![]() |
#1 |
![]() Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İmam Hatip'te okudukları için bazı hocaların kendilerine cenaze yıkayıcısı dediklerini hatırlattı. İmam Hatip lisesi mezun olmayı hayatı boyunca büyük bir gurur vesilesi olarak yüreğinde taşıdığını söyleyen Erdoğan, "Son nefesimi verene kadar İmam Hatipli olmanın gururunu onurunu şerefini üzerimde taşımaya devam edeceğim." dedi.
Erdoğan, İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneğince (ÖNDER) Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde düzenlenen 6. İmam-Hatipliler Kurultayı'nda yaptığı konuşmada, İmam Hatip liselerinin kuruluşuna katkı veren, bütün varlığını bu yönde feda eden başta dönemin Başbakanı Adnan Menderes olmak üzere tüm emek verenleri rahmet ve şükranla yad ettiklerini söyledi. ''İmam Hatip Lisesi mezunu olmayı hayatım boyunca büyük bir gurur vesilesi olarak yüreğimde taşıdım'' diyen Erdoğan, çocuklarının tamamının da İmam Hatip Lisesi mezunu olmasından iftihar ettiğini dile getirdi. Erdoğan, ''Allah'ın izniyle, son nefesimi verinceye kadar da imam hatipli olmanın gururunu, onurunu, şerefini üzerimde taşımaya devam edeceğim'' dedi. Bunu bir ayrımcılık olarak ifade etmediğini dile getiren Erdoğan, ''Bir tek tuğla koyanlara, bir tek harf öğretenlere, bu camianın başarısı için, Anadolu'nun her köşesinde dualar okuyan herkese, buradan, şahsım adına, milletim adına bir kez daha şükranlarımı sunuyorum'' diye konuştu. Erdoğan, merhum Mahmut Celalettin Öktem hocanın, İstanbul İmam Hatip Okulunda Arapça öğretmenliği yaptığını, Nurettin Topçu'nun Celalettin Hocayı ''O, geç kalmış bir Ebussuud Efendi veya bir İbn-i Kemal'dir'' diye tanımladığını anımsattı. 1950'lerin başında, Mahmut Celalettin Hocanın dönemin bakanı Tevfik İleri'yle yaptığı görüşmeler neticesinde, 1951 yılında 7 yıllık imam hatip liseleri açıldığını da hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Merhum Nurettin Topçu'nun, Celalettin Hoca ile ilgili anlattığı şu anekdot gerçekten ibret vericidir; 'Bir tatil günü okula gittim. Celalettin Hocayı, 70 yaşına gelmiş haliyle okulun tuvaletlerini temizlerken buldum... 'Hocam, bu genç işidir, bırak gençler yapsın' dedim. Bana şu cevabı verdi: 'Gençler, yaptıkları işlerle şahsiyetleri arasında irtibat kurarlar. Yarın tuvalet temizleyip okudum diyerek kompleks sahibi olurlar. Onları, gürbüz bir fidan gibi yetiştirmek bizim vazifemizdir...'. Evet 1920'lerde, ardından 1950'lerde atılan o tohum, Celalettin Hocanın, onun gibi nice değerli şahsiyetin fedakarlıkları neticesinde bugün ulu bir çınara dönüştü. Ezanların Türkçe okunduğu bir dönemdi, kitapların yasaklandığı, yakıldığı bir süreçti; maddenin ruhtan tecrit edilmek istendiği, Anadolu'nun köklerinden koparılmaya çalışıldığı günlerdi. Yılgınlığa kapılmayan, umutsuzluğa düşmeyen, bu millete inanan, gençliğe inanan fedakar insanlar, karanlığa bir mum yakmak, bir umut alevlendirmek için yüreklerini ortaya koymuşlardı.'' "İmam hatip mezunu olmayı büyük bir iftihar nişanı olarka üzerimde taşıdım" diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaşadığı gururu da şu sözlerle özetledi: "Çocuklarımın tamamının imam hatipten mezun olmasının grurunu yaşadım, hiç bir zaman başımı yere eğdirmediler. Bizim için dişinden tırnağından artıranlara mahçup olmadık. Bizim için her türlü fedakarlığı yapan Celalettin Öktem hocamıza Allah'a şükr mahçup olmadık. O büyük insanların talebesi olarak, bu yapıyı öksüz bırakmadık, Anadolu'ya mahcup olmadık, bizim için dişinden tırnağından artıranlara mahcup olmadık, bize dua edenlere mahcup olmadık. Allah'ın izniyle Celalettin Hoca gibi bu işe öncülük eden büyüklerimize mahcup olmadık ve inşallah da olmayacağız. İmam Hatip Lisesinin sıralarında okuduğumuz anlarda da sonrasında da her türlü aşağılamaya, hakarete, baskıya, engellemeye maruz kaldık. Aralarda öyle hocalarımız çıktı ki içeride, dışarıda, bize 'cenaze yıkayıcısı' dediler, bize 'taşralı' dediler, 'köylü' dediler, zenci dediler; bize 'siz doktor olamazsınız, mühendis olamazsınız, kaymakam, vali, siyasetçi olamazsınız' dediler; bize 'muhtar bile olamazsınız' dediler. Allah'ın izniyle millete güvendik, ülkeye inandık, umutsuzluğu yanımıza yaklaştırmadık, yılgınlığa kapılmadık ve her kademede milletin teveccühüne mazhar olduk." "Ranzaların arasında sessiz sedasız ağladığımız geceleri hatırladım. Aylarca ailesinden harçlık gelmeyen, bir dilim ekmekle akşama kadar duran nice arkadaşlarımız vardır" diyen Erdoğan, yaşadığı bir anıyı da aktardı: Yıl 1955, İmam hatip lisesiöğrnecileri Vefa'daki ahşap okulun bahçesinde oynuyor. Ben de okul öncesi kursa katılmıştım. Matema tik öğretmeni Rasim Uslugil, bahçedeki çocukları topluyor, 'Hepinizi tebrik ediyoruz," diyor. Bekir Topla hocamız hatırayı şöyle naklediyor: Uslugil Hoca dedi ki, bahçenin kenarındaki elma ağacındaki meyveler duruyor. Sizi izliyoruz ve günlerden beri onları koparmadınız' diyor. Dalları bahçemize sarkan o ağacın altında oynarken, hiç kimse o ağacın meyvesinden almadı. İşte imam hatip ruhu, işte imam hatip terbiyesi budur. Bizler kendisi yemeyip bize gönderdiği infaklarla bugünlere ulaştık. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben bütün bu camianın, harama el uzatmaktan kendisini ne denli sakındığını biliyorum. Yozgat'ın, Erzurum'un, Sivas'ın çocukları gelip başımıza kaymakam olmasın dediler. Anadolu çocuklarının yetişmesini hiçbir zaman hazzetmediler. Başörtüsü deyip kızlarımızı engellediler. Onlar sadece, çay götürüp, çay getirsin dediler. Bu statückoculara taviz vermedik, istediklerini yapmadık, onlara teslim olmadık. İmam hatipliler sadece bu okulu bitirmekle kalmadılar. Gittiler Harward'ı bitirdiler. Yoksul köy çocukları Anadolu'dan gelip, Ankara'nın, İstanbul'un büyük üniversitelerinde başarılı oldular. İşte o gençlerin 8 yıldır ülkeyi nerelere taşıdığı ortada. Biz imam hatip sıralarında kardeşiliği, paylaşmayı gördük. Bugün de aynı şeyi, paylaşma, kardeşlik ve hak diyoruz." HABERVAKTİM.COM-AA
![]() Konu Mavera tarafından (12-05-2010 Saat 14:45 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() basbakanim bende bir imam hatipli olarak sizinle gurur duyuyorum..
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|