![]() |
#1 |
![]() Kendini 'İslam sert değildir' demek zorunda hissedenlerin beğendiği bir film olmuş Mahsun Kırmızıgül şarkıcılık geçmişinden sonra senaryoları ve filmleriyle sinema gündemine öyle ya da böyle oturdu. İlk filmi ''Beyaz Melek'' ile sinemaseverlerin duygusal tarafını fetheden sanatçı ''Güneşi Gördüm'' filmiyle de farklı tonlarda tepki seslerine maruz kaldı. Son filmiyle yine kendisinden bahsettirmeyi başardı. Merak edip sorduk izleyenlere: ''Filmi Nasıl Buldunuz?'' Feyzanur Öztürk Fragman mağduruyduk. Nerden bilebilirdik ki fragmanın filmin ilk 10 dakikasından ibaret olduğunu? Mahsun Kırmızıgül İslam’ı iyi göstermeye çalışmış, sağ olsun. Ama keşke biraz araştırarak yazsaymış senaryoyu. Filmde topu topu 2 tane Müslüman karakter var. Biri zaten Hizbullah’ın başı; diğeri ise karısı ve kızı Hıristiyan olan, insanları İslam ile tanıştırdıktan sonra Allah’ı ve Peygamberini es geçerek Mevlana ve Yunus Emre’yi tanıtan mübarek. Birbirinden kopuk sahneler, alakasız senaryo… Velhasıl Mahsun Kırmızıgül bu işleri bıraksın, ‘Sevdalıyım’ şarkısına yeni klip çeksin. Muhammed Doğruağaç Film, klasik bir Amerikan filmini aratmayacak modda başlıyor. Devamında da tipik bir Türk filmi gibi drama dönüşüyor. Haluk Bilginer bir röportajında; ''İslami Terör diye bir şey yok. Bu iki kelimenin aynı cümlede kullanılması bile yanlış olur, biz de bunu kanıtlamaya çalıştık.'' demişti. Filmde İslam’ın sadece silahlı cihat olmadığını bunun yanında devrin cahillikten kurtulması gerektiği ve kalemle cihatın öne çıkması gerektiği gibi bir mesaj da verilmiş. Eşref Tatlıpınar Film gerçekten güzeldi. Günümüzde İslam dinini bilerek veya bilmeyerek yanlış yorumlayan geniş kitle yüzünden gerçekten dinini yaşamak isteyenlere karşı oluşan önyargıyı çok güzel bir şekilde anlatmış. Filmin sonlarına doğru da olmaması gereken bu önyargıyı, gerek oyuncuların ağzından verilen mesajlarla gerekse yaşanan olaylarla çok güzel kırmışlar. Filmde bana kalırsa bazı sahneler de gereksiz. Genel olarak baktığımızda İslam dininin sanılanın aksine terörü asla desteklemediğini, bu dinde diğer insanlara karşı da zorlama asla olamayacağını rahatlıkla görebilirsiniz. Bana göre başarılı bir filmdi. Betül Ertürk Ben beğenmedim filmi. Kendi çapında inceden mesajlar vermeye çalışmış ama saçmalamış bence.. Dini yüceltiyor mu, kötülüyor mu belli değil. Dinler arası diyalog fazla ön planda olduğu için beni rahatsız etti açıkçası. Töre gibi bir meseleden dolandırıp olayı hiç alakası olmayan yerlere çekmiş. Bence Mahsun Kırmızıgül egosunu tatmin etmeye çalışmış. Kendini bir yönetmen olarak kabul ettirmeye zorlamış. Film olsun diye yaparsa böyle eleştiri alır. Filmi hiç beğenmedim. Murat Uçur Filmi genel olarak beğenmedim. Devam eden görüşlerimin bu ön yargım çerçevesinde değerlendirilmemesini dilerim. Aksiyon sahneleri (patlamalar, ülkücülerin yemini, camide zikir halkası gibi), sanki sırf fragmana yönelik hazırlanmış ve bunun için filme konmuş gibiydi. Filmle bütünlüğü -hemen hiçbirinin- yoktu. Filmdeki olaylar ve bağlantılar birbirinden kopuktu. Mesela; Fırat'ın bir anda Hacı'nın masum olduğunu Teşkilatına itiraf etmesi, Deccalin bir anda yakalanması, Fırat'ın gerçek kimliğinin ve Hacı'yla bağlantısının bir anda ortaya çıkarılması, en bariz kopukluklardı. Filmin mesajından