AK Gençliğin Buluşma Noktası
Sağlık Sağlığımızla ilgili bütün paylaşımlar bu bölümümüzde.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-27-2008, 21:23   #11
Kullanıcı Adı
bafrali_mehmet
Standart ====BESİNLERİN SAĞLIĞIMIZDAKİ YERİ====
I-İ-K-L(DEVAMI)

Kereviz ve Özellikleri

Kimimize hoş gelen, kimimizin nahoş bulduğu kokusu nedeniyle sevilen ya da nefret edilen Kereviz adlı kış sebzesi, Maydanozgiller'dendir. Anayurdu Akdeniz havzası ile Kafkasya olan yabani kereviz adlı bitkinin ayıklanması ve ıslahıyla kültüre alınmıştır. 30-100 cm. boylanabilen, her bölümü keskin kokulu ve ikiyıllık otsu bitki olan kerevizin kökü ve/veya yaprakları sebze olarak tüketilmektedir.

Bitkinin ilk yılında yumrusu (kökgövdesi) gelişir. İkinci yılında sapları gelişip çiçek açar ve tohum verir. Kerevizin yumru kökü gelişkin olanlarına kök kereviz, çok parçalı ve sapı oluklu yaprakları olanlarına yaprak ya da sap kereviz adı verilir. Kereviz, kişilerin yeğlemesine göre, bu kök ve/veya yapraklarının sadeyağlı ya da zeytinyağlı yemekleri yapılarak tüketilir. Batı ülkelerinde sap kerevizin yaprakları salatalara bolca katılır.

Bitkinin körpe yaprakları, güneşsiz ve havadar bir yerde kurutularak havanda ezilip toz haline getirilir ve bazı yiyeceklere, çeşni vermesi için serpilir. Bitkinin tohumları da kurutulup ezilerek kereviz tuzu olarak bazı yiyeceklere katılır. Tuzsuz rejimlerde sofra tuzu yerine kullanılır.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. sap ya da yaprak kerevizin besin değerleri şöyledir: 17 kalori; 0,9 gr. protein; 3,9 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,6 gr. lif; 29 mgr. fosfor; 39 mgr. kalsiyum; 0,3 mgr. demir; 126 mgr. sodyum; 341 mgr. potasyum: 240 IU A vitamini; 0,03 mgr. B1 vitamini; 0,03 mgr. B2 vitamini; 0.3 mgr. B3 vitamini: 0,06 mgr. B6 vitamini; 8 mcgr. folik asit; 9 mgr. C vitamini ve 0,5 mgr. E vitamini.

100 gr. kök kerevizin yukarıdakilerden farklı besin değerleri şunlardır: 40 kalori; 1,8 gr. protein; 8,5 gr. karbonhidrat; 100 mgr. sodyum ve 300 mgr. potasyum.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan önemli besin değerlerinin yanı sıra, kerevizin sağlığımıza yararlı etkileri bitkiyi şifalı (tıbbi) otlardan saydıracak kadar çoktur. Bunları da şöyle özetleyebiliriz:

o Güçlü bir idrar söktürücüdür: içerdiği apiol adlı maddeyle idrar yollarını ve kanı temizler. Bedende şikâyetlere neden olan bazı durumlara (sözgelişi, eklemlerdeki gut hastalığı gibi) iyi gelir.

o Sinirleri yatıştırıcı etkisi vardır. Aşırı sinirlilik durumunu yok eder.

o Bedene yararlı diğer etkileri de şunlardır: Uyarıcıdır. Bedeni güçlendirici toniktir. Gaz söktürücüdür. iştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.

o Çok eski çağlardan beri, kerevizin cinsel gücü artırıcı (afrodizyak) etkileri bulunduğu ileri sürülegelmiştir.

Bu etkileri sağlamak üzere, kereviz, yemeklerde ve salatalarda bolca tüketilir. Ya da piyasadan satın alınan kurutulmuş kereviz tohumlarından 1-2 tatlı kaşığının üzerine bir bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika demlendirilerek elde edilen infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir.



Kestane ve Özellikleri

Sonbahar mevsiminde piyasaya çıkıp da kebap edilmişiyle, haşlanmışıyla, şekerlemesiyle, pastalarıyla ve bazı yemeklerdeki garnitürünü severek tükettiğimiz kestane adlı meyvesini veren Kestane ağacı, Kayıngiller'dendir.

Dünyada üç kıtada, yani Asya, Afrika ve Amerika'da yetişen kestane ağaçlarının 12 türü vardır. Bunlardan en sevilen meyveleri veren Anadolu kestanesinin (C. sativa) anayurdu ülkemizdir. Bu tür, boyu 30 m'yi ve gövde çapı l m'yi aşabilen ulu ağaçlardır. Kısaca kestane diye adlandıracağımız bu türün genç ağaçları dikine büyür. Ağaç yaşlandıkça tacı yayvanlaşır. Gövdesi dik ve düzgündür. Gövde kabuğu önce düzgünken ağaç yaşlandıkça çatlar ve kırışıklarla kaplanır.

Toprakta derine inen sağlam kök yapısıyla kayalık yerlerde bile yetişen kestane ağacı, erozyonları önleme bakımından büyük öneme sahiptir. Sık dalları olan kestane ağacının genç dalları kızıl kahverengidir. Bir yaşını aşan dalların rengi açılır ve üzerleri parçalı, girintili çıkıntılı kabukla örtülür.

Ağacın yaprakları uzun, mızrak biçimli, ucu sivri ve çok koyu yeşil renklidir. Ağacın yapraklanmasından sonra açan erkek ve dişi çiçekleri, biryıllık dalların üzerinde ve birbirlerine yakın olarak yer alır. Dişi çiçeklerin döllenmesinden 150-170 gün kadar sonra kestane meyveleri, dikenli bir kabuk içinde 1-7 adet olarak olgunlaşır.

Kestanenin, dip tarafı açık, diğer tarafları koyu kahverengi, kalınca sert bir dış kabuğu ile açık kahverengi, ince ve yumuşak bir iç kabuğu vardır. Meyvenin eti, açık sarı renkli ve oldukça serttir. İyi nitelikli bir kestane 2,5 cm. genişlikte ve 15-20 gr. ağırlıkta olur. Ancak, kuzu kestanesi denilen türlerin genişliği ve ağırlığı bu ölçülerden daha küçüktür.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. kestanenin içerdiği besin değerleri şunlardır: 194 kalori: 2,9 gr. protein; 42,1 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 1,5 gr. yağ; 1 gr. lif; 88 mgr. fosfor: 27 mgr. kalsiyum; 1,7 mgr. demir: 6 mgr. sodyum; 454 mgr. potasyum: 0,22 mgr. B1 vitamini; 0,22 mgr. B2 vitamini ve 0,6 mgr. B3 vitamini.

SAGLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan yüksek besin değerlerinin yanı sıra;

o Kestane, kandaki yüksek kolesterolü düşürür.

o Kan şekeri düzeyini kontrol altında tutar: Bu bakımdan şeker hastalarına yararlı olur.

o Hayvanlarda, kansere yakalanma rizikosunu azaltmaktadır: Bu etki insanlar üzerinde de araştırılmaktadır.



Kiraz ve Özellikleri

İlkbahar sonu ile yaz mevsiminin en hoş meyvelerinden birini veren Kiraz ağacı, Gülgiller'dendir. Anayurdu Kuzey Anadolu olan kiraz ağacı, antik dönemde Yunanistan'a götürülmüş ve oradan Avrupa'ya yayılmıştır. Yabani kiraz ağaçları 20-25 m'ye kadar boylanabilirken bahçe kirazı (Prunus: Cerasus avium) daha kısa boylu bir ağaçtır. Düz ve dik gövdeleri grimsi siyah ya da donuk siyah renkli ve enine çizgilidir.

Dalları düzgün olan kiraz ağacının yaprakları vişneninkinden daha iri, oval biçimli, yaprak ayası buruşuk, alt yüzü tüylü, ucu sivri ve kenarları testere gibi dişlidir. Çiçekleri tek tek değil, bazen altıya kadar değişen sayılarda ve pembe-beyaz renkte, ilkbahar mevsiminde ağacın yeşil renkli yapraklarından daha önce açar. Bu çiçeklerden oluşan ve adına kiraz denilen meyveleri tek tohumlu (sert çekirdekli) olur.

Kiraz meyvesi, ağacın bulunduğu bölgeye ve çeşidine göre nisan sonu ile temmuz başı arasında olgunlaşır. Rengi siyah, kırmızı, sarı ya da beyazımsı olan bu meyveler, 1-3 cm. çapında, yuvarlak biçimli, etli, sulu, az lifli, lezzetli ve hoş aramalıdır. Taze olarak çok beğenilerek yenildiği gibi pastacılıkta, şekerlemecilikte ve içki yapımında kullanılır. Reçeli de yapılır.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze kiraz meyvesinin içerdiği besin değerleri şunlardır: 70 kalori; 1,3 gr. protein; 17.5 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 0,3 gr. yağ; 0,4 gr. lif; 19 mgr. fosfor; 22 mgr. kalsiyum; 0,4 mgr. demir; 2 mgr. sodyum; 191 mgr. potasyum; 110 IU A vitamini: 0,05 mgr. B1 vitamini; 0,06 mgr. B2 vitamini; 0,4 mgr. B3 vitamini; 0,032 mgr. B6 vitamini ve 10 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan besin değerlerinin yanı sıra;

o Kiraz, bedendeki ürik asit düzeyini düşürerek gut hastalarına yararlı olur: Bunun için kiraz serbestçe ve istendiği kadar yenilebilir.

o Kiraz diş çürümelerini engelleyen bazı maddeleri içerir.

o Kiraz (ve vişne) meyvesinin saplarının sağlığımıza yararlı şu etkileri vardır: idrar söktürücüdür. İçerdiği mineral ve öteki maddelerle bedenin su dengesini düzenler ve pekliği (kabızlığı) giderir. Ayrıca bedeni güçlendirici tonik etkileri vardır: Bu önemli etkilerinden yararlanılmak üzere, taze ya da kurutulmuş kiraz (veya vişne) saplarından 2-3 tatlı kaşığı dolusu alınır, bir bardak suda kaynama noktasına kadar ısıtılır. Daha sonra ateş kısılıp 10-15 dakika ısıtma işlemi sür-
durulur. Böylece elde edilip süzülen dekoksiyondan günde üç bardak içilir.



Kivi ve Özellikleri

Kivi adlı, ülkemizde yeni yeni tanınan ve C vitamini yönünden çok zengin olan, meyvesini ekim-kasım aylarında bol bol veren Kivi asması, Aktinidyagiller'dendir. Anayurdu Çin olmasına karşın bu bitkiyi ve meyvesini, ülkesinin haberci kuşu Kiwi adıyla dünyaya tanıtan Yeni Zelanda'dır.

Kivi asması, yaprağını döken, tırmanıcı ve sarılıcı, üzüm asmasına benzeyen, güçlü bir bitkidir. Ağaçlara ve insan eliyle yapılmış desteklere tırmanarak 5-7 m. kadar boylanabilir. Ekonomik ömrü 20-30 yıldır. Ana gövdesi 20 cm'ye kadar kalınlaşabilir. Genç sürgünleri (dalları), parlak kırmızı renkte tüylerle kaplıdır. Asma gibi sülük çıkarmayıp yatay uzayan bu sürgünlerin, desteklere dayandırılması gerekir. 20-30 cm. çaplı, kalp biçiminde, üst yüzü parlak ve canlı yeşil renkli, kenarları dişli yaprakları vardır.

Kivi asması, ikievcikli bir bitkidir. Yaz başında sarımsı beyaz ya da pembemsi renklerde açan ve ayrı ayrı biçimlerdeki dişi ve erkek çiçekleri, ayrı ayrı asmaların üzerinde yer alır. Sonbaharda olgunlaşan kivi meyveleri 40-100 gr. ağırlıkta, oval biçimli, 4-7,5 cm. uzunlukta ve 3-4,5 cm. kalınlıkta, yeşilimsi kahverengi, üzeri kolayca silinip çıkabilen kahverengi tüylerle kaplıdır. Meyvenin eti zümrüt yeşili ya da kahverengi, sulu, yumuşak dokulu, hoş kokulu ve tatlıdır.

Normal bir meyve, 100-1.200 adet minik çekirdek taşır. Bu meyveler hasat edildikten sonra, oda sıcaklığında (20 santigrat derecede) 7-15 gün bekletilir. Böylece olgunlaşan meyve, taze olarak dilimlenip öylece ya da üzerine krema konularak yenilir. Salatalara konulduğunda çeşni ve renk katar. Meyve suyu yapılır ve pastacılıkta sıkça kullanılır.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze kivi meyvesinin besin değerleri şöyle sıralanabilir: 66 kalori; 17.5 gr. karbonhidrat; 0,79 gr. protein; 0,07 gr. yağ; 0 kolesterol; 0,45 gr. lif; 64 mgr. fosfor; 0,51 mgr. demir; 16 mgr. kalsiyum; 226 mgr. potasyum: 30 mgr. magnezyum: 175 IU A vitamini: 100-400 mgr. C vitamini: 0,02 mgr. B1 vitamini; 0,05 mgr. B2 vitamini; 0,50 mgr. B3 vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan değerlerden görüleceği gibi kivi, çeşitli maddeler yönünden zengin bir besindir. Üstelik;

o C vitamini yönünden çok zengin olduğu için 1/3 adet kivi yenilmesi bedenin günlük C vitamini gereksinimini karşılar.

o Kivinin, zengin C vitamini ve türlü enzimler içermesi nedeniyle insan bedenini gençleştirdiği bilim adamlarınca ileri sürülmektedir.



Kuşkonmaz VE Özellikleri

Sağlığımıza çok yararlı etkileri olduğu halde ülkemizde ne yazık ki pek az tanınan ve tüketilen kuşkonmaz adlı sebzesini veren Kuşkonmaz bitkisi, Zambakgiller'dendir. Anayurdu kesin olarak bilinmeyen kuşkonmazların 150 kadar türü vardır. Bunlardan bazısı pek ince yapraklı süs bitkisiyken, bazısı da Ege ve Akdeniz bölgemizin kıyı kesimlerinde doğal olarak yetişen ve halk tarafından toplanıp sarmaşık adıyla sebze gibi değerlendirilen türdür.

Burada konumuza giren ve sofralık sebze olarak tüketilen, tıbbi kuşkonmaz ya da kültür kuşkonmazı (A. officinalis) türüdür. Bu çokyıllık bitkinin toprak altında 50-100 cm. kadar uzayan güçlü bir rizomu (kökgövdesi) ve toprak üzerinde 50-150 cm. kadar boylanıp sebze olarak tüketilen gövde sürgünleri vardır.

