![]() |
#1 |
![]() Adalet Bakanı, Metris’te işkencede öldürülen Engin Ceber’in ailesinden devlet adına özür diledi. Sorumlu 19 kişi açığa alındı. “Devletim ve hükümetim adına Engin Ceber’in yakınlarından özür diliyorum” diyen Bakan Şahin bir ‘ilk’i gerçekleştirdi. Metris’teki 19 görevli, geçici olarak işten uzaklaştırıldı. İçişleri Bakanlığı da sorumlu polisler için müfettiş görevlendirdi.
![]() İLK RAPOR HAZIRLANDI • Şahin, TBMM’de gazetecilerin sorusu üzerine, olayla ilgili görevlendirdiği başmüfettiş ve müfettişin, Metris Cezaevi’nde ilk incelemelerini yaparak, raporlarını hazırladığını belirtti. Şahin, rapordaki, “Yasaların kendine verdiği yetkiler sonucunda, ölüm olayında sorumlulukları olabileceği düşüncesiyle, iki infaz koruma ikinci müdürü, koruma başmemuru, infaz koruma memuru ve tutukluyu görmeden sağlam raporu veren cezaevi doktorunun da aralarında bulunduğu 19 görevlinin, geçici olarak görevden uzaklaştırılması kararı alındı” ifadesini de gazetecilere okudu. DEVLET ADINA ÖZÜR • Üzüntüsünün sonsuz olduğunu dile getiren Şahin, “Devletim ve hükümetim adına yakınlarından özür diliyorum. Sorumluları kimse, sonuna kadar gidilecektir. Kimsenin şüphesi olmasın. Üzerine hassasiyetle gidiyorum, soruşturma genişletildikçe sayı artabilir. Türkiye’de bu dönemde, böyle bir olay meydana geldiği için son derece üzüntülüyüm. Adalet Bakanı olarak, dakika dakika takip ediyorum. Türkiye’yi böyle bir durumla karşı karşıya getirenler, her kimse cezalandırılacaktır” diye konuştu. İÇİŞLERİ’NDEN MÜFETTİŞ • İçişleri Bakanlığı’nın da Engin Ceber’in ölümüyle sonuçlanan işkencenin karakol boyutuyla ilgili inceleme başlattığı öğrenildi. İçişleri Bakanı Atalay’ın, geçen pazar günü işkence iddiasının karakol boyutunu araştırmak üzere bir mülkiye ve bir polis başmüfettişi görevlendirdiği bildirildi. İŞKENCE BELGELENMİŞTİ • 28 Eylül 2008 tarihinde gözaltına alınan Engin Ceber, aynı gün saat 17.40’ta İstinye Devlet Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirilmiş ve Ceber için verilen rapora, “Üst dudağında sıyrık, sol üst gözkapağında kızarıklık, sağ diz ve dirseğinde cilt soyulması ve kafasının arka bölgesinde 4x5 santimlik şişlik...” yazılmıştı. 29 Eylül 2008’de aynı hastanede yeniden sağlık kontrolünden geçirilen Ceber’e verilen ikinci raporda ise “Sağ üst göz kapağında 5x5 santimlik ezilme, sol üst gözkapağında 1x1 santimlik dermaobrazyon (cilt sıyrığı), sağ frontal (şakak) ve sağ temporalde (alın) şişlik. Baş ağrısından şikâyetçi olan hastaya NRŞ (beyin cerrahisi konsültasyonu) istendi. Sağ dizde 1x1 santimlik abrozyon (sıyrık) mevcut. Sürüklenme veya tekme sonucu olmuş olabilir” bulgularına yer verilmişti. RAPORLAR İNCELEMEDE • İşkence iddiasının karakol boyutunu araştırmak üzere İstanbul’a giden iki müfettişin, öncelikle gözaltı sürecinde alınan bu iki raporu incelemeye aldığı bildirildi. Müfettişlerin, iddia edildiği gibi Ceber’in gözaltında tutulduğu karakolda da dövüldüğünü kanıtlayan bulgulara ulaşılması halinde incelemenin soruşturmaya dönüştürüleceği kaydedildi. KOMİSYON’UN GÜNDEMİNDE • Meclis İnsan Hakları Komisyonu, ilk toplantısını yarın yapacak. Komisyonun gündeminde Engin Ceber’in öldürülmesi olayı da var. Komisyon Başkanı Zafer Üskül, Ceber olayı için Adalet Bakanlığı’ndan bilgi istemişti. Komisyon’un cezaevine heyet göndermesi gündemde. İŞKENCENİN AYRINTILARI ORTAYA ÇIKTI • Engin Ceber’le birlikte tutuklanarak Metris Cezaevi’ne konulan Cihan Gün ve Özgür Karakaya, Ceber’e işkence yapan askerler ve