![]() |
#211 |
![]() Çünkü kimden beni kurtarmasını, içimdeki sızıları hafifletmesini istesem, onun yaraları benim yaralarımdan daha derin, onun sızıları benim sızılarımdan daha acıtıcı, onun elleri benim ellerimden daha küçük olurdu..
Cezmi ERSÖZ / Ölürsem Beni Seninle Ararlar Şimdi |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#212 |
![]() Çünkü kimden beni kurtarmasını, içimdeki sızıları hafifletmesini istesem, onun yaraları benim yaralarımdan daha derin, onun sızıları benim sızılarımdan daha acıtıcı, onun elleri benim ellerimden daha küçük olurdu..
Cezmi ERSÖZ / Ölürsem Beni Seninle Ararlar Şimdi |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#213 |
![]() Bütün peygamberler insanlara “Allah’tan başkasına ''ibadet etmemelerini” söylemişlerdir.“ibadet” sözlükte taat anlamına gelir.Taat boyun eğmek demektir,daha çok “emre uymak ve izinden gitmek” anlamında kullanılır. Türkçede buna kulluk ve kölelik denir.Allah’tan başkasına ibadet etmemek, ondan başkasına kul ve köle olmamak demektir.Bu da hürriyetin doruk noktasıdır.Fıtrat hür olmayı gerektirir.
Prof.Dr.Abdulaziz Bayındır-'Kuran Işığında' Doğru Bildiğimiz Yanlışlar |
|
![]() |
![]() |
#214 |
![]() Sahabeler peygamberden sonra en değerli kişilerdir.Gayet tabiiki sahabelerden hemen sonra dünyaya gelen ''tâbiîn'' sahabeler karşı son derece saygılıydılar.Ancak ''tâbiîn''(sahabelerden hemen sonra dünyaya gelen ve Hz.Peygamber(s.a.v) in dönemini yaşamamış olanlar),sahabelerin fikirlerini serbestçe tenkit edebiliyorlardı.Tabiiler sahabelerin sözlerini enine boyuna tartışıp doğru bulduklarını kabul ederlerdi.Nitekim,İmam Malik(r.a) sahabeler arasındaki fikir ayrılığına temas ederek şunları söylemektedir: ''Sahabelerin fikirleri hem doğru hem yanlış olabilir.Bu hususta siz kendiniz düşünüp karar vermelisiniz.''Aynı şekilde İmam Ebû Hanife(r.a) şunları yazmaktadır: ''Sahabelerin iki farklı rivayetlerinden biri muhakkak yanlış olacaktır.
Zaten sahabeler de kendilerinin masum olduklarını,hata işlemediklerini, sonrakilerin kendi fikirlerini unutup sadece onların fikrini kabul etmeleri gerektiğini hiçbir zaman iddia etmemişlerdir.Nitekim Ebû Bekr(r.a) bir konuda kendi fikrini söylerken şunları eklemeyi unutmazdı:''Bu benim fikrimdir.Eğer doğruysa,Allah tarafından olduğunu düşünün,eğer yanlış ise,bu benim hatamdır ve ben Allah'tan af dilerim. '' Hz.Ömer (r.a) ise şunları söylemiştir:''Fikir yanlışlığını,ümmet için sünnet haline getrmeyin. '' Hz.İbni Mesud şu ikazlarda bulunmuştur:''Sakın kimse din konusunda başkalarını körü körüne takip etmesin.Biri mü'minse öbürünün de mü'min,biri kafirse öbürünün de kafir olması gerekmez.Yanlışlık ve kötülükte kimse kimseyi takip edemez.'' İmam Malik (r.a)'in sözleri şöyledir: ''Ben bir insanım.Söylediğim sözler yanlış da olabilir,doğruda.Siz fikrimi gözden geçirin.Hangisi kitap ve sünnete uygunsa kabul edin,hangisi değilse kabul etmeyin.'' Mevdûdi-Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi Ve Hz.Peygamberin Hayatı |
|
![]() |
![]() |
#215 |
![]() Hakimiyet/otorite,bilgi,güç,hayat konusundaki tercihini ''beşeri'' olandan yana yapanlar Kur'an'ın kendilerine verdiği ''müşrik,kafir'' isminden dolayı bozulmasınlar.Ve bir ikiyüzlülük göstergesi olarak da kendilerine ''müslüman'' adını vermesinler.Müslümanlar onların ''çağdaş''lığına zorla ortak olmaya çalışıyorlar mı ki,onlar müslüman olmadıkları halde ''müslümanlıkla'' ortaklık iddiasındalar.Unutulmamalı ki yalancı peygamber Müseylime de kendisine ''Müslüman'' sıfatını vermişti.Ama o kendisine ''Müslüman'' adını verdi diye Peygamber ve Mü'minler ona,bazılarının şimdilerde bol kepçe dağıttığı ''Müslüman'' payesini vermediler.
