![]() |
#1 |
![]() Plan gerçek mi, değil mi? Belge sahte mi, uydurma mı? Faaliyetler emir komuta içinde mi yapıldı, işgüzarlık mı var?
Bu soruları sık sık sormanın ve çoğaltmanın gazetecilik hassasiyeti veya araştırmacılık ruhuyla ilgili olmadığını artık biliyoruz. Maksat sulandırmak; sulanmazsa da bulandırmak. Ama, bu saatten sonra ne sulanır, ne de bulanır. Demokrasiye Müdahale Planı’nın ilk gün kesin ifadelerle cevaplandırılamaması, dört gün sonra gelen çelişkili açıklamalarla daha da şüpheli hale gelmesi toplumda bir kanaat oluşturmuştur. Planın altında imzası görünen asker kişinin sivil savcıya ifade vermemesi de bu kanaati pekiştirmiştir. Dolayısıyla planın, TSK çıkışlı olmadığını iddia etmek artık zorlaşmıştır. Şimdiden sonra gözler bu faaliyetin derinliğine odaklanmıştır. Nitekim, örnek imzanın başka büyük çelişkiler içermesi, savcıların da şüphesini artırmış ve çemberi iyiden iyiye daraltmıştır. Bugün star’da da açık belgelerini göreceğiniz gibi; sadece iki imza arasındaki fark bile tartışmaları bitirecek, kamuoyunda bir fikir oluşturmaya yetecektir. Bunun da TSK üzerindeki şüpheleri dağıtan bir fikir olduğunu söylemek, ne yazık ki mümkün değildir. Kabul etmek lazım ki, cihet-i askeriyenin bu meseledeki kriz ve halkla ilişkiler yönetimi başarılı olamamıştır. Bir an için imzayı da belgeyi de kenara bırakalım. Planın gerçekliğini anlamak için olayı bir imzaya indirgemeye gerek var mı, diye soralım. Bırakın emir-komutayı, bırakın kriminal süreçleri; plan zaten uygulamadadır. Aylardan beri yaşananların tam da planda va’zedilen hususlarla paralellik arzetmesi tesadüf olamaz. Sıralayalım... Ergenekon davasının itibarsızlaştırılması; gözaltına alınan, tutuklanan veya yargılanan şahısların övülerek iddiaların sakatlanmaya çalışılması: Planda da yazıyor, gerçek hayatta da uygulanıyor. Bakın ‘saygın şahsiyet’lere, bakın ‘üstün hizmet madalyalı kahramanlar’a, bakın Ergenekon’u Deniz Feneri’yle eşitleme kampanyasına... Planın temel hedefi olan, ‘AK Parti’ye yönelik yıpratma faaliyetleri’ni saymaya gerek var mı? Ortada İsrail’in ‘İ’si bile yokken son mayın yasasında kopartılan gürültüyü iyi inceleyin, göreceksiniz. Siyasi partiler, medya ve malum yorumcuların muhteşem bir uyum içinde iktidar mayınlı arazileri sanki İsrail’e verecekmiş gibi yürüttükleri kampanya, AK Parti kendini anlatıncaya kadar bir uçtan bir uca yayıldı. Sonunda anlaşıldı ki hükümetin aklında bırakın İsrail’i, NATO’yu; Ankara Ostim’deki küçük sanayici varmış. Maksat, mayın ihalesini ucuza getirmek için seçenekleri çoğaltmakmış ama o saatten sonra kim okur, kim dinler! Plan bir kere işlemeye başladı. Devam edelim... Plan diyor ki, ‘AK Parti grubunda gerilim ve huzursuzluk çıkartılsın.’ Birkaç aydır, ortada makul hiçbir sebep yokken iktidar partisi içinde; özellikle vekillerde bir huzursuzluk olduğu da sır değil. Sorulursa sebebi yok ama bazılarının suratı hep asık! Arktık, köstebekler mi harekete geçti, kunduzlar mı bilinmez. Plan, ‘Kamuoyundaki desteği kırmak için bilgi destek faaliyetleri icra edilecek’ diyor. Bakın geriye doğru her gün medyada ve o medyayı besleyen kurumların dilinde iktidar partisiyle ilgili sayısız iddia, sayısız suçlama dolaşıyor. İrtica meselesinin gündemden kalkmasının tesadüf olmadığını; bu yeni konsepte göre geriye itildiğini şimdi anlıyoruz. Plan, ‘AK Parti mensuplarının krize rağmen lüks yaşam içinde yaşadıkları propangandası yapılsın. Halk adamı imajının doğru olmadığı bilgisi yayılsın’ diyor. Bakın 29 Mart seçimlerinin propagandalarına, sadece bunu görürsünüz. ‘Zengin, lüks içinde gezen AKP’liler!’e karşı oy istemeyen muhalefet partisi yoktu. Gazete köşelerinde ‘AKP’nin zenginleri’ yazılarını bulursunuz. Plan, ‘Okullarda ibadet görüntüleri verilerek, Milli Eğitim Bakanı yıpratılsın’ diyor. 22 Temmuz’dan bugüne kadar üretilen ‘Namaz kılan liseliler, dini program yapan öğrenciler’ başlıklı haberleri sayın, planın nasıl mükemmel işlediğini görürsünüz.. Bugünlerde yayınlanan reklamda söylendiği gibi; tıkır tıkır! Cemaatle ilgili kampanyaların son aylarda birdenbire alevlenmesinin de bu tıkır tıkır durumla yakın bir ilgisi var. Daha saymayalım. Kimse saf değil, kör değil. Ortada bu kadar açık delil varken gerçeği saptırmak, varsayımların peşinden koşmak artık anlamsızdır. Bazı manşetlere bakıp şüpheye düşenlere de planın kendisinin bizatihi kafa karıştırmayı emrettiğini, hatırlatalım. star
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|