![]() |
#1 |
![]() Sarsılarak uyandım. Apartman yukarı katlara doğru çıktıkça huysuzluğunu daha da artıran bir at gibi silkiniyordu. Öylesine uzun sürdü ki mezarlıktan önceki son mekânımın yatak odası olacağı hissine kapıldım.
03.02’de meydana gelen ve yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos depreminin üzerinden 9 yıl geçmiş, bugün onuncu yıla girmişiz... Hâlbuki hafızamdaki izi öylesine derin ve taze ki... *** Resmi verilere göre17 Ağustos depreminde 17 bin 480 kişi yaşamını yitirdi. Ben bunun doğru rakam olduğuna hiçbir zaman inanmadım. Ölü sayısının yirmi bini aştığı resmen kabul olduğunda, bölgenin afet bölgesi ilan edileceği ve vergiden muaf tutulacağı için gerçek rakamın açıklanmadığı söylentilerini daha inandırıcı buldum. *** O korkunç depremin ve arkasında bıraktığı binlerce ölünün... “Müteahhit-bürokrat-siyasetçi” üçge-nini... Ve bu “Bermuda Şeytan Üçgenini” kaçak kat çıkıp hak etmediği paralar peşinde koşarak meşrulaştıran “avantacı vatandaş” anlayışını hayatımızdan çıkaracağını sandım. Ama bu gerçekleşmedi... Delik deşik edilerek Bermuda Şeytan Üçgeni’ne uygun hale getirilen Kamu İhale Yasası ile bunun bugün de mümkün olmadığını görüyorum. Kamuoyu aldırmasa da sel sularının Karadeniz’i nasıl alt üst ettiğini, ihale yasasına göre yapılan taze bentleri anında nasıl kevgire çevirdiğini gördük ve yaşadık. Sistemin avantacılığı, ölüm gerçeğine kat be kat ağır basmaya devam ediyor... *** İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp’in verdiği rakamlara göre Türkiye’de toplam 77 bin 522 toplam kamu binasından, on yılda depreme karşı elden geçirilenlerin sayısı 764... Sanırım okul ve hastane sayısını vermek, durumun vahametini keskinleştirmek açısından yeterli. 32 bin 402 okuldan 6930’unun güvenlik değerlendirmesi yapılmış... Güçlendirme projesi hazırlanan 5022 okulun da 276’sı onarılmış... Onarılan hastane sayısı ise sadece 55. *** Ülke topraklarının yüzde 96’sının, nüfusunun da yüzde 95’inin deprem riski altında bulunduğu Türkiye’de 15-16 milyon civarında konut var. Bunların yüzde 40’ı ruhsatsız ve kaçak. Hâlihazırda oturulan konutların yüzde 67’sinin iskân izni yok. Mevcut toplam konutların yarısının yenilenmesi... Yüzde 30’unun ise güçlendirilmesi gerek. Bunlar için 15 milyar dolarında bir paraya ihtiyaç var. *** Yaşadığımız coğrafyada, 2000 yıl içinde altı şiddetinden büyük yedi deprem olduğu belirtilmekte... İçinde bulunduğumuz yüzyılın ilk yarısında da bir sekizincisinin geleceği uzmanların ortak kanaati. Ülke sanayinin yüzde 40’ını, nüfusun da neredeyse dörtte birini taşıyan Marmara bu büyük riskin en baş hedefi. Marmara’da ise 25 bin yapının zemini heyelanlı toprak, 15 bin yapının zemini sıvılaşmış, 109 bin yapı da dere ve vadi yatağında... Marmara’daki toplumsal avantacılık, depremle birlikte gelecek olan Azrail’in iştahını artıracak koca bir ölüm sofrasına çevirmiş bölgeyi. *** Marmara Depremi’nden bu yana geçen dokuz yılı büyüteç altına almak, devlet ve toplumu gerçek yüzüyle tanımak için ihtiyaçtan çok daha fazla resim veriyor. Yakında çıkıp geleceği artık iyice belli olan deprem ölümcül ihtişamıyla avdet ettiğinde, “dumansız hava sahasında” daha önceki Marmara depreminden çok daha beter bir şekilde yığınsal olarak yitip gideceğiz. Amerika’da ya da Japonya’da taş sökemeyecek olan deprem, burada kendine vahşet ziyafeti çekebilir hale geliyor. Ürküyorsunuz... Çünkü ölmeye hazır bir ülke ile karşı karşıyasınız... Sanki hep aynı slogan tekrarlanıyor. “Ölelim, yeter ki rant bitmesin, avantacılık sona ermesin...” star
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|