fatih kısaparmak balon baskılı balon Tacir Yardımcıları / Ticari Mümessil - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Tacir Yardımcıları / Ticari Mümessil


Duygu'Seli~
04-10-2009, 23:58
Tacir, bazen işletmesinin yoğunluk ve genişliği nedeniyle o ticaretini tek başına gerçekleştirme imkanından yoksun kalabilir. Tacir, ticari işletmesini
işletirken, kendisine yardımcı olacak kişilerin yardımına ihtiyaç duyabilir. Bu yardımcılar işçiler, müstahdemler, ticari mümessiller, ticari vekiller,seyyar tüccar memurları, tellal, acente, komisyoncular gibi birçok kişiyi içine alan çok geniş bir alandır.

Dolayısıyla tacir yardımcıları kavramı, esas itibariyle tacire yardımcı olan,tacirin ticaretini gerçekleştirmesinde onun yanında ve onunla birlikte faaliyet gösteren şahılar olarak ifade edilebilir.

Tacir yardımcıları iki guruba ayrılır: Bir kısım tacir yardımcıları tacire bağımlı (idari anlamda da bağımlıdır), tacirin ticari işletmesinin içinde çalışan kişiler olarak karşımıza çıkmaktadır. Tacirin ticari işletmesi içerisinde çalışan bu kişilere bağlı tacir yardımcıları denir. Bunlar tacire bağlı olarak onun talimatı çerçevesinde ve onun nezaret ve denetimi altında çalışırlar.

Bir kısım tacir yardımcıları ise, ticari işletmenin içinde değil, işletmenin dışında, kendilerine ait ayrıca işletmeleri olan; fakat tacire, ticari faaliyetini gerçekleştirmesi hususunda yardımcı olan kişiler olarak karşımıza çıkar. Bunlara da bağlı olmayan tacir yardımcıları denir.

O halde bağlı olma ve bağlı olmama ibareleri kavram olarak ticari işletmenin içinde olup olmama, idari anlamda tacire bağlı olup olmama ve kendisine ait bir başka işletmesinin olup olmaması anlamında kullanılmaktadır.

A) BAĞLI TACİR YARDIMCILARI:

Bağlı tacir yardımcıları kendi içerisinde temsil yetkisi olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayrılır.

Bağlı tacir yardımcılarından temsil yetkisi olmayanlar işçiler ve müstahdemlerdir.

Kendisine temsil yetkisi verilen bağlı tacir yardımcıları 3 tanedir. Bunlar ilki ve en önemlisi ticari mümessildir; ikincisi ticari vekil ve üçüncüsü seyyar tüccar memurudur. Bu üçü TK içerisinde değil, BK m. 449 vd.hükümlerinde düzenlenmiştir.

I. TİCARİ MÜMESSİL:

BK. m.449’un tanımına göre “Ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare
ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekâle imza vazetmek (imza atmak) üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet (yetki) verilen kimsedir.”

Dolayısıyla ticari mümessil ticari işletmeler içinde kalmaktadır. Tanımın içerisinde “müessese sahibi tarafından” denilmektedir; bu da sadece işletme sahibi tarafından atanır gibi bir anlam çıkarsa da,işletmeyi işleten kişi tarafından atanır şeklinde anlamak gerekir. Zira işletme sahibi ile
işletmeyi işleten farklı olabilir. O halde ticari mümessil,işletmeyi işleten kişi tarafından atanan, işletmenin işlerini yönetmek ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekâle imza (yani temsil yetkisi) ile donatılmış kişidir. Ticari mümessil adı üstünde ticari temsilcidir.

Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere ticari mümessil iki yetkiyi kendisinde barındıran bir kişidir: İlki idare yetkisi (işletmenin işlerini idare etmek yetkisi), ikincisi ise işletmeyi dış ilişkilerde temsil ve bu anlamda kendisine imza atma,işletmeyi borçlandırabilme yani işletmeye hak ve borçlar yükleme yetkisidir.

BK.m.449’daki tanımda, ticari mümessilin ticari işletmeler için atanabileceğinden bahsetmektedir; ama son fıkrada da ticari işletmeler dışında kalan işletmelere de ticari mümessilin atanabileceğinden bahsedilmektedir. Yani esnaf işletmeleri için de ticari mümessil atanabilir.