infaz koruma memurlarını teşhis etti. TEŞHİS İŞLEMİ • Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı, Metris Cezaevi’nde bulunan infaz koruma memurlarını teşhis etmek amacıyla Cihan Gün ve Özgür Karakaya’nın karşısına gruplar halinde çıkardı. İŞKENCENİN AYRINTILARI • Ceber’in arkadaşları beşerli gruplar halinde karşılarına çıkarılan 14 grupta bulunan ve kendilerine dayak atan gardiyanları savcının da bulunduğu soruşturmada teşhis etti. Engin Ceber’le aynı anda tutuklanıp cezaevine konulan Cihan Gün, kendisine dayak atıp işkence eden infaz koruma memurlarından Murat Çise, Muharrem Çelik, Selahattin Fındık, Sadık Ede, Sıddık Güngör ve Kubilay Koçali’yi teşhis etti. Gardiyanların kendilerini döverken “yerden kalkacaksınız. Kalkmazsanız sizi kaldırana kadar döveriz” dediklerini de savcının yaptığı teşhiste söyledi. Diğer işkence mağduru Özgür Karakaya da Nuri Keleş, Murat Çise, Cuma Kaçar, Salim Geniş, Ramazan Bağcı, Selahattin Apaydın, Mağrup Dede ve Kubilay Koçali’nin kendilerini dövdüğünü söyledi. DEMİR ÇUBUKLA DAYAK • Teşhis tutanağına geçen ifadeye göre gardiyanlar tekme ve tokatın dışında tahta sopa ve demir çubuklarla da işkence yapmış. Özgür Karakaya bir gardiyanın Engin Ceber’in kafasına demir çubukla vurduğunu söyledi. ASKERLER DE TEŞHİS EDİLDİ • İşkence yapan gardiyanlardan sonra Ceber’in ölümüne neden olan işkenceci askerler de Özgür Karakaya ve Cihan Gün tarafından teşhis edildi. Beş kişilik gruplar halinde alınan askerlerden üçü astsubay, biri er olmak üzere dört askerin tutuklulara işkence yaptığı iddia edildi. Kadir Öztekin, Murat İşler, Hüseyin Aslan ve Taylan Gök’ün kendilerine işkence yaptığını teşhis eden Karakaya ve Gün, astsubaylardan birinin ayrıca “sizi dağda si.... burada da si.. “diyerek hakaret ettiğini de aktardı. Taraf SONER ARIKANOĞLU-TUNCER KÖSEOĞLU-ADNAN KESKİN/ANKARA - Istanbul - 15.10.2008
![]() Konu Üç mevsim tarafından (10-15-2008 Saat 22:13 ) değiştirilmiştir.. Sebep: faşist vakaların artışı |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() ‘ÖLDÜR’ ÇAĞRISI BAKANLIK’TA
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, işkencede ölüm nedeniyle özür dilemesinin ardından, öldür çağrısını suç saymayan mahkeme kararının kaldırılması için Yargıtay’a başvuracağına ilişkin sözünü de tuttu. Şahin, bu amaçla söz konusu dosyayı getirtti ve incelemeye aldı. Bolu Expres Gazetesi’nde “Her şehide karşılık bir DTP’li öldürelim” diye yazan I.E. hakkında DTP’li Selahattin Demirtaş’ın avukatı Faruk Duran, Bolu Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştu. Başsavcılık, yazıyı ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiş, suç işlemeye kışkırtma suçunun oluşmadığı gerekçesiyle şikâyet edilen yazar hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermişti. Duran, başsavcılığın kararına yaptığı itiraz, Düzce Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı da, Bolu Başsavcılığı’nın yazıyı aklama kararına onay vermişti. YARGITAY’A BAŞVURDU • Gelişmeler üzerine Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, yazının “fikir ve düşünce açıklama” kapsamında değerlendirilmesini doğru bulmadığını belirterek, takipsizlik kararına yönelik itirazı reddeden mahkeme kararının kaldırılması için yazılı emir yoluyla Yargıtay’a başvurmuştu. DOSYA ANKARA’DA • Şahin, savcılık ve mahkeme kararını içeren dosyayı Ankara’ya getirterek incelemeye aldırttı. Bakanlık bürokratlarının kısa süre içinde dosyayı Şahin’e sunmaları, Bakan’ın da konuyu Yargıtay’a taşıması bekleniyor. Gözler, Yargıtay’ın ilgili ceza dairesine çevrilecek. taraf |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Bu özür, Türkiyemzin insan hakları konusunda ne kadar ilerlediğinin en açık göstergesidir. Bu arada Her şehide karşılık bir DTP’li öldürelim sözünün cezai yaptırımı gerektirmediği kanaatindeyim. Eğer bu söz için yazara ceza verilecekse, onlarca insanımızı öldüren Pkk'lı teröristleri özgürlük ve hak savaşçısı olarak gösteren dtp'lilere de çok ağır bir ceza verilmeli.