinden farklıdır. Doğu 2,80 metre, batı 3,10 metre, kuzey 2,40 metre ve güney duvarı ise 2,20 metre kalınlığındadır.
Ulu Cami’nin duvarlarını hattatlar süsler Cami içinde 13 ayrı yazı ile 41 ayrı hattat tarafından, duvara yazılmış 87, levha halinde 105, tamamı 192 adet yazı mevcuttur. çok değerli saatler, şamdanlar, Kur’an-ı Kerimler bulunur
Cami, doğu ve batı köşelerinde iki minareye sahiptir. Batıda minare, Yıldırım Bayezıd tarafından yaptırılmıştır. minare kaidesi mermerden olup, gövdesi tuğla örtülüdür. Dıştan ve işten minareye çıkan iki yol vardır. Birisi kubbelere, diğeri şerefesine çıkar.
Cami içerisindeki şadırvan Osmanlı nın ilk yıllarında, Türklerin suya olan ilgilerinden kaynaklanır. Atatürk Caddesi’nin kıyısında, eskiden nargile kahvesi olarak kullanılan yer, eski Ulu Camii tuvaletleriydi. 1958 yangınından sonra yenilenmiştir. İçinde dokuz tuvalet vardı. bugün dış yapısı değişmese de içi tümüyle değişmiştir. Halen restoran olarak kullanılmaktadır.
Emir Sultan Camii
Cami, aynı adla anılan mahallededir. 15. yüzyılın başında, Yıldırım Bayezid’in kızı ve Emir Sultan’ın eşi Fatma Hundi Hatun tarafından yaptırılmıştır. Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aittir.
Kare planlıdır Girişde şadırvanlı, geniş ve güzel bir avlusu vardır. Bursa camileri içinde en geniş ve en güzel avlusu olan camidir. Kuzeydoğu ve güneybatısında, taştan yapılı iki minaresi vardır. Cami ve son ibadet yerinin tabanları tuğla, avlu ise taş döşelidir. 1795 te yıkılmış ve 1804 te III. Selim tarafından tekrar yaptırılmıştır. 1855 depreminde zarar gören cami onarılmış,ve özgünlüğünü yitirmiştir. Camii avlusundaki türbede; Emir Sultan, oğlu Emir Ali, eşi Hundi Hatun ve iki kızı yatar Türbenin iki tarafında odalar yer alır.
Yeşil Cami
Yeşil Semti’ndedir 1419 da Yıldırım Bayezıt’ın oğlu Çelebi Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ndedir Cami Yeşil Külliyesi içinde yer alır. Kanatlı camiler (Ters T) grubunun en seçkin örneğidir Planı Yıldırım Camii’ni andırır. Son cemaat yeri planlanmış, ancak gerçekleştirilememiştir İsmini, bir zamanlar minarelerinde bulunan yeşil çini süslemelerinden alır. 1640 da Evliya Çelebi, caminin minaresi gibi kubbelerinin de yeşil çinilerle kaplı olduğunu yazmaktadır. Mimarı Hacı İvaz b.Paşa, Nakkaşı Ali b. İlyas Ali’dir. bitirildiği tarih Aralık 1419, süslemelerin tamamlandığı tarih 1424’dür. Kuzey cepheye eklenmesi düşünülen son cemaat yeri Çelebi Sultan Mehmet’in ölümüyle yarım kaldı o dönemde devlet işlerinin görüldüğü bölümlerde
Vardı Kubbenin çapı 13,00 metre, yerden yüksekliği 25,00 metredir.
duvarları koyu renk, kemerleri ise beyaz mermerden yapılmıştır. Merkez mekanın gerisinde iki müezzin mahfili, bunların üzerinde, “hünkar mahfili”nin balkonu bulunmaktadır. Yüksekliği 10,67, genişliği 6,00 metre olan mihrap, çini sanatının en seçkin örnekleri ile bezenmiştir. Caminin kuzeybatı ve güneybatı köşelerinde, ana yapı üzerinden çıkan iki minaresi vardır. minareler yapının ilk dönemden kalma olmayıp, 1855 depreminin ardından, 19. Yüzyıl sonlarına doğru yapılmıştır. Caminin asıl minareleri, İznik’teki Yeşil Camide görüldüğü gibi, ağırlıklı olarak yeşil reng çinilerle süslenmiştir duvarları düzgün kesme taşla örülmüştür. Caminin odaları çok çeşitli amaçlar için kullanılmıştır. bu bölümlerde ocaklar ve dolaplar bulunmaktadır. Pencereleri ve mermer çerçeveleri çok güzel işlenmiştir
Kapı ve pencere kapaklarındaki ahşap işçiliği, devrin en güzel örneklerindendir.Yeşil Camii’nin karşısında Bursa’nın en değerli anıtsal yapısı Yeşil Türbe bulunur. 1421 de Çelebi Mehmet tarafından yapılmıştır. mimarı Hacı İvaz Paşa’dır. Türbenin büyük bölümü yeşil çinilerle kaplıdır. Türbe içinde Çelebi Sultan Mehmet’in sandukası yanında; oğulları Mustafa, Mahmut ve Yusuf ile kızları Selçuk Hatun, Sitti Hatun, Hafsa Hatun, Ayşe Hatun ve dadısı Daya Hatunun çinili sandukaları bulunur.
*
Orhan Bey Camii
1339 yılında Osmanlı Sultanı Orhan Bey tarafından yaptırtılmıştır. tuğla ve kesme taş kullanılmıştır. Yapıdaki motifler son derece sadedir. 1576 da genişletilmiştir.
*
Muradiye (II. Murat) Camii bursa Muradiye semtindeki cami, Sultan II. Murat tarafından 1424-1426 yıllarında yaptırtılmıştır. geometrik tuğla ve çinilerle bezenmiştir. tavanı geometrik motifle süslü çini ile kaplanmıştır. Kapı kanatları ahşap işçiliğin en güzel örneklerindendir. Yapıda geometrik tuğla süslemeler yer alır. Rokoko tarzındaki mihrap, 18. yüzyılda yapılmıştır. cami Bursa’da Osmanlı padişahları adına yapılan son camidir.
*
Yıldırım Camii Bursada Yıldırım han tarafından 1390’ da yaptırtılmıştır. Anıtsal bir görünümü vardır. Ters “T” planlı camilerin en özgünüdür Bursa tipi kemerlerin ilk kullanıldığı yapıdır. Caminin duvarları düzgün kesme taş ile örülmüştür. Özenli bir taş işçiliğine sahiptir. 19. yüzyılda depremde iki minaresi yıkılmış, bugün bina dışındaki minare sonradan yapılmıştır.
*
Hamzabey Camii Muradiye Camii’nin batısındaki cami, Hamza Bey tarafından yaptırtılmıştır. Osmanlı Devleti ilk devir cami stillerinden ve ters “T” planlı bir camidir. Asıl ibadet mekânı üzerinde iki büyük kubbe, yanında da iki küçük kubbe bulunmaktadır.
*
İznik Yeşil Cami İznik’in doğusunda, Lefke Kapısı’nın yakınındadır. Mimarı Hacı Musa’dır. 1376 da Çandarlı Hayrettin Paşa tarafından başlatılan cami, onun ölümüyle 1398’de oğlu Ali Paşa tarafından bitirilmiştir. Adını yeşil, mavi, sarı ve mor renkli çinilerle bezeli minaresinden alır Dikdörtgen planlı iç kısmın üzeri kubbe ve tonozlarla örtülmüştür. Mermer mihrabı, Osmanlıya ait en eski örnektir. mermer işlemeli taç kapısı ilginçtir.
*
Hacı Özbek Camii (Çarşı Mescidi) İznik’de çarşı içindedir. en eski Osmanlı camisidir. 1333’te yapılmıştır. son cemaat yeriyle, tek kubbeli Osmanlı camilerinin öncüsüdür. Duvarlar sıra kesme taş, üç-dört sıra tuğladandır. Üç kemerli olduğu bilinen son cemaat yeri, 1959’da yıkılmıştır.
*
Mahmut Çelebi Camii İznik’te, Ayasofya Müzesi yakınındaki cami, 1442 de Sadrazam Çandarlı İbrahim Paşa’nın oğlu Mahmut Çelebi tarafından yaptırılmıştır. Kesme taştan inşa edilen camiiyi yüksek bir kubbe örtmektedir. Tek şerefeli minaresi, mavi ve yeşil sırlı tuğla şeritleri ile süslüdür
Kaynak camilervetürbeler.com
Kocatepe Camii
1967 de* yapımına başlanmıştır. 1981 de Diyanet Vakfı tarafından yapımına devam edilmiştir.1987 de bitmiştir ve*Turgut Özal tarafından ibadete açılmıştır. Kocatepe Camii’nin yapımı yarışmasını Mimar Vedat Dalokay kazanmıştı. tasarımı fazla modern bulundu ve vazgeçildi. Hüsrev Tayla ve Fatih Uluengin 1967’de camiinin temeline başladı.