Kuşkonmaz bitkisinin yaprak oluşumları, gövde üzerinde üçgen biçimli pulcuklar halinde, küçük ve önemsizdir. Yaprak işlevini, iğne biçimindeki sürgünleri yapar. Kuşkonmaz, genelde ikievcikli bir bitkidir. Erkek çiçekleri ayrı bitkide, dişi çiçekleri de ayrı bitkide yer alır.

Dişi çiçekli bitkiler daha kalın ve güçlü gövde sürgünleri verirken erkek çiçekli bitkiler ince ama daha yüksek ürün verimi sağlayan sürgün verir. İşte kuşkonmaz bitkisinin sözü edilen bu sürgünlerinin tazesi, dondurulmuşu veya konserve edilmişi Batı ülkelerinde makbul bir sebze türü olarak benimsenmektedir. Bu sürgünler, soyulup suda haşlanarak ve üzerinde tereyağı gezdirilip maydanoz serpilerek sıkça yenmektedir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. çiğ (pişirilmemiş) kuşkonmazın besin değerleri şöyle sıralanabilir: 13-16 kalori; 2,2 gr. protein; 3,6 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 0,7 gr. lif; 50 mgr. fosfor; 21 mgr. kalsiyum; 0,6 mgr. demir; 1 mgr. sodyum; 110 mgr. potasyum; 900 IU A vitamini: 0,16 mgr. B1 vitamini; 0,15 mgr. B2 vitamini; 1.4 mgr. B3 vitamini: 26 mgr. C vitamini ve 0,56 mgr. E vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıki değerler incelendiğinde kuşkonmazın kalorisi düşük olduğu halde fosfor ve potasyum gibi minerallerle özellikle A vitamini ve öteki vitaminler yönünden yararlı bir besin olduğu ortaya çıkar. Bunun yanı sıra; o Kuşkonmaz, güçlü bir idrar söktürücüdür: Bedende kalp yetmezliği nedeniyle oluşan ödemlerin atılmasına yardımcı olur. Kalbi güçlendirir. Bedende bulunan fazla sıvıların atılmasını sağlar. Kanı temizler. Kum dökücü etkisi de vardır.

o Kuşkonmaz sindirimi kolaylaştırır.

o Kuşkonmazın yatıştırıcı ve afrodizyak (cinsel gücü artırıcı) etkileri olduğu öteden beri savunulmaktadır.

Bütün bu tıbbi etkilerinden yararlanmak için kuşkonmazın körpe sürgünleri bol bol yenilmelidir.

Dikkat: Gut hastalığı çekenler kuşkonmazı hiç yememelidir. Böbrek rahatsızlığı olanlar ise, kuşkonmazı seyrek ve az yemelidir.



Lahana ve Özellikleri

En önemli ve konumuzu ilgilendiren türü, ağırlığı 5-6 kg'a kadar çıkan baş ya da beyaz lahanadır (B. oleraceae Var. Alba). Lahananın yapraklarındaki antosiyanın oranı artırılarak kırmızı lahana (B. oleraceae rubra) ve yaprak tomurcukları başçıklar şeklinde geliştirilerek Brüksel lahanası (B. oleraceae gemmifera) melezleme yoluyla ve insan eliyle elde edilip üretilmiştir.

Bir başka önemli lahana türü de özellikle Karadeniz bölgemizde çok yetiştirilen karalahanadır (B. oleraceae acephala). Baş lahana taze olarak salatalara katıldığı gibi kapuska adlı yemeği, dolması ve turşusu yapılarak da tüketilir. Kırmızı lahana salatalara katılır. Karalahananın da çeşitli yemekleri yapılmaktadır.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze sebze lahananın içerdiği önemli besin değerleri şunlardır: 26 kalori; 1,3 gr. protein; 4,4 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 0,8 gr. lif: 29 mgr. fosfor; 52 mgr. kalsiyum; 0,4 mgr. demir; 20 mgr. sodyum; 270 mgr. potasyum: 13 mgr. magnezyum; 130 IU A vitamini; 0,05 mgr. B1 vitamini; 0,05 mgr. B2 vitamini; 0.3 mgr. B3 vitamini; 0,16 mgr. B6 vitamini; 75 mcgr. folik asit: 50 mgr. C vitamini ve 0,2 mgr. E vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan önemli besin değerlerinin yanı sıra;

o Lahana, içerdiği antioksidan ve diğer bazı maddeleriyle bedenin hastalıklara karsı direncini artırır: Yapılan araştırmalar, lahanayı sık yiyen kişilerde özellikle mide, kalınbağırsak, akciğer ve deri kanserlerine pek seyrek rastlandığı sonucunu ortaya koymuştur.

o Lahana ayrıca içerdiği antioksidan maddeleriyle kalp hastalıklarına yakalanma, felç geçirme ve katarakt illetine tutulma rizikolarını azaltmaktadır.

o Lahananın sıkılmasıyla elde edilen suyu, Batı ülkelerinde mide ülserleri için geleneksel bir tedavi yöntemi olmuştur: Yapılan deneyler, lahana suyunun mide ülserlerini önlediğini ve iyileştirdiğini ortaya koymaktadır.

o Lahana, bedenin bağışıklık sistemini uyarmakta, bazı bakteri ve virüs türlerini yok etmektedir.

o Bedenin gelişme etkinliğini uyarıp destekleyen lahana, içerdiği zengin folik asitle kadınların spina bifida (omurganın bir yanının açık olması) hastalığına yakalanmış çocuk doğurma rizikosunu en aza indirir.

o Mayalandırılmış lahana hazımsızlığa ve gut hastalığına iyi gelir.

Bütün bu önemli etkilerinden yararlanmak için lahananın diyetimize katılması ve daha sık yenilmesi uzmanlarca öğütlenmektedir.

Dikkat: Lahana tüm Turpgiller gibi bedenin iyot emilimini azaltır. Haftada 2-3 kezden çok lahana yiyen kişiler, iyotlu besin ya da iyotlu tuz almayı ihmal etmemelidir, özellikle içme suyunun az iyot içerdiği yörelerde durum böyledir.



Limon ve Özellikleri

Geliştirilen saklama teknikleri ve yatak limonculuğu sayesinde, yılın her zamanında limon adlı meyvesini piyasada bulabildiğimiz Limon ağacı, Turunçgiller'dendir (Narenciyeler). Anayurdu Hindistan ile Uzakdoğu ülkeleri olan limon ağacı, 12. yüzyılda Sicilya'ya getirilmiş, oradan Akdeniz havzasına ve daha sonra tüm sıcak ılıman iklimli bölgelere yayılmıştır.

Ülkemizde Akdeniz ve Ege bölgelerinde bolca yetiştirilen limon ağacı, 3-6 m. kadar boylanır ve kışın yapraklarını dökmez. Gövde ve dallarının kabuğu koyu gridir. Almaşık dizili, açık yeşil renkli, elips biçimli iri yapraklarının dokusu sert ve ucu sivri olur. Bazı limon çeşitlerinde ağacın yaprak koltuklarında sivri dikenler bulunur.

İlkbahar aylarında tek tek ya da birkaçı bir arada açan çiçeklerinin dışı pembemsi, içi beyaz renklidir. "Yediveren" limon çeşitleri, neredeyse yıl boyunca çiçek açar ve meyve vermeyi sürdürür. Genelde sonbahar mevsiminde olgunlaşan dışı açık sarı renkli limon meyvesi yumurta biçimli, bir ucu sivri çıkıntılı, içi sekiz-on bölümlü eti çok ekşi tatlı ve bol suludur.

Meyvenin içinde beyaz tohumları (çekirdekleri) yer alır. Bu tohumların biçimi oval ve bir ucu sivridir. Limon meyvesinin sıkılmasıyla elde edilen suyu, bazı çorba, yemek ve salatalara katılır. Limonatası yapılıp serinletici olarak içilir. Kimi sebze yemekleri ve reçeller yapılırken kararmamaları için içine limon suyu eklenir. Limon kabuğundan elde edilen esans, kozmetik maddeleri ve içki yapımında kullanılır.

BESİN DEĞERLERİ

100 mi. taze sıkılmış limon suyunun içerdiği besin değerleri şöyle sıralanabilir: 7 kalori; 0,3 gr. protein; 1,6 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; eser miktarlarda yağ ve lif; 10,3 mgr. fosfor; 0,4 mgr. kalsiyum; 0,14 mgr. demir; 1,5 mgr. sodyum; 142 mgr. potasyum; 6,6 mgr. magnezyum; 0,02 mgr. B1 vitamini; eser miktarda B2 vitamini; 0.1 mgr. B3 vitamini: 0,06 mgr. B6 vitamini; 7 mcgr. folik asit ve 50 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda saydığımız besin değerlerinin yanı sıra;

o Limon, zengin C vitamini içeriğiyle iskorbüt hastalığını önler ve iyileştirir: Bu etkisinden yararlanmak için diyete bolca limon suyu katılır.

o Gene yüksek C vitamini oranı sayesinde birdenbire yükselen tansiyonun düşürülmesine yardıma olur: Bunun için yarım limon meyvesi bir bardak suyun içine sıkılır ve bu su içilir.

o Limon, içerdiği antioksidan maddelerle bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır.

o İdrar söktürücüdür. İdrar yollarını temizler. Bu etkisinden yararlanmak için her şekliyle bolca limon suyu alınması yeterli olur.

bafrali_mehmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-27-2008, 21:24   #12
Kullanıcı Adı
bafrali_mehmet
Standart ====BESİNLERİN SAĞLIĞIMIZDAKİ YERİ====
M-N

Mandalina ve Özellikleri

Erkenci türleriyle sonbaharın başlarında piyasaya çıkan ve kış ortasında son turfandaları yenilen mis kokulu, hoş tatlı mandalina meyvesini veren Mandalina ağacı, Turunçgiller'dendir (Narenciyeler). Anayurdu büyük olasılıkla Çin ya da Laos olan mandalina ağacı, ülkemizde başta Akdeniz ve Ege bölgelerinin kıyı şeridi olmak üzere Karadeniz ve Marmara bölgelerinin bazı kesimlerinde yetiştirilmektedir.

5-8 m'ye kadar boylanabilen bu hepyeşil ağacın, toprakta derine uzayan sağlam bir kök yapısı, ince ama dikine boylanan bir gövdesi vardır. Düzgün yapılı dallarında koyu yeşil renkli, portakalınkinden küçük ve sivri, üzeri parlak ve düz olan yaprakları yer alır. ilkbaharda ağacın biryıllık sürgünlerinin ucunda ya da yaprak koltuklarında açan çiçekleri beyaz renkli ve çok hoş kokuludur. Bu çiçekler, mandalin türlerine göre sonbahar başı, ortası ve sonunda olgunlaşıp mandalina meyvesine dönüşür.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze mandalinanın içerdiği besin değerleri şunlardır: 46 kalori; 0,8 gr. protein; 11.6 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 0,5 gr. lif; 18 mgr. fosfor; 49 mgr. kalsiyum; 0,4 mgr. demir; 2 mgr. sodyum; 126 mgr. potasyum: 7,8 mgr. magnezyum; 420 IU A vitamini: 0,06 mgr. B1 vitamini; 0,2 mgr. B2 vitamini; 0,1 mgr. B3 vitamini; 0,067 mgr. B6 vitamini; 7,4 mcgr. folik asit ve 31 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan önemli besin değerlerinin yanı sıra;

o Mandalina, içerdiği zengin ve doğal C vitaminiyle, bedenimizin hastalıklara karşı direnme gücünü artırır.

o Yüksek orandaki potasyum içeriğiyle yüksek tansiyonu düşürmeye yardımcı olur.

o İçerdiği antioksidan maddelerle bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır.

o Kalp hastalıklarına karşı şaşırtıcı bir ilaç olma özelliği taşır: Çünkü kötü kolesterol düzeyini düşürür. Kılcal damarlardaki kan dolaşımını hızlandırır. Damar hastalıklarına karşı bedeni korur.

Sağlığa yararlı bütün bu önemli etkilerinden yararlanmak için mandalinanın taze olarak istendiği kadar yenilmesi öğütlenir.



Marul ve Özellikleri

Yılın her mevsiminde salatalarımızın gevrek, lezzetli ve besleyici öğesi Marul ve benzeri baş salataları veren bitkiler, Bileşikgiller'dendir. Anayurdu Asya, Avrupa ve Kuzey Afrika olan marul ve benzeri salatalar, günümüzde dünyanın pek çok yeri ile ülkemizde yaygın şekilde yetiştirilmekte ve bol bol tüketilmektedir. Marulların, toprakta oldukça derine inen kazık kökü ile bunun çevresinde gelişen çok sayıda saçak kökü vardır.

Marullar, yapraklarının renk, biçim, irilik, uzunluk, genişlik ve etlilik özellikleriyle düz ya da kıvırcık yüzeyli oluşu bakımından çeşitlerine göre farklılıklar gösterir. Bitkinin üzerinde, yaprakların arasında uzayan birden çok sayıda çiçek sapı bulunur. Saplar, 60-120 cm'ye kadar boylanabilir ve çiçekler bu çiçek saplarının üzerinde demetler halinde dizilidir. Her demette, 15-25 ve hatta daha çok sayıda sarı ya da kırmızımsı sarı çiçek bulunur.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. marul vb. salataların içerdiği ortalama besin değerleri şunlardır: 14 kalori; 0,9 gr. protein; 2,9 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,9 gr. yağ; 0,5-0,8 gr. lif; 22 mgr. fosfor; 20 mgr. kalsiyum; 0,5-0,7 mgr. demir; 9 mgr. sodyum; 175-220 mgr. potasyum; 330-355 IU A vitamini: 0,06 mgr. B1 vitamini; 0,06 mgr. B2 vitamini; 0,3 mgr. B3 vitamini; 0,005 mgr. B6 vitamini; 10-55 mcgr. folik asit; 5-6 mgr. C vitamini ve 0,2-0,57 mgr. E vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda görülen ve bazıları cidden yüksek olan besin değerlerinin yanı sıra;

o Marul vb. salatalar, özellikle mide kanseri başta olmak üzere, bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır.

o İçerdikleri A, C ve E vitamini gibi antioksidan maddeler sayesinde kişileri, kalp krizi geçirme, felç ve katarakt illetine yakalanma tehlikesinden korur.

o Demir ve folik asit içerdiklerinden kansızlığı önler ve gebe kadınların spina bifida (yani omurganın bir yanının açık oluşu) hastalığı taşıyan çocuklar doğurma rizikosunu en aza indirir.

o Marul vb. salatalar, sindirim sistemini uyarır. İştahı açar ve sindirimi kolaylaştırıcı etkiler yapar.

o Marul vb. salataların bedeni yatıştırıcı etkisi vardır; bu nedenle uykusuzluğa iyi gelir.

