![]() |
#1 |
![]() Son 'sivil toplum örgütleri andıçı' ben Kiyev'deyken yayımlandı, benim de orada haberim oldu. Ama nasıl bir şey olduğunu henüz görmüş değilim. Birikmiş gazetelerden okuyup durumu biraz daha iyi anlamadan önce yazmayacağım. Ama bu, üzerinde uzun uzun yazmayı gerektiren bir konu. Şüphesiz, bilinmedik bir şey değil. Tersine, çok iyi bildiğimiz, en iyi bildiğimiz bir şey. Ama madem böyle birdenbire gündemin başına geçen bir olay var, söze, yeniden, buradan girmek doğru olur.
Kiyev dönüşü, birkaç gündür ayrı kaldığım medyamızın aşina sütunlarında gezinirken, Ertuğrul Özkök'ün Deniz Baykal'a ne kadar hak verdiğini anlattığı yazısına rastladım. Deniz Baykal ne demiş de Ertuğrul Özkök hak vermiş? Şöyle demiş: "Başbakan Erdoğan işine geldiği zaman ABD ile uzlaşabiliyor, anlaşabiliyor. İşine geldiği zaman AB ile uzlaşıp onun istediklerini yapıyor. Bunu yapabilen bir insan, Türkiye Cumhuriyeti'nin değerleriyle niye anlaşamıyor, niye barışamıyor, niye onun temel ilkelerini benimseyemiyor?" Ertuğrul Özkök, bu soru önce onun aklına gelmediği için hayıflanıyor. "Oysa böyle çok ince, çok zekâ isteyen bir soru değil" diyor ki, evet, ben de buna hak verdim. Sorunun muhatabı olmamakla birlikte, sorunun kapsadığı alan benim için de son derece önemli. Bugün dünyada insanların, partilerin, ülkelerin üzerinden diyalog kurup birbirleriyle anlaştığı, uzlaştığı çeşitli platformlar olabilir. Bunların arasında 'Birlikte nasıl bir hinlik yapıp birilerinin canına okuruz?' temeline dayananları tarih boyunca olmuştur, bugün de oluyordur. Ama bugün saygı duyulan, platonik bir 'saygı duymak'la kalmayıp üzerinden iş görülebilen bir diyalog kanalı, demokratik değerler kanalıdır. Uluslararası topluluk bu zeminde buluşur ve konuşur. Buranın değerleri, ayrıca, 'Uganda demokratik değerleri', 'Paraguay demokratik değerleri' diye ayrışmaz. Uluslararası değerler'dir bunlar. Türkiye'den birileri ABD veya AB ile bir diyaloğa giriyor ve bir yerlere varabiliyorsa, bu dili konuşabildiği ölçüde bir yere varıyor. Baykal'ın 'Türkiye Cumhuriyeti'nin değerleri' dediği, aralarında kendisinin de yer aldığı, bir yanından 301, bir yanından çeşitli andıçlar sarkan, barut kokan 'değerler dünyası'nın bunlarla hiçbir ilgisi yok. Baykal'ın da bir öğesi olarak içinde yer aldığı o kesim, bu uluslararası dili öğrenmeyi ve bu uluslararası değerlere değer vermeyi reddediyor. Onun için, ABD'nin veya AB'nin ciddiye aldığı, önem verdiği bir parti (asıl onun şu anda temsil ettiği halk desteği) ile bu kesim bir araya gelemiyor, konuşamıyor, barışamıyor. Türk'ün Türk'ten başka dostu olmadığı gibi, bu kesimin de kendisinden başka konuşup anlaşacağı bir kesim yok. O kesim öyle de, AKP ve ileri gelen temsilcileri o uluslararası dili gerekli bütün incelik ve nüanslarıyla konuşmayı biliyorlar mı? Bence, hayır. Ama en azından konuşmaya, başka herkesten daha fazla çalışıyorlar ve ötekilerden, bunu öğrenmemeye kararlı olanlardan, bu noktada ayrılıyorlar. Geldikleri siyasi-ideolojik kökenin önlerine koyabileceği ve koyduğu bütün engellere rağmen, dünya ile konuşup anlaşmaya en açık olanlar onlar. 'Türkiye Cumhuriyeti değerleri' ile barışık olan Baykal, üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonel'de kaç kişiyle konuşup anlaşabiliyor? Yani, Ertuğrul Özkök'ün dediği gibi, soru, fazla zekâ istemeyen, basit bir soru. Cevabı da basit. Murat Belge Radikal
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|