Orijinalini görmek için tıklayınız : Risale-i Nur Külliyat'ından Bamtelimize dokunanlar...
Başlıktan zaten herşey anlaşılıyordur zannımca yinede ufak bir açıklama getireyim.Bu başlık altında risale-i nur külliyatından yüreğimize dokunan kısımları paylaşalım istedim.İlk paylaşımı ben yapıyorum.Ya ALLAH Bismillah.:)
***
"Bana :" Sen şuna buna niçin sataştın?" diyorlar farkında değilim ; karşımda müthiş bir yangın var ,alevleri göklere yükseliyor;içinde evladım yanıyor,imanım tutuşmuş yanıyor.O yangını söndürmeye ,imanımı kurtarmaya koşuyorum.Yolda birisi beni kösteklemek istemiş de, ayağım oına çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hadise, bir kıymet ifade eder mi?
Dar düşünceler,Dar görüşler..."
Dünyayı ve ondaki mahlukatı mana-yı harfiyle sev,mana-yı ismiyle sevme;"Ne kadar güzel yapılmış!" de,"Ne kadar güzeldir!" deme.(LEM'ALAR)
Gönülden
11-15-2010, 17:36
Sevgili Muhammed altın değerindeki bu damlaları paylaşmak adına güzel bir paylaşım olmuş...
Daha önce formumuzda buna benzer bir başlığımız vardı sanırım ama uzun zaman sonra yinelenmesi çok güzel oldu... teşekkürler
Bu dünya fanidir. en büyük dava, baki olan alemi kazanmaktır. insanın i'tikadı sağlam olmazsa, davayı kaybeder
emirdağ lahikasından
Faniyim fani olanı istemem
Acizim aciz olanı istemem
Ruhumu Rahmana teslim eyledim
Gayr istemem
İsterim bir yarı baki isterim
Zerreyim fakat
Bir şemsi sermed isterim
Hiç ender hiçim fakat
Bu mevcudatı umumen isterim
M.Atilla
11-15-2010, 19:52
Yalnız ve yalnız Allah rızası için çalış ... İhlâs Risalesi - 76
BENİ NEFSİNİ KURTARMAYI DÜŞÜNEN HODGAM BİR ADAM MI ZANNEDİYORLAR?
BEN CEMİYETİN İMANINI KURTARMAK YOLUNDA DÜNYAMIDA FEDA ETTİM, AHIRETİMİDE!
SEKSEN KÜSÜR SENELİK BÜTÜN HAYATIMDA DÜNYA ZEVKİ ADINA BİRŞEY BİLMİYORUM,
BÜTÜN ÖMRÜM HARP MEYDANLARINDA, ESARET ZİNDANLARINDA, YAHUT MEMLEKET HAPİSHANELERİNDE,
MEMLEKET MAHKEMELERİNDE GEÇTİ.
ÇEKMEDİĞİM CEFA, GÖRMEDİĞİM EZA KALMADI,
DİVANI HARPLERDE BİR CANİ GİBİ MUAMELE GÖRDÜM,
BİR SERSERİ GİBİ MEMLEKET MEMLEKET SÜRGÜNE YOLLANDIM.
MEMLEKET HAPİSHANELERİNDE YILLARCA İHTİLATTAN MEN EDİLDİM,
DEFALARCA ZEHİRLENDİM, TÜRLÜ TÜRLÜ HAKARETLERE MARUZ KALDIM,
ZAMAN OLDUKİ HAYATTAN BİN DEFA ZİYADE ÖLÜMÜ TERCİH ETTİM.
EĞER DİNİM MENETMESEYDİ BELKİ BUGÜN SAİD TOPRAKLAR ALTINDA ÇÜRÜMÜŞ GİTMİŞTİ.
BİN DEFA HAKKIM HELAL OLSUN. ONLARA BEDDUA BİLE ETMİYORUM.
SONRA BEN CEMİYETİN SELAMETİ YOLUNDA AHIRETİMİDE FEDA ETTİM,
GÖZÜMDE NE CENNET SEVDASI VAR NE CEHENNEM KORKUSU,
CEMİYETİN 25 MİLYON TÜRK CEMİYETİNİN NAMINA
BİR SAİD DEĞİL BİN SAİD FEDA OLSUN.