Ya ne dediler ? ''Müseylime'',yani ''Müslümancık'' dediler ve kendilerinden saymadılar. Bazıları müseylime gibi kendini müslüman olarak tanımlayabilir,ama o kimse kendi ölçülerine göre değil İslam'ın ölçülerine göre Müslüman değilse olsa olsa 'müseylime' dir.Her ''Müseylime'' ise Allah ve Rasulun düşmanıdır. Mustafa İslamoğlu-Dağarcık |
|
![]() |
![]() |
#216 |
![]() Afrikalı bir genç, sömürgecilik Afrika'ya girmeden önce atı, av köpeği ve koyunlarıyla övünürdü ama medeni (!) değildi. Fakat fransızlar Afrika'ya girdikten, kabile reisi atını bir Batı otomobiliyle değiştirdikten sonra, otomobile oturup gaza bastıktan sonra medenileşiverdi ansızın !
Ali Şeriati-Öze Dönüş |
|
![]() |
![]() |
#217 |
![]() Her şey eskisi gibi olabilirdi belki. Küçük bir kapıyı açık bıraktı. Olmadı.
O da kendiliğinden kapandı.Değmezmiş diyebilseydi. Allah’ım değmeyenle oyalama beni! Öyle bir oyalandı ki değip değmediğini bile bilmediğinde, dönerim zannetti de bir adım geriye dönemedi. Ne kadar abesti aşkın yüzü. Dahası ne çok yüzü vardı. Aşkın bir yüzü, aşkın iki yüzü, aşkın yüzsüzlüğü. Vefa, ihanet, ahd. Hepsi birbirine karışıyordu. Uğrunda ahidler bozulan, ahde vefasızlık ediyordu. Allah’ım dedi, ne olur yanılma olmasaydı. {Nazan Bekiroğlu - Cam Irmağı Taş Gemi} |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#218 |
![]() En insani davranış bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir.
Friedrich Nietzsche | Aforizmalar |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#219 |
![]() Tatsız bir sonbahar akşamı. Bugün sesini duyamayacağım. Bugün, yarın, öbür gün ve bir hayvan gibi yaşayacağım, hasta bir hayvan gibi. Kuşlar cıvıldayacak pencerenin önünde, ben küfredeceğim. Kuşlara, güneşe, bahara. Karanlıklardayım, hayat kör bir kuyuya benziyor, sonu olmayan kör bir kuyuya. Yuvarlanıyorum. Sen, tutunduğum dal. Sen, dinlendiğim vaha. Sen, kaybettiğim ışık. Ve bu akşam sesini duymayacağım, bu akşam yine bitip tükenmeyen karanlıklardayım. Zift gibi, beddua gibi, ümitsizlik gibi. O kadar ıstırap çektim ki! Coğrafî kader, siyasî kader, biyolojik kader. Karanlıklanma alışmıştım. Neden karşıma çıktınız? Dünyayı tekrar sevmek, dünyaya tekrar bağlanmak...
