Orijinalini görmek için tıklayınız : ŞİİR GERİ DÖNÜŞÜM ARŞİVİ
Akşamdı…
Acımı azdırırcasına akşamdı…
Kurşun yarası gibi göğsüme bıraktığın ayrılığı
Ve içimi tutuşturan bakışını…
Ağlayamadım…
Güvercinler bile yoktu yeni camiinin önünde…
Akşamdı ve adressiz kaldım…
Ah! Keşke erken olsaydı biraz daha…
Şurada bir simitçi bağırırdı hiç olmazsa yanık sesiyle…
Avunurdum…
Herkesin gittiği yerde…
Ve herkes giderken akşam diye…
Ey beni bırakıp giden;
Ne bıraktığını bile bilmeden…
Şimdi bütün bu yokluğun…
İnadına kavuşmak olacak…
Senin sadece adın ayrılık…
Her yerde sen varsın artık…
şimdi sen olsaydın
böyle mi olurdu geceleri
üşütürmüydü ayaz ellerimi
şimdi sen olsaydın
böyle mi öterdi kuşlar
yalnız kalır mıydı sokaklar
şimdi sen olsaydın
solar mıydı penceremde güller
gider miydi dallarından bülbüller
şimdi sen olsaydın
elim gider miydi tetiğe
sıkar mıydım sensizliği kalbime
sen giderken
ardından bakakalmak düştü bana
bir de bu dizeleri yazdıracak bir kaç kelime
sen giderken
hüzün düştü bana
ve bir kaç damla gözyaşı avuçlarıma
ve sen giderken
ayrılık düştü bana
en afillisinden kuyruklu bir ayrılık
Demek şimdi gidiyorsun
Yarım halde
Darmadağın bırakıp beni
Viran bir şehir gibi
Demek şimdi gidiyorsun
Kapıyı çarpıp bakmadan arkana
Git gitmek istiyorsan git
Sensizlik koymaz bana diyemem
Her akşam meze yaparım
Çilingir soframda
Ve içime atarım sensizliğimi
Kim bilir neler bekliyor dışarıda seni
Kim bilir hangi tuzaklar
Hangi yalan sevdalar
Sahte gülümsemeler
Kim bilir kimler tutacak ellerini
Kimler öpecek seni benim yerime
Kim sevebilecek seni
Benim kadar söyle
Kim ölecek senin için
Çekip gittiğin zaman
Benim gibi böyle
sen giderken karanfiller sıralıydı sıralıydı
içlerinden biri var ki benim gibi yaralıydı.....
hırçın sevdaların kucağında
huzuru arıyorum
aşkın büyük dalgalarında kaybolsamda
biliyorum ki karada mutluluk
biliyorum ki bir yerlerde var
biliyorum ki beni bekliyor
arada bir durulan denizim
umut veriyor bana
ama birden girdaplar ve fırtına...
tekrar diplere batıyorum
soluksuz ve sadece sessiz...
son gücümle itiyorum kendimi
sonra yine güç ve güvenle buluşuyor ruhum
çünkü biliyorum ki
biryerlede beni bekliyor mutluluk :) :) :)
İşte demeden
olduğu için işte.
Yorulduğum için değil alnımdan akan göz yaşım.
Taşıdığım yüküm sırtımda değil
kollarımda ki yanık izi gibi bana galü bir zamandan kalma.
İşte;
işte demeden sırf
dememek için işte.
Sular çekiliyor bir şeyin habercisi gibi.
Yeniden doğmak için bir sebep gibi.
Ya da doğduğunun farkında olmak için.
Sebep senin
hepsi senin diyorum.
Biliyorsun çünkü böyle.
Üzerini örttüğüm bir battaniye
aşık attığım küçük misketlerim yuvarlanıyor
işte dediğim zamanlara.
Üzerimde örtülüyken yünden ellerin.
Giderken ellerini duvarlara veriyorsun
gözünün kenarıyla.
Bir harf bile çıkamazken ağzımdan
nasılda örüyor bana
bu duvar kerametinde kelimeler.
İşte diyorum.
İşte dememek için sırf.
Yine de faydası yok görüyorsun.
İşte dememek için de
Bir işte lazım geliyor.
İşte dememek için sırf
işte diyorum...
SEVİYORUM SENİ...
Sen, sevincin yüreğisin,
Umudun öbür adı.
Bulutlar kadar beyaz,
Gökyüzü kadar mavi.
Yağmur da sensin,
Rüzgar da.
Alı mavi,
Aalı nar,
Ve rüzgarı rüzgar kılan.
Gece ve gündüz,
Zaman ve mekan.
Hava
Ateş
Ve su.
Birin iki,
İkinin bir oluşu.
Hazın tende dağılışı.
Ve akışı suların.
Tohumda sensin ,
Toprak da.
Mutun en yakın,
Kahrın en uzak.
Suyun en derin yeri.
Ateşin en sıcak.
Sen olmasan, yaşamak?
Kimbilir?
Nasıl fazladan bir şey…
SEVİYORUM SENİ.
Demedim mi sana ‘şair, bozuntusu
Demedim mi bir gün herkes gider diye
Herkes giderde bir tek sen kalırsın geceleri diye
Demedim mi sana yamalı kelimeler terzisi
Demedim mi yıkılırsın diye
Yıkıldın işte
Şimdi kına yaksınlar
Ardından oyun yapanlar
Dostum deyip yanına sokulanlar
SENSİN ANNE
Gözlerimdeki keder mi?
Hasretin tabi ki anne
Ne kadar bilmiyorum
Ne kadar geçeceğinide
Kokunu sineme çekmeyeli
Ruhumda ki huzur mu?
Sesinin bıraktığı kırıntılar yeter ya!
İçimdeki sırlar
Anlatmak için çırpındığım gecelerde
Yoktun yanımda
Duruyolar yanımda
Anlatacak güven dolu gözler bulamadım
Seninkiler gibi
Artık masalda dinlemiyorum
Sıcacık yatağımda
Üzerime düşen kartanelerini andıran
Yumuşacık sesin gibi değil
Hiçbie ses
Yazın kavurucu güneşi bile
Gül dudaklarında ki bir gülüş kadar
Isıtmıyor beni
Dmamarlarımda dolaşan kan
Kalbimde hissettiğim mutluluğu
Bedenimin en ücra köşesine
Taşıyabiliyor mu sensiz anne
Gözlerim değersiz misketler gibi
Donuk bakarken
Nasıl da yakutlara dönüşüyor
Sen sahneye çıkınca anne
Sonbaharda ağaçların döktüğü
Sarı gözyaşları gibi
Dört mevsim yaprak döküyorum
Sensiz kalınca anne
Hergün içime çektiğim nedir biliyor musun?
Yağmur sonrası toprak kokusu mu
Ya da akşam saatlerinde
Denizin sunduğu yosun kokusu mu
Ördüğün örük yok belki
Ama ellerinin kokusu hala saçlarımda
Ve saçlarının parıltısı hala gözyaşlarımda
Bütün istediklerimi koydun avcuma anne
Ama kapartamıyorum avucumu
Çünkü benim istediğim senin
Bana verdiklerin değil
SENSİN ANNE
Yalnız SEN…
:) :) :)
Beni bir baharken tanısaydın
O zaman sonbaharlar inan ki
Çok değerli olurdu.
Kurumuş sarı yapraklar bile
düşmezdi dallarından
Solmadan tutsaydın ellerimden
Rüzgarlara boyun eğmeden koklasaydın
Düşlerinden
Düşlerin düşlerim olurdu.
Vazgeçmezdim ki o zaman senden,
Vazgeçemezdim.
Ne sen giderdin,
Ne umut biterdi,
Nede ben geçerdim
yaşamaktan.
Seni seviyorum diye
Gelişine kadar rötar yapmış hayatımı
Seninle yaşamaya hazırlanırken
Sana uzanan yollarımı kapaman niye?
Biliyorum haykırışlarım boşuna
Şahin pençesinde asılı serçe gibi
Nafile tüm çırpınışlarım
Boşuna sesleniyorum duymayacağını bile, bile
Seni beklemem nafile Gözlerinde zifir siyah bir perde
Alkış tutuyorsun alabildiğine
Şamdandaki mum gibi eriyip bitişime
Sen kulaklarını değil
Yüreğini tıkamışsın sana seslenişime Oysa ben
Tüm yokluğuna inat varlığını yaşatırken içimde
Gül pembesi çizgilerle resmini işliyorum
Karanfil moru gecelere
Şiirleri seninle yüklüyorum kanatırcasına
Dizeleri ağlatıyorum.
Seni işliyorum hecelere Tüm yaşayamadıklarıma inat
Seni yaşamak istememdi ütopyalarım
Tek sana adanmışlığımdı ölümüne
Tek senin doldurduğundu rüyalarım
Şimdi
Bir tutam gücüm kaldı en sona sakladığım
Bilmiyorum
Ansızın çıkıp gelecekmisin aniden
Bir avuç toprak olmadan sonunda
Sen diye kucakladığım. Bir gün
Anlayabilme ihtimalin var ya sevdiğimi
Düşüp gelme umudun var ya yüreğinin peşine
Yüreğin bende emanet biliyorsun
Ve ben
Yüreğin yüreğimde
Yüreğin ellerimde
Çok yakında
Çekip gideceğim yok oluşun koynuna
Beni düşürdün ya bu hale
Günahı boynuna.
Esra KAÇ
07-04-2007, 22:04
Bu şuursuz beklemeler yıpratmaya başladı beni
geceler gündüze anat bulaşıyor ellerime camlardan
alnımı dayadığım pencereden dışarıyı seyrediyorum
karanlık kopkoyu bir karanlık sarmış şehri
sirenlerin umursamaz gürültüsü korkutuyor beni
ambulanslar hızlı hızlı seni taşıyormuşcasına huzursuzum
yoksun bulamıyorum seni
en son o gece gördüm seni gözlerine bakmadan gittim
baksam gidemezdim
özlediğimi söylediğimde gülmüştün
söylediğimde özlediğimi gülmüştün
gülmüştün özlediğimi söylediğimde
bu ilk
seni çok sevdim
tıpki seni tekrar bulamıyacağımı anladığımdaki kadar çok sevdim
ambulanslar hala gelip geçiyor
gece devam ediyor
geceyi soluyorum
ciğerlerim simsiyah
deniz kudurmuş geceye saldırır durur
kayalar bastırmaya çalışırken geceyi
tüm kumsal adını haykırıyor rüzgara
rüzgar şehriallak bullak ederek dağlara tırmanıyor
tüm geceyi kaldırıp altına bakıyorum
oralarda yoksun karakızım
neredesin bulamıyorum
geceyi fırlatmaya çalışıyorum olmuyor
kötü bulaşmış şehre gece camlar simsiyah
alnıma simsiyah gece bulaşık
elimin tersiyle terimi siler gibi siliyorum geceyi
çirkin yazılmış elyazısı gibi duruyorum şu dünyanın üzerinde
kimse silipte yani baştan yazmak istemiyor
oysa öyle hasretimki kerelerce defa yazılmaya
kağıt olsam kalem olsam cümle olsam nokta virgül olsam
gelsen
kilometrelerce kilometrelerce hasret dolu şiirler yazsan benimle
kitaplarca dolsam mısralarca ağlasam ellerinde
uyanıyorum ansızın bu şiirsel dünyadan
şehir kapkara karanlık
şiirler okuyup simsiyah boşluğa
seni çağıyorum sesime
bugün yırt bu geceyi baştan sona dolaş tüm şehri
bütün sokak lambalarını yak
bütün kapıları çal herkes uyansın
bir müjde olsun içinde senden birşeyler olsun
bu gece şehir uyumasın
bu karanlık
bu şehir
bu gece
bu son olsun
bu gece bu simsiyah karanlığı yırtan bembeyaz çığlık
bana seni getiren müjde olsun
bu son olsun içinde sen olsun...