4500m*2*‘lik bir alana inşa edilmiştir konferans salonu, kütüphane, otopark, ticarethane ve idari bilimleri bulunur Mimar Sinandan etkilenilmiştir Camiinin 88m uzunluğunda 4 tane minaresi vardır. Minarelerin şerefelerine asansörle ve merdivenle çıkılır. Camideki yazılar Hamit Aytaç ve Mahmut Öncü konferans salonundaki yazılar ise Emin Barın tarafından yazılmıştır. Caminin halı desenleri Afyon Ulucamii’ndeki halı desenleri göz önüne alınarak hazırlanmıştır.
Caminin avizeleri, mihrabı, minberi, kapıları, çinileri ve mermerleri özel tasarlanmış ince bir işçiliktir . Klasik Osmanlı Mimarisi örnek alınmış, malzemede çini, mermer, sarı maden, altın varak ve özel boyalar kullanılmıştır. Mimar Vedat Dalokay tasarımı kabul edilmiş olsaydı, Kocatepe Camii dünyanın en ünlü camilerinden olabilirdi. Nedeni Vedat Dalokay tarafından tasarlanıp inşa edilen Pakistanda ki Şah Faysal Camii, Kabul edilmeyen Kocatepe Cami tasarımının değiştirilmiş halidir ve modern islam mimarisinin en güzide eseridir
Fatih Camii / Fatih Camii Türbesi
Sultan Mehmet tarafından yaptırılan camiye 1462 de başlanmış, sekiz senede tamamlanmıştır. darüşşifa, tabhane, imarethane, medrese ve külliyeleri vardır. İstanbulu yedi tepesinden birisine inşa edilmiştir. sebebi, İstanbul fetihinde bugünkü Fatih Camisinin bulunduğu yerde kilise vardı İstanbul’un tepelerinde Bizans kilisesinin bulunmasının uygun olmaması nedeniyle Fatih kiliseyi Pamma karistos adındaki manastıra taşıttırmıştır. Yerine Fatih Camisinin inşa edilmesi talimatını vermiştir. mimarı Atik Sinandır İkinci Beyazıt zamanında camide değişikliklere gidilmiştir. Birçok padişah camiye hürmet ederek, bakım ve onarımına dikkat edmiştir. Gölcük depreminde zeminde meydana gelen kayma nedeniyle restorasyona giren cami, 2012 de yeniden ibadet ve ziyarete açılmıştır.
Fatih Camiindeki türbede. Sultan Mehmet Han’ın kabri, eşinin kabirleri ve mesnevi şairi Abidin Paşa’nın kabirleri bulunur. bazı şeyhülislam, paşalar, sadrazamlar da Fatih türbesinde defnedilmiştir. Osmanlı mimarisidir Çini sanatının muazzam örnekleri yer alır camide, Osmanlı mimarisinin vazgeçilmez sembolü revaklara yer verilmiştir. camide kırmızı, pembe, yeşil revaklarla eşsiz bir mimari sergilenmiştir. demir parmaklıklar da yer alır. topuz şeklinde tasarlanmıştır. Kaidesi mermerden inşa edilmiştir.
Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi
XVI. yüzyılın ünlü denizci ve kaptan-ı deryası Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi, İstanbul Beşiktaş’ta Sinan Paşa Camii karşısında yer alır Deniz Müzesi’nin yanındadır. Hayreddin Paşa’nın son yıllarında oturduğu yalısının yakınında Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir çevresi çok değiştiğinden yalı artık yoktur. Deniz Kuvvetlerine ait bir yapıdır tek kubbeli 14 penceresi ve renkli camları vardır.tadilat görmüştür. Türbe içinde dört sanduka vardır. *Câfer Paşa, Barbaros Paşa, Cezayirli Hasan Paşa ve Barbaros Paşa’nın eşi Bâlâ Hatun bulunmaktadır. Türbe içinde sandukalar dışında iki büyük şamdan, bir ahşap Kur’an mahfazası, bir sakal-ı şerif ve 1816 tarihli Seyyid İbrâhim imzalı bir hat levhası vardır.
1944 öncesinde Türbe dışındaki hazirede ise Barbaros Paşa’nın yakınları vardı. Anıt yapılmaya karar verilince II. Abdülhamid devrinin Beşiktaş muhafızı Yedisekiz Hasan Paşa’nın mezarının da bulunduğu hazîre kaldırılmış, tadilatlarla birlikte kalem süslemeleri ve ahşap işlemeleri yenilenmiş ve şimdiki görünümüne gelmiştir. Barbaros Hayreddin Paşa Beşiktaş’taki medrese yanına yaptırdığı türbeye defnedilmesini isteyerek “Beni leb-i deryaya gömün. Ben leventlerimin sesini ve denizin hırçın dalgalarını duymak istiyorum” demiş ve kabrinin üzerinde kandil yakılmasını vasiyet etmiştir. Türbenin içine girmek yasaktır. Osmanlı Deniz Donanması seferlere çıkmadan önce Barbaros Paşa’nın Türbesini ziyaret edip, adaklarını adarlarmış. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı askeri merasimlerde türbenin bulunduğu alanı kullanmaktadır.Türbe 1 Temmuz Kabotaj Bayramı ve 4 Nisan Deniz Şehitleri’ni Anma Günü kutlamalarında yılda iki kez açılmaktadır.
Aziz Mahmud Hüdayi Türbesi
Aziz Mahmud Hüdayi padişahların akıl hocasıdır. Sekiz padişah devrini yaşamıştır. Asıl adı Mahmud ‘dur ve Aziz sıfatı ve hüdayi isimlerini sonradan almıştır. Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri’nin soyundan olup *“seyyid”dir. Türbe, Azizi Mahmud Hüdayi Camii’nin yanındadır. 1918 de yapılmış olan türbe caminin minaresine yıldırım düşmesi sonucu, minare türbenin üzerine düşmüşbTürbe büyük zarar görmüştür, onarımı Hidiv İsmail Paşa’nın kızı Prenses Fatma Hanım tarafından yapılmıştır.
Girişi Camekandır. Türbe zemini mermerdir. Türbedar odasında duvara çakılmış bir demir halka vardır. halka ile geçmişte akıl hastaları tedavi edilirmiş. Celveti tarikatının kurucusu Aziz Hüdayi Hazretleri’nin*“Ben öldükten sonra mezarımı ziyaret edenlerin ölümü denizden olmasın ve duaları kabul olsun”şeklinde dua ettiği bilinir sık sık ziyaret edilmektedir. 2013 te restore edilen türbe 2015 yılı Haziranda tekrar açılmıştır.
Yunus Emre Türbesi (Eskişehir)
Türk* Edebiyat’ına şiirleriyle, özlü ve güzel sözleriyle katkıda bulunmuş Yunus, yaşamını Anadolu’da geçirmiş* en önemli Türk ozanıdır 13. ve 14. yüzyıllarda yaşayan Yunus un türbesi Eskişehir Mihalıççık Sarayköy beldesindedir asıl mezarı bilinmese de ziyaret akınına uğrar.
1946 da kazı çalışması sonucunda iskeletler ortaya çıkar. İskeletlerden kafatasının en büyük olanı görüldüğünde ‘’Bu bir Türkmen kafasıdır’’ denir ve kafanın ancak Yunusa ait olduğu görüşüne sahip olunur bu yüzden türbenin, Yunus Emre türbesi olduğu söylenmektedir. bilimsel bir veri yoktur Yunus Emre türbesi yalnız Eskişehir’de değildir. Karaman’daki Yunus Emre türbesinde*de iskelet vardır Evliya Çelebi’nin notlarında Kirişçi Baba Camiinde Yunus Emre Hazretleri mezarı bulunmaktadır.der bu iddia Eskişehir’e göre daha gerçekçidir türbelerinvşu şehirlerde olduğu iddia* edilmektedir:* Bursa , Aksaray,Tokat, Erzurum , Isparta , Sivas , Afyon…
Yunus Emre’nin Bazı Sözleri;
İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır.
Beni bende demen bende değilem, bir ben vardır bende benden içeri.
Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü.
Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile avunurum; bana seni gerek seni.
Ana rahminden geldik pazara, bir kefen aldık döndük mezara.
Dünya yalan kardeşim, dünya yalan! Var mı yalan dünyada baki kalan. Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan.
Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi vardır.
Hoştur bana senden gelen. Ya gonca gül yahut diken. Ya hayattır yahut kefen. Nârın da hoş, nurun da hoş. Kahrın da hoş, lütfun da hoş.
Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.
