AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dış Gündem Dış Gündem ile ilgili tüm konuları burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-14-2009, 02:02   #1
Kullanıcı Adı
Yıldırım
Standart Dış Basında Türkiye (13.08.2009)
Dış Basında Türkiye (13.08.2009)
İSRAİL TÜRKİYE ARABULUCULUĞUNDAKİ SURİYE GÖRÜŞMELERİNE KAPIYI KAPATTI

KUDÜS, 12/08(REUTERS)(BYE)--- Dan Williams bildiriyor:
Üst düzey İsrail hükûmet yetkilisi, sağcı Başbakan Benyamin Netanyahu yönetimindeki İsrail'in, Türkiye'nin arabuluculuğunda Suriye ile yapılan görüşmeleri devam ettirmeyeceğini söyleyerek yeni müzakerelerin doğrudan olacağı konusunda ısrar etti.
İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, "Türk çabalarına çok büyük saygımız var ve takdirimiz sonsuz. Ancak Türkler yüzünden değil ama başarılı olmadı. Bunun nedeni Suriye'nin uyuşmazlığıydı. Yeniden Türk arabuluculuğuna başvurulmayacak." dedi.
Netanyahu hükûmetinin arabuluculu görüşmelere dönülmesini ihtimal dışında mı bıraktığına dair bir soru üzerine Ayalon, "Doğru" şeklinde cevap verdi.
İngilizce konuşan Ayalon, "Yakınlaşma görüşmeleri konusundaki deneyimimizden bunun işe yaramadığını anlamış bulunuyoruz. Eğer (Suriyeliler) barış konusunda gerçekten ciddi olsalardı ve sadece kendilerini uluslararası tecritten kurtaracak bir barış süreci olmasaydı ve eğer gerçekten ciddi olsalardı gelip bizimle masaya otururlardı." dedi.
FINANCIAL TIMES DEUTSCHLAND:
KRİZE YOL AÇAN YOLCULUK

BERLİN, 12/08(BYE)--- Tirajı günde 104 bin 919 olan liberal eğilimli Financial Times Deutschland gazetesinin 12 Ağustos 2009 tarihli sayısında, Niels Kadritzke imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan yazının çevirisi şöyledir:
--İki NATO Ülkesi Yunanistan ve Türkiye Arasında Yine Bir Kez Daha Şiddetli
Gerilim Yaşanıyor. Geçen Yıllarda Güçlükle Başarılan Yakınlaşma, Ege'deki İhtilaf Yüzünden Başarısızlığa Uğrama Tehdidiyle Karşı Karşıya--
Üç Türk gazetecinin geçen hafta sahnelediği oyun, tehlikeli bir siyasi yaz tiyatrosuydu. Ellerinde Türk bayraklarını sallayarak özel bir tekneyle kimsenin yaşamadığı Karaada'ya yaklaşan üç gazeteci, yarım saat süren kontrolün ardından Yunan sahil güvenliği tarafından yeniden uluslararası karasularına gönderildi. Ancak Türk gazeteleri olayı "tutuklanan" gazeteciler başlıklarıyla duyurarak, neredeyse bir Yunan-Türk savaşına yol açan, 1996 yılında Ege'de Kardak Adası'nda yaşanan krizi hatırlattılar.
Arka planda Ankara ile Atina arasında giderek artan gerilimler olmasa, tekne yolculuğu sadece tuhaf karşılanırdı. İki taraf da Ege üzerinde hak iddia ediyor. Karaada komedisi, yangını körüklüyor ve bu olay "anavatanlar"da hâlihazırda Kıbrıs'ın bölünmüşlüğünün nihayet aşılmasına ilişkin çabaları da zorlaştıracaktır.
Atina ile Ankara arasında öncelikle de Akdeniz'in doğusundaki kıta sahanlığının paylaşımı konusu tartışılmalı. Şimdi özellikle petrol kaynaklarına ilişkin tahminler nedeniyle Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs'ın "münhasır ekonomik bölge" sınırlarıyla ilgili mücadele veriliyor. Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin -adanın Rum kesiminin- adanın güneyindeki kendi ekonomik bölgesinde araştırma yapma hakkı olmadığını iddia ediyor. Buna gerekçe olarak da Kıbrıslı Rumların Kıbrıs sorunu çözülmeden petrol arayamayacaklarını zira Kıbrıslı Türklerin de kazançtan pay almaları gerektiğini öne sürüyor. Ancak bu argüman uluslararası hukuk açısından zayıf.
