Eskişehir Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanlığı tarafından yapılan yazılı basın açıklamasında Eskişehir'de turizm değerlendirildi.


Eskişehir’de bir illüzyon gösterisi yapılıyor.

Sunilik her yeri kuşattı..
Suni plaj,
Suni korsan gemisi,
Metalden suni ağaçlar. (Evet, her yerde var )
Saksıda palmiyeler…
Olsun ,ama güzel diyeceksiniz, haklısınız.
Yani; silikonlu, estetik ameliyatlarla güzelleşmeye çalışan (ne yazık ki hakikaten güzel görünen), her tarafına silikon ,botoks yapılmış bir kent.Gerçek değil....Ajda Pekkan’ın kentleşmiş görünümü…
Bayanlara, silikon ve estetik konusunda bir soru sorulduğunda , çoğunlukla ”kendimi iyi hissedeceksem,zamanı gelince tabii ki yaptırırım".diye yanıt verirler. Demek ki , Eskişehir’in de zamanı gelmiş..Nasıl olsa ameliyatı yapacak hoca da var.
Eskişehir’de turist akınına uğrayan bir turizm merkezimiz de,Sazova Bilim Sanat Kültür Parkı. Orada ”Nuh’un Gemisi” var..Bilim parkına konulacak belki en son şey “Nuh’un Gemisi”ydi . Ama gelişi güzel alınmış kararlarla yapılan Nuh’un Gemisi , Eskişehir adıyla ne yazık ki Dünya bilim tarihine geçti. Aslında bir de “elma ağacından, elma koparan bir Havva ve yanında Adem olan bir heykel grubu da Eskişehir Bilim Sanat Kültür Parkına çok uygun olacak.


Bilim popülizme kurban edilmemeliydi.
Eskişehir’de turizmin gelişmesi elbette ki bir turizm derneği olarak bizi sevindirir. Fakat bir kentin binlerce yıllık tarihi ve değerleri yok sayılarak yapılan turizm hareketi sürdürülebilir değildir,doğru değildir.


Eskişehir’de kent ve Anadolu kimliğiyle ilgisi olmayan işler yapılıyor. Güzel diye de eleştiri almıyor(fakat ne yazık ki şehrimiz gerçekten de çok güzel,etkileyici).
....................


Turizm neydi?

Turist neydi.Her şeye rağmen turizm mi?
KKTC ye gelen turistlerin büyük kısmı kumar oynamak için geliyor. Bir turizm hareketi oluşuyor.Esnaf ve otel işletmecileri para kazanıyor.Kumar…

O da turizm....
Ramazan aylarında İstanbul Eyüp’teki Oruç Baba “türbesi Türkiye’nin her yerinden “turist” çekiyor.

O da turizm...
Van Gölü Canavarı’nı görmek için bir dönem Van ‘da turizm canlandı.
Canavar Turizmi vardı.Olsun o da turizm.
Bir de “Nataşa Turizmi” var. O da turizm değil mi?
Bir turizm hareketi sürdürülebilir olmalıdır ve gerçek değerlere dayanması gerekir. Taşıma su ile turizm olmaz.Afyon,Kütahya,Uşak,Balıkesir 30-40 yılda termal turizmde büyük deneyimler kazandı.. Eskişehir hala Dünya standartlarında beş yıldızlı termal otel yapacak. Sonra da “Ama ben tam yapacaktım,inek içti,inek nerde dağa kaçtı,yaptırmadılar.”diye şikayet edin...
“Orada sıcak su rezervi bulduk...,hem de 50 derece,....debisi de müthiş,....gürül gürül....”
Frigler 2500 yıl önce şifalı suları değerlendirmiş,Şifalı Frigya(Phrygia Salutaris) diye markalaştırmışlar.. Biz hala yapacağız,edeceğiz.. Afyonda 4-5 tane beş yıldızlı termal otel var. Ama olsun Eskişehir’de turizm patladı ya.Emeği geçenlerden Allah razı olsun. Eskişehir ‘de turizmi patladı ama,umarız bu patırtıda “”Anadolu Kültürü gümbürtüye gitmez. Bu toprakların kültürüne yabancılaştırılıyoruz.Osmanlının kimlik bunalımına girdiği”Lale Devri”ndeki gibi,olmadık işler oluyor Eskişehir’de.
Eskişehir “Lale Devrini” yaşıyor.
Osmanlı o süreçten geçti ve yok oldu.. Kültürlerine sahip çıkmayan her uygarlık gibi..
..................
Cumhuriyet kuruldu. Atatürk Anadolu Uygarlıklarına büyük önem verdi.Etibank,Sümerbank ile,tarih araştırmaları ile Anadolu kültürleri simgeleştirildi.
Şimdi ikisi de yok.Etiler de Sümerler de..
...............
Mustafa Erdoğan Anadolu kültürüne aşık . Anadolu Ateşi ve Truva yı işliyor. Anadolu halk danslarını Dünyaya tanıttı ve sevdirdi . Bir kültür elçisi oldu. Çünkü, o bir kültür ve sanat adamı ve yaşadığı toprakları seviyor. O da bilirdi. Broadway müzikallerini sahneye koymayı, Bavyera halk danslarıyla dünyayı dolaşmayı.
……………..
Anadolu’da işlenmeyi bekleyen o kadar çok değer var ki. Eskişehir; Nazım’ın şiirindeki ”.Deniz içre olup ,deryadan habersiz balık".dizelerindeki gibi.



Mustafa Tekeli.


---------------------
Dört kitabın mânâsı
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır
Yiğirmi dokuz hece
Okursun uçtan uca
Sen elif dersin hoca
Mânâsı ne demektir
YUNUS EMRE


Lâle Devri, Osmanlı Devleti'nde, 1718 yılında Avusturya ile imzalanan Pasarofça Antlaşması ile başlayıp, 1730 yılındaki Patrona Halil İsyanı ile sona eren dönemdir. Bu dönemin padişahı III. Ahmet, sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'dır. Zevk ve sefâ devri olarak bilinir. Adını, o dönemde İstanbul'da yetiştirilen ve zamanla ünü dünyaya yayılan lale çiçeklerinden alır.Bu dönem gerileme dönemine dahil olmaktadır.



ESKİŞEHİR TURİZM ve TANITMA DERNEĞİ Başkanlığı