İşte sağlığa yararlı bütün bu önemli etkilerinden faydalanmak için marul vb. salata çeşitlerinin bol bol yenmesi uzmanlarca öğütlenmektedir. Ama, bunlarla yapılacak salatalara terbiye olarak konulacak yağların miktar ve nitelikleri göz ardı edilmemelidir.



bafrali_mehmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-27-2008, 21:24   #13
Kullanıcı Adı
bafrali_mehmet
Standart ====BESİNLERİN SAĞLIĞIMIZDAKİ YERİ====
M-N (DEVAMI)

Maydanoz ve Özellikleri

Eski Yunan ve Romalılar döneminden beri sofraları süsleyen, sebze olmadığı halde birçok yemekle salatalara çeşni vermesi için yaprakları katılan Maydanoz, Maydanozgiller'in örnek bitkisidir. Anayurdu Akdeniz havzası olan, dünyada ve ülkemizde yaygın şekilde yetiştirilen maydanoz, ikiyıllık otsu bir bitkidir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze maydanozun içerdiği önemli besin değerleri şunlardır: 34 kalori; 7,7 mgr. demir; 760 mgr. potasyum; 200 mg. kalsiyum. 4.040 mcgr. A vitamini kaynağı betakaroten: 10 mgr. folik asit ve 190 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan bazıları çok önemli besin değerlerinin yanı sıra;

o Maydanoz güçlü bir idrar, balgam ve safra söktürücüdür: Günde yalnızca 25 gramlık maydanoz alımı, bedendeki aşırı sıvı birikimlerini yok eder. (Ama, ödemlerin nedeni konusunda uzman doktorlara başvurulmalıdır.) Bu işleviyle maydanoz gut hastalığı tedavisi ile böbreklerin yavaş çalışmasının hızlandırmaya yardımcı olur. Maydanoz, C vitamini ile A vitamini kaynağı betakaroten gibi antioksidan maddeler yönünden çok zengindir. Bu nedenle maydanozu bolca tüketen kişilerin kanser, kalp hastalıkları ve katarakta yakalanma; felç olma rizikosu azalmaktadır.

o Maydanoz, içerdiği yüksek orandaki demir, folik asit ve C vitamini ile kansızlığı önler, bedeni güçlendirici etkiler yapar.

o Maydanoz çok zengin ve doğal bir kalsiyum kaynağıdır.

o Ayrıca maydanozun, sağlığa yararlı su etkileri de vardır: Kadınların aybaşı ağlarını azaltır, aybaşı dönemini düzene sokar. İştahı açıp sindirimi kolaylaştırır. Mide ve bağırsaklardaki aşırı gazı söktürür. Karın ağrılarını hafifletir. Soluğun kötü kokusunu yok eder. Grip hastalığının atlatılmasına yardımcı olur. Afrodizyak (cinsel gücü artırıcı) etkileri olduğu da ileri sürülmektedir.

Bütün bu çok yararlı etkileri sağlamak üzere körpe maydanozların gündelik diyetimize katılması ve günde 25 gr. alınması yeterli olur.

Dikkat: Maydanoz dölyatağını (rahmi) uyardığından, gebelikte aşırı miktarda alınmamalıdır.



Mercimek ve Özellikleri

Kırmızı tanelileriyle yapılan çorbasını severek içtiğimiz; yeşil taneleriyle hazırlanan salata, yemek ve köftesini keyifle yediğimiz doğal protein kaynağı Mercimek bitkisi, Baklagiller'dendir. Anayurdu Akdeniz havzası ve Anadolu olan biryıllık tarım bitkisi mercimek, buradan dünyanın öteki kesimlerine de yayılmıştır.

Türkiye, mercimek üretiminde dünyada başta gelen ülkelerden biridir. Kısa boylu, sarılgan, gösterişsiz bir bitki olan mercimeğin sapında, karşılıklı dizili birleşik yapraklan, yaprak saplarında sülükleri ve beyaz renkte açan çiçekleri vardır. Bu çiçeklerin döllenmesi ve olgunlaşmasıyla büyüyen geniş ama kısa boylu badıcın içinde, ikişer adet tohumu oluşur.

İşte bu ufak, yassı ve yuvarlak biçimli tohumlara mercimek denir, iki önemli çeşidi olan mercimeklerin kırmızı tanelileri daha küçük, yeşil tanelileri biraz daha büyük ama ince olurlar. Kuru sebze olarak sıkça tüketilen mercimeğin protein bakımından zengin olan tüm bitkisi, taneleri hasat edildikten sonra hayvanlara yem olarak verilir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. kuru mercimeğin içerdiği besin değerleri şunlardır: 340 kalori; 24.7 gr. protein; 22 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 1,1 gr. yağ; 1,5 gr. lif: 145 mgr. fosfor; 79 mgr. kalsiyum; 6,8 mgr. demir; 6,8 mgr. sodyum; 370 mgr. potasyum; 60 IU A vitamini; 0,37 mgr. B1 vitamini; 0,32 mgr. B2 vitamini; 2 mgr. B3 vitamini ve yüksek oranda folik asit.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda görüldüğü gibi yüksek oranlı besin değerleri olan mercimek, bu özelliğinin yanı sıra;

o Kandaki kötü kolesterol düzeyini düşürür: Böylece kalp krizi geçirme rizikosunu azaltır; kalp dostu bir besin olduğunu kanıtlar.

o Yüksek oranda lif içermesi nedeniyle mercimek, şeker hastaları için değerli bir besindir: Çünkü insülin ve kan şekerini düşürür.

o Yüksek lif içeriğiyle pekliğe iyi gelir ve kalın bağırsakların çalışmasını düzene sokar. Hemoroit ve diğer kalın bağırsak sorunlarında iyileştirici etkiler yapar.

o Mercimek, içerdiği yüksek orandaki demir ve folik asit nedeniyle kansızlığı önler.

o Zengin potasyum içermesi nedeniyle yüksek tansiyonu düşürücü etkiler yapar.

o Mercimek içerdiği maddelerle bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır.

Sağlığımızı destekleyici bütün bu önemli etkilerinden yararlanmak üzere, mercimeğin günlük diyetimize katılması, olabildiğince sıkça ve bolca yenilmesi öğütlenmektedir.



Mısır VE Özellikleri

Yaz mevsiminde kebap edilmişini ya da haşlanmışını, kışın patlatılmışını çerez olarak zevkle yediğimiz mısırı veren Mısır bitkisi, Buğdaygiller'dendir. En çok 3-4 m'ye kadar boylanabilen biryıllık bu iri tarım bitkisinin anayurdu Güney Amerika'dır. Oradan denizciler tarafından Avrupa, Afrika, Çin ile Hindistan'a getirilmiş ve daha sonra tüm dünyada yaygın biçimde yetiştirilmeye başlamıştır.

Ülkemizde, Mısır'dan getirildiği için bitkiye bu adın verildiği sanılmaktadır. Mısır bitkisinin 4 cm. çapa erişen sert ve dik gövdesi, boğumlu ve bu boğumlar arasında gövdenin içi boştur. Gövde üzerinde, almaşık dizili yeşil renkli, üstü paralel çizgiler şeklinde damarlı, şerit biçimli yapraklarının ucu sivridir. Bitkinin iki farklı çiçeği vardır: Erkek çiçekleri bitkinin üst ucunda salkım başak biçiminde, dişi çiçekleri yaprak koltuğundan çıkan ve olgunlaştığında 25 cm. uzunluğa erişen koçanlar üzerinde yer alır. Dişi çiçeklerin yaz mevsiminde olgunlaşmasıyla meydana gelen mısır tohumları (taneleri), kalın bir sap olan bu koçanlar üzerinde düzgün sıralar halinde dizilmiştir.

Koçan, yapraksı bir bürgüyle sıkıca sarılıyken tanelerin arasında uzayan esmer kahverengi ipliksi uzantılar (stigmalar) burgunun ucundan çıkar. Bunlara da mısır püskülü adı verilir. Mısırın taneleri, yukarıda belirttiğimiz gibi çerez olarak yenildiği gibi; yağı çıkarılarak; unu, irmiği ve nişastası yapılarak; haşlanıp yemeklere katılarak ve dondurulup saklanarak tüketilir. Çok besleyici olduğundan, kökü dışında bütün kısımları hayvanlara yem olarak verilmektedir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. mısır tanesinin besin değerleri şöyle sıralanabilir: 83 kalori; 3,2 gr. protein; 18,8 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,7 gr. lif; 89 mgr. fosfor; 3 gr. kalsiyum; 0,6 mgr. demir; 165 mgr. potasyum; 400 IU A vitamini: 0.11 mgr. B1 vitamini: 0,1 mgr. B2 vitamini: 1.3 mgr. B3 vitamini ve 7 mgr. C vitamini.

Tanelerin ezilmesiyle yapılan mısır ununun kalorisi 368 grama, karbonhidratı 76 grama ve yağı 3 grama yükselmektedir. Bu undan yapılan ekmek ve diğer hamur işleri, Karadeniz bölgemizde sıkça tüketilmektedir.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda verilen değerlerin incelenmesinde de görüleceği gibi mısır kalorisi, karbonhidratı ve potasyum minerali yüksek oranlara erişen yararlı bir besindir. Bunun yanı sıra;

o Mısırdan elde edilen mısırözü yağı, damar sertliğini önleyici etkiye sahiptir: Çünkü doymamış bir yağdır. Kullanmaya alışkın özellikle yaşlı kişilerin, yüksek kan kolesterolünü düşürerek sağlığına büyük yarar sağlamaktadır.

o Mısır, kanseri önleyici maddeler içermektedir: Etkili olduğu kanser türleri arasında kalınbağırsak, göğüs (meme) ve prostat kanserleri sayılabilir.

o Mısır püskülünün sağlığımıza yararlı birçok etkisi vardır: Bu etkileri şöyle sıralayabiliriz: Bedeni güçlendirici toniktir. Sakinleştiricidir. İdrar söktürücüdür. Mesane taşlarını düşürür. Çocuklarda böbrek sorunlarının atlatılmasına yardımcı olur. Üretrit (idrar yolları enfeksiyonu), sistit (mesane enfeksiyonu), prostatit (prostat bezi enfeksiyonu) ile romatizmanın tedavilerinde etkili olur.

Bütün bu yararlı etkileri sağlamak üzere mısır koçanındaki döllenme olayının gerçekleşmesinden önce (yani koçanın tam olgunlaşmasından önce) ortaya çıkan mısır püskülleri alınır. Kurutulduğunda birtakım etkilerini yitireceğinden bunların taze olarak kullanılması daha iyidir. 2 tatlı kaşığı taze ya da kurutulmuş mısır püskülünün üzerine bir bardak kaynar su döküp 10-15 dakika demlendirilerek elde edilen infüzyondan günde iki-üç bardak içilir.



Muz ve Özellikleri


Genellikle diğer meyvelerden daha pahalı olduğu halde lezzetli oluşu ve besleyiciliği nedeniyle yeğlenerek tüketilen meyvelerini sonbahardan başlayarak bazı yıllarda nisan ayına kadar veren Muz, Muzgiller'in örnek bitkisidir. Anayurdu kesin olarak bilinmeyen, dünyanın sıcak yerlerinde ve ülkemizde Akdeniz bölgesinde yetiştirilen muz bitkisinin 40 türü ve 250 kadar çeşidi bulunmaktadır. 1-15 m. kadar boylanan, ödünsüz iri gövdeli, geniş yapraklı çokyıllık otsu bir bitkidir.

Gerçek gövdesi soğan biçiminde ve toprağın altındadır. Yaprakların iç içe geçmiş kınları, toprak üstünde muzun "yalancı gövde"sini oluşturur. Yalancı gövdenin ortasından ve yaprak demetinin arasından çıkan çiçek topluluğu da bir demet oluşturur. Bu demetin dibinde önce beliren çiçekler dişi karakterdedir. Daha sonra demetin tepesinde erkek çiçekler ortaya çıkıp yere doğru eğilir. Dişi çiçeklerin tozlaşıp olgunlaşmasıyla hevenk biçiminde meydana gelen meyve kümeleri, yukarı doğru dikilir.

Bu meyve hevenkleri üç ay içinde olgunlaşmalarını tamamlayıp kurur ya da üretici tarafından kesilerek hasat edilir. Muz meyvesi taze olarak yenildiği gibi pastacılıkta, tatlıcılıkta ve dondurma yapımında kullanılır. Likörü de yapılır.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. soyulup dilimlenmiş taze muzun içerdiği besin değerleri şöyle sıralanabilir: 85 kalori: 1,1 gr. protein; 22.2 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 0,5 gr. lif; 26 mgr. fosfor; 8 mgr. kalsiyum; 0,7 mgr. demir; l mgr. sodyum; 370 mgr. potasyum: 33 mgr. magnezyum; 190 IU A vitamini: 0,05 mgr. B1 vitamini; 0,06 mgr. B2 vitamini; 0,7 mgr. B3 vitamini; 0,5 mgr. B6 vitamini; 7 mgr. C vitamini; 10 mcgr. folik asit: 7 mgr. C vitamini ve 0,4 mgr. E vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıdaki değerlerin incelenmesinden görüleceği gibi, muz, bedene yararlı bir besindir. Muzun besin değeri, meyve olgunlaştıkça artar. Sözgelişi, ham bir muz yenildiğinde meyvenin içindeki karbonhidrat kolayca şekere dönüşerek, bitkinliğe karşı bedene hızlı enerji sağlar. Oysa, olgun muz yenildiğinde, bedene daha yavaş ama uzun süreli hareketlilik verir. Bunun yanı sıra;

o Muz içerdiği büyük orandaki potasyumla yüksek tansiyonu önler ve tansiyonu belli düzeyde tutar.

o Ham muz kabızlığa, olgun ve tatlı muz diyareye iyi gelir.

o Olgun muzun yenilmesi, kişiyi psikolojik yönden güçlendirir, daha sonra da uykuyu düzene sokar.

o Muz, ülseri önler ve ülser yaralarının tedavisine yardımcı olur.

o Muzun, yüksek kolesterolü düşürücü etkisi vardır.


N

Nane ve Özellikleri

Ülkemizde de bol bol yetiştirilen bu nane, 30-40 cm. kadar boylanabilen çokyıllık otsu bir bitkidir. Dört köşe kesitli, kırmızımsı renkli gövdesi ve dalları; karşılıklı dizilen kenarları dişli, keskin ama hoş kokulu koyu yeşil yaprakları vardır.