Ticari mümessil atanması noktasında m.449 hiçbir şekil şartı öngörmemiştir. Dolayısıyla açık veya zımni, yazılı veya sözlü olarak atanabilir.

Normalde ticari işletmeyle ilgili olan hususların 15 gün içinde ticaret siciline kaydedilmesi gerekli olup buradaki tescilin fonksiyonu ihbari (açıklayıcı)dır.Aynı şekilde ticari mümessil sıfatının sicile tescili de zorunlu olmakla birlikte ihbaridir. Dolayısıyla sicile tescil edilmeden önce de bu kişi ticari mümessil sıfatını kazanmış olur. Bu yüzden bu kişi tarafından yapılan muameleler atılan imzalar ticari işletme sahibini bağlar. Buna karşılık ticari olmayan işletmelerde yani esnaf işletmelerinde ticari mümessil bu şekilde atanamaz. BK. m.449/3’e göre; diğer nevi (yani ticari olmayan) işletmelerde ticari mümessil tayin edilebilmesi için ticaret siciline tescil gerekir. Dolayısıyla esnaf işletmelerine ticari mümessil atanırken ticaret siciline kaydın öngörülmesi buradaki sicilin fonksiyonunun ihdasi (kurucu) olduğunu gösterir.

Şu halde tekrarlamak gerekirse iki tip işletmeye ticari mümessil atanabilir: ticari işletmeler ve esnaf işletmeleri. Ticari işletmeler için atanırken hiçbir
şekle tabi değildir. Ama esnaf işletmeleri için ticaret siciline kayıt gerekir ve bu kurucudur. Ticari işletmeler içinde kayıt gerekir ama kurucu değil
açıklayıcıdır. Esnaf işletmeleri için ticari mümessil atandığı halde bu durum ticaret siciline kaydedilmediği taktirde kişi henüz ticari mümessil sıfatını kazanmış olmaz; bu kişinin yetkileri genel hükümlere göre (yani BK. m. 32 vd.hükümlerinde düzenlenen temsil hükümlerine göre) belirlenir.

Bu konu çok önemlidir. Zira uygulamada kişiler kendilerini yetkili göstermek suretiyle sözleşmeler, çekler, senetler imzalamakta ve üçüncü kişilerle değişik muameleler yapmaktadırlar. Daha sonra borçların ödenmesi meselesi gündeme geldiğinde, şirket veya ticari işletme,kendisiyle hukuki muamele yapılan kişinin kendilerini temsil yetkisinin olmadığını, yetkili kılmak için hiçbir işlem yapmadıklarını ve dolayısıyla yapılan işlemlerin kendisini bağlamayacağını ileri sürmektedir. Ticari mümessil atama hiçbir şekle tabi değildir, burada önemli olan atamanın zımnen dahi olsa yapıldığının ispatlanmasıdır. Bu da şöyle olabilir: Kendisini yetkili gösterip bu hukuki işlemleri yapan kişi daha önce bu gibi hukuki işlemlere imza atmış (bu gibi hukuki işlemleri yapmış) olup olmadığına ve bu imzaları şirket veya tacirin nasıl karşıladığına bakılır. Eğer şirket veya tacir bu kişinin daha önce yapmış olduğu bu gibi hukuki işlemlerle ilgili yükümlülüklerini veya borçlarını yerine getirmişse, bu demektir ki hukuki işlemler yapan bu kişi zımni olarak ticari mümessilliğe atanmıştır. Zira ticari mümessilliğe atamada herhangi bir şekil şartı yoktur; yazılı veya sözlü, açık veya zımni olabilir. İşte burada zımnen bir atama söz konusudur ve bu nedenle bu kişinin yaptığı hukuki işlemler şirketi veya taciri bağlar.

Dolayısıyla ticari işletmeyle ilgili ticari mümessilin atanıp atanmadığını ticaret
sicilinde değil, somut olayın şartları içerisinde aramak gerekir.

