![]() |
#91 |
![]() "içimde, bütün şehirleri cıva gibi yer değiştiren bir atlas var. kimden ödünç kaldıysa; üstünde iz sürülmekten yıpranmış, kim yürüdüyse, silmiş bütün tabelaları."
ALİ AYÇİL- CEVİZ SANDIKLAR VE PARA KASALARI |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#92 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#93 |
![]() Hayaldeki ile hayattakinin arası açıldıkça kelimelerin en kara renklisinin abonesi oluruz.
Fatma K. Barbarosoğlu |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#94 |
![]() Ahmet Deniz'in yazdığı "ölüm son değil" adlı kitaptan bir bölüm;
Dünyaya konup göçenler, uyanıp uyumak gibi bir döngü ile hayata katılıp ayrılırlar. Kimi taht beşiğine doğar, kimi toprak üstüne. Kimi tantanalı merasimlerle uğurlanır son yolculuğuna, kiminin sırtını verecek bir kabri bile olmaz. İşte böylesine derin adaletsizliklerle ayrılır bir hayat ötekinden. Bu durum, bir isyan hali yaratır insanlarda ki lanetlenen hep dünya ya da kader olur. Oysa insan, hayvan, bitki, hava, su, toprak gibi her suçsuzun vebali, insanın üstündedir. Hepsi de insanın zulmünden az ya da çok nasibini almıştır. Bu çerçevede, lanet iskemlesine insandan daha yakışan kim vardır ? |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#95 |
![]() "Çok değil, en fazla on beş sene içinde semtin çehresi büsbütün değişmişti. şimdi artık ana cadde boyunca ak pak, pürnizam porselen dişler gibi yan yana gülümseyen şık apartmanların, yüksek kırat mağazaların, muteber muayenehanelerin altlarında bir zamanlar ve aslında hâlâ yüzlerce mezar olduğunu ne hatırlayan vardı, ne de hatırlatan. Apartmanların çoğunun, tabanları halı kaplı, iç içe iki kapılı, daracık asansörleri vardı. Eğer bu asansörler sadece binaların zemini ile üst katları arasında gidip gelmekle yetinmeyip, daha, daha da aşağılara inebilselerdi, devasa büyüklükte bir pastadan kesilmiş dilimler gibi, tüm kesitleriyle içi seyredilebilirdi sürdürülen hayatın. En altta katman katman yer kabuğu, üstünde pürtük pürtük toprak, derken bir kat unufak edilmiş mezar, incecik bir çizgi asfalt, üst üste birkaç daire, bir kat kırmızı çatı ve hepsinin tepesinde, süsleme amacıyla sıvanmış, her tarafa yayılmış mavimtırak gökyüzü... Zaman zaman birilerinin, 'eskiden buralar hep mezarlıktı' dediği işitilirdi."
Elif Şafak-BitPalas |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#96 |
![]() "Denizin kıyısında durmuşuz. Ayaklarımızı suya salmışız. Sen diyorsun ki ' şu ilerideki elli beşinci dalgaya yüzelim birlikte. Bak o dalga ne kadar güzel! ' Ben de ' hangisi? ' diye soruyorum. Daha sorumu bitirmeden yer değiştirmiş oluyor senin işaret ettiğin dalga. Bak artık söylediğin yerde değil. Elli beşinci değil de otuzbeşinci olmuş şimdi. Giderek yaklaşıyor. Yani zaten o bu tarafa geliyor. Gelirken de elbet bir şeyler getiriyor yanında. Şimdi önünde iki seçenek var. Ya atlayacaksın denize, dalgaları filan unutup, sen de bir katre olacaksın onun içinde. Ya da kıyıda durup, bekleyeceksin. dalgaların kıyıya vurup, parçalanmasını seyreyleyeceksin. O zaman da onlar birer katre olacak gözlerinin önünde. Kki türlü yaşanır hayat eğer bir şeye benzeyecekse. Ya kendini yok edeceksin hayatın içinde, ya da hayatı yok edeceksin kendinde. "
Bitpalas |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#97 |
![]() "Çam da bizim, kozalak da Faik! Bugüne kadar kozalakları dağıtmak için vardık, bugünden sonra toplamak için varız!"
Teşkilat,Selman Kayabaşı |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#98 |
![]() "Kapalı bir sandığın içinde günışığına çıkmayı bekleyen, kıymeti bilinmemiş bir define değilim ben. hakkımda soracağın her sorunun cevabı üç aşağı beş yukarı sende saklı zaten. Beni keşfetmeye çalışmanı da, keşfettiğini sanmanı da istemem. Tanımak zorunda değiliz birbirimizi, daha bir arpa boyu tanıyamamışken kendimizi. Başkaları hakkında edinilen bilgiler ,çöplükten gelişigüzel çıkarılan yiyeceklere benzer. Tadına bakamayacak olduktan sonra, kokutmak zorunda değiliz beynimizde"
Elif Şafak |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#99 |
![]() Melekler, arınmış kimselerin canlarını alırken:-Selam size! Yaptıklarınızın karşılığı olarak girin cennete! derler.
Onlar, kendilerine meleklerin veya Rabbinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Onlara Allah zulmetmedi. Onlar, kendi kendilerine zulmettiler. Ölüm son değil adlı kitaptan |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#100 |
![]() Öfkenizi kontrol altına alamazsanız,akıbetiniz meçhuldür.
Ben,öfkesini yenmek için mavzer kabzasını,bileğini dişleyenleri gördüm. Öfkeniz sizi kamçıladığı sırada yapacağınız yegane şey mümkün olduğu kadar onun darbelerine karşı koymaktır. İsmail Bilgin 57.Alay Galiçya, sayfa 13 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|