Bitki temmuz-ağustos aylarında leylak, pembe ya da beyaz renklerdeki küçük çiçeklerini açar. Bu çiçeklerden minik taneli, küremsi biçimli minik tohumları oluşur. Nanenin taze ya da kurutulmuş yapraklan, bazı yemek ve besinlere katıldığı gibi ilaç, besin ve parfümeri endüstrilerinde de kullanılır. Likörü yapılarak içilir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. kuru nanenin içerdiği besin değerleri şunlardır: 245 kalori: 15.1 gr. protein: 29,8 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 4,9 gr. yağ; 755 mgr. kalsiyum: 30.2 mgr. demir: 52 IU A vitamini; 0,49 mgr. B1 vitamini; 0,98 mgr. B2 vitamini ve 3,7 mgr. B3 vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan önemli besin değerlerinin yanı sıra;

o Nane, midemizin dostu olan bitkilerden biridir. Çünkü, sindirim salgılarını artırarak mide ve bağırsaklardaki sindirim işlemini kolaylaştırır. Ayrıca, mide ve bağırsaklardaki gazı söker. Mide bulantılarını keser. Gebelikte ve yolculukta oluşan kusma reflekslerini yok eder.

o Bağırsaklardaki kolit yaralarını iyileştirici etkisi vardır.

o Bedeni güçlendirici bir toniktir.

o Grip sırasında oluşan yüksek ateşin düşürülmesine yardımcı olur.

Bu etkileri sağlaması için nanenin yaprakları bitki çiçek açmadan önce toplanır. Çok sıkmadan demet halinde bağlanır. Gölge ve havadar bir yere asılarak kurutulur. Kuruyan yapraklar elle ezilerek parçalanır. İşte böylece kurutulmuş ve ezilmiş yapraklarından bir tutam alınıp üzerine bir bardak kaynar su dökülerek 10 dakika demlendirilir. Bu şekilde elde edilen infüzyon, hiçbir yan etkisi olmadığı için istendiği kadar içilebilir. Ya da aynı etkileri sağlamak üzere, piyasada satılan naneruhundan alınıp 2-10 damlası bir kesme şekerin üzerine damlatılarak bu şeker emilir.



Nar ve Özellikleri

Bitkinin ince, eğri ve toprak düzeyinden başlayarak birçok sürgün vererek dallanan gövdesi, âdeta bir çalı görünümünde olur. Üst yüzeyi yeşil ya da koyu yeşil renkli yaprakları ince, uzun ve mızrak biçimli olarak dallarda karşılıklı dizilidir. Nisan-mayıs aylarında açmaya başlayan özel nar kırmızısı ve ender olarak sarı ve beyaz renkli çiçekleri, sürgünlerin uçlarında 1-5 adet olarak bulunur. 50-70 gün kadar çiçekli kalan ve bir süs bitkisi gibi güzel olan nar ağacının meyvesinin gelişme dönemi 120-160 gündür.

Sonbaharda olgunlaşan nar, üstten basık küre biçiminde ve iri portakal büyüklüğünde olup 1-5 mm. kalınlığında sarı, yeşil-sarı ya da kırmızı renkli derimsi yapılı bir kabukla kaplıdır. Bu kabuğun altında, her meyvede ortalama 1.000 adet olan ve yenilen nar taneleri bulunur.

Taneler, kabuğun içe doğru uzantısıyla oluşan odacıklarda yer alır. içlerinde, meyvenin tohumu olan çekirdekleri vardır. Olgunlaşan narlar tatlı, mayhoş ya da ekşi tatta olup tazeyken yenilir ya da sıkılıp suyu çıkarılarak, meyve suyu, şurubu ve şerbeti yapılarak tüketilir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze narın içerdiği önemli besin değerleri şunlardır: 63 kalori; 0,5 gr. protein; 16 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,3 gr. yağ; çekirdekleriyle birlikte yenilirse yüksek oranda lif; 8 mgr. fosfor; 3 mgr. kalsiyum; 0,3 mgr. demir; 3 mgr. sodyum; 259 mgr. potasyum; eser miktarda A vitamini; 0,03 mgr. B1 vitamini; 0,03 mgr. B2 vitamini; 0.3 mgr. B3 vitamini ve 4 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıdaki değerlerin incelenmesinden görüleceği gibi nar, özellikle potasyum ve karbonhidrat yönünden değerli bir besindir. Bunun yanı sıra narın, sağlığımıza yararlı şu etkileri de vardır:

o Nar meyvesinin kabuklan, doku büzücü etkisiyle peklik vericidir: Bunun için nar kabukları iyice kıyılıp bunlardan 2-3 tatlı kaşığı alınarak üzerine bir bardak kaynar su dökülür. 10-15 dakika kadar demlendirilerek bir infüzyon elde edilir. Bu infüzyondan günde iki kez, sabah ve akşamları birer bardak içilir.

o Yukarıda tanımı verilen infüzyonun aynı dozda içilmesi, bedende tenya düşürücü etki de yapar.

o Nar kabuklan, aynı etkilen nedeniyle şiddetli diyare ve dizanteriye karşı da kullanılır: Bu etkiyi sağlamak için narın taze ya da güneşsiz, havadar bir yerde kurutulmuş kabuklarından 2-3 tatlı kaşığı alınıp bir bardak suyun içinde kaynama noktasına kadar ısıtılır. Daha sonra kısık ateşte ısıtma 10-15 dakika daha sürdürülüp bir dekoksiyon elde edilir. Bu dekoksiyondan günde iki kez, sabah ve akşamları birer bardak içilir.

o Kurutulmuş ve öğütülmüş nar kabukları, yine aynı etkisi nedeniyle yaralara serpilerek kanı kesici olarak kullanılır.

o Olgun nar tanesinin sıkılıp suyunun içilmesi ya da nar taneciklerinin bolca yenilmesi idrar söktürücü, sindirimi kolaylaştırıcı ve tonik (bedeni güçlendirici) etkiler yapar.

bafrali_mehmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-27-2008, 21:25   #14
Kullanıcı Adı
bafrali_mehmet
Standart ====BESİNLERİN SAĞLIĞIMIZDAKİ YERİ====
P

Pancar ve Özellikleri

Yemeklik pancar diye de nitelendirilen Pancar'ı veren bitkisi, Ispanakgiller'dendir. Pancarların, aralarında konumuzu ilgilendiren yemeklik kırmızı pancardan başka, şekerpancarı ile hayvanlar için yem pancarı da dahil olmak üzere 15 kadar türü vardır. Çiçek saplarıyla l-15 m. kadar boylanabilen ve anayurdu Avrupa kıtası olan kırmızı pancar, ülkemizde de bolca yetiştirilen ikiyıllık otsu bir bitkidir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. pişirilmiş ve suyu süzülmüş kırmızı pancarın içerdiği besin değerleri şunlardır: 32 kalori; 1,1 gr. protein; 7,2 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,8 gr. lif; 23 mgr. fosfor; 14 mgr. kalsiyum; 0,5 mgr. demir; 43 mgr. sodyum; 208 mgr. potasyum; 23 mgr. magnezyum; 20 IU A vitamini; 0,03 mgr. B1 vitamini; 0,04 mgr. B2 vitamini; OJ5 mgr. B3 vitamini ve 6 mcgr. folik asit.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda görülen besin değerlerinin yanı sıra;

o Kırmızı pancar yüksek oranda potasyum içerdiği için yüksek tansiyonu düşürücü etki yapar.

o İçerdiği yüksek oranlı lifiyle pekliğe (kabızlığa) iyi gelir.

o İştah açıcıdır.

Dikkat: Oksalat içerdiği için böbrek taşı rahatsızlığı çekenler kırmızı pancarı yememelidir.



Patates ve Özellikleri

Nişastaca zengin patates adlı yumruları insan yiyeceği ve hayvan yemi olarak kullanılmak üzere yetiştirilen Patates bitkisi, Patlıcangiller'dendir. Anayurdu Güney Amerika'daki And dağları bölgesi olan patates, 16. yüzyılda Avrupa'ya ve iki yüz yıl önce ülkemize getirilmiştir. Önce Doğu Anadolu bölgemizde yetiştirilen bitki, yüz yıl kadar önce Batı illerimizde de yaygınlaşmaya başlamıştır.

Biryıllık otsu bitki olan ve 50-100 cm. kadar boylanabilen patatesin zayıf bir kök yapısı vardır. Bitkinin gövdesi üç bölümden oluşur: Toprak üzerine çıkan sapları üç köşe kesitlidir. Toprak altındaki yumrularında bulunan gözlerden yan dallar (ya da daha yaygın deyişle stolonlar) sürer. Stolonların uç noktaları genişleyip şişerek gene yumrular oluşturur.

Toprak üzerine çıkan stolonlar, bitkinin yeşil kısımlarını meydana getirir. Patates bitkisinin sapı üzerinde yer alan yapraklarında, 3-13 adet yaprakçık bulunur. Yaprakçıklar yaprak ekseninin üzerinde karşılıklı çifter çifter sıralanır. Uçta öteki yaprakçıklardan büyük olan tek ve ucu sivri bir yaprakçık yer alır. Yeşil renkli yaprağın yüzü düz, kabartılı ya da buruşuk olur.

Her dalın ucunda açan mor-pembe renkli çiçeklerindeki erkek organ altın sarısı renklidir. Döllenen dişi organ yeşil, mor ya da koyu renkli domatesi andıran meyveler verir. Fındık ya da ceviz büyüklüğündeki bu meyvelerde tohumlar meydana gelir. Patatesin yeşil kısımlarında, renksiz filizlerinde ve hatta yeşil yumrularında solanin adlı hafif zehirli bir alkoloid bulunduğundan, bu kısımları yenmez.

Patatesin, yalnızca sarı ya da özel renkli toprakaltı yumruları yenilir. Birçok çeşidi bulunan; kabuk rengine göre sarı, kırmızı ya da pembe patates diye adlandırılan yumruların, bir de tatlı patates diye adlandırılan türü vardır. Patates, etli ve kızartma yemekleri, salataları yapılarak; birçok yemeğe garnitür olarak ya da püresi katılarak her mevsimde bolca tüketilir.

BESİN DEĞERLERİ

Kabuğuyla haşlanmış 100 gr. patatesin içerdiği besin değerleri şunlardır: 93 kalori; 2,6 gr. protein; 21,2 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,6 gr. lif; 65 mgr. fosfor; 9 mgr. kalsiyum; 0,7 mgr. demir; 4 mgr. sodyum; 503 mgr. potasyum; 23 mgr. magnezyum; eser miktarda A vitamini; 0,1 mgr. B1 vitamini; 0,04 mgr. B2 vitamini; 1.7 mgr. B3 vitamini ve 20 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda görülen bazı önemli besin değerlerinin yanı sıra;

o Patates, içerdiği maddelerle bazı virüsleri yok eder ve ayrıca bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır.

o Patates hazımsızlığı giderir ve sindirime yardımcı olur: Bu etkisi nedeniyle gastrit, ülser ve kolit rahatsızlığı çekenlere patates yemeleri öğütlenmektedir.

Dikkat: Patates, içerdiği nişastalı maddelerle bedende insülin ve şeker düzeyini hızla yükseltir. Bu nedenle yenmesi, bazı şeker hastalarına kısıtlanabilir.



Patlıcan ve Özellikleri

Besleyici değeri çok fazla olmadığı halde Türk mutfağında hazırlanan nefis yemekleri pek beğenilerek yenilen Patlıcan'ı veren, Patlıcangillerin örnek bitkisidir. Anayurdu Hindistan olan otsu patlıcan bitkisi, normal koşullarda 45-75 cm., bitkiye çok uygun koşullarda 1,5 ve hatta 2 m. kadar boylanabilir. Uzun ve sağlam bir kazık kökü ile buna bağlanan yan kökleri vardır. Yuvarlak kesitli otsu gövdesi, kısa sürede sertleşip odunlaşır. Kenarları düz olan yeşil renkli yaprakları ufak, ince ve uzun ya da büyük ve geniş olur.

Bitkinin erselik özellik taşıyan mor renkli çiçekleri kendi kendisini döller. Ancak balansı ya da diğer böcekler aracılığıyla yabancı patlıcan çiçekleriyle de döllenebilir. Patlıcanın, rengi ve biçimi çeşitlere göre değişen meyvelerinin kabuğu serttir. Kabuğunun rengi koyu mordan siyaha kadar değişirse de açık renkli ve hatta kırmızı patlıcan çeşitleri de vardır.

Biçim olarak ülkemizde en çok yetiştirilenleri, ince uzun kemer patlıcanı, orta boy ve ucu sivri halkapınar patlıcanı ile yuvarlak ve küt olan bostan patlıcanı çeşitleridir. Patlıcan bitkisinin tohumları, meyve etinin içine yerleşmiş durumda küçük, hafif yassı ve parlak sarımtırak kahverengidir.

Bir patlıcanda, ortalama 500-5.000 adet tohum bulunur. Patlıcan çeşitlerinden kemer ve halkapınar patlıcanıyla sade ve zeytinyağlı yemekler; bostan patlıcanıyla kızartma ve salataları yapılır. Ayrıca patlıcanın reçel ve turşuları da yapılıp tüketilmektedir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze patlıcanın içerdiği önemli besin değerleri şunlardır: 24 kalori; 1,1 gr. protein; 5,5 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 2 gr. yağ; l gr. lif; 37 mgr. fosfor; 15 mgr. kalsiyum; l mgr. demir: l mgr. sodyum; 15 mgr. potasyum: 30 IU A vitamini; 0,05 mgr. B1 vitamini; 0,04 mgr. B2 vitamini; 0,05 mgr. B3 vitamini; 0,081 mgr. B6 vitamini ve 5 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan besin değerlerinin yanı sıra;

o Patlıcan, damarları yüksek kolesterolün yarattığı kötü etkilerden korur.

o Patlıcan yedirilen hayvanlarda, özellikle mide kanserine çok seyrek rastlandığı gözlenmiştir: insanlarda da aynı etkiyi yapıp yapmadığı araştırılmaktadır.

o Patlıcan, istemsiz kas kasılmalarını önleyen maddeler içermektedir.

o Patlıcan, içerdiği yüksek orandaki lifiyle pekliğe (hazımsızlığa) iyi gelir.

Sağlığımıza yararlı bu etkilerinden faydalanmak için patlıcan diyetimize katılmalı ve tüketilmelidir.

Dikkat: Olgunlaşmamış patlıcanda solanin adlı bir madde bulunur. Böyle patlıcanları çiğ olarak yemek, bu madde nedeniyle zehirlenmelere yol açabilir. Ancak patlıcan pişirildiğinde bu madde parçalanarak yok olur. Ayrıca, güç sindirilen bir besin olduğundan çocuklara, patlıcan yemesi için ısrar edilmemelidir.