Ticari Mümessilin Atanması:

Kanun, müessesenin sahibi demekte ise de bunu geniş yorumlamak gerekir. İşletmenin sahibi dışında bazı kişiler de atayabilir. Örneğin işletmenin
sahibi bir küçük ise, işletmeyi işleten küçüğün velisi ticari mümessili atayabilir. Bu yüzden “müessese sahibi” ibaresi yerine işleten kişi ibaresini kullanmak daha isabetli olurdu.

Küçüğün veya mahcurun (kısıtlının) vasisinin ticari mümessili atayıp atayamayacağı konusu tartışmalıdır. Kanaatimizce vasi ticari mümessili atayamaz. Çünkü kanun bazı işlemlerin mahcur veya küçük adına yapılmasını yasaklamış (MK.m.449), bazı işlemlerin yapılmasını sulh mahkemesinin iznine
bağlamış (MK.m.462), bazı işlemler için de asliye mahkemesinin de onayını aramıştır (MK.m.463). Ticari mümessil öyle yetkilerle donatılmıştır ki,bu yetkilere vasinin kendisi de sahip değildir. Vasinin kendisinin sahip olmadığı yetkileri, ticari mümessil atamak suretiyle üçüncü şahıslara kullandırmaya çalışması kabul edilmemelidir.

Ticari mümessil tekrar bir ticari mümessil atayamaz. Açıkça yetkilendirilmiş olmadıkça, ticari mümessil yetkilerini kendisi kullanmalıdır. Çünkü temsil yetkisi şahsa bağlı bir yetki olduğu için, bizzat ticari mümessil tarafından kullanılmalı, bir başkasına devredilmemelidir.

Şirketler de ise, ticari mümessili, yetkili organlar atayacaktır: Anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde müdür veya müdürler, kolektif şirketlerde ortaklar (tüm ortakların ittifakıyla), komandit şirketlerde komandite ortaklar (komandite ortakların ittifakıyla) atayacaktır.

Ticari işletmesinin faaliyetlerini yürütmek için kişinin yardımcıya ihtiyacı olsa da onu ticari mümessil atamaya zorlayan hiçbir hüküm yoktur. Yani kişinin ticari mümessil atama ve kullanma zorunluluğu yoktur. Tek istisnası,merkezi yurtdışında bulunan işletmelerin, Türkiye’de şubeleri varsa, bu şubelerin
başında ikametgahı Türkiye’de olan tam yetkili (ehliyetli) bir ticari mümessilin bulunması zorunluluğudur. Tam ehliyetli olmasının gerekip gerekmediği tartışmalı da olsa, bizim katıldığımız görüşe göre tam ehliyetli olması gerekir.

İflasına hükmedilmiş bir şahıs da ticari mümessil olabilir. İflas etmiş olması o kişinin işletme faaliyetlerini yürütme konusunda beceriksiz olduğunu göstermez. Bazen piyasa şartları, bazen değişik olaylar iflasına neden olabilir. Bu yüzden
iflas eden kişinin ticari mümessil olmasına engel yoktur.

Ticari Mümessilin Yetkileri:

BK. m.450’ye göre “Ticari mümessil hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı,müessese sahibi hesabına kambiyo taahhütlerinde bulunmak ve onun namına müessesenin gayesine dahil olan bilimum tasarrufları yapmak salâhiyetini haiz sayılır.”

Ticari mümessil işletme sahibinin bir başka şekli gibidir. Yani işletme sahibi ne yapabiliyor ise,aynısını ticari mümessil de yapabilmektedir. O kadar
ki işletmeyi işleten kişi hesabına (ki bu genellikle sahibidir) kambiyo taahhüdünde bulunmak yetkisiyle de donatılmıştır. Yani ticari mümessil bir
başka kişinin hesabına, onu borçlandıracak şekilde poliçe, çek, bono imzalayabiliyor, o şahsın malvarlığına yönelik tasarrufta bulunabiliyor.
Dolayısıyla önemli bir yetkidir. Bu ticari mümessilin özünde vardır. Bu yetkilerin ayrıca kararlaştırılmasına dahi gerek yoktur. Bu yetkiler ticari mümessil sıfatının kazanılmasıyla birlikte kendiliğinden elde edilir.

