![]() |
#1 |
![]() Başbakan Tayyip Erdoğan çok güveniyor olmalı ki Milli Eğitim gibi Türkiye'nin en sorunlu bakanlığına Nimet Çubukçu'yu getirmiş. Fakat şu bir gerçek, ne kadar yetenekli, sorun çözmeden ne kadar mahir olursanız olun Milli Eğitim'in sorunlarını bırakın çözmeyi, öğrenmesi bile yıllar alır.
Şimdi yeni bir Milli Eğitim bakanımız ve o bu sorunlarla boğuşmaya hazırlanıyor. Binlerce okul, milyonlarca öğrenci, on binlerce öğretmen... Türkiye'nin bölgesel farklılıkları, eğitim kalitesi, öğretmen kalitesi, ilköğretimi, ortaöğretimi, yüksek öğretimi vs. Yunanistan'ın nüfusu kadar ilköğretim öğrencimiz var. Yeni bakanın nasıl bir yükü yüklendiğini düşünün artık. Türkiye'nin eğitim sorunlarını devlet okulları ile ve ideolojik eğitim ile aşması mümkün değil. Özel okullaşmaya önem vermek gerekiyor. O halde Milli Eğitim'de ilk yapılması gereken işlerden biri Hüseyin Çelik zamanında projelendirilen ancak, Ahmet Necdet Sezer'in ideolojik kaygılarıyla reddettirdiği yasal düzenlemelerin yeniden yapılması gerekiyor. Bakanlık özel okullaşmayı teşvik etmeli ve mevcut okullardaki boş kapasiteyi öğrenci başına tespit edeceği bir rakam ile sübvanse etmeli. Bu aşamada ilk olarak, krizi de bahane ederek özel eğitim deki KDV oranlarının düşürülmesi ciddi bir teşvik olur. Otomobillerde, beyaz eşyalarda düşürülen KDV neden daha önemli bir sektör olan eğitimde uygulanmasın. Mesela şu üniforma meselesinden başlanabilir. Neden öğrenciler tek tip kıyafet giymeye zorlanıyorlar ki? Bu noktada devrim niteliğinde bir karar alınabilir, ilk ve ortaöğretimde öğrenciler üniversite eğitiminde olduğu gibi serbest kıyafetlerle okula gelip gider. Öğrencileri tek tip kıyafet giymeye zorlamak çok da çağdaş bir tutum değil. Değiştirin gitsin Sayın Bakan bu tektip kıyafet uygulamasını. Kim ne diyecek size? Mesela... Ya Milli Güvenlik denen dersleri kaldırın ya da bu derslere askeri personelin girmesini engelleyin. Kendi yıllarımdan hatırlıyorum, bizim derse denizci bir yarbay gelirdi. Hepimiz adamdan Azrail'den korktuğumuz gibi korkardık. Daha sınıfa girmeden rüzgarı gelirdi adamın. Sınıfın en gür sesli öğrencisi o gelirken "Dikkat" çekerdi. Sınıf ortamı birden bire kışlaya dönüşürdü! İki nokta daha: 1-Okul kantinleri... Okul kantinlerinin sağlık açısından çok sık denetlenmesi gerekiyor. Çocuklarımızın bu kantinlerde neleri yediklerini bilmeliyiz. Özellikle et ve süt ürünleri... 1 Liraya ekmek arası döner satan kantinler var! Bu maliyet hangi şartların ürünü acaba? 2-Okullarda öğrencilerden toplanan paralar... Kamu okullarında öğrencilerden sürekli para toplanıyor. Bunların çeşitli adları var. İlk elde en az dört beş kalem sayılabilir. Para toplama kayıt sırasında başlıyor. Kayıt parası, eğitime katkı payı, temizlik parası, karne parası vs... Bin öğrencinin bulunduğu bir okulda toplanabilecek küçük meblağlar bile yüksek bir rakam tutuyor. Bunun denetimi nasıl yapılıyor, kimse bilmiyor. Sadece güven esası var. Gerisi saldım çayıra Mevlam kayıra... bugün
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|