Pazı ve Özellikleri

Kış ya da yaz mevsimlerinde yaprakları beğenilip sebze olarak yenilen Pazı bitkisi, Ispanakgiller'dendir. Anayurdu Akdeniz havzası, Anadolu, Kafkasya ve Ortadoğu olan bitkinin yabani örneklerine ülkemizdeki kırlarda rastlanmaktadır. Bunlar, fakir halk tarafından toplanır ve yaprakları yenilir. Kültür bitkisi olarak pazı, ülkemizde sıkça yetiştirilmektedir.

BESİN DEĞERLERİ

Pazı, A vitamini kaynağı betakaroten, C vitamini ve folik asit yönünden zengin bir bitkidir. Özellikle yaprak sapları kırmızı renkli olan pazılarda A vitamini oranı yüksek olur. Pazının diğer besin değerleri ıspanağınkine çok yakındır.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Besin değerleri ıspanağınkine benzeyen gösterişsiz pazı bitkisi, önemli bir besindir. Bunun yanı sıra;

o Pazı yaprakları bedeni güçlendirici (tonik) etkiler taşımaktadır.

o Pazı yaprakları, içerdiği demir ve folik asitle kansızlığı önler. Ayrıca pazının yenilmesi gebe kadınların spina bifida (omurganın bir tarafının açık olması hastalığı) taşıyan çocuklar doğurma rizikosunu en aza indirir.

o Pazının tohumları, geleneksel olarak halk hekimliğinde yarı lapası şeklinde ve kan kesici olarak kullanılagelmiştir.



Pırasa ve Özellikleri

Aslında makbul bir kış sebzesi olduğu halde yaz mevsiminde de zaman zaman pazarlarda görebildiğimiz pırasayı veren Pırasa bitkisi, Zambakgiller'dendir. Anayurdu kesin olarak bilinmeyen pırasa bitkisinin yabani örneklerine Akdeniz havzasında rastlanmaktadır, l m'ye kadar boylanabilen bu ikiyıllık otsu bitki, ülkemizde bol bol üretilip tüketilmektedir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. çiğ (pişirilmemiş) pırasanın içerdiği besin değerleri şöyle sıralanabilir: 25 kalori; 1,8 gr. protein; 4,6 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 1.3 gr. lif: 27 mgr. fosfor; 60 mgr. kalsiyum; 2 mgr. demir; 6,4 mgr. sodyum; 278 mgr. potasyum: 12,5 mgr. magnezyum; 0,07 mgr. B1 vitamini; 0,4 mgr. B3 vitamini ve 15 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda görüleceği gibi, içerdiği potasyum, demir, kalsiyum mineralleri ve özellikle yüksek orandaki lifi nedeniyle önemli bir besin maddesi oluşunun yanı sıra;

o Pırasa şurubu göğsü yumuşatır ve öksürüğe iyi gelir. Güçlü bir balgam söktürücüdür: Bunun için pırasanın beyaz ve yeşil kısımları ince ince kıyılarak suda iyice kaynatılıp süzülür. Böylece elde edilen şuruptan günde 2-3 bardak içilir.

o Ayrıca pırasa idrar söktürücüdür. Sindirimi kolaylaştırır: Bu etkilerinden yararlanmak için bolca pırasa yenilmelidir.






Pirinç VE Özellikleri

Beslenmemizde çok önemli yeri bulunan pirinci veren tarım bitkisi Pirinç (ya da üreticinin deyişiyle çeltik), Buğdaygiller'dendir. Yirmi kadar türü bulunan ve anayurdu kesin olarak bilinmeyen, ancak dünyanın ılıman sıcak bölgelerinde çok yaygın olarak yetiştirilen çeltik bitkisinin tarımı, ülkemizde de geniş ölçüde yapılmaktadır.

50-80 cm. kadar boylanabilen bu biryıllık bitkinin her başakçığında, altı erkek organı bulunan bir çiçek açar. Döllenen çiçekle olgunlaşan taneye, pirinç ya da çeltik adı verilir. Kurutulup tüketime sunulan pirincin geniş bir kullanım alanı vardır: Çorbası, çeşitli pilavları ve sütlacı yapılarak; dolma ve diğer yemeklerle besinlere katılarak tüketilir. Çeltik bitkisinin hasattan geriye kalan sapları taze olarak hayvanlara yedirilir ya da yeşil gübre olarak kullanılır.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. pişirilmiş beyaz pirincin besin değerleri şunlardır: 109 kalori: 2,4 gr. protein; 24,2 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,1 gr. lif; 28 mgr. fosfor; 10 mgr. kalsiyum; 0,2 mgr. demir; 374 mgr. sodyum; 28 mgr. potasyum; 0,02 mgr. B1 vitamini; 0,01 mgr. B2 vitamini ve 0.4 mgr. B3 vitamini.

Esmer pirinç denilen türün besin değerleri, beyazınkinden daha yüksektir ve 100 gr. pişirilmiş esmer pirincin besin değerleri şöyle sıralanabilir: 282 kalori; 3,6 gr. protein; 26.7 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 3, l gr. yağ; 1.6 gr. lif; 94 mgr. fosfor; 98 mgr. kalsiyum; l mgr. demir; 71 mgr. sodyum; 177 mgr. potasyum: 220 mgr. magnezyum; 1.4 mgr. çinko; 110 IU A vitamini; 0,3 mgr. B1 vitamini ve 0,04 mgr. B2 vitamini.

Bu değerlerin kıyaslanmasından sonra, tüketilmek üzere esmer pirincin seçilmesi çok doğal olacaktır.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Dünyadaki insanların yarısının ana yiyeceği olan pirinç, değerli bir besin oluşunun yanı sıra;

o Yüksek tansiyonu düşürür.

o Kan şekeri düzeyini sabit tutar: Şöyle ki, pirinç, ekmek ve patatese göre kan şekerini biraz daha fazla yükseltir. Ama, pirinç alımı, kanda kararlı bir şeker düzeyi ve dengeli bir enerji kaynağı sağlar. Bu enerjiyle hareketlenen şeker hastalarına yararlı olup onların kilo almalarını önler.

o Pirinç, böbrek taşı oluşumunu önler: Son zamanlarda Japonya'da yapılan araştırmalar, günde iki kez onar gram pirinç kepeği yenmesinin böbrek taşları oluşumunu engellediğini ortaya koymuştur.

o Pirinç, içerdiği maddelerle bedenin kansere yakalanması rizikosunu azaltır: Bunun için gene pirinç kepeği alımı yeterli olmaktadır.

o Pirincin lapa olarak yenilmesi, yüzyıllardır geleneksel olarak diyarenin giderilmesinde kullanılagelmektedir.

o Kilo düşmek için pirinçle yapılan diyetlerde uzun yıllar boyunca yapılan ilaç tedavisiyle iyileştirilemeyen ve sedef hastalığı yüzünden pullanan deri bölgelerinin temizlendiği gözlemlenmiştir.

o Ekmeğin içerdiği glütenden ötürü alerji çekenler için pirinç seçenek bir nişastalı besini oluşturur.

Bütün bu sağlığımızı destekleyici önemli etkilerinden ötürü özellikle esmer pirincin diyetimize katılması ve sıkça tüketilmesi uzmanlarca öğütlenmektedir.



Portakal ve Özellikleri

Portakal adlı meyvelerini sonbahardan ilkbahar sonuna kadar severek yediğimiz, sıkma meyve suyunu neredeyse yıl boyunca kana kana içtiğimiz Portakal meyvesini veren ağaç, Turunçgiller'dendir (Narenciyeler). Anayurdu Himalayalar'ın güneyindeki ülkelerden Çin'e kadar uzanan bölgeler olan portakal ağaçları, ülkemizde Akdeniz ve Ege bölgelerinin kıyı şeridinde bol bol yetiştirilmektedir.

10 m'ye kadar uzayan boyuyla portakal ağacı, Turunçgiller içinde en yüksek ağaç ve en uzun yaşayandır. Sağlam kök yapısı, dikine uzayan düz bir gövdesi ile düzgün bir dal yapısı vardır. Koyu yeşil renkli deri gibi sert ve dayanıklı olan yapraklarının kenarı düzdür.

İlkbaharda açan beyaz renkli mis kokulu çiçekleri incedir. Bu çiçekler olgunlaştığında, çeşitlerine göre sonbahar ortasından kış sonlarına kadar portakal meyvesini verirler. Önemli portakal çeşitlerinden Vaşington, erkenci, sulu, lezzetli ve çekirdeksizdir. Yafa, orta mevsim çeşidi olup çekirdeksiz ve üstün nitelikler taşıyan bir çeşittir.

Valensiya portakalı, geç mevsimde olgunlaşıp ağaçta uzun süre kalabilir. Az çekirdekli ve bol suludur. Bunlardan gayrı kan portakalı adlı eti ve suyu kırmızı renkli olan çeşit ile diğer yuvarlak ve küçük boylu yerli portakal çeşitleri giderek önemini yitirmekte, yalnızca sıkmalık portakal olarak değerlendirilmektedir. Portakal, taze meyve olarak bolca yenildiği gibi reçeli, marmeladı, konservesi, tatlıları ve meyve suları yapılarak da tüketilir. Kabuğundan ve suyundan çıkarılan esans, parfümericilikte kullanılır.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze portakalın içerdiği besin değerleri şunlardır: 49 kalori; 1,2 gr. protein; 12.2 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 0,5 gr. lif; 20 mgr. fosfor; 41 mgr. kalsiyum; 0,4 mgr. demir; l mgr. sodyum; 200 mgr. potasyum: 11 mgr. magnezyum; 200 IU A vitamini: 0,1 mgr. B1 vitamini; 0,04 mgr. B2 vitamini; 0,04 mgr. B3 vitamini; 0,03 mgr. B6 vitamini; 5 mcgr. folik asit; 50 mgr. C vitamini ve 0,2 mgr. E vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan önemli besin değerlerinin yanı sıra;

o Portakal, bazı kanser türlerine yakalanma rizikosunu en aza indirger: Portakalı bolca tüketen kişiler, yapılan bilimsel araştırma sonuçlarına göre mide ve pankreas kanserlerine yakalanma riskini en az taşıyan grubu oluşturmaktadır.

o Portakal, içerdiği yüksek orandaki C vitaminiyle bedenin hastalıklara karsı direncini artırmaktadır: Çünkü bazı virüs türleri üzerinde öldürücü etkisi vardır.

o İçerdiği pektin adlı maddeyle kötü kolesterol düzeyini düşürmektedir.

o Portakal, kılcal damarları güçlendirmekte, bu damarların oluşturduğu sistemdeki kan dolaşımını hızlandırmakta, ayrıca damar tıkanıklıklarını önlemektedir: Bu ve yukarıda sözü edilen kolesterol düşürücü etkisiyle portakal, kalbimizin dostudur.

o Ayrıca içerdiği zengin potasyumla yüksek tansiyonun düşürülmesine yardımcı olur.

Bütün bu etkileri sağlamak üzere portakalın taze meyve olarak bolca ve istendiği kadar yenmesi gerekir. Portakalın suyu, C vitamini, potasyum ve folik asit yönünden pek zenginse de bunu içmek taze meyveyi yemenin yerini tam olarak tutamaz.

bafrali_mehmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-27-2008, 21:26   #15
Kullanıcı Adı
bafrali_mehmet
Standart ====BESİNLERİN SAĞLIĞIMIZDAKİ YERİ====
S-Ş

Semizotu ve Özellikleri

Bahçelerde yetiştirilen kültür çeşitleri ile doğada kendiliğinden yetişen yabanileri sebze olarak yenilen mayhoş tatlı Semizotu'nu veren, Semizotugiller'in örnek bitkisidir. Anayurdu Hindistan olan semizotu, tüm dünya ile ülkemizde yaygın olarak yetişmekte ve yetiştirilmektedir.

Semizotu, en çok 30 cm. kadar boylanabilen bir ya da çokyıllık otsu bir bitkidir. Yuvarlağa yakın oval biçimli, yeşil renkli etli ve sulu yaprakları vardır. Bu yapraklar ile yine etli ve sulu olan yaprak sapları yenilir.

Bitkinin küçük çiçekleri genellikle sarı, bazen eflatun, pembe ya da kırmızı renkli olur. Erselik özellikler taşıyan çiçeklerinin döllenmesiyle olgunlaşan küçük kapsül durumundaki meyvelerinin içinde çok sayıda siyah renkli minik tohum bulunur. Kültür çeşitlerinin yaprakları daha irice ve yabanilerininki küçük olan semizotunun kıymalı ve pirinçli yemeği yapılır. Ayrıca semizotu yapraklan, çiğ olarak öylece ya da salatalara katılarak yenilir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze semizotunun besin değerleri şunlardır: 32 kalori; 2 gr. protein; 3,8 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,4 gr. yağ; 1,4 gr. lif: 4 mgr. fosfor; 40 mgr. kalsiyum; 0,2 mgr. demir; 80 mgr. sodyum; 45 mgr. potasyum; 180 IU A vitamini; 0,04 mgr. B1 vitamini; 0,03 mgr. B2 vitamini; 0,03 mgr. B6 vitamini ve 8 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan besin değerlerinin yanı sıra;

o Semizotu, içerdiği yüksek oranlı lifiyle peklik (kabızlık) çekenlere iyi gelir.

o Yaşlı, hasta ve diyet yapan kişiler için çok uygun bir sebzedir.

o Semizotunun içerdiği omega 3 doymamış yağlar, balıklarınkiyle kıyaslanabilecek düzeydedir: Geleneksel olarak gut hastalığına, baş ağrısı ve bedendeki diğer ağrılara iyi geldiğine inanılmaktadır. Günümüzde yapılan bilimsel araştırmalar, semizotunun sağlığa yararlı bu etkisinin varlığını doğrulamaktadır.

Sayılan bütün bu etkileri için semizotu, diyete katılıp bolca yenilmelidir.



Sarmısak ve Özellikleri

Sert ve keskin kokusu, acı tadıyla bazı yiyeceklerimize benzersiz bir çeşni ve lezzet katması amacıyla kullanılan Sarmısak'ı veren bitkisi, Zambakgiller'dendir. Anayurdu Asya kıtası olan sarmısak, ülkemizde bol bol yetiştirilip tüketilmektedir.

Soğanın yakın akrabası olan ve l m'ye kadar boylanabilen sarımsak, ikiyıllık otsu bir bitkidir. Birinci yılında toprak içindeki birçok 'diş'ten oluşan 'baş' kısmı ile toprak üzerindeki yapraklarını; ikinci yılında soğanda olduğu gibi çiçek sapı ile bunun ucundaki çiçeklerini oluşturur. Sarımsağın soğandan farkı, çiçeklerde tohum meydana gelmemesidir. Ama, bazı durumlarda çiçekler, ebesoğanı denilen küçük başçıkları oluşturur. Bu başçıklar tohumluk olarak işe yarasalar da, uygulamada tohumluk olarak kullanılmazlar.