Yavuz Sultan Selim Han Türbesi
Yavuz Sultanın Babası 2. Beyazid Handır ve Aişe Hatun’un çoçuğudur 10 Ekim 1470 de Amasya’da dünyaya gelmiştir. Kur’an-ı Kerim, Tefsir, Fıkıh ve Hadis dersleri almış. yüksek fen ilimleri öğrenmiş Zekası ve çevikliği ile bilinirdi güreş tutma, ok atma ve kılıçda yetenekliydi. Arapça ve Farsça dillerini çok iyi konuşmaktaydı.İhtişama önem vermez, sadeliği sever ve sade giyinirdi. para israfıyla köşk ve lüksü istemezdi. evliyaya sohbetlerini nimet sayardı. Devamlı;*“Padişah-ı Alem olmak bir kuru kavga imiş, Bir veliye bende olmak cümleden ala imiş.”*buyururdu.Kahire-Şam yürüyüşünde, Sultan Selim at üstünde giderken, Anadolu Kazaskeri olan büyük ilim adamı Kemal Paşazâde ile sohbet ediyordu. Kemalpaşazâde’nin atı bir su çukuruna basmış ve sıçrayan çamur Yavuz’un kaftanına yükselmişti.Büyük bilgin mahcub kalmış, özür bile dileyememişti, fakat Selim Han; “Bir âlimin atının ayağından sıçrayan çamur, bana şeref verir. Öldüğüm zaman, çamurlu kaftanı, sandukamın üzerine koysunlar!”*buyurmuştur.*
Vefatından sonra vasiyeti yerine getirilmiş, çamurları ile muhafaza edilmiş kaftanı, sandukasının üzerine örtülmüştür. 2005 te ihbar üzere fetöy’e götürülmek istendiği ortaya çıkınca korumaya alınmıştır. Kaftanı çalmaya çalışan 2 kişi tutuklanmıştır. 16 Nisan referandumundan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TBMM Başkanı İsmail Kahraman ile birlikte kaftan tekrar Sandukanın üzerine konulmuştur. Babası 2. Beyazid’in tahta çıkması ile Trabzona Vali olarak atanan sultan selim burada sevk idare ve yöneticiliğini öğrendi.
Babası Sultan 2. Beyazid’in tahtan çekilmesiyle 1542 de 42 yaşındayken Osmanlı İmparatorluğu’nun 9. Padişahı olarak tahta çıktı. 8 yıldan fazla süren padişahlığında; Doğu Anadolu, Kuzey Irak, Lübnan, Suriye, Filistin, Mısır ve Hicaz’ı Osmanlıya katarak devleti iki kat büyüttü. Babasından devraldığı 2,373,000 km2’lik toprakları 6,557,000 km2’ye çıkarttı.
Mısır’daki son Abbasî halîfesinden emanetleri alarak hilâfeti Osmanlı padişahlarına bağladı.
1516’da İstanbul’da ilk tersaneyi kurdu. Burada gemiler inşa edilerek büyük bir donanma yaptı.
1520’de son seferine çıkarken Çorlu ovasında hastalanarak vefat etti.Kanuni Sultan Süleyman babası Yavuz Sultan anısına 1516 – 1522 yıllarında Fatih’te Haliç’e hakim olan bir tepeye turbe inşa edmiştir. İçerisinde Külliye, Cami Mektep Darrüşşifa, Hamam ve Türbe mevcuttur. Mimar Acem Ali’ye yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Külliyenin farklı bir yapısı ve revaklı girişi bulunur sekizgen planlıdır. Sultan Selim sandukasının başucuna beyaz bir kaftan asılıdır. Bu alim İbni Kemal’in atının çamur sıçrattığı meşhur kaftandır.türbenin yanındaki öbür türbede Sultan Süleyman’ın küçük yaşta ölen kızları ve şehzadeleri medfundur. külliyede Sultan Süleyman’ın annesi Hafza Sultan mezarı da yer alır.*Tarihi Külliyeden bugüne gelen yapılar, cami, türbe dış avlu girişinde bina edilmiş sıbyan mektebidir.
Kaynak a haber.com
Birbirinden ilginç hikayelere sahip camiler!
66 yıla 66 kubbe Yeni Cami (Eminönü):*
Osmanlı sultanları tarafından yaptırılan büyük camilerden Yeni Camii, Eminönünün ve İstanbulun olmazsa olmazlarındandır. Bir İstanbul selatin camisidir Yeni Cami'nin inşaatı tam 66 yıl sürmüş. Kubbelerinin sayısı, bu duruma nazire yaparcasına 66'dır.
Deniz üzerine kurulan tek camii Kılıç Ali paşa cami
Kaptan-ı Derya tarafından 1580 de Mimar Sinan'a yaptırılan Kılıç Ali Paşa Camii denizin üzerine inşa edilmiştir Kılıç Ali Paşa, padişah 3. Murat'tan cami yaptırmak için yer ister. Padişah "Sen deryaların serdarısın, gücün yetiyorsa derya üzerine bir cami yap" der. çok üzülen Kılıç Ali Paşa, Mimar Sinan'ı kendine mimar tutar ve Tophane Rıhtımı'nın kenarına taş, toprak, moloz taşır ve camiiye başlar
Yıldız Cami
Son dönem Osmanlı cami mimarisindendir benzersiz bir örnektir Yıldız Camii. Yıldız Sarayı yolu üzerindedir, 1885-1886 yıllarında Sultan II. Abdülhamit tarafından Nikolaki Kalfa'ya yaptırılmış. Hamidiye ya da halk arasındaki adıyla Yıldız Camii'nin planını 2. Abdülhamit çizmiştir. planı bir padişah tarafından çizilen tek camidir. Camii, Peygamber efendimizin miraca yükseldiği Mescid-i Aksa'ya benzer. Sultan Abdülhamid caminin ahşap kafeslerini kendisi yapmıştır.
Ahi Çelebi Camii
İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin arkasındadır Evliya Çelebi rüyasında kendisini Ahi Çelebi Camii'nde görür. Camiide Hz. Muhammed'le karşılaşan Çelebi, Şefaat ya Resulallah" yerine yanlışlıkla "Seyahat ya Resulallah" der. Ve yolculuk başlar.
Laleli Camii
padişah Üçüncü Mustafa tarafından yaptırılmıştır hiçbir camiye adını vermeyen Sultan, Laleli Camii'ne adını vermeyi düşünmektedir. Laleli Baba'yı ziyaret eder. Ziyarette tatsız bir konuşma geçer. Sultan rahatsızlanır. Hekimler çare bulamaz 3. Mustafa'nın aklı başına gelir. derdin ilacı Laleli Baba'da" der ve dervişin huzurunda af ister. İyileşince ince bir espriyle, "Kendi adımıza bir cami yaptırdık, onu da şeyhe kaptırdık" der ve camiye laleli babanın ismini verir.
Ayazma Camii
Üsküdarda 1760-1761 yıllarında Sultan III. Mustafa tarafından annesi Mihrişah Sultan ile kardeşi Şehzade Süleyman adlarına Mimarbaşı Mehmed Tahir Ağa'ya yaptırılmıştır. halk arasında yaptıranın adıyla değil yakındaki su kaynağıyla anılır
Mihrimah Sultan Camii Üsküdar
Mihrimah Camii, veya İskele Camii Üsküdarda Mimar Sinan'ın Sultan Süleyman'ın Hürrem Sultan'dan kızı Mihrimah Sultana yaptığı camidir. Mihrimah Sultan, Mimar Sinan'a caminin çok karanlık ve kasvetli olduğuna dair sitem etmiş Sinan aynı ismi taşıyan bir başka camiyi Edirnekapı'da inşa etmiş ve Üsküdar'dakinin aksine caminin içinin aydınlık olmasına özen göstermiştir.
Üsküdar'ın Ayosofyası Kara Davut Paşa Camii
Üsküdar'daki cami İstanbul'un kıymetlisidir enlemesine dikdörtgen plânlıdır. İlk 1495 te inşaa edilmiş zamanla harap olan yapı 17.ve 19. yy'da iki ciddi onarım görmüş yakın dönemde bir restorasyon daha geçirmiştir... Ayasofya'yı andırdığı için halk arasında 'Üsküdar'ın Ayasofyası' olarak nitelendirilmiştir.
Hacı Kemalettin Camii
Rumelihisarı iskelesi yakınlarındadır Çarşı Camii, İskele Camii olarak geçen Hacı Kemalettin Camii'nin banisi Hacı Kemalettin hakkında bilgi mevcut değildir. Caminin güney köşesinde kendisine ve ailesine ait bir hazire vardır. Mescit olarak yaptırıldığı 1743'te Sultan I. Mahmut tarafından yeniden cami olarak inşa ettirildiği bilinir. Zemin katında cafe-restoran bulunduğundan musalla taşı oradadır.
