![]() |
#1 |
![]() Önceki geceden başlayan...
Dün, tüm sabah da hararetle seyreden... Üniversitelere türban serbestisi getiren düzenlemenin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi kararı gerekçesi tartışması... Öğleden sonra yerini hızlı bir devalüasyon yaşayan Türk parasının, bir dolar karşısında 1.65 YTL’ye yükselmesine bıraktı... * * * Aslında öğleye kadar gerekçeli kararla haşır neşirdik... Gerekçede özetle, ‘Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gözetildiğinde, Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan düzenlemenin, yöntem bakımından dini siyasete alet etmesi, içerik yönünden de başkalarının haklarını ihlale ve kamu düzeninin bozulmasına yol açması nedeniyle laiklik ilkesine açıkça aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır’ denilmekteydi... Doğrusu Anayasa Mahkemesi kararından ziyade ‘karşı oy’ yazıları daha çok ilgimi çekti... Türban düzenlemesinin iptaline ilişkin oylamada Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve üye Sacit Adalı karşı oy kullanmışlardı. Kılıç görüşüne gerekçe olarak, mahkemesinin anayasa değişikliklerini içerik yönünden inceleme yetkisinin olmadığını ve mahkemenin bu kararının anayasal dayanağının olmadığını savunuyordu... Ve karşı oy yazısında, mahkemenin bu kararla halka ait olan egemenlik yetkisini gözardı ettiğini ve kılık kıyafet düzenleme gerekliliğini dayatmanın, akademik hayatta yeri olamayacağını belirtiyordu... Üye Sacit Adalı ise mahkemenin yetki sınırlarını aştığını, yapılan düzenlemenin laiklik ilkesini dolaylı şekilde değiştirdiği ve işlevsizleştirdiği görüşünün gerçekte hukuk devletinin arkasından dolanılarak ihlal edildiği anlamına ulaştığını vurgulamaktaydı... Kısacası Anayasa’daki ‘anayasal parlamenter’ rejim, ‘anayasal mahkemesel’ hale gelmişti... * * * Türbanla uğraşmanın deli saçması bir iş olduğunu, anayasayı değiştiremeyen bir parlamento olamayacağını defalarca vurgulayıp durdum... Ama türban işinin çözülemez hale gelmesinde AK Parti’nin, bu eylem öncesi canhıraş bir şekilde önlemeye çalıştığım hatalarını da unutmamak gerek... Gerekçeli kararda türban için, ‘bireysel bir tercih ve özgürlük kullanımı olsa da, kullanılan dinsel simgenin’ biçiminde bir cümle var... Parçalayarak okuyalım: ‘Bireysel tercih ve özgürlük...’, Yani ‘temel hak ve özgürlükler...’ ‘Dinsel simge...’ Yani şeriat... * * * AK Parti ‘sivil anayasa’ yerine, ‘velev ki siyasal simge olsun’ vurgusuyla ‘türbana’ öncelik verince, temel hak ve özgürlükler üzerinden türbana bakmak yerine, türban üzerinden ‘temel hak ve özgürlüklere’ bakarak endişe yarattı... Bir de buna İstanbul Belediyesi’nin ele geçirdiği her mekánda farklı yaşamlara getirdiği zorlayıcı yasaklar ve kamudaki atamalarda inatla uyguladığı ‘benzeşme kriteri’ de eklenince, iktidarının ilk üç yılındaki olağanüstü reformlara rağmen, ‘referansı din’ suçlamasından kurtulamadı... Hálbuki AK Parti bu suçlamalara imkán vermeyecek bir titizlik gösterip, tüm gelişmelere hukuk ve bireysel haklar üzerinden baksa, çok daha başka bir noktada olurduk... Ama galiba AB rehberini ret edince ya da alargaya alınca, AK Parti tüm kararlarında evrensel hukuku ve temel hak ve özgürlükleri gözeten bir reflekse sahip olamıyordu. Yüzde 47 gibi inanılmaz bir iç desteğe, dış kamuoyunun aktif yandaşlığına rağmen bugünkü noktaya gelinmesinin nedeni de galiba bu... Üstelik akıllı dost yerine, partizan bir amigoluk tercihi de işi daha zorlaştırıyor... * * * Öğleden sonra... ‘Yandım Allah’ feryatları, türban gerekçesi tartışmasını bastırdı... Hayırdır, diye o yana seyirttiğimizde... Doların başını alıp gittiğini gördük... Dolar 1.65 sınırına dayanmıştı... Piyasalarda müdahale sesleri yükseliyor... ‘Dolar neden yükseldi, yükseliş nerede duracak?’ soruları havalarda uçuşuyordu... Kaç zamandır ‘kriz geliyor’ diye çırpınıyoruz... Türkiye’nin ‘cari açığına’ dikkat çekiyoruz... Dış borç miktarına ve artık kaynak bulmanın eskisi kadar kolay olmadığına vurgu yapıyoruz... Ve ekonominin ‘psikolojik’ yanının hayati olduğunu... Krizin sillesini ağı yememek için IMF çapasına ihtiyaç bulunduğunu ısrarla tekrarlıyoruz... Ne ki, siyasal mülahaza teknik anlatımları ezip geçiyor... Ama hayat siyasi değil, düpedüz gerçek... Yanlışı anında cezalandırıyor... Dünkü canhıraş bağırmalar da bunu ispatlamaktaydı... * * * Dünün AK Partisi... Bugünün AK Partisi... Dün AB ve ekonomik akıl vardı... Bugün sadece Ankara siyaseti var... Bulunduğumuz noktaya kadermiş gibi hapsolmamızın sebebi de bu zaten... 23 Ekim 2008 Perşembe
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|