AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yakın Tarih Cumhuriyet tarihimiz ile ilgili paylaşımlar.


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 04-23-2011, 03:27   #11
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
yazı dizisi 11
YAPILAN İFSAT FAALİYETLERİ

Jitemin talimatıyla pek çok cinayetlere, kirli ve çirkin işlere bulaşan Ali Haydar Kaya, Hizbullah cemaatini töhmet altında bırakacak, Müslüman halkın gözünde kuşkulu hale getirip güvenini zedeleyecek ifsadi faaliyetlerde de bulunmuştur. Hizbullah cemaatine yaptığı itiraflarda, jitem talimatıyla yapılan bu çirkinliklerin ne boyutta olduğunu açığa çıkarmaktadır.

Ali Haydar Kaya, verdiği ifadeye göre bir ara D.Bakır merkezinde kendisi gibi Jitem elemanı olan biriyle çalışıyor. Bu şahıs, kendisini Hizbullah mensubu olarak lanse eden, Diyarbakır’da bir caminin dernek başkanlığını yapan ve JİTEM adına Hizbullah’a yönelik faaliyetlerde bulunan biridir. Ali Haydar Kaya ve bu JİTEM elemanı birlikte, Diyarbakırlı birçok dindar aileyi Hizbullah adına tehdit ederek para istiyorlar. Bu yolla bol miktarda para topluyorlar ve bu paraları diğer JİTEM elemanları ile paylaşıyorlar. Ali Haydar Kaya’nın ifadelerine göre bu faaliyetleriyle; Müslüman halkın Hizbullah’a olan güvenini zedelemek, Hizbullah’ın da PKK gibi haraç aldığını ve PKK’den farklı olmadığını zihinlere yerleştirmeye çalışıyorlar. Ayrıca jitem, Ali Haydar Kaya ve Diyarbakır’da cami dernek başkanı olan şahıstan, Hizbullah’a sempatileri olan Diyarbakır’ın bazı köklü ve dindar aileleri tespit etmelerini istiyor. Toplanan istihbarat neticesinde tespit edilen aileler, Hizbullah adına tehdit ediliyor ve 15 gün içinde şehri terk etmemeleri halinde bütün aile fertlerinin öldürüleceği söyleniyor. Nitekim tehdit edilenlerden bazıları malvarlıklarını çok ucuz fiyata ellerinden çıkarıp şehri terk ediyorlar. Aynı yolla PKK ismini kullanarak da tehditlerde bulunuyorlar.

Bu şekilde yerine göre Hizbullah, yerine göre PKK ismi kullanılarak tehdit ve zor yoluyla birçok kişiden haraç alınmış, vermeyenler bölgeyi terk etmeye zorlanmış, verenler de sonradan yasa dışı örgütlere yardım ediyor diye gözaltına alınmıştır.

Bir yerde İslami faaliyet olduğu zaman JİTEM’e göre yapılması gerekenlerden biri de ahlaki bozukluk oluşturmak, fuhşu yaygınlaştırmak ve gayri İslami işleri özendirip bunu yapacak zemini sağlamaktır. Bölgede İslami faaliyetlerin hız kazandığını ve gençlerin Hizbullaha yöneldiğini gören JİTEM, Ali Haydar Kaya ve arkadaşlarından, Silvan’da bulunan Hizbullah mensubu ve sempatizanları arasında zaafları olanları tespit etmek için araştırma yapmalarını istiyor. Ali Haydar Kaya ekibi ile birlikte araştırma yapıp, bazılarının zaaflarını tespit ediyor. JİTEM; bu şahıslara yönelik, zaaflarının özelliğine göre program yapıp peşlerine düşüyor ve zaaflarını kullanarak onları bozmaya çalışıyor. Bir kısmını fuhşa bulaştırmak için onlara kendi kontrollerinde olan bazı fahişeleri musallat ediyor. Oyuna getirdikleri ve fuhşa bulaştırdıklarını gizli kameralarla filme alıp şantaj olarak aleyhlerinde kullanıyor ve bu yolla gençleri zorla ajanlaştırmaya ve kullanmaya çalışıyor. Ne yazıktır ki, bu yolla bazı gençleri tuzaklarına düşürmeyi başarıyorlar.