Yerin altındaki cami:*Caminin Tiberyos zamanına ait bir mabet olduğu söylenir rivayete göre Hicri 714 te İstanbul'u almaya gelen Arap Orduları burada yedi yıl kalmış savaşta şehit edilenler buraya defnedilmiştir. Arap Orduları Şam'a dönerken Asker'in önemli eşyalarından bazıları mahzene konulmuş kapısının üzerine kurşun dökülmüş. Kurşunlu mahzen sözü buradan kaynaklanır. sahabelerden birinin mezarı Türklerce türbe haline sokulmuş diğer ikisi de parmaklıklarla çevrili mezar haline getirilmiştir. eski yapı I. Mahmud ve III. Osman zamanında Sadrazamlıkta bulunan Bahir Mustafa Paşa tarafından cami haline getirilmiştir.
Gotik Kilise'den çevrilen cami Arap Cami
Galatada sivri külahlı ve yüksek kare biçimli kulesiyle hemen edilen Arap Camii; fetih öncesinden kalan İstanbul'un tek Gotik kilisesidir. İstanbul'da ilk ezan sesinin yükseldiği yer 717 de yapılmış olan İstanbul'un ilk camii hüviyetini taşıyan Arap Camiidir. İstanbul'un Fethi için M.S. 717 yılında gelen Müslüman Arap kumandanlar ve sahabe ordusunun başındaki Mesleme Bin Abdülmelik adındaki komutan; Galata'da Bizans semalarına ilk Ezan-ı Muhammedi sesinin yükseldiği bir Camii yaptırmış ve adına Arap Camii demiştir.
Pertevniyal Valide Sultan Cami
Padişah II.Mahmud'un eşi Sultan Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Valide Sultan tarafından 1871 de Aksaray da Balyan ailesine yaptırılmıştır. Cami Hindistan'daki Tac Mahal'a benzemektedir.
Kumrulu Mescidi
İstanbul'un en eski Osmanlı eserlerindendir Rum kökenli Mimar Atik Sinan tarafından inşa edilmiş. bir çeşmesi vardır Mescidin köşesindeki akmayan küçük çeşmesinin ayna taşında bir çift kumru kabartması olduğundan halk arasında "Kumrulu Mescid" diye meşhur olmuştur.
Gürün Han Mescidi
İstanbul Eminönü Gürün Han Çarşısı'nın içindeki mescit anıtsal bir özellik taşımamasına rağmen, hanın dışarısındaki mimarisi ilginç bir görüntü sergiler
Davutpaşa Camii Davut Paşa Külliyesi,
İstanbul Davutpaşa'da, Hobyar Mahallesi Davutpaşa Medresesi Sokağı'nda yer alır. Külliye, cami, medrese, sıbyan mektebi, tabhane, çifte hamam, imaret ve çeşmeden oluşur. Sultan II. Beyazıt'ın veziri "Koca Davut Paşa" tarafından 1485 te yaptırılmıştır. İstanbul'un fethinden sonra yapılan "yan mekanlı", "tabhaneli" veya "ters T planlı" camilerin son örneklerindendir.
Rum Mehmet Paşa camii
Üsküdar'da, Osmanlıdan kalma bir ibadethanedir. Rum asıllı Osmanlı veziri Rum Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlıda İstanbul'un Anadolu Yakası'na yaptırılan ilk camidir Yapımına 1469 da başlanan cami, 2 yıllık inşaatın ardından 1471 de ibadete açıldı., mimari olarak Bizans ve Osmanlı esintileri taşır. Kubbesi kiliseyi andırır.
Kubbesi kiliseye benzeyen Zeynep Sultan Camii
1769 da III. Ahmed'in kızı Zeynep Âsime Sultan tarafından Ayazma Camii'nin mîmarı Mehmed Tahir Ağa'ya yaptırılmış barok câmidir. Mîmârî tarzına bulunduğu mekân göz önüne alınarak karar verilmiştir. özel tarzı ve yapımında kullanılan malzemeler nedeniyle Bizans kiliselerini anımsatır.
Mimar Sinan'ın kendi ismiyle yaptığı Sinan Mescidi
Mimar Sinan adını taşıyan mescid, Fatih ilçesinde Akşemseddin caddesi Vatan caddesi tarafında yer alır. Fatih Fevzipaşa Caddesinden Vatan Caddesine inerken sol tarafda kalır. 2011 de restorasyon yapılmıştır.1573'de Koca Sinan, kendi hayratı olarak yapmıştır minaresinin şerefesine özenmiştir.
Küçükayasofya Camii
Küçük Ayasofya Camii. İstanbul'un Küçük Ayasofya semtindeki cami. Bizans İmparatoru Jüstinyen ve karısı Theodora tarafından 527-536 yıllarıında yaptırılan Aya Sergios ve Bachos Kilisesi 1497'de sultan II. Beyazıt tarafından camiye çevrilmiştir.
Buranın tarihi ayasofyadan eskidir
Takkeci İbrahim Ağa camii Takkeci İbrahim Ağa bu camiyi rüyasında görmüş ve inşa etmiştir
I. Abdülhamit Sebili, I.Abdülhamit Külliyesi'nin bir parçası olarak 1777 de, Mehmet Tahir Ağa'nın başmimarlığıında yapılmıştır. 1920 de Bahçekapı'da IV. Vakıf Han'ın önündeki cadde genişletilip Abdülhamit Külliyesi'nin yolunu tıkayan sebil sökülüp, Gülhane'deki Zeynep Sultan Camii'nin köşesine taşınmıştır.
Kemerhatun Camii Tarlabaşı'ndadır 1514 te Sultan Selim süt annesi Kamer Hatun için inşa ettirmiştir 19. yüzyılda harap olmuş Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Mimar Kemalettin Bey'e yeniden yaptırılmıştır.
Sokollu Mehmet Paşa Cami Camii Unkapanı Galata ayağının, Azapkapı semtindedir Mimar Sinan tarafından 1578'de Sokollu Paşa adına yapılmıştır. Selimiye Camii stilinde yapılan caminin altı mahzendir. Denize yakın camilerdendir temeli sağlamdır.
Kınalıada Cami Modern camilerin en klasiğidir Kınalıada Çarşı caddesinin doğusundadır. 1950 de adada cami olmadığı için, adanın Müslüman sakinleri, zamanın başbakanı Adnan Menderes'ten adaya bir cami isterler. Menderes, 1958'de Karaköy meydanında yerinden sökülen Karaköy Mescidinin adaya aynen monte edilmesini ister. Bu gerçekleşmez ve Kınalıada Camii derneği 1964'te mimarlar Turhan Uyaroğlu ve Başar Acarlıya Kınalıada Camii'ni yaptırırlar.
Cihangir Camii Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'ın genç yaşta ölen oğulları Şehzade Cihangir'in anısına, Mimar Sinan küçük, kare planlı ve tek kubbeli bir Cami inşa edmiş. Sonraki yüzyıllarda depremler ve yangınlarda onarılan camii kare planlı ve çift kubbelidir 1889 da Sultan II. Abdülmecit tarafından, ünlü mimarlardan Balyan ailesine yaptırılmıştır
Hidayet Camii*II. Mahmud, Yeniçeriler'in 'batakhane' olarak kullandığı mekanı camiye çevirmiştir
Mahpeyker Kösem Sultan Cami *Cami, 1640 ta Sultan I. Ahmet'in eşi, Sultan IV. Murat'ın ve Sultan İbrahim'in annesi Mahpeyker Kösem Sultan tarafından yaptırılmıştır. Camiden başka, medrese, şadırvan, sebil mektep, çeşme ve çifte hamam bina edilmiştir. Avlunun etrafını, pencereli, kesme taştan bir duvar çevirmiştir. Cami halk arasında 'Çinili cami' olarak bilinir.
Kırmızı Minare Camii:*ya da Kiremitçi Ahmet Camii, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Osmanlıdan kalma, tarihî bir ibadethanedir. Hasköyde, Yün-İplik Fabrikası'nın yanında; Rahmi Koç Müzesi'nin arkasındadır. 1591 de camiye adını veren Kiremitçi Ahmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Cami mimberi sarayda kapıcıbaşı Esedullah Ağa ve eşi tarafından eklenmiştir. 1889 da, III. Ahmet döneminde onarım geçirmiştir. Son onarım 1994 te Vakıflar Müdürlüğü tarafından yürütülmüştür.
