AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu| (https://www.akpartiforum.com/index.php)
-   AK Gençlik Münazara (https://www.akpartiforum.com/forumdisplay.php?f=287)
-   -   Münazara başlamıştır. (https://www.akpartiforum.com/showthread.php?t=129678)

.:Ay_Yıldız:. 06-10-2010 16:29

Münazara başlamıştır.
 
Konu; Terör silahla mı sona erer,silahsız mı?

Silahsız sona erer diyenler grubu; Barışcan,Galevera,MehmetAkif24

Silahla sona erer diyenler grubu; Noktaların Efendisi,Ertuğrul Özgül,Ezel.

Münazara 17 Haziran Perşembe günü saat 16'da sona erecektir. Diğer üyelerin her ne şekilde olursa olsun bu başlığa yazmaları yasaktır.derhal silinecektir. Üyelerimizin bu münazarayı takip etmelerini rica ediyoruz. Çünkü bir hafta sonra kazanan grubun anketi açılacak ve oylama sonucuna göre galip takım belirlenecektir.


İki takıma da başarılar diliyor,izleyici koltuğumda yerimi alıyorum..
,

mehmetakif24 06-10-2010 20:50

Kıymetli Arkadaşlarım; Ülkemizinde yıllardan beri katlanmış olduğu bu vahim ve elim durum Türkiyedeki hayatı ekonomik, siyasal ve psikolojik olarak ağır tahribatlara yol açmıştır.
Terör Ülkemizde 35 seneyi aşkın bir zamandır bulunmaktadır. Bu uzun zaman içerisinde silahlı mücadele verdik. Bu silahlı mücadeleyle kazancımız olmadı. Olamayacağıda açık bir gerçektir. En iyi silahın Kalem olduğuda apaçık ortada. Diplomasi trafiği nekadar hızlı çalışırsa ne kadar dünya genelinde lobiler oluşturursak ozaman zahmetsiz olarak bu terör belasından kurtuluruz.

Ahmet Yasin 06-11-2010 12:21

Bismillahirrahmanirrahim

Sevgili arkadaşlar dünyanın varoluşun ve insanların yaratıılışından bu yana insanlar arasında fikir ayrılıkları hep süregelmiştir.Bu fikir ayrılıkları savaşlarıda beraberinde getirmiştir.1900 li yıllara kadar isteyen istediği yere gidip istediği ülkeye savaş ilan edebiliyordu.
Özellikle son 50 yıldır değişen dünyada bu gittikçe azalmıştır nedeni ise gelişen teknolojilerin binbir türlü silahları icat etmesinden ve özellikle nükleer silahların çok büyük etkisi olmasından dolayı artık ülkeler direk savaşmaktan çok ''TERÖRİZM''i destekleyerek istemediği ülkeleri ya zayıflatmak veya ortadan kaldırabilmektedir.


Ülkemizdeki durumda bundan farksız değildir.Bunun bilinciyle elbette teröre taviz vermeden ama onlarada bahane vermeden akıl ve bilgi yoluyla çözüleceğine inanıyorum.Bugünü ele alırsak pkk yanlıların en büyük mazeretlerinden biride imha ve inkar politikasını bahane etmeleridir.Demokratik açılım sürecinde bu tezlerini çürütecek adımları atarak barışa giden yolu açacagına inanıyorum.


Bu soruyu da kendimize sormamız lazım biz ülke ve devlet olarak barışı istiyormuyuz yoksa istemiyormuyuz.Eğer barışı istiyorsak geçmiş günleri ve terörü destekleyenlerinde niyetini düşünerek bir arayış içinde olmalıyız.30 yıla yakın bir süredir pkk belasında silahlı mücadelenin ne kadar fayda ve zarar sağladığı ortadadır.Benim şahsi düşüncem Türkiyenin pkk sorununu çözebilecek güçte olmasıdır.ama malesef ülkemizde terör sorunun çözülmesini istemeyen üst düzey askeri ve sivil yetkililer var.


Geçmişte olan nahoş olayları geçmişte bırakarak Kürtlere güven vermek amacıyla tüm hakları anayasal güvence altına alınıp sorunun tümden çözebileceğine inanıyorum.

Lozanda kürtleri azınlıktan saymayıp asıl unsur diyerek azınlıklara verilen haklardan mahrum edip antlaşmanın sağladıktan sonrada asıl unsur olarak kabul etmeyerek kürtleri ortada bırakmalarıdır en büyük sorun aslında.yani ortada savaşacak bir sorun görmuyorum iki taraf arasındakisavasın sadece ve sadece Türkiyeyi zayıflatmak adına bu saldırılar devam ediyor kimse bunu kürt halkı adına mal etmesin.O yüzden Kürt halkının isteklerini yerine getirip ve her hak talebinide bölücülük olarak tanımlamamak adına çözüm sağlanabileceğini düşünüyorum.


Burda ülkenin stretejisi çok önemli nasıl Peygamberimiz HZ. Muhammed (S.A.V) bir savaşta ismi aklıma gelmedi suan sahabilere teker teker dağılıp her birinin ateş yakarak düşmana kalabalık görünerek bir psikolojik üstünlük sağlayarak savaşmadan zafer elde etmek istemesini kendimize örnek alabilriz.

SELAMETLE

EpiVaTeS 06-11-2010 12:38

Psikolojik üstünlük bölümüne katılıyorum...
Zira Dünya'da hiç bir terör örgütüne karşı silahsız bir başarı sağlandığınıda hatırlamıyorum...

Ahmet Yasin 06-11-2010 12:53

Alıntı:

Noktaların Efendisi Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 751887)
Psikolojik üstünlük bölümüne katılıyorum...
Zira Dünya'da hiç bir terör örgütüne karşı silahsız bir başarı sağlandığınıda hatırlamıyorum...

Ama silahlı mücadelede ne kadar başarı sağlandığı ortadadır.İnsanları kin ve nefreti arttırmaktan başka ne işe yaramıştır.

Şunu da bilmek gerekir eğer duygularımız ve nefsimiz aklımızın önüne geçerse hiçbir şey yapamayız.Türkiyedeki pkk olayına genelimiz duygusal olarak bakmakta ve yıllardır beynimizi milli değerlerimizi istismar edilerek büyütüldük. saman altında su götürenleri göremedik arkamızdan kirli oyunlar çevirenleri farkemedik çünkü bizleri sadece belli başlı yerlere odaklanmamızı sağlamışlarıdı.

İnada karşı inat olmaz yerimizde sayarız.BAşbakanımızın da dediği gibi Yumuşak başlı olalım uysal koyun değil.

EpiVaTeS 06-11-2010 13:21

Silahlı mücadelede tamil gerillaları alt edilmiştir...
Pjak alt edilmiştir...
Silahlı mücadele tasvip etmeme rağmen gereklidir...

Ahmet Yasin 06-11-2010 13:33

pjak amerikan tarafından iranı zayıflatmak adına desteklenen piyonlardan biridir.Eğer güçlü bir devlet size karşı terörü destekliyorsa siz silahla mücadelede başarı sağlamanız çok azdır.Geçmişte pkk nin ele geçirilen silahlarından bazıları o zaman şartlarında türk askerinde ancak en üst rütbeli askerlerde bulunurdu. yani terör örgütlerinde artık sadece tank ve savaş uçakları yok geri kalan herşey tedarik ediliyor tedarikçileri tarafından.

Silahlı mücadele gereklidir ancak en son care ve imkansız anlarda gereklidir.tabiki size silah sıkan birine gül uzatamazsınız.ama körüne körüne savaşarak ekonomiye zarar vermeninde anlamı yok nerden bakarsanız bakın her yol ekonomiye cıkmıyormu zaten amerika terör örgütlerini elindeki silah stokunu azaltmak ve yenisini üretmek için destek vermiyormu.Zaman artık silahlı mücadele zamanı değil dün de paylaştığım konuda da anlattığım zaman ilim ve mal ile cihad zamanıdır.

EpiVaTeS 06-11-2010 13:36

Alıntı:

barışcan Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 751925)
pjak amerikan tarafından iranı zayıflatmak adına desteklenen piyonlardan biridir.Eğer güçlü bir devlet size karşı terörü destekliyorsa siz silahla mücadelede başarı sağlamanız çok azdır.Geçmişte pkk nin ele geçirilen silahlarından bazıları o zaman şartlarında türk askerinde ancak en üst rütbeli askerlerde bulunurdu. yani terör örgütlerinde artık sadece tank ve savaş uçakları yok geri kalan herşey tedarik ediliyor tedarikçileri tarafından.

Ama İran'ın kararlı tutumu sayesinde pes etmek durumunda kaldı...
Yani Silahlı Mücadele ile...





Ahmet Yasin 06-11-2010 13:39

Alıntı:

Noktaların Efendisi Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 751929)
Ama İran'ın kararlı tutumu sayesinde pes etmek durumunda kaldı...
Yani Silahlı Mücadele ile...



Pes etmedi sadece sizin takip ettiğiniz bakış açısıyla öyle görünüyor birde iran kürtleri gözünden olaya baksanız.Çift taraflı bakarsanzı olaya kesin sonuç cıkarabilirsiniz.

Tamil gerillaları sri lanka askerlerine çok yoğun kayıplar veriyor buna ne diyeceksiniz.

EpiVaTeS 06-11-2010 13:48

Evet Asker kaybı verdi katılıyorum ama...
Sonuçta Mücadelenin artık Bittiğini ve hertürlü şartları kabul edeceklerinide deklare etmediler mi...?



Sonuçta bir savaşta kayıp yok demek veya kayıpsız atlatmak diye bir şey yok...
Savaştaki komutanlar en az kayıp stratejisi ile çizerler rotaları...

mehmetakif24 06-11-2010 21:13

öncelikle terörle savaşan devletler ülkemizde olduğu gibi hattı müdafa için savaşır.
Terörün bu şekilde bitmesini düşünmenin doğru olmayacağı kanısındayım.

çünkü; terörün amacı bir ülkeyi yaşanmaz hale getirmektir. pkk olsun pjak olsun veya başka bir terör örgütü olsun bir amaç bir gaye uğrunda mücadele etmiyorlar.

pkk örneğini verecek olursak, kesinlikle gayeleri güneydoğuda bir kürt devleti kurmak değildir. İsrailin amerikanın fransanın ingilterenin kirli emellerine alet olmak için bu eylemlerde bulunmaktadırlar.

sözde "1991 tarihinde kurulan birinci körfez savaşı sırasında kuzey ıraktan'tan Türkiye'ye iltica etmek isteyen mültecilere koruma kalkanı oluşturmayı amaçlayan" Amerikan, İngiliz ve Fransız birlikleri konuşlandırılmıştır. Bu yapılanmanın Adı ÇEKİÇ GÜÇ'tü.Amerikan, İngiliz ve Fransızlar Ülkemizdeki Teröre en çok bu güçle destek vermişlerdir.

Şimdi düşünmemiz gereken, bizim aslında kiminle savaş halinde olduğumuzu bilmemiz lazım gelir. pkk küçük bir alettir yani pkk olmasa asala olur asala olmasa başka bir terör örgütü olur.

ya yukarıda bahsettiğim devletlerle doğrudan savaş yapacağız ki zor görünüyor. yada milli ekonomi ile doğru bir siyaset ile önce bu devletlerin güdümünden çıkıp sonra asıl kimliğimizle dünyanın karşısında dimdik durmak olmalıdır hedefimiz.