KUR'ANIMIZ YERYÜZÜNDE CEMAATSİZ KALIRSA
CENNETİDE İSTEMEM ORASIDA BANA ZİNDAN OLUR
MİLLETİMİZİN İMANINI SELAMETTE GÖRÜRSEM
CEHENNEM ALEVLERİ İÇİNDE YANMAYA RAZIYIM.
ÇÜNKÜ VÜCUDUM YANARKEN
GÖNLÜM GÜL GÜLİSTAN OLUR...
"KUR'ANIMIZ YERYÜZÜNDE CEMAATSİZ KALIRSA CENNETİDE İSTEMEM ORASIDA BANA ZİNDAN OLUR
MİLLETİMİZİN İMANINI SELAMETTE GÖRÜRSEM CEHENNEM ALEVLERİ İÇİNDE YANMAYA RAZIYIM.
ÇÜNKÜ VÜCUDUM YANARKEN
GÖNLÜM GÜL GÜLİSTAN OLUR..."
Büyük vefa..ALLAH razı olsun duygu...
Ah bir seni hakkıyla idrak edebilseydik Üstad!
ecmain inşallah kardeş...
onun ufku bambaşka ... aziz üstadım . Rabbim binlerce razı olsun, onun çektiği cefalara, ezalara, zulumlere, sürgünlere gösterdiği sabır bizlere baharı idrak ettiriyor yaşatıyor...
İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi;
Halık-ı Kainat'ı
tanımak ve ona iman edip ibadet etmektir.
Ve o insanın vazife-i fıtratı ve
fariza-i zimmeti, marifetullah ve iman-ı billahtır
ve iz'an ve yakin ile
vücudunu ve vahdetini tasdik etmektir.
İşte ey tenbel nefsim!
Beş vakit namazı kılmak, yedi kebâiri terk etmek ne kadar az ve rahat ve hafiftir. Neticesi ve meyvesi ve fâidesi ne kadar çok, mühim ve büyük olduğunu aklın varsa, bozulmamış ise anlarsın. Ve fısk ve sefâhete seni teşvik eden şeytana ve o adama dersin:
"Eğer ölümü öldürüp, zevâli dünyadan izâle etmek ve aczi ve fakrı beşerden kaldırıp kabir kapısını kapamak çaresi varsa, söyle; dinleyelim. Yoksa sus! Kâinat mescid-i kebîrinde, Kur'ân, kâinatı okuyor. Onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım.
Hidâyetiyle amel edelim. Ve onu vird-i zebân edelim. Evet, söz odur ve ona derler. Hak olup, Haktan gelip, Hak diyen ve hakikati gösteren ve nurânî hikmeti neşreden odur."
Nefis cümleden ednâ, vazife cümleden âlâ!
"Bana ıztırap veren," dedi. "Yalnız İslâmın mâruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi, mukavemet güçleşti. Korkarım ki, cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düşmanı sezmez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse, iman kalesi tehlikededir. İşte benim ıztırabım, yegâne ıztırabım budur. Yoksa şahsımın mâruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate mâruz kalsam da iman kalesinin istikbali selâmette olsa!"(Tarihçe-i Hayat - Isparta Hayatı)
''Ey biçareler! Mezaristana göçtüğünüz vakit, "Eyvah, malımız harap olup sa'yimiz hebâ oldu. Şu güzel ve geniş dünyadan gidip dar bir toprağa girdik" demeyiniz, feryad edip me'yus olmayınız.
Çünkü sizin herşeyiniz muhafaza ediliyor.
Her ameliniz yazılmıştır. Her hizmetiniz kaydedilmiştir. Hizmetinizin mükâfâtını verecek ve her hayır elinde ve her hayrı yapabilecek bir Zât-ı Zülcelâl sizi celb edip yeraltında muvakkaten durdurur, sonra huzuruna aldırır.
Ne mutlu sizlere ki, hizmetinizi ve vazifenizi bitirdiniz.