Ali Haydar Kaya’nın beyanlarına göre; Jitem ayrıca kendilerinden, Silvan’da ahlaki olarak iğfale müsait olan kadınları ve özellikle de dul kadınları tespit edip haklarında bilgi getirmelerini istiyor. Jitem elemanları, tespit edilen kadınlardan kötü yola düşürülmeye müsait olanlarla çeşitli bahanelerle irtibat kurmaya çalışıyor ve tuzaklarla, şantajlarla ağına düşürüp bunlarla fuhuş yapıyor. Nihayetinde şantaj ve tuzaklarla bazılarını fuhşa sürüklemekte başarılı oluyorlar. Kötü yola düşürdükleri kadınları kullanarak toplumun ahlaki yapısını bozmaya çalışıyor, aynı zamanda bunları birer muhbir olarak kullanıyorlar. Ayrıca bu kadınları, tuzaklarına düşürüp elde etmeye çalıştıkları gençleri bozmak için de kullanıyorlar.

Jitem, kendi ağına düşürdüğü kadınları bu kirli işlerinde çalıştırdığı gibi, jitem elemanı veya istihbarat elemanı olan kadrolu bayanları da ifsadi faaliyetlerde yoğun olarak kullanmaktadır. Jitemin talimatıyla bu kadınlar, İslami tesettüre bürünüp bir yandan istihbarat topluyorlar, bir yandan üzerlerindeki tesettürle ahlak dışı uygunsuz hareketlerde bulunup toplumda tesettürlü kadın imajına ve dolayısıyla İslam’a leke sürüyorlar, diğer yandan da daha önceden belirlenmiş ve ağlarına düşürmek istedikleri gençlerin peşine düşüp cinsel yolla tuzağa düşürmeye çalışıyorlar.

Ali Haydar Kaya, bu amaçla D.Bakır’da çok iş yapmıştır. Şehir merkezinde bazı Müslümanları ve evlerini tanıyordu, bu Müslümanlar da onu şahsen tanıyorlar ancak hanımı veya bacısını tanımıyorlardı. Çünkü Ali Haydar Kaya ailece Silvan’da ikamet etmekteydi. Bundan yararlanan Ali Haydar Kaya, jitemin talimatıyla D.Bakır’da pek çok ifsadi faaliyetlerin içinde bulunuyor. Hizbullah’a verdiği ifadede bu ifsadi faaliyetleri itiraf ederken bir bölümünde şunları söylüyor: “ Naşide ve Zuhal: bu iki kadın polisi Diyarbakır'da tanıdığım Müslümanların aileleri ile tanıştırmam istendi. Bu kadın polislerden birinin adı Naşide, diğerinin adı Zuhal idi. Naşide'yi H.M adlı Müslümanın evine ''kız kardeşimdir'' diye götürdüm. Bu polisi çarşaflı olarak götürdüm. Bu polisler özellikle bekâr ve genç Müslüman kızlarla tanışmak istiyor ve çalışmalarına katılmayı amaçlıyorlar. Ayrıca yine 5 Nisan Mahallesi'nde M. Y. vasıtasıyla tanıştığım toptancı olan … isimli Müslümanın evini satın almak bahanesiyle görüp, yerini tanıdım. Daha sonra yine Naşide adlı polisi kendi başıma çarşaflı bir halde satın alacağım evi görmek isteyen eşim olarak aynı şahsın evine götürdüm. Fakat o gün evde kimse yoktu. Bu kadın polisler, hem Müslüman kadınlar üzerinde çalışma yapıyor hem de Müslüman erkekleri cinsel yollardan elde etmeye çalışıyorlar. Çarşaf ve pardösü gibi tesettür kıyafeti giyiyorlar. Bana cinsel yollardan elde edebilecekleri erkek Müslüman tespit etmemi istediler Ben 5 Nisan mahallesinde K. adlı Müslümanı bu cinsel zaafiyete uygun birisi olarak tespit ettim. Çünkü piskopat bir geçmişi vardı. Onu bu kadınlarla tanıştırdım. Bu polisler onu ve ortağı R. adlı Müslümanı bir daireye boyama için çağırdılar, ilişki kurmayı planladılar. Ben yakalandıktan sonraki gelişmeleri bilmiyorum..