_tuba_89
07-04-2007, 23:01
KEŞKE...
keşke tanımsaydım seni
keşke tanımasaydım seni,
omuzlarıma bu kadar yük binmezdi,
o zaman gözlerim aglamayı bilmezdi,
o kadar sık kalbim çarpmazdı böyle delicesine,
benimde ellerim sımsıcak olurdu mutlaka,
geceleri asla uykusuzluk çekmezdim sabaha kadar,
rüyalarım, hatta tatlı hayallerim olurdu,
duygusuzca düşünmezdim yoklugunda günlerimi, saatlerimi,
hem hiç üşümezdim böylesine ölü soguklugunda,
hırsla takip etmezdi beni böyle kötü kader,
kan çanagına dönmezdi gözlerimin taa içi,
kayan yıldızlardan bende farklı dilekler tutardım,
duyardım, anlardım, yanımda konuşulanları,
hasretim bu kadar artmazdı o zaman,
bende gülerdim zaman zaman,
deniz ve mehtap benim içinde önemli olurdu,
hele hele kara saplı bıçak dostum olmazdı sırtımda,
bide süzüldünmü rüyamda, kavrulmazdı cigerlerim,
beynimse böylesine hırçın uğuldamazdı sürekli,
kor yüreğimde damlaa damla vurmazdı göz yaşlarım,
ruhumu daraltmazdı, benligimi sıkıştırmazdı,
en tiz sesiyle çıglıklar atmazdı gögsüm,
simsiyah yankılar oluşturmazdı ufkumda,
saçıma, sakalıma, bende bakardım delicesine,
bütün gücümle sigaramı çekmezdim her an,
keşke tanımasaydım seni, keşke,
kara saplı bıçak dostum olmazdı,
kor yüregimde damlaa damla vurmazdı göz yaşlarım,
dedim ya ulan,
keşke, keşke tanımsaydım seni,
keşke tanımasaydım seni
!!!!.KEŞKE TANIMSAYDIM SENİ.!!!!
Yaşamasakta o nemli günleri
siyah beyaz fotoğraftaki o solmuş yüzü
ve boynundaki o ilmeği
beyazlara bürünmüş bedeninin yıkılmışlığını
ve acıyı canlı duymasakta
hissetmesekte
aynı kaderi yüklenir omuzlarımız
aynı sevda türküsünde buluşur dileklerimiz
Ülkem ,vicdanım,hayatım
onun gibi heyecan, onun gibi vakur olmak ister
yorgun bakışlarım küllerinden doğar o an
ağlayan gökyüzünün matemi kulaklarımda
ve ben susarım
caniye dur diyemesemde faniye yanarım
Umutlarım konuşur artık
sevdam filizlenir bir başka yürekte
vatanımın her bucağı onun ruhaniyetinde
bu koşu ebediyet kucağında büyür
VE BİR ZEYBEK GÖZDDEN KAYBOLUR
unlu
BELKİ BİR AN SUSMALIYIM
Belki bir an susmalıyım
kelimeli eğip bükmeli, şekil vermeli
acizane yarınlara
soğuk duvarlara ,
kapanmış kapılar
dirilme vaktini yüzüme kapatmış.
HIZIR gerek bana HIZIR
ben yalnız onla kurtuluşa ererim
çelişkilerim pembe duvarlarda
ah ben yeşile hasret
yeşil ne kadar yakın ne kadar umut verici.
Belki bir an susmalıyım
dansa inat halay çekmeliyim
yarınları kovalayan bir yürek bulmalıyım
tohumlar ekip
hasadını kendi ellerimle toplamalıyım
evet
evet ya hepsini ben yapmalıyım
bütün yük bana
sefa bu sefer başkasının kucağında
HIZIR gerek bana HIZIR
Belki bir an susmalıyım.
UNLU
Esra KAÇ
07-05-2007, 20:48
Analarım,babalarım,gardaşım ağlıyor
Ben mehmedim,ben askerim
Anne ben ödüyorum vatan borcunu
Nice şanslı ana babalar gibi
Olabilseniz keşke sizlerde
Nice çannakale şehitleri gibi
Olabilecek makama sahip olabilsem
Çanakkale geçilmedi,geçilmez de
Bunu tekrarla Allah aşkına her gün
Sabah,öğlen,akşam,besmele gibi
Şükret bugününe ve unutma sakın dününü
http://img229.imageshack.us/img229/3161/11hf.jpg
İnsan yüzü. Ah o bîçâre insan yüzü. Derine, daha da derine. Ancak orası olacak sonumuz. Eskimişlik ve bîçârelik. Söyle ne yapacağız şimdi seninle? İp mi atlayacağız, yağmur mu yağacağız böyle usuldan? Hayat hep bu hızla mı devam eder Müslüman kafalardan?
Her kağıtta bir mühür var, her harfte bir imza. Belli belirsiz, sıfatı az, zamiri nazlı, öznesi niyâzlı. Öyle dökül(müş)dü demli lakin kafiyesiz, sicak lakin kifayetsiz kelimeler, bir kaçını paylaşma isteği hasıl oldu, zor ama; inşâallah keyifle okursunuz.
_________________________________________________
_________________________________________________
_________________________________________________
Elveda Ankara
Gamsız insanların vurdumlarını duymadıkları zamanlardı
Ankara'ydı Ankara'daydı
Hani şiirlerde adı geçen ama yaşayanların sevmediği yer varya
Hani coğrafya derslerindeki gibi kışları soğuk, yazları kurak
Tıpkı büyütülmüş yüreklerin arasında küçük kalmış yüreğim gibi
Seven ve sevilen yüreklerin yanında kurutulmuş bir yaprak gibi
Tutamayan elim, konuşamayan dilim, bakamayan gözüm, tepedeki yarım ay gibi
Gözyaşları gördüm; içinde yalan dışında acındırma olan
Delikanlı adamlar gördüm; yüreği mangal gibi akşamları hanımına tokat atan
Kalbi temiz sevgileler gördüm; aşkını bir telefona bir arabaya satan
Ölümü gördüm; beni dostumdan ayıran sevgiliye bağlayan
Ve seni gördüm; kurak Ankara'nın çorak yerinde yeşile hasret yüreğimin ateşiyle
Birlikte olamasakta beni sevmesende
Bilki seni seven ve özleyen var idi bu yaşanmamış memleketin soyutlaşmış caddelerinde
Bitti sayılır;
Ankara'ya veda zamanı geldi, yaşanmamış yarım kalmış hayallere veda zamanı geldi
Sevgililer ve sevgisizler geçti doğup büyüdüğüm bu şehirde
Dostlarım ve can yoldaşlarım oldu geçen hızlı senelerde
Doğumlar ve ölümler gördüm şu kısacık hayatımda
Artık hayaller başka bahara, yaşanılası herşey yakın zamanda
Elveda Ankara...
Eylül 1 / '05
mehmet çiftçi
07-08-2007, 19:40
HERGÜN BOMBALAR YAĞAR MAZLUM BAĞDATA
BAĞDATA BOMBALAR , YÜREĞİME YAŞLAR AKAR
BİR ANANIN FERYADI YÜKSELİR KULAKLARIMA
KÜÇÜK BİR ÇOCUK ÖLMÜŞ BAĞDAT SOKAKLARINDA
YÜREK DAYANMAZ, MEHMET DAYANMAZ BUNA
YA RAB' YA BENİDE AL IRAK SAFLARINA
YA DA CANIMI AL ALLAH'IM
AL CANIMI SİPER ET DÜŞMAN KURŞUNLARINA
RUHUM BOYANSIN ŞEHİT KANLARIYLA....
Geniş zamanlardaydı
Çocuk gülüşleri
Geniş geri gelecek sandığım
Üşenmedik koşmalardaydı
Bir koşu gidip almalardaydı
Bir paket makarnayı…
Geniş zamanlardaydı hepsi:
Topun pembeliği
Saçların rüzgârı sevişi
Uçurtmanın dalları bekleyişi
Geniş zamanlardaydı
Matem ekmeğimize sürülmemişti
Ölüm yastığımızı beklemiyordu
Ölüm yavaştı
Otuz yaş kocamandı gözümüzde
Otuz yaş ulaşılmazdı
Geniş zamanlardaydı
Şiirsizliğim
Geceyi tefekkür edişim
Geniş zamanlardaydı
Üzülmemek içindi oyunlar
Babamın alnından akan kanlar
Görülmesin içindi…
Kefen beyaz bilinmesin içindi
Uykular…
Üzülmemek içindi
Bol katlı pastalar
Gece yarısı ağlamalar
Üzülmemek içindi…
Geniş zamanlardaydı
Ayaklarımın tökezlemesi
Ellerimin tutmayı bilmeyişi
Geniş zamanlardaydı
Yaş on birdi
İlk yemeğimin dibi tuttuğunda
On birdi
Gece yatağımın altına
Sığındığımda…
Geniş zamanlardaydı
Başlangıç ve bitiş
Yalnızlığı böyle kabulleniş
Geniş zamanlardaydı
bir dilek tuttum on birimde şiir oldum…
Siz ağlamanın ne olduğunu biliyormusunuz ..
evet ..evet hıçkırıklarla ağlamaktan ve gözlerimizden dökülen yaşlardan bahsediyorum ..
Ağlamak;
Rahmandan kuluna bir armağan, bir rahmet!...
Ağlamak;
İçteki sıkıntıları dışa atmaktır... sıkıntılardan arınmak,psikolojik olarak rahatlamak !...
Bazen sevgiliye naz! Bazen sitemdir! Bazen de hiç anlaşılamamaktır...
Bazen pişmanlığın bazende merhametin ifadesidir .