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Eri intihar ettiren dayağa tazminat
Kışlada komutan dayağına dur diyecek karar: AYİM üstü tarafından dövüldükten üç gün sonra intihar eden erin ölümünde komutanları kusurlu buldu. ![]() Ersin BAL'ın haberi Mahkeme, Milli Savunma Bakanlığı’nın erin ailesine 36 bin YTL tazminat ödemesine hükmetti Askerde dayak için Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) örnek bir karara imza attı. AYİM’in kararına konu olay 2005 yılında yaşandı. Ağrı’da askerlik yapan er, acemi birliğinden arkadaşı olan ve askerlik görevini Silopi’de yapan bir başka ere mektup gönderdi. Mektubunda bölük komutanı ve astsubayından yakınan er, her iki komutanı için de “O... çocuğu” ifadesini kullandı. Silopi’ye ulaşan mektubu kontrol eden askeri yetkililer, durumu Ağrı’daki bölük komutanına bildirdiler. DAYAK HASTANELİK ETTİ Bu duruma çok sinirlenen bölük komutanı üsteğmen ve bölük astsubayı, mektubu yazan eri feci şekilde dövdüler ve tuvalet temizleme görevi verdiler. Dayak olayı, aynı gün birkaç kez daha devam etti. Aldığı darbeler nedeniyle yaralanan er, Ağrı Askeri Hastenesi’nde tedavi edildi. Arkadaşına yazdığı mektup nedeniyle dayak yiyen ve mahkemeye verileceğinden korkan er, bu korkusunu bölük arkadaşlarına ve telefonla konuştuğu ağabeyine anlattı. Korkusu daha da artan er, dayak olayından üç gün sonra Genelkurmay Başkanlığı’na, bölük arkadaşlarına ve ailesine mektup yazdıktan sonra, kendisini iple asarak intihar etti. Olayın ardından haklarında dava açılan bölük komutanı üsteğmen ve bölük astsubayı, “asta müessir fiil” suçundan mahkûm oldu. Askere gönderdi cenazesini aldı Askere gönderdikleri oğullarının cenazesini teslim alan aile Milli Savunma Bakanlığı’na karşı (MSB) toplam 300 bin YTL’lik tazminat davası açtı. Davayı inceleyen AYİM 2’nci Dairesi ise erin intiharının dayak olayının etkisiyle gerçekleştiğini belirterek, idarenin hizmet kusuru bulunduğunu tespit etti. Davacı aileye, 24 bin YTL maddi, 12 bin YTL manevi olmak üzere toplam 36 bin YTL tazminat ödenmesine hükmeden AYİM, karar gerekçesinde özetle şu hususa dikkat çekti: “...Devlet adına kamu hizmeti yürüten idarenin, bu hizmeti yürütürken kimsenin zarara uğramaması için gerekli özeni göstermesi gerekir.... Komutanların erleri dövmeleri zaafiyet yaratacak bir hizmet kusurudur. Bu durumda erin intiharı, şansi sebeplere bağlanamaz...” dedi. 15 Ekim 2008 Akşam |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
cezai yaptırıma maruz kalması için daha ne yapılması gerekiyor? bu apaçık kavgaya davettir. eğer bu sözü normal karşılıyorsak bir DTP linin gidip bu sözü söyleyen kişiyi öldürmesini de normal karşılamalıyız. çünkü öldürmezse öldürülecek? dtp lilerin içinde pkk nın yapmış olduğu saldırıları destekleyen kişiler olabilir fakat bu saldırıları kendileri gerçekleştirmedikten sonra gidip onları öldürmemiz gerekmez. bunu istemek apaçık bir suçtur. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Bu devlet daha çok özür diler...
