![]() |
#1 |
![]() ‘Ucuz ama iyileştirmeyen ilacı al ya da öl’ dönemi Pazartesi başlıyor...
‘Ucuz ama iyileştirmeyen ilacı al ya da öl’ dönemi Pazartesi başlıyor... SGK, giderlerini düşürmek için yeni bir tebliğe imza attı. Buna göre, 19 Ekim’den itibaren farklı etken maddeleri içerse de aynı hastalık için yazılan ilaçlar eşdeğer ilaç olarak kabul edilecek Halk sağlığını tehdit eden yeni uygulama ile hastalar ya en ucuz ama doktorun kendisine yazdığı etken maddeleri tam olarak içermeyen ilacı alacak ya da 20 TL’yi bulan fark ödeyecek Tansiyon, kalp ve mide ilaçlarında 2 yıllık raporla sağlık ocaklarından ilaç yazdırmayı da bitirecek tebliğ ile artık sadece kardiyoloji, endokrinoloji ve nefroloji uzmanlarının yazacağı ilaçlar ödenecek Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tasarrufun yolunu kalp, mide ve tansiyon hastalarında buldu. SGK, yayımladığı ve 19 Ekim Pazartesi günü uygulamaya girecek yeni bir genelgeyle eşdeğer ilaç uygulamasının tanımını değiştirdi. Bu değişiklik pek çok tansiyon, kalp ve mide ilacı için vatandaşın 20 TL’yi bulan fark ödemesini beraberinde getirecek. Eşdeğer ilaç, aynı etken maddeyi içeren ilaçlara deniliyor. Ancak SGK yeni genelgeyle bilimsellikten uzak bir yaklaşımla bu tanımı “genişletti”, kimyasal alt grup etken maddeyi içeren ürünlerin benzer etkinlikteki dozaj formları arasında da eşdeğer uygulaması başlattı. Eczacılar, genelgeyle bilimsel olarak birbirinin eşdeğeri olmayan ilaçların eşdeğermiş gibi düzenlendiğini ifade ederek tebliğe tepki gösterdi. İstanbul Eczacı Odası yaptığı açıklamada halk sağlığının ciddi bir tehlike altında olduğunu vurgulayarak, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı bir kurum olan Sosyal Güvenlik Kurumu, salt finansal gerekçelerle ve tamamen bilim dışı bir biçimde bir değişiklik yaptı. Böylelikle hekimin iyileştirme, eczacının ilaç hizmeti verme, hastanın iyileşme hakkını ortadan kaldıran ‘absürd’ bir durum ortaya çıkmaktadır” açıklaması yaptı. Çok tehlikeli bir uygulama Türk Eczacıları Birliği, (TEB) ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, genelgeye ilişkin olarak şu görüşlere yer verdi: “Yeni ve son derece tehlikeli bir uygulamaya geçilmiştir. Aslında birbirinin eşdeğeri olmayan, aynı kimyasal alt grupta bulunan, farklı etken maddeleri içeren ürünler bundan sonra eşdeğer ilaç olarak kabul edilecektir. Bu durumda herşeyden habersiz, doktorunun verdiği uygun tedavi için ilacını eczaneden alan bir vatandaşımız, bilimsel çevrelerce onaylanmış eşdeğer ilacı almak için ya cebinden fark ödemek zorunda kalacak ya da alım gücü olmayan hastalarımız eşdeğer olmayan ucuz ilacı kullanmak durumunda kalacaktır.” Bilimsel olarak eşdeğer kabul edilmeyen ilaçların, reçetede yazılan ilacın yerine kullanılmasının tedavinin seyrini son derece olumsuz yönde etkileyeceği bildirildi. Kademeli tedavi gerektiren yüksek tansiyon gibi bir hastalıkta tüm ilaçların aynı sepette toplanmasının ve hastaya en ucuzunun verilmesinin, hastanın tedaviye yanıt vermesini güçleştireceğine, birçok yan etkiye neden olacağına dikkat çekildi. Kardiyolog kaç ilçede var? Tebliğ ile, hastanın ilaca ulaşması da zorlaştırılıyor. Tansiyon, mide ve kalp ilaçlarının bundan sonra sadece kardiyoloji, nefroloji ve endokrinoloji uzmanlarınca yazılabileceğini belirten tebliğ, Türkiye gerçeklerine uymuyor. TEB açıklamasında bu noktanın altı çizilerek, “Çoğu ilçede, köyde değil kardiyalog, pratisyen hekim bile bulmak mümkün olmuyor. Hastalarımızı il merkezlerine taşıyacak, hastane