Çoğu zamanda ruhumuzda esen kasırgaların bir süre iç çekişleriyle ağladıktan sonra dinmesidir....
Ağlamak;
Kaybedilene ağıt! Hüznün ise doruk noktası...
Resulün kaybettiği oğluna hediyesi ...
Ya ResulAllah! Sen de mi? Dedirten inci taneleri...
Bazen Rabbe yöneliş!...
Bazen af dileme,Bazen acının inci inci dışa vurumu! ve bazende yürek yangını ile içten gelen pişmanlığın ifadesidir...
Bazende çok daha ağır ve kabullenemediğimiz acılarda yürekten gelen o engellenemeyen haykırış..
Adeta acının yıkanması... toprağa karışıp yok olması...
Bazen sevincin gözlere yığılması, ardından göz pınarlarından süzülen taneler...
Yürekte sevinç fırtınaları koparken, gözlerin mahzunluğu!
Söylemek !hissettiklerini ifade etmek insana uzakken, süzülen damlalarla bunları tek tek yazmak hemde yüreğinin ta derinlerinden!
İçteki gök gürültüsünün adeta yağmuru davet edişi...
Yakubun Yusu fa özleminin ifadesi!... Net, yalın, riyasız hiçbir kelime telaffuz etmeden tüm çıplaklığıyla, yürekteki
duyguların ifadesi...
Ve ağlayabilmek;
Gece yarısı mahlukat uyurken, seccadesinde Rabbine huşuyla yönelmiş, alın secdede, Rabbi ile buluşmanın doruk noktasında...
Bir müminin gözlerinden süzülen damlalar! Belki de diğerlerinin kurtuluşuna bir sebep!...
Rabbinden rahmet olarak....
Bir annenin yavrusuna özlemi, hasretinin ifadesi!...
Duygular yumağı içindeyken kalbin birden infilak etmesi veya yüksek yamaçlardaki karların çığ ile aşağı yuvarlanması gibi durdurulamayan duygular birikiminmin dışarı yansıması.
Ve gözyaşı;
Rabbinden rahmettir mü-mine!...
Bir tesellidir anneye! Sevgiliye sığınak! acizler için ise yardım çağrısı...
Mecnundan Leyla ya kalan son hatıra!...
ve Resul-den ümmetine şefaat için merhamet !...
Ağlamak kimilerine göre zayıflıktır.
Peki neden ağlamamız gereken anlarda; yumruklarımızı, tırnaklarımız avuçlarımızı kanatıncaya kadar sıkar, boğazımızdaki düğümleri yutkunarak gidermeye çalışırız?
Neden kaçırırız buğulanan gözlerimizi başkalarından?
Bakın ben ağlıyorum işte! Utanmıyorum kimseden...O kadar içime akıttım ki gözyaşlarımı!...Artık zapdedemiyorum içimdeki çağlayanı....
Ağlıyorum içimi acıtan kalp kırıklıklarım için
Ağlıyorum istemeden de olsa kalbini kırdıklarım için
Ağlıyorum unutulmaması gerekenleri unuttuğum için
Ağlıyorum beni unutanları unutamadığım için
Ağlıyorum yaklaştıkça uzaklaştıklarıma
Ağlıyorum tanıdıkça çirkinleşenlere
Ağlıyorum kıymetini bilemediklerime
Ağlıyorum sevsem de yüz bulamadıklarıma
Ağlıyorum ziyan olan yıllarıma
Ağlıyorum bir ömür ağlayamadıklarıma,
ve ağlıyorum.. bu güne kadar doyasıya ağlayamadığım için.....
Göz yaşlarım bu gece biter mi ?
Ruhumdaki kirleri yıkamaya yeter mi ?
Kalbime gün doğarmı bu sabah acep ?
Yoksa böyle gelmiş yine böyle gider mi ?
Duyarmısın göz yaşlarımın sesini yarab ?
Bu yaşlar günahlarımın diyetini öder mi ?
Rabbim hepinizi dilerim sevinçten ağlatsın ... Hüzün ,acı,elem ve kederler sizden uzak olsun. ;)
Nedim'in en sevdiğim gazeli...
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şişeden ruhsâr-ı al olmuş sana
Bûy-i gül taktîr olunmuş nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana
Sihr ü efsûn ile dolmuştur derûnun ey kalem
Zülfü Hârut’un demek mümkin ki nâl olmuş sana
Şöyle gird olmuş firengistan birikmiş bir yere
Sonra gelmiş gûşe-i ebrûda hâl olmuş sana
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş
El amân ey dil ne müşkilter suâl olmuş sana
Sen ne câmın mestisin âyâ kimin hayrânısın
Kendin aldırdın gönül noldun ne hâl olmuş sana
Leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden
La’lin öptürmek bu hâletle muhâl olmuş sana
Yok bu şehr içre senin vasf ettiğin dilber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana.
Günümüz Türkçesiyle;
Nezaket, kuyumcuların altını tel halinde incelttiği araçtan (haddeden) geçerek senin boyunu posunu oluşturmuş.
Şarap, şişeden süzülerek yanağındaki allığı oluşturmuş.
Gülün kokusu damıtılmış nâzın ucu mendil gibi işlenmiş: biri huyunu biri mendilini oluşturmuş.
Sen öyle büyülü şeyler yazıyorsun ki ey kalem, büyücü Harut'un saçı senin kalemini oluşturmuş.
Senin kaşının kenarındaki ben bütün Avrupa ülkelerinin güzel kızlarına denktir.
O putatapan sana “Şarap içer misin?” diye sormuş.
Aman yarabbi, ne zor, çözülmesi ne güç bir soru sormuş sana.
(Tezat sanatı var. Bir yandan sevgili şarap sunuyor, diğer yandan ise Müslüman ve şarap yasak).
Sen hangi kadehten sarhoş olmuşsun, acaba kime hayransın?
Ey gönül, ona sen bağlandın, ne oldun, bu halin nedir? (Bunu sen istemedin mi?)Dudakların “sin” harfinin dişlerinden dolayı yaralanır (Senin dudakların o kadar naziktir ki, “bûse” sözcüğündeki “sin” harfinin dişi andırır başlangıcından dolayı yaralanır).
Bu yüzden, ateş gibi kırmızı olan o dudaklarını öpmek imkansızdır.
Ey Nedim! Senin anlattığın gibi böyle güzel bir kadın bu şehirde yok.
Olsa olsa sana bir perinin yüzü görünmüştür.
Bir Sizde Kalmış Ben Gibi
Bir ben gibi olmayanı yaşadım
Bir sen gibi olamadım bağışla
Bir ben gibi sevgiye geç kaldım
Bir sen gibi hiç olamayacağım
...
Kucaklayacağım, hasretle yanan tüm sineleri
Ölümü özleyen, hasret duyan tüm bedenleri
Hayallerde kaybolmuş, ruhlarla raks eden düşleri
Hiç sevilmemiş, hiç kucaklanmamış kelimeleri
Ağlayacağım, gözünden hiç yaş akmamışlar için
Her üzüntüye bir kulp bulan, sevmeyi vasıf sayanlara
Hıçkırıklara boğulacağım, ıslanmayan her zerre için
Dilenmeyi aşağılık bulan, ibadette karşılık arayanlara
Düşünececeğimde düşünmeyen insanların ve senin yerine
Bir kaç tel saçım ağaracak belki, belki sökülecek yerinden
Hiç gülmeyeceğim, nasıl olsa gülüyor birileri benim yerime
Sıkma canını, boşver, yorulma, sen hiç kalkma yerinden
Haykıracağım susmuşların konuştukları haksızlığa
Sadece konuşanlara inat yaslanacağım tüm tabulara
Sevdaları yoklayacağım, sistemlere laf atacağım
Bir Müslüman gibi belkide, kelepçelere mahkum olacağım
Ben cezamı burda çekiyorum, burda yanıyor bedenim
Anlıyorum delirenleri, anlıyorum hiç uğruna ölenleri
Esasen ben burda hissediyorum soğuk Cehennem'i
Üşüyorum günahlarımın sicaklığında kalmış bir ben gibi
...
Mart 1 / '07
Ha1BAxC3R0g
Kendine iyi bak bir veda degil elveda cümlesidir çogu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasini gizler içinde…
“Kendine iyi bak.” Çünkü bundan sonra ben yaninda olmayacagim. Olamayacagim. Istesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmani istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.
Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden baskasi olmayacak yaninda sana bakacak. Ben olmayacagim. Kendine iyi bak ve beni düsünme. Çünkü ben de seni düsünmeyecegim artik. Arama sakin beni, yazma, çünkü ben yazmayacagim. Sil beni yüreginden, çünkü ben silecegim. Fakat, yasanilan, paylasilan güzel seyler hatirina sana yürekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.
“Kendine iyi bak. Aramizda geçen herseye ragmen benden sonra iyi oldugunu bilmeyi tercih ederim. Aslinda bilmem çok önemli degil, iyi oldugunu varsayacagim ben. Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle basbasa, yapayalniz birakiyorum ben. Biliyorum kendini birakacaksin benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. Aslina bakarsan, çok da fazla umursamiyorum.”
“Kendine iyi bak derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onlari ayirmak, eti tirnaktan ayirmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok aci vericidir, yürek parçaliyicidir. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine Kendine Iyi Bak gözleriyle ayrilirlar. Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadarTa ki son elveda mezar sessizligine bürününceye kadar”
Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez Kendine Iyi Bak derler ve giderler. Onlar bu aciyi bir kezden fazla kaldiramayacaklarini bilirler.
“Kendine iyi bak” derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet degil midir aslinda seni seveni, ihtiyaci olani yüzüstü birakip gitmek. “Kendine iyi bak” derler ve giderler. Seni suskunluga mahkum edip giderler. Seni parçalara ayirip, en büyük parçayi yanlarina alip giderler. Seni senden alip giderler.
Daha kötüsü suçlayamazsin onlari tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardir elbet. Suçlatmaz kendini. Savasmadiklari için kizarsin ama suçlayamazsin. Savasmislarsa, yenildikleri için kizarsin ama suçlayamazsin. Yenildigin için kizarsin ama suçlayamazsin. Ayriligin kaçinilmazligina inandirir seni, kendine iyi bak derler ve giderler. Elinden umutlarini, düslerini, sevgilerini alip giderler. Bir tek anilari birakirlar geride, bir de hatirladikça gözyaslarina bogulasin diye unutulmayan nagmeler.
Arkalarina bakmadan çekip giderler eger yalniz kalmissan, çünkü insafsizliklarini görmek istemezler. Hersey o saniye orada bitsin, kapansin bu sayfa isterler. Bitti diyemedikleri için, kendine iyi bak derler. Kirildim ve affedemiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak; derler. Seni istemiyorum artik, hayatimdan çikaracagim ama bil ki hiç unutmayacagim; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Biliyorum çok kanayacaksin ama daha iyisini yapamiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Vicdanlarini rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktir ve o yara asla kapanmayacaktir, bilirler.