Polis dayağı sonucu komaya girerek Kartal Eğitim Araştırma Hastanesi yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alınan Serhat Eyüpoğlu’nun hayati tehlike içinde olduğunu belirten doktorlar, genç adamın kafasında kırıklar, beyninde de bir milimetrelik bir kayma olduğunu açıkladılar. Böbrek hastası olduğu için arada yoğun bakımdan çıkartılarak dializ makinesine bağlanan genç adamın yanından bir an ayrılmayan eşi Hülya Eyüpoğlu kocasının yaşadıklarını anlattı. ![]() HESAP ÖDEMEK İSTEMEMİŞ • Cumartesi öğle saatlerinde Kartal Asayiş Bürosu’nda görevli olduğunu sonradan öğrendikleri Bülent isimli polis memurunun yanında kız arkadaşı ile eşi Serhat Eyüpoğlu’nun işlettiği kafeye geldiğini söyleyen Hülya Eyüboğlu, olayın polis memurunun hesap ödememek istememesi üzerine çıktığını belirterek şunları söyledi: “Üst kata çıkıp çay isteyen müşterilere Serhat iki fincan çay götürmüş, epey bir süre oturduktan sonra şahıs kız arkadaşı ile birlikte kasanın önünden geçerek çıkmak istemiş. Serhat da hesabı istemiş. Şahıs eşime, ‘Ben küçük çay istedim sen fincan getirdin. Ben polisim para ödemem’ demiş. Serhat da ‘Paran yoksa söylersin çeker gidersin, ne demek ben polisim para ödemem’ diye tepki göstermiş. Bunun üzerine eşimle polis arasında arbede çıkmış, küçük kardeşi Ferhat araya girmiş ama polis Ferhat’ın boynunu sıkarak yere fırlatmış ve kulağındaki işitme cihazını kırmış.” Polisin bu sırada arkadaşlarını arayarak kafeye çağırdığını belirten Eyüpoğlu, “Polis eşimin kafasına silah dayamış bu sırada diğer polisler gelmiş, Serhat da 155’i arayarak yardım istemiş. Polisler Serhat’ı mutfağa sokup dövmeye başlamışlar ve bir tanesi elindeki telsizle kafasına vurmuş. Telsiz iki parçaya ayrılınca polisler parçalarını toplayıp olay yerinden ayrılmışlar” diye anlattı. Eşinin yakınlarının yardımıyla kafenin karşısındaki hastaneye götürüldüğünü ama beyin cerrahi bölümü olmadığı için Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildiği sırada yardım için çağırılan 155 ekiplerinin yollarını kestiğini söyleyen Hülya Eyüboğlu sonrasını da şöyle anlattı: KENDİSİNİ DÖVENLERİ GÖSTERDİ • “Polisler eşimin ifadesini almak için karakola götürmek istemişler. Kayınpederim ve yanındakiler yüzü gözü kan içindeki eşimin hastaneye gitmesi gerektiğini söylemişler. Zaten Serhat’ı hastaneye götürdüğümüzde doktorlar hemen müdahale ederek yoğun bakıma aldılar. Hastaneye gelmeden önce şuuru gidip gelen Serhat bu sırada kendisini döven polisleri gösterdi” diye konuşan Hülya Eyüpoğlu şikayetçi olacaklarını ve haklarını sonuna kadar arayacaklarını söyledi. SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU • Oğlunu döven polis memurları hakkında Kartal Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunan baba Yılmaz Eyüpoğlu ise, “Biz şikayetçi olduk davamızı takip edeceğiz. Polisler önceki gün kafeye gelip vergi levhalarını almışlar. Ben de karakola gidip başkomisere vergi levhalarımı neden aldıklarını sordum. Bana, ‘Levhaları sigortalarımı yatırıp yatırmadığımı kontrol etmek için aldık’ dedi. ‘Maliyeden misiniz sigortadan mı yoksa polis misiniz’ diye sorduğumda komiser, ‘Neden aldıklarını ben bilmiyorum, arkadaşlar biliyor ‘ diyerek odadan çıkardılar. Ben oğlumu döven polislerden şikayetçiyim. Oğlum bir an önce iyileşsin sağlığına kavuşsun” dedi. Taraf/GÜRKAN ÖZTEKİN - Istanbul - 15.10.2008 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 | |
![]() Alıntı:
Açık ve net bir şekilde teröre destek veren kişiler (ki teröre destek verenlerde bir teröristir) bu ülkede eğer ceza almıyorsa bu tip sözlerin varlığından da rahatsızlık duymamak gerekir. Unutmayın ki bu ülkede pkk en çok yine doğuda yaşayan Kürt yurttaşlarımıza zarar veriyor. Ağır olacak ama dtpli vekiller değil bu söze dava açmak bu ülkede hala yaşatılıyorsa şükredip susmalı. Adalet çarkı doğru işleyip bunlar cezalandırılmış olsa o gazetecei de böyle bir söz etmezdi. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|