Burmalı Mescid Camii:*İstanbul'un Vefa semtindedir Osmanlı Mısır kadısı Emin Nureddin Osman tarafından 1540 yılında yaptırıldı. Minaresinin yivli görüntüsüyle "Burmalı" olarak anılmaktadır.
murataltug1985
09-21-2018, 16:26
Kaynak kapodakyadayım.com
HACI BEKTAŞ VELİ TÜRBESİ VE MÜZESİ
Medeniyetler eşiği Kapadokya’yı keşfederken maneviyatı güçlü Hacı Bektaş Veli Türbesi’ni, ve Hacı Bektaş Müzesi’ni ziyaret etmeden geçmeyin diyoruz. Ağustosda Kapadokyada Hacı Bektaş Veli’yi anma amacıyla düzenlenen ve birçok festivali de kaçırmamanızı öneriyoruz.
Hristiyan Keşişlerin ve filozoflarla yüzyıllarca ilim yayan*Kapadokya, İslam tarihinin en büyük düşünürlerinden Hacı Bektaş Veli’ye*yurt olmuş.*Bektaşi*tarikatının kurucusu Hacı Bektaşın öğretileri ise Anadolu dışında Balkanlardan Ortadoğu’ya yayılmış. 13. Yüzyılda temeli hoşgörü olan, Allah, kul ve kainat sevgisiyle yoğrulmuş öğretilerin, 1948’deki İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’yle örtüştüğü görülmüştür
Nevşehir’deki Hacı Bektaş Veli Türbesi tarihsel bir yapı değil, etkisini günümüzde bile sürdüren Bektaşiliğin dünyaya yayıldığı merkezdir Türbe, dünyada da benimsenen inanç sembolleriyle şekillenmiş mimarisiyle Unescoya aday gösterilmiştir Osmanlının kuruluşunda ve Türklerin Anadolu’ya yayılmasında büyük etkisi olan Hacı Bektaş , bölgeye 13. yüzyılda Horasan’dan gelmiş. 1071 Malazgirt Savaşı ile Selçuklular Hristiyan ve de Ermenilerin inancına karşı çıkmamış hatta kiliselerine yardım edip kalkındırmıştır . Müslümanlığı yaymak için Hristiyanlık merkezi olan bölgelere Müslüman alimleri yerleştirmiştir Müslüman alimlerden biri Mevlana*Kapadokya’nın güneybatısında,*Hacı Bektaş Veli*ise kuzeybatısında merkez olmuştur
dünyaya hoşgörü yayan yerlerden biride Kapadokyadır. Selçuklulardan sonra Hristiyanlık ve Müslümanlık böylesine iç içe görülmemiştir
Hacı Bektaş Veli Türbesi sadece ebedi istirahatgah değil, aynı zamanda bir ‘Pir Evi’ ve diğer pirlerin hikayeleriyle de bezeli 3 ana bölüme ayrılmış*Hacı Bektaş Müzesi’nden*oluşur.* Dergahın ve türbenin içindeki külliye*1964 te*müzeye dönüştürülmüş. Etnografya müzesi gibi düzenlenmiş külliyede sadece mimari ve sanat değil, Bektaşilerin günlük yaşamında kullandıkları eşyaları, hat örneklerini el yazmalarını görebilirsiniz. Bektaş Müzesi’ndeki külliye tarzı mimari Türklerin eski saraylarında da görülen 3 avlulu bir düzende, nadar Dergah ve Hazret Avlusu gibi yapılarla çevrilmiş. yapılardan her biri Pir Evi’nin ihtiyaçlarına göre ‘ocak’ gibi teşkilatlandırılarak ‘at evi’, ‘ekmek evi’, mihman evi gibi farklı birimlere ayrılmıştır
Birimlerin başlarında bir baba ve maiyetinde ‘canlar’ diye anılan dervişler bulunurmuş. Birimlerin başındaki babalar Pir Evi’ndeki Dede Baba’nın maiyetine tabiymiş. Hacı Bektaş Veli Türbesi’nin güneyindeki 1. avlu ‘Altın Avlu’ anlamına gelen Nadar Avlusu. Büyük bir bahçe gibidir Osmanlı mimarisi tarzındadır 1963 te Vakıflar Genel Müdürlüğünce onarılmış. Onarımdan önce kapı üzerinde ‘Burası aşıkların kabesidir. Eksik gelen tamam olur’ yazan bir kitabe bulunurmuş. Yanında güvercinlik bulunan kapıdan girildiğinde görülen yapılar yolcu ağırlamak ve ihtiyaç üzere yapılmış. Ker*** tuğla, moloz taşlarla örülmüş duvarları ve ahşap çatılarıyla günümüze kadar gelemese de hepsi hizmet vermiş. Mihman Evinde misafir ağırlanmış At Evi ahırlardan oluşurmuş avludaki kiler Aş Evi ve Ekmek Evi denilen fırın Nadar Avlusu’nda konuşlanmış.
Nadar Avlusu’nda* en dikkat çeken yapı Feyzi Baba Çeşmesi olarak anılan*Üçler Çeşmesi. anıtsal çeşmeyi 1902 de Sadrazam Halil Paşa’nın zevcesi Fatma Nuriye Hanım yaptırmış. Renkli taşlarıyla göze çarpan çeşmede ise Arapça kitabeyle birlikte altıgen yıldız şeklindeki Mühr-ü Süleyman motifi bulunmakta. *Mühr-ü Süleyman motifi Selçuklu ve Osmanlıda kılıçlarda, sancaklarda, mezar taşlarında ve cami duvarlarında kullanılmakta olup, gücü, ve bereketi simgelermiş. Nadar Avlusu’nda gezerken Hacı Bektaş Veli ve dervişlere ait derin düşüncelere daldıran güzel satırlarla karşılaşacak, kuzeyindeki kırmızı kesme taşlarla yapılmış duvarda bulunan Üçler kapısından Dergah MeydanAvlusu’na geçeceksiniz.
Dergah Avlusu Avluda ilk göze çarpan, 1906-1908 yıllarında Beyrut Valisi’nin eşi tarafından yapılan kare havuz. Üçler Kapısı’na bakan havuz da üçgen bir alınlık ve üzerinde 12 dilime ayrılmış Hüseyni Tacı ile 12 mısralı bir kitabe bulunur. Dergah Avlusu’nda ayakları kesme taşlara oturtulmuş 15 adet kemer göreceksiniz. Dergah Avlusu’ndaki yapılar ise Aslanlı Çeşme, Camii, Dergah, Kiler, Meydan Evi, Aş Evi, Mihman Evi ile Dedebaba Köşkleri. Aslanlı Çeşme’ye adını veren Aslan heykeli İskenderiye mermerinden yapılmış ve 1850 de dergaha getirilip çeşmeye dönüştürülmüş. Hacı Bektaş Türbesi’ni ziyaret eden herkesin bu çeşmenin suyundan*içmeden gitmez
Aslanlı Çeşme’nin hemen önündeki mezarın kahve yaparken gürültü yaptığını ve dergahın sükûnetini bozduğunu düşünen ‘Kahveci Baba’ adında bir dervişe ait olduğu sanılır. mezarının ayakaltı bir yerde olmasını kendisi vasiyet etmiş. 2. avlunun en önemli yapılarından biri de Aş Evi.
Aş Evi’nin ortasındaki kara kazan yeniçerilerce kutsalmış. Aş Evi’nin karşısında Meydan Evi bulunuyor. Meydan Evi’nin oturmak için serilmiş postları 12 imamı, tavanı 7 kat gökyüzünü temsil ediyor. *Burası eskiden Bektaşi yoluna girenlerin kabul törenlerinin yapıldığı evmiş. Hacı Bektaş Türbesi’nin en dikkat çeken özelliği alçak kapılar Kapıların eğilmeden geçilemeyecek kadar alçak yapılmasının anlamı başın eğilerek tevazu gösterilmesi. Giderken de kapıdan odaya sırtını dönmeden çıkılıyormuş. Avluda kısa minaresiyle dikkat çeken Dergah Camii 1827 de 2. Mahmut tarafından Kesme taştan yapılmış
Hazret Avlusu 2. avludan 3. avluya geçiş çift kanatlı*Altılar Kapısı’ndan*yapılır. Kapıdan girişte 1919 da dergaha geldiğinde dinlenen bir*Atatürk rölyefi*vardır Hacı Bektaş Türbesi,*doğusunda Balım Sultan Türbesi ve dergah çalışanlarının mezarları bulunmakta. Bu bölüm sekizgen külliyenin çekirdeğini oluşturur. Balım Sultan Türbesi’nde güvercin ve ejder figürlerinin olduğu büyükçe bir şamdan bulunur. Türbenin kuzeydeki kenarında bulunan mezar Balım Sultan’ın ölümüyle yerine geçen Kalender Çelebi’ye ait. Kalender Çelebi’nin Balım Sultan’ın oğlu veya torunudur
Balım Sultan Hacı Bektaş Veli’den sonra Bektaşiliğin en önemli ikinci ismi. Tarikatın bağımsızlaşmasında ve yaygınlaşmasında çok büyük etkisi olmuş. 2. Pirdir dergah içinde ‘evlenmeme’ kuralını koyarak ‘Mücerret Dervişlik’ sistemini kurmuş. Türbesinin önündeki asırlık karadut ağacı ise Hacı Bektaş Veli’ye gölge ettiği düşünülen ağaç olduğu için kutsal bir yere sahip.