“Kendine iyi bak” bir noktadir çogu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansin isterim ben. Oysa sen iyisin Sen gözümdeki isik, dudagimdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatima renk katan, sen yüregimdeki çarpinti, sen hayatimdaki nesesin. Sen yolumu aydinlatan, sen dert ortagim, sen gönül yoldasim, sen bir tanesin. Kendine iyi bak deme bana. Nokta koyma.
Keske böyle yasanmasaydi bazi seyler, keske affedebilsen beni, keske ben de affedebilsem Keske döndürebilsek zamani geriye.Nafile… Ama yine de, gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi? Sen eksikken, ben nasil tam olurum? Senden kalan boslugu kimlerle doldururum? Savassak, aramiza giren seytanla olmaz mi? Hani büyük asklar her türlü engeli asardi, hani gerçek dostluklar her sinavi geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanirdi? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek degerler vardi? Hani en büyük zaferler, en kanli savaslarin ardindan kazanilirdi? Bunlarin hepsi yalan mi? Sahiden…, gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi?.
Peki o zaman… Senin istedigin gibi olsun… Öyleyse…Sen de Kendine Iyi Bak.
http://img297.imageshack.us/img297/7012/ddst9pc9.png
Bir aşk nasıl biterse
Öyle bitti bu aşk da
Uzun bir hastalık gibi
Aralıksız dinlediğim
Alaturka bir fasıl gibi
Gökyüzüne bakmayı,
Dostlara mektup yazmayı,
Çiçekleri sulamayı
Unutmuşluğum gibi bitti.
Bir aşk nasıl biterse,
Öyle bitti bu aşk da.
Yürümeyi yeniden öğrenen
Felçli bir çocuk gibi
Sokağa çıkmalıyım şimdi
Ve çoktandır
İhmal ettiğim dostlara
Yeni bir adres bırakmalıyım.
Pencereleri açmalı,
Kitapları düzenlemeliyim
Belki, bir yağmur yağar
Akşama doğru
Yarıda bıraktığım
Şiirleri tamamlarım.
“Aşk da bitti” diyordu ya bir şair,
AŞK BİTTİ İŞTE..
TAM DA ÖYLE.
musa kocakiren
07-17-2007, 14:53
İÇİM ACIYOR,YÜREĞİMİ YAKARCASINA.
KALMIŞIM DÖRT DUVAR ARASINDA,YAPAYALNIZ.
GÖZLERİM AÇILMAK İSTEMİYOR ARTIK.
SENSİZ BAKMAK İSTEMİYOR DÜNYAYA.
SADECE BEN VE BOMBOŞ BİR EV İÇİNDEYİM HER ZAMAN.
KALBİM ATMAK İSTEMİYOR SENSİZ ARTIK.
NEFES ALAMIYORUM,ALMAK İSTEMİYORUM.
BİR PARÇA MUTLU OLDUĞUMUZ ANLARI ÖZLEMEZ MİSİN.
AYRILIĞA ALIŞAMADIM,SEVEMEDİM BEN
BAKARMIYIM DÜNYA GÖZÜ İLE SANA BİLEMİYORUM.
AYRISIN,UZAKLARDASIN,ELLERİNSİN SEN ARTIK.
HALA SENSİZLİĞE ALIŞAMADIM.
hakikatgüneşi
07-18-2007, 19:50
Hak için çekilen, cevr ile cefa
Hakikat ehline haz gelir dostum
Vasıfsız insanda, ne arar vefa
Sadıklar cihana az gelir dostum.
Olgunsa şımarmaz, sun-i havadan
Şerefli bir insan, dönmez davadan
Mümin her belayı, bilir mevladan
Dostun her cefası, naz gelir dostum.
Ey mason dizginli, gavur eğerli
Kafası değişmiş, kalıbı yerli
Ahlak önemlidir, onur değerli
Nafileden önce, farz gelir dostum.
Kocası Bush olmuş, hocası Olmert
Vatandaşa hain, patrona cömert
Allah için vermek, ne bilsin namert
Yumurta gönderir, kaz gelir dostum.
Kutsalını satar, aşağılık tip
Kendisi figüran, Siyonist tertip
Palavra yalanla, sanılır hatip
Ağzından kokuşmuş, gaz gelir dostum.
BM göstermelik, NATO`su illet
AB kapısında beklemek zillet
Türk deyince akla, Müslüman millet
Kırmanç, Çerkez, Arap; Laz gelir dostum.
Nefsine uşaksan, sen artık yoksun
Çabala imanın, şeytanı boğsun
Sabret ki saadet sabahı doğsun
Kıştan sonra bahar, yaz gelir dostum.
Alemde Allah`ın hükmü yürüyor
Cahil, sebepleri öne sürüyor
Şu gaflet perdesi, aklı bürüyor
Anlarsan, su sesi; saz gelir dostum
not: alıntıdır cok beğendiğim için buraya koydum
korunaklı şiirler yaz bana, sevgilim olmayan sevgili
sağanak yağışlı günlerimde sığınacağım bir yer bulunsun
bari, şiirlerde bir ev'cağızım olsun
üç oda bir salon yalnızlığımı kiraya vereceğim
heveslenme, senin için düşlerim başka
aklını başından alıp, gezmeye götüreceğim
ne güzel gülüyorsun, dudaklarında eski İstanbul resimleri
öyle kal lütfen, yüzüme baktığın anın resmini çekeceğim
sana söz veriyorum, sen de bana umut ver
sonra her şeyi unutup, ülkeme geri döneceğim
bende bir hoşum, şarkıların belalı güzelliğine vuruldum
o uzak ayda kaldı onayladığım gülüşler
raks eden sevişmelerin çingene zamanındayım,
'gel' desen, gidemeyecek kadar sarhoştur özlemler
anlayışımı kaybettim, beni anla
karşılığında gözlerimin kahvesinden içireceğim
düşe kalka düşledim, son baharım kaldı
beni şimdi tutmazsan, dudaklarına devrileceğim
oturaklı şiirler yaz bana, sevgilim olmayan sevgili
yorgun günlerimde dinleneceğim bir yer bulunsun
şiirlerde bari, bir nefeslik yerim olsun
suskun_prenses
07-22-2007, 18:06
Ellerimi açtım niyaza durdum
Beş vakit duada seni diledim
Doğan yeni güne hep seni sordum
Beş vakit duada seni diledim..
İpek oldum metre metre satıldım
Kağıt olup sayfa sayfa yırtıldım
Ne bu çile doldu ne ben kurtuldum
Beş vakit duada seni diledim..
Ben seni severim canımdan candan
Kimse ayırmasın aşkımı benden
İnan esirgemem canımı senden
Beş vakit duada seni diledim..
Aşkın yüreğimde har oldu dinmez
Alevden yakışın müebbet sönmez
Öz yeminler etti sözünden dönmez
Beş vakit duada seni diledim..
Karşı kıyılardan yanan bir ışık
Sevda fısıldayan dillerim aşık
Ceylan gözlüm ruhum sana dolaşık
Beş vakit duada seni diledim..
Dolansın bedene candan kollarım
Vuslata yürüsün çetin yollarım
Yâr diye ağladı öksüz dillerim
Beş vakit duada seni diledim...
suskun_prenses
07-22-2007, 18:16
http://img20.imageshack.us/img20/9921/masumkd2.jpg
Seni cok özledim...
söyleyemesemde sana..
anlatamasamda duygularımı..
yureğim çığlık çığlık haykırırken aşkını
ben konusamasamda sana
sesini duyamasamda
bir tek sözüne bile razıyken..
bilmesende
söyleyemesemde
anlamasanda
hissetmesende..
____________BEN SENİ COK ÖZLEDİM bitanem...!!!
…SEN MİSİN…
İçimde birşeyler oluyor...
Nefret, hüzün, hırs, intikam ve bütün karmaşık duygular
Bunların arasında bir parça sevgi ve bir mutluluk kırıntısı var
Sen misin bu sevgi? Sen misin bu mutluluk?
Hayat namlusunu bana doğrultmuşken,
Dost gibi görünen insanlar yanımda olmadığı halde
Yanımda gibi görünebilirken,
Yani şu koskoca toprak parçasına her ayak bastığımda,
Bir yerde,uzakta,aynı zamanda ta yakınımda
Var olduğuna inandığım,hissetiğim biri var...
Birkaç kişiye sordum, sen misin? diye
Kimine de sormaktan daha ilk gördüğüm anda vazgeçtim.
Bütün yön işaretleri sana doğru,
Seni gösteriyor, senin adını söylüyor
Ve şimdi soruyorum sana
Sen misin içimdeki yalnızlığı yok edebilecek mucize insan?
Sen misin herşeyim olabilecek, bana ben olduğumu hissettirecek kişi?
Sen misin avucumdaki buzdan mutluluk parçacıklarını yüreğinde eritebileceğim?
Sen misin?
Yaşamanın anlamını doğmak,büyümek,para kazanmak olarak belirleyen insanlara karşı
Uğruna ölmek olarak değiştirebileceğim kişi sen misin?
Hayır...Yine mi aynı son?
Bütün yollar birbirine bağlı ve alabildiğine uzunken,
Ben yolun sonunu arıyorum.
Biliyorum orada bir yerde,bir yolun bitiminde beni bekliyorsun
Bütün zor engelleri aşıp,bütün çıkmaz yollara bakacağım
Bulacağım seni acı ve hüznün doruğunda
Ve artık öyle bir yer olmayacak, biz kavuştuğumuzda...
Ne zaman yagmur yagsa
Bir bulusma yeri olurdun
Istanbul'da rüzgâr soluklara
Mavisi yasaklanmis deniz
Kizil tufani yaratmadan daha
Ne zaman yagmur yagsa
Tarihin siir tanigi olurdun
Yagmurdan sonra
Toprak kokusu bakislilara
Tam otuz yil nasil kiydim sana
Bin zehirli duman arasinda
Isliginla besteledim hep
En pembe çocuk düþlerini
Pan'in flütünden mi kalma
Babam'in dilsiz kavalindan mi
Hep rüzgârla bir tuttum seni
Hani yolu yakin
Aski sonsuz kilan rüzgârla bir
Ey can içre cankörügüm
Hangi kentin temiz havasi
Yetmez oldu ki soluguna
Çikardin kendini ölüm doruguna
Ölmek kolay degil cankörügüm
Kalbimde sevinç gözesi pinarlar
Kalbimde yasamak aþki çinarlar
Ve bir nice coskular coskular
Sende onlar gibi yaþayacaksin
Akip irmaklara karisacaksin
Sirilsiklam bütün seviþmeleri
Yine soluðunla kurutacaksin
Kimdi kimdi kalan
Giden mi suçludur herzaman?
