![]() |
#3 |
![]() Mahmud Efendi, babası Ali Efendi başta olmak üzere birçok hocadan ders aldı. Fakat Onun tahsil hayatında üç isim çok etkili olmuştur. Bunlar Mehmed Rüştü Aşıkkutlu, Çalekli Dursun Efendi ve Ali Haydar Efendi'dir.
1. Mehmed Rüştü Aşıkkutlu Mehmed Rüştü Aşıkkutlu, 1901 yılında Of'un Uğurlu Beldesinde (Çifaruksa) dünyaya geldi. İlk tahsilini 40 yıl maarife hizmet eden babası Ahmet Cemalettin Efendi'de yaptı. Hafızlığını köyünde ikmal etti. Arapça ve İslami ilimler tahsilinin önemli bir bölümünü Çalıkzade Tahir Efendi'de yaptı. Bir müddet medreselere devam etti. Medreseler lağv edilince yarıda kalan tahsilini dersiâm Dursun Efendi'de tamamladı. Ondan icazet aldı. İstanbul'a gidip Hacı Hafız Hamdi Şükrü, Hafız İsmail Hakkı Bayrı ve Varnalızade Hafız Ahmed Hamdi'den "aşere", "takrib" ve "tayyibe" okudu. Ardından Of'a geri döndü. 1932 yılında şifahi bir izinle Kur'an kursu açma yetkisi aldı. Bu izin 1936 yılında Rıfat Börekçi imzasını taşıyan bir yazıyla resmiyet kazandı. Kursunda yıllarca "aşere", "takrib", "tayibe" okuttu. Fıkıh, tefsir gibi "âli" ilimlerin yanı sıra sarf-nahiv gibi alet ilimlerini de tedris etti. "Feraiz" ilmine derin vukufiyeti Onu bu ilimde eşsiz bir konuma getirdi. Ahmet Hamdi Akseki imzasını taşıyan bir yazıyla Of vaizliğine atandı. Yıllarca Of'ta irşad hizmetinde bulundu. 1976 yılında emekli oldu. Fakat Kur'an hizmetine yine devam etti. D.İ.B. Haseki Eğitim Merkezinde 1976'dan itibaren "aşere", "takrib" ve "tayyibe" derslerini okuttu. Aşıkkutlu "mücaz" bir Kur'an üstadı olarak yıllarca ders okuttu ve yüzlerce talebe yetiştirdi. İcazet verdiği talebeler Kur'an okumanın kısıtlandığı yıllarda "fem-i muhsin"ler (güzel okuyan ağız) olarak Türkiye'nin farklı şehirlerinde Kur'an okuttular; ALLAH Resulü'nden –sallALLAHu aleyhi ve sellem- günümüze kadar devam eden Kur'an kıraatini mevcut vecihleriyle günümüze taşıdılar.Mahmud Efendi Arapça tahsilinden sonra tashih-i huruf ve kıraat ilmini tahsil için Çifaruksa'ya gider. Uzun bir zaman Aşıkkutlu'nun yanında kalır. Hocaefendi, üstadının hizmetini ve Kur'an kıraatindeki yerini anlattığı bir konuşmasında şunları söylemiştir: "Biz Ona öğrenci olduğumuzda hafızdık, fakat Kur'an nasıl okunur bunu tam olarak bilmiyorduk. İçimizde öyleleri vardı ki "…testeğisüne…"yi "testeğiŞune" şeklinde okurlardı.Kur'an-ı, hakkını vererek okumayı ondan öğrendik. Bu yüzden Onun hakkını ödeyemeyiz."Aşıkkutlu kıraat ilmi ile alakalı irili ufaklı çok sayıda eser kaleme aldı. Bunların bir kısmı öğrencilerinin şahsi kütüphanelerinde mevcuttur. Hocaefendi 1980 yılında vefat ettiğinde geride binlerce talebe bıraktı. Köyündeki cenaze namazını talebesi Mahmud Efendi kıldırdı. 2. Dursun Efendi Dursun Efendi 1299/1883 yılında Of'un Çalek köyünde dünyaya geldi. Köyüne nispetle Çalekli Dursun Efendi diye ün yaptı. Babası Yakub Efendi'dir. Hafızlık yaptığı yıllarda (7 yaşında iken) babasını kaybetti. 9 yaşında Hemşinli Ahmed Efendi'nin yanında hafızlığını bitirdi. Aynı yıl Karakaş Ahmed Efendi'den Arapça okumaya başladı. Hocasının vefatı üzerine Çaykara'ya gidip Tayyib Zühdü Efendi'de tahsiline devam etti. Bir ara İstanbul'a gidip, çeşitli medreselerde okudu. Ardından memleketine geri döndü. Hocası Tayyib Zühdü Efendi'de derslerini ikmal edip, icazet aldı. Velizade Hasan Hilmi Efendi'den Feraiz okudu sonra tekrar İstanbul'a döndü. Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye medresesine girerek Medrese-i Sahn'ı bitirdi. Girdiği sınavı kazanarak (1334/1918) Süleymaniye Medresesi Kelam ve Hikmet Şubesinde okumaya başladı. 17 Nisan 1338/1922 tarihinde Süleymaniye Medresesi'nin ilgili bölümünden mezun olarak dersiam unvanını aldı. Bir süre Meşihat Dairesinde çalıştı. Medresetu'l-Kudat'a kayıt yapıp buradan da mezun oldu. Mezuniyetini müteakip Karadeniz bölgesindeki medreselerin müfettişliğine tayin edildi. 23 Ekim 1923 yılında kaleme aldığı ve bölgedeki ulema ve eşrafın hassasiyetini yansıtan yazısında Cumhuriyet'in milleti İslami değerlerden uzaklaştırma vasıtası olarak uygulanmaması gerektiğini beyan etti. Medreselerin kapatılmasından sonra Of'ta açılan İmam Hatip Okulunda müdürlük yaptı (1925). İki yıl sonra bu görevinden ayrılarak Havza'nın bir dağ köyünde uzlete çekildi. Af kanunun çıkması üzerine (1933) Karadeniz bölgesinde kısmi dolaşma salahiyetine kavuşan Dursun Efendi 1938 yılında Of'a dönerek Hayrat'a bağlı Hundez'de (Güneşli) hocası Tahir Efendi'den kalma medresede gayri resmi olarak ders okutmaya başladı. Arapça kaleme aldığı eserlerini bastırabilmek ve Hac ibadetini yapabilmek için 1950 yılında Haremeyn'e doğru yola çıktı. Hac ibadetini yerine getirdi, kitaplarının bir kısmını tab edip bir kısmı da kaybederek geri döndü. Uzun yıllar tedrisata devam eden Dursun Efendi yüzlerce talebe yetiştirdi. Şüphesiz ki en meşhur talebesi Mahmud Efendi'dir. 23 Şubat 1977'de köyü Çalek'te vefat ettiğinde cenazesini Mahmud Efendi kıldırdı. Muhtaru'l-Ehadis Tercümesi, (İstanbul, 1964), Münkizu'l-Felasife ve Müzhiru'l-Hakika ( Mekke, 1949), Tevhid ve İşrak (İstanbul, 1920), Ahiret Hakikatleri ve Dirilmek Hikmetleri, (Trabzon, 1970) eserlerinden bazılarıdır. |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|