Hazret Avlusu’ndaki Hacı Bektaş Veli Türbesi Pir Evi’ne, Ak Kapı denilen mermer taştan yapılmış bir kapıdan girilir. Hacı Bektaş Veli Türbesi’nde ‘Gök Eşik’ denilen kapı eşiklerine basmadan geçilir. Çünkü türbeyi yapan kişi bu kapı eşiklerinde yatıyor. Bu kişi çatıda çalışırken kayıp düşen, düşerken de ‘Yetiş ya mübarek Pir’ diye bağırdığında yere pamuk düşermiş gibi inen Yanko Medyan. Bu olaydan sonra Pir’in yoluna girdiği, Pir’i görmeye gelenlerin çiğneyeceği yere, kapısının eşiğine gömülmeyi vasiyet ettiği söylenir. Kapıdan girdiğinizde ortada Hacı Bektaş Veli’nin* sandukasını sağ tarafda ise* çilehaneyi* göreceksiniz.
‘Kızılca Halvet’ denilen Çilehane Allah’la yakınlaştıran, dua edilen*2 x 3 metrelik hücre odası loş ve karanlık oda sadece duvarın yükseğindeki pencereden ışık alıyor. Bu oda Hacı Bektaş Veli’nin*40 gün 40 gece kapanıp ibadete durduğu en eski külliye yapısı Sadece bir şamdan ya da kandil koymak için ufak bir nişi olan ve başka eşya barındırmayan çilehaneye yemek ve su da kapıdan verilirmiş. Çilehaneden sonra Osmanlı ve Karamanoğlu mimarisinden izler taşıyan Kırklar Kapısı’ndan geçip, geniş bir salona Kırklar Meydanı’na ulaşıyorsunuz. burada dervişlere eğitim verilirmiş. kalem motifleriyle kaplanmış duvarları ve ahşap süslemeli tavanı etkileyici. Tabaklanmış ceylan derisi üzerine*Hz. Ali’nin yazdığına inanılan Kuran-ı Kerim’den bir parça, Kırkbudak Şamdanı, Hacı Bektaş Veli’nin sandukasının orijinal gümüş kapısı da Kırklar Meydanı’nda bulunuyor.
Güvenç Abdal ve ailesinin birbirine bitişik 3 sandukası ve diğer erenlerin mezarları bu bölümde .Güvenç Abdal* bir şairdir ve gerçek adı Genç Abdal’dır. Hacı Bektaş Veli kendisine çok güvendiği ve ‘güvencim’ dediği için Güvenç Abdal olarak anılır. Hacı bektaş kendusine çok güvenirmiş ve Horasan’a önemli bir alacağı için yollamış. Güvenç Abdal borcu alınca hemen dönmemiş, dünyanın en güzel kadını için emaneti harcayıvermiş. dünya güzeli kadın Güvenç Abdal’a aşık olunca Pire gidip evlenmişler. Bağlılığı, sadakati kısacası güveni simgeleyen Genç Abdal’ın kerametini anlatan birçok rivayet vardır Güven kelimesinin Güvenç Abdal’dan dilimize girdiği söylenenler arasında. Hacı Bektaş Veli Türbesi’nin kızlar kümbeti denilen Güvenç Abdal, eşi ve hizmetçisinin yattığı sandukalar külliyeye sonradan eklenmiş. Vefatından sonra bulunduğu köye de adı verilen Hacı Bektaş Türbesi Nevşehir’e*60 km.*Ankara – Kırşehir – Nevşehir yolu üzerinde. Alevilerin ve Sünnilerin uğrak yeri olan türbe ve müze, Hacı Bektaş ilçesinin tam merkezinde
Delikli Taş (Çilehane)
Hacı Bektaş’ın 3 km. doğusuna düşen*Delikli Taş Mağarası*meyilli bir tepededir Mağara günahtan arınma mabedidir Hacı Bektaş Türbesi’ne gelenler buraya uğramadan geçmez Hacı Bektaş Veli’nin halvete kaldığı bu mağaranın girişi bir insanın rahatlıkla geçebileceği genişlikteyken dışarı çıkarken darlaşan bir yerinden geçmek için günahsız olmak gerekiyor. İçinden geçerken yardım alınmayan bu deliği ziyarete gelen erenlerin içerisini karanlık bulup yakınması üzerine Hacı Bektaş yumruğuyla açmış. Kutsallığından dolayı delikten geçemeyenler sadece adakta bulunarak delikten geçebileceklerine inanıp, adak kurbanlarını burada kesiyo Hacı Bektaş Veli heykeline taş yerleştirip dilek dileyenler, dileklerinin kabulüne inanıyor. Sonrasında boş araziye çıkıp üst üste 3 veya 5 taş koyup yine dilek diliyor ve dua ediyorlar.
Tepenin üzerindeki kutsal sayılan Minder ve Kulunç Kaya da isimlerini şekillerinden almış. Minder Kaya’da Hacı Bektaş Veli’nin oturup dinlendiği, Kulunç Kaya’da ise sırt ağrılarına iyi gelen bir tılsım olduğuna inanılıyor.* Delikli Taş’ın bulunduğu tepeye yakın kemerli çeşme Zemzem Çeşmesi olarak anılıyor. suyunun birçok hastalığa şifa olduğu söylendiğinden gelenler kana kana sudan içiyor. Tel örgülerle koruma altına alınmış Delikli Taş’ın girişindeki Ozanlar Yolu’nda Alevi – Bektaşi birçok ozanın heykelleriyle karşılaşıyorsunuz. Yolun sonunda *2 Temmuz 1993’de*yakılan*Sivas Madımak Otel’in*anısına yapılmış Ozanlar Anıtı ile tarihe yolculuk yapıyorsunuz. Anfi tiyatro önünde bulunan İnsanlık Anıtı, İz Bırakan Aydınlar mezarlığı da Delikli Taş’a geldiğinizde kapılacağınız duygu selinin parçası.Yaşarken de, öldüğünde de insanlığa öğretileriyle ışık tutan Hacı Bektaş Veli’nin birçok sözüyle bezeli külliyede yer yer derin düşüncelere dalacak, büyük dersler bulacaksınız. Her yeri ayrı önem taşıyan coğrafyayı sindirerek gezmeniz dileğiyle…
*
kaynak türbe.gen.tr
Hacı Bayram Veli Türbesi
Hacı Bayram Veli Türbesi:*Ankara'nın Altındağ ilçesinin Ulus semtindedir.*Hacı Bayram Veli (HZ) Camii' nin bahçesinde *yatmaktadır. Türbe mihrap duvarına bitişiktir. 1429-30 yılında yapılmıştır. Türbenin üstü kurşun kubbe ile örtülmüştür.kubbe kalem işleriyle süslenmiştir. Kubbe içinde sekiz kez ''La ilahe illallah ül Melikül Hakkul Mübin '' yazmaktadır. Sekizgen ve kare plana sahiptir. Ahşap türbenin iç ve dış kapıları, türbeyle aynı tarihte *15.yüz yıl da yapılmıştır. kapılar Etnografya Müzesindedir. Dış kapıda kufi yazıyla ''Eğer dünya bir kişi için devam etseydi onda ebedi kalacak kişi ancak Allah'ın Rasulü (Hz. Muhammed) olurdu.'' yazmaktadır.Dikdörtgen iç kapı kanatlarında ''Allah'' ve ''Muhammed'' yazmaktadır. Üst kısmında ''Allah'ın veli kulları var ya; işte onlar için ne korku ne de hüzün vardır. '' (Yunus Suresi 62.ayet) yazmaktadır.
Hacı Bayram Veli Hz türbesinde kendi sandukasıyla birlikte 9 sanduka bulunur Türbeye giriş batıdan olmaktadır. Türbenin güneyinde *Osman Fazıl Paşa'nın Türbesi vardır. Camii avlusu ise türbenin batısındadır.**Türbe ve camii açıktır.
Hacı Bayram Veli (Hz);*Asıl adı Numan bin Ahmet'tir.*Anadolu'da yaşamış önemli şair ve tasavvufçulardandır. Bayramilik tarikatının kurucularındandır. Ebu Hamiduddin'den ders almıştır. müderrislik yapmış bir alimdir.
Akşemsettin, nin hocasıdır. Hacı Bayram Anadolu'nun birlik ve beraberliğinde etkili olmuştur. Hocasının vefatıyla Ankara'ya yerleşmiş ömrü boyunca İslamiyet için çalışmış ve Ankara'da vefat etmiştir. (Hayırla yad ediyoruz.)
