![]() |
#1 |
![]() Doç. Dr. Yusuf Tekin - Muhalefet Anayasa değişiklik paketini halktan saklıyor!
Anayasa paketi tartışmaları, hem içeriği hem de oylama tarihi bakımından, 12 Eylül Darbesiyle hesaplaşmanın bir simgesi haline gelmeye aday görünüyor. Muhalefet partileri de paketin bu niteliğinin farkında, ancak buna rağmen veya tam da bu nedenle, hem paketi içeriğinden soyutlayarak, hem de 12 Eylülcülerin yargılanması boyutunu es geçerek, tartışmayı tamamen sembolik anlamlar yüklenebilecek bir alana hapsetmeye çalışıyorlar. Benzer tartışma anayasa değişiklikleri görüşülürken TBMM’de de yapılmış ve muhalefet partilerinin paketin içeriği üzerinde durmak yerine siyasal iktidarın “günahlarından” söz ettikleri görülmüştü. Gerekçesiz muhalefet Aynı durum şu an için de söz konusu. Paketin içeriği hakkında halkın yeterince bilgi sahibi olmadığını öne süren muhalefet partileri miting meydanlarında paketin içeriğinden söz etmemeyi tercih ediyor, 12 Eylül’de halkın oylamak için sandık başına gideceği Anayasa değişiklik maddelerinin değiştirilmesinin sakıncaları konusunda rasyonel açıklamalar yapmak yerine, polemik yaratacak bir takım başka iddialar gündeme getiriyor, “kahve de kahverengi, ‘hayır’ pusulası da o halde bir ‘hayır’ın 40 yıl hatırı var” gibi ancak CHP aklının alacağı çıkarımlarla halkı ‘hayır’a ikna etmeye çalışıyorlar. Çünkü esasında onlar da paketin devrim niteliği taşıyan değişiklikler içerdiğini biliyorlar. Tüm manipülasyon girişimlerinde en çok kullanılan argüman ise, bu paketin 12 Eylül ile hesaplaşmak niteliği taşımadığı ve referandum sonrası darbecilerin yargılanmasının mümkün olmadığı şeklinde. Tabii bunun neden böyle olacağını yine açıklama gereği duymuyorlar. Paketin, içeriğinden soyutlanarak tartışılması, ona karşı olanlar açısından tek sığınak. Yoksa bu tartışmalarda kendisini solcu olarak tanımlayan bir entellektüelden, referanduma sunulacak metinde yer alan ve memurlarla diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme yapma hakkı tanıyan hükme ya da grev, sendika ve çalışanlar lehine düzenlemeler getiren diğer hükümlerine nasıl karşı çıkabildiğini açıklamasını isterler. Ya da yine kendisini eşitlikçi veya dezavantajlı gruplara ilave haklardan yana olarak tanımlayan ve bu kapsamda Türkiye’de kadınlara pozitif ayrımcılık isteyen bir kişinin, pakette getirilen kadınlar lehine pozitif ayrımcılık içeren hükümlere nasıl karşı çıkabildiğini anlatması gerekir. Ya MHP’nin içine düştüğü acınası durum... Ozan Arif’in “Ben 12 Eylül’ün nesini seveceğim/ Sevmediğim gibi de devamlı söveceğim.” dizeleriyle büyüyen ve yine Ozan Arif’in darbe sonrası hapishanelerde ülkücülere yapılan işkenceleri anlattığı “İşkence” şiiriyle 12 Eylül idaresine yönelik kinlerini katmerleştiren bugünün MHP kadrolarının 12 Eylül’ü sona erdiren anayasa değişikliğine karşı çıkmak için üretecekleri gerekçeleri merakla bekliyoruz. ‘Türk solu’nun durumu da MHP’den farksız. “12 Eylül 1980 sonrası her açıdan zayıflayan ve bunu “1980 darbesinin solu ezdiği” şeklinde açıklayan ‘Türk solu’, da ‘dinci’ bir parti tarafından yapılmak istenen anayasa değişikliğine neden hayır denmesi gerektiğini izah edebilecek rasyonel argümanlardan yoksun. ‘Bir daha asla’ diyebilmek için Tıpkı bir dindarın, münazarada başka bir dini savunmak zorunda kalması gibi bir durum yaşanıyor aslında. İşte bu yüzden, muhalefetin bütün yapabileceği, bilinçli olarak paketin içeriğini tartışmanın dışında tutmak. Diğer bir geçiştirme yöntemi ise, tartışmanın 12 Eylül ile ilgili boyutunun konuşulmasının kaçınılmaz olduğu durumda, konunun ısrarlı darbecilerin darbe sonrası “asmayalım da besleyelim mi?” vecizesi ile gerçekleştirdikleri icraatlara getirilmesi ve tartışmanın 12 Eylül ile ilgili kısmının bununla sınırlandırılması. Şüphesiz ki 12 Eylül darbesini gerçekleştiren Milli Güvenlik Konseyi iktidarı döneminde gözaltına alınan milyona yakın insanın, işkence ve kötü muameleye tabi tutulan yüzbinlerin, görevlerinden ayrılmak durumunda bırakılan üniversite öğretim üyelerinin, idam cezasına çarptırılan 500’ün üzerinde kişinin ve dönemin kudretli Devlet Başkanı’nın ifadesiyle “dengeyi sağlamak amacıyla bir sağdan, bir soldan” idam edilenlerin mutlaka hesabının sorulması gerek. Demokrasiye evet ya da hayır Ama nasıl? Pakete itiraz edenlerin girmek istemedikleri diğer bir mayınlı alan da bu. Paket, 12 Eylül’ü yargılamayı mümkün kılma amaçlı bir düzenleme getiriyor ve 12 Eylül’deki gibi adım adım darbeye zemin hazırlayan derin güçlerin artık rahat ve pervasızca davranamayacağı başka düzenlemeler de içeriyor. Yani darbeyi meşrulaştırmak üzere ülkeyi âdeta kan gölü haline getirerek darbecilere zemin hazırlayan Sivas, Maraş ve Çorum ve benzeri katliamların, Balyoz, Kafes vb. plânların artık yapılamayacağı bir sosyo-politik ortamı ifade ediyor. Özellikle askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına zemin hazırlayan, askerî yargıyı emir komuta zinciri içinde hareket etme kısır döngüsünden kurtaran ve YAŞ kararlarını yargı denetimine sınırlı da olsa açan hükümler olağanüstü önemli. ‘Hayır’ diyenlerin çok gerekçesi var. Ama onu demokratikleşme açısından olumsuz bulup, ‘hayır’ diyeceğini deklare eden hemen hiç kimsenin bulunmaması belki de bu paketin en güçlü tarafı. Bu durum referandumun yüksek bir oranda kabul edileceğine dair güçlü bir karine oluşturuyor. Star 28.07.2010
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() hayır saklamıyor. doğru anlatmıyor çarpıtıyor. ekliyor büklüyor yalan söylüyor halka muhalefet
bu akp anayasasıdır diyorlar akpliler kendilerini sağlama almak istiyor diyorlar ülkeyi satıyor diyorlar ve bunun gibi birçok yalan dolan ile huzur bozmak istiyorlar ne diyelim Allah ıslah eylesin |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|