Ne zaman başlar ayrılıklar
Dostluklar biter ne zaman
Her geçen gün bir parça daha
Aldı götürdü bizden
Aynı kalmıyordu hiçbir şey
Değişiyordu herşey
kendiliğinden
Artık çözülmüştü ellerimiz
Artık bölünmüştü yüreğimiz
Birimiz söylemeliydi bunu
Ötekini incitmeden
Kimdi giden kimdi kalan
Aslında giden değil
Kalandır terkeden
Giden de
bu yüzden gitmiştir zaten
http://img389.imageshack.us/img389/7810/rain14yv5dd10fh3bc.gif
Sabaha karşı bir düş kurdum...Yalnızlığımın eşiğinde, acabalarımın senfonisi çalıyordu.. Belkilerim vardı.. Birde , birde sensizliğim..
Sabaha karşı bir düş kurdum...Sen bundan habersiz.. Benden habersiz uyurken..Düşlerimi gezdirdim..Uykusuzluk diyarının tenha caddelerinde.. Ve düşüncelerimin hiç bilinmedik, ıssız köşelerinde, sen oldum..
Sabaha karşı bir düş kurdum..... Seni kurdum zamansız..Ve amansız.. Ve herşeyi yanıma alarak, adımlarının gölgesi oldum..Sen oldum.. Sensizlik oldum..
Sabaha karşı bir düş kurdum...Düşümde güneşi, güneşte aydınlığı, aydınlıkta seni, sende ise kendimi buldum.. Neler yazmadımki adına...
"Baş harflerini nerelerde kullanmadımki, hatta noktasızlaranokta koyup, adını bile kısalttım, kimse bilmesin diye.."
Mana aradım.. çözümsüzlüğün ortasında ...
Sabaha karşı bir düş kurdum...Gecenin en sonuna gidiyor..Günün ilk ışıklarını karşılıyordum..Saat dördü vururken....
Ben hala seni düşünüyordum..
"Sen yoktun biliyorum..Benimkisi, çok uzaklarda, bilkinmedik bir şehrin, en kuytu en karanlık , şimdilerde özlem dolu bir evin değişmesini bekleyen patlamış ampulu gibi,
Işıksız geceleri aydınlatma hevesi..."
Özlem dolu bir insan ne yapıyorsa ben de onu yapıyordum.. Sensizliğe doğru yürüyor, dönüp bakmadan ardına.. Gidiyordum işte..
Gidiyorum....
http://img266.imageshack.us/img266/1769/32hv9.jpg (http://imageshack.us)
Öyle sessizdi ki gece
her bir damla gözyaşım düştüğünde yattığımız zemine,sesi duyuluyordu..
Gerçekler kadar keskindi gözyaşlarım.
"O"söyledi ben ağladım..
"O" OLMAZ dedı
ben ZAMAN dedim,belki zaman
"BİLMEM" dedi.
Onca kötülüğün ardına birde bekle sözcüğünü sıkıştıramam,sana bunu yapamam!
Zaman aşımına uğramaz sevgim dedim ve içimden BEKLERİM oldu son sözcüğüm.
Sonra ağlamaya devam ettim.
Kolum vücuduna sarılı sessiz gözyaşlarım;uykuya dalmışım(ız)
Rüyamda yine yanımdaydı.
Uyandım yine yanımda.
Şimdi onsuzum ama içimde
SAHILL35
08-31-2007, 02:43
Şu an karanlık bir odadayım,
Aynen bırakırken gittiğin karanlık dünya gibi.
Ağlıyorum, ağlıyorum sensiz geçen gecelerin ardından.
Yalvarıyorum Allah'a geri dönesin, yine beni sevesin diye,
Ama kimseye duyuramıyorum sesimi, hapishane duvarındaymışım gibi.
Bir an seni unuttuğumu düşünüyor, gülümseyiveriyorum hayata
Sensiz geçirdiğim o hüzünlü akşamları unuttum diyorum,
Vazgeçtim diyorum, bitti herşey bitti,
Gitti ve tüm yalanlar silindi diyorum
Acısız bir hayata başlıyor, yeni aşklar arıyorum diyorum
Bir lise aşkıydı, gelip geçti diyorum
Hayaller, umutlar hepsi yalandı, onun gibi yalancıydı
Belki de o benim için hayattaki en büyük acıydı
Belki güzel ama sahteydi yüzü, meğersem duygusuzmuş,
Sevmekten geçmezmiş onun özü diyorum
Gülüşüyle kandırırmış herkesi, sevmedi beni de diyorum
Yok be miniğim...
Hepsi birer aldatmaydı, seni kandırmaktı amacım
Birazcık kıskandırmaktı başkalarının yanında
Öğrenmekti bir nevi sevip sevmediğini...
Belki sen beni gerçekten sevmedin
Ama bilmeni isterim
Canımı koydum bu aşkın uğruna, ölümüne
Sonuna kadar olacağım yanında
Gidişini kaldıramam, ayrılığa katlanamam
Belki ne el ele, ne göz göze olacağız
Ama ben yine razıyım senin sevgine
Gözlerinle gülümsemene,
"SENİ SEVİYORUM"demene
Hele biricik aşkım beni bırakma demene,
Hiç ama hiç dayanamam!
Ne senden ayrılırım, ne seven kalbimden
Bu uğurda canımı veririm ama yine terk etmem seni.
Sevdim seni be minigim, daha ne diyeyim ki;
SEVDİM işte sevdim be miniğim...
AkSa- 34
09-09-2007, 02:54
:( :( :( :( :( :( :( :( :( :( :( :(
insan annesinin degerini hastalanınca daha çok anlıyo.allah onları başımızdan eksik etmesin.AMİN
Çoğul düşler diyarındaydım
BUGÜN anne
Sen yoğun bakım ünitesinde
Cihazlara bağlı gidip gelirken
Ölümle yaşam arası mücadele verirken
Ben neler yaşadım bilemezsin
Bilemezsin anneciğim
Soğuk hastane odasında ölümle burun buruna
Çiçeklenmişken bahar dalları yeşermişken umutlar
Ben vedaya henüz hazır değilmişim anneciğim
Gözünü açar açmaz ben iyiyim sen yorgunsun
Hasta olmayasın dedin anne neden kendini hiç düşünmezsin
Oysa ben hiç bu kadar iyi olmamıştım sen yeniden hayata dönmüştün anne
Hala gözlerimi üretken olan ellerinden sevecen gözlerinde ayıramıyorum
Sen yorulmadan mı bizi büyütürken hiç gül benzin solmadı mı
Bunları sana söylemek istedim oysa hiç konuşamadım
Söyleyemediğim duygularımı hiç olmazsa yazıyorum
Okyanusların gel gitleri gibi duygu seli duygu fırtınası içerisinde
Sana neler anlatabilirdim neler söylemek isterdim bir bilsen
Duygular neden gizlenir neden aramızda sırlar olur bilemedim anne
Sen çiçekleri bitkileri ağaçları çok seversin bilirim
Ama şunu biliyorum ki papatyalara aşıksın bana benzettiğin için
İncileri de seversin oysa güzel kuğu boynuna asla takmadın onları
Bizi incilere benzettip hep gurur duyduğun için seversin
Gözlerin nemlendi kaçırıyorsun yine benden
Merak etme ağlayabilirsin anne ben biliyorum ki
Ağlarken de gülerken de bizim için atıyor tekleyen kalbin
Duygularını neden saklıyorsun anne ben başucunda bu şiiri yazarken
Sen yine daldın ilaçların tesirinden güzel gözlerini kapattın
Ne olur anne bir daha kapatma aç gözlerini tut ellerimi
Çoğul düşler diyarına yolculuğum bitecek birazdan
Ama sana olan sevgim ihtiyacım hiç bitmeyecek
Bitmeyecek canım anneciğim. :( :( :( :(
suskun_prenses
09-09-2007, 19:07
kalp Selam olsun....
SELAM OLSUN
UYUP TA SÖZÜ ÖZÜNE
MERT KALANA SELAM OLSUN
VATAN DENİNCE GÖZÜNE
YAŞ DOLANA SELAM OLSUN...
HAK AŞKIYLA YANIVERİP
ŞAHADETE KANIVERİP
VATAN İÇİN CANI VERİP
ŞAN ALANA SELAM OLSUN...
NE ALT KİMLİK,NE ÜST KİMLİK
HAİNLERE KARŞI DİMDİK
VATANIMIZ OLSUN BİRLİK
TÜRK OLANA SELAM OLSUN...
BUNCA YANGINI YOK SAYIP
TAYYAR ÇAVUŞ SUSMAK AYIP
VATAN AŞKINI KUTSAYIP
FARZ KILANA SELAM OLSUN...
Alıntıdır...
suskun_prenses
09-09-2007, 19:22
http://img201.imageshack.us/img201/2171/basort4iujh5.jpg
Ayrılık getirecek bu YAĞMUR belli;
Havada yine hicrân kokusu var.
Sen bu ellerden gittin gideli,
Ağlıyor ardından hep bu YAĞMUR'lar.
Ayrılık getirecek bu YAĞMUR belli...
Feryâtlar düştü hissene: ;bembeyaz..
Ne bülbüle gâm ne de figân düştü.
Her acı dudağında mağrûr bir hâz;
Saadet gözlerine bir nâlân düştü.
Feryâtlar düştü hissene: bembeyaz..
Feryâtlar, feryâtlar.. duymuyor kimse!
Vicdânlar sağır, taş ve ateşten -
Yaratılmış, sahte, dar bir elbise.
Yamaçta aksi, kısacık ve içten -
Feryâtlar, feryâtlar.. duymuyor kimse!
Eller semâlarda; bulutlu gözler:
Bu karanlık gecenin sabâhı nerde?
Gözyaşları gözyaşlarını izler;
Ve bir yaprak gibi titrerde,
Eller semâlarda; bulutlu gözler:
Taş kalplere anlatmak ahh.. Ne kadar zor -
Gerçeklerin masal olmadığını.
Bir darbe de dostun kendisi kor;
Basar hemen sonra da kahkâyı...
Taş kalplere anlatmak ahh.. Ne kadar zor! ..
Beklemek, beklemek.. Acaba neyi?
Sevgi nedir bilmeyen gönüllerden -
Bir parça, küçücük.. Dostça sevgiyi..
Herşeye rağmen bıkmayıp yeniden,
Beklemek, beklemek.. Acaba neyi?
İnanmak.. Ahhh.. Sonuna dek inanmak..
Sonuna dek ve de gülercesine -
Ateşe bağrına gâmlı uzatmak..
Baharında birgün geleceğine,
İnanmak.. Ahhh.. Sonuna dek inanmak..