Derin devletin çeteleri; Müslüman halkı İslam’dan ve Hizbullahi hareketten uzaklaştırmak için her yolu mübah görmüş, ifsat ve bozgunculuk için her yola başvurmuştur. Fuhşu yaygınlaştırmakla gençleri bozmaya çalışan bu ifsat çeteleri bunlarla yetinmemiş, camilere gidip Kuran dersi alan genç kız ve erkek çocuklarına göz dikmişlerdir. Ali Haydar’ın beyanlarına göre; camilere devam edip Kuran dersi alan kızlara, Jitemin ve diğer istihbarat örgütlerinin kontrolündeki genç erkek elamanlar musallat edilmekte, bunlar genç kızları İslami yaşantılarından dolayı beğendiklerini ve niyetlerinin ciddi olduğunu söyleyip kandırmaya, tuzağa düşürmeye çalışmaktadırlar. Aynı şekilde Camiye devam eden genç erkeklere de, yine kontrollerindeki fahişeleri musallat ederek onları bozmaya, camiden uzaklaştırmaya ve kandırabilirlerse kullanmaya çalışmaktadırlar. Bu şeytani şebekeler bir taraftan bu gençleri bozmaya çalışırken diğer taraftan halk arasında muhbirleri vasıtasıyla bu konuda anti propaganda yapmakta ve “bunlar camilere Kuran dersi amacıyla gitmiyorlar, ahlaki bozukluklara bulaşıyorlar, gençleri yoldan çıkarıyorlar” diyerek halkı soğutmaya ve Müslüman halkın çocuklarını Camiye göndermemesini sağlamaya çalışmaktadırlar. Nitekim bölgede bütün bunlara şahit olunmuştur.

Ali Haydar Kaya’nın cemaati karalamak için yaptığı başka bir iş de; kamufleli bir şekilde Anadolu’dan Görünüm programına konuşmasıdır. Bilindiği gibi bu program TRT’de yayınlanmaktadır ve Genelkurmayın girişimi ile kurulmuştur. Programın temel özelliği laik ve ırkçı bir çizgi izlemesi, devletin karanlık güçlerinin propaganda amaçlı oluşturdukları bazı programları TRT ekranlarına taşımasıdır. İşte bu “Anadolu’dan Görünüm” isimli TV program ekibi, JİTEM tarafından Silvan’a davet ediliyor. Programın konusu Hizbullah’tır. Çekimlerde Ali Haydar Kaya ve arkadaşları, yüzlerini maskeleyip kendilerini Hizbullah mensupları olarak tanıtıyorlar ve jitemin kendilerinden istediği doğrultuda Hizbullah hakkında çok çirkin iftiralarda bulunuyorlar. TV ekibi, JİTEM elemanlarının yardımıyla, Hizbullah aleyhindeki propagandalara malzeme olması için bazı çekimler yapıyor ve ihtiyaç duyulduğunda kullanacaklarını söylüyor. Çekim elemanları bölgede JİTEM tarafından ağırlanıyor, işleri bitince Ankara’ya dönüyorlar.

