![]() |
#1 |
![]() ben diyorum ki ona kül olayım kerem gibi yana yana ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa... toprağa hayat verir, sevdamızın bereketi seni ölecek kadar çok sevdik yurdum dinsin artık gözünün yaşı hayatı yudum yudum içiyorduk yürüyorduk aydınlığa sana kalkan elleri durdurmak için katıldık açlık kervanına yansak kavrulsak alevin kızgınlığında dilimizde aynı şarkılar seni sevecek kadar çok öldük halkım, mahpuslarda... yollarda kalabalık içinde yürüyor menziline güllerin genci tazesi yüreği kor bir volkan düşleri vardır her dem tazedir, çağlayıp coşar içinde yol boyu mırıldanır bir şarkı, içinde mahpusluğun sızısı meşale gibi yanan bedenleri, düşünür nazlı fidanı bir canım vardır direnip yaşar bir canım vardır savaşçı -tutsaktır bir canım var hıncıyla çatlar gök bir canım var mahpuslarda yanar özgürlük uğruna feda bu can halkıma, vatanıma gözleri görmez kimseyi içinde dinmez fırtına gözü yaşlı kalmış analar onlara canım feda zulme susarsa ne yaşar bu can adalet yoksa hayat ne kolları bağlanmış halkın, direnmek yasaktır bize tutuşur duvarlar ardında açlığa direnen canlar zulme susarsa ne yaşar bu can adalet yoksa hayat ne
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() VASİYET
Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü, ölürsem kurtuluştan önce yani, alıp götürün Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni. Hasan beyin vurdurduğu ırgat Osman yatsın bir yanımda ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda. Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın, seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu, tarlalar orta malı, kanallarda su, ne kuraklık, ne candarma korkusu. Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz, toprağın altında yatar upuzun, çürür kara dallar gibi ölüler, toprağın altında sağır, kör, dilsiz. Ama bu türküleri söylemişim ben daha onlar düzülmeden, duymuşum yanık benzin kokusunu traktörlerin resmi bile çizilmeden. Benim sessiz komşulara gelince, şehit Ayşe'yle ırgat Osman çektiler büyük hasreti sağlıklarında belki de farkında bile olmadan. Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani, - öyle gibi de görünüyor - Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni ve de uyarına gelirse, tepemde bir de çınar olursa taş maş da istemez hani... 1953, 27 Nisan Barviha Sanatoryumu |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() [i]NAZIM HİKMET'İ FİKRİ YÖNDEN SEVMEME İMKAN YOK ZATEN.AMA BU OLAYLARA 'ŞİİR' GÖZLÜĞÜYLE BAKMAMA ENGEL OLAMAZ.BEN KENDİ MENFAATLERİNDEN,İDEOLOJİLERİNDEN BAĞIMSIZ OLARAK EDEBİ ESERLERE BAKARIM.BU YÖNDEN BAKINCA NAZIM HİKMET'İN GÜZEL ŞİİRLERİ VAR TABİİ...
EEE BİRAZ NAZIM HİKMET OKUYAN HERKES BİLİR Kİ KİMİ İNSANLAR ÇİÇEKLERİN BALIKLARIN İSMİNİ BİLİRKEN..EZBERE SAYARKEN YILDIZLARIN ADINI;İŞTE ACILARI BİLEN,HASRETLERİ EZBERE SAYABİLENE ŞAİR DENİR!!!BU YÖNDEN NAZIM HİKMET MEALİNİ VERDİĞİM MALUM DİZELERİNDE KENDİSİNİN ŞAİRLİĞİNİ TESCİLLEMİŞTİR...SELAMLAR!!! |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|