Ahmet Yasin 06-12-2010 11:23

Alıntı:

Noktaların Efendisi Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 751934)
Evet Asker kaybı verdi katılıyorum ama...
Sonuçta Mücadelenin artık Bittiğini ve hertürlü şartları kabul edeceklerinide deklare etmediler mi...?


Sonuçta bir savaşta kayıp yok demek veya kayıpsız atlatmak diye bir şey yok...
Savaştaki komutanlar en az kayıp stratejisi ile çizerler rotaları...

evet mücadelenin bittiği söylendi ya tamamen tasfiye olduğu içindir( ki sanmıyorum) yada istediklerini bir nebze olsun almışlardır.(ülkenin tapusunu isteyecekleri yokya)
savaşan taraflarda hiçbir zaman kazanan olmaz iki tarafta kaybetmiştir.Biri az kaybeden olur biri çok kaybeden mutlaka kaybeden iki taraftır.Eğer kaybedeceksek neden bunu savaşmadan kaybetmeden akıl yoluyla çözmeyelim.

Ahmet Yasin 06-13-2010 09:05

Kimseden ses çıkmıyor?

Mavera 06-13-2010 13:05

Kusura bakmayin yetistirmem gereken bir proje nedeniyle bu konuya fazla konsantre olamadim ben bu konuya giris yaptigim zaman arkasi gelecegi icin fazla zaman ayirmam gerekir..
bugün ögleden sonra söyle güzel bir giris yapalim..

Ertuğrul ÖZGÜL 06-13-2010 14:30

Arkadaşlar hiç bir mücadele yoktur ki silahlı bölümü olmadan kazanılsın...
PKK örgütünün kendisi silahlı bir örgüt olduğu için ancak silahın dilinden anlar GERÇEK anlamda silahlı mücadele yapılmış olsaydı günümüzde öyle bir örgütün adı bile anılmazdı... günümüze kadar niye bitmedi o zaman diyen kardeşlerim olacaktır... malüm sebepler sen dağlıca baskınında golf oynarsa üst düzey bir komutan olarak... yada kendi askerinin geçeceği güzergaha bomba döşersen... MİT'in uyarmasına rağmen bir çok konuda önlem almazsan tabiki bu boyuta ulaşır...
yukarıda belirttiğim gibi eğer GERÇEK anlamda silah gücü kullanılsa en kestirme yol odur....

Ahmet Yasin 06-13-2010 14:58

Alıntı:

Ertuğrul ÖZGÜL Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 752914)
Arkadaşlar hiç bir mücadele yoktur ki silahlı bölümü olmadan kazanılsın...
PKK örgütünün kendisi silahlı bir örgüt olduğu için ancak silahın dilinden anlar GERÇEK anlamda silahlı mücadele yapılmış olsaydı günümüzde öyle bir örgütün adı bile anılmazdı... günümüze kadar niye bitmedi o zaman diyen kardeşlerim olacaktır... malüm sebepler sen dağlıca baskınında golf oynarsa üst düzey bir komutan olarak... yada kendi askerinin geçeceği güzergaha bomba döşersen... MİT'in uyarmasına rağmen bir çok konuda önlem almazsan tabiki bu boyuta ulaşır...
yukarıda belirttiğim gibi eğer GERÇEK anlamda silah gücü kullanılsa en kestirme yol odur....

Burda bahsettiğin silahlı terör örgütüne silahlı mücadeleyi verecek olanlarda golfculer yani kendinde diyorsun bu adamlarla bir yere varılmaz tek çıkar yol demokrasi ve bilgidir en büyük terör de cehalettir.Örneklerine bakarsak abd ve nato ırak ve afganistanda siddete karşı şiddet uygulayarak günden güne batmaktadır.

Said-i nursinin güzel bir sözü var ''Bizim en büyük düşmanımız cahalettir.''

Ahmet Yasin 06-13-2010 15:02

Alıntı:

barışcan Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 752895)
http://91.93.103.35/yazar/77-A.jpg
PKK’nın yeni dönemde “şiddeti her alana yayarak derinleştirme” siyaseti, özü itibariyle siyasi bir savaştır. Bu savaşın muhatabı da AK Parti Hükümeti’dir.
PKK devletle değil AK Parti ile savaşmaktadır. Çünkü AK Parti’nin “kademeli demokratik açılım” siyasetinin başarıya ulaşması halinde siyaseten yenileceğini ve toplumsal desteğini büyük ölçüde kaybedeceğini gören PKK, kendisine rağmen ve kendisi muhatap alınmadan “siyasi çözüm” yoluna giden AK Parti’yi cezalandırmak istemektedir.
Amaç, şiddet/terör ortamında ortaya çıkacak toplumsal öfke aracılığıyla AK Parti iktidarının köşeye sıkıştırılıp siyaseten güçten düşürülmesidir...
AK Parti Hükümeti bu oyun planını sadece bir “terör olgusu” olarak algılayıp eski mücadele yöntemleriyle PKK’ya karşılık verme yoluna giderse, çok büyük bir hata işlemiş olacaktır.
Siyasi eksenli yeni konsept
Bunun için yapılması gereken tek şey, siyasi odaklı yeni bir mücadele konseptinin belirlenmesidir.
Bunun için öncelikle ve önemlilikle yapılması gerekenler şunlardır:
BİR: Eski döneme ait terörle mücadele yasalarını değiştirmek gerekiyor. Bu bağlamda terör örgütüne üyelik, yöneticilik, yardım ve yataklık gibi suçların yeniden tanımlandığı yasalara ihtiyaç vardır. Cari yasaların sorunu çözmediği, tersine yeni sorun alanları yaratarak PKK’yı siyasal-toplumsal düzeyde güçlendirdiği bilinmektedir. Önerim şu: Üyelik ve yöneticilik suç olmaktan çıkartılmalı, yardım ve yataklık ise bizatihi terör eylemsellikleriyle sınırlandırılmalıdır. Bir insan PKK üyesi veya yöneticisi olabilir. PKK adına siyaset de yapabilir. Şiddete/teröre başvurulmadığı veya şiddete/teröre övgüde bulunulmadığı sürece her türlü düşüncenin propagandası ve siyaseti serbest olmalıdır.
İKİ: “Silahlı mücadele” ile “Siyasi mücadele”yi birbirinden ayırmak gerekiyor. Birincisi “suç”, ikincisi, “demokratik hak” olarak görülmelidir. Dağdakilere yapılacak “silahların bırakılması karşılığında siyaset!” çağrısı, pratikte anlamını bulmalıdır. Elinde silah olmayan belediye başkanlarını sırf PKK’lı aidiyetleri dolayısıyla tutuklamak, demokratik açı
lım sürecinin ruhuyla bağdaşmayan bir yanlışlıktır. Bu durumda ortaya çıkan inandırıcılık sorunu, PKK’nın siyaseten elini güçlendirmekten öte bir işe yaramamıştır. PKK’dan kaynaklı sorunların elbette farkındayım. PKK silahlı bir örgüt. PKK’nın “siyasi mücadele”yi “silahlı mücadele”nin emrine koşan yaklaşımı da sorun üretiyor. PKK’nın böyle yapmakla aslında “silahlı mücadele” ile “siyasi mücadele” arasındaki ayrımı bilerek ortadan kaldırmak istediği görülüyor. Bence, en doğru siyasal tavır, PKK’ya rağmen bu ayrımı hem anlayış, hem de yasalar düzeyinde netleştirip yerleşik hale getirmektir. ÜÇ: Çocukları savaş cephesine süren PKK’nın amacı, geniş bir mağduriyet alanı yaratarak hem toplumsal desteğini arttırmak, hem de propaganda üstünlüğünü ele geçirmekti. Cari yasalarımız, PKK’ya bu imkanı sunmuş oldu. AK Parti’nin çocuklarla ilgili yasayı vakit geçirmeden meclisten geçirmesi her bakımdan gereklidir.
DÖRT: Cezaevlerindeki hasta tutukluların tedavilerini ailelerinin yanında yapabilmelerine imkan sağlayan yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
BEŞ: “Kürt diasporası”nın yurda dönüşünü sorunsuz sağlayacak yasal düzenlemeler geciktirilmemelidir. Eskiye ait yargısal işlemler dolayısıyla Kemal Burkay, Yaşar Kaya ve Şiwan Perver gibi binlerce Kürt vatandaşımızın sorun yaşadıkları biliniyor.”Kürt diasporası”nın sorunsuz dönüşü, PKK’nın beslendiği toplumsal zemini daraltıcı bir işleve sahip olacaktır.
ALTI: “Eve dönüş” yasası, “pişmanlık” ve “itiraf” gibi dayatmaların yer almadığı, suça karışmış-karışmamış ayrımı yapılmadan silahını bırakıp gelen herkesi evlerine döndürecek bir anlayışla düzenlenmelidir. Bu süreçte örgütün üst düzey yöneticilerinin üçüncü bir ülkede iskanını sağlayacak formüllere açık bir siyasi konumda durmak, sorunun çözümü için gereklidir. Silahların temelli sustuğu bir süreçte ancak başkaca öneriler kabul görür.

SONUÇ
PKK siyaseten yenilmediği sürece ne bu sorun biter, ne de terör sonlanır.


Mehmet METİNER

stargazete.com

Düşüncelerimi kısaca anlatmış Mehmet METİNER

Mavera 06-13-2010 15:21

öncelikle suradan giris yapalim...
Bir ülkede neden terör vardir, terörü olusturan etkenler nelerdir..
Genellikle hak arama adi altinda bir isyan baslatan zümreler ülkelerde olay cikartarak hakliliklarini ve davalarini duyurma derdindedirler..
ilk caglardan beri her toplumda basgösteren bu gibi durumlar bazen bir savastan daha fazla zararlar acabiliyor..
Su anda bile dünyanin her bölgesinde degisik terör örgütleri eylem yapiyor ve konuyla alakasiz olan masum halka zarar verebiliyor..
Evet silahli mücadele terörle mücadelede önemli bir faktördür ancak salt kendi basina sorunu ortadan kaldirmamakla beraber bazen terörü dahada alevlendirebilir..
silahli mücadale son rahlede olmasi gereken mücadeledir öncelikle terörün beslendigi kaynaklar tespit edilip, eger ülkenin veya bölgenin yapisini bozmayacaksa düzenlemeler yapilmalidir..
Sonucta terör örgütleri sempazitanlari olmadan kendilerini idame ettiremezler ve sempaitan toplamak icinda hak, hürriyet,özgürlük gibi kavramlarla bazen dini milliyetcilik, bazen irkci milliyetcilik, bazende bölgesel milliyetcilik yapiyorlar..
Eger otorite bu söylemlerin icini bosaltirsa terör örgütlerinin elinden kozuda büyük ölcüde almis olur bununla beraber münferit saldirilar olsada genis kitlelere zarar veren saldirilarin önü alinmis olur..
Bana bir silahli mücadele deyin ki tamamen terörün kökünü kazimis olsun ama derseniz ki o bölgeyi, o zümreyi, o düsünceye yakin insanlara tamamen katliam, soykirim yapalim bakin bakalim terörün "t" si kalmiyor iste bende buna israilin su anda filistinde yaptigi gibi devlet terörü derim..
Devlet ne demektir topluluklarin hiyerarsi icinde yasamasi icin kanunlar koyan ve bu kanunlarin en iyi sekilde uygulanmasiyla görevli olgu..
ancak devletin kendisi ayrimcilik yaparsa, vatandaslarina esit haklar tanimazsa bu teröre davet cikarmaktir..
Evet silahli mücadelede cok sayida terörist öldürebilirsiniz, cogunuda esir alabilirsiniz ama siz o beyinlerdeki ezilmislik duygusunu ortadan kaldirmazsaniz terör yine küllerinden dogar..
Mesela ülkemizde pkk ya karsi zaman zaman askeri anlamda basarilar elde edilsede, pkk bitme noktasina gelsede olaya yillarca sadece salt askeri mücadaleyle cözülecek diye baktigimiz icin olay hep sürümcemede kalmistir..
Sonucta devletler terörün tanimini iyi yapmalidir eger siz her hak arayisini, özgürlük arayini "terör" diye nitelendirseniz bu toplumda kamplasmalara neden olur, vatandaslar arasi önyargilar tavan yapar..
Silahli mücadelenin birde ekonomi boyutu vardir sonucta terörle mücadele adi altinda aktarilan kaynaklar ülkenin ekonomisine ve bireylerin yasam seviyesini yükseltme adina ekonomiye aktarilsa zaten terörün varolma nedenlerinden biride ortadan kalkmis olur..
Tarihimiz bir cok kanli olaya sahittir dünya terör eylemlerinde bir cok kisinin ölümüne sahit oldu ancak suda bir gercekki alinan önlemler, yapilan mütabakatlar ve yerinde hamleler sayesinde belkide on misli ölümlerin önü alinmistir..
Terör daha cok kimlerden yararlanir cahil, kolayca kandirilabilen kisilerden o halde burada egitim faktörü ortaya cikiyor eger devletler bireylerin egitim hakkini tam olarak ve esit sekilde karsilarsa o beyinleri yikamak o kadarda kolay olmasa gerek!..