Zahmetiniz bitti; rahata ve rahmete gidiyorsunuz.
Hizmet, meşakkat bitti; ücret almaya gidiyorsunuz.''
"Halbuki bu zaman kadar, hiç bir zaman, din âlimlerinin ittifakına ve münakaşa etmemesine muhtaç olmamış."
Risale-i Nur,tarikat değil hakikattır.Ayat-ı Kur'aniyeden tereşşuh eden bir nurdur.Ne Şarkın ulumundan ve ne de Garbın fünunundan alınmış değil.Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyanın,bu zamana mahsus bir i'caz-ı manevisidir.Menfaat-i Şahsiye yoktur...KASTAMONU LAHİKASI
Ey nefis ! Eğer takva ve amel-i sâlih ile Hâlıkını razı etti isen, halkın rızasını tahsile lüzum yoktur; o kâfidir. Eğer halk da Allah'ın hesabına rıza ve muhabbet gösterirlerse, iyidir. Şayet onlarınki dünya hesabına olursa kıymeti yoktur. Çünki onlar da senin gibi âciz kullardır.
***
Hem refika-i hayatını, rahmet-i İlahiyenin munis, latif bir hediyesi olduğu cihetiyle sev ve muhabbet et. Fakat çabuk bozulan hüsn-ü suretine muhabbetini bağlama. Belki kadının en cazibedar, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki hüsn-ü sîretidir.
Hem ihlas ve hakperestlik ise, Müslümanların nereden ve kimden olursa olsun istifadelerine tarafdar olmaktır. Yoksa, "Benden ders alıp sevab kazandırsınlar" düşüncesi, nefsin ve enaniyetin bir hilesidir.
http://photos-b.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc4/hs925.snc4/73851_164323020261856_157873807573444_446410_66868 45_s.jpg
''Sizdeki gençlik kat'iyyen gidecek.. ''
sözler..
Ya Rabbî ve ya Rabb-es Semavatı Ve-l Aradîn! Ya Hâlıkî ve ya Hâlık-ı Külli Şey! Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilatıyla ve bütün mahlukatı bütün keyfiyatıyla teshir eden kudretinin ve iradetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi bana musahhar eyle! Ve matlubumu bana müsahhar kıl! Kur'ana ve îmana hizmet için, insanların kalblerini Risâle-i Nur'a musahhar yap! Ve bana ve ihvanıma, îman-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver. Hazret-i Musa Aleyhisselâm'a denizi ve Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm'a ateşi ve Hazret-i Davud Aleyhisselâm'a dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm'a cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'a Şems ve Kamer'i teshir ettiğin gibi, Risâle-i Nur'a kalbleri ve akılları musahhar kıl!.. Ve beni ve Risâle-i Nur talebelerini, nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından ve Cehennem ateşinden muhafaza eyle ve Cennet-ül Firdevs'te mes'ud kıl! Âmîn, âmîn, âmîn!..:gül:
Ey ehl-i hak! Ey hakperest ehl-i şeriat ve ehl-i hakikat ve ehl-i tarîkat! Bu müdhiş maraz-ı ihtilafa karşı birbirinizin kusurunu görmeyerek, yekdiğerinizin ayıbına karşı gözünüzü yumunuz! Risale-i Nur Külliyatı
Sen, mesleğini ve efkârını hak bildiğin vakit; "Mesleğim haktır veya daha güzeldir" demeye hakkın var. Fakat, yalnız hak benim mesleğimdir, demeye hakkın yoktur...
Gönülden
11-22-2010, 16:21
Mevcudiyetimizin hâmisi olan İslâmiyetten elini gevşetme, dört elle sarıl. Yoksa mahvolursun..
MEKTUBAT
Dünya madem fânidir.
Hem madem ömür kısadır.
Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur.
Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır.
Hem madem dünya sahipsiz değil.
Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir müdebbiri var.
Hem madem ne iyilik ve ne fenalık cezasız kalmayacaktır.
Hem madem "Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez." (Bakara Sûresi, 2:286.)
sırrınca teklif-i mâlâyutak yoktur.
Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır.
Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır.
Elbette, en bahtiyar odur ki, dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.
Sen burada misafirsin ve buradan da diğer bir yere gideceksin.Misafir olan kimse,beraberce götüremediği bir şeye kalbini bağlamaz.Bu menzilden ayrıldığın gibi,bu şehirden de çıkacaksın.Ve keza bu fani dünyadan da çıkacaksın.Öyle ise,aziz olarak çıkmaya çalış...
MESNEVİ-İ NURİYE
Temelleri yıpratılmış bir binanın odalarını tamir ve tezyine çalışmak, o binanın yıkılmaması için ne derece bir faide temin edebilir?
İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi;Halık-ı Kainatı tanımak ve O'na iman edip ibadet etmektir...R.N.K
Evet, gençlik damarı akıldan ziyâde hissiyâtı dinler. His ve heves ise kördür, âkıbeti görmez; bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder; bir dakika intikam lezzeti ile katleder, seksen bin saat hapis elemlerini çeker; ve bir saat sefâhet keyfiyle, bir nâmus meselesinde, binler gün hem hapsin, hem düşmanın endişesinden sıkıntılarla ömrünün saadeti mahvolur.
Aşk, şiddetli bir muhabbettir; fâni mahbublara müteveccih olduğu vakit ya o aşk kendi sahibini daimî bir azab ve elemde bırakır veyahut o mecazî mahbub, o şiddetli muhabbetin fiatına değmediği için bâkî bir mahbubu arattırır; aşk-ı mecazî, aşk-ı hakikîye inkılab eder...
Risale-i Nur Külliyatı
EpiVaTeS
02-19-2011, 20:05
Bu bamtellere dokunuyorda niye bazıları hayatına tatbik ettirmiyor...???
İki yüzlülük değilmidir bu...???
Terennüm
02-19-2011, 23:55
Birşeyi tam yapamıyorsak tamamınıdaa terk etmemeliyiz.zira ihlasa riya kapisindan girilir....
“Bu zaman, cemaat zamanıdır. Ferdî şahısların dehası, ne kadar hârika da olsalar, cemaatın şahs-ı manevîsinden gelen dehasına karşı mağlûb düşebilir.”
Gönülden
02-21-2011, 17:54
Amelinizde Rızâ-yı İlâhî olmalı. Eğer O râzı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse te'siri yok."
( İhlas Risalesinden )
Ya Rabbi ve ya Rabbessemavati vel-aradin!
Ya Halıkı ve ya Halik-i külli şey!
Gökleri yıldızlarıyla , zemini müştemilatıyla
ve bütün mahlukatı bütün keyfiyatıyla teshir eden kudretinin
ve iradesinin ve hikmetinin ve hakimiyetinin ve rahmetinin hakkı için
nefsimizi bize musahhar eyle ve matlubumuzu bize musahhar kıl İnsanların kalblerini Kur’an ve iman hakikatlerine musahhar eyle.
Cümlemize iman-ı kamil ve son nefeste şehadet kelimesiyle hüsn-ü hatime ver.
Musa aleyhisslama denizi ve Hz. İbrahim aleyhisselama ateşi
ve Hz. Davut aleyhisselama dağı, demiri ve Hz. Süleyman aleyhisselama cini ve insi
ve Hz. Muhammed aleyhisselama şems ve kameri teshir ettiğin gibi
Nur-u Kur’an ‘a kalblerimizi ve akıllarımızı musahhar kıl.
Cümlemizi nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından
ve cehennem ateşinden muhafaza eyle ve cennetine layık eyle...Amin
:gül::gül::gül:
Güzel gören güzel düşünür,güzel düşünen hayatından lezzet alır...
:çiçek::çiçek::çiçek:
Ta 1371 senesinden sonraki alem-i İslamın mukadderatına nazar eden Hutbe-i Samiyedeki hakikatlar...
Evet şimdi olmasa da otuz-kırk sene sonra fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasını o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşaallah yarım asır (elli yıl= 1421) sonra onları darmadağın edecek.
(Hutbe-i Samiye, 25)
vBulletin v3.8.4, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.