![]() |
#1 |
![]() Haberi, her zaman olduğu gibi, ‘büyük gazete’den okuyoruz. Başkaları yazmadı... Metehan Demir imzalı habere göre, Genelkurmay Başkanlığı, çok şükür ki, aranan köstebeği bulmuş.
Bu hangi ‘köstebek?’ Dağlıca’da ‘ihmal bulunduğunu’ iddia eden görevli mi? Aktütün baskınında gerekli önlemlerin alınmamış olduğuna dair belgeleri basına sızdıran kişi mi? Hasan Iğsız Paşa’yı, Aktütün saldırısından hemen sonra, askeri helikopterle ‘ailecek’ pikniğe giderken görüntüleyen ve çektiği görüntüleri şer odaklarına servis eden ‘görünmez el’ mi? Hangisi? Genelkurmay Başkanlığı piknik konusunda bir açıklama yapmadı ama, çekilen görüntüler, bana, pek de ‘görünmez el’in marifetiymiş gibi gelmedi. Bilakis, (yakından bakıldığında görülecektir) fotoğrafları ‘görünür’ bir el çekmiş. Bence, piknik sakinleri, bu güzel anı ölümsüzleştirmek istemişlerdir ve deklanşöre basma görevini bir ‘dost el’e vermişlerdir. Fotoğrafları da bu dost el mi servis etti? Bilmiyorum. Fakat, Genelkurmay Başkanlığı’nın piknik görüntüleriyle ilgili sessiz tepkisini anlayamadım. Pekala, ‘Ne var bunda? İnsanlar piknik yapabilirler. Paşa da piknik yapmıştır...’ denilebilirdi. Böyle yapılmadı, konu anlamlı bir ‘sükut’la geçiştirildi. Bana sorarsanız, ortada herhangi bir suç ya da kabahat yoktu... Belki, ödeneksizlikten yakınan bir askeri yetkilinin resmi araçla pikniğe gitmesi basında speküle edilebilir, konu maksadının dışına taşınabilirdi ama, çok şükür bu da olmadı. Bazı basın yayın organları olayı görmediler bile. Mesela, ‘büyük gazete’ hiç oralı olmadı. Neden? Peki, hangi olayı göreceğini, hangi olayı görmeyeceğini sizlerden bizlerden daha iyi bilen ‘büyük gazete’nin, ‘yakalandığını’ müjdelediği köstebek hangisi? Hangisi olacak? Genelkurmay Başkanlığı’na atanmasının hemen öncesinde, Orgeneral İlker Başbuğ’un Kudüs’te ‘Ağlama Duvarı’ önünde çekilmiş fotoğraflarını basına sızdıran kişi... Bu kişi bir ‘astsubay’mış. Metehan Demir’den okuyoruz: ‘Genelkurmay Başkanlığı, son aylarda meydana gelen dışarıya bilgi, belge ve ses kaydı sızdırılması olaylarının kaynağını bulmak amacıyla geniş kapsamlı bir ‘Köstebek avı’ başlattı. Bu sıcak istihbarat takibinde, Orgeneral İlker Başbuğ’un, Kudüs’te Musevilerin kutsal ağlama duvarı önünde çekilmiş özel fotoğraflarını kasıtlı olarak dışarıya sızdıran askeri personelin bir astsubay olduğu tespit edildi.’ İyi olmuş. Bu kişinin orduyla ilişkisi kesilir, mesele hallolur. Fakat, benim yine anlayamadığım bir şey var. Kendisini ‘büyük gazete’ olarak pazarlayan mevkutenin ‘kaptan köşkü’nde oturan şahıs, bu görüntülerin bir nakısa olmadığını, Başbuğ’un hem Ağlama Duvarı önünde, hem de Mescid-i Aksa’da dua ederken görüntülendiğini, Mescid_i Aksa görüntülerini sorun yapmayanların, neden Ağlama Duvarı görüntülerine kıyameti kopardıklarını soruyordu. Haklıydı. Kim olsa benzeri şeyleri yapardı. Kudüs’e gitmişken, hem Mescid-i Aksa’yı, hem Ağlama Duvarı’nı görmek isterdi. Haşmet Babaoğlu da gitti, oralarda gezindi, kimse tarafından ayıplanmadı. Şahsen ben de gidip görmek isterim. Başbuğ’un ziyaretini sorun yapanları anlamadığımız gibi, Genelkurmay Başkanlığı’nın bunu sorun yapmasını, ardından ‘köstebek avı’ başlatmasını da anlamıyoruz. Üstelik, bildiğimiz kadarıyla ortada ‘güvenlik zafiyeti’ne işaret eden bir durum da yok... Bize köstebeğin yakalandığını müjdeleyen gazete, ‘piknik meselesi’yle birlikte, bu konuya da bir açıklık getirir mi dersiniz? 27 Kasım 2008 Perşembe
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|