simdilik bu kadar konunun gidisatina göre argümanlarimi sunmaya devam edecegim sunulan tezlere,antitezlerle cevap verecegim..

Ahmet Yasin 06-13-2010 15:28

Alıntı:

Galevera Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 752931)
öncelikle suradan giris yapalim...
Bir ülkede neden terör vardir, terörü olusturan etkenler nelerdir..
Genellikle hak arama adi altinda bir isyan baslatan zümreler ülkelerde olay cikartarak hakliliklarini ve davalarini duyurma derdindedirler..
ilk caglardan beri her toplumda basgösteren bu gibi durumlar bazen bir savastan daha fazla zararlar acabiliyor..
Su anda bile dünyanin her bölgesinde degisik terör örgütleri eylem yapiyor ve konuyla alakasiz olan masum halka zarar verebiliyor..
Evet silahli mücadele terörle mücadelede önemli bir faktördür ancak salt kendi basina sorunu ortadan kaldirmamakla beraber bazen terörü dahada alevlendirebilir..
silahli mücadale son rahlede olmasi gereken mücadeledir öncelikle terörün beslendigi kaynaklar tespit edilip, eger ülkenin veya bölgenin yapisini bozmayacaksa düzenlemeler yapilmalidir..
Sonucta terör örgütleri sempazitanlari olmadan kendilerini idame ettiremezler ve sempaitan toplamak icinda hak, hürriyet,özgürlük gibi kavramlarla bazen dini milliyetcilik, bazen irkci milliyetcilik, bazende bölgesel milliyetcilik yapiyorlar..
Eger otorite bu söylemlerin icini bosaltirsa terör örgütlerinin elinden kozuda büyük ölcüde almis olur bununla beraber münferit saldirilar olsada genis kitlelere zarar veren saldirilarin önü alinmis olur..
Bana bir silahli mücadele deyin ki tamamen terörün kökünü kazimis olsun ama derseniz ki o bölgeyi, o zümreyi, o düsünceye yakin insanlara tamamen katliam, soykirim yapalim bakin bakalim terörün "t" si kalmiyor iste bende buna israilin su anda filistinde yaptigi gibi devlet terörü derim..
Devlet ne demektir topluluklarin hiyerarsi icinde yasamasi icin kanunlar koyan ve bu kanunlarin en iyi sekilde uygulanmasiyla görevli olgu..
ancak devletin kendisi ayrimcilik yaparsa, vatandaslarina esit haklar tanimazsa bu teröre davet cikarmaktir..
Evet silahli mücadelede cok sayida terörist öldürebilirsiniz, cogunuda esir alabilirsiniz ama siz o beyinlerdeki ezilmislik duygusunu ortadan kaldirmazsaniz terör yine küllerinden dogar..
Mesela ülkemizde pkk ya karsi zaman zaman askeri anlamda basarilar elde edilsede, pkk bitme noktasina gelsede olaya yillarca sadece salt askeri mücadaleyle cözülecek diye baktigimiz icin olay hep sürümcemede kalmistir..
Sonucta devletler terörün tanimini iyi yapmalidir eger siz her hak arayisini, özgürlük arayini "terör" diye nitelendirseniz bu toplumda kamplasmalara neden olur, vatandaslar arasi önyargilar tavan yapar..
Silahli mücadelenin birde ekonomi boyutu vardir sonucta terörle mücadele adi altinda aktarilan kaynaklar ülkenin ekonomisine ve bireylerin yasam seviyesini yükseltme adina ekonomiye aktarilsa zaten terörün varolma nedenlerinden biride ortadan kalkmis olur..
Tarihimiz bir cok kanli olaya sahittir dünya terör eylemlerinde bir cok kisinin ölümüne sahit oldu ancak suda bir gercekki alinan önlemler, yapilan mütabakatlar ve yerinde hamleler sayesinde belkide on misli ölümlerin önü alinmistir..
Terör daha cok kimlerden yararlanir cahil, kolayca kandirilabilen kisilerden o halde burada egitim faktörü ortaya cikiyor eger devletler bireylerin egitim hakkini tam olarak ve esit sekilde karsilarsa o beyinleri yikamak o kadarda kolay olmasa gerek!..

simdilik bu kadar konunun gidisatina göre argümanlarimi sunmaya devam edecegim sunulan tezlere,antitezlerle cevap verecegim..

:güzel::saygılar:

Mavera 06-13-2010 23:35

söyle bir argüman sunmak isterim. israil güclü müdür evet kolayina silahli mücadelede kaybetmez peki israil bir terör devleti midir bunada evet o halde israil, silahli mücadeleyle bitirilebilir mi?

EpiVaTeS 06-13-2010 23:38

Alıntı:

Galevera Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 753186)
söyle bir argüman sunmak isterim. israil güclü müdür evet kolayina silahli mücadelede kaybetmez peki israil bir terör devleti midir bunada evet o halde israil, silahli mücadeleyle bitirilebilir mi?

Soru-cevap tarzında vereyim cevabımı...
Elbette Diplomasi mümkün olduğunca kullanılmalıdır...
Fakat Diplomasininde tıkandığı noktalarda silahlı mücadele yapılmak durumundadır...
Eğer birisi sana karşı silah sıkıyor sende ona hariçten gazel okuyorsan kusura bakma okuduğun gazel ile kalırsın...


Silahlı Mücadele ile terör bitirilebilir...
Ancak kararlı olmak kaidesi ile...

Mavera 06-13-2010 23:42

Alıntı:

Noktaların Efendisi Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 753190)
Soru-cevap tarzında vereyim cevabımı...
Elbette Diplomasi mümkün olduğunca kullanılmalıdır...
Fakat Diplomasininde tıkandığı noktalarda silahlı mücadele yapılmak durumundadır...
Eğer birisi sana karşı silah sıkıyor sende ona hariçten gazel okuyorsan kusura bakma okuduğun gazel ile kalırsın...


Silahlı Mücadele ile terör bitirilebilir...
Ancak kararlı olmak kaidesi ile...

bana silahli mücadeleyle tarih sahnesinden silinmis bir terör örgütü söyler misin?
Mesela israile karsi nasil bir silahli mücadele yapilabilir ki..
Terör örgütleri kallestir öyle gögüs gögüse carpismazlar onlarin gücü ancak masum halka yeter siz istediginiz kadar dagi, tasi bombalayin eger siz teröre neden olan sebebleri ortadan kaldirmazsaniz zaman zaman bitme noktasina gelsede hic bir zaman terör örgütleri tarihe karismaz!

EpiVaTeS 06-13-2010 23:44

Tamil Gerillaları...=)

Mavera 06-13-2010 23:49

lütfen icini acalim tamil gerillari kimdir, sri lanka tamil gerillarina karsi nasil savasmtir, tamil halkinin durumu su anda nedir, tamil gerillari su anda baska isim altinda devam etmekte midir..

bakiniz altini yine ciziyorum hic bir terör örgütü yoktur ki silahla tarih sayfasindan silinsin tamil gerillarinin mücadelesi hala daha devam etmektedir onlar tamil halkinin özgürlügünü degisik platformda degisik kanli eylemlerle devam ettirmektedir..

EpiVaTeS 06-13-2010 23:52

Alıntı:

Galevera Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 753200)
lütfen icini acalim tamil gerillari kimdir, sri lanka tamil gerillarina karsi nasil savasmtir, tamil halkinin durumu su anda nedir, tamil gerillari su anda baska isim altinda devam etmekte midir..

bakiniz altini yine ciziyorum hic bir terör örgütü yoktur ki silahla tarih sayfasindan silinsin tamil gerillarinin mücadelesi hala daha devam etmektedir onlar tamil halkinin özgürlügünü degisik platformda degisik kanli eylemlerle devam ettirmektedir..

Tamil Gerillaları silahlı mücadele sonunda hükümetle başedemeyeceklerini anladıklarından dolayı mücadelerinden vazgeçmiştir...
Sri-Lanka devleti kararlı tutumu ile bu mücadeleden galip çıkmıştır...
Alıntı:

Sri Lanka Ordusu’nun uzun süredir Tamillere dönük operasyonların ardından Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları (LTTE)’nin denizle bağlantısının kesilmesinin ardından örgüt silah bıraktığını açıkladı. LTTE örgütünün sözcüsü Selvarasa Pathmanathan'ın kendilerine yakın bir internet sitesinde bir bildiri yayınlayarak silah bıraktıklarını açıkladı. Bildiride, "Bu muharebe, acı bir biçimde sona erdi". "Halkımızı öldüren düşmana karşı tek seçeneğimiz kaldı: Silahlarımızı susturmaya karar verdik. Can kayıplarından üzüntü duyuyoruz" denildi.

Tamil gerillalarıyla çeyrek yüzyıldır süren iç savaşın sona ermesinin ardından Sri Lanka’da hükümet herkesin bayrak asmasını istedi ve başkentte kutlamalar başladı. Sri Lanka ile Tamiller arasındaki savaşta 100 bine yakın insanın öldüğü tahmin ediliyor. Tamillere yönelik son saldırıda ölü sayısı konusunda henüz bir açıklama yapılmasa da binden fazla kişinin öldüğü tahmin ediliyor. Son saldırılarda LTTE’nin 4 önemli isminin de öldürüldüğü söyleniyor.