Hacı Bayram Veli Camii;
1427-2428 yıllarında, mimar Mehmet Bey tarafından yapılmıştır.*Uzunlamasına*dikdörtgendir Taş kaideli, tuğla duvarlı çatısı kiremittir. Zemin katında dört adet çilehane bulunur Pencereler kesme taştır.Alt ve üst pencerelerin arasına '' Lailahe illallah Muhammeden rasulullah'' ve ''Ya Veliyallah'' yazıları sonradan eklenmek suretiyle yazılıdır. Cami alçı,ahşap ve çini süslemelerle sanatkarane donatılmıştır. Ahşap tavanı çiçek işlemeleriyle süslenmiştir.Duvarlar pencerelerin üstlerine kadar çinilerle süslüdür. Caminin iki şerefeli minaresi vardır. İki *şerefenin Hacı Bayram Veli'ye olan saygıdan dolayı yapıldığı düşünülür Türbenin doğusunda Augustos tapınağı vardır. Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından 14 Şubat 2011 'de son restorasyonla hizmete sunulmuştur.
Kaynak yaylalife.com
ÇANAKKALE ŞEHİTLİK GEZİ REHBERİ
Avrupa ve Asya'yı birleştiren Marmara ve Ege Denizini bağlayan; Çanakkale savaşlarının en kanlı muharebelerinin cereyan ettiği çok sayıda şehitlik, anıt ve mezarlıkların bulunduğu Gelibolu Yarımadası Adım adım gezin her karışında binlerce şehidimizin yattığı Tarihi ve Manevi Çanakkale'mizi gezip tanıyın Çanakkale merkezdeki* Feribot iskelesinden feribot ile ECEABAT a indiğinizde Tarihe saygı parkı ve anıtını göreceksiniz. parkta* ziyaret edeceğiniz tüm noktaların minyatürü var
Gelibolu Yarımadasına girerken sizi ilk karşılayacak olan şey "DUR YOLCU" yazısıdır.
1- ANA TANITIM MERKEZİ :*Sesli ve görsel olarak savaşın anlatıldığı tanıtım salonu. 3 boyutlu görüntüler ve salonlarda mevcut. Ancak malesef amatör kalıyor. Sinema salonu ve kafeteryası mevcut. çıkışta Şehitlerimize ait eşyalarda olmak üzere küçük bir müze mevcut.
2- ÇAMBURNU SOSYAL TESİSLER VE MÜZE :*Eceabat ilçesine 1 km mesafedeki Çamburnu mevkiinde.* Gelibolu Tarihi Milli Parkı bu kalenin içindedir 19 Şubat 1807 tarihinde donanmasıyla Çanakkale Boğazını geçen İngiliz Amirali Duekworth on gün boyunca İstanbul’u kuşatıp başarılı olamayınca geri dönmüş Çanakkale Boğazından çıkarken iki İngiliz kalyonu Çamburnu Kalesindeki toplarla batırılmıştır. Yüzyıllarca İngiliz donanmasının en çok kin duyduğu kale burası olmuştur. İngilizler I.Dünya Savaşı sonunda 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros ateş-kes antlaşmasına dayanarak 09 Kasım 1918’de Çanakkale Boğazını işgal etmişdir.Bu işgal sırasında 1807 yılının intikamını* Çamburnu Kalesi’nin Kitabesini söküp götürerek almaya çalışmışlardır. Ancak Çanakkale Boğazında dalgalanan Türk bayrağı Tüm düşmanlarımıza verilecek en güzel cevap olarak semalarımızda dalgalanmaktadır
3- KİLİTBAHİR KÖYÜ, KALESİ VE NAMAZGAH TABYASI :*Namazgah Tabyası Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır. 1915 Çanakkale savaşları'nda Tabyada toplam 16 top bulunmakta idi. Çanakkale Boğazı'nın* en büyük tabyasıdır. Bu alanda askerler toplu olarak namaz kıldıklarından "NAMAZGAH" olarak isimlendirilmiştir.
4- Rumeli Mecidiye Tabyası ve Şehitliği ve Seyit Onbaşı Heykeli :*Şehitlik, Rumeli Mecidiye tabyası girişindedir. 18 Mart 1915 Boğaz Savaşında şehit olan Ispartalı Ali Çavuş,İvrindili İsmailoğlu Mehmet, Mustafa oğlu Süleyman ve şehit 13 Türk topçusu yatmaktadır. Bu tabyada 215 okkalık ( 275.8 kg) top mermisi taşıyan EDREMİT'li Seyit onbaşının tabyasıdır. 18 Mart 1915 Boğaz savaşında 275 kg. mermiyi sırtında taşıyarak, İngilizlerin Ocean zırhlısını vuran Kahraman Seyit Onbaşı bu tabyada 3. topun başında görevliydi.
5-Havuzlar Şehitliği:* Kerevizdere’de şehit olan subay ve askerlerimizin anısına,Çanakkale Şehitlerine Yardım Derneği tarafından 1961 de yapılmıştır. 6 mt. yüksekliğindedir. Anıtın üzerinde; 2.Tümen Kurmay Başkanı Yzb. Kemal, 126.Alay Yaveri Selanikli Mülazım İsmail,Kırşehirli İbrahimoğlu Hüseyin Çavuş, Nasuh Onbaşı,Kelecikli İbrahimoğlu Hüseyin, Eskişehirli Mehmetoğlu Abdurrahman,İnegöllü Mehmetoğlu Mustafa,Ankaralı Kadiroğlu Sadık,Konyalı Mikailoğlu Şerif Ali, Çankırılı Elvanoğlu İbrahim’in adları yazılıdır. 18 Mart Boğaz Savaşında 4 adet 12 cm. muhasara topunun bulunduğu,savaşda askerin cepheden geri döndüğü ve cepheye sevk edildiği çok önemli bir lojistik merkezidir. Bu mevki seyyar sargı yeri olarak da kullanılmıştır.
6-Soğanlıdere* Şehitliği:* Şehitlikler tepeden bakıldığında ay-yıldız şeklinde görülür. Mezar taşları asker miğferi şeklinde sembolize edilmiştir. askerlerimizin tek tek isimleri mermerlere işlenmiştir.Soğanlıdere Şehitliğinde 600 şehidimiz yatmaktadır.
7-Şahindere * Şehitliği:* İsmi belirlenebilen 1969 şehidimizin ve belirlenemeyen* diğer şehitlerimize yapılmıştır. bu bölgede 10 binden fazla evladımız 5 temmuz 1915 te yapılan muharebede şehit düşmüştür.* Mülazım-ı Sani Mustafa efendinin demir kafesli şehitliği buradadır. şehitlik aynı zamanda bölgedeki sargı yeriydi.
9- Şehitler Abidesi (Mehmetçik Şehitler Abidesi ):*Tüm Çanakkale şehitleri adına dikilen bir anıttır. 41.7 Metre yüksekliğindedir. Seddülbahir bölgesinde* Hisarlık Tepe üzerinde Türk milletinin yardım ve destekleri ile yapılmıştır.. Tavanının iç kısmına mat cam seramiğinden Türk Bayrağı mevcuttur
11- Ertuğrul Koyu ve Yahya Çavuş Şehitliği:*25 Nisan 1915 sabahı Ertuğrul koyundan çıkartma yapan düşmanın 3 alay kuvvetine, 63 kişilik kahraman Türk evlatları ile Gün batana kadar karşı koyan Ezineli Yahya Çavuş ve arkadaşlarının Tarihe sığmayan kahramanlık nişanlarını taşıdıkları yerdir.
12-Son Ok Anıtı:**Alçıtepe Köyü ile Zığındere Sargı Yeri Şehitliği arasında, köy mezarlığının dışındadır. Kirte Muharebeleri Şehitlerine yaptırılmıştır. 07 Haziran 1915’te kazandığımız III.Kirte Savaşı Zaferini sağlayan 120 mm. Topçu bataryamızın süngü hücumunda 9000 şehit verilmiştir.
1915 Çanakkale Savaşlarında burasının 5.Topçu Alayı 2. Batarya olduğu, İngilizlerin Zığındere’den şiddetli saldırısı üzerine topçu Grup Komutanı Alman Binbaşı Binhold, buradaki batarya komutanı Teğmen Arif’e (Tanyeri) “toplarınızı tahrip ederek geri çekiliniz” emrini vermiştir.Emre uymayan Teğmen Arif,elde kalan* topları ateşler ve ingilizleri tarumar eder. Ardından topçu erler ve 150 askerle buradan Zığındere yönüne süngü hücumu yaptırır. Büyük bir zaferle Alçıtepe’yi kurtarır. Güney Cephesinin kaderini tayin eder.