Ali Haydar Kaya, Jitemin resmi bir elemanı olduğu ve çeşitli dönemlerde bir çok alanda eğitim aldığı için, uzman sıfatıyla bazı toplantılara da katılıyor. Bu toplantılardan birinde Silvan’ın Susa (Türkçe ismiyle Yolaç) köyündeki şehitlik ziyaretlerinin nasıl engellenebileceği tartışılıyor. Her yıl Haziran ayında ve bayramlarda bu şehitliği onbinlerce Müslüman ziyaret etmekteydi ve bu da bu şer odaklarını son derece rahatsız ediyordu. Ali Haydar Kaya, katıldığı bu toplantıda bir Hizbullah uzmanı olarak söz alıyor ve ; “Hizbullah’ın her bayramda Susa köyünde 40–50 bin insanla toplandığını, bunlara karşı yapılacak kapsamlı bir eylemle bu kitleden yüzlerce insanın öleceğini, dolayısıyla Hizbullah’ın büyük darbe yiyeceğini, ayrıca oluşacak korkunun da buraya gelmeyi engelleyeceğini” söylüyor. Bu düşünce, o oturumda bulunanlar tarafından beğeniliyor ve bu işin nasıl yapılabileceğini Ali Haydar Kaya’ya soruyorlar. Ali Haydar Kaya; “görevin kendisine verilmesi halinde bunu rahatlıkla yapabileceğini, ziyaret alanında seyyar tuvaletlerin kurulduğunu, bu tuvaletlerden birinin altına kuvvetli patlayıcılar yerleştirebileceğini, ayrıca halkın yemek ihtiyaçları için kebapçı tezgâhları kurulduğunu, bunlardan da birinin altına aynı şekilde kuvvetli patlayıcılar yerleştirebileceğini, bunların patlamaları durumunda eylemin istenen amaca ulaşabileceğini” söylüyor. Bu toplantıdan bir süre sonra 1996 Kurban bayramında eylemi gerçekleştirmesi için Ali Haydar Kaya’ya görev veriliyor. Ancak o bayram daha gelmeden Ali Haydar Kaya Hizbullah cemaati tarafından yakalanıyor. Böylelikle bu hain plan deşifre ediliyor ve olası durumlar için gerekli tedbirler alınıyor. Allah’ın yardımıyla olması muhtemel böylesi bir katliamın önüne geçilmiş oluyor.

Hizbullah cemaati, Kemalist rejimi ve bu rejimin İslam’a ve Müslümanlara yapageldiği zulümleri varlığının sebebi olarak görmüştür. Bu nedenle bu rejimin birer uzantısı olan bu çetelerle, özellikle de Jitem, Mit ve Polis istihbaratıyla çok çetin bir mücadele yürütmüş, onların İslam’a ve Müslüman halka yönelik çirkin eylem ve planlarını bozmaya çalışmıştır. Bu mücadele sürecinde ağır bedeller ödenmiştir ancak, bur ifsadi şer odaklarının pek çok kirli oyun, tuzak ve planları da deşifre edilmiş ve önüne geçilmiştir. Böylelikle bu coğrafyada mücadele yürütecek Müslümanların önünü açmak ve onları bu tuzaklardan korumak için büyük bir işler başarılmıştır.

Bu kadar bedel ödemiş bir hareketi Ergenekon içinde göstermek derin devletin bir taktiğidir. Müslüman halkın buna prim vermeyeceği aşikârdır. Yapılması gereken, derin çetelerin karanlık ve zulüm dolu icraatlarından ders ve ibret almak, onlara karşı uyanık olmaktır. Çünkü bu yazı dizimizde söz konusu ettiğimiz gayri ahlaki ve gayri insanı eylem ve faaliyetler, son bulmamış ve aynı şer odaklarının değişik elleriyle icra edilmeye devam edilmektedir.
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-03-2011, 01:45   #12
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
yazı dizisi 12

ÇETELER KURULUYOR

Yazı dizimizin bundan önceki bölümlerinde, Ergenekon tipi yapıların ifsat hareketleri için kullandıkları şahıslardan bahsetmiş ve bunların eliyle işlenen kirli faaliyetlere değinmiştik.

