![]() |
Asrı saadet
EN GÜZEL DUA ZİKİRDİR
ELİMİZİ SEMAYA KALDIRIYORUZ TÜM ŞEHİTLERİMİZE TÜM ÖLMÜŞLERİMİZE TÜM SEVDİKLERİMİZE VE TÜM İNSANLARA ALAHIN 99 İSMİ İLE İSTİYORUZ ALLAH *ER-RAHMAN*ER-RAHİM**EL-MELİK* EL-KUDDÜS*ES-SELAM*EL-MÜMİN*EL-MÜHEYMİN* EL-AZİZ*EL-CEBBAR*EL-MÜTEKEBBİR*EL-HALIK* EL-BARİ*EL-MUSAVVİR*EL-GAFFAR*EL-KAHHAR* EL-VEHHAB*ER-REZZAK*EL-FETTAH*EL-ALİM* EL-KABID*EL-BASIT*EL-HAFID*ER-RAFİ*EL-MUİZ* EL-MÜZİLL*ES-SEMİ*EL-BASİR*EL-HAKEM* EL-ADL*EL-LATİF*EL-HABİR*EL-HALİM*EL-AZİM* EL-GAFUR*EŞ-ŞEKUR*EL-ALİYY*EL-KEBİR* EL-HAFIZ*EL-MUKİT*EL-HASİB*EL-CELİL* EL-KERİM*ER-RAKİB*EL-MÜCİB*EL-VASİ* EL-HAKİM*EL-VEDUD*EL-MECİD*EL-BAİS* EŞ-ŞEHİD*EL-HAKK*EL-VEKİL*EL-KAVİYY* EL-METİN*EL-VELİYY*EL-HAMİD*EL-MUHSİ* EL-MÜBDİ*EL-MUİD**EL-MUHYİ*EL-MÜMİT* EL-HAYY*EL-KAYYUM*EL-VACİD*EL-MACİD* EL-VAHİD*ES-SAMED*EL-KADİR*EL-MUKTEDİR* EL-MUKADDİM*EL-MUAHHİR*EL-EVVEL*EL-AHİR* EZ-ZAHİR*EL-BATIN*EL-VALİ*EL-MÜTEALİ* EL-BERR*ET-TEVVAB*EL-MÜNTEKİM*EL-AFÜVV*ER-RAUF*MALİKÜL MÜLK*ZÜL-CELALİ VEL İKRAM EL-MUKSİT*EL CAMİ*EL GANİY*EL-MUĞNİ EL-MANİ*ED-DARR*EN-NAFİ*EN-NUR* EL-HADİ*EL-BEDİ*EL-BAKİ*EL-VARİS* ER-REŞİD*ES-SABUR* Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize bir fatiha okuyalım Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn amin Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti. Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil. |
Hz ALİ
Peygamberber efendimiz hz Aliyi kulluğa çağırdı hz ali Ben babama danışayım” deyince Peygamber(sav) “Ya Ali sana söylediğimi yap yapmayacaksan kimseye söyleme” dedi. gece uyuyamayan hz Ali sabah vaktinde Hazreti Muhammed(sav)in yanına varır davetini kabul etim şahadet getirip namaz kılmak istiyorum” der* Hz ali peygamber efendimizin davetini kabul edip yanına şehadet etmeye geldi Hazreti Muhammed(sav) Babana danıştın mı? diye sorar. Hz. Ali Allah beni yaratırken babama danışmadı, ben Allah’a inanmak için niçin babama sorup danışayım? diye cevap verdi* 10 yaşlarındaki bu Nur çocuk islam defterinin bir numarası olmuştur. “Yemin ederimki ben Kur’an-ı Kerim’den inen her ayetin nerede indiğini neye ve kime dair olduğunu bilirim” diyerek ilminin erişilmezliğini ortaya koymuştur.Gayb alemi açılsa her şeyi görsem yakinim artmayacak diyebilecek kadarda iman yüklü idi.Peygamberimiz(sav) kendisine çok güvenirdi Hazreti Ali(ra)’yle kabeye gizlice girip putları yere düşürüp kırmışlardır. |
Hz ALİ
Peygamberimiz(sav) kendisini çok küçük yaşta Yemen’e göndermiştir. tereddüt eden Hazreti Ali’ye Allah senin kalbine doğruyu gösterecek dilini doğurlukta sabit kılacak davalıları dinlemeden hüküm verme diye nasihatta bulunmuştur. Hazreti Ali(ra) hicret gecesinde canını ortaya koyup efendimizin yatağına yatmış fedakarlığından dolayı “İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla canını satar.” (Bakara/207)ayeti kerimesi nazil olmuştur. Peygamberimiz(sav) emniyet içinde Mekke’den uzaklaşınca,hz ali İslâm Peygamberi(sav)’nin emanetleri sahiplerine iade etmiş Resul-ü Ekrem’in kızı Fatma’yı alıp Medine’ye hareket etmiştir. 