ığındere ve Sargı Yeri Şehitliği:
Nuri Yamut Şehitliği:**
Gözetleme Tepe Şehitliği:**
Kabatepe Dinlenme Tesisleri:**
Mehmetçiğe Saygı Anıtı:*
Karayörük Deresi Şehitliği:*
Kanlı Sırt Yazıtları:
Kırmızı Sırt, 125. Alay Siperleri ve Tüneller:*
Çataldere Şehitliği ve Yb. Avni Bey Mezarı :*
-Kesikdere Şehitliği:*
Bomba Sırtı ve 27. Alay Siperleri:*
24-57.Alay* Şehitliği:*
Mehmet Çavuş Anıtı:*
Arıburnu Yarları, Cesaret Tepe ve Korku Deresi:*
Talat Göktepe Anıtı:*Conk Bayırı ve ATATÜRK Anıtı:*
Kemal Yeri:*Kabatepe Simülasyon Merkezi:*
Kocadere* Şehitliği:*ATATÜRK Evi, Bigali Köyü:* Anafartalar Şehitliği:*
Kireçtepe Jandarma* Şehitliği:*Akbaş* Şehitliği:*
Doğal ve kültürel değerleriyle dünya savaşında büyük önem taşıyan ve Mustafa Kemal komutasındaki Türk ordusunun dünyayı şaşırtan cesaret ve kahramanlıklarının sergilendiği Çanakkale Savaşlarından taşıya bu alan anıların koruması amacıyla 1973 te Milli Park ilan edilmiştir.*Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı, ilimizin en önemli gezi yerlerindendir. Seddülhabir Köyü çevresindeki Tekke ve Hisarlık Burunları, Ertuğrul, Morto, İkiz koyları, Alçıtepe, Kerevizdere, Zığındere ile kuzeydoğudaki Arıburnu, Conkbayırı, Kocaçimen, Kanlısırt, Anafartalar ve Suvla koyları, savaşın geçtiği alanlardır. Çanakkale Savaşlarında büyük cesaret göstereren şehit olan birlik ve şehitlerimiz adına bugün Gelibolu Yarımadasında çok sayıda şehitlik vardır.*
Her biri ayrı kahramanlık örneği olan şehitliklerin en önemlisi Morto Koyu'nda, Hisarlık tepe üzerindeki tüm şehitlerimizin anısına dikilen ÇANAKKALE ŞEHİTLER ABİDESİ'dir. Gelibolu Yarımadasında Çanakkale Savaşlarında hayatlarını kaybeden yabancı askerler için de anıt ve mezarlıklar vardır.*
Kaynak bizevdeyokuz.com
SARIKAMIŞ
Sarıkamış’ın altın çağını Rus etkisinde yaşamış Sarıkamış ve Kars merkezi Rus etkisi yoğun olarak gözlemleniyor o dönemden kalma birçok tarihi yapının var Çar Nikola Köşküde bunlardan.
Sarıkamış’ın, ilkokul sıralarında tarihte ve kitaplarda okuduğumuz, herkesi derinden etkileyen hüzünlü bir boyutu var ve hatırlatmadan geçersek o günlerde Sarıkamış’taki şehitlerimize saygısızılık etmiş oluruz. Şehitlikten geçerken fatiha okuyalım
Sarıkamış Harekatı, 1. Dünya Savaşında, Kafkas Cephesi’nde, 22 Aralık 1914 – 9 Ocak 1915 tarihleri arasında 23.000 Türk askerinin dondurucu hava koşullarında ve Rusya ile zor şartlarda süren kara çatışmalarında hayatını kaybettiği olaydır Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihinde yaşadığı en acı yenilgilerden biridir
Enver Paşa’nın emriyle başlayan ve amacı Kars, Ardahan, Artvin’i Rus hakimiyetinden kurtarmak olan harekat, 18 gün sürdü. askerler, dondurucu havada yaya veya atlarla, kısıtlı erzak ve silahla ilerleyebildikleri kadar ilerlediler en sonunda Allahuekber Dağları geçit vermedi. harekat sonrasında Enver Paşa sansür uygulamıştır Günümüzde birçok belgesel ve film çekilsede sansürü yüzünden halk yaşananları yıllar sonra öğrenebilmiştir. 2008 yapımı, Özhan Eren ve Murat Saraçoğlu yönetmenliğindeki 120 adlı filmi izleyin
Sarıkamış Kayak Merkezi’nde Kış Tatili Yapın
Türkiye’de Sarıkamış diye bir yer varken Uludağ, Kartalkaya, Kartepe’ye söz düşmez ama İstanbul’a yakınlık ağır basıyor sanırız. burası, snowboardcuların ve offpistçilerin rüyası kristal karın yılın 141 günü yerden kalkmadığı, 70 m genişliğindeki uzun pistlerde rahat rahat kayabilirsiniz, sıkış tıkış yaşamadan telesiyej bekleme sırası sucuk ekmek sırası derdi yaşamadan en önemlisi fahiş fiyatlar görmeden kar tatili keyifine varabildiğiniz bir kayak merkezi. yeni başlayanlar ve profesyoneller için uygun pistleri, kayak malzemesi kiralama özel ders alma olanakları var.
Sarıkamış Kış Oyunları Festivali’nde Karda Kışta Oyunlara Katılın
Her sene Şubatda, Sarıkamış Kayak Merkezi karda kışta oyun diyor. 3 güne yayılan festivalde, offroad ralli, kaşar kovalamaca, uzaktan kumandalı araç yarışları ve snowboard & kayak yarışları gibi kar üzerinde birçok oyun ve yarışma gerçekleştiriliyor. bu festival başka festivallere benzemiyor. bu festival -30’larda gerçekleştirilip insanda bağımlılık yapıyor. Sarıkamış Kış Oyunları Festivali’nin 2017 de 4.’cüsü gerçekleştirildi. İnsanlar soluğu Sarıkamış’ta aldı
Sarıkamış Kültür Evi
Sarıkamış Kültür Evi, müzisyen olan Rasim Kaya’nın emekleriyle kurulup yaşatılan bir restoran. geleneksel Kars mutfağını deneyebilirsiniz, eski Sarıkamış evlerinden eşyalar ve Rus döneminden kalma silahlar gibi tarihi objeleri görebilirsiniz bir Yöresel yemekleri bulabilirsiniz burada çoban kavurmadan şaşmayın.
Katerina’nın Av Köşkü’nü Ziyaret Edin
Katerina’nın Av Köşkü, Sarıkamış’ın sembolü Sarıkamışa 1 km uzaklıkta, orman ve karların içinden yükselen, Peri masallarından fırlama bir yapı. 19. yüzyıl Baltık mimarisinin Kars’daki en güzel örneği. burayı Rus Çarı 2. Nikola hasta oğlu için inşaa ettirmiş halk ismini eşi Katerina’ya uygun görmüş. 28 odalı taş temelli ahşap eklemeli bina, uzaktan büyüleyici görünse de ne yazık ki yakından harap durumda. bir an önce restorasyon gerekiyor. burası sadece Sarıkamış değil tüm Kars adına çok önemli bir turistik değer. Yapımında hiç çivi kullanılmamış bugüne kadar ayakta kalabilmiş olması hayranlık verici. Av köşkünün müşteminatı da halk arasında Şişman Köşk olarak bilinir. küçük ahşaptan sevimli bir evcik.
Sarıkamış Şehitleri Yürüyüşü’ne Katılın
Sarıkamış’ta her sene Ocak ayının ilk haftasında, Kars Belediyesince, Sarıkamış Şehitleri’ni Anma Günü düzenlenmekte ve şehitlerin anısına, onların ilerlediği son nokta Allahuekber Dağları’na doğru bir meşaleli yürüyüş düzenlenmekte. anma gününde çeşitli mekanlarda bir dizi etkinlikler oluyor.
Kars Merkez
biraz vaktiniz varsa ve bunu Karsa ayırabiliyorsanız, yapılacaklar listenize mutlaka Kars mutfağı’nın yemeği tandırda kazı ekleyin. Ayrıca Kars’ın Baltık mimarisi binalarını sokaklarını, Fethiye Cami ve Kars Kalesi’ni gezin merkezde bir gün kalacaksanız aşıkların saz eşliğinde yaptıkları aşık atışmasını kaçırmayın
Ani Harabeleri
vaktiniz varsa, Türkiye’nin Ermenistan sınırındaki antik kent Ani’yi görün M.Ö. 5000’lerden kalma*Ani Harabeleri, en parlak zamanında dünyanın en büyük dört şehrinden biri olmuş Kars merkeze 42 kilometre
Çıldır Gölü’nde Balık Avı
Kars’ta yapılacak şeyler arasında en ilginç olanı açık ara donmuş Çıldır Gölü’nde buz balıkçılığı. 1965 metredeki donmuş Çıldır Gölü’nde balık tutun
vBulletin v3.8.4, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.