Bundan sonraki bölümlerde ise, Ergenekon tipi yapıların, kullandıkları şahıslardan oluşturdukları çeteler vasıtasıyla işledikleri kirli faaliyetleri konu edineceğiz. Bunların Hizbullah adını kullanarak işledikleri cürümleri anlatacağız. Hizbullah cemaatini halkın gözünde karalamak ve desteğini kırmak için başvurdukları çirkin oyun ve taktiklere değineceğiz.

1995 yılında polis tarafından Nusaybin’de Hizbullahi Müslümanlara yönelik geniş çaplı operasyonlar yapıldı. Onlarca Müslüman yakalanarak gözaltına alındı. Uzun süren gözaltı ve işkenceler bir yana, yapılan operasyonlar aylarca devam etti. Tutuklanıp zindanlara konulanlarla beraber onlarca kişi de mahkûm oldu. Bu süreç içinde, bir yandan gözaltına alınanlara dayandırılan yalan-yanlış haberleri el altından piyasaya sürerken, diğer yandan da muhbir ve ajanları kanalıyla Hizbullah cemaati ve mensuplarını karalayıcı ve gözden düşürücü anti propaganda yapıyorlardı. Hatta operasyonlardan kısa bir müddet sonra oluşan sessizlik ortamında, Nusaybin’de cemaate darbe indirildiği ve pasifize edildiği düşünülerek, ajan ve işbirlikçilerini yönlendirip cemaat aleyhinde aleni faaliyete dahi sevk ettiler.

Daha önceki bölümlerimizden, gözaltına alınanların tehdit, şantaj, tuzak ve daha pek çok çirkin yöntemlerle işbirliğine zorlandığını ve zaaf sahibi olanların tuzaklara düşürülüp muhbirleştirildiğini, ajanlaştırıldığını hatırlayacaksınız. İşte bu operasyonlar ve gözaltılar sürecinde; Yahya Demir, A. G. D, A. K. K, A. Ş., resmi imam olan Mehmet……. Ve diğer birkaç kişi işbirliğini kabul etmişlerdi.

Bunlar çete haline getirilerek cemaat aleyhine kullanıldılar. Bunlara; A.H.A, M.M.Ö, A.B.Ö. ve daha başka şahıslar da katıldı. Çeteleşen bu işbirlikçi ve ajanlar cemaat mensupları hakkında bilgi toplama, yakalatma, ailelerine baskı uygulama, tehdit ve şantaj yollarına başvurma, cemaat adını kullanarak halktan zorla zekat toplama, zorla haraç alma, cemaate sempati duyan veya tarafsız kalan insanları cemaate yardım ve destek verdikleri için güvenlik ve istihbarat güçleriyle tehdit ve şantaj etme, PKK’ya destek veren insanları da cemaatin adını kullanarak tehdit ve cezalandırma, cemaate leke getirecek şekilde insanların araba ve işyerlerini kullanma, haksız kazanç sağlama, hırsızlık ve soygunlar yapma…….suretiyle, sadece Nusaybin’de değil, bölgenin pek çok yerinde tahribat ve zararlara sebep oldular.

Cemaat, yaptıkları bu kirli faaliyetlerini fark edince, onlara yöneldi. Bu çetenin bazı elemanlarını sorguladı, sorguladığı elemanların verdikleri bilgileri araştırmaya tabi tuttu, gerekli tahkikat ve takibatları yaptırdı, yeni bilgiler üzerine yeni elemanları yakalayıp sorguladı ve yaptıkları bütün kirli ve çirkin işleri ortaya çıkardı. Neticede de bu çeteyi dağıttı.

Biz şimdi, sorgulanan elemanların verdikleri ifadelere de yer vererek, Ergenekon tipi yapıların bu çete eliyle yürüttükleri kirli faaliyetlere geçelim. Bu çetenin başı Yahya Demir olduğundan, biz de bunu Yahya Demir çetesi olarak adlandıracak ve işledikleri cürümleri bu ad ile anlatacağız.

