Başbuğ mu, Dalan mı? Mehmet METİNER - Star - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**Necip Fazıl** · 05-03-2009, 05:47

Hangisinin verdiği bilgi doğru, kime inanmalıyız? Dalan, çok sayıda silah ve mühimmatın çıktığı İstek Vakfı’na ait araziye askerin izni olmadan girilemediğini söyledi. Hatta daha ileri giderek ‘İsterseniz sivil olarak girin, oradan cesediniz çıkıyor mu çıkmıyor mu?’ mealinde sözler de söyledi.

Org. Başbuğ ise bu iddiayı, ‘O araziye Türk vatandaşı olan herkes girebilir’ sözleriyle yalanladı ve ekledi: ‘Hatta Savunma Bakanlığından izin alınabilirse oraya bina vs bile yapılabilir.’

Başbuğ’un bu açıklamasına Dalan veya İstek Vakfı yöneticilerinden henüz bir yanıt gelmedi. Ama Poyrazköy muhtarı, askeri yasak bölge kapsamında olduğu için kendisinin bile o araziye giremediğini açıkladı. (Bkz. Vakit Gazetesi, 1 Mayıs 2009)

Geçen Perşembe Kanal D’de katıldığım 32. Gün programında Ergenekon davasının avukatlarından biri ilginç ve düşündürücü bir beyanda bulundu: ‘Oraya izinsiz girilip girilmeyeceğini öğrenmek isteyenler buyursunlar gitsinler.’

Bu laf üzerine doğrusu hem şaşırdım, hem de üzüldüm.

Kendisine şaşkınlık ve üzüntüyle karışık şu yanıtı verdim:

‘Peki bu durumda Genelkurmay Başkanının açıklamasını nereye oturtacağız?’

Sonra kendi kendime düşündüm:

Ya birileri sahiden denemek kastıyla oraya gider de askerler tarafından ‘yasak, giremezsin!’ komutuyla geri gönderilirse , o zaman Genelkurmay Başkanının ve onu inançla savunan bendeniz gibi insanların hali nice olur?

İçimdeki ses, ‘Genelkurmay Başkanının söyledikleri doğru!’ dese bile, ‘Ya aksi çıkarsa, ya birileri Genelkurmay Başkanını yanlış bilgilendirmişse!’ diye bastıran öteki ses karşısında, ne yalan söyleyeyim, afalladığımı söylemeliyim.

* * *

İçime bir kurt düştü.

Aklıma üşüşen soruları kovamıyorum bir türlü.

Yanıt bulamadıkça da rahatsızlığım artıyor.

Kendi adıma Genelkurmay Başkanının doğru söylemiş olduğuna inanıyor olsam bile aklıma üşüşen istifhamları def edemediğim için işbu yazıyı yazma gereği duydum.

Kandırılmışlık duygusunun beni esir almasına izin vermemek adına bu satırları kaleme alıyorum.

Gerçek ortaya çıksın diye.

Kim gerçeği toprağın altına gömmeye çalışıyorsa apaçık ortaya çıksın diye.

* * *

Düşünüyorum durmadan...

Genelkurmay Başkanının söylediği doğruysa eğer, bu durumda Dalan ve İstek Vakfı yöneticileri sadece Türkiye toplumunu kasten yanıltmış olmakla kalmayacaklar, aynı zamanda çıkan silah ve mühimmatın askeriyeye ait olduğu imasını oluşturarak orduyu da töhmet altında bırakma suçunu işlemiş sayılacaklar...

Org. Başbuğ’un ifadelerinin doğru çıkmaması halinde de gene ordu ciddi bir biçimde zan altında kalmış olacaktır. Dahası, Genelkurmay Başkanı tüm inandırıcılığını yitirmiş olacaktır.

Soru üstüne soru...

Dalan’ın dediği doğruysa şayet, o zaman iki rahatsız edici ihtimal veya seçenek kamuoyunda tartışılır durur: 1. Silah ve mühimmat ordu menşelidir, 2. Oradaki yetkili kimi görevlilerin izni ve onayıyla o cephanelik oraya gömülmüştür. Veya gömülmesine göz yumulmuştur.

Org. Başbuğ’un dedikleri doğruysa şayet, o takdirde de izinsiz oraya giren her hangi birileri tarafından o silah ve mühimmatın pekala oraya yerleştirilmiş olabileceği ihtimali ortaya çıkar ki, işin içinden çıkmak hayli zorlaşır.

Sonuçta, hem ikinci dereceden askeri yasak bölge olması, hem de SAT komandolarının eğitim merkezine yakın olması dolayısıyla o silah ve mühimmatın sıradan sivil vatandaşlar tarafından götürülüp oraya rahatlıkla gömülmesi de pek inandırıcı gelmiyor. Buna cesaret edebilecek sivillerin başka bir gücü ve bağlantıları olmalı değil mi?

Dedim ya, akla gelen sorular her bakımdan rahatsız edici.

Tam da Genelkurmay Başkanının açıklamalarına inanıp rahatlamışken olacak şey mi bu?

* * *

Galiba işin doğrusunu öğrenmenin bir yolu var:

O araziyi bizzat ziyarete gitmek.

O zaman akla kara ortaya çıkar.

Ey gazeteci milleti, ne güne duruyorsunuz? Kimliklerinizi saklayıp vatandaş gibi oraya gitmeyi denemelisiniz.

Ayrıca ortaya çıkan bu yeni durum karşısında Genelkurmay Başkanlığının da, İstek Vakfı yöneticilerinin de hepimize bir açıklama borcu var.