450 km lik sarp yolları aşarak Medine’ye vardıklarında Hazreti Muhammed(sav) kendilerini karşılayıp hz alinin boynuna sarıldı, ağladı, bağrına bastı. Hayber’de yetmiş kişinin zorla kaldırabildiği kapıyı omuzlayıp kar makinası gibi yolları açarak zaferin kazanılmasında önemli rol oynamıştır. namazı öyle kılardı ki vücuduna batan oku namazda çıkarmışlar Canın yanmadı mı? diye soranlara“Kuşu kafesten salıverdikten sonra kafesi parçalayacak olsanız kuşun bundan haberi olurmu?“diye cevap vermiştir. Orta boylu, buğday renkli, ak ve uzun sık sakallı idi, yüzü çok güzeldi, gözleri genişti, göğsü enli, başı saçsız idi.Son derece kuvvetli bir hatipti, her nutku belagat şaheseridir.Halife olmadan önce nasıl yaşıyorsa halife olduktan sonrada öyle yaşamıştır. Servet sahibi bir adam olmamakla beraber son derece kerim idi.25 yıl birlikte kaldığı Allah Resulü(sav) efendimizden 586 adet Hadisi rivayet etmiştir. |
Talha uğurluel*
En Güzeli Sevmek Değer verene, değer verilecek Korumaya çalışan, korunacak Seven,*sevilecek; muhabbet duyana, muhabbet duyulacaktı. Peygamber seni çok seviyordu.Çünkü sen O’nu seviyordun.O’na derin bir muhabbet besliyordun.*Asırlar süren ömrünce bunu hemen her fırsatta göstermiştin. gencecik iken,kitaba saygısızlık olur diyerek, Kur’an’ın bulunduğu odada ayaklarını uzatmamıştın.Tarih boyunca onlarca devletin, kapısından hüsran içinde* döndüğü*İstanbul’u, sırf* müjdeye ermek için fethetmiştin. Bu güzel beldede saray yaptırmayacak mısınız?” diye soranlara “O*güzel Peygamber mihmandarını bulmadan saray yaptırmayı haya ederim.” demiştin. Senin*fikrinde hep güzeller güzeli olduğu gibi, zikrinde de, hep O vardı. müjdeyi gerçekleştirme şevkiyle İstanbul’a*yüklendiğinde, Boğaz’ı tutmak için Rumeliye kale inşa ettiğinde kale duvarlarını, Kufi hatla Muhammed yazarak inşa etmiştin. Sen anlamlı*davranışınla, Diyar-ı Rum denen toprakları,mübarek isimle mühürleyerek Diyar-ı*İslâm haline getirmiştin.Ülkeyi yönetme vazifesi verildiğinde, vazife bilinciyle ilk*önce Yüce Peygamber’in mihmandarı Eyyube’l-Ensari’nin huzuruna gitmiş, ceddin*Osman Bey’in kılıcını huzurunda kuşanmıştın.imkân olsa, sen ey*güzel Osmanlı, o mübarek kılıcı Sevgililer Sevgilisi’nin huzurunda, Medine’de,*Ravzayı Mutahhara’da kuşanırdın; halkın selâmeti için fedakârlık yapmaya,*başkaları için yaşamaya mecburdun İstanbul’dan ayrılamazdın.sen, Hicaza gidemedin.yüz süremedin. Sen oraları*rüyalarda, gördün Sen oraların hicranıyla yandın. |
Talha uğurluel*
En Güzeli Sevmek Sen: “Ben senin bastığın yerlerin hadimiyim.” demiş Kâbe’nin avlusunu süpürttüğün tavus tüylerini tacına takmıştın.O’nun mübarek ayak izini, “N’ola*başımda taçım gibi taşısam daim..” diyerek, tacının üzerine*koydurmuştun. Her işinde güzel Rasûl’ün işaretini beklemiştin. Kıbrıs fethedilip şükrünü eda etme adına cami yaptırmak istediğinde, camiyi inşa edeceğin*yeri* O söylemişti sana.sen de O’na son derece saygılıydın. Sultan*Ahmet Camii’ne, altıncı minareyi, O’nun mescidine yedincisini ekletmeden yaptırmayı*saygısızlık addetmiştin. Mısır’ı fethettiğinde Kutsal Emanetler ile Hicaz Emiri sana bağlılığını*bildirdiğinde, emanetlerin başında, kesintisiz Kur’ân okumayı*başlatmış, otuz dokuz hafız görevlendirmiş, kırkıncı hafız olarak kendini vazifeli kılmıştın.Sakal-ı Şerifleri, cam ampullere koydurarak, Güzeller*Güzeli’nin mübarek hilyelerini her insan görsün diyerek, dünyanın dört bir*yanına dağıtmıştın.Sen O’na düşkündün. Hz. Peygamber’in*Züheyr’e hediye ettiği mübarek hırkası, ülkene geldiğinde,*muhafaza etmek için cami yaptırmıştın.