Tamiller’in ordusunun yanısıra donanması, yargıtayı, hava kuvvetleri, haber alma teşkilatları ve merkez bankaları bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda hava saldırısı da düzenleyen Tamiller 1995 yılında Sri Lanka Donanmasına ait bir gemiyi de batırmışlardı. Sri Lanka Hükümeti saldırıları gerekçe göstererek Tamillere ambargo uygulamaktadır. Dünyada en çok intihar saldırısı düzenleyen örgüt olarak bilinen LTTE Eski Hindistan Başbakanı Rajiv Gandi, Sri Lanka Devlet Başkanı Ranasinghe Premadasa’nın ölümlerinden sorumlu tutulmuştu.


Buyurun Açıklamaları...:)

Mavera 06-14-2010 00:03

iste olay bu noktada kopuyor.. terör örgütü bitmemistir hala daha devam ediyor pkk da zaman zaman kendini feshediyor, atesket ilan ediyor yada isim degistiriyor ama gördügünüz gibi pkk nin durumu ortadadir..
tamil halkinin özgürlügünü savundugunu idda eden tamil gerillalari silahli mücadeleden neden cekildi cünkü siyasal alana kaymak icin..
simdi sri lanka hükümeti onlara siyasi imkan vermeseydi, siyaset yapmalarini tamamen yasaklasaydi terör devam edermiydi, etmez miydi yani salt silahlarin zaferi demek en iyi tabirle iyimserlikdir..

buyrun tamil gerillarinin bir ay önce aldigi karar ;

Sri Lanka'da bir yıl önce askeri alanda yenilgiye uğrayan Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları Örgütü (LTTE) mücadelelerini siyasi arenada yürütmeye başladı.
Sri Lanka Ordu sözcüsü Tümgeneral Prasad Samarasingh yaptığı açıklamada, "Kurumumuz, adada bağımsız bir Tamil devleti kuramadıkları için şimdi uluslarüstü bir devlet (transnational government) oluşturmak için uluslararası arenada faaliyetlerini artıran LTTE örgütü ve yardımcılarına karşı yeni bir mücadele başlatmıştır." dedi. Tamil diasporasının önemli devletlerde halen çok etkin olduğunu söyleyen Tümgeneral Samarasingh, Sri Lankalıları yurt içinde ve dışında kara propagandalara karşı birlik olmaya çağırdı.
Öte yandan halihazırdaki durum ile ilgili de açıklama yapan Samarasingh, savaşın bitmesi ile askeri kamplarda tutuklu bütün eski gerillaların polise devredildiğini, içlerinde önemli suç işleyenlerin mahkemelerde yargılanacağını duyurdu.
Prasad Samarasingh, geçen yıl Mayıs ayındaki son askeri darbeden önce başkent Colombo'ya sızan gerillaların yakalanması için halen operasyonlara devam ettiklerini, bir çok önemli örgüt üyesinin yakalandığını söyledi. Sri Lankalı General, bu aşamadan sonra kayıp gerillaların herhangi bir eylem yapma şanslarının kalmadığı için tehdit oluşturmadıklarını bilgisine de yer verdi.
Sri Lanka'da 1976 Mayıs'ında LTTE örgütünü kurarak 1983'te hükümete karşı silahlı mücadeleye başlayan Velupillai Prabhakaran'ın 2009 Mayıs ayında öldürülmesinin ardından, Tamillerin öne çıkan yeni lideri ABD'de avukatlık yapan Rudrakumaran Visuvanathan oldu. Sri Lanka doğumlu ABD vatandaşı olan Visuvanathan, yurt dışında güçlü olan Tamil diasporasına sözcülük yaparak Tamillerin mücadelesini siyasi arenada devam ettiriyor.

ajanslar

Mavera 06-14-2010 00:14

buyrun bitti dediginiz tamil gerillari daha bir hafta önce sri lankanin devlet baskaniyle görüsüyor ve devlet baskani terörün yeniden canlanmamasi icin onlara önemli mesajlar veriyor madem onlar terör örgütü neden liderleri tutuklu degil, neden o kadar kan dökmelerine ragmen idam edilmiyorlar?

bakiniz sri lanka ne yapmistir terör örgütünü siyasallastirmistir onlara demistir ki gelin sorununuz neyse siyasi alanda cözün, silahla bu is hallolmayacak sizde, bizde kaybediyoruz derdiniz neyse buyrun siyasette cözün demistir!

Tamil gerillaları Devlet Başkanıyla görüştü
Sri Lanka Devlet Başkanı Mahinda Rajapaksa,"Tamil Ulusal İttifak Partisi"nin temsilcilerini bugün ilk kez kabul etti.
Sri Lanka Devlet Başkanı Mahinda Rajapaksa, Tamil Kurtuluş Kaplanları terör örgütünün geçen yıl kesin yenilgiye uğratılmasından sonra ''Tamil Ulusal İttifak Partisi''nin temsilcilerini bugün ilk kez kabul etti.

Çeyrek asırlık Tamil terörünü geçen yıl bitirebilen başkent Colombo hükümetinin ilk Tamil temasında Devlet Başkanı Mahinda Rajapaksa, korkunç savaşın yeniden patlak vermemesi için Tamiller'e önemli mesajlar verdi.

Mahinda Rajapaksa, ''Tamil Ulusal İttifak Partisi'' yetkililerine, ''Bize itimat ediniz. Kesin siyasi çözüm bulunacaktır'' dedi

AA

bu arada son cümleyi silahla cözüldü diyen arkadasa ithaf ediyorum :) demek ki daha sorun cözülmemis baskan diyorki siyasi bir cözüm bulacagiz ;)

EpiVaTeS 06-14-2010 00:21

Şöyle tersden sorayım o zaman...
Bana Diplomasi ile bitirilebilmiş bir tane Terör örgütü gösterebilirmisin...???

Mavera 06-14-2010 00:25

Alıntı:

Noktaların Efendisi Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 753228)
Şöyle tersden sorayım o zaman...
Bana Diplomasi ile bitirilebilmiş bir tane Terör örgütü gösterebilirmisin...???

sende bende bu noktaya gelmeni bekliyordum :)

ak partinin acilim politikalarinda örnek verdigi ispanya-eta örnegini buyrun beraber okuyalim...

İspanya ETA'yı nasıl bitirdi ?

PKK mevzusu açılınca hep ETA örneği verilir. Peki bu ETA nedir? PKK ile ETA arasında ne gibi benzerlikler var ? ETA terörü nasıl bitirildi. İşte tüm bu soruların cevabını Yalçın Doğan yazdı.PKK'yı Anlamak İçin ETA'yı Tanıyalım


Daha çok demokrasi ETA’yı korkuttu

ANAYASAL sistemi bize benzemiyor. Orada on yedi özerk bölge var. Ama, onun da derdi, üstelik yüz elli yılı aşkın süredir ETA terörü.

Aynı derdin sahipleriyiz. O nedenle, İspanya’nın terörle mücadelesinden öğreneceğimiz çok şey var.

Ayrılıkçı, etnik terör İspanya’da 1838’de başlıyor. Bu tarih, terörle mücadelenin ne kadar amansız ve uzun süreye yayılabileceğinin göstergesi.

Sol eğilimli Cizvit papazlarının da desteğiyle kurulan ETA, İspanya’da üç bölgenin, Katalunya, Euskadi ve Galicia’nın bağımsızlığı için savaşan terör örgütü.

Franco diktatörlüğüne karşı, bir ara Katoliklerin mabedi Vatikan dahil, dünyanın sempatisini bile kazanıyor. Masum insanları öldürüyor, yine de Vatikan’ın desteğini alıyor. Terörle mücadelede, terörü tekrar tekrar dış dünyaya anlatmak vazgeçilmez bir uğraş.

FRANSA ETA YANINDA

Teröre destek açısından, bir ara Suriye, şimdi Kuzey Irak bizim için ne ise, İspanya için, Fransa aynı.

O kadar ki, ETA yöneticileri Fransa’da oturuyor. İspanya Başbakanı Gonzales onların adresini Fransa Cumhurbaşkanı Mitterand’a veriyor. Fransa, teröristlerin iadesini reddediyor.

O kadar ki, ETA’ya silah sağlayan fabrika Fransa’da. İspanya bastırıyor, ama Fransa fabrikayı kapatmıyor.

O kadar ki, tamamen Fransız vatandaşlarından oluşan, ETA’dan talimat alan bir ek terör örgütü bile kuruluyor.

Demokrasi aşığı geçinen, uygarlığı kimseye bırakmayan Fransa yaklaşık elli yıl ETA terörünü destekliyor. Sırf İspanya’yı zayıf düşürmek için.

KRAL JUAN CARLOS

Terörle mücadelenin anahtarı demokrasi. 80’li yıllardan itibaren, Kral Juan Carlos başta, İspanya dünyada eşi pek görülmeyen bir demokrasi denemesine girişiyor.

Ayrılıkçı olsa bile, şiddet ve şiddete övgü içermeyen ayrılıkçı söylemle, salt kanlı terör eylemini birbirinden ayırıyor.

Terörün kökünün kazınabilmesi için, ayrılıkçı olanlar dahil, teröre karşı olan herkes bir araya geliyor. Teröre karşı taban genişliyor.

Bunun müthiş bir siyasal sonucu var orada.

Eli kanla lekelenmemiş örgüt üyelerine siyaset yapma olanağı tanınıyor. Yani, seçimle İspanyol Parlamentosu’na girme hakkı.

Örgüt içinde, bu fırsattan yararlanacak olanların sayısı hiç de az değil. ETA o andan itibaren düşüşe geçiyor. Daha fazla demokrasi, terör örgütünün en çok korktuğu şey.

BÖLGE HALKI

Bu arada en önemli etken bölge halkını kazanmak. Nedir bunlar?

- Bölgeye yönelik kaba kuvvete dayalı önlemlerden kaçınmak.

- Bölge halkının temel hak ve özgürlüklerine tam saygı göstermek.

- Bölge halkına en geniş alamda siyaset hakkı tanımak.

- Bir zamanlar terörü desteklemiş, sonradan vazgeçmiş olanları topluma kazandırmak.

- Ulusal bütünlüğü cazip kılmak.

Terörle mücadelede bütün bunları yapabilmek, ön yargılardan uzak, çok geniş demokratik hoşgörü ve anlayış gerektiriyor.

Bu bilgileri emekli bir dış politika temsilcimiz Akın Özçer’in kitabından alıyorum. Özçer’in yazdığı Çoğul İspanya kitabını Türkiye’yi yöneten ve bu konularda düşünen herkesin okuması gerek. Tayyip Erdoğan’ın yerinde olsam, Özçer’i çağırır, uzun uzun sohbet ederim. Hele de, teröre karşı ne yapılmasının arandığı bugünlerde.

Onların PNV’si bizim DTP’ye fark atar

İSPANYA’da devlet ve ETA ateşkeste anlaşıyor. Bir dizi siyasal hakla birlikte.

Bunun karşısında, İspanya Parlamentosunda temsil edilen partiler ayrılıkçılığı savunan Milliyetçi Bask Partisi PNV, ondan kopan EA, sosyalist PSOE ve merkez sağ parti PP ortak bir açıklama yapıyor.

- Terörle mücadeleyi hiç bir zaman partizan amaçlarla kullanmayacağız.

- Demokrasilerde şiddeti ve cinayeti haklı kılabilecek hiçbir hedef yoktur.

- Devlet güvenlik güçlerine, görevlerini daha iyi yerine getirebilmeleri için maddi olanaklarının genişletilmesini destekliyoruz.