Bir çok temsil çeşitleri olabilir, değişik temsilciler söz konusu olabilir. Ama hepsinin yetkileri aynı değildir; ticari mümessilin ayrı bir yeri ve önemi
vardır. Öyle ki kanuna göre işletmenin bütün idari (yönetim) işlemlerini yapabilir. İşletmenin gayesine dahil olan bilimum tasarruflarda bulunabilir (çek, bono, poliçe imzalayabilir). Bu,ticari mümessili diğer temsilcilerden ayırt eden en önemli hususlardan biridir.Ticari mümessilin işletmenin gayesine dahil olan bilimum tasarruflarda bulunabileceğinden bahsettik. Buradaki gaye elbette kâr elde etmek ve işletmeyi yaşatmaktır(işletmenin faaliyetlerine devam etmesini sağlamaktır). İşte ticari mümessil bu gayeye dahil olan olağan veya olağanüstü her şeyi yapabilir:

Alım-satım, borç alıp verme, yeni işletmeler kurma, menkul ve gayrimenkulleri kiralama veya kiraya verme,gayrimenkuller satın alma, personel alma, tahkim, sulh,feragat, yemin, ibra, kabul, red, icra takibi yapma, kefil olma,şube açma, işletme merkezinin bulunduğu yeri değiştirme, genel yetkili ticari vekil atama gibi birçok işlemler yetki kapsamındadır.

Gayeye dahil olmayan şeyleri ise yapamaz. Örneğin,işletmeyi devredemez, tacirin iflasını isteyemez,işletmeyi rehnedemez, işletmenin sona ermesini
sağlayacak işlemler yapamaz vs. Çünkü bunlar gayeye dahil değildir.

Dolayısıyla ticari mümessilin yetkilerinin sınırı veya ölçüsü gayeye dahil olup olmamadır.

Bunun dışında kanuna göre ticari mümessil bazı işlemleri özel yetki verilmeden yapamaz. BK. m.450/2’ye göre “Ticari mümessil, sarih salâhiyet olmadıkça (açıkça yetkilendirilmiş olmadıkça) gayrimenkulleri temlik ve bir hak ile takyit edemez.”

Yani açıkça yetkilendirilmedikçe işletmeye dahil olan gayrimenkulleri satamaz ve üzerinde bir ayni hak tesis edemez. Bunları yapması için özel yetki alması gerekir. Ama gayrimenkulü alması için özel yetkiye gerek yoktur. Yani ticari mümessil özel yetkiye ihtiyacı olmaksızın yeni gayrimenkuller, yeni işletmeler alabilir ve gayrimenkulleri kiraya verebilir. Zira bunlar işletmeyi yaşatma, geliştirme gayesine dahildir.

Gayrimenkullerini satmak, işletmeyi devretmek, işletmeyi tasfiye etmek işletmeyi sona erdirmek gibi işlemler yetki dışıdır. Bunları yapabilmesi için özel
yetki verilmesi gerekir.

Temsil Yetkisinin Sınırlandırılması:

BK. m.451’e göre “Temsil salâhiyeti (yetkisi) bir şubenin işlerine hasrolunabilir./ Tayin olunan şartlar dahilinde diğerleri iştirak etmedikçe, yalnız birinin imzası müesseseyi ilzam etmemek (bağlamamak) birden ziyade kimselere de verilebilir ve buna birlikte temsil denir./ Temsil salâhiyetinde bundan başka tahditler hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı muteber değildir (geçerli değildir).”

Yani temsil yetkisi iki şekilde sınırlandırılabilir: 1) Şube işleriyle
ilgili sınırlandırılabilir, 2) birlikte temsil (birlikte imza)suretiyle sınırlandırılabilir.