Meis Adası'nın güneyindeki Anadolu kıta sahanlığında, Yunanistan'ın hak iddialarına Türkiye'nin karşı gelmesi ise daha ciddidir. Orada münhasır bir ekonomik bölge oluşturma talebi sadece 400 kişinin yaşadığı minik adanın Türkiye'nin güney sahilinden sadece üç ancak Yunanistan'ın en yakındaki Rodos Adası'ndan 130 kilometre uzakta olması nedeniyle haklı çıkarılamaz.
Ankara'daki parlamento kısa bir süre önce kendi hak iddialarını güçlendirmek için meydan okurcasına özellikle Meis Adası etrafındaki kara sularında petrol arama çalışmaları yapılmasına izin veren bir yasa çıkardı.
Gerçekten de rakipler için ekonomik bölgeden ziyade egemenlik meselesi söz konusu. Kardak krizinden bu yana Türkiye ısrarla Ege'nin doğusundaki çok sayıda ada üzerinde Yunanistan'ın egemenliğini inkâr etmeye çalışıyor. Bu arada kaba yöntemlere de başvuruyor. Güya bu tür "gri bölgelerin" statüsünün belirsizliğini vurgulamak için savaş uçakları birkaç aydır Türk sahillerinden sadece 15 kilometre uzakta bulunan Sisam ile İleryoz Adası arasındaki insanların yaşadığı Yunan adası Agathonisi üzerinde alçak uçuşlar gerçekleştiriyor.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni tepkisini kısa bir süre önce açıkça tehdit etmek suretiyle gösterdi. Hürriyet gazetesine verdiği demeçte Bakoyanni, Türklerin AB üyeliğinin en büyük destekçisi olan bir ülke karşısında uluslararası hukuka aykırı bu davranışının anlaşılmaz olduğunu belirterek, Yunanistan'ın komşusundan işbirliği politikası beklediğini ifade etti.
Türkiye'nin Avrupa çabalarına işaret edilmesi, Ankara ve Atina'da uzun süredir spekülasyonlara neden olan bir sorunun tartışılmasına yol açıyor. Türk Hava Kuvvetlerinin Ege'deki eylemleri gerçekten sivil hükûmetin denetiminde mi gerçekleşiyor? Yoksa güçlü ordu yönetimi kendi dış politikasını mı yürütüyor? Son beş yılda belirgin bir şekilde iyileşen ilişkilerin bulandırılması, orduda AB'ye kuşkuyla bakan güçlerin işine gelirdi. Zira ordu, Avrupalı bir Türkiye'de hatırı sayılır özerkliğini kesin yitirirdi.
BERLINER ZEITUNG:
TÜRKİYE IRAK'A YÜKSEK SU KOTASI GÜVENCESİ VERİYOR

BERLİN, 12/08(BYE)--- Tirajı günde 165 bin 900 olan liberal eğilimli Berliner Zeitung'un 12 Ağustos 2009 tarihli sayısında, DPA'ya atfen ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan Bağdat çıkışlı haberin çevirisi şöyledir:
Türkiye, Irak'ın Dicle ve Fırat nehrinin sularından daha fazla miktarda faydalanmasını istiyor. Türkiye'nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Bağdat'ta dün yaptığı bir açıklamada, Irak'a giden suyun kotasının saniyede 500 kübik metre olmak üzere artırılacağını belirtti. Bu rakam hâlihazırda 360 kübik metre civarındadır. Irak'ın talep ettiği kota ise saniyede 700 kübik metredir. Dicle ve Fırat nehirlerinin çıkış noktası Türkiye'dedir. Türkiye bu iki nehirden elektrik üretiminde faydalanıyor. Suriye ve Irak özellikle tarım alanlarının sulanması için Dicle ve Fırat'ın sularına ihtiyaç duyuyor.
