Aziz ÜSTEL "‘Devlet Sırrı’ başka, ‘Asker Sırrı’ başka " - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**Ertuğrul ÖZGÜL** · 01-06-2010, 21:45

Eğer Kozmik Odada bulunan evrak vesaire Devlet Sırrı kapsamına giriyorsa, Anayasa’da yazılı haklar ve sorumluluklar çerçevesinde yetkili kişilerin bu evrak, dosya her neyse, görebilmesi gerekir. Yok eğer salt ‘askerler’ görebilecekse, bu ‘devlet sırrı’ değil, ‘asker sırrı’ olur.

Bakınız, Anayasaya göre (Madde 138) Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Hiçbir organ, makam, merci ve kişi yargı yetkisi kullanılmasında mahkeme ve hakimlere talimat veremez; genelge gönderenez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.

Efendim,
117. Madde gereği Başbakan’a karşı sorumlu olan Genel Kurmay Başkanlığı, Kuvvet Komutanları, TC Devleti için hazırladığı bilgi, belge ve raporları

“bizden başkası göremez” dediği zaman, Anayasa suçu işlemiş olur!
Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Her kurum kendi yetki ve sorumlulukları içinde hareket edebilir. Devlet demek, sadece ve sadece ORDU demek değildir. Devleti oluşturan kurumlar, Anayasa ile belirlenmiş, yetki ve sorumlulukları kocaman kocaman yazılmıştır. Devlet sırrını, elbette, bu işlerden, dolaylı sorumlu olanlar görebilirler.

Göremeyecekleri belgelerin sorumluluğunu Anayasa niye
onlara versin ki

o zaman?! Yani hakimlere?!

Bakınız, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, ordu, yaptıklarından dolayı devlete karşı hesap vermez zırhını sırtına geçiremez. Cumhurbaşkanı da, Başbakan da, hakim de, savcı da asker de yaptıklarının hesabını bağımsız yargı önünde vermekle yükümlüdür. Ordunun bir ayrıcalığı olamaz!

Hukuk ve mantık

Mantık ve hukuk dersinden geçemeyen öğrenci, profesörün odasına gitmiş:

“Hocam siz hukuk ve mantık konusunu gerçekten biliyor musunuz?” Profesör kaşlarını çatmış: “Bilmesem koskoca profesör olur muyum?!” Bunun üzerine öğrenci,” o zaman size bi soru soracağım. Doğru cevap verirseniz, notuma itiraz etmeyeceğim. Ama bilemezseniz dersinizden karne notu olarak 10 istiyorum.”

Hocası: “Sor bakalım sorunu” demiş.

Ve öğrenci sormuş: “Yasal olan ama mantıklı olmayan; mantıklı olan ama yasal olmayan ve hem mantıksız hem de yasal olmayan şey nedir?” Profesör düşünmüş, düşünmüş. Sonunda cevabı verememiş:

“Tamam kazandın. Karne

notun 10. Neydi sorunun

cevabı?”

Öğrenci gülümsemiş:

“Efendim siz 68 yaşındasınız. Eşiniz 28 yaşında. Bu, yasal ama mantıklı değil! Eşinizin 21 yaşında bir sevgilisi var, mantıklı ama yasal değil!

Ve de eşinizin sevgilisi olan gencin sizin dersinizden geçmemesi gerekirken siz şimdi kalktınız 10 verdiniz ona,

yani bana!

Ee, bu da hem mantıksız hem de yasal değil!

(Yılmaz Bey’e teşekkürlerimle)

CHP’Lİ SEÇMENİN KABUSU, BAYKAL’IN BAŞBAKANLIĞI

Selçuk Üniversitesi’nde, uzun bi çalışma sonucunda yapılan ankete göre, AK Parti birinci sırada, ardından MHP ve CHP geliyor. Oy oranları önemli değil.

Asıl önemli olan yüzde 20 dolaylarında oy alan CHP’nin Başbakan tercihi.

CHP’ye oy vereceğini söyleyen bu kişilerin sadece yüzde 14’ü Baykal’ı Başbakan olarak görmek istiyor.

Anketin bir başka ilginç sonucuysa şu, Profesör Dr. Orhan Gökçe’ye göre: “CHP toplumun gündemini, kendi gündemi yapmıyor. AK Partinin belirlediği gündeme karşı savunma yapıyor sadece.”

Aslında CHP, silkinip kendine gelmedikçe, yaş ortalaması yetmişi devirmiş “akil” adamlarından kurtulmadıkça ve de Genel Başkanlık koltuğuna, ebedi ve ezeli ana muhalefet başkanlığını kendine yaşam biçimi olarak seçmiş, Deniz Baykal evine dönmedikçe, CHP seçmeni güneş yemiş kardan adam örneği, erir de erir!

Ayna, arada bir aynaya baksana

Emine Ayna’nın söylediği hiç bi söze katılmam mümkün değil. Ama söylediklerini söyleyebilme özgürlüğünü de sonuna değin savunurum.