Kendi adıma bekliyorum.

05-03-2009, 05:47	#1
Kullanıcı Adı Necip Fazıl	Başbuğ mu, Dalan mı? Mehmet METİNER - Star Hangisinin verdiği bilgi doğru, kime inanmalıyız? Dalan, çok sayıda silah ve mühimmatın çıktığı İstek Vakfı’na ait araziye askerin izni olmadan girilemediğini söyledi. Hatta daha ileri giderek ‘İsterseniz sivil olarak girin, oradan cesediniz çıkıyor mu çıkmıyor mu?’ mealinde sözler de söyledi. Org. Başbuğ ise bu iddiayı, ‘O araziye Türk vatandaşı olan herkes girebilir’ sözleriyle yalanladı ve ekledi: ‘Hatta Savunma Bakanlığından izin alınabilirse oraya bina vs bile yapılabilir.’ Başbuğ’un bu açıklamasına Dalan veya İstek Vakfı yöneticilerinden henüz bir yanıt gelmedi. Ama Poyrazköy muhtarı, askeri yasak bölge kapsamında olduğu için kendisinin bile o araziye giremediğini açıkladı. (Bkz. Vakit Gazetesi, 1 Mayıs 2009) Geçen Perşembe Kanal D’de katıldığım 32. Gün programında Ergenekon davasının avukatlarından biri ilginç ve düşündürücü bir beyanda bulundu: ‘Oraya izinsiz girilip girilmeyeceğini öğrenmek isteyenler buyursunlar gitsinler.’ Bu laf üzerine doğrusu hem şaşırdım, hem de üzüldüm. Kendisine şaşkınlık ve üzüntüyle karışık şu yanıtı verdim: ‘Peki bu durumda Genelkurmay Başkanının açıklamasını nereye oturtacağız?’ Sonra kendi kendime düşündüm: Ya birileri sahiden denemek kastıyla oraya gider de askerler tarafından ‘yasak, giremezsin!’ komutuyla geri gönderilirse , o zaman Genelkurmay Başkanının ve onu inançla savunan bendeniz gibi insanların hali nice olur? İçimdeki ses, ‘Genelkurmay Başkanının söyledikleri doğru!’ dese bile, ‘Ya aksi çıkarsa, ya birileri Genelkurmay Başkanını yanlış bilgilendirmişse!’ diye bastıran öteki ses karşısında, ne yalan söyleyeyim, afalladığımı söylemeliyim. * * * İçime bir kurt düştü. Aklıma üşüşen soruları kovamıyorum bir türlü. Yanıt bulamadıkça da rahatsızlığım artıyor. Kendi adıma Genelkurmay Başkanının doğru söylemiş olduğuna inanıyor olsam bile aklıma üşüşen istifhamları def edemediğim için işbu yazıyı yazma gereği duydum. Kandırılmışlık duygusunun beni esir almasına izin vermemek adına bu satırları kaleme alıyorum. Gerçek ortaya çıksın diye. Kim gerçeği toprağın altına gömmeye çalışıyorsa apaçık ortaya çıksın diye. * * * Düşünüyorum durmadan... Genelkurmay Başkanının söylediği doğruysa eğer, bu durumda Dalan ve İstek Vakfı yöneticileri sadece Türkiye toplumunu kasten yanıltmış olmakla kalmayacaklar, aynı zamanda çıkan silah ve mühimmatın askeriyeye ait olduğu imasını oluşturarak orduyu da töhmet altında bırakma suçunu işlemiş sayılacaklar... Org. Başbuğ’un ifadelerinin doğru çıkmaması halinde de gene ordu ciddi bir biçimde zan altında kalmış olacaktır. Dahası, Genelkurmay Başkanı tüm inandırıcılığını yitirmiş olacaktır. Soru üstüne soru... Dalan’ın dediği doğruysa şayet, o zaman iki rahatsız edici ihtimal veya seçenek kamuoyunda tartışılır durur: 1. Silah ve mühimmat ordu menşelidir, 2. Oradaki yetkili kimi görevlilerin izni ve onayıyla o cephanelik oraya gömülmüştür. Veya gömülmesine göz yumulmuştur. Org. Başbuğ’un dedikleri doğruysa şayet, o takdirde de izinsiz oraya giren her hangi birileri tarafından o silah ve mühimmatın pekala oraya yerleştirilmiş olabileceği ihtimali ortaya çıkar ki, işin içinden çıkmak hayli zorlaşır. Sonuçta, hem ikinci dereceden askeri yasak bölge olması, hem de SAT komandolarının eğitim merkezine yakın olması dolayısıyla o silah ve mühimmatın sıradan sivil vatandaşlar tarafından götürülüp oraya rahatlıkla gömülmesi de pek inandırıcı gelmiyor. Buna cesaret edebilecek sivillerin başka bir gücü ve bağlantıları olmalı değil mi? Dedim ya, akla gelen sorular her bakımdan rahatsız edici. Tam da Genelkurmay Başkanının açıklamalarına inanıp rahatlamışken olacak şey mi bu? * * * Galiba işin doğrusunu öğrenmenin bir yolu var: O araziyi bizzat ziyarete gitmek. O zaman akla kara ortaya çıkar. Ey gazeteci milleti, ne güne duruyorsunuz? Kimliklerinizi saklayıp vatandaş gibi oraya gitmeyi denemelisiniz. Ayrıca ortaya çıkan bu yeni durum karşısında Genelkurmay Başkanlığının da, İstek Vakfı yöneticilerinin de hepimize bir açıklama borcu var. Kendi adıma bekliyorum.

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)