![]() |
#1 |
![]() Bağlamanın teline vuruyor usta, ben notadan anlamayan bir soluk alıp başlıyorum.
“Telli turnam selam götür sevgilimin diyarına” sonra tekrarlıyorum, sonra dudaklarım devam ediyor türküye ben türkünün orasında kalıyorum. Selam götürülecek bir yârim yok boşuna zahmet turnalara. Hem ben hiç turna görmedim ki ben güvercinleri severim ayrıca götürülecek bir selam varsa yüreğimle gönderirim turnaları karıştırmayalım bir konuya. Evet, yandım ama kimseye tavsiye değil ki acılarım ne de ibret. Onlar benim asil yavrularım. Her bir acıma, doğanın turnalara dikkat ettiği kadar dikkat ediyorum, fazla değil. Öğreniyorlar türkülerle tazelenmeyi. Acılı bir sevdalının türküsüdür bu, benim ise sadece bir avuç acım var sevdam değil. Avuçlarım acıyor yüreğim değil. Yazdığım her deneme denenmiş bir ilişkiye sanılıyor ama doğru değil. Bu türkü telli turnalı benim ne telim var ne turnam. Üzerime alınmıyorum fakat içli bir türkü. içli içli, söyletiyor insanı . İnsanlar… İbret alıyoruz sanıyorlar, acılı aşklardan kaçarız sanıyorlar. “Benimki de böyle bitecek aman seni seviyorum u ziyan etmeyeyim” deriz sanıyorlar. Yürekleri boy sırasına dizip öyle eşleşiriz sanıyorlar ama yanıyorlar. Yürekliyiz işte cahiliz ve cesuruz. Severiz de ölürüz de uğruna yeni yetme fedailer gibi öldürürüz de. Kana dayanamayanlarda çıkar aramızda arkasında ona dayanan oluruz. Bizler cahiliz cesuruz ve seviyoruz. Böyle sever bu türküyü içkili ve içli söyleyen bir arkadaşımız. Ve biz bir sevda arkadaşımıza yoldaş olacak kadar türküdaşız. O yüzden bu notasız faciaya ya tahammül. Yoksa aramızdan daha güzel söyleyenlerde var tabi ama hepsi yanmış. Türküye başladılar mı gözyaşıyla söneceklerini sanıyorlar. Susuyorlar, yanıyorlar gariptir turnalara ümit bağlıyorlar. Sevda zor iş eyvallah yanmadık belki onlar kadar ama sıcaklığını gördük. Gönlümüzde hasret yazısı olmadı hiç, kazmayı tutmakta beceriksiziz. Biz bu türküye hep hasret kalacağız anlaşılan. Hasret hep sevdalılara kalacak ve yanacak birleri hep alev alev… Bir bağlamanın özenli sesiyle başlıyor türkü, yanmayan birlinin içli söylemeye çalışmasıyla devam ediyor ve bir yangın yerinde son buluyor. Sonra türkü bitiyor alev azalıyor. Ucu yanmış mektuplar işte orda duruyor. Bir asker nöbet yerinde çökmüş, kadim bir koğuş arkadaşından aldığı sigarayı yakıyor. Dudağının bir kenarında ödünç, ağır bir sigara diğer kenarında turnalardan, mezarlardan uzun, hasretlerden ibaret bir türkü... Bir doğubeyazıdlı, inşaatın bir köşesinde arkadaşların ırak, paketi saklayarak içmeye çalışıyor çoktan bükülmüş sigarasını. Dudağının bir kenarında keder, küfürlenmiş yoksulluk, çürümüş sevdadan yana yokluk diğer yanında yârinden kalan bu türkü. Bilmesi gereken her kez bilmekte bu türküyü. Turnaların habersiz olduğundan eminim ama onlarda bilselerdi eğer, bu türkü hatırına sevdalıların üzerinde uçardı galiba. Kusura bakma usta söyleyemedim bu türküyü hakkınca ama sana söz bende yanacağım bir sevda uğruna…alintı
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|