Sarmısak bitkisinin kın biçimindeki düz yapraklan, bitkinin toprak altında gelişen baş adlı bitki soğanından uzarlar. Baş, sayıları 5-30 arasında değişen ve yan yana birbirinin üzerine yığılarak gelişen diş adlı soğancıklardan meydana gelmiştir. Bu dişler sarmısak yetiştiriciliğinde tohumluk olarak kullanıldığı gibi, Türk mutfağında koku ve tadıyla çeşni katması için birçok yemek, meze, turşu vb'ye katılarak tüketilmektedir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. (diş) sarmısakta 90 kalori: 5,3 gr. protein; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 1.1 gr. lif; 13,3 mgr. fosfor; 38 mgr. kalsiyum; 1.4 mgr. demir: 0,2 mgr. B1 vitamini; 0.8 mgr. B2 vitamini: 0.3 mgr. B3 vitamini ile 8 mgr. C vitamini vardır. Ama, sarmısak az miktarlarda tüketildiğinden, bedenin enerji, vitamin ile mineral gereksinimlerinin pek az bir bölümünü karşılar. Ortalama 9 gr. gelen irice iki adet sarmısak dişinin bedene sağladığı yalnızca 9 kaloridir.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda belirtildiği gibi, tüketilen sarımsağın besin değeri ihmal edilecek değerde olmasına karşın, sağlığımıza yararlı etkileri çok fazladır. Şöyle ki;

o Sarmısak, bedenin bağışıklık sistemini uyarır, yani antibiyotiklere benzer etkiler yaparak bedendeki enfeksiyonlara karşı savaşır: Bu bağlamda nezle, soğuk algınlığı, uçuk; mide, bağırsak ve mantar iltihapları, arpacık gibi bakteri, virüs ve mantarların oluşturduğu enfeksiyonlar sayılabilir.

o Kandaki kolesterol düzeyini düşürür: Yapılan araştırmalar, günde iki diş sarımsak yiyen kişilerin kolesterol düzeyinde, kısa dönemde %10'luk düşüşlerin gerçekleştiğini ortaya koymuştur.

o Sarmısak, kanı sulandırır ve kan dolaşımını hızlandırır: Bu sayede sarmısak, kalp krizi ya da felç geçirmeye neden olabilecek damar tıkanıklıklarını önler.
o Yüksek tansiyonu düşürür: Araştırmalar, makul düzeyde sarmısak alımının bile bu etkiyi sağladığını göstermektedir.

o Sarmısak, kan sekerinin düzeyini düşürür: Bu sayede bazı şeker hastalarına sarmısak yemenin iyi geldiği yapılan bilimsel araştırmalarla saptanmıştır.

o Bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır. Yapılan araştırmalarda sarmısak tüketen kişilerde, özellikle mide kanserine yakalanma tehlikesinin azaldığı belirlenmiştir.

o Sarmısak kronik bronşiti önler, etkisini azaltır.

o Balgam, idrar, safra ve gaz söktürücüdür.

o İştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.

o Sarmısağın, afrodizyak (cinsel gücü artırıcı) etkileri bulunduğu, Doğu ve Batı kültürlerinde savunulmaktadır.

Sağlığımıza yararlı bu etkilerinden faydalanmak için, sarımsağın diyetimize katılması ve günde iki diş sarmısak yenmesi gerekir. Daha fazla tüketilmesi sarımsağın yararını artırmaz. Ayrıca sarımsağın yüksek sıcaklıklarda pişirilmesi sağlığa yararlı etkilerini azaltmaktadır. Kokusundan şikâyetçi olanlar için piyasada sarmısak kapsüllerinin satılmakta olduğunu da anımsatırız.



Soğan VE Özellikleri

Yemeklerimiz ile salatalarımıza çeşni katan, sağlığımıza yararlı pek çok etkileri bulunan acı sebze soğanı veren Soğan bitkisi, Zambakgiller'dendir. Anayurdunun Güneydoğu Asya olduğu sanılmaktadır. Birçok türü olan soğan bitkilerinden sofralık soğan (A. cepa), dünyanın pek çok yeri ile Türkiye'de yetiştirilmekte, ürünü olan kuru ve yeşil soğanlar bol bol tüketilmektedir.

Soğan, 40-80 cm. kadar boylanabilen ikiyıllık otsu bir bitkidir. Birinci yılında, 40 cm'ye kadar yükselen içi boş koyu yeşil yapraklarını verir. İkinci yılında bu yapaklardan daha uzun bir sapın tepesinde beyaz ya da bazen leylak rengi küçük çiçeklerden oluşan top biçiminde bir çiçek salkımını oluşturur.

Bitkinin birinci yılının ortalarında yaprakların dip bölümü şişkinleşerek toprağın altında bir baş meydana getirmeye başlar. Bu haliyle topraktan sökülürse özellikle salatalarda kullanılan yeşil soğan denilen taze soğan ürünü elde edilir. Sökülmeyip toprakta kalan başlar, bitkinin ikinci yılında sökülüp kurutularak bu kez kuru soğan elde edilir.

Soğan, salataların yanı sıra çeşitli yemeklere, krem peynirlere ve hamburgerlere katılır, çorba ve yahni gibi sevilen yemekleri yapılır. Mutfakların vazgeçilmez bir öğesidir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. çiğ (pişirilmemiş) kuru soğanın içerdiği besin değerleri şunlardır: 38 kalori; 1,5 gr. protein; 9 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,6 gr. lif; 56 mgr. fosfor; 27 mgr. kalsiyum; 0,5 mgr. demir; 10 mgr. sodyum; 157 mgr. potasyum: 12 mgr. magnezyum; 40 IU A vitamini; 0,03 mgr. B1 vitamini; 0,04 mgr. B2 vitamini; 0,2 mgr. B3 vitamini: 0,l mgr. B6 vitamini: 10 mcgr. folik asit: 10 mgr. C vitamini ve 0,3 mgr. E vitamini.

Yeşil soğanın bazı besin değerleri kuru soğandan daha yüksek, bazıları da daha düşüktür. Yeşil soğanın besin değerleri şöyle sıralanabilir: 45 kalori; 10,5 gr. protein; 1 gr. karbonhidrat; yağ ve lifi eser miktarlarda; 40 mgr. kalsiyum; 5 mgr. sodyum; 231 mgr. potasyum; 20 IU A vitamini ve 25 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan önemli besin değerlerinin yanı sıra;

o Soğan, bedenin savunma sistemini güçlendirir: Soğuk algınlığı, öksürük, bronşit ve gastrit gibi enfeksiyon hastalıklarına iyi gelen ve geleneksel olarak bu nedenle tüketilen bir besindir.

o Soğan, yağlı yemeklerin yenmesinden sonra bedende kolesterol yükselmesi ve kanın pıhtılaşması olaylarını önler: Çok fazla yağlı yemek yiyen kişilerde meydana gelen bu gibi sakıncalı durumlar, yemeklerde bol soğan bulunması halinde ortadan kalkar.

o Soğan bedende bulunan kötü kolesterolü ve yüksek tansiyonu düşürür, ama iyi kolesterol düzeyini artırır.

o Bol bol soğan yemenin, bedenin kansere yakalanması rizikosunu azalttığı savunulmaktadır.

o Son zamanlarda yapılan bazı bilimsel araştırmalara göre, soğanın kalbi güçlendirdiği ve koroner damarları genişlettiği ileri sürülmektedir.

o Soğan idrar söktürücüdür: Bu etkisiyle bedendeki toksinlerin atılmasına ve kanın temizlenmesine yardımcı olur.

o Soğan midevidir: iştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır. Ayrıca müshil etkisi de vardır.


Ş

Şalgam ve Özellikleri

Hafif acımsı-tatlımsı kökleri sebze olarak yenilen Şalgam'ı veren bitkisi, Turpgiller'dendir. Anayurdunun Kuzey Avrupa ile Kuzey Asya olduğu sanılan şalgam, ikiyıllık otsu bir bitkidir. 50-120 cm. kadar boylanabilen ve ülkemizde de yetiştirilen bitkinin birinci yılında kökü ve toprak üstü yeşil kısımları; ikinci yılında çiçek sapı, çiçekleri ve tohumları oluşur.

Bitkinin sebze olarak değerlendirilen bölümü, şişkin kökleridir. Basık, yuvarlağımsı ya da uzun silindirik biçimlerde olan kökün sertçe etinin rengi beyaz ya da mavimtıraktır. Ama, kökün toprak yüzeyine yakın kısmı kırmızı, mor, beyaz, sarı veya yeşil renklerde olabilir. Bitkinin oval biçimli yaprakları yeşil renkli, yaprak kenarları düz ya da testere gibi dişlidir.

Şalgamın çiçek sapları 50-120 cm. kadar uzar. Erselik özellikli çiçekleri, parlak sarı ve bazen beyaz renkte olur. Tohumları lahananınkilere çok benzediğinden, satın alırken aldanmamaya dikkat edilmelidir. Şalgam, günümüzde hem insanlar hem de hayvanlar için üretilmektedir. İnsan yiyeceği olarak yetiştirilenleri yumuşak etli, hayvan yemi olanları ise sert etlidir. Şalgam, bazı çorba ve soslara katılır, yemeklerde garnitür olarak kullanılır. Bazı yörelerimizde suyu sevilerek içilir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze şalgamın içerdiği önemli besin değerleri şunlardır: 23 kalori; 0,8 gr. protein; 4,9 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 0.9 gr. lif: 24 mgr. fosfor; 35 mgr. kalsiyum; 0,4 mgr. demir; 34 mgr. sodyum; 188 mgr. potasyum: 20 mgr. magnezyum; eser miktarda A vitamini; 0,04 mgr. B1 vitamini; 0,05 mgr. B2 vitamini; 0,3 mgr. B3 vitamini ve 22 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Şalgam, patates yaygınlaşana değin, büyük önem verilerek tüketilen bir sebzeydi. Günümüzde geri plana itilmiş olan şalgama, içerdiği yüksek besin değerleri nedeniyle layık olduğu önem verilmelidir. Şalgam, söz konusu besin değerlerinin yanı sıra;

o Tüm Turpgiller gibi, bedenin kansere yakalanma rizikosunu en aza indirgeyen bir besindir.

o Zengin potasyum içeriğiyle yüksek tansiyonu düşürmektedir.

o İçerdiği zengin orandaki lifi sayesinde peklik (kabızlık) çekenlere iyi gelir.

o Ayrıca şalgam, halk hekimliğinde bedene dinçlik sağlayan, mide ve siyatik ağrılarına iyi gelen bir besin olarak bilinmektedir.



Şeftali ve Özellikleri

Yaz mevsiminde hazirandan eylüle kadar pek sevilen meyveleri Şeftali ve Nektarin'i veren ağaçları, Gülgiller'dendir. Anayurdu Doğu Asya ve Çin olan şeftali ağaçları, 3-5 m. kadar boylanabilir.

Çok sayıda olan ve ağacı örten yaprakları, sapında 2-5 adet balozu bezi bulunan kenarları dişli, yeşil renkli ve ok ucu biçimlidir. İlkbaharda erkenden ve yaprağından önce açan pembe renkli çiçekleri yabani güle benzer. Çeşitlerine göre hazirandan eylül ayına kadar olgunlaşan şeftali meyvelerinin pek çok çeşidi (Türkiye'de 64 çeşit) vardır.

Meyve sarı, krem ya da yeşil üzerine morumsu kırmızı renkli, ince tüylü ve ince kabukludur. Beyaz, kırmızı (kana benzer lekeli) ya da sarı renkli olan eti bol sulu, tatlı ve hoş kokuludur. Meyvenin eti, ortasındaki iri ve sert çekirdeğine yapışık (et şeftalisi) ya da çekirdeğinden ayrı (yarma şeftali) cinsinde olur. Şeftali, taze olarak ya da derin dondurucuda dondurularak yenildiği gibi meyve suyu, şurubu, dondurması reçeli, marmeladı ve kompostosu yapılarak da tüketilir. Pastacılıkta da yeğlenerek kullanılır.

Nektarin, türlü doğal değişimler (mutasyonlar) sonucu, insan eliyle şeftaliden elde edilmiş tüysüz şeftali türüdür. 13 çeşidi vardır. Günümüzde taze olarak ve yeğlenerek tüketilmektedir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze şeftalinin içerdiği önemli besin değerleri şöyle sıralanabilir: 38 kalori; 0,6 gr. protein; 9,7 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,6 gr. lif; 19 mgr. fosfor; 9 mgr. kalsiyum; 0,5 gr. demir; 1 mgr. sodyum; 202 mgr. potasyum: 10 mgr. magnezyum; 1.330 IU A vitamini; 0.02 mgr. B1 vitamini; 0,05 B2 vitamini; 1 mgr. B3 vitamini; 0,024 mgr. B6 vitamini; 2.3 mcgr. folik asit ve 28 mgr. C vitamini. Beyaz etli şeftalinin A vitamini içeriği düşüktür.

100 gr. nektarinin içerdiği önemli besin değerleri ise şöyledir: 46 kalori; 11,4 karbonhidrat; 0 kolesterol; l gr. lif; 22 mgr. fosfor; 3,6 mgr. kalsiyum; 0,42 mgr. demir; 8,4 mgr. sodyum; 247 mgr. potasyum: 11,6 mgr. magnezyum; 1.650 IU A vitamini; 0,02 mgr. B6 vitamini; 20,1 mcgr. folik asit ve 23,1 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan önemli besin değerlerinin yanı sıra;

o Şeftalinin çiçek ve yapraklarının, yumuşatıcı (hafif müşkil) ve hafif yatıştırıcı etkileri vardır: Bu etkileri sağlamak için şeftali ağacının körpe yaprakları ve çiçekleri alınıp karıştırılarak kıyılır. Bu karışımdan 3-4 tatlı kaşığı alınıp üzerine bir bardak kaynar su dökülerek 10-15 dakika süreyle demlendirilir. Böylece elde edilen infüzyondan günde 2-3 bardak içilir.

o Nektarinin bazı besin değerleri şeftaliden daha yüksek olduğu için hastalık sonu nekahet döneminde, güçlenme diyeti yapan kişilere ve çocuklara yemeleri tavsiye edilir.

o Şeftali (ve nektarinin) cinsel isteği artırıcı (afrodizyak) etkileri olduğu ileri sürülmektedir: Bunun için sabahları aç karnına bu meyvelerin bolca yenilmesi tavsiye edilir.

bafrali_mehmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-27-2008, 21:26   #16
Kullanıcı Adı
bafrali_mehmet
Standart ====BESİNLERİN SAĞLIĞIMIZDAKİ YERİ====
T-Ü

Tatlı Kabakları ve Özellikleri

Türleri: Balkabağı ve Helvacıkabağı ya da Kestanekabağı

Genellikle tatlıları yapılıp beğenilerek yenilen bu iki kışlık Tatlı Kabak türü, Kabakgiller'dendir. Balkabağının anayurdu Amerika, helvacıkabağı ya da kestanekabağının anayurdu Asya ve Amerika kıtalarıdır.