* Hırka-ı*Şerif’in adıyla anılacak camide Peygamber Hırkasını, sergileyecek, muhafaza edecektin.Sen O’nun adına müştaktın.her yerde O’nun adını anmış,*O’nun türkülerini söylemiştin. Çocuklarını* O’nun adıyla uyutmuş, O’nun*adıyla büyütmüştün. Çocuklarına O’nun ve sevdiklerinin adlarını vermiştin.Tarihte kaç sülâle vardır senin kadar Peygamber adını nesillerine koyan. çevreni Ahmetlerle, Mahmutlarla, Mehmetlerle süslemiştin. Topkapı Sarayında, Güzeller Güzeli’nin sancağını selâmlamadan sefere çıkmamıştın.*Avrupa’da O’nu alaya alan oyun sergilendiğinde, hasta halinle kükremiş*Tiz oyunu kaldırın, yoksa Âlem-i İslam’ı ayaklandırırım.”*diyerek vefanın en güzel örneğini sergilemiştin. O’nun beldesinden demiryolu hattı geçirirken,mübarek toprakları gürültüye*boğmamak için, tren raylarına keçe döşetmiştin.ümmetdir diyerek, Sürre Alayları ile, Hicaz halkına*altın ve mücevher dağıtmıştın. Sürre Alayları’na önem veriyordun kervanların uğurlamak için bizzat yollara çıkıyordun. |
Talha uğurluel*
En Güzeli Sevmek Sürre Alayları’nı*uğurlamaktan seni hastalıklar alıkoyamıyordu Abdülhamid’in*hastalığında Sürre Alayı uğurlama töreninde alay Topkapı*Sarayından ayrılamadan Hakk’ın rahmetine kavuştuğunu*hatırlıyo sendeki vazife şuurunun karşısında hayretler içinde*kalıyoruz. Sen, O’nu O’nun sevdiklerini de seviyordun. O neye düşkünse,*sen de düşkündün.* Âlemlerin Rahmeti, Medine’de yüzünü Kudüs’e dönüp namaz*kılarken; gönlünün kıblesini özlediği gibi, buraları sen de orayı seviyordun.kutsal evin örtüsünü İstanbul’da altın yaldızlarla hazırlatıyor, Sürre Alayları ile gönderiyordun. Bir*önceki örtüyü de, “Allah’ın evine dokundu.” diyerek,*kutsal sayıyor, başköşene özenle asıyordun.* Bugün*hangi Selâtin Camiine girsek, duvarlarında senin eserini görüyor*ve senin muhabbetin karşısında iki büklüm oluyoruz, ey Osmanlı Sen oraların taşına hayrandın. Hacerü’l-Esved’i, sırf Peygamber öptü diye korumuş, etrafını altınla kaplatmıştın.taşın küçük bir parçası kırılmıştı. Sen taş parçasını*eller üzerinde dualarla İstanbul’a getirtmiş, camilerine ve türbelerine*koydurmuştun.* Bugün Sultan Süleyman’ın Türbesi ve Sokullu*Camii’nin kapısında kara bir taşı, altın çerçeveler içinde*görünce, hayran olduğun değerlere sahip çıkamadığımızı görüyor ve utancımızdan*yerin dibine geçiyoruz.ey osmanlı O’na duyduğun sevgiyle O’nun yolundan ayrılmadın.*Medine’de hoşgörü Peygamberinin ümmeti olarak, tarihin şahit olmadığı manzaraları*meydana getirmiştin. yaşlılar için yaptırdığın Darü’l-Aceze’de yan yana*duran cami, kilise ve havrayı görüyor ve seni anlayamamış olmanın ızdırabını*duyuyoruz |
Talha uğurluel*