Örneğin, ticari mümessil olan (A) Konya şubesinin işleriyle yetkilendirilsin şeklinde kararlaştırma olabilir. Banka şubelerinin müdürleri gibi…

Bu şekilde bir sınırlandırma yapılacaksa,bu sınırlandırmanın geçerli olabilmesi için tescil ve ilan gerekir. Yani iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için tescil ve ilan gerekir (TK.m.39/1). Tescil ve ilandan önce ise, ancak bildikleri ispatlanmak şartıyla (müspet vukuf), üçüncü kişilere karşı bu sınırlamalar iler sürülebilir (TK.m.39/2). İster bir ticari işletme ister bir esnaf işletmesi için atanmış olsun, ticari mümessilin yetkilerinin sınırlandırılması şekle tabidir, yani tescil ve ilan gerekir.Bunun dışında kalan sınırlandırmalar,örneğin konu ve miktar (örneğin 100.000 YTL’ye kadar)itibariyle sınırlandırmalar hüsnüniyet sahibi üçüncü kişilere karşı muteber olmaz. Çünkü bunlar tescil ve ilan edilmemektedir. Bu tür sınırlamalar iç
ilişkidir. Ticari mümessilin uymaması sorumluluğunu doğurur. Eğer üçüncü şahıs ticari mümessilin yetkilerinin sınırlandığını biliyor ise ve buna rağmen onunla sınırı aşan bir işlem yapıyorsa, artık bu işlemin şirket için bağlayıcı olması beklenemez.

Konu ve miktar gibi hususlarda gerçekleştirilen sınırlandırmaların tescil ve ilanı yapılmadığı halde, her nasılsa tescil ve ilan edilmiş olsalar dahi, iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Zira geçersiz olan bu tescil üçüncü kişilerin iyiniyetini bertaraf edemez. Ancak, üçüncü kişiler bu sınırlandırmayı herhangi bir şekilde öğrenmişlerse (müspet vukuf), iyiniyetli oldukları iddia edilemez ve sınırlandırmalar onları da bağlar.

Dolayısıyla şube işleriyle sınırlama ve birlikte imza (birlikte temsil)’de sınırlandırmanın üçüncü kişilere karşı iler sürülebilmesi için tescil ve ilan gerekir. Bu yüzden sicil fonksiyonu burada kurucu ve müspettir. Not: Müspet fonksiyonda, tescili mümkün olan husus tescil edilmişse ve ilan edilmişse, artık hiç kimse, bu kaydın hüküm ifade etmeye başladığı andan itibaren iyiniyet iddiasında bulunamaz.

Bu iki sınırlandırma dışındaki sınırlandırmalar (örneğin konu ve miktar bakımından sınırlandırma) tescil ve ilan edilemez. Fakat herhangi bir şekilde öğrenmiş olan kişilere karşı ileri sürülebilir. Artık burada bu kişilerin müspet vukufları söz konusu olmuştur.Yani aslında üçüncü şahıslara karşı ileri sürülemeyecek bir durum vardır; ama durumu bildikleri (müspet vukufları) ispatlanmak şartıyla, o üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir.


__________________

Duygu'Seli~
04-10-2009, 23:58
Rekabet Yasağı:

BK. m.455 “Rekabet yapmak memnuiyeti (yasağı)”
başlığı altında bu konuda bir düzenleme
getirmiştir. Bu madde sadece ticari işletme ile ilgili
değil, aynı zamanda ticari mümessil için de geçerli bir maddedir. Bu maddeye göre ticari mümessiller işletme sahibinin izni olmaksızın gerek kendi namlarına gerek üçüncü şahıs namına müessesenin yaptığı nevide dahil bir iş yapamazlar. Yani ticari mümessil,müvekkilinin izni olmadan gerek kendi namına gerek üçüncü kişiler namına temsil ettiği işletmenin yaptığı işler nevinden işler yapamaz. Bu
hüküm adi, kollektif, anonim, limited şirketler,
kısacası ticari mümessilliğin yapıldığı tüm işletmelerde geçerlidir. Bu yasak temsil ilişkisi devam ettiği sürece geçerlidir.