Zulümler,zulümler.. Sonsuz zulümler..
Neden: Çünkü bu dava tehlikeli(!) ..
Açmasın, açmasın diye bu temiz güller
İğrenç yüzünde çağdaşlık maskeli -
Zulümler,zulümler.. Sonsuz zulümler..
Limanda bomboş, sessiz bir gemi,
Kalkacak belki de, tahmin etmek zor..
Denizlere bakan yeşil gözleri,
Ümitsiz, beyhûde, suskun ağlıyor.
Limanda bomboş, sessiz bir gemi...
Erkek olamadık biz sizler kadar;
Seyrettik uzaktan sizi hüzünle.
Seyrettik, seyrettik sadece o kadar;
Bu kavganın gerçek yüzünde,
Erkek olamadık biz sizler kadar...
Rüyâlarda gezdik sizden habersiz;
Amaçsız, pembe - beyaz rüyâlarda.
Tasasız, gâyesiz, duygusuz ve hissiz -
Gafletler, gafletler ve hep ardarda
Rüyâlarda gezdik sizden habersiz;
İsmimizde kalmış delikanlılık;
Bilmeden hergün nâmerde uymuşuz.
Haftada bir cumâyı dindârlık sanıp,
Bunca yıl uyumuş, hep uyumuşuz.
İsmimizde kalmış delikanlılık...
Erkeklik değilmiş, değilmiş ölüm;
Erkeklik, daha ölmeden ölmekmiş..
Erkeklik Allah için yanan gönlün -
Aşkından asla tâviz vermemekmiş.
Erkeklik değilmiş, değilmiş ölüm...
Yalanmış bir meğer sahte zaferler;
Leylâlar, Mecnûnlar hep bir yalanmış.
Asıl Mecnûnluk, Mevlâya bir nefer;
Resûle yakışır ümmet olmakmış.
Yalanmış bir meğer sahte zaferler...
Bulanmış nehirler nefsin tasında,
Günâhlar zevk olmuş, haramsa âdet.
Saklıymış meğer senin her gözyaşında,
Hakîkî mutluluk, gerçek saadet.
Bulanmış nehirler nefsin tasında...
Artık uyan, uyan eyy Tûde-i Zinde
Kalk ayağa sen de Sakarya gibi!
Uykular gezinen mahmûr yüzünde -
Açmalı sevdânın diriliş vakti! ..
Artık uyan, uyan eyy ;Tûde-i Zinde
Canlanın siz de eyy solgun çiçekler,
Canlanın siz de bir kıyâm vakti..
Ve şu kırık dallarda teker teker,
YAĞMUR damlalarını öper gibi,
Canlanın siz de eyy solgun çiçekler! ..
Islanın ve eriyin bu gözyaşlarında,
Başörtüsü mendil herrr bacınızın...
Erkeklik nedir görün varın da;
Varın bunu defterinize böyle yazın!
Islanın ve eriyin bu gözyaşlarında! ! !
Mevlâ`m affeder (!) bizi; sen de affet!
Affet bizleri ne olur buna muhtâcım..
Sen eyy gül ü rahmet, sen eyy hüsn ü iffet;
Affet bizleri ne olur eyy bacım;
Mevlâ`m affeder (!) bizi; sen de affet!
http://img154.imageshack.us/img154/5900/25tv1.gif
suskun_prenses
09-09-2007, 19:39
edep nişanesiydi örtüm ,
yüreğime serdim düğüm düğüm,
umudum var elbet birgün,
bitecek bu kördüğüm, başörtüm...
o senin namus saçtığın,
o senin uğruna gözyaşı döktüğün,
o senin meftun olduğun,
o senin kurban olduğun, başörtüm...
bir gün yalnız kalırsan.
bürün o güzel örtüne.
mahşerde sarar senide böyle,
o zaman mest olur gönlümde,başörtüm…
uğruna dökülen yaşlar feda,
verilen canlar kurban sana,
yeter ki uzanmasın sana,
hain bir nida, canım başörtüm...
gözyaşların karıştı o örtün için kana,
aldırmazsın onun için gidecek cana,
feryad edecekler yana yana,
bırakacaklar birgün seni sana başörtün...
almasınlar örtümü elimden,
yaralamasınlar gönlümü derinden.
bir gün olur ışık saçar,
o eşsiz benzersiz benim canım örtüm…
aldırma gönlüm,
ısdırabın herkese sürgün,
yalnız değilsin inan,
var seni de koruyan başörtüm...
senin gönlün yeryüzüne durmayan,
senin başörtün arş-ı alaya sığmayan,
senin imanın şeytana kalmayan,
senindir gafillere aldırmayan başörtün...
örtümdür beni mest edip yücelten,
örtümdür benim ufuklarımda yatan.
kimse alamaz seni elimden
benim tek şerefim canım örtüm….
alıntıı
suskun_prenses
09-09-2007, 19:55
http://img148.imageshack.us/img148/4459/061pi8.jpg
burda her gün barut kokuyor anne,
burda her gün duman var
nefes alamıyorum anne , aldırtmıyorlar!
benim elimde ipe bağladığım taşlar vardı,
hızlıca sallayıp atardım tanklara,
içimde öyle bir ateş var ki
taşı her sallayışımda bir düşman vuruyormuş gibi,
kardeşime atılan tokatın acısını çıkartıyormuş gibi seviniyordum,
ortalık kan kokuyor anne!
bunlar kan akıtıyor...kurban kesercesine!
anne bunlar israiloğulları!
bunlar a inanmıyorlar anne!
rabb bizlere anlatmıştı kuran da
anne işte bunlar onlar!!!
gözümün önünde bacımı alıkoydular
arkasında haykıran amcamı kurşunladılar
sen gibi bir annemin kucağında yavrusuyla vurdular!
süte doymadan nefes almadan veda eden vaadi vurdular
nefes almadı anne aldırtmadılar!
benim abilerim vardı
her biri canlı bombalardı
onlar şimdi şehit oldular anne
tane tane topladık onları
kemiklerini torbaladık!
kefen bile nasip olmadı....
anne 10 gün önce başım yerde sürterek götürdüler beni!
esirhaneden yazıyorum esirhanemdeyim şimdi!
burası cehennem her israiloğlu bir zebani!
yemek vakti geliyor içine dışkılarını bırakıyorlar anne
anne?bunlar hayvan değiller hakarete girer!
aç kalıyoruz, susuz kalıyoruz,
bizi canda tutan sadece bir cümle, 5 kelime!
"LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RESULULLAH"
esirhane inliyor sesimizle...
sesimizi duydukça azıtıyorlar, vurdukça vuruyorlar...
her bir kamçıda" ALLAHUEKBER "nidaları yükseliyor semaya!
sırtımız ,yüzümüz,elimiz, ayağımız kan revan içinde...
artık tanımıyoruz birbirimizi...
ahmet; muhammede mustafa diyor!
mustafa; ahmede abdullah...
gece uyutmuyoruz uyuzları ,
tekbirler titretiyor esirhaneyi...
anne bizden korkuyorlar fakındamısın?
neden anneleri çocukları bacımızı yaşlımızı vuruyorlar ?
bizi burda çürütmeye çalışıyorlar?
bilinirki müslüman bir genç dünyaya bedel!!!
biz müslümanız anne!
bizim imanımız göğsümüzde varolduğu sürece din garip gitmez!
biz her gece onların rüyalarındayız biliyormusun?
vurulan her şehidimden vurulana taşlar yağıyor..
her gecelerini zindan!
her gecelerini kabus ediyoruz...!
içleri korkarken, dışları gülen deli gibi her biri
onlara sadece gülüyoruz...
ve rabbimize dua ediyoruz...
"ya rabbi! kahhar isminle kahret kafirleri"
aminler buluşuyor semada
her bir melek amin diyor sanki gözü yaşlı dualarımıza...
ben burdayım anne!
eğer rabbim izin verirse ,şehadete varana kadar burdayım
senden isteğim vardır bilsesin ,ölürsem:
kardeşlerime selam eyle...
ve onlara de ki:
UNUTMAYIN SİZ YOKSANIZ KİMSE YOK!
zulmü bitirmek için birlik olmak gerek ..
el ele vermek gerek!
ben burda bitiriyorum anne ,bizlere dua eyle...
şehid olursameğer ben şehit anasıyım diye inle
inlede gök sesini duysun!
benim bayrağım semalarda durulsun....
suskun_prenses
09-09-2007, 20:05
http://img157.imageshack.us/img157/6694/sessizolunzq2.jpg
İki elim kalbimde,bastırdıkça kan sızıyor.
Nerde yanlış yapıyorum.
“tütün bas dinsin “ diyorlar.
Bilmiyorlar..
Ben kanımı yandıkça tüten ölü kokusuna gömüyorum..
Mazgallar da can çekişen izmaritleri,
deva olur diye göğüs kafesime mahkum ediyorum.
Ucu ateş olmayan tütün ne çare yarama…
Harmanları savuruyorum karanlık göğe,
Har vuruyorum dikiş tutmaz gönlüme.
Sonra bir düşten uyanıyor,
Elimi eteğimi çektim diyorum laf tutmaz ,
ahmak gönlüme..
Elimden tutup sırrı gizlenmiş aynaya döndürüyor suretimi ,
Dudağımdaki kana bakıyorum ,
Ve korkunun tene yansıyışıyla ,
Korkmuşum diyorum düşümde…
Her infaz öldürmüyor insanı,
Bunu öğreniyorum.
Ve biliyorum,
yavaş yavaş gelecek sonum…
Gece bana mahkum,ben müebbete.
Onun sonu göz tırmalayan ışık,
Benimki sadece içime duyurulan bir çığlık..
“biter” , ”geçer” diyor sağ yanımdan bir ses,
“kimsin “ çıkıveriyor kurumuş dudaklarımdan,
meleğinim senin diyiveriyor.
Ona söylemiyorum ama,
ben her defa sol yanımdakini dinliyorum…
“bitmeyecek”, ”geçmeyecek “ yükünü bırakıyor.
Sağda ki direnişe rağmen ,
sol yanıma selam veriyorum..
“hiç” kimsenin yaşattığı bu..
Biliyorum;
üzerimde son moda durması beyaz bezin.
yakıştırsam belime kırmızı kuşak,başıma duvak yapardım,
yine kefen biçiyor kendime makasım.
Hazırsa her şey, başlasın sefer!
Yolcu yolunda gerek…
Aşkın yanına gömün hala can çekişmiyorsa eğer,
Ki ölü değilse toprağımı o serper.
Ve yüzümü şehri yar/a döndürün…
Bana müsaade…ölümle randevum var,
Bedenimde ki beyazlıkta kan lekem..
Elinizi değmeyin,sıcağı soğumayan tenime,
yar/dan yaram var…
ateşin koru cehenneminizi yakar….