En Güzeli Sevmek Osmanlıda peygamber sevgisi sen çok müşfiktin, çok vefalıydın, sen* Güzeller Güzeli Peygamberimiz’i*en iyi anlayanlardandın. Sen O’nu çok sevdin ve bu anlattıklarımız gibi nice güzelliği O’nun adına sergiledin.değer verene*değer verilecek Korumaya çalışan, korunacaktı. Elbette ki, O da seni unutmadı, seni*çok sevdi. O’nun güzel adını anarak O’nu*çağırdın, O, hemen senin yanında oldu. hani sen zorlu İstanbul surlarına yüklendiğinde,*Ulubatlı’n surların en yükseğine tırmanmış ve burçlara sancağı dikmişti. Kanlar*içinde,tebessüm ediyordu. Sen,neden*tebessüm ettiğini sormuştun. O da Peygamberimiz’i surlarda gezerken*gördüğünü söylemişti. O Güzeller Güzeli, seni yalnız bırakmamıştı. Mısırda Yaz sıcağında, dünyada hiçbir canlının göze alamayacağı*bir şeye girişmiştin. Kavurucu Sina çölünü geçmek… Hem de dev bir ordu Çölün ortalarında Peygamber’i yol gösterirken görmüştün. Öyle saygılıydın*ki atından inmiş, ordunun tamamı seni takip etmişti. Bu, tarihin kulak vereceği bir sahne idi: O, seni yalnız bırakmamıştı. |
Talha uğurluel*
En Güzeli Sevmek Osmanlıda peygamber sevgisi Çanakkale! bambaşka bir destan idi. Dünyaya altı yüz sene adalet*dağıtmış iken,* zaafa düşmüştün. Hastalanmış ve elden ayaktan*kesilmiştin. Senden saklanacak yer arayanlar, senin durumun*karşısında meydanlarda konuşmaya başlamıştı. En büyük arzuları da seni bitirmek ve dünyayı paylaşıp tüketmekti.* Çanakkalede üzerine üşüştüler. Bu senin yokluk savaşındı. Düşman kapına dayanmıştı. ölecek, ya da öldürecektin. Çanakkalede Yetiş, Ya Muhammed*kitabın gidiyor!” demiştin. Sen din adına can verirken, O’nun gönlü razı olabilir*miydi Medinelerde kalmaya?* Ravzayı Mutahhara’nın türbedârına dememiş*miydi rüyasında; “Ben şimdi Medine’mde değilim, Çanakkale’deyim… Çok*zor durumda olan asker evlâtlarımı yalnız bırakmaya gönlüm razı olmadı. Şimdi*onlara yardım ediyorum.”*İşte dinine yüzyıllarca kol kanat gerdiğin Yüce Rasûl’ün sana düşkünlüğü. Ne mutlu sana Ey Osmanlı! Ne mutlu senin ahlâkî seciyeni anlayarak sana gerçek*torun olabilenlere. Ne mutlu sevdiklerini sevenlere, ve yine ne mutlu düşkün*olduklarına düşkün olabilenlere. |
EBU TALİB
Peygamber Efendimizin (asm) amcası ve Hazreti Ali'nin babası* Ebu Talib, 535 yılında doğdu. Abdülmuttalib ve Fatıma bint Amr bintin evladı olarak dünyaya geldi. Asıl adı Abdülmenaf olup, Talib adlı oğlundan ötürü, Talib'in babası anlamına gelen "Ebu Talib" lakabıyla tanınmaktadır. Künyesi Ebu Talib Abdülmenaf bin Abdülmuttalib bin Haşim el-Kureyşi el-Haşimi şeklindedir. Peygamber Efendimizin (asm) babası ve* annesi vefat edince dedesi tarafından yetiştirildi. Abdülmuttalib, hastalanınca oğullarını ve Hazreti Muhammed'i (asm) çağırarak, mübarek torununa bakmalarını istedi"Vefatımdan sonra hangi amcanı istiyorsun?"sorusu üzerine Hazreti Muhammed amcası Ebu Talib'in boynuna sarılarak onu istedi Bu seçim Abdülmuttalib'in hoşuna gitti ve oğluna şu vasiyette bulundu: Peygamber efendimizin dedesi abdulmuttalip oğlu ebu talibe şu vasiyette bulundu Onu sana emanet ediyorum. O, İlahi emanettir. Onu canın ve başın pahasına koruyacağına söz ver ki, gözlerim arkada kalmasın Ebu Talib Sen merak etme babacığım. Onu öz çocuklarıma,kendi canıma tercih edeceğimden emin olabilirsin. Hayatta hiç kimsenin zarar vermesine müsaade etmeyeceğime söz veriyorum."diye karşılık verdi |
EBU TALİB