Yalnız, Emine Ayna, arada bi gerçekten ayna önüne geçip söylediklerini tekrarlasa, görüntüsünden ürkecektir eminim. Gözlerini kısıyor, ağzından nefret ve kinden başka hiç bi sözcük çıkmıyor, suçu, ya Başbakan’a ya da damdaki kemancıya atıyor.

Ha tabii, bi de varsa yoksa, “Sayın” Öcalan.

Bakınız Emine Hanım, Öcalan’la, Kolombiya’nın en büyük kokain kaçakçısı Escobar arasında hiç bi fark yok. O da Kali Bölgesindeki, Kolombiya’lı yerlilerin haklarını savunuyorum ayağına, dünyaya kokain belasını bulaştırdı, ve beyaz zehir ticaretiyle bir gerila ordusu besledi yıllar boyu. Dünyanın hiç bir ülkesinde, hiçbir hükümet, bir terör örgütünü muhatap alıp masaya oturmaz. Hele bu ülke, Türkiye gibi, çok uzun ve sağlam bir devlet geleneğinden geliyorsa. Sizi, yani DTP’yi, muhattap alır; her sorunu, enine boyuna tartışabilirdi.

Bakınız, devlet hükümet demek değildir. Siz bu basit gerçeği dahi bilmiyorsunuz. Devletin bütün kurumlarıyla gönülden sizin “PKK’yı muhattap alın” saçmalığına katılması gerek. Ama devlet, bütün kurumlarıyla, DTP’yi, eğer “Sayın Öcalan”ı diline pelesenki etmeseydi muhatap alırdı.

AK Parti için “GDO’lu ürünlere benziyor. Vitrinden bakıyorsun harika, yiyorsun kanser oluyorsun!” buyurmuşunuz, Özlem Çelik’le yaptığınız söyleşide. Saçma sapan bi benzetme ya, bir an için, doğru olduğunu kabul edelim. Bugün kanserin, hele erken teşhis konursa, tedavisi var. Ameliyat, radyo terapi, kemoterapi... Ama PKK’yı yerseniz tedavisi yok. Anında dünya değiştirirsiniz!

PKK siyaset içinde yer falan almak istemiyor. Önce uyuşturucu kaçakcısı Öcalan’ın serbest bırakılmasını, sonra da, Hindistan’daki İngiliz Genel Vali’leri örneği, Güneydoğu Genel Valisi koltuğuna oturtmak istiyor. Ha tabi Güneydoğu, özerk bölge olacak; iç işlerinde bağımsız, dışişlerinde, o da gerek görürse, Ankara’ya danışacak! İşte, PKK’nın siyaset dediği! Bu zırvalara kim kulak asar Emine Hanım; sen kendin inanıyor musun bunun kabul göreceğine?