Bu akşam yine sesinizi duymayacağım. Ve uğultular ve gıcırtılar ve zırıltılar ve dırıltılar. Radyodan şarkılar kanatlanacak, kahkahalar taşacak pencerelerden. Odamdayım. Kitaplarımı tanıyamıyorum, onlar da beni tanımıyorlar. Hepsi dilsiz. O kadar sizinle doluyum ki, seni terennüm edemiyorum. Senin terennümünle doluyum... Düşüncelerimi kağıda geçirememek. Daima bir başkasına el açış. Cemil Meriç | Jurnal Beni bir gün öldüreceksin Cemil Meriç ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#220 |
![]() Bir uçurum gibi büyüyen sükut, hayattan, ışıktan, ümitten kopuş.. Nihayet gönlüme baharı getiren sesiniz. Kırık bir tekne, karanlık bir deniz. Ufukta siz olmasanız hayat denen bu yolculuk, bu rezil, bu pespaye, bu komik sürükleniş dayanılmaz bir çile olurdu. Yeniden kendimi buldum mektubunuzda, ömrümün en kederli anları sizi kaybettiğimi sandığım anlardı: şubat' ın ilk günleri, Ankara. Gökkubbenin bütün yıldızları başımda parçalandı ve güneş kahkahalar atarak uzaklaştı ufkumdan ve gece, ıslak, yağlı, isli bir gece bütün benliğimi bir ahtapot gibi kucakladı. Kimsiniz? Otuz yıldır gördüğüm rüya. Artık benim için yol üçe ayrılmıyor. Şehzadelerin karşısına çıkan yol iki: ölüm veya...
Mektubunuz rüyada duyulan dost sesler gibi: fırtınalar diniyor, yaralar kapanıyor ve insan yaşadığını anlıyor. Sizi kaybettiğim zaman yani sizde rüyamı, sizde ideali bulamadığım zaman dünyam kör bir kuyuya benziyor, yılanların ıslık çaldığı, lağım kokan kör bir kuyu. Güzel yazıyorsunuz.. Çünkü kaleminize ilham veren Eros'un ta kendisi. Bütün ruhunuz konuşuyor, hayatın dile gelişi gibi bir şey. Siz yaprak yaprak açılan bir kitapsınız, benim keşfettiğim bir kıta: Cemilanya. Sizi küçük görmektense gözlerimi bin kere feda etmeğe ra-ziyım. Benim ezelî melikem. Elest bezminden nişanlım. Uzun veya kısa, yaşamak için size muhtacım. Siz de bensiz yaşayamazsınız. Dudaklarımızı ancak ölüm ayırabilir birbirinden, dudaklarımızı ve kalplerimizi. Mektuplarınız gecikince kendimi metruk bir kayık gibi dalgalara bırakmıştım, hastayım, yani öksürüyorum ve ateşim var. Elin alnımda dolaşsa nasıl da iyileşirdim! Sevilen hastalanmaz, seven hastalanmaz, ama sevilen ihmal edilmez. Mektubun bir büyü gibi bulutları dağıttı. Yarı yarıya iyileştim, bir yenisi tekrar beni Zaloğlu Rüstem'e çevirir. Sensiz sıhhat neye yarar? Neden dinç ola-cakmışım? Dünyanın bütün nimetleri seninle güzel. Scho-penhauer'i bekliyorum. İstediğim, sana kendimi bütünümle verebilmek, bütünümle faydalı olmak sana. Sen her zerrenle perestişe layıksın ve istiyorum ki şahane bir tomurcuk'a benzeyen kabiliyetlerin aşkımın sıcak ikliminde bütün şiiri,bütün lüsunu, bütün ıtırıyla açılabilsin. Benim has bahçem, sam yelleri esen çöllerden geçtim, dudaklarım susuzlukdan çatlamışdı, boğuluyordum, ya cinnet ya ölüm veya sen vardın. Sen çıkdın karşıma, sen ki benim için yaratılmıştın, sen ki sevmemiştin, sevilmemiştin, sen ki uykuda dolaşan bir hayaldin, tanımıyordun kendini ve hâlâ zaman zaman düşman bir dünyanın kırık aynasına kayıyor gözlerin, sen orada değilsin, gönlüme, gözlerime, mektuplarıma bak. Belki sevdiğin için büyüksün, sevdiğin için ve sevdiğin kadar, yani sonsuz. Şubatın ilk günleri zalim bir buhran içindeydim, sonra sisler dağıldı, tekrar buldum seni, seni yani idealar alemindeki kadını ve ayrıldık. Cennetten kovulan Adem gibiyim, kulaklarımda sesinin ilahi bestesi ve boşlukda yuvarlanıyorum. Mektupların tutunduğum birer dal, seni bir daha görmek ve ölmek istiyorum. Güzel olan bu. Seni kaybetmek, hayalimde boğulmak değil. Bu sermesti sadakatimin mükafatı. Yalnız sende eriyişimin, yalnız seni düşünmemin mükafatı. Cemil Meriç | Jurnal |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|