Kainatın Efendisini (asm) himayesine alan Ebu Talib, son derece fakir ailesi kalabalık idi. geçim sıkıntısı çekiyordu. Çok merhametli ve dürüsttü Kureyşlilerce çok sevilip hürmet görüyordu. Üstün vasıfları ve şahsiyetiyle ileri gelenlerdendi.Ebu Talib adeta bir istisna idi. Ebu Talib, Peygamber Efendimiz (asm)'e alaka göstererek gittiği her yere onu götürür, kendisiyle sohbet eder, yetişmesine önem verirdi. Evinde O olmadan sofra kurulmaz, sofrada Ebu Talib,*"Muhammedim nerede, çağırın gelsin."*demek suretiyle hassasiyetini belirtirdi.* Peygamber Efendimiz (asm) ebu talibe sevgi ve saygıyı göstererek büyükleri sofraya oturmadan yemek yemezdi. Onun bulunduğu her sofra bereketlenir ve herkes doymuş bir vaziyette kalkardı.* Ebu Talib'in cahilliyenin çirkinliklerine bulaşmamış böyle bir yaşantı yaşamamıştır Hiçbir zaman içki içmezdi, Kainatın Efendisi (asm)'i himaye etmeye layıktı Kabe'nin perdedarlığı ve hac mevsiminde hacılara su içirme hizmetinde bulunuyordu hizmetler masraf gerektirdiğinden imkanlarının* elvermemesinden dolayı kardeşi Hazreti Abbas'a devretti |
EBU TALİB
Ebu Talib, Suriye'ye gitmeye karar verdi Hazreti Muhammed (asm)'i yanında götürmeye karar verdi ve böylece yine yanından ayırmadı Suriyede Bahira tarafından misafir edildiler Bahira Peygamber Efendimizi (asm) görüp, onun kutsal kitaplarda müjdelenen peygamber olduğunu anladı* Rahip bahira Ebu Talib'i yanına çağırarak şu tavsiyelerde bulundu Yeğenini hemen memleketine götür. Onu hasetçi Yahudilerden koru. Yahudiler çocuğu fark ederlerse ona kötülükte bulunurlar. senin yeğenin büyük şan ve nam kazanacaktır. Durma, onu götür."dedi Bu tavsiye üzerine Ebu Talib Şam'a gitmedi geri döndü. İslam'a davet edilme şerefine nail olan ilklerden biri Hazreti Ali'dir. Ebu Talib,yeğeni ve oğlunun namaz kıldıklarını öğrenince atalarının dinine bağlı kalacağını beyan etmiş onlara ilişmemiş Peygamber Efendimizi (asm) ömrünün sonuna kadar savunmuştur İnsanların İslam'a davet edilmeleriyle* müşriklerin baskıları arttı. Müslümanlar ablukaya alındı Ebu Talib Haşim ve Muttalib oğullarını yardıma çağırdı. Ebu Leheb hariç Ebu Talib'in etrafında toplanarak boykot ve ambargolardan etkilenme pahasına sıkıntıya katlanarak Müslümanlar safına geçtiler Ebu Talib'in desteğinden Peygamber Efendimize (asm) zarar veremeyen müşrikler O'nu* teslim etmesini istediler.kabul etmediği gibi, iman etmemiş olmasına rağmen efendimizi korumaktan vazgeçmedi. Ebu Talib'in yaşı ilerledi hastalığı şiddetlendi. Efendimiz (asm), kendisini* bağrına basıp şefkatiyle büyüten, kendisi için her türlü tehlikeyi göze alan amcasını kaybedeceğine üzülüyordu. Müslüman olup ebedi saadete ulaşması için gayret gösteriyordu. Amcasına hastalığında şehadet getirmesini kendisine ahirette şefaatçi olabileceğini söyledi.* Efendimiz amcası ebu talibe şehadet getirmesini söyleyince Ebu Talib sana ve bunaklık atfetmeleri korkusu olmasaydı, istediğini söyleyip sana tabi olurdum. Kureyş,ölümden korktuğumu söylemesin diye sehadet etmeyeceğim."diye karşılık verdi. Peygamber Efendimizin (asm) beklediği cevabı vermesi nasip olmadı. Görüş birliği olmamakla beraber, İslam ulemasının ekseriyetine göre, iman etmeden son nefesini verdi |
EBU TALİB