01-06-2010, 21:45	#1
Kullanıcı Adı Ertuğrul ÖZGÜL	Aziz ÜSTEL "‘Devlet Sırrı’ başka, ‘Asker Sırrı’ başka " Eğer Kozmik Odada bulunan evrak vesaire Devlet Sırrı kapsamına giriyorsa, Anayasa’da yazılı haklar ve sorumluluklar çerçevesinde yetkili kişilerin bu evrak, dosya her neyse, görebilmesi gerekir. Yok eğer salt ‘askerler’ görebilecekse, bu ‘devlet sırrı’ değil, ‘asker sırrı’ olur. Bakınız, Anayasaya göre (Madde 138) Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Hiçbir organ, makam, merci ve kişi yargı yetkisi kullanılmasında mahkeme ve hakimlere talimat veremez; genelge gönderenez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Efendim, 117. Madde gereği Başbakan’a karşı sorumlu olan Genel Kurmay Başkanlığı, Kuvvet Komutanları, TC Devleti için hazırladığı bilgi, belge ve raporları “bizden başkası göremez” dediği zaman, Anayasa suçu işlemiş olur! Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Her kurum kendi yetki ve sorumlulukları içinde hareket edebilir. Devlet demek, sadece ve sadece ORDU demek değildir. Devleti oluşturan kurumlar, Anayasa ile belirlenmiş, yetki ve sorumlulukları kocaman kocaman yazılmıştır. Devlet sırrını, elbette, bu işlerden, dolaylı sorumlu olanlar görebilirler. Göremeyecekleri belgelerin sorumluluğunu Anayasa niye onlara versin ki o zaman?! Yani hakimlere?! Bakınız, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, ordu, yaptıklarından dolayı devlete karşı hesap vermez zırhını sırtına geçiremez. Cumhurbaşkanı da, Başbakan da, hakim de, savcı da asker de yaptıklarının hesabını bağımsız yargı önünde vermekle yükümlüdür. Ordunun bir ayrıcalığı olamaz! Hukuk ve mantık Mantık ve hukuk dersinden geçemeyen öğrenci, profesörün odasına gitmiş: “Hocam siz hukuk ve mantık konusunu gerçekten biliyor musunuz?” Profesör kaşlarını çatmış: “Bilmesem koskoca profesör olur muyum?!” Bunun üzerine öğrenci,” o zaman size bi soru soracağım. Doğru cevap verirseniz, notuma itiraz etmeyeceğim. Ama bilemezseniz dersinizden karne notu olarak 10 istiyorum.” Hocası: “Sor bakalım sorunu” demiş. Ve öğrenci sormuş: “Yasal olan ama mantıklı olmayan; mantıklı olan ama yasal olmayan ve hem mantıksız hem de yasal olmayan şey nedir?” Profesör düşünmüş, düşünmüş. Sonunda cevabı verememiş: “Tamam kazandın. Karne notun 10. Neydi sorunun cevabı?” Öğrenci gülümsemiş: “Efendim siz 68 yaşındasınız. Eşiniz 28 yaşında. Bu, yasal ama mantıklı değil! Eşinizin 21 yaşında bir sevgilisi var, mantıklı ama yasal değil! Ve de eşinizin sevgilisi olan gencin sizin dersinizden geçmemesi gerekirken siz şimdi kalktınız 10 verdiniz ona, yani bana! Ee, bu da hem mantıksız hem de yasal değil! (Yılmaz Bey’e teşekkürlerimle) CHP’Lİ SEÇMENİN KABUSU, BAYKAL’IN BAŞBAKANLIĞI Selçuk Üniversitesi’nde, uzun bi çalışma sonucunda yapılan ankete göre, AK Parti birinci sırada, ardından MHP ve CHP geliyor. Oy oranları önemli değil. Asıl önemli olan yüzde 20 dolaylarında oy alan CHP’nin Başbakan tercihi. CHP’ye oy vereceğini söyleyen bu kişilerin sadece yüzde 14’ü Baykal’ı Başbakan olarak görmek istiyor. Anketin bir başka ilginç sonucuysa şu, Profesör Dr. Orhan Gökçe’ye göre: “CHP toplumun gündemini, kendi gündemi yapmıyor. AK Partinin belirlediği gündeme karşı savunma yapıyor sadece.” Aslında CHP, silkinip kendine gelmedikçe, yaş ortalaması yetmişi devirmiş “akil” adamlarından kurtulmadıkça ve de Genel Başkanlık koltuğuna, ebedi ve ezeli ana muhalefet başkanlığını kendine yaşam biçimi olarak seçmiş, Deniz Baykal evine dönmedikçe, CHP seçmeni güneş yemiş kardan adam örneği, erir de erir! Ayna, arada bir aynaya baksana Emine Ayna’nın söylediği hiç bi söze katılmam mümkün değil. Ama söylediklerini söyleyebilme özgürlüğünü de sonuna değin savunurum. Yalnız, Emine Ayna, arada bi gerçekten ayna önüne geçip söylediklerini tekrarlasa, görüntüsünden ürkecektir eminim. Gözlerini kısıyor, ağzından nefret ve kinden başka hiç bi sözcük çıkmıyor, suçu, ya Başbakan’a ya da damdaki kemancıya atıyor. Ha tabii, bi de varsa yoksa, “Sayın” Öcalan. Bakınız Emine Hanım, Öcalan’la, Kolombiya’nın en büyük kokain kaçakçısı Escobar arasında hiç bi fark yok. O da Kali Bölgesindeki, Kolombiya’lı yerlilerin haklarını savunuyorum ayağına, dünyaya kokain belasını bulaştırdı, ve beyaz zehir ticaretiyle bir gerila ordusu besledi yıllar boyu. Dünyanın hiç bir ülkesinde, hiçbir hükümet, bir terör örgütünü muhatap alıp masaya oturmaz. Hele bu ülke, Türkiye gibi, çok uzun ve sağlam bir devlet geleneğinden geliyorsa. Sizi, yani DTP’yi, muhattap alır; her sorunu, enine boyuna tartışabilirdi. Bakınız, devlet hükümet demek değildir. Siz bu basit gerçeği dahi bilmiyorsunuz. Devletin bütün kurumlarıyla gönülden sizin “PKK’yı muhattap alın” saçmalığına katılması gerek. Ama devlet, bütün kurumlarıyla, DTP’yi, eğer “Sayın Öcalan”ı diline pelesenki etmeseydi muhatap alırdı. AK Parti için “GDO’lu ürünlere benziyor. Vitrinden bakıyorsun harika, yiyorsun kanser oluyorsun!” buyurmuşunuz, Özlem Çelik’le yaptığınız söyleşide. Saçma sapan bi benzetme ya, bir an için, doğru olduğunu kabul edelim. Bugün kanserin, hele erken teşhis konursa, tedavisi var. Ameliyat, radyo terapi, kemoterapi... Ama PKK’yı yerseniz tedavisi yok. Anında dünya değiştirirsiniz! PKK siyaset içinde yer falan almak istemiyor. Önce uyuşturucu kaçakcısı Öcalan’ın serbest bırakılmasını, sonra da, Hindistan’daki İngiliz Genel Vali’leri örneği, Güneydoğu Genel Valisi koltuğuna oturtmak istiyor. Ha tabi Güneydoğu, özerk bölge olacak; iç işlerinde bağımsız, dışişlerinde, o da gerek görürse, Ankara’ya danışacak! İşte, PKK’nın siyaset dediği! Bu zırvalara kim kulak asar Emine Hanım; sen kendin inanıyor musun bunun kabul göreceğine?

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)