Tatlı kabakları, biryıllık otsu bitkilerdir. Birkaç metre boylanabilen ve bitki yapısı daha iri olmak koşuluyla genelde yemeklik kabaklara benzeyen tatlı kabakları, dünyanın birçok yeri ile ülkemizde bol bol yetiştirilmektedir. İki önemli kabak türünün iri meyveleri, biçim ile kabuk ve et rengi yönünden birbirinden çok farklıdır.

Balkabağı (C. moshata), silindiriğe yakın ya da yuvarlakça basık biçimlidir. Kabuk ve et rengi turuncudur. Üzerleri uzunlamasına hafif oluklu olan balkabaklarının ağırlığı, 15-25 kg. kadardır. Helvacıkabağı ya da kestanekabağı (C. maxima), yuvarlağa yakın hafif basık biçimli, kabuğu kurşunimtırak beyaz, eti sarı renkli ve çok lezzetlidir.

Uygun koşullarda iyice irileşenleri, 30-50 kg. kadar gelebilir. Günümüzde helvacıkabağı ülkemizde daha çok yetiştirilmekte, her iki tatlı kabak türü, genellikle tatlı ve bazen börek yapımında kullanılmaktadır.

BESİN DEĞERLERİ

Besin değerleri birbirine oldukça yakın olan bal ve helvacıkabaklarının ortalama 100 gramının içerdiği besin değerleri şöyledir: 33 kalori; 1 gr. protein; 7,9 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,3 gr. yağ; 1.3 gr. lif; 26 mgr. fosfor; 25 gr. kalsiyum; 0,4 mgr. demir; 2 mgr. sodyum; 280 mgr. potasyum: 6.400 IU A vitamini: 0,03 mgr. B1 vitamini; 0,05 mgr. B2 vitamini; 0.6 mgr. B3 vitamini: 15 mgr. C vitamini ve 1,8 mgr. E vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda görülen önemli besin değerlerinin yanı sıra;

o Yüksek oranlarda A, C ve E vitamini gibi antioksidan maddeleri içerdiğinden, tatlı kabakları bedenin kansere yakalanma, kalp krizi geçirme ve katarakt illetine tutulma rizikosunu en aza indirger: Bu kanser türleri arasında özellikle akciğer kanseri başta gelmektedir. Bu etkisinden yararlanmak için günde yarım çay fincanı büyüklüğünde tatlı kabağın yenilmesi yeterli olur.

o Tatlı kabaklan, yüksek oranda lif içerdiğinden peklik (kabızlık) çekenlere iyi gelir.

o Tatlı kabaklarının çekirdekleri, erkeklerde, prostat bezinin büyümesinin yarattığı idrar yapma zorlukları, idrar miktarı ve idrara çıkma aralıkları konusunda kişilere büyük rahatlama sağlar. Bu etkisinden yararlanmak için günde 25 gr. çiğ çekirdek içinin iyice çiğnenerek yenmesi öğütlenmektedir.

o Tatlı kabaklarının çekirdekleri, böbrek taşlarının oluşumunu önler ve taş düşürmeye yardımcı olur: Bunun için de günde 25 gr. çiğ kabak çekirdeği yenmesi öğütlenir.

o Tatlı kabaklarının çekirdekleri, içerdikleri çinko mineraliyle (25 gr. çekirdekte 1,6 mgr. çinko vardır), bedenin bağışıklık sistemini güçlendirir ve yine bedenin gelişmesini destekler: Bu etkilerinden yararlanmak için günde 50 gr. çiğ kabak çekirdeği yenmesi öğütlenmektedir.

o Tatlı kabaklarının çekirdekleri hiçbir türden zehir içermedikleri halde, bağırsak asalaklarına karşı kullanılır: Bu etkisinden yararlanmak üzere de, iki gün üst üste 30-40 gr. kadar tatlı kabak çekirdeğinin çiğ olarak yenmesi ve asalakların düşürülmesinin hızlandırılması için ardından bir saat sonra müshil içilmesi tavsiye edilmektedir.



Tere ve Özellikleri

Baharlı çeşnisinden ötürü yaprakları yemek ve salatalara katılarak ya da öylece yenilen Tere bitkisi, Turpgillerdendir. Anayurdu Asya kıtası olan ve 20-50 cm. kadar boylanabilen biryıllık otsu tere bitkisi ülkemizde bolca yetiştirilmekte, Anadolu'da yabani örneklerine kırlarda rastlanmaktadır.

Bitkinin, yeşil renkli çok parçalı yaprakları ve beyaz ya da pembe renkli çiçekleri vardır. Yapraklarının tadı biraz acı ve yakıcıdır. Kokusu da hoş olmadığı halde vitamin ve mineraller yönünden çok zengin ve iştah açıcı olan bu yapraklar, salatalara çeşni vermesi için katılır. Kemikli kuzu ya da koyun etiyle, tere kebabı adı verilen özel bir yemeği yapılır.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze terenin içerdiği besin değerleri şunlardır: 32 kalori; 2,6 gr. protein; 5,5 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,7 gr. yağ; 1,1 gr. lif; 76 mgr. fosfor; 81 mgr. kalsiyum; 13 mgr. demir; 14 mgr. sodyum; 606 mgr. potasyum: 930 IU A vitamini; 0,08 mgr. B1 vitamini; 0.26 mgr. B2 vitamini; l mgr. B3 vitamini: 0.24 mgr. B6 vitamini: 69 mgr. C vitamini ve 0,7 mgr. E vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Hiç önemsenmeyen ve hatta küçümsenen tere bitkisi, yukarıda görüldüğü gibi çok önemli oranlarda doğal vitamin ve mineral içermektedir. Bunun yanı sıra;

o Tere iştah açıcı bir besindir.

o Lif oranı yüksek olduğu için peklikten şikâyetçi olan kişilere iyi gelir.



Turp ve Özellikleri

Değişik çeşnileriyle iştah açıcı Turp adlı kök sebzesini veren, Turpgiller'in örnek bitkileridir. Anayurduna ilişkin çeşitli görüşler ileri sürülen ve bu konuda Eski Mısır'dan Çin ve Japonya'ya kadar pek çok yerin adı sayılan, ülkemizin hemen hemen her yerinde bol bol yetiştirilebilen Turpların birçok türü ve çeşidi vardır.

60-90 cm'ye kadar boylanabilen çiçek saplarıyla turplar, çeşitlerine göre bir ya da ikiyıllık otsu bitkilerdir. Taşıdıkları birçok özelliğe göre sınıflandırılan turpları en pratik sınıflandırma yöntemi, yetiştirilme mevsimlerine göre ayrılmalarıdır. Buna göre turplar ilkbahar çeşitleri, yaz çeşitleri ve kışlık çeşitler olarak ayrılırlar. Genelde turp bitkisinin alt yaprakları yayvan ve genişçe, üst yaprakları tırtıklı ya da çentikli olur. Çiçekleri mor, beyaz veya sarı renklerde açar.

Turpun meyvesi, hardalınkine benzer: Küçük, küremsi biçimli, kırmızımtırak kahverengi ve yakıcı kokuludur. Yabani turpların kökü kazık biçimindeyken yenebilen bahçe turplarının kökü yumru biçimindedir, işte bu kökler, yılın çeşitli mevsimlerinde yetiştirilebildiği, baharlı ve lezzetli olduğu ve zamanında hasat edildiği takdirde önemli besin değerlerinin yanı sıra gevrek ve iştah açıcı özellikler taşıdığı için sofralarımızda çerez olarak ve beğenilerek yer alırlar. En tanınmış turp türleri kırmızı turp ile kara turptur (bayırturpu).

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze turpun içerdiği besin değerleri şunlardır: 15 kalori; 1 gr. protein; 2,8 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; eser miktarda yağ; 0,7 gr. lif; 27 mgr. fosfor; 43,7 mgr. kalsiyum; 1.9 mgr. demir: 59 mgr. sodyum; 241 mgr. potasyum: 11 mgr. magnezyum; eser miktarda A vitamini; 0,04 mgr. B1 vitamini; 0,02 mgr. B2 vitamini; 0,2 mgr. B3 vitamini; 0,1 mgr. B6 vitamini; 10 mcgr. folik asit ve 25 mgr. C vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan ve bazıları çok önemli oranlara varan besin değerlerinin yanı sıra;

o Turp, familyasındaki diğer sebzeler gibi, bedenin bazı kanser hastalıklarına yakalanma rizikosunu en aza indirger: Bu kanser türleri arasında akciğer ve kalınbağırsak kanserleri sayılabilir.

o Yüksek oranda içerdiği antioksidan maddelerle kalp hastalığına yakalanma, felç geçirme ve katarakt illetine tutulma rizikolarını da önemli ölçülerde azaltır.

o Turp, içerdiği yüksek oranda demir ve folik asidiyle, kansızlığı ve ayrıca gebe kadınların spina bifida (omurganın bir yanının açık olması) hastalığı taşıyan çocuk doğurma rizikosunu en aza indirir.

o Turp, içerdiği yüksek orandaki potasyumla, yüksek tansiyonu düşürür.

o Turpun halk hekimliğinde geniş bir uygulama alanı bulunmaktadır: Bu uygulamaları şöylece özetleyebiliriz: Böbrek ve safra kesesinden taş düşürmede, ses kısıklığında, bademcik enfeksiyonunda, romatizma yangılarının hafifletilmesinde ve emzikli kadınlarda süt gelişini artırmada kişilerin bolca turp yemeleri öğütlenmektedir. Ayrıca sıkılarak elde edilmiş turp suyu, öksürüğe ve bronşite iyi gelir.

Dikkat: Turpgiller familyasındaki diğer sebzeler gibi, turp da bedenin iyot emilimini azaltır. Haftada 3-4 kezden daha sık turp yiyen kişilerin, iyotça zengin besinler ve iyotlu tuz almalarında yarar vardır. Özellikle içme suyunun az iyot içerdiği yörelerde bu durum dikkate alınmalıdır


Ü

Üzüm ve Özellikleri

Tazesi yaz mevsimi sofralarında yaygın şekilde yer alan, kurusu yıl boyunca çeşitli şekillerde tüketilen üzüm meyvesini veren Üzüm asması, Fundagiller'dendir. Dünyanın beş kıtasında elmayla birlikte meyve üretimi için en çok kültürü yapılan bitkilerden biri olan üzüm asmasının anayurdu Anadolu'dur. Burada İÖ 3000 yıllarında bağcılık yapıldığına ilişkin bulgulara rastlanmıştır.

Binlerce çeşidi bulunan, yapraklarını döken çokyıllık tırmanıcı bir bitki olan asmaların, kökgövde, yan kökler, dip kökler ve kılcal köklerden oluşan sağlam ve ayrıntılı bir kök yapısı vardır. Kökgövdesinin uzantısı gibi görünen gövdesi toprak yüzeyinden başlayıp bitkinin tacında sona erer. Gövde, her yıl enine doğru gelişerek kalınlaşır.

Bitkinin kol, sürgün yaprak ve meyve ağırlığını taşıyacak duruma gelmesi 3-5 yıl alır. Bitkinin, taç kısmında iki ya da daha çok yaşlı organları olan ve yapısıyla gövdeye çok benzeyen kolları bulunur. Bunlar biryıllık çubukları, göz ve sürgünleri taşır. Bitkinin yeşil sürgünleri, kollardaki gözlerin sürmesiyle oluşur; günde birkaç santim büyüyerek gelişme sezonu sonunda metrelerce uzunluğa ulaşır.

Üzüm bitkisinin yaprak, sülük (tutunma organı) ve çiçek salkımlarını yeşil sürgünler taşır. Asma yaprakları, genellikle beş parçalı, üstü mumsu tabakayla örtülü ve yeşil renklidir. Çiçek salkımları, yeşil sürgünün 4.-6. boğumlarında ve bir yaprağın karşısında yer alır. Erdişi olan asmada, erkek ve dişi çiçekler aynı bitki üzerinde bulunur.

Salkım halindeki çiçeklerin olgunlaşmaya başlaması için sıcaklığın 16 dereceye yükselmesi gerekir. 18-21 derece sıcaklıklarda tam olgunlaşan çiçeklerde tozlaşma başlar. Böylece döllenen dişi çiçek salkımlarının %50'si tane tutar, döllenmeyen çiçekler kuruyup dökülür.

Salkımlar halinde olgunlaşan üzüm meyvesinin kabuğu, bitkinin çeşidine göre beyaz, siyah ya da bu iki rengin farklı tonlarındadır. Gene üzüm çeşitlerine göre ince ya da kalın olan kabuk, rengin yanı sıra meyvenin koku ve tanen maddesini taşımaktadır.

Meyvenin ortasında, sayısı 0-4 arasında değişen çekirdeği yer alır. Taze üzüm sofralık olarak pek makbul bir meyve olduğu gibi, kurutularak hoşaf, çeşitli tatlı, kek, çikolata ve pastaların yapımında kullanılır. Ayrıca çok geniş bir kullanım alanı olan üzüm çeşitleri şaraplık olarak değerlendirildiği gibi sucuk, pekmez, bulama, meyve suyu, şıra, sirke ve rakı ile diğer alkollü içkilerin yapımında kullanılmaktadır.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze üzümün besin değerleri şunlardır: 69 kalori; 1,3 gr. protein; 15,7-20 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; l gr. yağ; 0,6 gr. lif; 12 mgr. fosfor; 16 mgr. kalsiyum; 0,4 mgr. demir; 3 mgr. sodyum; 158 mgr. potasyum: 13 mgr. magnezyum; 100 IU A vitamini; 0,05 mgr. B1 vitamini; 0,03 mgr. B 2 vitamini; 0.3 mgr. B3 vitamini: 0,08 mgr. B6 vitamini; 5.6 mcgr. folik asit; 4 mgr. C vitamini ve 0,7 mgr. E vitamini.