M.N. adlı kişi, pasaport almak için Batman Emniyet Müdürlüğü Pasaport Şubesine gidip başvuru yapıyor. Orada karşılaştığı olayları kendi ifadesiyle şöyle anlatıyor : “Ben pasaport şubesine gittiğimde başvurumu yaptım. Bir müddet beni beklettiler. Daha sonra iki sivil polis gelip benimle biraz konuşacaklarını söyleyip başka bir odaya götürdüler. Benimle konuşurlarken meşrubat diye bir içecek getirdiler. Ben içmem dedimse de bizim ikramımızı nasıl reddedersin diye beni çaresiz bıraktılar. Yeni göreve başladığım için şüphe çekmesin diye fazla karşı çıkmadım. O içeceği içtikten sonra sarhoş olup kendimi kaybettim. Ayıldığımda bir odada çırılçıplak vaziyette bir kadınla beraber olduğumu fark ettim. Sonra bana o kadınla beraber olduğum manzaraları kameradan seyrettirerek işbirliği teklifinde bulundular. Kabul etmediğim takdirde hem bu görüntüleri dağıtacaklarını hem de yeni başladığım memuriyetimin elimden gideceğini söylediler. Ben de kabul ettim.”

A. K. adlı şahıs da; işbirliğini kabul etmesini şu şekilde anlatıyor; “Benin şehevi zafiyetlerim vardı. Kayınbiraderim de bu zafiyetlerimi biliyordu. Kendisi JİTEM ile çalışıyordu. Bunu biliyorduk. Benim bu zafiyetimi bildiği için hem kendisi için hem de benim için porno dergilerine abone olup benim dükkanımın adresini vermişti. Bu dergiler benim dükkânıma geliyordu. Cemaat bu hususta kayınbiraderimi uyarmamı istedi. Ben de tamam dedim ama gelince ben de bakıyordum. Zaman zaman ailemi annesinin yanına götürüyordum. Annesi kayınbiraderimin yanında kalıyordu. Bu vesile ile birkaç ayda bir götürüyordum. O da arada bir yanıma gelip paradan puldan ve beni celbedeceğini düşündüğü konularda konuşur ve beni tahrik ederdi. Yine bir gün ailevi münasebetlerden dolayı evine gittim. Kendisinin uydu anteni vardı ve sürekli Avrupa’nın porno yayını yapan kanallarını seyrediyordu. Orda olduğum esnada bu kanalları açarak seyretmemi sağlıyordu. Demek ki daha önce benim bilgilerimi JİTEM’e vermiş ve benim kazanılmam görevi de ona verilmişti. Ben odada iken kendisi dışarı çıkıyor ve daha çok porno kanallarını seyretmem için ortam sağlıyordu. Sonra beni köy yakınındaki bahçeye götürdü. Meğerse daha önce her şeyi hazırlamıştı. Paradan, zenginlikten bahsederek beni tahrik ederek beni bahçenin içine götürdü. Sonra bir münasebetle beni yalnız bırakıp uzaklaştı. Tam o sırada onlara bağlı bir kadın gelip bana yapıştı. Onunla birlikte olduktan sonra kayınbiraderim gelip bana işte senin işin tamam dedi ve benim onlarla çalışmam gerektiğini yoksa hayatımın mahvolacağını söyleyerek şantaja başladı. Bu şekilde onların ağına düştüm”.