EL ŞARK' UL EWSAT:
DAVUTOĞLU IRAK'TA: IRAK'I SU TÜKETİMİ TEKNOLOJİLERİYLE DONATMAYA HAZIRIZ

ANKARA, 12/08(BYE)--- Londra'da Arapça yayımlanan el Şark'ul Ewsat gazetesinin 12 Ağustos 2009 tarihli internet sayfasında, Nasir el Ali imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan haberin çevirisi şöyledir:
Bağdat Ankara'yı kendisine gönderilen su miktarında artış yapmadığı konusunda suçlarken, dün resmî bir ziyaretle Irak'a giden Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Irak'a su konusunda teknik donanım sağlamayı önerdi.
Davutoğlu, Iraklı mevkidaşı Hoşyar Zebari ile yaptığı basın toplantısında, "Su tüketimi konusunda Irak'a gerekli teknolojik donanımı sağlamaya hazırız." dedi. Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın da bulunduğu ziyarette Davutoğlu, Iraklı çiftçinin çektiği su sıkıntısı ile Türk çiftçinin çektiği su sıkıntısının aynı olduğunu vurguladı ve şunları ekledi: "500 metreküpün üzerinde su pompalamayı taahhüt ettik ve yaptık da... Bu miktarı artırma sözü veriyoruz..." Davutoğlu ayrıca, "Suriye-Irak-ABD'den oluşan üçlü komisyonun çalışmalarının faaliyete geçirilmesini ve toplantıların tekrarlanmasını istiyoruz." dedi. Söz konusu üçlü komisyon, 2007-2008 yılları arasında pek çok toplantı gerçekleştirdi.
Toplantıda konuşan Zebari de şunları söyledi: "Ticaret, siyaset, su azlığı gibi pek çok konuda müzakerede bulunduk. Bu krizin çözümünün gerçekten istendiği konusunda bizi rahatlatacak olumlu açıklamalar duyduk."
Ancak Irak Su Kaynakları Bakanı Abdüllatif Cemal Reşid, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin su miktarını artırmak konusunda sözünde durmadığını ifade etti. Reşid, geçen ay yaptığı açıklamada gelen suyun saniyede sadece 250 metreküpe ulaştığını söylemişti. Reşid: "Elimizdeki bilgilere göre Türkiye'deki Fırat havzasında bu yılki yağış, geçen yıla göre daha iyi. Fırat üzerindeki Türk barajlarında depolanan su miktarı iyi; ancak Türk yetkililerin Irak'a gönderilen su miktarında artış yapmak konusundaki vaatleri şu ana kadar hayata geçmedi." Reşid sözlerine şöyle devam etti: "Gelen su miktarı, minimum miktarın yarısından da az. Su miktarındaki azalma devam ederse, yaz sebzeleri tehdit altına girer ve diğer kullanım alanları için de yeterli miktarda su bulunmaz. Türkiye su miktarını arttırmazsa, Fırat havzasında büyük çevresel felâketler yaşanabilir."
Bu açıklamalar, Türk Bakanın söyledikleriyle çelişiyor. Zira Davutoğlu, saniyede 500 metreküp su pompalandığını ve bu suyun, Irak'a topraklarının yarısına pirinç ekme imkânı verdiğini söyledi.
Öte yandan Irak Dışişleri Bakan Vekili Lebid Abbavi, Davutoğlu'nun esas ziyaret nedenini, iki ülke arası ilişkileri faal kılmak ve geçen yıl imzalanan strateji anlaşmasının maddelerini uygulamaya geçirmek olarak açıkladı. Abbavi, el Şark'ul Ewsat'a yaptığı açıklamada, bu anlaşmanın pratikteki adımlarının, ilgili üst komisyonların kurulmasıyla ve faaliyete geçirilmesiyle başlayacağını söyledi.
TAHRAN RADYOSU:
IRAK ARTIK STRATEJİK ORTAĞIMIZ

ANKARA, 12/08(BYE)--- Tahran radyosunun 07.30-09.00 Türkçe Yayınından:
Türkiye'nin başta Irak olmak üzere komşu ülkeleriyle ticari ve iktisadi ilişkilerinin yanı sıra güvenlik ve diğer alanlarda işbirliğini geliştirmesi suretiyle ticaret hacmini geçmiş hükûmetlere göre mukayese edilmeyecek şekilde artırması, kuşkusuz bölge için özellikle de Türkiye için çok büyük sorun olan güvenlik meselesinin ülkeler arasında bulunacak ortak çözüm yoluyla halledilmesi yönündeki görüşlerin ağırlık kazanmasına neden oldu.
