Operasyonu Gülay Göktürk deşifre etti - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**Necip Fazıl** · 10-16-2012, 09:03

Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda konuşan Göktürk, basının 28 Şubat’ta kışlayı camiye göre ehvenişer gördüğünü söyledi.

Darbe Komisyonu'na konuşan BUGÜN yazarı Gülay Göktürk, 28 Şubat darbesinde basının kendisine verilen talimatların bile ötesine geçerek halkına ve mesleğine ihanet ettiğini söyledi. Göktürk, "Talimatla gelen manşetleri atmayı reddedecek 15-20 genel yayın yönetmeni, yazı işleri müdürü olsaydı 28 Şubat böyle derinleşmezdi" dedi.

Gazetemiz köşe yazarı Gülay Göktürk, 28 Şubat sürecinde basının çok kötü bir sınav verdiğini söyledi. Basının kendisine verilen talimatlarla yetinmeyip onun da ötesine geçerek hem halkına hem de mesleğine ihanet ettiğini kaydetti. TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma 28 Şubat Alt Komisyonu gazeteci-yazar Gülay Göktürk'ü dinledi. Göktürk, "28 Şubat döneminde kendilerine talimatla gelen manşetleri atmayı reddedip, bunları kamuoyuna açıklamaya cesaret edecek 15-20 genel yayın yönetmeni, yazı işleri müdürü olsaydı 28 Şubat böyle derinleşemezdi. Çok daha erken tasını tarağını toplayıp gitmek zorunda kalırdı" dedi. Basının demokrasinin çanına ot tıkanmasına yardım ettiğini vurguladı.

'İŞTEN ATIN' TALİMATI

28 Şubat döneminde gazetelerin üst yönetimine özellikle Ankara temsilcilikleri aracılığıyla ağır baskı yapıldığını belirten Göktürk, talimat ilişkisini hissetmemenin mümkün olmadığını dile getirdi. Kendisinin işten atılması için gazeteye talimat geldiğini anlatan Göktürk, "Zafer Mutlu, bana defalarca 'Dikkatli yaz, bize seninle ilgili ağır baskı geliyor' dedi. Ama Dinç Bilgin'in 'Bu tehditlerden Gülay'a bahsetmeyin, kalemini tutmasın' dediğini de biliyorum. Dinç Bilgin ve Zafer Mutlu beni korumaya çalıştı. Manşetlerdeki teslimiyetin yanı sıra birkaç muhalif sesin de gazete bulunmasında fayda görüyorlardı. Ben atılmadım ve yazılarıma bir sansür uygulanmadı" şeklinde konuştu.

KIŞLA CAMİYE GÖRE EHVENİ ŞER

Göktürk, o dönemde medyanın üst düzey yönetimlerinin ve genel yayın yönetmenlerinin açıkça darbe destekçiliği yapmalarında ekonomik bağların belirleyici olduğunu ifade etti. Göktürk, yazar ve muhabirlerin kayıtsız şartsız bir iktidar düşmanı ve darbe destekçisi olmalarının ise ideolojik gerekçelerden kaynaklandığını vurguladı. Göktürk, "Basın Türkiye'de bir dinci hükümet kurulacağına militer bir hükümet kurulmasını daha iyi görüyordu. Kendilerini kışla ile cami arasında görüp, kışlanın camiye göre ehveni şer olduğunu düşünüyordu. Beyaz Türk diyebileceğimiz, iyi eğitim almış burjuva ailelerden gelmeleri Refah vemilli görüş hareketi ile kan uyuşmazlığı hissetmeleri, bazılarının da şeriat devleti korkusu bu darbe destekçiliğine gönüllü yazılmalarına neden oldu" ifadelerini kullandı.

Manşetle itibarsızlaştırma operasyonu

Göktürk o dönemde muhalif gazetecilerin nasıl itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını yaşadığı bir örnekle anlattı: "2001 yılında Sabah gazetesinde çalışırken Star gazetesinden Saygı Öztürk beni aradı. Yurtbank'ın murakıp raporunda benim ismim ve karşısında 35 bin mark ifadesinin yer aldığını söyledi. Ben kendisine 1998 yılında 35 bin mark parayı 3 ay vadeli yatırdığımı ve sonra da çektiğimi söyledim. Kendi paramdı. Ertesi günü Star gazetesinde 3. sayfa manşetinde 'Murakıplar: Gülay Göktürk'e Yurtbank'tan 35 bin mark verildi' diye manşet haber çıktı. Ben de dava açtım ve kazandım, tazminat aldım. Saygı Öztürk de basın konseyi tarafından kınandı. Ayrıca Balyoz davasında ortaya çıkan ilk anda gözaltına alınacak gazeteciler içinde benim de adım vardı."

ANTİ DARBE REÇETESİ

Gülay Göktürk bir daha darbe yaşanmaması için hazırladığı reçeteyi şöyle açıkladı:

Yapılanlar deşifre edilmeli.

Darbecilerin kurtarıcı değil, darbenin şartlarını hazırlayanlar olduğu bilinmeli.

Siyasette uzlaşma kültürü gelişmeli.

Darbenin kurumsal temelleri ortadan kaldırılmalı.

Darbeye cevaz verdiği yorumu yapılan bütün maddeler anayasa ve yasalardan temizlenmeli.

Ekonomik olarak devlete bağımlı olmayan bir basın oluşturulmalı.

Orduda zihniyet dönüşümü sağlanabilmesi için Harp Okulu Müfredatı gözden geçirilmeli.

Bugün

10-16-2012, 09:03	#1
Kullanıcı Adı Necip Fazıl	Operasyonu Gülay Göktürk deşifre etti Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda konuşan Göktürk, basının 28 Şubat’ta kışlayı camiye göre ehvenişer gördüğünü söyledi. Darbe Komisyonu'na konuşan BUGÜN yazarı Gülay Göktürk, 28 Şubat darbesinde basının kendisine verilen talimatların bile ötesine geçerek halkına ve mesleğine ihanet ettiğini söyledi. Göktürk, "Talimatla gelen manşetleri atmayı reddedecek 15-20 genel yayın yönetmeni, yazı işleri müdürü olsaydı 28 Şubat böyle derinleşmezdi" dedi. Gazetemiz köşe yazarı Gülay Göktürk, 28 Şubat sürecinde basının çok kötü bir sınav verdiğini söyledi. Basının kendisine verilen talimatlarla yetinmeyip onun da ötesine geçerek hem halkına hem de mesleğine ihanet ettiğini kaydetti. TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma 28 Şubat Alt Komisyonu gazeteci-yazar Gülay Göktürk'ü dinledi. Göktürk, "28 Şubat döneminde kendilerine talimatla gelen manşetleri atmayı reddedip, bunları kamuoyuna açıklamaya cesaret edecek 15-20 genel yayın yönetmeni, yazı işleri müdürü olsaydı 28 Şubat böyle derinleşemezdi. Çok daha erken tasını tarağını toplayıp gitmek zorunda kalırdı" dedi. Basının demokrasinin çanına ot tıkanmasına yardım ettiğini vurguladı. 'İŞTEN ATIN' TALİMATI 28 Şubat döneminde gazetelerin üst yönetimine özellikle Ankara temsilcilikleri aracılığıyla ağır baskı yapıldığını belirten Göktürk, talimat ilişkisini hissetmemenin mümkün olmadığını dile getirdi. Kendisinin işten atılması için gazeteye talimat geldiğini anlatan Göktürk, "Zafer Mutlu, bana defalarca 'Dikkatli yaz, bize seninle ilgili ağır baskı geliyor' dedi. Ama Dinç Bilgin'in 'Bu tehditlerden Gülay'a bahsetmeyin, kalemini tutmasın' dediğini de biliyorum. Dinç Bilgin ve Zafer Mutlu beni korumaya çalıştı. Manşetlerdeki teslimiyetin yanı sıra birkaç muhalif sesin de gazete bulunmasında fayda görüyorlardı. Ben atılmadım ve yazılarıma bir sansür uygulanmadı" şeklinde konuştu. KIŞLA CAMİYE GÖRE EHVENİ ŞER Göktürk, o dönemde medyanın üst düzey yönetimlerinin ve genel yayın yönetmenlerinin açıkça darbe destekçiliği yapmalarında ekonomik bağların belirleyici olduğunu ifade etti. Göktürk, yazar ve muhabirlerin kayıtsız şartsız bir iktidar düşmanı ve darbe destekçisi olmalarının ise ideolojik gerekçelerden kaynaklandığını vurguladı. Göktürk, "Basın Türkiye'de bir dinci hükümet kurulacağına militer bir hükümet kurulmasını daha iyi görüyordu. Kendilerini kışla ile cami arasında görüp, kışlanın camiye göre ehveni şer olduğunu düşünüyordu. Beyaz Türk diyebileceğimiz, iyi eğitim almış burjuva ailelerden gelmeleri Refah vemilli görüş hareketi ile kan uyuşmazlığı hissetmeleri, bazılarının da şeriat devleti korkusu bu darbe destekçiliğine gönüllü yazılmalarına neden oldu" ifadelerini kullandı. Manşetle itibarsızlaştırma operasyonu Göktürk o dönemde muhalif gazetecilerin nasıl itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını yaşadığı bir örnekle anlattı: "2001 yılında Sabah gazetesinde çalışırken Star gazetesinden Saygı Öztürk beni aradı. Yurtbank'ın murakıp raporunda benim ismim ve karşısında 35 bin mark ifadesinin yer aldığını söyledi. Ben kendisine 1998 yılında 35 bin mark parayı 3 ay vadeli yatırdığımı ve sonra da çektiğimi söyledim. Kendi paramdı. Ertesi günü Star gazetesinde 3. sayfa manşetinde 'Murakıplar: Gülay Göktürk'e Yurtbank'tan 35 bin mark verildi' diye manşet haber çıktı. Ben de dava açtım ve kazandım, tazminat aldım. Saygı Öztürk de basın konseyi tarafından kınandı. Ayrıca Balyoz davasında ortaya çıkan ilk anda gözaltına alınacak gazeteciler içinde benim de adım vardı." ANTİ DARBE REÇETESİ Gülay Göktürk bir daha darbe yaşanmaması için hazırladığı reçeteyi şöyle açıkladı: Yapılanlar deşifre edilmeli. Darbecilerin kurtarıcı değil, darbenin şartlarını hazırlayanlar olduğu bilinmeli. Siyasette uzlaşma kültürü gelişmeli. Darbenin kurumsal temelleri ortadan kaldırılmalı. Darbeye cevaz verdiği yorumu yapılan bütün maddeler anayasa ve yasalardan temizlenmeli. Ekonomik olarak devlete bağımlı olmayan bir basın oluşturulmalı. Orduda zihniyet dönüşümü sağlanabilmesi için Harp Okulu Müfredatı gözden geçirilmeli. Bugün

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)