Yahya Demir çetesine katılan Mehmet……adlı genç resmi imam hakkında ise A.Ş. şu bilgileri veriyor: “Mehmet adlı genç resmi imam, çoğunlukla kendi yaşıtları olan ve tanıdığı genç imamlarla ilgileniyordu. Onun Mele Behçet adında bir arkadaşı daha vardı. Bu da kendini mele olarak gösteriyordu. Behçet’in yanında bir kadın vardı etrafına karısı olarak tanıtıyordu. Halbuki karısı olmadığı gibi onunla çalışan bir muhbir ve fahişe idi. Bu ikisi bölgede tanıdıkları molla arkadaşlarını Van’da bir otele davet ediyorlar. Yanlarındaki kadın da yanına birkaç fahişe daha alarak mellelerin olduğu otele gidiyorlar. Bu fahişeleri mellelerin başına musallat ederek alem yapmalarını sağlıyorlar. Sonra polise haber verip otele baskın düzenleyip görüntülerini çekiyorlar. Bu görüntülerle kendilerine şantaj yaparak işbirliğine razı etmeye çalışıyorlar……….

Behçet adlı şahıs tayınını bölgede Müslümanların köyü diye tanıtılan bir köye aldırdı. Orada imam olarak göreve başladı. Beraberindeki fahişe kadını da karısı diye tanıtıp köye götürdü. Köyde kendini Hizbullahi Müslümanların sempatizanı olarak gösteriyordu. Köyden topladığı bilgileri polise aktarıyor, aynı zamanda karısı diye tanıttığı fahişe vasıtasıyla köyde gözlerine kestirdikleri kişileri tuzaklarına düşürmeye çalışıyordu.”

İşte bu ve benzer daha nice şeytani hilelerle tuzaklarına düşürdükleri zayıf karakterli insanları kendi çirkin emelleri için nice kirli işlerde kullandılar. Bu şekilde ağlarına düşürdükleri insanları, bir daha asla geri dönüşü olmayacak şekilde ruhi ve ahlaki çöküntüye maruz bırakacak işlere bulaştırıyorlar. Terk edilmesi zor bazı alışkanlıklara bulaştırıyorlar. Bol para, kadın, uyuşturucu gibi. Tamamıyla gayri İslami bir ahlak ve yaşantıya alıştırdıktan sonra da istedikleri gibi kullanıyorlar. Bütün bunlar, yakalanıp sorgulanan muhbir ve ajanlar vasıtasıyla netleştirilen malumatlardır. MİT, JİTEM ve Polis İstihbaratı bunları yapmaktadır. Bu tür bir ahlaka ve yaşantıya alışanlar, kendilerine bir kene gibi yapışmış alışkanlıklarından kolayca vazgeçemiyorlar ve esiri oldukları bu alışkanlıklarını sürdürmek için kendilerine gösterilen her türlü kirli işlere rahatlıkla koşuyorlar. Çünkü bu alışkanlıklarını sürdürmek için patronlarına sürekli muhtaç ve bağımlı bir hale geliyorlar. Düşünün ki, bu tür alışkanlıkları olanlar, ancak servetleri olsa bu alışkanlıklarını sürdürebilirler. O da bir yere kadar. Nitekim bu tür hastalıklara bulaşan nice servet sahiplerini görmüşüz ki kısa bir süre sonra sokaklara düşecek kadar perişan olmuşlar. Parasız pulsuz ajan ve işbirlikçiler, müptela oldukları alışkanlıklarını karşılamak için sürekli kirli işlere, bağlı bulundukları odaklardan daha fazla ücret almak için daha çok çalışmaya, kendilerine gösterilen gayri meşru yollara daha çok tevessül ederek çıkar sağlamaya çalışırlar.