- Terörü önleyecek her türlü yasal reformu destekliyoruz.

- Bölge halkını ve bütün halkımızı teröre mücadeleye çağırıyoruz. Özellikle gençlere çağrıda bulunarak, şiddete karşı isyan etmelerini istiyoruz.

- Eli kana bulanmamış, pişmanlık duyan teröristlerin kazandırılmaları gerektiğine inanıyoruz.

Teröre karşı işbirliği, muhalefet partilerinin bunu aptalca iç politika malzemesi olarak kullanmalarından çok uzak. ETA ile içli dışlı olmuş, hala ayrılıkçılığı savunan PNV bile, teröre karşı mücadelede toplum karşısında kendini bağlıyor. Ne yapacağı konusunda, PNV’nin gözü artık ETA’da değil.

CHP’si ve MHP’si ile bizimkilerde jeton düşer mi? DTP bundan ders alır, Mecliste olma şansını değerlendirir mi? Gözünü PKK dışına kaydırır mı?

YALÇIN DOĞAN/HÜRRİYET

EpiVaTeS 06-14-2010 00:30

ETA diplomatik olarak bitirilmiş değildir ki...
Halen eylemlerine devam etmektedir...
Buyur ETA...



Alıntı:

50 YIL ETA!
Okunma Sayısı :305
http://www.diplomatikgozlem.com/english/images/eta6.jpg Bask Modeli’nin 30. Yılında…

ETA 31 Temmuz 1959’da kuruldu. “Bask Vatanı ve Özgürlüğü” (Euskadi Ta Askatasuna) adındaki örgüt, İspanya ve Fransa sınırları içinde yaşayan Bask kökenli topluluğa ait bağımsız bir devlet kurma amacını güdüyor.

İspanya ETA’yı 50 yılda bitiremedi. 1978’de demokrasiye geçilmesi ve 1979’da Bask’a özerklik verilmesi de sorunu çözmedi. İspanya Bask Modeli’ni hayata geçirdi, ama 1979’dan 2009’a kadar terör ve ayrılıkçı talep devam etti.
31 Temmuz’da ETA 50 yaşına girdi. 22 Aralık’ta Bask bölgesi otonomisinin 30. yaşını kutlayacak. Ama ortada kutlanacak fazla bir şey yok…

Bask Modeli Nedir? …

ETA’nın amacı İspanya’nın Fransa sınırında bulunan Bask bölgesi için tam bağımsızlıktı. 1974’te ETA siyasi-askeri kanat olmak üzere yeniden yapılandı. Bu kapsamda 1978’de ETA’nın siyasi kanadı Herri Batasuna kuruldu. Bu siyasallaşma sürecinin devamında İspanya 1979’da Bask’ın özerk statüsünü iade etti. Bu sürece Bask Modeli diyenler var.

Model bilimsel bir kavramdır. Model esas olarak, bir süreç hakkında idealize edilmiş mantıksal iskeletin içindeki sebepleri olanaklı kılmak için kurulan bir teoridir. Varsayıma dayanır. Varsayımın sahip olunan imkân ve kabiliyetlerle nasıl gerçekleşebileceği sorusuna cevap arar ve varsayımın gerçekliğini sorgular.

Görüldüğü gibi “Bask Modeli” diye bir mefhum söz konusu değildir. Çünkü İspanya’da söz konusu olan, sadece Bask’a daha önce sahip olduğu statünün iadesidir. Esas olarak bir bölgeye daha önce sahip olduğu otonominin iadesinden öteye mana teşkil etmeyen söze konu süreç, Madrid’in ETA’yı halktan yalıtarak, bölge toplumunu sistemle bütünleştirmek ve ETA’yı siyasi ve meşru zemine yaklaşmaya zorlayarak eritme politikasının uygulamasıdır.

Bu süreç uluslararası literatürde olmayan, bilimsel temeli bulunmayan, hatta kimin nerede nasıl ortaya koyduğu dahi bilinmeyen ama yine de adına “Bask Modeli” denilen bir kavramla değerlendirilemez. Ancak bu yazıda “Bask Modeli” tabiri, günlük dile yerleştiği için, günlük dilde taşıdığı “bir bölgeye otonomi verilmesinin sistemi” anlamında kullanılmaya devam edilecektir.

Esasen bu sürece ilişkin bir belge “Ajuria Enea Anlaşmasıdır”. 1988’de Madrid ile Bask arasındaki sorunu çözmek için, Bask parlamentosunda temsil edilen bütün partiler -Herri Batasuna dışında- bir anti-terörizm paktına imza koymuşlardır. Esas olarak bu anlaşma Madrid ve Bask açısından 1979’da verilen otonominin devamlılığını güvenceye alma hedefine sahiptir.

Bask Modeli Ayrılıkçı Talepleri Durdurmadı…

Bask Modeli’nin İspanya’ya mutlak bir çözüm veya saf bir mutluluk verdiğini söylemek mümkün değil. Nitekim daha 2006’da İspanya’da Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın ikinci ismi General Jose Mena Aguado, Bask Özerk Yönetimi’nin daha fazla özerklik istemesini eleştirdi ve darbe imasında bulundu. General, bakanlar kurulunun kararıyla görevinden alındı. Bir albay ve bir yüzbaşı da aynı eleştirileri gazetelere mektup yazarak dile getirince tutuklandı.

Bask bölgesi adına konuşanlar Madrid ile bölge arasında “özgür ortaklık” denilen bir modeli talep ediyorlar. 1992’de yeni bir düzenleme ile “autonomías limitadas” statüsünde olanların hakları biraz daha geliştirilerek, ayrılıkçılığın frenlenmesi denendi. Bunun üzerine Bask daha fazla hak mücadelesine başladı. Jose Ortega y Gassets o dönemde durum tespiti için Basklılar hakkında “Avrupa’nın en anormal halkı” diye yazıyordu.

Bask Modeli Terörü Bitirmedi…

Bask bölgesi idari olarak 1978 yılındaki Özerklik Yasası ile 3 ilin birleştirilmesiyle 1979’da özerklik aldı. Ama 1959’da kurulan ETA örgütü halen varlığını ve eylemlerini sürdürüyor. ETA’nın özerkliğin onuncu yılından bugüne, özerkliğin otuzuncu yılına kadar gerçekleştirdiği eylemler şöyle;

20 Haziran 1987 – ETA Barselona'da alışveriş merkezinde bomba yüklü araba ile saldırdı. 21 kişi öldü, 45 kişi yaralandı.
11 Aralık 1987- Zaragoza’da bomba yüklü araba ile jandarma kışlası önünde yapılan saldırıda 4 kız çocuğu, 3 kadın ve 4 polis, toplam 11 kişi öldü.

15 Temmuz 1989- ETA jandarmanın otobüsüne bomba yüklü araba ile saldırdı. 8 kişi öldü ve 35 kişi yaralandı.
8 Aralık 1990- ETA Sabadell’de jandarmaya saldırdı, 6 kişi öldü

29 Mayıs 1991- ETA Vic’de jandarmaya uzaktan kumandalı bomba ile saldırdı. 9 kişi öldü.

Haziran 1991- ETA Haziran sonunda başlattığı seri saldırılarla, yıl sonuna kadar 9 jandarmayı daha öldürdü.

6 Şubat 1992- ETA orduya ait bir minibüse saldırdı. 5 kişi öldü, 7 kişi yaralandı.

20 Haziran 1993- ETA Madrid’de 45 dakika arayla iki arabayı havaya uçurdu. 7 kişi öldü.

29 Temmuz 1994- ETA Madrid’de bir generale suikast girişiminde bulundu. 3 kişi öldü.

1995- ETA dönemin muhalefet lideri Anzar’a bombalı suikast girişiminde bulundu.

1995- ETA Kral Juan Carlos’a suikast girişiminde bulundu. Eylemi jandarma önledi.

11 Aralık 1995- ETA deniz kuvvetlerini hedef seçti. Patlayan bomba 6 kişinin canını aldı.

13 Temmuz 1997- ETA 29 yaşındaki Basklı yerel siyasetçi Miguel Angel Blanco’yu kaçırdı ve serbest bırakmasının karşılığında
tutuklu ETA üyelerinin serbest bırakılmasını talep etti. Bütün İspanya sokağa döküldü ve protesto gösterileri oldu. Ama ETA talepleri karşılanmadığı için Blanco’yu öldürdü.

1998 - ETA tek taraflı ateşkes ilan etti.

1999 - ETA hükümetle görüşmelerin kesilmesinin ardından ateşkesi bozduklarını açıkladı.

22 Şubat 2000- ETA Vitoria’da İspanya Sosyalist İşçi Partisi’nin Alava İl Başkanına bombalı araç ile saldırdı. İki kişi öldü.

22 Ekim 2000- ETA Vitoria’da bombalı araç ile bir hapishane görevlisini öldürdü

30 Ekim 2000- ETA Yüksek Mahkemenin yargıcı Jose Francisco Querol’ü ve beraberindeki 3 kişiyi öldürdü.

22 Kasım 2000- ETA Barcelona’da bilim adamı ve siyasetçi Ernest Lluch’u öldürdü.

14 Aralık 2000- ETA Katalan’da bir politikacıyı bombayla öldürdü.

22 Şubat 2001- ETA San Sebastian’da bombalı arabayla iki kişiyi öldürdü.

9 Mart 2001- ETA San Sebastian yakınlarındaki Hernani’de bombalı arabayla bir polisi öldürdü.

17 Mart 2001- ETA Roses’te bombalı arabayla bir kişiyi öldürdü, bir kişiyi yaraladı.

8 Mayıs 2001- ETA Zaragoza’da Halk Partisi’nin Aragon’daki başkanı Manuel Jimenez Abad’ı öldürdü.

10 Haziran 2001- ETA Madrid’te bombalı araç patlattı. 1 kişi öldü, 13 kişi yaralandı.

22 Haziran 2002- ETA Fuengirola’da bir oteli vurdu. 4’ü turist 6 kişi öldü.

4 Ağustos 2002- ETA Santa Pola’da 50 kg patlayıcının olduğu arabayı patlattı, 2 kişi öldü.

24 Eylül 2002- ETA Berastegui’de bir kişiyi bombayla öldürdü.

30 Mayıs 2003- ETA Navarra’daki Sengüesa’da bombalı araç ile 2 kişiyi öldürdü, 2 kişiyi yaraladı.

22 Temmuz 2003- ETA Benidorm ve Alicante’de iki otele saldırdı. 1 kişi öldü, 12 kişi yaralandı.

31 Ocak 2005- ETA Alicante yakınlarındaki Denia’da bir otelde patlama gerçekleştirdi. 2 kişi yaralandı.

25 Mayıs 2005- ETA Madrid’de bombalı araç ile saldırdı, 25 kişi yaralandı.

10 Haziran 2005- ETA Zaragoza Havaalanı’na saldırdı. Ölen ve yaralanan olmadı.

24 Mart 2006 - ETA süresiz ve kalıcı ateşkes ilan etti.

30 Aralık 2006 – ETA Madrid’deki Barajas Havaalanı'na saldırdı. 2 kişi öldü, 26 kişi yaralandı.

3 Temmuz 2007- ETA Fransa’da Guethary’deki iki adet boş tatil evini vurdu

25 Temmuz 2007- ETA Fransa’da Tour de France bisiklet yarışının 16. etabında iki bomba patlattı. Ölen ve yaralanan olmadı.

24 Ağustos 2007 – ETA Durango şehrinde bombayla 2 kişiyi yaraladı.

9 Ekim 2007- ETA Bibao’da bombalı araç ile eylem düzenledi. Bir politikacının koruması öldü.

2 Aralık 2007- ETA Fransa’da Capbreton’da 2 İspanyol jandarmayı öldürdü.

7 Mart 2008- ETA İsaias Carrasco adlı sosyalist yerel politikacıyı Arrasate’de öldürdü.

14 Mayıs 2008- ETA Legutiano’daki polis kışlasında bombalı araç patlattı. 1 kişi öldü, 4 kişi yaralandı.

21 Eylül 2008- ETA iki ayrı bombalı araç eylemiyle 8 kişiyi yaraladı.

22 Eylül 2008- ETA Santona’da bir kışlanın önünde araba patlattı. 1 asker öldü.

3 Aralık 2008- ETA Azpeitia’da işadamı Ignacio Uria Mendizabal’ı öldürdü.

31 Aralık 2008- ETA Bilbao’da kamu yayını yapan bir televizyonun önünde bombalı araç patlattı. Ölen ve yaralanan olmadı.

9 Şubat 2009- ETA Madrid’te sanayi bölgesinde bombalı araç patlattı. Ölen ve yaralanan olmadı.

19 Haziran 2009- ETA Arrigorriaga’da bombalı araçla Eduardo Puelles Garcia adlı polis müfettişini öldürdü.

9 Temmuz 2009- ETA Durango’da bir bombalı saldırı düzenleyerek, İspanya Sosyalist Partisi’nin bir binasını hedef aldı. Ölen ve yaralanan olmadı.

29 Temmuz 2009- ETA Burgos’ta bir polis kışlasına bombalı saldırı düzenledi. Saldırıda 60 kişi yaralandı. 14 katlı kışla kısmen çöktü.

30 Temmuz 2009- ETA Palmanova’da jandarmanın bir aracına bombalı saldırı düzenledi. 2 kişi öldü.

9 Ağustos 2009- ETA Palma de Mallorca’da üç bomba düzeneği patlattı. Patlamadan önce gelen uyarı telefonu sonucu alışveriş merkezinin boşaltılması faciayı önledi.

Bu bilânçonun ardında İspanya’nın Franco’nun dönemini bitiren ve demokratikleşmeyi başlatan süreçte, 15 Ekim 1977’de ilan edilen genel af var.

Bask Modeli Teröre Siyasi Desteği Kesmedi…

İspanya Yüksek Mahkemesi bugüne kadar ETA’nın siyasi kanadını durduramadı. Çünkü Euskal Herritarrok, Herri Batasuna ve Batasuna gibi sürekli isim değiştirerek ve kendisine paralel yeni örgütler kurarak yoluna devam etti. Batasuna’yı 2003 ve 2006’da iki kez kapatmak zorunda kalan İspanya Partido Comunista de Espana, Accion Nacionalista Vasca ve EHAK/PCTV (Euskal Herrialdeetako Alderdi Komunista / Partido Comunista de las Tierras Vascas) EAE-AN, Askatasuna ve Herritarren Zerrenda gibi partileri de yasakladı. Ancak Iniciativa Internacionalista - La Solidaridad entre los pueblos" (II-SP), Abertzale Sozialisten Batasuna ve Aukera Guztiak faaliyetlerini sürdürüyor. Böylece Bask ayrılıkçılığı siyasi zeminde yerini muhafaza etmeyi başardı ve ETA’ya siyasi destek sağladı.

Bask Modeli ETA’nın Finansmanını Bitirmedi…

1996 yılına ait İspanyol polis raporları, ETA’nın etkinliği korumak ve eylemliliğini sürdürmek için günde 90.000 Avro harcadığını yazıyordu. 2007 yılına ait bir başka raporda ETA’nın yıllık bütçesi 2 milyon Avro olarak tahmin ediliyor.

İlk yıllarında soygunla gelir elde eden ETA, daha sonra Batasuna’dan, yandaş kuruluşlardan bağışla, insan ticaretiyle ve şantajla para toplamaya devam etti.

Bask Modeli’nde Diyalog Terörü Durdurmadı…

ETA 1970’lerde çok defa, 1981, 1988, 1989, 1998, 1999 ve 2006’da ateşkes ilan etti ve bozdu. 11 Mart 2004’te El Kaide’nin Madrid’de trenleri vurması ilk etapta ETA eylemi olarak algılanıp, sonra doğrusu anlaşılmış olsa da, ETA üzerindeki ateşkes baskısı arttı. ETA eylemlerini azalttı ve can kaybının olmayacağı eylemlere yöneldi.

ETA 16 Ocak 2005’te anlaşmazlığın barışçıl yollardan çözülmesi için diyalog teklif etti. Böylece ETA, Batasuna’nın Kasım 2004 ve Ocak 2005’te yaptığı “merkezi yönetimle barış görüşmesi teklifini” kabul etmiş oluyordu. Madrid, ETA’nın önerisini reddetti. Çünkü ETA barış görüşmelerini başlatmak için İspanya’nın bütün operasyonlarını durdurmasını talep ediyordu. 22 Mart 2006’da ETA kalıcı ateşkes ilan etti. 24 Mart 2006’da başlayan ateşkes, ETA’nın açıklamasına göre Bask bölgesinde demokratikleşme sürecine ve Bask sorununa yönelik çözüm çabalarına katkı sağlamak için yapılmıştı. Açıklamada ayrıca İspanya ve Fransa bu demokratik sürecin sonucunu sınırlama olmaksızın kabul etmeye davet edildi.

İspanya’da partiler ETA’nın bu adımını ilkesel olarak olumlu gördü. İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero ETA ile görüşmeleri başlattı. Zapatero’nun sıklıkla “terörizme siyasi bedel ödenmeyeceğini” vurguladığı sürece İspanyol parlamentosu da destek verdi. Muhalefetin karşı çıktığı süreç, iki tarafta yer alan tarafların sertlik yanlısı kesimlerinin baskısı altında yürüdü. Sürecin uzaması, belirsizliği ve esasen önceki doğrudan ve dolaylı benzer müzakerelerden farklı bir içeriğe sahip olmaması, her iki kesimde de sertlik yanlılarını kuvvetlendirdi. Kapatılan Bask partilerinin Arnaldo Otegi gibi liderleri süreci desteklerken, Mikel Garikoitz (Txeroki) ve Aspiazu Rubina yeniden teröre dönülmesini istediler.

Sürecin devamında 30 Aralık 2006‘da ETA içinde darbe yaşandı. Aynı gün Madrid’deki Barajas Havaalanı’na bomba konuldu ve iki Ekvator vatandaşı hayatını kaybetti. Zapatero diyalog sürecini durdurdu. ETA 5 Haziran 2007’de ateşkesin bittiğini ve bütün cephelerde silahlı mücadelenin süreceğini açıkladı. Böylece büyük umutlar bağlanan süreç öldü.

Alman Bilim ve Politika Vakfı (SWP) uzmanı Günther Mailhold, ETA’nın uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptığını ve şantaj yoluyla büyük paralar elde ettiğine dikkat çekerek, mafya yapısındaki bir örgütün yasallaşmayı ve yasal denetimi kabul etmesinin olanaksız olduğunu vurguluyor.

Diğer taraftan İspanya ve Fransa da operasyonlarını hızlandırdı. 21 Mayıs 2008’de ETA’nın silahlı ve siyasi, kollarının yöneticisi Thierry kod adlı Francisco Javier Lopez Pena beraberinde birçok ETA üyesiyle Fransa’nın Bordeaux kentinde yakalandı. ETA’da Thierry’nin yerine sertlik yanlısı Txeroki geçti. Txeroki 17 Kasım 2008’de Fransa’da yakalandı. Yerine geçen Gurbita kod adlı Aitzol Iriondo 8 Aralık 2008’de Fransa’da yakalandı. 18 Nisan 2009’da da İriondo’nun yerine geçen Jurdan Martitegi yakalandı.

Bask Modeli ETA’nın Dış Desteğini Kesmedi…

ETA’nın halen İrlanda Cumhuriyet Ordusu’yla (IRA) çok yakın ilişkileri var. ETA’nın ayrıca Avrupa’daki diğer sol terör örgütleriyle de ilişkisi sürüyor. Örneğin ETA 1999’da o dönemde henüz varolan Breton Devrimci Ordusu ile beraber patlayıcı çaldı.

Ayrıca ETA’nın Kolombiya’da faaliyet gösteren FARC ile de ilişkisi var. Kolombiya FARC’tan ele geçirilen bilgisayar kayıtlarından ETA’nın bu örgütten eğitim ve yardım aldığının tespit edildiğini açıkladı. ETA’nın FARC ile bilgi alışverişi, eğitim, taktik, cep telefonuyla bombalı eylem gibi konularda görüştüğü, beraber hareket ettiği ve ETA üyelerinin FARC kamplarını ziyaret ettiği biliniyor. FARC’ın ETA militanlarını saklamayı teklif ettiği de tespit edildi. Bazı eski ETA üyelerinin Meksika ve Venezüella’dan siyasi sığınma hakkı alması, bazılarının Panama ve Küba’da yaşaması da diğer detaylar.

Bask Modeli’nin Başarısı…

Bask Bölgesi’nde “Bask Modeli“ sayesinde, eğitim, sağlık, sosyal hizmetler, tarım, ziraat, balıkçılık, turizm, imar, kültür, telekomünikasyon, emniyet, adalet, sanayi, sosyal güvenlik ve kamu hizmetleri gibi sahalar Madrid’e değil Bask’a ait.
1979 yılında halk oylaması sonucu başlatılan otonomi, sürekli olarak yargıç Joxerramon Bengoetxea gibi isimler tarafından yavaş işlemekle suçlandı. Yargıcın görev yaptığı ve Basklıların kendilerine koyduğu isim olan Euzkadi’de 2,1 milyon kişinin yaklaşık yarım milyonu Basklı. Tıpkı 500.000 nüfuslu “Bask kenti” Navarra’da Basklıların oranının %10 olması gibi.

Bask modelinin başarısı Baskçanın yaygınlaştırılması olarak görülüyor. Bask yönetimi ailelere eğitim konusunda üç seçenek sunuyor. Bunlardan birincisinde sadece İspanyolca kullanılıyor. İkincisinde ise derslerin yarısı Baskça öğretiliyor. Üçüncü modelde ise sadece Baskça var ve İspanyolca “yabancı dil” olarak veriliyor.

Bask bölgesinde 3–17 yaş aralığındaki Bask dilini kullanım oranı Bask modeli ile 35–44 yaş aralığının üzerine çıktı. Bugün Bask’taki dil kullanımı şu şekilde;

Halkın 3–17 yaş grubunun %27’si Baskça konuşuyor. Bu rakam 35–44 arasında %21. 3–17 yaş grubunun %34’ü Baskçayı bir parça anlıyor. Bu rakam 35–44 arasında %12. 3–17 yaş grubunun %40’ı sadece İspanyolca anlıyor ve konuşuyor. Bu rakam 35–44 arasında %68.

Bask Modeli Çöktü Mü?

Bask Modeli’nin başarısından söz etmek çok zor... Çünkü hem ayrılıkçı terör hem de ayrılıkçı siyasi talep “hiçbir eksilme olmadan” devam ediyor. Tarihten gelen ve çoğu Emevilerin Endülüs’ten çekildiği, yaklaşık bin yıl öncesine dayanan gerekçelerden gelen 17 otonom bölgeye sahip olan ve ulus devlet olmayan İspanya’da, Basklılar tarih boyunca kendilerini yönettiler ve 1515’de Kastilya ve Aragon krallıklarının birleşerek bugünkü İspanya’yı kurduklarında 494 yıl önce de büyük ölçüde otonom bir statüye sahiptiler.

Kurulan sistemde İspanya’daki Basklılar toprak, hukuk, yasama ve yürütme alanlarında özerkliğe sahip oldu. Ayrıca gümrük, vergi ve askerlik konularında muafiyet aldı. Basklılar bu özel konumlarının gerisine sadece 1876’daki iç karışıklıklar sırasında düştüler. 1895’ten itibaren siyaseten ve iktisaden yeniden güçlenen Bask, İspanya’nın AT’ye girişinden ve AB’de hâlen devam eden uluslarüstü sistemden dolayı da ayrılıkçı eğilimini değiştirmedi.

Ayrılık Olur Mu?…
Yetişen az sayıdaki Basklı edebiyatçılardan Miguel Unamuno ve Pio Baroja İspanyolca yazmayı tercih ettiler ve Basklıların milliyetçiliğini “akla aykırı ırkçılık” olarak tarif ettiler. Ama “akla aykırı ırkçılık”, geçen uzun zamanda, İspanya’nın ulusal ve idari süreçlerinden etkilenmeden rotasında devam etti.


Mavera 06-14-2010 00:39

iste olay budur :) eta terör örgütü bitmistir evet son kalan sempazitanlari münferi eylemler yapiyor ancak organize, toplumun büyük kesiminden destek gören, ülkede ic savasa neden olacak seviyede degillerdir..
yoksa ben kendi basima bile bir terör örgütü kurabilir, eylem yapabilirim ama sempazitanim olmadigi sürece, bir tabanim olmadigi sürece bunlar münferit kalir..
bizde diyoruz ki pkk nin tabanini bitirmeliyiz yoksa salt askeri mücadeleyle ancak bu kadar gidilebilir!
bu arada abicim o aktardigin listede en son eylem 1 sene önce olmus ve son eylemlerde can kaybi yok denecek az buda demek oluyor ki eta fiili olarak bitmistir yoksa eta ismini kullanip saga, sola bomba koymak bir anlam ifade etmyor ;)

Mavera 06-14-2010 00:40

abicim etayla isin bittikten sonra IRA terör örgütüne el atacagiz :)

EpiVaTeS 06-14-2010 00:43

ETA henüz bitmediki
İRA'ya el atalım...;D

Mavera 06-14-2010 00:45

Alıntı:

Noktaların Efendisi Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 753250)
ETA henüz bitmediki
İRA'ya el atalım...;D

Ama kendi aktardigin yazida etanin bittigi ortaya cikiyor en son 1 yil önce eylem yapmis ve son eylemlerinde can kaybi yok cünkü tabani kalmamis, sempazitani kalmamis bu nasil olduya cevapta benim aktardigim alinti..
neyse eta dan caktin simdi IRA hakkinda bildiklerini alalim abicim :) sonrada el kaide, asala ve en sonda pkk ya gelecegiz..
sindire sindire :)

EpiVaTeS 06-14-2010 00:49

Ben Etanın bittiğini duymadım ilan edildiğinide okumadım...
Acaba sen Etadan bir bilgi felan mı aldın Ahmet...;D

Mavera 06-14-2010 00:49

buyrun bakalim IRA sorunu nasil cözülmüstür..

IRA sorununu 30 yılda çözdük

İngiltere'nin yeni Ankara Büyükelçisi Reddaway İrlanda Cumhuriyet Ordusu ile 30 yıl süren terör sorununu "sabır ve hassasiyetle" çözdüklerini söyledi
Türkiye' nin demokratik açılım süreci, terörle mücadele etmiş ve çözüm bulmuş ülkeler tarafından da dikkatle izleniyor. Birleşik Krallık'ın yeni Ankara Büyükelçisi David Reddaway, İngiltere'nin IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) ile vardığı çözümün 30 yılı bulduğunu söyledi. Başkent'teki görevine başlaması vesilesi ile bir grup gazeteci ile bir araya gelen Reddaway, güncel gelişmelere ilişkin gözlemlerini ve İngiltere deneyimini şöyle paylaştı:
Demokratik açılım sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? PKK, Birleşik Krallık'ta terör örgütü kabul edilerek yasaklanmış bir organizasyon. Biz Türk hükümetinin çözüm bulma çabalarını destekliyoruz. İngiltere, IRA terör örgütü konusunda deneyimi olan bir ülke. Tabii ki süreç içerisinde iki gelişme oldu. 1- Teröristleri kamu desteğinden uzaklaştırmak. 2- Eline silah alan teröristleri siyasi mücadeleye yönlendirmek.
Dağdan dönüşlerin gösteriye dönüşmesi size ne düşündürdü? Türkiye'nin ulusal yaşamına katılmayı reddeden grupların, katılımlarını olumlu karşılıyoruz. Konu çok hassas. Sabır gerekiyor. Geçenlerde Trabzon'da idim. Tepkileri gördüm. Türkiye'ye giriş yapan kişilerin karşılanma şekillerinin, Türkiye'nin bazı kesimlerinde iyi karşılanmadığını biliyorum. Ama sabır ve hassasiyet gösterilmeli ki bu zor süreç daha da güçleşmesin.
Hassasiyeti açar mısınız? Bir anlamda kimse zafer kazanmayacak ama herkes kazanacak. Bir tarafın zaferi olarak yansıtırsanız, diğer taraftan tepki görürsünüz. Sabırla, uzun olacak bu süreçte küçük adımlarla mesafe alınacak. Onun için bu hassas süreci sabırla götürmek lazım.
IRA ile mücadelede İngiltere deneyimini anlatır mısınız? İngiltere'nin bulunduğu noktaya ulaşması 30 yılı aşkın süreci gerektirdi. Hala bazı aşırı uçlar terörü sürdürme eğiliminde. IRA bizi korkutamayacağını, yenemeyeceğini fark etti. Biz de onlara fikirlerini gerçekleştirebilecek siyasi ortam sunduk. Bu bizim için önemli bir deneyim oldu.
Hangi talepleri karşılandı? Bizim, Kuzey İrlanda'daki durumumuzla Türkiye'nin bulunduğu durum birbirinden farklı. Amacımız Kuzey İrlanda'yı İngiltere'nin bir parçası olarak tutmaktı. Çünkü Kuzey İrlanda halkı Birleşik Krallık'ta olmayı istiyordu. "Eğer ileride dengeler değişirse, Birleşik Krallıkla yaşamak istemezlerse bu da değerlendirilecek" dedik.
Çözüme referandumla mu ulaşıldı? Evet, referandumla alındı. İngiltere ve İrlanda'nın bir uzlaşmaya vardığı belirtilerek halkın oluru alındı. İrlanda Anayasası'nda bir hüküm vardı, topraklarda hak iddia ediliyordu. İrlanda da, Birleşik Krallık da 'Bu topraklar bizim' demekten vazgeçti.
IRA silahları nasıl bıraktı? IRA, silahlarını İngilizlere teslim etmeyi kabul etmedi. Uluslararası bir komisyon kuruldu. İrlanda ve Birleşik Krallık'tan kimse yoktu. Biz de IRA da bu komisyonun dürüstlüğüne inandı. Filmlere konu olabilecek şeyler yaşandı. Bir gece yarısı komisyon üyelerini alıp birkaç saatlik yola götürdüler. Orada silahların imha edildiğini gösterdiler. Biz silahları görmedik. Ancak imha edilen silahlarla ilgili bize verilen rakamlar kafamızdaki rakamlarla uyuşuyordu.

ajanslar

EZEL 06-14-2010 00:50

Alıntı:

mehmetakif24 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 751665)
Kıymetli Arkadaşlarım; Ülkemizinde yıllardan beri katlanmış olduğu bu vahim ve elim durum Türkiyedeki hayatı ekonomik, siyasal ve psikolojik olarak ağır tahribatlara yol açmıştır.
Terör Ülkemizde 35 seneyi aşkın bir zamandır bulunmaktadır. Bu uzun zaman içerisinde silahlı mücadele verdik. Bu silahlı mücadeleyle kazancımız olmadı. Olamayacağıda açık bir gerçektir. En iyi silahın Kalem olduğuda apaçık ortada. Diplomasi trafiği nekadar hızlı çalışırsa ne kadar dünya genelinde lobiler oluşturursak ozaman zahmetsiz olarak bu terör belasından kurtuluruz.

Buyur bu vahşeti kalemle durdur ..

17 Ağustos 1984
Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan bir açıklamada, '15 Ağustos 1984 gecesi bir grup teröristin Siirt’in Eruh ilçesindeki Jandarma Karakol binasına karşı bombalı ve silahlı saldırıda bulundukları ve saldırı sonucunda 1 jandarma erinin şehit olduğu 6 er ve 3 sivilin yaralandığı bildirildi.
22 Ocak 1987
Hakkari, Uludere ilçesi, Ortabağ köyü katliamı.
23 Ocak 1987
Midyat, Bayburt köyleri, Efeler mezrası katliamı.
26 Ocak 1987
Seri katliamlara dönüşen yeni PKK stratejisi.
7 Mart 1987
Nusaybin ilçesi, Açıkyol köyü katliamı. (6 Çocuk, 2 Kadın, Toplam 8 kişi)
20 Haziran 1987
Ömerli ilçesi, Pınarcık köyü katliamı. (16 Çocuk, 6 Kadın, 8 Erkek, Toplam 30 Kişi)
9 Temmuz 1987
Hani ilçesi, Kırım köyü katliamı.
11 Temmuz 1987
Yine baskın, yine 5 ölü.
22 Temmuz 1987
Hakkari, Şemdinli İlçesi'na başlı Umur köyü katliamı.(haberin gazete
küpürü)
20 Ağustos 1987
Siirt, Kılıçkaya köyü katliamı. (14 Çocuk, 10 Erkek, Toplam 24 kişi)

20 Ağustos 1987
Midyat ilçesi, Dargeçit Bahçebaşı mahallesi katliamı. (3 Çocuk, 1 Kadın, 1 Erkek Toplam 5 kişi)
8 Eylül 1987
Pervari ilçesi, Sığırkaya köyünde öldürme olayı.
21 Eylül 1987
Güneyce köyü katliamı.
21 Eylül 1987
PKK'lı teröristler, Bingöl ve Siirt'in 2 köyüne düzenledikleri baskınlarda 12 kişiyi katletti.
22 Eylül 1987
PKK'ya çifte operasyon
12 Ekim 1987
Şırnak'ta kanlı baskın, 13 ölü.
12 Ekim 1987
Rezzuk mezrasında saldırı ve öldürme (Toplam 13 kişi)
12 Kasım 1987
Öğretmen'i telle boğdular.
28 Mart 1988
Eruh ilçesi, Fındıkbucağı Yağızoymak köyü katliamı.
1 Nisan 1988
Nusaybin, Bahmimi mezrası katliamı.
7 Mayıs 1988
Dereler Köyü, Taraklı mezrası katliamı.
8 Mayıs 1988
Siirt’in Şırnak ilçesine bağlı Taraklı ve Üçkardeşler mezralarını basan PKK’lı teröristler, 4’ü kadın 11 kişiyi katlettiler, 3 kişiyi ise kaçırdılar.
9 Mayıs 1988
Mardin’in Nusaybin ilçesi Taşköyü’nün Behmenin mezrasını basan PKK’lı teröristler, bir aileden 8’i çocuk, 2’si kadın 11 kişiyi katlettiler, 2 çocuk ağır yaralandı. PKK’lı teröristlerin Şırnak baskınında kaçırdıkları 3 kişi de ölü bulundu.
5 Kasım 1988
Mardin Dargeçit yazıörün köyü
25 Ocak 1989
Kömür ocakları baskını
14 Ağustos 1989
Yine PKK, yine kan: 6 ölü
21 Ağustos 1989
Aktaş köyü öldürme olayı
14 Eylül 1989
PKK, kaçırdığı öğretmenleri kurşuna dizdi.
16 Eylül 1989
3 öğretmeni şehit eden 2 PKK'lı güvenlik görevlileri tarafından ölü olarak ele geçirildi.
2 Kasım 1989
Pervari ilçesinde tahrip ve öldürme olayı.
9 Kasım 1989
Lice ilçesi, Duru köyü Gomabekan mezrası katliamı.
24 Kasım 1989
Hakkari, Yüksekova ilçesi, ikiyaka köyü katliamı
26 Kasım 1989
Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı İkiyaka köyünde 21 kişinin öldürülmesi ile ilgili olarak Olağanüstü Hal Bölge Valiliği’nden yapılan açıklamada, 'Bir grup teröristin, saldırıyı düzenledikten sonra komşu bir ülkeye kaçtıkları, kaçarken 9 çoban ile 700 koyunu beraberlerinde götürdükleri' bildirildi.
26 Şubat 1990
Silopi ilçesi, Derebaşı köyü katliamı.
4 Mart 1990
Kanlı PKK baskını.
22 Mart 1990
Elazığ'da 9 mühendis, ayrılıkçı PKK örgütü militanları tarafından öldürüldü.
25 Mart 1990
PKK, okul yaktı, öğretmeni kurşuna dizdi.
10 Nisan 1990
Pervari ilçesi, Tosuntarla-Köprüçay köyleri Örtülü mezrası katliamı.
11 Nisan 1990
Van, Övecik köyü. (3 erkek, 2 Çocuk, Toplam 5 kişi)
14 Nisan 1990
Mardin'in Derik ilçesinde minübüse konan bomba patladı; 3 ölü.
16 Nisan 1990
PKK, 4'ü öğretmen, 5 kişiyi öldürdü.
3 Mayıs 1990
Kulp ilçesi,Yaylak köyü Kalesar mezrası katliamı.
küpürü)
10 Haziran 1990
Çevirimli köyü katliamı.
11 Haziran 1990
Ayrılıkçı PKK örgütü Şırnak'ın Çevrimli köyünü basarak 27 kişiyi öldürdü. Ölenlerden 12'sinin çocuk, 7'sinin de kadın olduğu açıklandı. PKK'lı teröristlerle çıkan çatışmada 4 korucu şehit oldu, bir terörist öldürüldü.
29 Temmuz 1990
PKK Pervari'de kurdu; 2 Subay, 5 er şehit.
25 Ağustos 1990
Mardin'in Ömerli ilçesi, Emniyet Müdürlüğü ve Karakoluna ateş açıldı; 1 şehit, 2 yaralı.
28 Ağustos 1990
Şirvan ilçesi, Özyurt köyü katliamı.
14 Nisan 1991
Kahramanmaraş, Elbistan, Kantarma köyü. (7 Erkek)
14 Temmuz 1991
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Çağlayancerit ilçelerinde köyleri basan yasadışı bölücü örgüt mensupları, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 9 kişiyi öldürdüler. Otomatik silahlar ve bombalar kullanan teröristler, cesetleri de yakarak kaçtılar.
7 Kasım 1991
Karakola PKK saldırısı.
13 Kasım 1991
Askeri araç tarandı.
16 Kasım 1991
PKK'ya 12 kuban daha.
17 Kasım 1991
PKK, 4'ü korucu 6 kişiyi öldürdü.
20 Kasım 1991
PKK, yük trenini bombaladı.
23 Kasım 1991
PKK, İstanbul'da haraç topluyor.
26 Kasım 1991
Hizan'da hain pusu; 9 şehit.
26 Kasım 1991
PKK İstanbul'da saldırdı.
27 Kasım 1991
Teröristler Silopi'yi bastı.
28 Kasım 1991
Üç ilde PKk terörü: Adana'da polis otosu tarandı, Şırnak'ta 2 er öldürüldü, İstanbul'da 9 patlama.
29 Kasım 1991
Siirt'te PKK, kamyona ateş açtı.
14 Aralık 1991
Şırnak'ta polise yaylım ateş
19 Aralık 1991
PKK, 19 korucuyu kaçırdı.
22 Aralık 1991
PKK, İdil'de toplarla saldırdı.
25 Aralık 1991
İstanbul’da yürüyüş yapan bir grup PKK yanlısı, İstanbul Bakırköy’de Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Çetinkaya’nın kardeşine ait alışveriş merkezine molotof kokteyli attı. Çıkan yangında 11 kişi öldü, 17 kişi yaralandı.
25 Aralık 1991
Diyarbakır'da çatışma; 9 ölü, 35 yaralı. )
26 Aralık 1991
Alevler içinde ölüm çığlıkları.
26 Aralık 1991
PKK'nın şehir katliamı.


http://photos-f.ak.fbcdn.net/hphotos..._3714991_n.jpg


http://img219.imageshack.us/img219/9...nifotoanaj.jpg

PKK'lı teröristler tarafından Mardin'in Yuvalı Köyü'ne yapılan baskında öldürülen çocuk.

http://img219.imageshack.us/img219/7...nifotoanao.jpg

PKK'lı teröristler tarafından Mardin'in Yuvalı Köyü'ne yapılan baskında öldürülen bebek.

http://img219.imageshack.us/img219/3...nifotoanaa.jpg

1989 yılının Kasım ayında PKK tarafından Siirt'in Eruh ilçesinde PKK militanı İbrahim Çelik tarafından düzenlenen köy baskınında henüz adı bile konmamış 3 günlük bebek bile öldürüldü.


http://img219.imageshack.us/img219/9...nifotoanat.jpg


http://www.turkishforum.com.tr/pkk/i...ek_katili1.jpg

Mavera 06-14-2010 00:52

Alıntı:

Noktaların Efendisi Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 753255)
Ben Etanın bittiğini duymadım ilan edildiğinide okumadım...
Acaba sen Etadan bir bilgi felan mı aldın Ahmet...;D


senin icin bitmek nasil birsey abi.. en son eylemi bir yil önce ve son yillardaki eylemlerinde can kaybi olmayan bir terör örgütü bitmistir!..
bana acar misin bir terör örgütü daha nasil bitecekdir resmen destekcisi, sempazitani kalmamis bir kac münferit olay disinda adi, sani anilmayan terör örgütü daha nasil bitecek!

Mavera 06-14-2010 00:54

EZEL
Buyur bu vahşeti kalemle durdur .


kardes kendinizle celisiyorsunuz.. yillardir silahli mücadele yapilyor neden terör örgütü bitmedi, neden o görüntüler ortaya cikti bana söyler misin siz silahla bitecegini idda ediyorsunuz, neden bitmiyor yoksa elinizde atom bombasi yok olsa hemen bitecek mi?

EZEL 06-14-2010 00:57

Alıntı:

barışcan Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 751877)
Bismillahirrahmanirrahim

Sevgili arkadaşlar dünyanın varoluşun ve insanların yaratıılışından bu yana insanlar arasında fikir ayrılıkları hep süregelmiştir.Bu fikir ayrılıkları savaşlarıda beraberinde getirmiştir.1900 li yıllara kadar isteyen istediği yere gidip istediği ülkeye savaş ilan edebiliyordu.
Özellikle son 50 yıldır değişen dünyada bu gittikçe azalmıştır nedeni ise gelişen teknolojilerin binbir türlü silahları icat etmesinden ve özellikle nükleer silahların çok büyük etkisi olmasından dolayı artık ülkeler direk savaşmaktan çok ''TERÖRİZM''i destekleyerek istemediği ülkeleri ya zayıflatmak veya ortadan kaldırabilmektedir.


Ülkemizdeki durumda bundan farksız değildir.Bunun bilinciyle elbette teröre taviz vermeden ama onlarada bahane vermeden akıl ve bilgi yoluyla çözüleceğine inanıyorum.Bugünü ele alırsak pkk yanlıların en büyük mazeretlerinden biride imha ve inkar politikasını bahane etmeleridir.Demokratik açılım sürecinde bu tezlerini çürütecek adımları atarak barışa giden yolu açacagına inanıyorum.


Bu soruyu da kendimize sormamız lazım biz ülke ve devlet olarak barışı istiyormuyuz yoksa istemiyormuyuz.Eğer barışı istiyorsak geçmiş günleri ve terörü destekleyenlerinde niyetini düşünerek bir arayış içinde olmalıyız.30 yıla yakın bir süredir pkk belasında silahlı mücadelenin ne kadar fayda ve zarar sağladığı ortadadır.Benim şahsi düşüncem Türkiyenin pkk sorununu çözebilecek güçte olmasıdır.ama malesef ülkemizde terör sorunun çözülmesini istemeyen üst düzey askeri ve sivil yetkililer var.


Geçmişte olan nahoş olayları geçmişte bırakarak Kürtlere güven vermek amacıyla tüm hakları anayasal güvence altına alınıp sorunun tümden çözebileceğine inanıyorum.

Lozanda kürtleri azınlıktan saymayıp asıl unsur diyerek azınlıklara verilen haklardan mahrum edip antlaşmanın sağladıktan sonrada asıl unsur olarak kabul etmeyerek kürtleri ortada bırakmalarıdır en büyük sorun aslında.yani ortada savaşacak bir sorun görmuyorum iki taraf arasındakisavasın sadece ve sadece Türkiyeyi zayıflatmak adına bu saldırılar devam ediyor kimse bunu kürt halkı adına mal etmesin.O yüzden Kürt halkının isteklerini yerine getirip ve her hak talebinide bölücülük olarak tanımlamamak adına çözüm sağlanabileceğini düşünüyorum.


Burda ülkenin stretejisi çok önemli nasıl Peygamberimiz HZ. Muhammed (S.A.V) bir savaşta ismi aklıma gelmedi suan sahabilere teker teker dağılıp her birinin ateş yakarak düşmana kalabalık görünerek bir psikolojik üstünlük sağlayarak savaşmadan zafer elde etmek istemesini kendimize örnek alabilriz.

SELAMETLE

Bir soru DTP'nin istediği Hükümetimizin yapmadığı PKK'nın hangi demokratik talebi varda hükümet yapmıyor ? Bölgeye giden öğretmene doktora işadamına kurşun sıkan , Okulları sağlık ocaklarını bölgedeki insanın karnını doyurucak fabrikaları yakan bombalayan bir örgütün hangi barışçıl talebini Hükümet veya devlet yapmamış söylermisiniz ?


All times are GMT +3. The time now is 17:36.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
AK Parti Forum 2007-2023