algıladığım şu oldu: Terör kötüdür. İslamî terör de vardır ve bu da kötüdür. Ama her Müslüman kötü ve terörist değildir. Hatta öyleleri vardır ki; eşi Hristiyandır, kızının bir Hristiyanla evlenmesine dahi rıza gösterir, hoşgörülüdür vs.vs. Kanaatimce bu bakış ''insaflı(?) bir oryantalist'' bakışıdır. Eğer öze bakış ise, bir aşağılık kompleksinin -kendi çapında- telafisi amaçlanmıştır. Filmde mantık hataları da mevcut. Kan davasından kaçak Hacı'nın kimliğini değiştirmemesi, enternasyonel (?) polisimizin bir dış görevle (veya gezi amaçlı) Amerika'ya gidip orada Hacı'ya ulaşması pek âlâ mümkünken, böylesi dolambaçlı ve sorunlu bir yolla (İnterpol, kırmızı bülten...) onu ele geçirmesi, Fırat'ın gerçek kimliğini öğrenen Emniyetin Bitlis yolculuğuyla ilgili ''kılını kıpırdatmaması'' gibi mantık ve kurgu hataları var. Yunus Arslan Film Doğu-Batı-Avrupa arasını iyi bağlıyor. Hikaye tam pişmemiş ve mantıksal bir kaç hata söz konusuydu. Mesela: 30 yılı aşkın Avrupa’da yaşayan birinin şivesinde değişiklik olmaması, İngilizce olması gereken bir kaç yerin Türkçeye uyarlanması... Ama genel anlamda güzel bir filmdi. Çatışma sahneleri oldukça etkileyiciydi. İslam'ı yanlış bilen kişilere, ılımlı dindarlara ve katılara güzel mesajlar veriliyordu. İzleyenlerin, yönetmeni bir kenara bırakıp filme odaklanılırsa eleştirilerin çoğunun olumlu yönde olacağını düşünüyorum. Film Mahsun Kırmızıgül'e ait olunca insanlar direkt olumsuz yönde eleştiriye yönelebiliyor ve hata arama moduna girebiliyor. Filmden ben yeterince zevk almıştım izlerken... Şifa Sarıçam Mahsun Kırmızıgül filmlerinde genellikle mesaj verme kaygısı taşıyor. Nitekim bu filmde de aynı şeyleri hissettim. Sahneler birbirinden kopuk gibiydi ancak diğer filmlerine göre biraz daha derli topluydu da diyebilirim. Sonu sürpriz bir şekilde, belki de hiç bitmemesi gereken bir sonla bitti. Bir iki hareketli sahne vardı dikkatimi çeken. Senaryoya daha çok eğilebilir Mahsun Kırmızıgül. İslam terörü dedikleri saçmalığa, cemaat, laiklik, dinler arası diyalog, kan davaları gibi birçok konuyla bağlantılıydı. Bu kadar yoğunluktan ziyade daha sade bir şeyler çıkabilirdi. Fatma Şen Çok da yorum yapılacak bir şey yok aslında. Ilımlı İslamı empoze etmeye çalışmışlar. Hacı rolündeki Haluk Bilginer, Hristiyan bayanla evli, kızı Hristiyan biriyle evli... Filmde arkadaşlarla çok güldüğümüz bir yer vardı: Hacının kızı evlenecek ve babasına diyor ki; ''Gündüz kilise nikahı akşamda imam nikahı kıyacağız.'' diyor. Ya var mı böyle bir şey? Zaten imam nikahını da göstermiyorlar. Bir de duygusal sömürü var. Filmin sonunda anne evladının ölüsü başında ağlıyor. Bu sahneyi hangi filme koysan etkilenirsin zaten. Sanki çok da iyi niyetle çekilmiş bir film değil gibi. En başarılı çekimler çatışma sahneleriydi. Aliye Göncü Film zavallı bir zihniyetin filmi. Fil dışarıdan bu kadar tanınabilir, tanıtılabilir. Tanıdığım Zaman okuru arkadaşlarım nedense filmi çok beğendi. Entelektüel ufku olan biri bu filmden rahatsız olur mutlaka. Mahsun romantik filmler yapsın. Cemaate bağlılığını anlatacaksa başka yollarla anlatsın. Öylesi daha makbul olabilir. 29 Kasım 2010 Pazartesi 12:00 Öznur Balık Dunyabizim
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
new york'ta beş minare |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|