Yukarıdaki ortalama değerlerin çok geniş ürün yelpazesi olan üzüm çeşitlerine göre farklılık göstermesi doğaldır.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan besin değerlerinin yanı sıra;

o Üzüm, geleneksel inanışlara göre midevidir; sindirim sorunu olanlara iyi gelir.

o İçerdiği tanen ve diğer maddelerle bazı virüs ve bakterilerle savaşır, onları yok eder.

o Üzüm, diş çürümelerini engeller.

o İçerdiği yüksek orandaki bazı maddelerle bedenin kansere yakalanması rizikosunu azaltır.

o Son zamanlarda yapılan bazı bilimsel araştırma sonuçlarında, üzüm çekirdeğinin sağlığa pek çok yararı olduğu ileri sürülmüştür.

Bütün bu etkilerinden yararlanmak için, taze ve kuru üzüm, günlük diyete katılarak bolca tüketilmelidir.

Dikkat: Çok şekerli bir besin olduğu için, şeker hastaları üzüm yeme konusunda uzman doktorlara danışmalıdır.

bafrali_mehmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-27-2008, 21:28   #17
Kullanıcı Adı
bafrali_mehmet
Standart ====BESİNLERİN SAĞLIĞIMIZDAKİ YERİ====
V-Y-Z

Vişne VE Özellikleri

Vişne adlı kirazdan ekşi meyvelerini yaz ortalarında veren Vişne ağaçları, Gülgiller'dendir. Anayurdu Anadolu ve Balkanlar olan vişne ağaçları, 5-7 m. kadar boylanabilir; 4 yaşındayken meyve vermeye başlar ve 40-50 yıl yaşar.

Vişne ağacı, yuvarlak taçlı ve kiraza göre daha çalımsı görünüşlüdür. Gövdesi kırmızımtırak gri benekli, donuk ya da parlak renklidir. Dalları kirazınkinden ince ve yay gibi olup sarkıktır. Yaprakları da kirazınkinden daha küçük, ayası düz, parlak yeşil renkli ve tüysüzdür. İlkbaharda erken açan çiçekleri beyaz renklidir. Bir salkımında birden fazla ve altıya kadar değişen sayıda çiçek açar. Temmuz ayı ortalarında olgunlaşmaya başlayan meyveleri, kirazdan biraz basıkçadır. Olgun vişneler, bol sulu ve siyaha yakın kırmızı renklidir.

Ülkemizde iki önemli vişne ağacı türü yetiştirilmektedir. Bunlardan meyvesi her tür kullanıma elverişli olan Kütahya vişnesi, uzun saplı, iri boyda, ucu hafif sivrice, koyu kırmızı ince kabuklu, çok sulu, ekşi ve kırmızı etli meyveler verir. Macar vişnesi ise, kısa saplı, ince, koyu kırmızı renkli kalınca kabuklu, ekşi ve kırmızı etli meyve vermektedir. Her iki türün ağaçları da, temmuz ayından başlayarak bol ürün verir.

Vişne meyvesi, sofralıktan çok meyve suyu, şurubu, reçeli, marmeladı, kompostosu, likörü ile diğer bazı içkileri, pasta ve tatlıları yapılarak tüketilir. Ayrıca kurutularak da yenir.

BESİN DEĞERLERİ

Vişnenin besin değerleri kirazınkine benzer. Ancak şeker oranı daha düşük olduğundan, vişnenin tadı ekşi ya da mayhoş olur. Aynı nedenle kalorisi de kirazınkinden düşüktür.

Ortalama 100 gr. taze vişnede, 58 kalori ile 14,3 gr. karbonhidrat vardır. Oysa, vişnenin A vitamini yüksek olup 1.000 lU'ya kadar varır. Vişnenin diğer besin değerleri kirazınkine çok yakındır.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Bedenimize yararlı besin değerlerinin yanı sıra;

o Vişne meyvesinin taze ya da kurutulmuş saplan, aynen kiraz sapları gibi sağlığımıza yararlı etkiler yapar.


Y

Yenidünya ve Özellikleri

İlkbahar ve yaz meyvelerinin müjdecisi sayılan etli, sulu, mayhoş ya da tatlı ve iri çekirdekli meyvelerini mart ayından başlayarak hazirana kadar bizlere cömertçe sunan Yeni-dünya ağaçlan, Gülgiller'dendir. Anayurdu Japonya, Çin ve Hindistan olan yenidünyalar, Çin ve Japon kökenli iki ana grup içinde sınıflandırılır.

Çin grubu ağacın meyvesi iri, armut biçiminde ve koyu portakal renkli sıkı etli olup geç olgunlaşır. Japon grubunun daha erken olgunlaşan meyveleri soluk sarı renkli, daha küçük boylu ve beyazımsı yumuşak etlidir.

Yenidünya ağaçları 5-10 m. kadar boylanabilir. Biryıllık dalları tüylerle kaplı ve gevrek yapılıdır. Dalları yaşlandıkça tüyleri dökülür ve yapısı sertleşir. 12-30 cm. uzunlukta ve 5-8 cm. genişlikteki iri yapraklarının üst yüzü koyu yeşil, alt yüzü kül-rengimsi, kabarık damarlı ve tüylüdür. Hep-yeşil (yapraklarını dökmeyen) olan bu ağaç, güzel yaprakları ve gösterişli yapısı nedeniyle bazı yerlerde süs bitkisi olarak da benimsenir.

Yenidünya ağaçları ekim ayı sonu ile kasım ayında çiçek açmaya başlar ve neredeyse kış boyunca çiçekli kalır. Bileşik salkımlar halindeki krem ve beyaz renkli çiçekleri güzel kokulu olup balozu (nektar) bakımından zengindir. Bu nedenle halanlarını kendine çeker. İlkbahara doğru olgunlaşan çiçekler, salkımlar halinde meyvelerini verir.

Yenidünya ağaçları, genellikle aşılandıktan 2-3 yıl sonra meyve vermeye başlar. 23-25 yaşına kadar en yüksek verimle meyve verir. 30 yaşından sonra ekonomik ömrü sona ererse de ağaçlar 60 yıl kadar yaşayabilir. Bu ağaçların odunu, çalgı aletlerinin yapımı için makbul sayılır.

BESİN DEĞERLERİ

Yenidünya meyvesi, yüksek oranda A vitamini içerir. Eti ve kabuğunun rengi, meyvenin A vitamini kaynağı karoten yönünden zengin olduğunu gösterir. Ayrıca B ve C vitaminleri; fosfor, potasyum ve kalsiyum gibi mineral maddeler ve şeker yönünden de zengindir.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda açıkladığımız gibi yenidünya meyvesi, pek değerli besin maddelerini içermektedir. Bunun yanı sıra;

o Ağacın yaprakları tanen içerir ve peklik vericidir: Bu tıbbi etkiyi sağlamak üzere ağacın taze ya da güneş ışığı almayan havadar bir yerde kurutulmuş yapraklarının üzerine kaynar su dökülüp 10-15 dakika kadar demlendirilerek bir infüzyon hazırlanır. İshal durumunda, tehlikesiz ve etkili olan bu infüzyondan günde 2-3 su bardağı içilebilir.



Yerfıstığı ve Özellikleri

tohumu ülkemizde kuruyemiş olarak sıkça tüketilen Yerfıstığı, Baklagillerden aynı adı taşıyan biryıllık otsu bitkinin meyvesidir. 20-70 cm. kadar boylanabilen ve birçok türü olan yerfıstığının anayurdu Güney Amerika'dır.

Bitkinin karşılıklı ve ikili olarak dizilmiş yeşil renkli küçük yaprakları, sarı renkli ufak çiçekleri vardır. Bu çiçekler döllendikten sonra yere doğru eğilerek oluşan meyvelerini toprağa gömer. Bolca ürün veren yerfıstığı bitkisi, küçük bahçelerde yapılan aile tarımı için pek uygundur.

Kuruyemiş olarak tüketilmesinin yanı sıra özellikle Batı ülkelerinde, yemeklik olarak ve sabun yapımında kullanılan yağı çıkarılır. Preslerde yağı alınan tohumun küspesi azot bakımından çok zengin olduğu için hayvanlara yem olarak yedirilir. Ayrıca ürün alındıktan sonra toprakta kalan bitkinin sap ve yaprakları da iyi bir hayvan yemi olur. Batı ülkelerinde yerfıstığı, tatlıcılıkta ve çikolatacılıkta da kullanılmaktadır.

BESİN DEĞERLERİ

Yağ ve protein yönünden pek zengin bir besin olan yerfıstığının 30 gramının tuzla kavruluşundan sonra içerdiği besin değerleri şunlardır: 167 kalori: 7.4 gr. protein: 5,4 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 14.2 gr. yağ; 0,7 gr. lif; 114.6 mgr. fosfor; 21,5 mgr. kalsiyum; 119 mgr. sodyum: 193 mgr. potasyum; 50 mgr. magnezyum; 0,09 mgr. B1 vitamini; 0,04 mgr. B2 vitamini ve 5 mgr. B3 vitamini.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda saydığımız, bazıları cidden yüksek besin değerlerinin yanı sıra;

o Yerfıstığı, kandaki yüksek kolesterol düzeyini düşürür.

o Kan şekeri düzeyini kontrol altında tutar, bu nedenle seker hastalarına yardımcı olur.

o Yerfıstığının hayvanlarda kanseri önleyici etkileri saptanmıştır: Aynı etkileri insanlarda gösterip göstermediği araştırılmaktadır.


V

Zeytin ve Özellikleri

Kahvaltılarımızda vazgeçilmez katığımız olan zeytini ve en sağlıklı bitkisel yemeklik yağ olan zeytinyağını veren Zeytin ağacı, Zeytingiller familyasının örnek bitkisidir. Anayurdu Anadolu olup buradan tüm Akdeniz havzası ülkelerine yayılmıştır. Önemli türü, Avrupa zeytinidir (O. europea).

12-15 m. kadar boylanabilen bu ağaç çok uzun ömürlü olup 1.000 yıl kadar yaşayabilir. 7-8 yaşında zeytin denilen meyvesini vermeye başlayan ağacın, 35'inci yaşına kadar verimi artar. Sonra, meyve veriminde azalma görülür. 100 yaşındaki zeytin ağaçlarının yenilenmesi gerekir.

Hepyeşil (yaprağını dökmeyen) bitkilerden olan zeytin ağacının oval biçimli, ince uzunca yapraklarının üstü koyu yeşil ve altı gümüşi renktedir. Yaşlanan gövdesinin aldığı ilginç biçimler ve yapak renginin güzelliğiyle pek gösterişli bir bitki olan zeytin ağacının beyazımsı yeşil renkli küçük çiçekleri, yaprak koltuklarında, salkımlar halinde ilkbaharda açar. Bu çiçekler genelde kasım ayına kadar olgunlaşarak oval biçimli, uzunca, siyaha çalan koyu yeşil renkli, taş çekirdekli ve tadı acı meyveler verir.

Zeytin meyveleri, özel yöntemlerle salamura edilerek sofralar için hazırlanır. Yağı çıkarılacak zeytinler ocak ayına kadar ağacında bekletilip rengi iyice karalaştığında toplanır. Fabrikalarda preslerle sıkılarak yağı alınır. Ayrıca zeytin ağacının san renkli, esmer dalgalı olan çok sert odunu marangozlukta kullanılır.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. salamura yeşil zeytin 30 kalori; 0 kolesterol; 3,1 gr. yağ; 3 gr. lif; 4.8 mgr. fosfor; 26 mgr. kalsiyum; 6.2 mgr. demir: 639 mgr. sodyum: 26 mgr. potasyum; 17,4 mgr. magnezyum; eser miktarlarda A, B1 ve B2 ile 0,01 mgr. B6 vitamini, ayrıca folik asit ve E vitamini içerir.

Salamura (kalamata) siyah zeytinin besin değerleri yukarıdakilerden biraz daha da yüksektir.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan kimisi cidden yüksek besin değerlerinin yanı sıra;

o Zeytinden elde edilen zeytinyağı kalp dostudur: Zeytinyağı kandaki kötü kolesterol düzeyini düşürür. Damar tıkanıklıklarını önlemede yardımcı olur. Tansiyonun kontrol altında tutulmasında önemli rol üstlenir. Zeytinyağını bol bol tüketen Ege bölgemizin insanında, özellikle Ayvalık ve civarında kalp hastalığı riskinin düşük olması bir rastlantı değildir.

o Zeytin ile zeytinyağı, kanseri önleyici maddeler içermektedir.

o Zeytin ve zeytinyağının yüksek tansiyonu düşürücü etkilen de vardır.

o Zeytinyağı, bedenin yaşlanmasını geciktirir: Besinler bedenimizde enerjiye çevrilirken oksidan denilen bazı maddeler ortaya çıkar. Zeytinyağı, içerdiği çok sayıdaki antioksidan maddeyle hücrelerimizi yeniler, doku ve organlarımızın yaşlanmasını geciktirir. Bedenimizdeki kireçlenmeleri önler.

o Zeytinyağı, sindirimi kolaylaştırır: Sindirim için gerekli olan mide asitlerini azaltmaz. Sindirime yardımcı olan salgıları destekler. Safra kesesini kolesterolden temizler. Kabızlığı önleyerek bağırsakların daha düzgün çalışmasını sağlar.

o Zeytinyağı, çocukların beslenmesinde dirimsel rol oynar: Bu yağın içerdiği yağ asitleri ana sütününkine eşdeğerli olup çocuklarda kemikleri güçlendirir. Zeytinyağının içerdiği E vitamini, çocukların sağlıklı büyümelerini sağlar.

o Zeytinyağı, güzelliğimize katkıda bulunur: Cildimizi ve saçlarımızı besleyen zeytinyağı, cildin genç görünmesini ve saçlarımızın gürleşip parlamasını sağlar.

o Son olarak zeytinyağı ağacının yaprağı ile eczacılıkta tansiyon düşürücü ilaçlar yapılmaktadır.

EMEĞE SAYGI LÜTFEN

SAYGINIZI +1 LE GÖSTERE BİLİRSİNİS



bafrali_mehmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-30-2008, 13:12   #18
Kullanıcı Adı
bafrali_mehmet
Standart ====BESİNLERİN SAĞLIĞIMIZDAKİ YERİ====
birgün paylaştiğim konuya bakıp bir besinin etkilerini aliçağimi hiç ummaz dim
bafrali_mehmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-30-2008, 13:19   #19
Kullanıcı Adı
Kırık_Çocuk
Standart ====BESİNLERİN SAĞLIĞIMIZDAKİ YERİ====
+1 de
keske aynı sayfada açmasayydın hepsini
Kırık_Çocuk isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-31-2008, 15:39   #20
Kullanıcı Adı
bafrali_mehmet
Standart ====BESİNLERİN SAĞLIĞIMIZDAKİ YERİ====
BOLE DAHA İİİ HEPSİ BİR ARADA
bafrali_mehmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi