Akıncı44
03-22-2008, 13:34
SENI LAYIKI İLE ANLAYAMADIK YA RESULULLAH...
Sünnet denilince aklımıza iki şey geldi.
Biri, erkek çocukların düğün töreni.
Diğeri, tabaktaki son kırıntıları sıyırmak.
Nefisle olan cihad, büyük cihaddır dedin.
Çekildik kabuğumuza, sabahlara kadar namaz kıldık,tesbih çektik.
Kapadık gözlerimizi, kulaklarımızı zulme, küfre, isyana.
Ama bastımı biri cübbemizin ucuna, aslan kesildik, kükredik,
Unutuverdik nefisle olan cihadı.
Müminlere sıkıntı veren şeyleri yollarından kaldırın dedin.
Taş, toprak, diken temizledik yollardan.
İnsanları, ALLAH'a (cc) götüren yollardaki engelleri kaldırmak,
Olduğunu idrak edemedik, sözlerindeki hikmetin.
Bir engelde biz olduk, yolun tam ortasına oturduk.
Siz doğrusunuz, haklısınız dedik çalışana, çırpınana.
Sonra onlar az dedik, çoklar diye aldandık batıla.
Müminler kardeştirler dedin.
Biz sadece kendi cemaatimizi kardeş bildik.
İhvan dedik, abi dedik, kardeş dedik.
Olamadık asla bir evin tuğlaları gibi.
Herbiri ayrı bir duvar mezarlığına döndük.
Gözlerinin içine baka-baka yalan söyledik.
Sizi seviyorum dedik, sonra küfür ettik arkasından.
Kişi sevdiği ile beraberdir dedin.
Biz hep seni sevdiğimizi söyledik.
Ama sevmedik seni hakkıyla seveni.
Senin sevdiklerini de sevmedik.
Ebu Cehil'in yeni versiyonlarını baş tacı ettikte,
Arkasından Şefaat Ya Resulullah dedik.
Sade yaşayın dedin, örnek de oldun yaşantınla.
Ama biz evlerimizi eşya ile doldurduk.
Oyun alanı kalmadı çocuklarımıza.
Para yetiştiremiyoruz ıvıra-zıvıra.
Kalbin, maneviyatın, niyetin önemini anlattın.
Rabbimizin kalblere baktığını söyledin.
Bana benzeyin, beni örnek alın dedin.
Dışımızla öyle sana benzedik ki,
Kaportaya bak, Maşaallah dediler.
Motorlar yağ yaka-yaka, gezindik ortalarda.
Az ye, az iç, az uyu, az konuş dedin.
Göbekler bir karış ileriden gider oldu hacının-hocanın.
Buzdolapları ağzına kadar dolu çeşit-çeşit içecekle.
Öğlen vaktine kadar yatıyoruz inadına.
Mangalda kül bırakmıyoruz konuşurken.
Susturamıyorlar bilenide, bilmeyenide.
Hele birde damarımıza dokunmuşlarsa...
Zorlaştırmayın, nefret ettirmeyin, müjdeleyin dedin.
Kılı-kırk yardık, ruhsatları unuttuk, azamete baktık.
O' nu anlattık, ulaşılması güç kaf dağı zannetti dinleyenler.
Ellerde sigara, dondurma, ağızlarda sakız, kirli sakal,
Buruşuk elbise ile gezdik sokaklarda.
Başörtüsü ile flört ettik meydanlarda.
Sanayağ yiyenin ikramını almadık.
Bize yan bakanın kapısını açmadık.
Unuttuk, Ebu-Cehil'e bile tam yediyüz kere gittiğini.
Cehennemle öyle bir korkuttuk ki, cennette yer kalmadı.
İyi ki bizde değil cennetin anahtarı.
Elimizde damga, damgaladık önümüze geleni.
Öyle nefret ettirdik ki kendimizden.
Siz cennette iseniz, ben cehenneme gideyim diyenler oldu.
Kaş yapayım derken, gözlerini çıkardık.
SENİ LAYIKI İLE ANLAYAMADIK YA RESULULLAH...
Sünnet denilince aklımıza iki şey geldi.
Biri, erkek çocukların düğün töreni.
Diğeri, tabaktaki son kırıntıları sıyırmak.
Nefisle olan cihad, büyük cihaddır dedin.
Çekildik kabuğumuza, sabahlara kadar namaz kıldık,tesbih çektik.
Kapadık gözlerimizi, kulaklarımızı zulme, küfre, isyana.
Ama bastımı biri cübbemizin ucuna, aslan kesildik, kükredik,
Unutuverdik nefisle olan cihadı.
Müminlere sıkıntı veren şeyleri yollarından kaldırın dedin.
Taş, toprak, diken temizledik yollardan.
İnsanları, ALLAH'a (cc) götüren yollardaki engelleri kaldırmak,
Olduğunu idrak edemedik, sözlerindeki hikmetin.
Bir engelde biz olduk, yolun tam ortasına oturduk.
Siz doğrusunuz, haklısınız dedik çalışana, çırpınana.
Sonra onlar az dedik, çoklar diye aldandık batıla.
Müminler kardeştirler dedin.
Biz sadece kendi cemaatimizi kardeş bildik.
İhvan dedik, abi dedik, kardeş dedik.
Olamadık asla bir evin tuğlaları gibi.
Herbiri ayrı bir duvar mezarlığına döndük.
Gözlerinin içine baka-baka yalan söyledik.
Sizi seviyorum dedik, sonra küfür ettik arkasından.
Kişi sevdiği ile beraberdir dedin.
Biz hep seni sevdiğimizi söyledik.
Ama sevmedik seni hakkıyla seveni.
Senin sevdiklerini de sevmedik.
Ebu Cehil'in yeni versiyonlarını baş tacı ettikte,
Arkasından Şefaat Ya Resulullah dedik.
Sade yaşayın dedin, örnek de oldun yaşantınla.
Ama biz evlerimizi eşya ile doldurduk.
Oyun alanı kalmadı çocuklarımıza.
Para yetiştiremiyoruz ıvıra-zıvıra.
Kalbin, maneviyatın, niyetin önemini anlattın.
Rabbimizin kalblere baktığını söyledin.
Bana benzeyin, beni örnek alın dedin.
Dışımızla öyle sana benzedik ki,
Kaportaya bak, Maşaallah dediler.
Motorlar yağ yaka-yaka, gezindik ortalarda.
Az ye, az iç, az uyu, az konuş dedin.
Göbekler bir karış ileriden gider oldu hacının-hocanın.
Buzdolapları ağzına kadar dolu çeşit-çeşit içecekle.
Öğlen vaktine kadar yatıyoruz inadına.
Mangalda kül bırakmıyoruz konuşurken.
Susturamıyorlar bilenide, bilmeyenide.
Hele birde damarımıza dokunmuşlarsa...
Zorlaştırmayın, nefret ettirmeyin, müjdeleyin dedin.
Kılı-kırk yardık, ruhsatları unuttuk, azamete baktık.
O' nu anlattık, ulaşılması güç kaf dağı zannetti dinleyenler.
Ellerde sigara, dondurma, ağızlarda sakız, kirli sakal,
Buruşuk elbise ile gezdik sokaklarda.
Başörtüsü ile flört ettik meydanlarda.
Sanayağ yiyenin ikramını almadık.
Bize yan bakanın kapısını açmadık.
Unuttuk, Ebu-Cehil'e bile tam yediyüz kere gittiğini.
Cehennemle öyle bir korkuttuk ki, cennette yer kalmadı.
İyi ki bizde değil cennetin anahtarı.
Elimizde damga, damgaladık önümüze geleni.
Öyle nefret ettirdik ki kendimizden.
Siz cennette iseniz, ben cehenneme gideyim diyenler oldu.
Kaş yapayım derken, gözlerini çıkardık.
SENİ LAYIKI İLE ANLAYAMADIK YA RESULULLAH...