Bu arada Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden PKK terör örgütü güçlerinin Kuzey Irak'taki yapılanmalarıyla ilgili olarak Türkiye hükûmetinin sürekli olarak Irak hükûmetine çağrıda bulunmasının ardından karşılıklı diplomatik seferlerin artması iki ülke arasında başta enerji olmak üzere birçok alanda ilişkilerin gelişmesine vesile oldu.
Bu durumun kuşkusuz Irak içinde önemli getirileri olmaktadır, zira hâlihazırda güvensizlik gibi büyük bir sorunla iç içe olan Irak, bölge ülkelerinin Irak'ta yatırım yapmaları konusunda sürekli sorun yaşamaktaydı ama Türkiye-Irak arasında terörle mücadele konusunda varılan anlaşmanın ardından ve Irak yönetiminin de terörün, ülkenin ilerleme ve kalkınma sürecini engelleyen en büyük faktör unsuru olduğunu görmesinin ardından bugün Irak ve Türkiye arasında öte yandan Irak-İran arasında hatta uzun yıllar ilişkileri kesik olan Irak ve Suriye arasında da diplomatik ilişkiler yerini iktisadi, siyasi, ticari, askerî, turizm gibi çeşitli alanlarda işbirliğine bırakmış bulunuyor.
Türkiye de bu çerçevede Irak'ta önemli rol oynuyor, zira daha geçen haftalarda Türkiye'nin gündemini yoğun bir şekilde meşgul eden enerji anlaşmaları doğal olarak İran, Irak, Rusya ve diğer birçok ülkeyi de yakından ilgilendiriyor. Kısaca enerji bölgesinde son zamanlarda son derece enerjik diplomatik faaliyetler dikkat çekiyor. Bunun son örneği de Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Irak'a yaptığı ziyarette tekrar görülmektedir.
Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Irak'ı sadece dost ve komşu bir ülke olarak değil, aynı zamanda karşılıklı entegre olunması gereken büyük bir ortak olarak gördüklerini söyleyerek, "su meselesine" de bu "ortak kader" perspektifinden baktıklarını kaydetti. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ile birlikte Bağdat'ı ziyaret eden Davutoğlu, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile birlikte üçlü basın toplantısı düzenledi.
Irak ile olan ilişkilerini çok özel ilişkiler olarak gördüklerini söyleyen Davutoğlu, Zebari'nin de bahsettiği gibi bunun bölgeye örnek teşkil edecek yeni bir stratejik ortaklık modeli olduğunu kaydetti. "Birçok ortak sorundan çıkarak gerçek anlamda ortak bir vizyon gerçekleşmiştir." diyen Davutoğlu, geçen yıl Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Irak Başbakanı Nuri el Maliki'nin karşılıklı ziyaretleri sonucunda Temmuz ayında iki ülke arasında yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyi kurulması kararı alındığını hatırlattı.
İki ülkenin hâlihazırda yıllık ticaret hacminin yedi milyar dolar seviyesinde olduğunu söyleyen siyasi gözlemciler, bu rakamın büyük bir gelişme kaydeden Irak ve Türkiye arasında önümüzdeki yıllarda 20 milyar dolara yükselmesini muhtemel bir gerçek olarak görüyorlar.
İRNA:
TÜRKİYE VE IRAK STRATEJİK ORTAKLIK SÜRECİNİN PEŞİNDE

ANKARA, 12/08(BYE)--- İran Haber Ajansı İRNA'nın 12 Ağustos 2009 tarihli internet sayfasında, yukarıdaki başlık altında yayımlanan Farsça haberin çevirisi şöyledir:
Türk medyası Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun dün Irak'a yaptığı ziyareti, iki ülkenin stratejik ortaklığı sürecinde önemli bir adım olarak değerlendirdi.
Türk basın organları bugün Davutoğlu'nun Irak ziyaretini "Türkiye ve Irak Kaderlerini Birleştiriyor", "Irak, Türkiye'nin Stratejik Ortağıdır" ve "Irak ile Kapsamlı İşbirlikleri" gibi başlıklar altında yayımladı.
Davutoğlu da dün Ankara'dan ayrılmadan önce havaalanında yaptığı açıklamada, bu bir günlük ziyaretin amacını Irak ve Türkiye Başbakanlarının başkanlığında düzenlenecek olan "Türkiye ve Irak Kapsamlı Stratejik İşbirliği" görüşmesinin bir ön adım olarak nitelemişti.