Keskin bir leş kokusu şimdi tenime dolan,
Sessiz olun! Sâlam okunuyor…
suskun_prenses
09-09-2007, 20:23
Uzun zamandır defterlere
Yazmadım adımı.
Defterimi kalemimi de zincirlediler okulum
Gibi.
Hocalar;
Robokoplar ellerinde res niyetine copları, kelepçeleri
Öğrendik;
Vatan haini muamelesini,
Yeşeren fidanların baltalanışını gözaltı sonraları,
Tevekkül, umut pırıltısı saçan gözlerin onurlu bekleyişini,
Gözyaşlarının ılık sağnağı boşalırken
Seller gibi, dik durmayı öğrendim şemsiye niyetine tutarken vakarımı..
Tek amacım
Okumaktı, koca yunus gibi, ben de kavga için gelmemiştim. kültürsüzdüm; ne cam kırmayı
Biliyordum,ne de taşlamayı polisleri.
Vatanın selameti(!) için yasaklanan okulumda
Fazileti
Öğrenmiş, hoşgörmüştüm.. henüz yaşım 18 çocukluktan yeni çıktım daha. hani şu
Yaşıtlarım banka
Reklamlarında zıplarken hala , oyuncaklarımdaki polis
Minyatürü
Canlanıp, dikildi karşıma.. bunlar gerçekti; vurduğunda acıtacak kadar gerçek
Elindeki
Kanunla.. suç onların değildi; onlar emir kuluydu çünkü. kimi amcam
Kimi
Babam, kimi ablam, asıl işleri hırsızı, katili yakalamak, durdurmak terörü
'emir büyüük
Yerden''diyor her üst makam. eyy büyük yer neredesin?? seni
Bilmiyorum ama senden
Büyük bi yerim var ki, nereye kaçsan yine onun
Gözetimindesin. o kadar küçük bi zekan
Var ki, iki günlük dünya hayatına
Değiştin ebedi cenneti.. bu zulüm bir gün bitecek
Yıldıramazsınız imanlı
Sineleri.. hak vaadini yerine getirecek inananların büyük olacak ecri!
suskun_prenses
09-09-2007, 20:50
Dünyaya bak
Sonra daralt pencereyi; yaşadığın ülkeye...
Ve şehrine..Sonra evine...
Daha daralt ya da genişlet kainat kadar!
İçine, sana bak!..
Ne görüyorsun?..
Keşmekeş, bin çeşit huzursuzluk, gözyaşı, ıstırap mı?..
Öyleyse düşün; neden?..
Neyi kaybetti ki insan?..
Ve neyin sancısında?..
Ya da neyi bulamıyor ki?..
O'nu mu?
Cevaplar bin gizemli sır içinde...
Arala pencereni...Ötene, ötelere bak!..
Bil ki O;
Sana en Sevgili...
En merhametli...
O, sen bıraksan da seni;
Seni asla bırakmayandır...
Kulak versen mahlukata;
O akışa, o çağrışa, o yanışa...
Başın döner, mest olursun O'nu tesbihlerinden...
Yani?..
Yani, O daima hazir ve nazir...
Gaib olan sensin...
O hep sende...Seninle...
Görmesen de aslında sen de maddeten, her an onunlasın,
Zerrelerinin tek tek şehadetiyle...
Öyleyse?..
Sorgula içini!
Sen! Sen neredesin...
Bir sen vardır sende senden içeru...
İşte anla;
Ayrı düşünce senden, sen O'ndan ayrı düştün...
Neredesin?..
Ara seni...
Bil ki;
Seni bulduğunda O'na kavuşacaksın...
Bil ki;
O'nu bulmanın yolu, seni aramaktır.
Durma!
Çok geç olmadan ara seni...
Ki, O'nu bulasın...Aleme sultan olasın...
Ve...
Ol cümlesi, şu sırdandır;
Kim ki kendini bildi, işte o Rabb'ini bildi."
http://img97.imageshack.us/img97/3504/shairimyz3sa3.jpg
Ve sen yoksun artık
Ne sıcacık bakan gözlerin
Ne sarıldığım zaman yok olduğum,
Senin benliğinde var olduğum dünyan
Ne beni yakan yüreğin
Ne yüreğime saklayacağım tek bir sözün var
Ve sen yoksun artık
yaşayamıyorum, nefes alamıyorum
çok canım acıyor kanıyor yaralarım
sevemiyorum insanlarıçünkü hiçbiri sen değil
beni saran varlığın nerde
ve sen yoksun artık
ben yapayalnız kaldım bu acımasızlıklarda
ben sensiz kaldım
gittin değilmi
tek söz yok yüreğime saklayacağım,
tek bakış yok gözlerimde saklı kalan
kokun yok dudaklarımda ıslaklığın ve senin hayatında da ben
ve sen yoksun artık
uyuyamıyorum oysa ben günlerce sadece uyumak istiyorum
tek kavuşabildiğim rüyalarımda seninle buluşmak için
senin için
hani seninleyken en güçlü fırtınalara dayanabilen bir çınardım ya
şimdi bir meltem beni yıkıyor
sensizim
gittin ya beni, BENi ANLAMAYAN iNSANLARLA BIRAKTIN YA
neydi bana nefretin
bu kadar acıyı bana yaşattın
bir terkediliş değil yokluğunun varlığını hissetmeme
neden olan acı
sensizlikle dövüşmem de değil
sanki yemin etmiş gibi acılarını sahiplenmekte değil
gidişin bir ihanete bir yalnızlığıa bir yok oluşa kabul edememek bunu anlamamak içimde fırtına
kayboluş aşklara insanlara son çığlık içimdeki yıkılışta
yapamam dayanamam bunu anlayamam, anlatamam
bir tarafım seni inkar ederken bir tarafım seni delice kabulleniyor çıkıp karşıma
yapmadım demeni bekliyor
ama sen yüreğime inat susuyorsun
ve sen yoksun artık
keşke son kurşunu yüreğime sıksaydın bu kadar kanarmıydı içim.
sen benim canımdın, canımı aldın
Senden sonra bir daha ben olamadımki...
Yüreğimin Gözlerinde Sen Varsın
O kadar yürekten bakma bana
Zaten gökler bir ağıt armonisi
Rüzgârlar şaşırmış bir çağın bestesi
O kadar derinden bakma diyorum
Sabrın duvarlarını yıkar
Suç işlerim sonra
Kaderin cidarını zorlamaya
Ne senin hakkın
Ne benim hakkım var.
Kımıldamadan böyle ufka daldığımda
Ne güzel geceleri bu şehrin
Ne körfezin sessizliği
Dindiremiyor içimde başlayan fırtınayı
Ağlıyorum
Ağlıyorum öylesine ferahlıyorum bazen
Ve sen bırakıp gittiğin zaman beni
Deniz yeniden köpürüyor
Dalgalar sığmıyor yüreğime
Yüreğimin gözlerinde sen varsın...
her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.
bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla
sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok
uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine
sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır
sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır
bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar
verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz
sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
Allah’a inanmaktır
Her gün yanında olamamaktan korkuyorum
Sesini duyamamaktan
Seni görünce, sana alışmaktan da korkuyorum
Nedense sensizlikten de korkuyorum
Bir gün hoşça kal demenden
İstemesem de;
Bir gün, bir gül gibi
İçimde solmandan korkuyorum
Hafızamda bırakacağın hatıralardan
Hatıralardan kaçamamaktan
Adını unutamamaktan korkuyorum
Ah be güzelim;
Ben seni sevmekten korkuyorum.
Benimkisi sadece bir sevda
Göz yaşlarımla söndüremediğim
Korkularımı yenemediğim
Söyleyemediğim
Fakat, kendimi tükettiğim
Ve beni;
Yedi kat yerin dibine sokan
Utandıran, korkutan
An be an içimi yakan
Cesaretsiz bir sevdan
Bu nasıl bir sevda ?
Anlayamıyorum
Ah be güzelim;
Ben seni sevmekten korkuyorum.
Biliyor musun;
Aklımdan hiç çıkmıyorsun.
Sen benim;
İmkansızlar bahçesinden koparttığım
Edâlı gülümsün.
Hiçbir zaman koklayamayacağım
Adını söylerken burkulacağım
Sevmekten hep korkacağım
Fakat, ömrüm boyunca unutmayacağım
Edâlı gülümsün.
Ah be güzelim;
Aslında sen benim,
Kendi ömrümsün
Birlikte yürüdüğümüz yolun uzunluğunu değil, yaşadığımız yolu hesapla!
Ben sana yağmur yağarken, gökyüzüne bakıp sevinmeyi öğrettim!
Sevinmeyi hesapla!
///
Gün gelir; ölürüm...
Yokluğumu hesapla!
///
Kainat boşluğunun sonsuzluğunda ritmik bir noktacık; dünya...
Koca dünyada ritmik bir noktacık; kalbim...
Rabbimin “Hiçbir yere sığmam; oraya sığarım” övgüsüyle yüce...
Ve ama, hırsının örsünde vahşice;
Kırılmayı hesapla!
///
Başucundaki eski bir kitap gibiyim çocukluğunu fısıldayan...
Beni değil, kendini verirsin eskiciye!
Ve seni kime sorarlar sonra?
Sen kime sorarsın kendini?
Kaybolmayı hesapla!
///
Beni bulabilirsin belki...
Ama belki...
Güvercinlerin olduğu yerde;
Fatih’te, Eyüp’te veya Yenicami’de...
Bir avuç yemi savururken havaya...
Sessizce ağlarken,
Veya.
Bıraktığın yerde;
Bulabilmeyi hesapla...
///
illa ki ölürüm...
Yokluğumu hesapla!
Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
şöyle diyebilirim : 'Gece yıldızlardaydı
Ve yıldızlar, maviydi, uzaklarda üşürler'
Gökte gece yelinin söylediği türküler
Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
Hem sevdim, hem sevildim, ya da o böyle söyler
Bu gece gibi miydi kucağıma aldığım
öptüm onu öptüm de üstümde sonsuz gökler
Hem sevdim, hem sevildim, ya da ben böyle derim
Sevmeden durulmayan iri, durgun bakışlı gözler
Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
Duymak yitirdiğimi, ah daha neler neler
Geceyi duymak, onsuz daha ulu geceyi
çimenlere düşen çiy yazdığım bu dizeler
Sevgim onu alakoymaya yetmediyse ne çıkar
Ve o benimle değil, yıldızlıdır geceler
Yürek zor katlanıyor onu yitirmelere
Bakışlar sanki onu bana getirecekler
Böyle gecelerdeydi ağaçlar beyaz olur
Artık ne ben öyleyim ne de eski geceler
Sesim ara rüzgarı ona ulaşmak için
şimdi sevmiyorum ya, eskidendi sevmeler
şimdi kimbilir kimin benim olduğu gibi
Sesi, aydınlık teni, sonsuz uzayan gözler
Sevmiyorum doğrudur, yürek bu hala sever
Sevmek kısa sürdüyse unutmak uzun sürer
Bu gece gibi miydi kollarıma almıştım
Yüreğimde bir burgu ah onu yitirmeler
Budur bana verdiği acıların en sonu
Sondur bu onun için yazacağım dizeler
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Şehre simsiyah bir kar yağar
Yollar kalbimle örtülür
Parmaklarımın arasından
Gecenin geldiğini görürüm
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Çocuklar sinemaya gider
Yüzümü bir çiçeğe gömüp
Ağlamak gibi isterim
Derinden bir tren geçer
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Alıp başımı gitmek isterim
Bir akşam bir kente girerim
Kayısı ağaçları arasından
Gidip denize bakarım
Bir tiyatro seyrederim
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Uzaktan bir bulut geçer
Karanlık bir çocukluk bulutu
Gerçeküstücü bir ressam
Dünyayı değiştirmeye başlar
Kuş sesleri, haykırışlar
Denizin ve kırların
Rengi birbirine karışır
Sana bir şiir getiririm
Sözler rüyamdan fışkırır
Dünya bölümlere ayrılır
Birinde bir pazar sabahı
Birinde bir gökyüzü
Birinde sararmış yapraklar
Birinde bir adam
Her şeye yeniden başlar
Ankara'nın tutsak eden soğuk yalnızlığında,
Kapım açık,pencerem ardına kadar açık,
Gelecek olanı bekliyorm uzak kumsalın ıssız akşamındn,
Üşüyorum,hissediyorum yakınımda bir yerde mutluluk,
Limanıma demirleyecek birgün;biliyorum...
seninle olmanın en güzel yanı ne biliyormusun?
elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklıgını ta içimde hissetmek
seninle olmann en kötü yanı ne biliyormsn
seni seviyorm sözcüğü dilimn ucunu ısırırken her buluşmamzda boş yere saatlerce havadn sudan bahsetmk
seninle olmann en heyecanlı yanı ne biliyormsn
aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamakmk gülmek ve yanımdaykn seni çılgınca özlemk
seninle olmanın en acı yanı ne biliyormsn
kalabalık ortamlrda seni diğer dostlarnla paylaşmak.
telefonda konuştugn yolda hatırını sordugun insanları çocukça kıskanmk
yaşadıgın eski aşkları dinlemk
seninle birlikte olmann en mutlu yanı ne biliyormsn
tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginlği ile yollarda yürümek yan yana
elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte
elimde kır çiçeği seni beklemek
aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek
şarap içmek belkide vişne votka
seninle olmanın en romantik yanı ne biliyormusun
sensiz günlerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak
okudugum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin
her mısrasında seni bulmak
seninle olmanın en zor yanı ne biliyormusun
seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tatdıgım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek
sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak
yalın ayak yürümek bıcagın en keskin yerinde
seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyormusun
kanadıkça tuz yerine göz yaşımı basmak yüreğime
nereden bileceksin? sen benimle hiç olmadın ki olsaydın avuçlarım terlemezdi...ısırmazdım dilimin ucunu...özlemezdim seni yanımdayken...kıskanmazdım..korkmazdım yollarda yürümekten..ıslanmazdım yağmurlarda...yıldızlara aya dert yanmaz böyle her şarkıda sarhoş olmazdım..korkmazdım seni böyle kaybetmekten...ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize...ve her kulaçta haykırırdım seni sevdigimi..
sen hiç benimle olmadın kii
YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ....
YA YÜREĞİNN
ŞEREFLE BİTİRİLMESİ GEREKEN
EN ASŞİL GÖREV HAYATTIR
BİR LOKMA EKMEK İÇİN
ŞEREFİNİ ÇİĞNETME
BİR ANLIK EĞLENCE İÇİN
SERVETİNİ TÜKETME
BİR ZAMANLIK MEVKİİ İÇİN
EL AYAK ÖPMEYE
GÜNLÜK MENFAATLER İÇİN
ONURUNU TERK ETMEYE
BİR KISIM İNSANLAR İÇİN
TÜM İNSANLARA DÜŞMAN
OLMAYA DEĞMEZ BU HAYAT.....
tozkaldiran
10-06-2007, 14:28
YORUMSUZ
Her gidisine ayri bir anlam yüklüyorum
Yapma allah askina ya hep kal benimle
Yada söz etme gidislerden yada silinsin isminde cisminde
Oynama benimle denge mi bozuyorsun
Aşkı yaşayacak yürek birakmiyorsun insanda
Böyle degildin sen ne oldu sana
Bittiyse heyacanin bileyim bende
Seni çok seviyorum diye baslayan
Ama ile devam eden cümleri duymaktan biktim
Seviyorsan seviyorsundur ama si olmaz bu işin
Üstelik bir cümlede ama varsa
Bir önceki yarginin hiçbir hükmü yoktur artik
Seni çok seviyorum ama birlikte olmamiz imkansiz
Ya ya imkansiz diyebiliyorsan eger sevmiyorsun demektir
Bahanelerin arkasina siginma
İnsanlarin hayatina sorgusuz sualsiz girip darma dagin eden
Sonrada hiçbirsey söylemeden gitmeye çalisanlardan nefret ediyorum
Böylemisin sende gerçekten gitmek mi istiyorsun
Yürekli ol biraz hadi konus söylemek istedigini soyle
İki çift sözü haketmedi bu ask
Yasanilan bunca seye hiç mi saygin yok
Ah ben niye yaniliyorum
Ben niye iste tam bu dediklerim sömürüyor askimi
Biraz daha mi kati olmaliyim
Biraz daha mi kapali tutmaliyim kapilarimi
Bazen bu dünyadan olmadigimi dusunuyorum
Bu devrin adami degilim boyun çeviremiyorum hesap yapamiyorum
Bana ait olmayan kisiliklere bürünüp
Bir plan dahilinde hareket edemiyorum
İnsaniz biliyorum herkezin zaaflari var
Hepimiz egolarimiza boyun egebiliyoruz
İyide hep benimi bulacak bunlar
Hiçbir kaygiya yer vermeden
Hiçbir hesabi dusunmeden açsaydin eger bana yuregini
İste o zaman görürdüm
Bir askin nasil efsaneye donusebilecegini
Sen gözlerini kapiyorsun
Bir sen varsin baska kimseye bakmiyorsun
Hersey senin çevrende sekillenmeli
Hersey sana göre düzenlenmeli
Beceremiyorum kusura bakma simdi gidiyorum....
Ask tam teslimiyet ister
Kendini askin kollarina ya birakirsin yada birakmazsin
Bir yanim disarida kalsin dedigin noktada
Aski bogarsin yok edersin o güzelim duyguyu
Bu yüzden hep cesurlarin isidir ask...
Kaçislari yalanlari aptalca oyunlari kabul etmez
Ask saf duru insanlari sever
Kafasinda binbir tilki dönenler aski yasayamaz
İsteselerde yasayamaz
Arinmalisin en saf en duru halinle dönmelisin ki
Yasayabilesin aski
Kisacasi sana göre degil bu is
Senin yolun acik olsun
Hadi hadi git simdi
Gitki ben yasayayim seni
Ben seveyim seni
Yoklugun beni boguyor
Ama olsun bunu bilmek bile huzur veriyor
Birak birak ask bende kalsin güzelim...
GÜLseven
10-27-2007, 15:00
Her gün aynı sinir harplerinde bu beden
Kendi cephesinde yağmalarda...
Belgisiz sıfatlarla daha nereye kadar tutunabilecek ki
Zaman benden alıp kaçırdıklarıyla övünür
Bense aynı sessizligimde yine yalnızım
Ne övünecegim bir hayatım ne de kaçabilecek bir yerim var
Bekliyorum sadece bekliyorum...
Hayata kendim gibi bakamıyorum!
Kaçışlarımı kendim gibi yapamıyorum!
Sözlerim ben gibi dökülmüyor dudaklarımdan!
Benzememeye çalıştıgım o insanlar gibi 'ben'siz dolaşıyorum artık...
Yorgunluk ve dibe vurduran o biçimsiz tükenmişlik
Beklenilen sona bile yaklaştırdı beni
Hayır gücüm yok cesaretimse hiç!
Belki kahreden acıları,anlık yürek harplerini bile silip atacaktı bu son
Evet ama bunu bile yapmaktan aciz bu can
Nereye kadar?
Artık bir çıkıp bekliyorum
Sadece bir anlık mutluluk istiyorum
Sürmesin ,günlerce aylarca
Sadece bir an
Galiba bu bile fazla bana
Tükendim...
Son uçurumumdanda atladım artık ruh çıkmazlarda
Beden isyanlarda!
Dibi görünmeyen o keskin kuyuda sonu bekliyor çaresizce
Ne kadar çabuk gelir bilinmez ...
Ama geciktigi her gün için benden birşeyler daha koparacak
Geldiginde 'ben'den ne kalacak geriye bilmiyorum
Beni benden alıp giden zamanla hesaplaşır belki
Parçalarımı da ondan toplasın
Benden alabilecegi sadece bir beden,sadece...
Keşkelerimin önüne duvarları da çektim
Suçlu ben degilim ! Pişman da degilim...
Kim bilir belki bir nebze huzur aramaktı suçum
Hayat müebbetle yargıladı bu suçtan
Ve zindanlar oldu mabedim...
Ne olur çıkarın artık !
Korkularım bile dilsiz bu yerde
Gözlerim yine sağanaklarda
Dayanamadıgı her darbe için bir daha yağıyor
Ama sessiz,o da benim gibi sessiz...
Biliyor değiştiremeyeceklerini
Biliyor aldanmaması gerektigini
Durma!
Islat bu bedeni kanlı oklarınla!
Acıları unutmak için yenileri gerek belki...
Acıt! sadece sen acıt!
Sona ulaşana kadar parçala bu bedeni
Bensiz kaldıgı için
Beni benden aldıgı için
Hiç bir zaman ben olamayacağı için
Kus nefretini ve parçala!
Ve sona geldiginde sen; ruh
Ilık ılık es yüzüme
O anlık mutlulugu tattır bir defalık
Ve sonra...
Sonrasını düşünme
Bil ki ben artık huzurluyum!..
(Alıntıdır)
Ngereklinsan
10-27-2007, 19:09
Şiir o kadar tanıdık geliyorki bir yeerden hatırlıyacagim bi türlü aklıma gelmiyor okudugumu hatırlarlıyorum ama nerede okudugumu bilemiyorum. Şairi de hatırlayamadım. bi türlü ama gerçekten güzel ustaca bir şiir paylaşım için teşekkürler.
vBulletin v3.8.4, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.