A.H.A. bu konuda şunları söylüyor : “Tam bir çete olmuştuk. Bizler çete olarak elimizdeki paraları genelde eğlence yerlerinde çarçur ediyorduk. Bizi alıştırmışlardı. Bu çete üyeleri sürekli Nezirhan tesislerine gidip orada güzel yemekler yer, içki içer, kumar oynar ve fahişelerle zaman geçirirlerdi. Bunun dışında da çetebaşı Yahya’nın daha önce irtibatlı olduğu kadın dostu vardı. Sürekli onun yanına gider dolaştırır, otellerde onunla sefa sürerdi. Aynı zamanda bu kadının çalıştığı yerler hakkında da ondan bilgi alırdı. Bu kadın dışarıda örtülü ve Müslüman olarak kendini gösterir ve İslamcı geçinen bir çevrenin ticari işlerinde sekreterlik yapardı. Yine çete üyeleri olarak sürekli Akdeniz bölgesine, Mersin’e, Silifke’ye, Antalya’ya ve sahildeki eğlence ve tatil beldelerine gider, elimizdeki paraları bu şekilde eğlencelerle çarçur ediyorduk. Bu hayata battıkça daha çok polislerin verdikleri talimatları uyguluyor ve daha çok onlarla bütünleşiyorduk. Din, ahlak ve namus diye bir mefhum kalmıyordu. Gittikçe İslam'a ve Müslümanlara daha çok düşman oluyor ve kin besliyorduk. Artık öyle olmuştu ki, polisin talimatını beklemeden de işlere girişiyorduk. Ve böylece hem maddi kazanç sağlıyorduk hem de polisin istediği gibi cemaati de halkın arasında karalayıp lekeliyorduk”.

SON
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-12-2016, 02:35   #13
Kullanıcı Adı
ali ekber kaya
Standart DEVLETIN SÜTÜNÜ İÇTİLER DİYE KENDİLERİNİ ASLAN ZANNEDEN HIZBULVAHŞET
Benim adım Ali Ekber KAYA üstünü çizdiğiniz Ali Haydar KAYA'nın oğluyum...
Babamla ilgili yazilan herşey gerçek dışıdır. Karalamadir,iftiradir. Bu konu gün yüzüne cikana kadarda peşini birakmayacam bu işin. Ama şunu herkes iyi bilsin ki. Mazlumun öç alma günü zalimin zulüm ettiği günden daha korkunç olacaktır. Eğer erkekseniz içinizde iman varsa eğer ALLAH korkusu varsa içinizde bu iftiralarinizi kanitlarsiniz. ama kanitlayamiyorsaniz ben size her kim varsa bu oyunun arkasinda hesabini sormasini gerek bu dünyada gerek ahirette sormasini bilirim. Bildiğim tek birşey var ayak tirnaklarinizdan saç diplerinize kadar babamdan ve onun isminden Ali Haydar KAYA'dan,it gibi korkuyorsunuz. Oyunlariniz dün bozulduğu gibi yarinda bozulacak. Asıl hizbullah lüblandadir. Siz kendisine hizbullah diyen eli kanli hizbulkıyamlar vallahi hesap vereceksiniz. Birgün geç birgün erken vereceksiniz. Devletin gücü belinizdeyken vur denileni vurup kır denileni kırıyordunuz. Şimdi istenmeyen çocuk haline geldiniz. Önce devleti sonrada kendi içinizdekileri karalayip kendi kirli komplolarinizi başkalarina màl ediyorsunuz. Ama iyi biliniz ki beyazinda siyahinda belli olacağı gün çok yakındır. Siz kendine hizbullah adini veren vahşet topluluğu önce yetim bırakıp sonra yetimin hakkini arayan birer iyilik melekleri saniyorsunuz kendinizi. Lakin birdaha iyi biliniz ki melekliğiniz şeytanlikla kısıtlıdır.. Yazacak çok şey var fakat içimdeki nefreti ne yazarak ben anlatabilirim nede okuyarak siz anlayabilirsiniz..

Konu ali ekber kaya tarafından (01-12-2016 Saat 02:51 ) değiştirilmiştir.. Sebep: HAKİKAT...
ali ekber kaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-12-2016, 02:42   #14
Kullanıcı Adı
ali ekber kaya
Standart Devletin sütünü ictiler diye kendilerini aslan zannediyorlar..
.....

Konu ali ekber kaya tarafından (01-12-2016 Saat 02:53 ) değiştirilmiştir..
ali ekber kaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




çarşamba çilingir webmaster blog Pendik Oto Ekspertiz çarşamba pasta