Davutoğlu, söz konusu ziyarette enerji, güvenlik, taşımacılık ve ticaret alanlarında iki ülke işbirliğini geliştirmeyi hedefleyen önerileri gündeme getireceklerini belirtmişti.
Irak Başbakanı da bu ziyarette Irak'ta Türk şirketlerinin faaliyet göstermesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Türkiye Dışişleri Bakanı, Hoşyar Zebari ile görüştükten sonra düzenlenen ortak basın toplantısında iki ülkenin dostane ilişkilerine değinerek, "Irak'ı Türkiye'nin önemli ortaklarından biri olarak görüyoruz ve geleceğimizi birlikte şekillendireceğiz." dedi.
Irak Dışişleri Bakanı da basın toplantısında, "Irak hükûmeti ve Irak Kürdistan'ı yetkilileri, PKK'nın faaliyetleriyle mücadele konusunda alınan kararlara bağlı kalacak ve bu kararları uygulayacaklardır." dedi.
Bağdat ve Ankara daha önceleri çeşitli konularda görüş birliği içinde değildi. Türkiye, PKK'nın Kuzey Irak'taki faaliyetleri konusunda Bağdat hükûmetini PKK'nın faaliyetlerine göz yummakla, Irak da Türkiye'yi Dicle ve Fırat'ın sularının akışını azaltarak Irak'ın su kaynaklarını engellemekle suçluyordu.
İki ülke yetkililerinin açıklamaları, söz konusu anlaşmazlıklar konusunda endişelerin yok olması için tarafların uzlaştığını gösteriyor.
Davutoğlu, iki ülkenin 2010 yılı sonuna kadar yıllık ticaret hacmini 7 milyar dolardan 20 milyar dolara çıkarmayı hedeflediğini söyledi.
Davutoğlu, Ankara'nın Bağdat ile ilişkisini "örnek iş birliği" olarak değerlendirdi.
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ekim ayında yapılacak "Türkiye ve Irak Kapsamlı Stratejik İşbirliği" görüşmesinin başkanlığını üstlenmesi bekleniyor.
Kuzey Irak'taki PKK unsurlarının temizlenmesi, güvenlik alanında işbirliğinin gelişmesi ve Mahmur Kampı'nın tahliyesi, Davutoğlu'nun Iraklı yetkililerle yaptığı görüşmenin başlıca konuları.
Yaklaşık 10 bin Türkiye Kürdü yıllardır Mahmur Kampı'nda yaşıyor. Türkiye, ülkedeki Kürt sorununu çözmek için siyasi bir açılım süreci doğrultusunda Irak Kürdistan'ı ile ilişkilerini geliştirme amacında.
TO VİMA:
MOSKOVA ANKARA'YI DAVET EDİYOR

ATİNA, 12/08(BYE)--- Tirajı günde 44.784 olan To Vima gazetesinin 12 Ağustos 2009 tarihli sayısında, Stathis Evstathiadis imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan yorumun çevirisi şöyledir:
Rusya'da siyasi uzmanlar, Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in geçtiğimiz hafta Ankara'ya yaptığı çalışma ziyaretine ilişkin "göstergeleri" doğru yorumluyorlarsa öyle görünüyor ki Rus Başbakan, Türk Başbakan ile imzaladığı önemli anlaşmaların yanı sıra Erdoğan'a bazı önerilerde de bulundu. Bu önerilerden bazıları da oldukça ilginç.
Ankara, Avrupa'nın enerji problemini çözme konusunda Türkiye'nin işbirliğini sağlamak amacıyla Brüksel'in tutumunu değiştireceğine inanmasın. AB için şu anda "Türkiye sorunu" ekonomik yönden değil, siyasi yönden önemlidir. Türkiye coğrafi konumunun sağladığı imtiyazlardan faydalanarak hem Nabucco boru hattı hem de Rus Güney Akım boru hattı projelerinin uygulanması konusunda karşılık elde etmeye hakkı vardır. Ancak Türkiye, her iki planın da aynı zamanda gerçekleşemeyeceğini unutmasın. Her ne kadar er ya da geç iki plan da uygulanacak olsa da ikinci planın hayata geçirilmesi için en az on yıl gerekiyor. Hem Rusça hem de İngilizce olarak yayımlanan "Rusya'nın Uluslararası İlişkileri" dergisi Genel Yayın Yönetmeni Fiodor Lukianov, Rus Başbakanın Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Ankara'nın, Avrupa'nın enerji merkezi olma çabasının, Türkiye'nin, AB'ye üye olma yolunda kendisine güçlü bir tez sunmayacağı" mesajı verdiğini belirtti. Lukianov, Yunanistan'ı yakından ilgilendiren bir konuya daha değinerek, Rus yanlısı hükûmetin Bulgaristan'daki seçimlerde aldığı yenilginin "Rusya'nın Güney Akım'a ilişkin planlarını alt üst ettiğini" ifade etti.