Temsil yetkisinin bitmesinden sonrada sözleşmeyle bu yasak sürdürülebilir. Öte yandan açık veya zımni olarak ticari mümessile rekabet yasağına giren konularda işlem yapma izni verilmiş olabilir.
Bu hükmün ikinci fıkrasına göre bu hükmü ihlal edecek tarzda kendi namına veya üçüncü şahıs namına bir takım işler yaparlarsa, işletme sahibi, zarar ve
ziyanın tazminini isteme ve bu cihetle yapılan işleri
kendi hesabına alma hakkını haizdir. Yani, rekabet
yasağına aykırı davranışlarda bulunulması halinde, müvekkil seçimlik imkânlara sahiptir: 1)
Yapılmış olan işlemin (muamelenin) kendi
hesabına yapılmış olmasını veya 2)
Yasaklanmış olan işlemin getirdiği kazancın
(menfaatin) kendisine verilmesini, sözleşme henüz ifa
edilmemişse üçüncü kişiye karşı olan hak ve
taleplerin kendisine geçirilmesini veya 3) Zarar ve ziyanın(müspet zarar) tazmin edilmesini isteyebilir.

Ticari Mümessillik Sıfatının Sona Ermesi:

• Azil: Ticari mümessil her zaman müvekkil tarafından azlonulabilir. Elbette bundan ticari mümessilin bir zararı olursa ticari mümessil bunların tazminini isteyebilir.

• İstifa: Ticari mümessil de her zaman istifa edebilir. Uygun olmayan zamanda istifa etmesi durumunda müvekkil zarara uğrarsa, müvekkil zararın tazmini talep edebilir.

Azil veya istifa ile temsil yetkisi sona erdiğinde, keyfiyet ticaret siciline tescil ve ilan edilir. Burada sicilin fonksiyonu ihdasidir (kurucudur). Yani temsil yetkisi ancak tescilden itibaren sona erer (BK.m.452/1) ve ilandan itibaren üçüncü kişilere
karşı hüküm ifade eder (TK.m.39/1). Aksi halde iyiniyetli üçüncü kişilerin ticari mümessil ile yaptıkları
işlemeler ticari işletme sahibini bağlar.

• Ticari mümessilin ölümü: Ticari mümessilin ölümü bu yetkiyi sona erdirir. İşletme sahibinin ölümü bu yetkiyi sona erdirmez.

• İşletmenin devri: İşletmenin devredilmesi
durumunda da ticari mümessillik sıfatı sona erer. Zira ticari mümessillik şahsi güvene dayanan bir münasebettir.İşletme devredilmişse yeni sahip bu ticari mümessille çalışmak zorunda değildir. Buna
karşılık işletme sona erip tasfiyeye girmişse, ticari mümessillik sıfatı ortadan kalkmaz.

Yani tasfiye ticari mümessillik sıfatını sona
erdirmez. İşletmenin devri ile ticari mümessilliğin
sona ermesi durumu da ticaret siciline tescil ve ilan gerektirir.

• İflas: İşletme iflas ederse, zaten her şey iflas
masasına geçer ve artık ticari mümessilin yapabileceği bir faaliyet kalmaz. Yani iflas masasına dahil olan ticari işletmeyi artık temsil edecek bir durum
kalmamaktadır. Mallar üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi de ortadan kalkacağı için ticari mümessillik sıfatı da sona erer. Fakat ticari mümessil aynı zamanda tacir ise ve iflas ederse, ticari mümessillik sıfatı sona ermez ve görev yapmaya devam eder.

• Ticari mümessilin fiil ehliyetinin sınırlandırılması veya yitirilmesi: Ticari mümessilin ehliyetinin sınırlandırılması halinde ticari mümessillik sıfatı sona erer. Zira ancak tam ehliyetli kişilerin ticari mümessil olabilir. Bu durumun da tescil ve ilan edilmesi gerekir. Aksi halde sona eren temsil yetkisi
iyiniyetli üçüncü şahıslara karşı devam ediyor
sayılır (BK.m.452/2).

Bunların dışında; işletme sahibinin ehliyetinin sınırlandırılması veya kaybedilmesi, işletme sahibinin ölmesi, işletmenin sona erdirilmesi ve tasfiyesi, ticari mümessilin iflas etmesi (yani ticari mümessil aynı zamanda tacir ise ve iflas etmişse) ticari mümessillik sıfatını sona erdirmez.

Kısaltmalar:

TK:Türk Ticaret Kanunu
BK:Borçlar Kanunu