kapılarına yığacak bu uygulama, tasarruf değil, olsa olsa yıkım olabilir” denildi. “Daha önce 2 yıllık raporunu sağlık ocağına götürerek ilacını reçeteye yazdıran bir kalp hastası, bu genelgeden sonra bu 3 konuda uzman hekimden birinin bulunduğu hastanelere gitmek zorunda kalacak” diyen İstanbul Eczacı Odası ise şu açıklamayı yaptı: “Hasta reçeteyi hastanede yazdıracağı için ödeyeceği muayene katılım payı çok daha yüksek olacak. Şu anda İstanbul’daki devlet hastanelerimizin birçoğunda bile bu 3 konuda uzman hekimden biri bulunmazken, Anadolu’daki hastalarımızın bu hekimlerin bulunduğu kuruluşlara ulaşmaları neredeyse imkansız. SGK tasarruf adı altında getirdiği düzenlemeyle hastalarımıza ‘ya öl ya da ilacını paranla al’ demektedir.” kamuhaber
![]() Konu nedering tarafından (10-17-2009 Saat 13:34 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() ![]() İkincisi de hastadan sağlık hizmeti için para alan devlet, bu parayı eczacılar aracılığıyla aldığı için, hastadan para istemek zorunda bırakılan ve hastayla karşı karşıya kalan taraf onlar oldukları için. ‘Biz hastaların ücretsiz sağlık hakkını savunmamıza rağmen, bizi hastayla karşı karşıya getiriyorlar’ diyor İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Semih Güngör. Hem sağlığın ücretsiz olması hem de kendi özlük hakları için bu pazar Kadıköy'de miting yapıyorlar. Hekimler, veterinerler, diş hekimleri ve eczacılar olarak düzenledikleri mitinge tüm halkı sağlık hakları için orada olmaya çağırıyor Güngör. 'AKP’yi sağlık vaatleri getirdi, kötü sağlık uygulamaları götürecek' diyen İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Semih Güngör'le sağlık konusuna eczacıların penceresinden baktık. ![]() Evet. Temel amaç tasarrufsa, başka yerden yapmaları lazım. İki özet var. Biri bu, biri de sağlık meslek odalarının ortak bulduğu; ‘Masal bitti.’ Mitingde de kullanacağız bu iki sloganı. 18 Ekim Pazar günü “Türkiye’nin sağlığı kötüye gidiyor. Susma(yacağız)!" başlıklı bir miting düzenliyorsunuz. Aslında sağlıkta dönüşüm değil bir yıkım olacağını biz 5 senedir söylüyoruz. Genel Sağlık Sigortası’nın yasalaşma sürecinde, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) oluşma sürecinde hep karşı çıktık. Gerekçesi de sağlık hizmetinin tamamen paralılaşması, devletin sağlıktan elini çekip özel sektöre devretmesi idi. Başlangıçta, herkes dilediği gibi sağlık hizmetinden yararlanacak, ilacını alacak ve kesinlikle tek kuruş para ödemeyecek deniliyordu. Ama o açılım şimdi gerçek yüzünü göstermeye başladı. Zaten dönüşümün ilk ayağı olarak ilaç alımını serbestleştirmek biraz o işin kandırmacası gibi duruyordu aslında. İnsanları rahat ikna edebildiler. Masalın başında eczaneleri, özel hastaneleri, devlet hastanelerini kullandılar. SSK’ları Sağlık Bakanlığı’na devrettiler. Dileyen dilediği doktora gidip muayene olma, istediği ilacı yazdırma, gelip anlaşmalı 23 bin eczaneden almaya başladı. Bu bir genişleme, hizmet sunumunda kalite artırımını gündeme getirdi. Ama yavaş yavaş o sağlık hizmetinin kademeleri olarak, işte muayene katılım payları, ek ücretler, vs, hastanın cebinden sürekli para alan bir hal almaya başladı. ![]() Türk Eczacıları Birliği’nin (TEB) muhalefeti o yüzden kilit bir yerde duruyordu. En baştan yeterince karşı çıktınız mı buna? Üst örgüt TEB ve İstanbul Eczacılar Odası’nın bakışı biraz farklıdır. TEB başlangıçta daha ihtiyatlı yaklaşıyordu. Ama biz baştan karşı çıkan kesimdik. İstanbul bileşenleri olarak; Tabip Odası, diş hekimleri, veterinerler ve eczacılar olarak buna, uygulamaya başlanan süreçten itibaren karşı çıktık. Çünkü bir yanı daha var. Sadece halk mağdur olmuyordu, hizmeti sunan eczacısı hekimi hemşiresi tüm sağlık emekçileri de bu sistemin mağdurları olmaya başladı. Bizlerin eczanelerindeki bir sürü ilaç bedelsiz kamulaştırılmaya başlandı, eczane karlılıklarını düşürdüler. Sanayi, uyguladığı iskontoları devlete bizim sırtımızdan geçirmeye başladı. Hekimlerin özlük hakları kısıtlandı, vs. SAĞLIKLA GELDİLER, SAĞLIKLA GİDECEKLER Bugüne kadar eylemleri yükselten odalar olarak ortak bir eylemle -hele de son artan muayene ücretleri, yeni uygulamaya giren kararnameler, sağlık uygulama tebliğleriyle birlikte halkın da artık gözü iyice açıldığı için- kamuoyuna, artık bu masal bitti, bugüne kadar oynanan bir oyundu, bundan sonrası da artık daha kötü olacak mesajını verecek bir mitingin hazırlığı içindeyiz. 18 Ekim’de Kadıköy’de saat 13.00’da sağlık meslek odaları ve kitlesel bir destekle miting yapacağız. Hem halktan, hem diğer meslek örgütü, siyasi parti ve sendikalardan destek var. Şu gerçek ki; sağlığa yapacaklarını söyledikleri yatırımla iktidar olan bir hükümet, artık gerçek anlamda yarattığı yıkımla birlikte de gidecek bir hükümet durumuna geldi. Sağlıkla geldiler, sağlıkla gidecekler diyoruz. Her meslek örgütü bu sorunlarını yansıtacak mitingle. AKP’nin oy kaleleri denilen kesimler bile perişan halde. Peki çöker mi hükümet sağlık meselesinden? ![]() Bunun şöyle tepki verme biçimleri de oluyor: hastanelerde hekim ve sağlık personeline şiddet; eczanelerde eczacıyla münakaşalar… Orayı çok dile getirmek istemiyorum. Sistemin mağduru biz oluyoruz çokça. Eczacılara siz banka mısınız benim paramı alıyorsunuz diyen çok oluyor. Ama bütün bunları kenara koyuyorum çünkü bu sisteme karşı mücadelemizi sürdürüyoruz biz. Halk artık para vermeden sağlık hizmeti alamayacağını yaşayarak görüyor. SGK MEMURU OLDUK Eczacılığın kendine özgü koşulları neler oldu dönüşümle birlikte? Türkiye’nin her yerinde eczacılık özel hizmettir. Ama bugün yüzde 80’i aşkın oranda SGK’ya (devlete) hizmet veren kurumlar haline geldik. Sağlık Bakanlığı’na bağlı, sattığı ürünü, fiyatını ve karlılığını Bakanlığın belirlediği serbest meslek grubu olmasına karşın, bağımlı bir meslek grubuyuz. Ekonomik olarak SGK’ya bağlıyız. Bir yanda onun memuru gibi görülüyoruz. ‘Tahsilatçılık’ o mantıkla ortaya konuyor. Halbuki bizim böyle bir iş yapmak için anayasal bir yükümlülüğümüz yok. Angarya bir iş. Bir de devletin dayattığı parayı bizi öne sürerek almalarını da içimize sindirmiyoruz. Konumumuz gereği şu anda yasal mücadeleyi yapıyoruz. Yeri geliyor yönetmeliği değiştiriyorlar, yeri geliyor birkaç ay ara veriyorlar. Şimdi katmerli olarak fiyatları artırdılar. Hastadan o parayı talep eden, karşı karşıya gelen eczacı oluyor. Katılım paylarını biraz açalım. Sizin tahsil ettiğiniz, hastanın ödeyeceği miktarlarda ne değişti? Birinci basamak sağlık hizmetlerinde hiç katılım payı yoktu bugüne kadar. Aile hekimliklerinde de sağlık ocaklarında da 2 liralık katılım payı koydular. Hastanelerde kademeli katılım payı vardı onu 8 liraya çıkardılar. Özel hastanelerde de bu rakam 15 liraya çıkartıldı. Son derece yüksek rakamlar bunlar. Neden derseniz, bugün ayakta tedavilerde (basit hastalıklarda) doktor reçetesini alıp çıktığınızda, o reçetenin ortalama bedeli zaten 15-20 lira arasıdır. Bir yerde siz oraya reçete bedelinin karşılığı kadar bir katkıda bulunuyorsunuz devlete. Bu şu anlama geliyor; gidip muayene