Rus uzmanlar, "olağanüstü derecede tarafsız" olan Rusya Başbakanının Türk mevkidaşıyla görüşmelerinde öncelikli olarak Güney Akım boru hattı inşası projesinin uygulanmasını istediğini gizlemedi. Buna gerekçe olarak Putin, anılan boru hattından İsrail ile Lübnan'a enerji aktarabilecek bir "hat" açılabileceği gerçeğini sundu. Nabucco boru hattı projesinde böyle bir şey öngörülmüyor. (Bu noktada, geçen sene Moskova'da yaptığı konuşmalar sırasında, bir önceki Olmert hükûmetinin İsrail'e Rus enerjisi aktarılması konusuyla ilgilendiğini ve Netanyahu hükûmeti için de öncelikli sırada olduğunun anlaşıldığını ifade etmekte fayda var). Ancak Başbakan Putin karar verecek olan tarafın Ankara olduğunu kabul etti.
ABC:
PKK TERÖRÜNÜ KAÇAK ET FİNANSE EDİYOR

ANKARA, 12/08(BYE)--- İspanya'da yayımlanan ABC gazetesinin 11 Ağustos 2009 tarihli internet sayfasında, Daniel Iriarte imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yer alan İstanbul çıkışlı haberin çevirisi şöyledir:
Türkiye'de bir tarım ve hayvancılık derneğinin ortaya koyduğu üzere, PKK'nın (Kürdistan İşçi Partisi, Ankara tarafından terörist grup olarak addedilen, Türkiye'nin güneydoğusunda faaliyet gösteren Kürt gerilla) gelir kaynaklarının önemli bir bölümü et kaçakçılığına dayanıyor. Bu ülke etin arz ve talep miktarında istikrarsızlık yaşıyor; zira nüfus son yıllarda oldukça arttı, ancak hayvan üretimi sabit kaldı, hatta azaldı. Şimdilerde ülkede tüketilen etin dörtte birinden fazlası (400 bin ton), güneydoğu sınırındaki (Suriye, İran ve Irak) ülkelerden kaçak olarak geliyor. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığına göre bu işin yüzde 70'i PKK'nın elinde.
İşsizlik oranları en yüksek seviyeye Türkiye'nin güneydoğu köylerinde ulaşıyor. Birçok genç hayatını PKK tarafından kontrol edilen dağlardan yasa dışı olarak hayvan sürüsü geçirmekle kazanıyor. Bu kişilerin büyük bölümü Kürt gerilla sempatizanı ve hatta PKK'nın kontrolü altındaki bölgelerde bu gerillaların koydukları kurallara uymaktan başka çareleri yok. Kaçak et satışı, özellikle Hakkâri, Şemdinli, Yüksekova ve Başkale'de yapılıyor. En çetin nokta ise, Afganistan, Pakistan ve hatta Hindistan gibi uzak ülkelerden hayvanların getirildiği İran sınırındaki geçit.
Türkiye, etin en pahalı olduğu ülkelerden biri. Hayvancılık çok pahalı ve riskli bir uğraş hâline geldi. Bu nedenle birçok kişi kaçak et satın almayı tercih ediyor, bu da PKK'nın çok işine geliyor. Ankara'ya göre bu faaliyet yoluyla oluşan gelir kaybı yıllık beş milyar dolara yükseliyor. Türkiye'deki yıllık et açığının 2015 yılı için 170 bin tona ulaşacağı tahmin ediliyor.

 


Konu Yıldırım tarafından (08-14-2009 Saat 02:05 ) değiştirilmiştir..
Yıldırım isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi