AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu| (https://www.akpartiforum.com/index.php)
-   Tartışıyorum (https://www.akpartiforum.com/forumdisplay.php?f=121)
-   -   Demokratik Açılım 2009 (https://www.akpartiforum.com/showthread.php?t=118335)

anabisTR 09-14-2009 21:36

Alıntı:

xhidayet Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 652642)
Lütfen kimse şoven ağızla vatan, millet, bayrak muhabbeti yapmasın..Ben lafazan değil uygulayıcıydım...Ben bir gaziyim..Doğuda yaşanan hadiselerin birebir tanığıyım..Görev yaptığım 94 yılı adeta ülke için bir cehennemdi.. Bu açılımı sonuna kadar -kaybettiğim 25 arkadaşım adına- destekliyorum...

Adına konuştuğunuz, pkk ile mücadelede sırasında, Türk İstiklal ve Hakimiyeti için canlarını feda etmiş, o 25 şehit kahramanımız, sizin onlar adına sarf ettiğiniz şu; "kaybettiğim 25 arkadaşım adına kürt acılımını destekliyorum" cümlesi hakkında, dile gelselerdi ne söylerlerdi acaba!, merak ediyorum!!

İngiliz güdümünde ki, hainlerin ancak dağlarda sayılı gün yaşayabildiği, o günlerinide de kısaltmak için onların peşinden dağlara giden, ALSANCAK'a bakan kem gözlerin yaban dağlarda dahi bir an yaşamasına tahammülü olmayan ve bu uğurda, canlarını veren o kahraman 25 şehit vatan evladı arakadaşlarınız, bu gün o hainlerin mecliste elini kollunu sallayarak gezdiğini görse, dahi iktidarın gaflet içerisinde onların isteklerini mulahaza ettiğini görseydi, ne söylerdi!!!

İşte bu gün diyarbakırda dtp millet vekilleri ve beliye başkanları, adliye önünde eylem ve açıklama yaptı, haklarında savcılıkca tahkikat yürütülen arkadaşları için.. Serbest bırakılmalarını istiyoruz dediler...Onları yargılayamazsınız dediler.. aksi taktirde 10 bin insan sokağa dökülür diye tehdit ettiler...Acaba o 25 şehidimiz, pkk lılara artık soruşturma dahi açılmasının ne denli zor olduğu şu günleri görselerdi, ingiliz piyonlarının savcıların dahi işini yapmasını engellemek için tehditler savurduğunu görselerdi, ne söylerlerdi!!

O 25 şehit nalarının bağrına ateş düşüren bölücü başından bahsederken "sayın" diye bahsedenlerle, ülkenin başbakanının yada bakanlarının tokalaştığını görselerdi ne söylerlerdi!!

"ÜÇ BEŞ ÇAPULCU TERÖRÖSİTLE BAŞ EDEMEDİK, DAHA FAZLA KAN DÖKÜLMESİN DİYE DEMOKATİK ACILIM YAPIYORUZ" SÖYLEMLERİYLE, TERÖRİSTE EN AZINDA BU ÜLKENİN ONURUNU PEŞKEŞ CEKEN GAFLET UYKUSUNDAKİ İYİ NİYETLİ İNSANLARIMIZI GÖRSELERDİ NE SÖYLERLERDİ!!

Asi_isyankar 09-16-2009 03:05

Çok zor bir süreçten geçiyoruz hakikaten.
CHP ve MHP'nin aşırı olumsuz tavrından dolayı hükümet pek kolay bir şekilde eleştirilemiyor.
Elbette silahların susması daha iyi olacaktır. Bunu AKP'de biliyor
ancak muhalefet partilerinin aşırı tutumu bu meseleyi çok daha zor bir hale getiriyor.
CHP ve MHP biraz yumuşamasa hükümet sorunu bu durumda çözemez herhalde.
Çözmek istediği anda Anayasa Mahkemesi'ni karşısında bulabilir.
Unutmamak gerekir; MHP pusuda aç ve acımasız bir kurt gibi bekliyor AKP'yi.

Üç mevsim 09-16-2009 03:32

Olumlu bir yazı klavyeye almışsın Asi_İsyankar barışa katkıların için teşekkürler :-)

Başbakan'ın, Ahmet Türk'le görüşmesi bana göre geç bile oldu, nitekim Bülent Arınç da aynısını söyledi, Başbakan'ı görüşmeye ikna etmek için epeyi uğraşmış. Neyse bu aşamayı geçtik.

CHP ve MHP'ye hiç geçmek istemiyorum, ağır sözler kullanabilirim, fazlasıyla hakediyorlar. Memleketin kanını emen en büyük derdimiz bitecek beyefendiler kıllarını kıpırdatmıyorlar aksine köstek oluyorlar. CHP'nin yakın geçmişte hazırladığı Kürt Raporları daha raflarda tozlanmadı bile bu kadar mı şeref yoksunu olur bir parti lideri yazıklar olsun, o karaktersiz herife!

MHP'nin tavrı, 72 milyona karşı yapılan müthiş derecede bir küstahlık, daha ilerisi olamaz. Tamam düşüncelerin, felsefen, kara zihniyetin kuru zihniyetin farklı yönde olabilir ama ülkemizi bu kadar derinden ilgilendiren azami derecede hassas bu konuyla biraz ilgilen, ne oluyor ne bitiyor bak. 5 yaşında çocuk musun 'ben oynamıyorum' diye bağırıp çığırıyorsun. Önce kapıları kesin olarak kapatmıştı, geçen TBMM'de kapalı oturum yapılırsa ona gitmeyiz diyordu en sonunda aklına yeni bir fikir geldi bu zeka küpü adamın (o hesap videosunu hatırlayın), şimdi de "kapalı oturuma geliriz tüm konuşulanları çıkışta anlatırız" diyor. Adamın bir İstiklal Mahkemesi kurmadığı kaldı şeref yoksunu vatan paraziti!

Forumumuzda Köşe Yazılarından Paragraflar diye bir ödüllü yarışma açıldı. Forum Yöneticimiz AK_Kelebek'in oraya eklediği bir yazı çok ilgimi çekti, MHP ve hatta CHP'yi çok iyi tarif ediyor. Paragrafı buraya alıyorum:

07.09.2009 A.Turan ALKAN - Zaman / ''Hayır, bölünmeyeceğiz'

"Şu dar günde milliyetçi fikriyatın krize katkısı sadece üst perdeden tehdit ve bir adım sonra "bölünmeye gidiyoruz" feryadı mı olmalıydı? Nerede şu beğenmediğiniz içi boş açılım planına çöp tenekesini boylatacak çok daha iyi bir açılım projeleri? Milliyetçilik, çok daha iyi bir plân ortaya koyan bir siyasetin dili olmalıydı. Militan milliyetçiliği herkes yapabilir, fikrî ve teorik manada milliyetçiliğe katkı yapmak ise herkesin kârı değil...
Ve bir şey daha biliyorum: Bir ülkeyi, milliyetçilerinden başka kimse bölemez!"

Teşekkürler Ahmet Turan Alkan, Teşekkürler Ak Kelebek

Asi_isyankar 09-16-2009 14:33

İlgi ve yorumun için teşekkür ederim Özgün_İrade kardeşim.
Gelişmelerin daha iyi bir yönde ilerlemesini diliyorum.

Bâki Selamlar...

Asi_isyankar 10-19-2009 23:18

Demokratik Açılım 2009
 

"KÜRT AÇILIMI 2009" diye bir başlık açmıştım daha önce, ancak bu "KÜRT AÇILIM"ı
"DEMOKRATİK AÇILIM"a dönmüş olduğu için yeni bir başlık ve yeni bir konu açma niyetine girdim..
Konumuzun başlığı malum "DEMOKRATİK AÇILIM"..

"DEMOKRATİK AÇILIM" aslında daha iyi bir başlık oldu sanırım. Hem genel hem daha kucaklayıcı görnüyor, ancak ne kadar çok samimi..? Yüzde 80'i herhalde Kürt Sorununu kapsıyor.. Milliyetçi kanadın tepkisini azaltmak için de başlık değiştirilmiştir kanımca.

Velhasıl başlık sorun değil. Sorun çözülsün de, Barış gelsin de açılım başlığı önemli değil..
Başlıklarla uğraşacak vaktimiz yok.. Umarım bu başlık altında tüm sorunlar tez zamanda çözüme kavuşur..

Açılım Ahmet Türk ve Başbakan Erdoğan'ın buluşmaysıyla start aldı diyebiliriz.. Geçen süre zarfında iyi ama yetersiz gelişmeler oldu. Herhalde muhalefetin sert çıkışları yüzünden bu süreç zaman zaman yavaşladı. Yinede herşey olumlu yönde gidiyor.. Herhalde bu süreç artık durdurulamaz. Eğer Ak Parti başarılı çıkarsa oylarını muhtemelen yükseltecektir. Yok eğer bu süreçte başarısız olursa galiba yüzde 20'lere inecektir...

CHP ve MHP'nin çirkin ve çıkarcı çıkışları süreci baltalamaya yöneliktir. Bu çıkışların ülkeye hiç bir faydası olmayacak ve beraberinde zararlar getirecektir.. Mesela MHP Ak Parti Hükümetini Yüce Divan'la tehdit ediyor.. Eee; eğer böyle bir şey olursa ne olacak.? Bu sefer CHP'nin kadrolu elemanları, ulusalcılar devreye girmiş olacak ve bu iş çok büyük zorluklara girecek. Ak Parti herhalde bu durumda akılsız hareket edecek değil. Şimdilik sabırlı olmaktan başka çaremiz yok. fazla bir şey bekleyemeyiz şimdilik. Ancak önümüzdeki aylar içinde çok iyi gelişmeler olabilir..

CHP'nin saçma sapan kamera takıntısı da başka bir sorun haline geldi.. Yahu bunlar harbiden siyasetten pek anlamıyorlar. Sadece siyasetten mi. Birçok şeyden anlamıyorlar. Milletin hassasiyetleri için Başbakan gizli buluşmadan yanayken Deniz Baykal milletin yaralarına tuz basmakta ısrar ediyor..! Herneyse ortaya tam çıkacak eski Kürt raporlarından sonra Ak Parti bu açılım konusunda daha rahat hareket edebilir.

Birkaç gün önce Abdullah öcalan'ın çağrısı üzerine bir kaç grup PKK'lı da Türkiye'ye Barış için geldi. Bu konudaki şu anki son durum; yasal işlemlerin devam etmesidir. Ancak 10 yıl önceki gibi tutklanırlar mı tutuklanmazlar mı net bir şekilde bilinmez. Herkes serbest bırakılacaklarını umuyor. Beklentiler bu yönde. Bakalım ilerleyen saatlerde veya günlerde bu durum hakkında neler olacak, hep beraber göreceğiz...

Bundan sonra "DEMOKRATİK AÇILIM"la ilgili
tüm olumlu olumsuz gelişmeleri bu başlık altında değerlendireceğimi belirtmek isterim.
İsteyen arkadaşlarımız da bu başlık altında bu konu hakkında değerlendirmelerde bulunabilirler.

Bâki Selamlar...

Özgür Çağrı 10-19-2009 23:33

Demokratik açılımın başlangıcından itibaren güzel bir dille ele alınışı . Güzel bir yazı olmuş . Devamını bekliyoruz :) +

Asi_isyankar 10-19-2009 23:52

Alıntı:

Furkanca Bakış Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 678959)
Demokratik açılımın başlangıcından itibaren güzel bir dille ele alınışı . Güzel bir yazı olmuş . Devamını bekliyoruz :) +


Teşekkür ederim kardeşim :)

Asi_isyankar 10-20-2009 10:59

Konuya anket ekledim.
İsteyen arkadaşlarımız oy kullanabilirler.


DostçaKalın...

Akl-ı Selim 10-20-2009 11:31

Sürecin yavaş işlemesi , somut adımların daha net olarak atılmış olmaması bir handikap oluşturabilir.
Bu hızlı ilerleme niyetini baltalayan tabi ki muhalefetin zamansız ve anlamsız tepkisi.Ortada birşey yokken basıyorlar yaygarayı, Halbuki bekleyip söylenen adımlara göre tepkilerini dillendirseler muhtemeldir ki gelecek siyasi arenalarda kullanmaya hazır sermaye toplayabilirler.Şuan yaptıkları mevcut seçmenleri ile iktifa etmek.Siyasette seçmen sayısına kanaatın olmasını bekleyemezsiniz..Bu siyasetin doğasına aykırı bir durum.
Ama ne gariptir ki bu gün muhalefet bu hatayı yapıyor.Bence siyaset sahnesinin hakkını vermiyorlar.
GElelim Ak Parti kanadına;inandığım odur ki bu girişim yarı yolda bırakılmayacak velev ki başta yapmayı düşündükleri şeyleri gerçekleştiremeyeceklerini anlasalar da birtakım değişiklikler getirecekler, daha doğrusu mecbur kalmış durumdalar.
Şu saat itibarıyla daha net konuşmalar, konular üzerinde fikir beyan edilmeli,
Dtp kanadının niyeti birkez daha inceden inceye irdelenmeli,
Bu dönüşün (34 kişilik grup)anlamı ve amacı mutlaka basından önce saptanmalı.
Sürece verilen önem asli devlet sorumluluklarını yerine getirmede bir ağırlık getirmemeli.
Zordur bu yolda yürümek bazen yürek bazen cesaret bazen gözyaşı bazense kendini unutmak demek......................SAnırım bu ruh başbakanda var .
ya yanındakilerde ya karşısındakilerde var mı bilmiyorum. Allah utandırmasın

Asi_isyankar 10-20-2009 12:45

Barışa alışmak
 
Yirmi beş yıl savaşan bir ülke, uyuşturucuya alışır gibi alışır savaşa.

Bir tür savaş bağımlısı olur.

Çünkü o halkı savaşa ikna etmek, yirmi beş yıl süren bir savaşı meşru göstermek için yoğun bir propaganda bombardımanı yapılır.

“Düşmanın” kötülükleri sıralanır, düşman aşağılanır, düşmanın her konuda haksız olduğu yazılır.

İnsanlar, bunları okudukça, televizyonlarda bunları gördükçe öfke dolarlar, kinlenirler.

Sonra barış vakti gelir.

İşte sorun o zaman başlar.

Çünkü “barışı” destekleyecek olanlar, barışı övecek olanlar, yıllarca savaşı övmüş olanlardır.

Bir “kokain tüccarı” gibi sattıkları “malı” kendileri de kullanmaya alışmışlar, onlar da zehirlenmişlerdir.

Savaştan barışa dönmekte çok zorlanırlar.

Bugün bunu açıkça görüyoruz.

Medyanın önemli bir kısmı, yakın tarihimizin en büyük olayı yaşanırken sessiz kalıyor.

Olup biteni anlamakta zorlandıkları gibi “barışı” kendi içlerine sindirmekte de zorlanıyorlar.

Şu son iki günkü gazetelere bakarsanız ne demek istediğimi daha rahat görürsünüz.

Şimdi kendi yöneticileri ve medyası tarafından zehirlenmiş olan insanları yeniden barışa alıştıracağız.

Bu sadece Türk tarafı için değil, Kürt tarafı için de geçerli.

Türkler yıllarca kendi televizyonlarında “şehit” cenazelerini izledikleri gibi Kürtler de kendi televizyonlarında kendi “şehitlerinin” cenazelerini izlediler.

Türk tarafı kendi çocuklarını nasıl “şehit” gördüyse Kürtler de kendi çocuklarını “şehit” gördü.

İki taraf da diğer tarafın ölüsünü aşağıladı.

İki taraf da kendi haklılığına inandı.

Şimdi iki taraf da yeni bir hayatı, yeni bir barışı kabullenirken zorlanacak.

İki taraf da barış kapımıza geldiğinde “biz kazandık” diye bağırmak istiyor.

Ama barış, savaş değil.

Savaşı sadece tek taraf kazanabilirken, barışı iki taraf da kazanabiliyor.

Ya iki taraf yan yana gelecek ve hep birlikte “biz kazandık” diye bağıracağız ya da ayrı ayrı durup “biz kaybettik” diye bağıracağız.

Bu savaşın kazananı yok çünkü.

Bu barışın kazananı var.

Bu barışın kazananı Türkiye, yetmiş milyon insan.

Barış geldiğinde, sadece Kürtlerin hayatı değişmeyecek.

Kürtleri “eşit vatandaş” olarak hayata kabul ederken bütün bozukluklarımızı da düzeltmek zorunda kalacağız, dindarlarımız da kazanacak, Kürtlere özgürlüğünü ve eşitliğini verecek olan demokratik düzenlemeler dindarlara da eşitliklerini ve özgürlüklerini verecek, solculara da verecek, Alevilere de verecek.

Kürtlerle birlikte dindarlar da, Aleviler de, solcular da kazanacak.

Ulusalcı gençler de kazanacak.

“En büyük Türkiye” diye bağırıp ondan sonra mahalle karakolunda “en büyük Türkiye’nin polisinden dayak yiyen” ulusalcı genç de barışın şemsiyesi altında korunacak.

Bugün kıyı şeritlerinde “işlerimizi Kürtlere kaptıracağız” diye korkup “ırkçı” inanışların esiri haline gelenler, barış sayesinde zenginleşmeye başladığımızda, savaşa giden para hayata dönmeye koyulduğunda, ticaret canlandığında, turizm patladığında, “bu ülkenin herkese yeteceğini” kazandığı paranın arttığını görerek anlayacak.

Hayatın asıl amacının “düşmanın” burnunu sürtmek olmadığını, asıl amacın iyi, dürüst, zengin ve mutlu yaşamak olduğunu kavrayacağız.

Şimdi kullandığımız dili, içimize sinen düşmanlığı, ölme ve öldürme tutkusunu, ırkçılığı, “en büyük ırkın kendi ırkımız” olduğuna inanma saflığını, öfkenin çekiciliğini bir kenara bırakma zamanı.

İç barışla birlikte gelişecek olan “dış barış” da hayatımıza yeni değerler katacak.

Boru hatları, ticaret anlaşmaları, yeni yatırımlar bambaşka bir hayat biçimi oluşturacak.

Bu, bizim bilmediğimiz, huzurlu ve zengin bir hayat.

Bu ülke büyük bir dönüşümden geçiyor.

Dün en büyük dönemeçlerinden birini döndü.

Kürt meselesinde atılan olumlu bir adım bütün ülkeyi kısa zamanda etkileyecek.

Öfkeye alışmış ruhumuz, düşmanlığa alışmış zihnimiz, kısa süreliğine de olsa bir sarsıntı geçirecek.

Bu sarsıntıyı, olan ve olacak iyi şeyleri görerek, anlayarak, hissederek aşacağız.

Uyuşturucu tedavisi gören bir hasta gibi öfke tutkunluğumuzu tatmin edecek öfke kaynağını bulamadığımızda inlesek de, tedavi sonucunda ulaşacağımız hayatı hayal etmek bize güç verecek.

Barışa alışacağız ve barış müptelası olacağız.


http://www.taraf.com.tr/fotoraflar/y...1%20altan1.jpg

Ahmet Altan - 20.10.2009 - Taraf

Asi_isyankar 10-20-2009 13:18

Dokuz maddede talepler: Anadilde eğitim, anayasa
Kendilerine “Barış ve Demokratik Çözüm Grubu” adını veren iki grup, beraberinde bir mektup ve dokuz maddeden oluşan talep listesi açıkladı. “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Sayın Yetkililerine” ve “Türkiye Halklarına Ve Demokratik Komuoyuna” diye başlayan mektupta, “Halklarımızın barış umutlarına ve özgürce birlikte yaşama arayışına cevap olmak istiyoruz” dendi. Grubun dokuz maddelik talepleri şöyle:

1- Öcalan’ın hazırladığı Kürt sorununun barışçıl ve demokratik siyasi çözümü için yol haritasının ilgili muhataplarına verilmesini ve tüm kamuoyuna açıklanması,

2- Askeri ve siyasi alana dönük operasyonların durdurulmasını ve Kürt sorununun barışçıl ve demokratik siyasi çözümünün önünün açılmasını ve bu çözümün Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleşmesine bağlı olarak Kürt halkının özgür iradesini esas alma temelinde diyalog ve müzakere yöntemiyle gerçekleştirilmesini,

3- Türkiye demokratik ulusunun bir parçası olarak Kürt halk kimliğimiz temelinde ve anayasal güvenceye sahip olarak özgür, eşit ve birlikte yaşamak,

4- Anadilimiz olan Kürtçeyi her yerde özgürce konuşmak, öğrenmek, geliştirmek ve tarihi değerlerimizi, kültürümüzü ve coğrafyamızı anadilimizde yaşamak,

5- Çocuklarımızı Kürtçe adlandırmak, Kürtçe eğitmek ve büyütmek,

6- Kürt halkı olarak tarihimizi, kültürümüzü, sanat ve edebiyatımızı özgürce yaşamak, geliştirmek ve korumak,

7- Kendi kimliğimizle demokratik toplumsal örgütlenmemizi geliştirmek, demokratik siyaset yapmak ve kendimizi özgürce ifade etmek,

8- Bölgenin köy, kasaba ve şehirlerinde özel harekatçı, korucu ve polisin baskı ve zulmünden uzak, yeterli imkanlara kavuşmuş ve güvenlik içinde yaşamak,

9- Türkiye’nin demokratikleşmesini ve bunun için sivil-demokratik bir anayasanın hazırlanmasını istiyoruz.

Taraf/KURTULUŞ TAYİZ-FARUK BALIKÇI-KADİR BARIŞ-SELİM KEMALOĞLU-ADEM TAYAN-
ÖMER OĞUZ-RECEP OKUYUCU-REMZİ BUDANCİR-ERGÜLEN TOPRAK - Istanbul - 20.10.2009

ishakyilmaz 10-20-2009 13:20

Madem Kürt Sorunu Var,O zaman Bilenler Konuşacak,Bilmeyenler Susacak!
Kürt sorunu denildiği zaman herkesin konuşmaması gerek!Böyle ciddi ve hayatti bir konuda sadece bilenlerin konuşması gerek diye düşünüyorum.Haliyle bilenler konuşacağından çözüm yolunda büyük adımlar atılacaktır!Lakin Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli gibi bu sorunuda kısırdöngü siyaset sahalarına çekeceklerse,çekilecekse bu şahısların susması daha efdaldır.Bu sorunu gerçekten doğru irdelemek gerekiyor.Türkiye'de var olan onlarca etnik kökenden bir taneside 'Kürtlüktür',ve bunun gibi 'lazı','çerkezi'v.b etnik kökene sahip vatandaşlarımız vardır.Her bir etnik köken üzerinde emperyalist göçler çeşitli senaryolar üretmektedirler!Bi bakıyorsunuz karadenizli vatandaşlarımız üzerinde,bi bakıyorsunuz alevi vatandaşlarımız üzerinde...Bu planda gerçekten tutucu bir plandır,bir ülkeyi özelikle ülkemizi topla,tüfekle yıkamayan düşmanlar en kolay yol olarak bunu görmektedirler.Bu yüzden sorunları hakkaniyet duyguları ile düşünmek elzem olandır.Kürt sorunuda bu şekilde önümüze getirilen bir sorundur.Aslında böyle bir sorun yok çevrenize baktığınız zaman.Çünkü kürt ve Türk vatandaşlarımız büyük bir mutluluk içinde birlikte yaşamakta,acısıyla tatlısıyla hep beraber duygulanmaktadırlar.Artık ailelerin yapısına baktığınız zaman,kürt gelin,türk damat evlilikleride çoktan tavan yapmış vaziyette.İşte bu insanlar bu şekilde bir aile meydana getirmişlerse,kalkıp klişe laflarla sorunları büyütmek bu ülkenin vatandaşlarına yapılan en büyük zulümdür.Kürt sorununu ''KÜRT VATANDAŞLARIMIZ' meydana getirmemektedir,öncelikle bunu doğru bir zemine oturtmamız gerekir!Kürt sorununu veya başka bir etnik köken sorunu üretenler,bu ülkenin bir karış toprağında gözü bulunan emperyalist güçlerden başka değildir!!!Yoksa bu ülkede yaşıyan vatandaşların birbirleri ile herhangi bir sorunu yoktur!Lakin eğitim sevyesinin çok düşük olduğu yıllarda bu kirli oyunu yönetenler buldukları fırsat ve o dönemde bakal yönetir gibi ülke yönetenlerin açıkları ile,var olmayan bir sorunu adetta çiyan yaptılar!Allah'a şükürler olsun ki,geldiğimiz süreçte hayatti gelişmeler yaşanmıştır.Özelikle duyarlı çevrelerin hakkaniyetli adımları sorunları bitirme noktasına getirmiştir...Aslında şimdi önümüze bir film konulmuş bizde başımıza örülen çorapları bir bir izlemekteyiz..Ergenekon yapılanmasına bakar mısınız!?Meydana gelen gelişmelere baktığınız zaman tüyler ürpertici sonuçlar elde edersiniz.Kardeşi kardeşe kırdırtmak için ellerinden gelen hainliği yapan bu çete,ülkemizi hangi aşama getirdiğini hepimiz dehşetle izliyoruz..Yine dürüst ve duyarlı bir kısım medya organlarının doğru yayınları sayesinde,ocağımıza nasıl incir ağaçlarının dikildiğini izlmedik mi?TEK TÜRKİYE dizisinde Kürt sorununun nasıl meydana getirildiğini apaaçık gözlerle izlemedik mi?..İşte bütün olay bundan ibaretken bugün yakalanan tarifi fırsatı kimsenin suistimal etmeye hakkı ve haddi yoktur!!!Sorun deşifre edilmiş,birilerine hakları teslim edilecektir.Bu bağlamda birilerinin art niyet gözeterek,kan siyaseti güderek şakşakçılık yapmasına hiç gerek yok!!!Bu miller aziz ve şerefli bir millettir.Gelinen noktada bütün gerçekleri,bütün çıplaklığı ile irdeleme bilincine vakıf olmuştur!Provakasyonlara,ve provakatörlere fırsat vermeyecek kadar akılanmıştır..Asllolan birtek gerçek varki oda islam dairesi etrafında toplanmaktır,islam dairesi etrafında birleştiğimiz zaman,hiçbir güç aramıza nifak tohumları ekemeyecektir..Selam ve dua ile.

Erhan KARACA 10-20-2009 13:22

Şüphesiz Demokratik açılım gerekli..
ancak tek kafamı kurcalayan şey şudur..
Demokratik açılımı Buğün CHP(Cehalete hareket partisi) yapmak isteseydi Ak parti Hükümeti CHP'yi ne kadar desteklerdi??

Asi_isyankar 10-20-2009 13:28

Alıntı:

ishakyilmaz Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 679120)
Madem Kürt Sorunu Var,O zaman Bilenler Konuşacak,Bilmeyenler Susacak!
Kürt sorunu denildiği zaman herkesin konuşmaması gerek!Böyle ciddi ve hayatti bir konuda sadece bilenlerin konuşması gerek diye düşünüyorum.Haliyle bilenler konuşacağından çözüm yolunda büyük adımlar atılacaktır!Lakin Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli gibi bu sorunuda kısırdöngü siyaset sahalarına çekeceklerse,çekilecekse bu şahısların susması daha efdaldır.Bu sorunu gerçekten doğru irdelemek gerekiyor.Türkiye'de var olan onlarca etnik kökenden bir taneside 'Kürtlüktür',ve bunun gibi 'lazı','çerkezi'v.b etnik kökene sahip vatandaşlarımız vardır.Her bir etnik köken üzerinde emperyalist göçler çeşitli senaryolar üretmektedirler!Bi bakıyorsunuz karadenizli vatandaşlarımız üzerinde,bi bakıyorsunuz alevi vatandaşlarımız üzerinde...Bu planda gerçekten tutucu bir plandır,bir ülkeyi özelikle ülkemizi topla,tüfekle yıkamayan düşmanlar en kolay yol olarak bunu görmektedirler.Bu yüzden sorunları hakkaniyet duyguları ile düşünmek elzem olandır.Kürt sorunuda bu şekilde önümüze getirilen bir sorundur.Aslında böyle bir sorun yok çevrenize baktığınız zaman.Çünkü kürt ve Türk vatandaşlarımız büyük bir mutluluk içinde birlikte yaşamakta,acısıyla tatlısıyla hep beraber duygulanmaktadırlar.Artık ailelerin yapısına baktığınız zaman,kürt gelin,türk damat evlilikleride çoktan tavan yapmış vaziyette.İşte bu insanlar bu şekilde bir aile meydana getirmişlerse,kalkıp klişe laflarla sorunları büyütmek bu ülkenin vatandaşlarına yapılan en büyük zulümdür.Kürt sorununu ''KÜRT VATANDAŞLARIMIZ' meydana getirmemektedir,öncelikle bunu doğru bir zemine oturtmamız gerekir!Kürt sorununu veya başka bir etnik köken sorunu üretenler,bu ülkenin bir karış toprağında gözü bulunan emperyalist güçlerden başka değildir!!!Yoksa bu ülkede yaşıyan vatandaşların birbirleri ile herhangi bir sorunu yoktur!Lakin eğitim sevyesinin çok düşük olduğu yıllarda bu kirli oyunu yönetenler buldukları fırsat ve o dönemde bakal yönetir gibi ülke yönetenlerin açıkları ile,var olmayan bir sorunu adetta çiyan yaptılar!Allah'a şükürler olsun ki,geldiğimiz süreçte hayatti gelişmeler yaşanmıştır.Özelikle duyarlı çevrelerin hakkaniyetli adımları sorunları bitirme noktasına getirmiştir...Aslında şimdi önümüze bir film konulmuş bizde başımıza örülen çorapları bir bir izlemekteyiz..Ergenekon yapılanmasına bakar mısınız!?Meydana gelen gelişmelere baktığınız zaman tüyler ürpertici sonuçlar elde edersiniz.Kardeşi kardeşe kırdırtmak için ellerinden gelen hainliği yapan bu çete,ülkemizi hangi aşama getirdiğini hepimiz dehşetle izliyoruz..Yine dürüst ve duyarlı bir kısım medya organlarının doğru yayınları sayesinde,ocağımıza nasıl incir ağaçlarının dikildiğini izlmedik mi?TEK TÜRKİYE dizisinde Kürt sorununun nasıl meydana getirildiğini apaaçık gözlerle izlemedik mi?..İşte bütün olay bundan ibaretken bugün yakalanan tarifi fırsatı kimsenin suistimal etmeye hakkı ve haddi yoktur!!!Sorun deşifre edilmiş,birilerine hakları teslim edilecektir.Bu bağlamda birilerinin art niyet gözeterek,kan siyaseti güderek şakşakçılık yapmasına hiç gerek yok!!!Bu miller aziz ve şerefli bir millettir.Gelinen noktada bütün gerçekleri,bütün çıplaklığı ile irdeleme bilincine vakıf olmuştur!Provakasyonlara,ve provakatörlere fırsat vermeyecek kadar akılanmıştır..Asllolan birtek gerçek varki oda islam dairesi etrafında toplanmaktır,islam dairesi etrafında birleştiğimiz zaman,hiçbir güç aramıza nifak tohumları ekemeyecektir..Selam ve dua ile.

Hemşeriniz Sırrı Sakık gibi ılımlısınız.
Takdir ederim :)

ishakyilmaz 10-20-2009 15:41

Hal böyleyken örgütün "halkımıza zulmediliyor" demesi ya da "halkın kültürel hakları verilmiyor" gibi bir söyleme sığınması artık çok zor. Örgüt böyle söylese bile insanlar "Kardeşim devlet daha ne yapsın?" diye sorar. Terör örgütünün suiistimal ettiği hassas sorunlar ortadan kaldırıldıkça PKK'nın inandırıcılığı da buharlaşıyor. Bu durum dışarıda da böyle. Yakın zamana kadar bölge ülkelerinden lojistik destek alan PKK'nın bugün aynı rahat ortamı yakalaması düşünülemez. Türkiye, Suriye'yle bu kadar yakınlaşırsa, Kuzey Irak ve merkezî Irak devletiyle stratejik işbirliği yaparsa bu ülkelerin PKK'ya destek vermesi eskisi kadar kolay gerçekleşebilir mi? Tabii ki hayır!
PKK, Türkiye'nin yürüttüğü diplomatik kuşatma harekâtı sonrasında dağ başında sıkışıp kaldı. Kaçacak yer de yok, sığınacak hami de. Üstelik mazeretler de bir bir ortadan kaldırıldı, kaldırılıyor. Uzun süre dağda kalan örgüt üyelerinin yaşadığı sağlık sorunları da artık herkesin malumu. Geriye tek bir çare kalıyor: Silahlara veda! Yani dağdan inmek, normalleşen bir ülkede insan gibi yaşamak...
DTP'nin silah bırakma eylemini şova dönüştürmek istemesi, örgüt mantığıyla düşünüldüğünde, anlaşılır bazı özelliklere sahip. Örgütün lider kadrosu, teslim olmanın örgütte yol açacağı travmayı herkesten iyi biliyor olmalı. Bu psikolojiyi perdelemek için şov yapmalarına gerek yok. Ancak o şovun peşine takılıp tahriklere kapılıp dağdan iniş sürecini yok saymaya da gerek yok. Sonuçta bir süreç yaşanıyor; asıl önemli olan bu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal "PKK'nın dağdan inmesini memnuniyetle karşılıyorum." demiş. Çok haklı. Bu süreç devam ederse gencecik fidanlarımızın al bayraklı mahzun tabutlarını artık görmeyeceğiz. Her bir ferdin birinci sınıf vatandaş olarak yaşamasını hedefleyen "demokratik açılım"ın gerçek anlamı esas o zaman anlaşılacak...

Ekrem Dumanlı-zaman

Asi_isyankar 10-20-2009 17:43

Ak Parti dönüşü olmayan bir noktadadır...

***

Bir uçak yola çıktıktan sonra herhangi bir nedenle sorun yaşarsa, kalktığı havaalanına döner.

Ama bir nokta vardır, eğer o noktayı geçtiyse artık “gideceği” yere, “kalktığı” yerden daha yakın olduğu için geri dönemez.

Havacılıkta “geri dönüşü olmayan nokta” denilen o noktayı geçen uçaklar, başlarına ne gelirse gelsin artık bir “başka” yere ineceklerdir.

Geri dönüş ihtimalleri kalmamıştır.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün yaptığı muhteşem konuşmayla, bence “dönüşü olmayan noktayı” geçti.

Artık bundan sonra herhangi bir nedenden dolayı yoluna devam edemez de “inmek” isterse, ineceği yer “başladığı” yer olmayacak.

Başka bir yere inecek.

Başladığı yerden çok daha “ilerde” bir yere.

Erdoğan, zikzakları olan bir politikacı, vaatlerinden cayabilen bir politikacı, bütün cesaretine rağmen ani ürkekliklere kapılabilen bir politikacı ama bütün bunlardan çok daha önemli bir özelliği var.

Onu diğer bütün liderlerden ayıran bir özellik bu, sürekli kendini geliştiriyor.

Sanıyorum Erdoğan’ın muhaliflerinin en büyük çıkmazı da burada.

Muhalifleri hâlâ “on yıl önceki”, “yedi yıl önceki” Erdoğan’ı eleştiriyorlar, durdukları yerden milim kımıldamıyorlar ama onlar durdukları yerde dururken Erdoğan ilerliyor.

Bu ülkede gerçek bir “sosyal demokrat” lider olsaydı dün Erdoğan’ın yaptığı konuşmayı o yapardı.

Ama o “ilerici” konuşmayı, devletin resmî tarihinin inkâr ettiği, suçladığı, mahkûm ettiği isimlere sahip çıkan o tarihî konuşmayı “muhafazakâr” Erdoğan yaptı.

“Biz yaratılanı severiz yaratandan dolayı” diyen o müthiş ve ilahi cümlenin oluşturduğu geniş şemsiyenin altında bütün ülkeyi, bütün ezilenleri topladı, onlara sahip çıktı.

Türkleri, Kürtleri, Sünnileri, Alevileri, Ermenileri, Rumları, Yahudileri, Çerkesleri, Lazları, Abhazları, sağcıları, solcuları, gadre uğrayanları, haksızlığa kurban gidenleri tek tek saydı, hepsini “insanı merkez alan” bir siyasetin koruyuculuğuyla sardı.

Yaptığı konuşmayı çok sevdim.

Çok cesurdu.

Said Nursi ile Nâzım Hikmet’i, Pir Sultan’la Mehmet Akif’i, Yunus’la Tatyos Efendi’yi, Yesevi’yle Ahmedi Xani’yi, Hacı Bektaş-ı Veli’yle Ahmet Kaya’yı aynı konuşmada, aynı insani sıcaklıkla anacak, hepsinin değerini, hakkını verecek, hepsini saygıyla selamlayacak ne yazık ki tek bir politikacı var bu ülkede.

Bütün insanları, ırklarına, dinlerine, mezheplerine, fikirlerine bakmadan kucaklayacağını söyleyen ve kitleleri etkileyen bir başka siyasi lider çıkmıyor.

Eğer bu çapta bir muhalefet lideri olsaydı, bütün ülkeye bu cesaretle sahip çıkabilseydi, çok başka bir ülke olurduk, iki lider bugünkünden bambaşka bir platformda yarışırlar, ülkeyi bugünkünden çok daha ileriye taşıyacak öneriler geliştirirlerdi.

Ama yok.

Erdoğan’ın muhalifleri bugün kendilerini ya “Türklüğün” ya da “Kürtlüğün” içine hapsediyorlar, bütün ülkeyi kucaklamaya ne güçleri, ne cesaretleri, ne hayalleri yetiyor.

Erdoğan, barışı coşkuyla savunuyor.

Çekilen acıları anlatıyor.

Bütün bu sözleriyle yeni bir Türkiye’nin haberini veriyor.

Bir çarpıklığın içine sıkıştırılmış, kanla lekelenmiş bir sistemin yerine yeni bir sistem, yeni bir ülke kurulacak, bu kaçınılmaz ve bu yeni yapıyı kurmaya Erdoğan aday oluyor.

Düşmanlıklar ve korkular üzerine bina edilmiş, herkesin birbirinden ürktüğü, birbirinden kuşkulandığı, birbirine kızdığı bir ülkede, o herkese “birbirimizden korkmayalım” diyor.

Doğrusu ya diğer liderler hiç değişmezken Erdoğan nasıl böyle değişebildi diye merak ediyorum, sanırım dünya liderleriyle sık sık görüşmesi, liderlikte Deniz Baykal’la ya da Bahçeli’yle değil de dış görüşmelerde tanıştığı liderlerle yarışması, dünyada saygı gören bir lider olmayı arzulaması bu değişikliğin harcını oluşturuyor.

Dünyadaki değişimi, muhaliflerinden daha iyi algılıyor.

Bu da Erdoğan’ı bu yarışta tek başına bırakıyor.

En büyük tehlike de bu.

Çünkü Erdoğan’ı zorlayacak, onu herhangi bir noktada vazgeçmekten ya da durmaktan caydıracak bir muhalefet yok bu ülkede, ne siyasette var, ne medyada var.

Bütün bu konuşmalardan sonra Erdoğan durur mu ya da yolundan sapar mı?

Kesin bir cevap vermek imkânsız tabii ama bu zor gözüküyor bana.

Ama daha ileriye gitmekten vazgeçse bile artık “geriye” dönemez, dönüşü olmayan noktayı geçti, “inerse” başladığı yerden daha ilerde bir noktaya inecek.

Onun konuşmasını dün duygulanarak, “bir başbakanın bunları söylediğini de gördük” diye sevinerek dinledim.

Bu konuşma iyi bir alkışı hak ediyor bence.

O, Nâzım’ı, Said Nursi’yi, Yesevi’yi, Ahmed-i Xani’yi, Tatyos Efendi’yi, Pir Sultan’ı, Hacı Bektaş-ı Veli’yi, Ahmet Kaya’yı, Cem Karaca’yı birarada saygıyla selamlıyorsa, bize de onu saygıyla selamlamak düşer.


http://www.taraf.com.tr/fotoraflar/y...1%20altan1.jpg

Ahmet Altan - 04.10.2009 - Taraf

Asi_isyankar 10-21-2009 00:03

Tüm PKK'lıların serbest bırakılması gayet iyi oldu.
Tabii bu serbest PKK'lılar yasal anlamda hiçbir suça bulaşmamış ve
"Eve Dönüş Yasası"ndan faydalanmıştır.
Vatana, millete ve barışa hayırlı olsun bakalım...

Asi_isyankar 10-22-2009 11:19

Biji Tayyip Erdoğan
 
Biji Tayyip Erdoğan

Dağdan inen 34 kişinin serbest bırkılması Güneydoğu’da bayram havasında kutlandı. Başbakan, “Hepsi gelsin” dedi. Kandil ve Mahmur’dan gelen 34 kişilik grubun serbest bırakılması, Türkiye’de olduğu kadar dünyada da yankı buldu. Gruptakiler sevinç gösteriyle karşılandı. Konuşmalarda barış vurgusu yapıldı. Açılımdan taviz vermeyen Başbakan Erdoğan, Meclis’ten ‘dönün’ çağrısını yineledi. Vakit yitirmeden ülkenize gelin, çok güzel günler olacak. Ancak bu manzara siyasi şova dönüştürülmesin... İçişleri Bakanı Atalay da, serbest kalan 34 kişinin ardından ilk aşamada 100 ila 150 kişinin Türkiye’ye dönmesini beklediklerini söyledi. Atalay ayrıca Mahmur’un kapatılacağını belirtti.

http://www.taraf.com.tr/fotoraflar/21TRFS1CICEK.jpg

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kandil’den sekiz PKK’lı ile Mahmur’dan 26 kişinin Türkiye’ye gelmesini, “son derece olumlu ve sevindirici bir gelişme” olarak niteledi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında, yedi yılda Türkiye’de çok güzel şeyler olduğunu, yedi yılda Türkiye’nin tarihinde hiç tecrübe etmediği seviyelere ulaştığını söyledi. Son üç aydır toplumun her kesiminin büyük bir heyecan içerisinde olduğunu ve çözüme yönelik daha güçlü bir umut taşıdığını anlatan Erdoğan, “Dün (önceki gün) Habur Sınır Kapısı’nda yaşanan manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü” dedi.

İmralı değil biz yönetiyoruz
Kandil ve Mahmur’dan gelen 34 kişinin Habur’dan Türkiye’ye giriş yaptığını belirten Erdoğan, “Sabah saatlerinde 29’u ilgili yasalarımız çerçevesinde bırakıldı. Bunu son derece olumlu ve sevindirici bir gelişme olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum” dedi. Yargının diğer 5 kişi ile ilgili çalışmalarını sürdürdüğünü dile getiren Erdoğan şöyle devam etti: “Şunu açık, net söylüyorum; bazı medya grupları bu sürecin İmralı’dan yönetildiği mahiyetinde ifadeler kullanıyorlar. Ben o medya mensuplarını buradan bir şeyi hatırlatarak uyarmak istiyorum; adama sorarlar, acaba 11-12 yıldır orada değil miydi? Niçin böyle bir adım atılmadı? Şu anda bu bir milli birlik sürecinin, bir demokratik açılım sürecinin, bir kardeşlik projesinin gereği olarak atılmış bir adımdır.”

Gelirler, bırakılırlar
Konuşmasında PKK’ya çağrıda bulunarak, “Burada ben gerek dağdakilere gerek Mahmur kampında olanlara gerek Avrupa’da olanlara, hepsine çağrımı yineliyorum; vakit yitirmeden ülkelerine dönmelerini tavsiye ediyorum” diyen Başbakan Erdoğan DTP’yi de uyardı. Erdoğan şöyle devam etti: “Bu güzel manzarayı yine siyasi bir şova döndürmek isteyenlere de lütfen sorumlu davranınız diyorum. Burada bir siyasi şova ihtiyaç yok. Devletin yetkili kurumları orada gerekli şekilde kendilerini karşılar, gerekli muameleler yapılır ve sonra serbest bırakılanlar serbest bırakılır ve bu süreç başarılı bir şekilde devam eder. Ama gerginlikle, tahrikle, sorumsuzca yapılan açıklamalarla bu sürece katkı sağlanmaz tam tersine sürece zarar verirler. Çünkü, bu işi arzu edenler olduğu gibi arzu etmeyenlerin de olduğunu bilmelidirler. Yaşanan gelişmeleri tahrik edici açıklamalarla gölgelemek, popülist şovlarla başka yerlere çekmek, sürece zarar vermekten çözümü zorlaştırmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmez.

DTP, PKK adına konuşmamalı
Açık söylüyorum; legal bir örgütün temsilcisinin başkanı, illegal bir örgüt adına konuşmamalıdır, konuşamaz. Bizim legal olan bir örgütle, bu siyasi parti olabilir, bir dernek, vakıf olabilir, onlarla görüşmeye kapımız her zaman açıktır ama illegal örgütle konuşmaya asla. Bunu böyle bilmeleri gerekir. Bunu başından beri söyledik ve bundan sonraki süreçte de söylemeye devam edeceğiz. Bu yaklaşımımızın karşılık bulmasını temenni ederim.”

İlk aşamada 150 kişinin dönmesini bekliyoruz
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kandil ve Mahmur’dan gelen grupların ardından ilk aşamada 100 ila 150 kişinin Türkiye’ye dönmesini beklediklerini söyledi.
Bakan Atalay, Rixos Otel’de basın yayın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle kahvaltıda biraraya geldi. Demokratik açılım paketi ve “eve dönüş” süreciyle ilgili bilgiler veren Atalay, bu süreçte toplumun her kesiminden destek gördüklerini belirtti.
“Eve dönüş”ün sürecin bir parçası olduğunu anlatan Atalay, “Çoğu uygulamayla görülecek bazı hazırlıklarımız var. İdari tasarruflarla olabilecekler var. Meclis tasarrufuyla olacaklar var. İnce ince dokumak gerekiyor. Yöntem, üslup çok önemli. Hassasiyetleri koruyarak yürüyeceğiz” dedi.
Kuzey Irak’tan önceki gün başlayan “eve dönüş” sürecinin ilk uygulama olduğu için anlamlı olduğunu vurgulayan Beşir Atalay, devlet olarak idare, güvenlik, yargı ve sağlık boyutuyla her türlü tedbirin alındığını söyledi. Sağlık Bakanlığı’nın psikologlar dahil gerekli önlemleri aldığını söyleyen Atalay, gelenlerin sağlık kontrollerinin yapıldığını, idari tedbirlerin ardından yargının devreye girdiğini söyledi. Atalay, bu uygulamanın alt yapısının TCK’nın 221. maddesine göre gerçekleştirildiğini ifade etti.

Daha iyi haberler duyacağız
Gerekli hassasiyetlerin gösterilmesi halinde sürecin daha sağlıklı işleyebileceğini vurgulayan Atalay, “Bunun devamını bekliyoruz. Açıkça şunu ifade edeyim, dağdaki insan da bunun bir çıkmaz sokak olduğunu görüyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak terörü bitirmek istiyoruz. Devletin bütün unsurları bu konuda kararlıdır. İnşallah önümüzdeki günlerde daha iyi haberler duyacağız” dedi.
Atalay, “Kuzey Irak’tan kitle halinde bir dönüş bekliyor musunuz” sorusunu yanıtlarken, şöyle konuştu: “Göreceğiz. İşin doğrusu, ilk gelişler ve uygulamalar, tabii sonrası için bir anlamda teşvik edici veya caydırıcı unsurlar da taşıyabilir. İşte bunları değerlendirmek gerekir. Ama biz bekliyoruz. Neticede olumlu olarak devam edecek. Kuzey Irak terör örgütünün rahat edeceği yer olmaktan çıkıyor, onlar da onu biliyor. İlk planda küçük gruplar halinde 100 kişinin veya 150 kişinin dönüşünü bekliyoruz.”

Mahmur’u çalışıyoruz
Birleşmiş Milletler denetimindeki Mahmur Kampı’nda kalanların Türkiye’ye dönüşü konusunu daha önce Türkiye, Irak ve ABD’den oluşan üçlü mekanizma içinde ele aldıklarını belirten Atalay, “Orada büyük bir grup var. Mahmur büyük bir kitle ve onlarla ilgili içerdeki çalışmalarımızı da artırdık. Mahmur Kampı büyük bir olgu, orada kadınlar var, çocuklar var, okul var, okula gidenler var, dil sorunu var. Sonuçta orası üzerinde biraz yoğunlaşıyoruz” dedi.

Artık evlerindeler
Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine Kuzey Irak’tan gelen 34 kişilik gruptan 29’u dün sabaha doğru serbest bırakılırken, Kandil’den gelen sekiz PKK’lıdan üçü ve Mahmur Kampı’ndan gelenlerden iki kişinin ifade alma işlemi dün gündüz saatlerinde de devam etti. TCK’nın 314. maddesi uyarınca “terör örgütüne üye olma” suçundan tutuklama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilen beş kişi, hâkime ifade verdikten sonra istememelerine rağmen TCK’nın 221. maddesini düzenleyen pişmanlık yasasından faydalandırıldı. Diyarbakır Barosu Başkanı Emin Aktar, bunun mahkeme sürecinde sorun olabileceğini söyledi.

Neden gittiniz, neden geldiniz
Kandil ve Mahmur’dan önceki gün 17.00 sıralarında Şırnak’ın Habur Gümrük Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yapan 34 kişi, Diyarbakır, Mardin, Şırnak ve Van Barosu’na kayıtlı 45 avukat nezaretinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan görevli özel yetkili dört savcıya ifade verdi. 21.30’da başlayan ifade alma işlemi 01.00’da tamamlanırken, saat 06.00’da 29 kişi için serbest bırakılma kararı verildi. Savcılar, Kandil Dağı’ndan gelen PKK’lı Hüseyin İpek, Vilayet Yakut ve Elif Uludağ ile Mahmur Kampı’ndan gelen Musa Tomak ve Nurettin Turgut’u tutuklama istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk etti. Bu kişiler hakime ifade verdikten sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Alınan bilgiye göre Silopi Sulh Ceza Mahkemesi, bu kişilere “etkin pişmanlık yasasını” düzenleyen TCK 221. maddesini uyguladı. Taraf’a konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Emin Aktar, grupların itirazına rağmen savcılık ve mahkemenin bu formülü uyguladığını söyledi. Aktar, “Yargı bir süreliğine nefes aldırmak için inisiyatif aldı, parlamentoya da yeni bir yasa çıkartılması için mesaj verdi” yorumunu yaptı.
Avukatlar, bu kişiler hakkındaki tutuklama istemine “örgüt üyeliği”nin gerekçe gösterildiğini, sorgulamada Mahmur’dan gelen grup üyelerine, “Ne zaman örgüte katıldınız”, “Ne zaman Türkiye’yi terkettiniz”, “Neden terkettiniz”, “Kaç yıl kaldınız”, “Eyleme katıldınız mı”, “Neden geldiniz”, “Oraya ne zaman gittiniz?”, “Mahmur’a niçin gittiniz” ve “PKK ile ilişkiniz var mı” sorularını yönelttiği, gelen grup üyelerinin de zorunlu nedenlerle sınır köylerinden Kuzey Irak’a gittiklerini ve PKK ile ilişkileri olmadıkları yönünde ifade verdikleri belirtildi. Kandil Dağı’ndan gelen 8 PKK’lı ise, Türkiye’deki ‘demokratik açılım’ sürecinin önünü açmak için Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine Türkiye’ye geldiklerini söyledi.

Askerî kıyafetle tur attılar
Serbest bırakılanlar Habur’dan ayrıldıktan sonra Silopi’deki DTP öncülüğündeki grupların karşılanma alanlarına gitti. Grup üyeleri diğer beş kişinin bırakılmasıyla birlikte DTP’ye ait otobüsün üzerine çıkarak, TIR Garajı’ndaki miting alanına gitti. Burada kalabalığa karanfiller atan 34 kişi, “PKK halktır, halk burada” ve “Biji gerilla” sloganlarıyla karşılandı. Kandil’den gelen sekiz PKK’lının askerî kıyafetli olduğu gözlendi. Ahmet Türk, “Kürt sorununun çözümü için halkımız büyük çaba içerisindedir. Bu çabanın devam edeceğine eminim” dedi. Kandil’den gelen Hüseyin İpek ise Öcalan’ın çağrısı üzerine geldiklerini belirterek, kendilerinin barışsever olduklarını ifade etti. DTP otobüsü Cizre, Nusaybin, Kızıltepe, Çınar’dan geçerek Diyarbakır’a gitti.

Taraf/FİKRET KARAGÖZ/ANKARA-FARUK BALIKÇI/SİLOPİ - Istanbul - 21.10.2009

Asi_isyankar 10-25-2009 12:20

Bu çok hassas süreçte P.K.K’yı (her ne için olursa olsun) DTP’nin aşırı bir coşkuyla karşılaması doğru olmadı..
Daha dikkatli olunacağı söylendi. umarım öyle olur bundan sonra..

Asi_isyankar 10-31-2009 19:51

Öcalan açılımı şimdilik kapattı
 
“Açılım hikâye, amaçları örgütün tasfiyesi” diyen PKK lideri, hiçbir grubun dönmeyeceğini söyledi.

http://taraf.com.tr/fotoraflar/pkk_2.jpg

PKK Lideri Abdullah Öcalan, “Açılım hikaye, asıl amaçları PKK’nin tasfiyesidir” diyerek, Avrupa’dan gelecek olan 15 kişilik grup da dahil bundan sonra hiçbir grubun gelmeyeceğini söyledi. Açılım sürecinin geldiği son noktanın yine “alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete” olduğunu söyleyen Öcalan, Fransa’nın Korsika’ya tanıdığı hakların Kürtlere tanınması istedi.

Fırat Haber Ajansı’nda yer verilen habere göre Öcalan, hükümeti sürece ‘ciddi yaklaşmadığı’nı öne sürerek, “Bu grupların gelişi ve buna karşı Kürt halkının onurlu sahiplenişi, duruşu, Hükümetin gerçek yüzünü, niyetini ortaya çıkarmıştır. Hükümetin planı suya düştü. Oraya gidenler sadece DTP ya da PKK sempatizanı değildir. AKP’liler de gitti. Hükümeti korkutan da budur. Kendi oy kaybından korktu. Bu grupların gelişi ve Kürt halkının tutumuyla barıştan yana olduğumuzu gösterdik. Ama buna karşılık Hükümet ciddi yaklaşmamıştır” dedi.

AKP’nin kendilerini aldattığını ve herşeyin günahını Kürtlerin üzerine atmaya çalıştığını belirten Öcalan, “Bunların yaklaşımı on beş yaşındaki kızı kandırmaya çalışmaktır. Burada bana bu muameleyi yapmaya çalışıyorlar. Ama sonuç alamazlar. Süreci yeniden değerlendireceğiz falan diyorlar, olmaz böyle. Erdoğan’ı ciddiyete davet ediyorum. Bundan sonra grup mrup da gelmeyecek. Gelmelerine gerek kalmadı” diye konuştu.

“Sil baştan ne demek? Ne yapıyorlarsa yapsınlar. Zaten bunların barış gibi bir niyetleri yok” diyen Öcalan şunları söyledi:

‘Kürtler bu golü yemez’
“Başbakan’ın duygusal davranmaya hakkı yok. Ben on yıldır burada dünyanın en yalnız insanı durumunda tutuluyorum ama en zor anımda bile duygusal davranmıyorum. Barış süreci oy kaygısıyla yürütülemez. Bunlar hala koltuklarının derdindeler. AKP, samimi değil. Bu barış grubunun gelmesiyle AKP’nin ne yapmaya çalıştığı açıkça ortaya çıkmıştır. Zaten benim grup çağırmamdaki amaç da buydu. Bunlar sözde burada beni kullanarak bu meseleyi kendilerince halledeceklerini hesaplıyorlar. Açılım hikaye, asıl amaçları PKK’nin tasfiyesidir.”

Erdoğan’ın birkaç rolü birden oynadığını ifade eden Öcalan, şunları dile getirdi: “Erdoğan da geçmişte futbol oynamıştı, futbolu iyi bilir. Futbolda oyunun kuralları önceden bellidir, oyunun ortasında kurallar değiştirilmez, değiştirilirse kural ihlali olur. Kürtler oyunda kural ihlali yapmıyor ama Erdoğan oyunun ortasında kendisi üç kural ihlali yapıyor. Oyun böyle oynanmaz. İşte bu açılımla ileride oynayarak Kürtlere gol atmaya çalışıyor. Ama Kürtler bu gölü yemez. Diyarbakırlılar futbolla ilgililer, iyi anlarlar.”

Korsika modeli istedi
Devletin KCK’yi kabul etmesini isteyen Öcalan, Kürtler için Korsika modeli çözüm istedi: “Bizim tek devlet, tek millet, tek bayrakla bir sorunumuz yok. Bizim devletin üniter yapısıyla da bir sorunumuz yok. İstedikleri kadar tek tek tek kalabilirler. Biz çok şey istemiyoruz. Bunlar kendilerine örnek aldıkları Fransa’nın Korsikaya tanıdığı hakları tanısınlar yeter, başka bir şey istemiyoruz.

Korsikalılara haklarını ve özgürlüklerini, bölgesel özerkliklerini verdiklerinde Fransa’nın üniterliği mi bozuldu? Hayır.”

Taraf - Istanbul - 31.10.2009

depare 10-31-2009 20:27

Allah Allah Mardinde,Şırnakta,Hakkaride kürt katliamı yapan pkk tasviye edilmeden nasıl bir açılım bekliyorlar mış ?
Yoksa bunlar kürt halkını değil'de pkkyımı temsil ediyorlar mış..?
Dtplilere,Taraf yazarlarına soruyorum yoksa öcalanın ne saçmaladığı beni ilgilendirmiyor onun ne konuşmaya nede insan yerine konmaya hakkı yok..!
Birde hapisten kalkmış millete akıl veriyor sen kimsin ulan hain..?

Ömer Bekir 10-31-2009 20:39

Sadece Taraf gazetesi mi açılıma destek veriyor..Yada taraf gazetesinin yazarları mı açılım sürecini sestekliyor.?

Neden diğer gazetelerden bir alıntı yapılmıyor;mesela ZAMAN gazetesenin çok değerli köşe yazarları bu konu hakkında çok önemli görüşler sunuyorlar..Bunların da bu yazılarda paylaşılmasının doğru olacağını ümit ediyorum..

Asi_isyankar 11-05-2009 11:14

Mümtazer Türköne de akıllı yorumlar yapıyor.
Mesela Abdullah Öcalan için dahil,
Genel bir Affın doğru olacağını söylüyor.

ishakyilmaz 11-06-2009 16:42

''Böyle hayatti ve ciddi bir meselede asla demogoji yapılmasına müsade etmeyeceğiz!Allah için,vatan ve millet faydasına söz söylemek isteyen herkesi dinlmeye hazırız.Lakin sırf,laf olsun torba dolsun mantığı ile burayı kirletmeye çalışanlara kapımız kapalıdır!!!Birlik ve beraberliğimize kast edenlerin,aramıza nifak tohumları ekmeye çalışanların oyunları beyhude çıkacaktır!!!

Asi_isyankar 11-10-2009 22:44

Bugün Meclise taşınan DEMOKRATİK AÇILIM'ın bir kısmını izleyip dinledim. CHP ve MHP partileri saçma sapan politikalarıyla süreci baltalamak için ellerinden gelen her şeyi yapmaya devam ettiler "doğal olarak.." Dikkatimi en çok çeken taraf belkide "Kendilerini Muhalif Sanan" medeniyetsiz bazı milletvekilleriydi. Kemal Kılıçdaroğlu mecliste pankartlar açtırdı. CHP ve MHP partileri yapılan konuşmaları kesebilmek için medeniyetlerini boşa attılar. Çok kınadım bu durumu. "Ne kadar medeniyetsiz parti veya kişiler" bunlar demeden geçmedim.. Görende sanki kürsüdeki kişi küfür ediyor sanacak. Şahsen ben Meclis başkanı olsaydım herhalde bağırıp çağıranları kapı dışarı ederdim. Çünkü hakikaten bazen kapı dışarı etmek gerekiyor böylelerini.! Oysa bu sözde muhalif partilerin konuşma sırası geldiğinde neredeyse kimseden pek bir ses çıkmadı.


Herneyse "olur böyle şeyler, nasıl olsa alıştık bu ölçüsüz manzaralara" diyip 12 Kasım'ı beklemeye başlayalım bakalım. Umarım hayırlı bir sonuç çıkar bu ayın onikisinde...

Üç mevsim 11-11-2009 14:38

Demokratik Açlımın, Forumumuzda daha aktif bir beyin fırtınasına dönüştürülmesi İçin Objektif arkadaşımızın açtığı -Kürt açılımı neler getirecek- konusu ile Asi_isyankar'ın -Kürt açılımı 2009- ve -Demokratik açılım 2009- konuları birleştirilmiş, yeni konu sabitlenmiştir.

Mirlik Birlik Projesi, malum talihsiz olaylar neticesinde sekteye uğramış olsa da kaldığı yerden devam etmektedir ve edecektir çünkü Türkiye Bu Kaybıyla Geleceğe Yürüyemez..

Siz Başbakan'ın yerinde olsaydınız süreci nasıl sürdürürdünüz?

tolga_09 11-11-2009 15:48

Bu açılım yıllardan beri akan kanı durdurmaya yönelik olarak atılan en önemli adımdır.AK parti yapıyorsa kötüdür,yanlıştır mantığıyla hareket eden muhalefet ne yazık ki halkımızı "Ülke Bölünüyor" diye korkutmayı başarmıştır.Yıllarca şehit cenazelerinin gelmesini kendisine oy kazancı olarak gören Mhp açılımın elbette karşısında olacaktır.Chp için ise birşey demeye gerek yoktur çünkü Ak parti hükümetinin tüm icraatlarına karşı çıkmaktadır.Dünkü oturumu baştan sona izledim,gerçekten hiçbir öneri getirmeyen bir muhalefet ile karşı karşıyayız.Açılımı eleştiren ,yanlış olduğunu söyleyen ama ne hikmetse hiçbir öneri getirmeyen zavallı muhalefet açılımın sonuca ulaşması durumunda acz içinde kalacağını bilmektedir.Sonuna kadar desteklediğimi belirtmek istiyorum açılımı,bu yola girdik ve artık dönmemeliyiz.

Turgut Karadirek 11-12-2009 02:38

Açılımda Neler Olmalı!!!
 
Arkadaşlar son 1-2 aydır açılımla yatıp açılımla kalkıyoruz.Buna kimi Demokrasi açılımı diyor kimi Kürt Açılımı kimi pkk açılımı diyor ama daha ne açılımı olduğu net olarak bilinmiyor.Bu karmaşa 12 kasımda son bulunması bekleniyor.
Peki biz bu açılımın içerisinde ne bulmak istiyoruz.Beklentilerimizi paylaşalım.

Asi_isyankar 11-12-2009 13:06

Alıntı:

Özgün İrade Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 686856)
Demokratik Açlımın, Forumumuzda daha aktif bir beyin fırtınasına dönüştürülmesi İçin Objektif arkadaşımızın açtığı -Kürt açılımı neler getirecek- konusu ile Asi_isyankar'ın -Kürt açılımı 2009- ve -Demokratik açılım 2009- konuları birleştirilmiş, yeni konu sabitlenmiştir.

Mirlik Birlik Projesi, malum talihsiz olaylar neticesinde sekteye uğramış olsa da kaldığı yerden devam etmektedir ve edecektir çünkü Türkiye Bu Kaybıyla Geleceğe Yürüyemez..

Siz Başbakan'ın yerinde olsaydınız süreci nasıl sürdürürdünüz?

Başbakan'ın yerinde olmak hakikaten çok zor bir iştir.
Ancak ben onun yerinde olsaydım soğukkanlılıkla bu süreci yürütürdüm.
Kendisi de soğukkanlılıkla yürütüyor farkındayım.
Süreci daha çok hızlandırmaya çalışırdım.
DTP ile tekrar oturup konuşurdum. Gelen PKK'lılar için bir daha
öyle manzaraların yaşanmaması için. Tabiki yapılması gereken çok şey var
ancak MHP'nin AKP'yi Yüce Divan'la tehdit etmesi düşündürücüdür.
Bence bu sorunu çözüp yüce divana da gidebilirler, ancak sonrasında PKK tekrar dağa çıkarttırılabilir :)

Her neyse; Alahha Başbakan'ın yar ve yardımcısı olsun...

Asi_isyankar 12-09-2009 11:51

Demokratik Açılım’ın hali ne olacak acaba..? Bir yandan Emine Ayna gibi siyaseti yüzüne gözüne bulaştıranlar bir yandan CHP’nin Anayasa Mahkemesi elemanları, bir yandan AKP’nin pasif drumumu, bir yandan sokaklara dökülenler, ve bir yandan yapılan provakasyonlar.?

Yine kötü bir viraja girmiş bulunmaktayız. Allah sonumuzu hayır etsin…

Üç mevsim 12-09-2009 12:12

Alıntı:

Asi_isyankar Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 692192)
Demokratik Açılım’ın hali ne olacak acaba..? Bir yandan Emine Ayna gibi siyaseti yüzüne gözüne bulaştıranlar bir yandan CHP’nin Anayasa Mahkemesi elemanları, bir yandan AKP’nin pasif drumumu, bir yandan sokaklara dökülenler, ve bir yandan yapılan provakasyonlar.?

Yine kötü bir viraja girmiş bulunmaktayız. Allah sonumuzu hayır etsin…

AKP'nin pasif durumu ???

Sokaklar savaş alanına çevrilirse, CHP ve MHP vatan hainliğiyle yaftalarsa, DTP bizim içim açılım bitti derse, 7 şehit gelirse nasıl bir aktiflik bekliyorsun...

Tam, polise taş atan çocukların suçu affedilecek ortalık yakılıp yıkılıyor en önde çocuklar, belediye otobüsüne molotof kokteyli atılıyor 17 yaşındaki bir kız ölüdürülüyor yine çocuk denecek gençler...

AKP'nin pasif durumu ha..

Asi_isyankar 12-09-2009 12:25

Alıntı:

Özgün İrade Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 692197)
AKP'nin pasif durumu ???

Sokaklar savaş alanına çevrilirse, CHP ve MHP vatan hainliğiyle yaftalarsa, DTP bizim içim açılım bitti derse, 7 şehit gelirse nasıl bir aktiflik bekliyorsun...

Tam, polise taş atan çocukların suçu affedilecek ortalık yakılıp yıkılıyor en önde çocuklar, belediye otobüsüne molotof kokteyli atılıyor 17 yaşındaki bir kız ölüdürülüyor yine çocuk denecek gençler...

AKP'nin pasif durumu ha..

AKP'nin hassasiyetleri göz ardı etmemesi gerekir.
Öcalan her ne kadar kötü biri olursa olsun
milyonlarca insan için değerli olduğunu iyice idrak etmeliyiz.
Dolayısıyla Öcalan'ın sağlık koşullarına
daha fazla dikkat edilmelidir. Öcalan'a dikkat edilmeli ki
Öcalan şikayetçi olmasın, millet sokağa dökülmesin.
Emine Ayna'nın ağzı kapansın. Anlaşılıyor mu iyi niyetim.?

AKP neden pasif..? Aheste aheste iş yapıyor demek istedim.
Ayrıca son zamanlarda farklı sesler yükselmeye başladı parti içerisinde.
Mesela "tasfiye" sözü de kullanılmamalı düşüncesindeyim.
Daha akıllı siyaset yapılmalı...

Dostça

Ömer Bekir 12-09-2009 12:38

Alıntı:

Asi_isyankar Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 692201)
AKP'nin hassasiyetleri göz ardı etmemesi gerekir.
Öcalan her ne kadar kötü biri olursa olsun
milyonlarca insan için değerli olduğunu iyice idrak etmeliyiz.
Dolayısıyla Öcalan'ın sağlık koşullarına
daha fazla dikkat edilmelidir. Öcalan'a dikkat edilmeli ki
Öcalan şikayetçi olmasın, millet sokağa dökülmesin.
Emine Ayna'nın ağzı kapansın. Anlaşılıyor mu iyi niyetim.?

AKP neden pasif..? Aheste aheste iş yapıyor demek istedim.
Ayrıca son zamanlarda farklı sesler yükselmeye başladı parti içerisinde.
Mesela "tasfiye" sözü de kullanılmamalı düşüncesindeyim.
Daha akıllı siyaset yapılmalı...

Dostça

Elbette İslam'da esir alınmış bir kişi'ye eziyet etmek haramdır..Resûlüllah(s.a.v)'de esir alınan gayrimüslimlere karşı nezaketli davranmalarını ve ellerini acıtmayacak şekilde bağlanmalarını ashabına emretmiştir..

Ancak APO'nun sağlık koşulları'nın kötü olduğu bildirgeleri tamamen vatan hainleri'nin,kürtleri kışkırtmak için ortaya attıkları bir deyimdir..Hatta Tokat'ta yeni şehit olan 7 er'den birisi İmralı adasında Abdullah Öcalan'ın önceden yemeğini veren bir er..Kusura bakmayın ama;doğu halkı bu geleyana ve bu oyuna çabuk geliyor..Önce bunların durdurulması lazım..


All times are GMT +3. The time now is 13:59.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
AK Parti Forum 2007-2023