olma, kendin git ilacını al, parasını da cebinden öde. Eğer giderseniz bir de muayene katılım payı ödüyorsunuz. Bir de tedavi komplikeyse, film çekilecekse ya da herhangi başka bir şey; ne yazık ki onların da katkı paylarını ödüyor hasta. MİDE İLACINI BİLE ALAMAYACAK HASTA Eczacılık tuhaf bir meslek. Bir yandan ilaç tekelleri var, bir yandan kendi özlük haklarınızı ve bir yandan da (aslında buna içkin olan) yurttaşın sağlık hakkını savunuyorsunuz. İlaç satıp, bunları savunmanın çelişkisi nedir? ![]() Drugstore* hedefiyle açılan For You mağazalarına muhalefet ediyordunuz. Kapandı mı o mağazalar? ![]() Eczacıların diploma kiralaması diye bir şey var? Hala oluyor mu bu? Gayri hukuki bir durum bu. Her eczacı bir eczane sahibi olabilir. Siz diplomanızı kiralık veremezsiniz. Ekonomik kriz ve tamamen kar düşünenler muvazaaya yelteniyor. Biz engel olmaya çalışıyoruz bunlara. HAVAN ECZACILIĞI SAĞLIK HİZMETİYLE ÖRTÜŞEN BİR ŞEY Artık çok fazla bildiğimiz anlamıyla ‘farmakolog’ eczacı yok. Otomasyon bir eczane mantığı hakim. O ‘havan eczacılığı’ denilen şey artık imalattan çıkıp, tüketiciye sunuş boyutuna dönüştü. O hazırlanan ilaçların yerini hazır ilaçların aldığı bir süreci yaşıyoruz. Eskiden derdini dinleyip, ilacını hazırlayan bir eczacı vardı insanların hayatında. Ama hala devam ediyor eczacının halkla iyi ilişkisi özellikle semt eczanelerinde. O bölgedeki herkesin her şeyini bilir eczacı. Bu çok hoş ve insani bir ilişkidir, hem de sağlık hizmetiyle çok örtüşen bir ilişkidir. Onu iyi kullanan eczacılarımız başarılı olurlar. Yardımcılarımız da eczacılar kadar saygı görür, işini yapar ve bilinir. Şimdi onları eğitim açısından da iyi bir yere taşıyoruz. Birkaç fakültede 2 yıllık teknisyenlik okulları açılıyor. Eğitim zorunluluğu geliyor onlara da. ![]() Bir de Radyo Havan diye bir radyo yayını yapıyorsunuz. Ne zamandır var radyo, nasıl gidiyor? Eczane eczacısına her bilgiyi ulaştırmamız gerekiyor. Web sitemiz yetmiyordu buna. Sonra bunu oluşturduk. Haziran’da açıldı. İnternette http://www.radyohavan.org/ üzerinden yayın yapıyor Havan Radyo. Gayet de profesyonel gidiyor pür amatör başlamasına rağmen. Canlı programlar var. Hem müzik yayını, hem sohbetler, hem meslekle ilgili bilgiler oluyor. Meslek örgütleri içinde ilk radyodur. Dilerim diğer meslek odaları da kurar. Tabip Odası’ndan hekim dostlarımız da program yapıyor. Diğer meslek odaları ve üniversiteler de destekliyor. Daha da zenginleşiyor giderek. Eczacılar odasına kaç üye eczacı var? 4936’sı eczane eczacısı olmak üzere 7964 üyesi var İstanbul’da. Eczacının Sesi grubu sizi antidemokrat ve neoliberal olmakla suçluyordu seçimlerden önce. Ama Çağdaş Eczacılar grubunun adayı olarak odadaki Eylül seçimlerini kazandınız. Niçin bu suçlamalar geldi? Genelde siyasal bir bakış olarak göstermeye çalışıyorlar. Ama işin özüne baktığınızda yaptığımız iş, onların söylediklerinden çok daha ileride. Genelde muhalefet olmak kolaydır. Ama o arkadaşlarımız bizimle birlikte yönetimdeydiler. O zaman öyle değildik de, bugün mü neoliberal ve antidemokratikiz? İktidar olmanın koşulu, muhalefet olarak yıpratmaktır. *Drugstore: Türkçe’ye eczane diye çevrilir. Ancak daha çok kozmetik ürünlerle birlikte ürün yelpazesinde aksesuar ve gıda ürünleri dahil hızlı tüketim malları diyebileceğimiz çeşitler de bulunan marketlere verilen ad. Eczacılar, bu tip bir mağaza zinciri olan ‘For You’ya, reçetesiz ilaç satacağı gerekçesiyle karşı çıkmışlardı. GERÇEKGÜNDEM |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|