Herkesin Efendimize (asm) sırtını döndüğü, Müslümanların eziyet ve işkencelere maruz kaldığı dönemde Ebu Talib'in desteği çok büyüktü Peygamber Efendimiz (asm) ve tüm müminlerin arzusu, Ebu Talib'in Müslüman olması idi. Ancak, gerçekleşmedi.* kainatta en büyük hak ve hakikat imandır. Bediüzzaman Hazretlerine, II. Dünya Savaşından daha önemli bir dava mı var, ilgilenmiyorsun"*diye soranlara şu cevabı vermiştir Her bir insanın başında ebedi hayat davası var.* ...eğer İngiliz ve Almanlar serveti kuvveti aklı varsa, yalnızca o dâvâyı kazanmak için bütününü sarf edecek... iman vesikası olmazsa* itikadı sağlam elde etmezse,dâvâyı kaybeder.kaybettiğinin yerini hangi şey doldurabilir Ebu Talib'in imanı Bediüzzaman a sorulmuştur. Risale nin cevabı, net ve çok önemli bir tespittir. Ebu Talib'in, Hazreti Muhammed Aleyhisselam'a gösterdiği muhabbet peygamberliğine değil şahsı ve zatınadır "Ebu Talib risalede şöyle anlatılır ebu talib Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın risaletini değil, şahsını,severdi. Onun şefkati ve muhabbeti, zayie gitmeyecektir. Cenâb-ı Hakkın Habib-i Ekremini sevmiş ve himaye etmiş ve taraftar olan Ebu Talib'in, inkâra ve inada değil, hicab ve asabiyet-i kavmiye gibi hissiyata makbul bir iman getirmemesi üzerine, Cehenneme gitse de, Cehennem içinde cenneti, hâlk edebilir. Kışta bazı baharı hâlk ettiği zindan saraya çevirdiği gibi, cehennemi, hususî bir cennete çevirebilir." kendisine iman edilmediği halde kullarından zuhur eden güzel haslet ve amelleri karşılıksız bırakmayan Cenab-ı Hakk'ın bu sıfatı merhametinin azametine çok güzel bir örnek teşkil etmektedir. Selam ve dua ile... |
Hz Ali Hayatı
Hz alinin doğumuyla Ebu Talib ve ailesine müjde verilir, hz Muhammed herkesten önce gelip bebeği kucağına alır ve Ali'nin ismini kimin verdiği konusunda iki farklı görüş vardır; birincisi Ebu Talib'e ismin ilham olduğu ,ikincisi ise bebeğe ismi hz Muhammed'in verdiğidir. Hz Ali'nin annesi,hz Muhammed'in dedesi Abdülmuttalib'in kardeşi olan Haşim'in kızıdır. Abdülmuttalib öldüğünde, hz Muhammed'e annelik eden onu koruyup kollayan ve İslâm Peygamberi'nin ilk eşi Hatice bint Hüveylid'in ardından Müslüman olan ikinci kadındır. Hz alinin babası, Kureyş'in liderliğini babası Abdülmuttalib'den devralan Ebu Talib tir Ebu Talib, dedesinin ölümü sonrası kimsesiz kalan hz Muhammed'i himayesine aldı ve ölümüne dek 43 yıl himayesini sürdürdü. Hz Muhammed peygamberliğini ilan ettiğinde Kureyş, Ebu Talibden ölümüne değin, çekinmiş ve hz Muhammed'e zarar verememişlerdir.* |
Hz Ali Hayatı
Hz Ali'nin çocukluk dönemi, İslâm peygamberinin çocukluğunun geçtiği evde geçmiştir. Her ikisi de Ebu Talib'i baba ve yönetici tanıyorlardı hz Fatımaya anne diyorlardı. Hz Ali çocukluğunda hz muhammed ile olan ilişkisini . hutbelerinde şöyle anlatır: "Çocuktum henüz, o beni bağrına basar, yatağına alır koklardı, lokmayı ςiğner, ağzıma verir yedirirdi...* Hz Ali çocukluğunda hz muhammed ile olan ilişkisini . hutbelerinde şöyle anlatır her an, devenin yavrusu, nasıl anasının ardından giderse, onun ardından giderdim; o her gün bana huylarından birini öğretir ve ona uymamı buyururdu. Her yıl Hira Dağı'na çekilir, kulluğa koyulurdu. Onu ben görürdüm, başkası görmezdi.hz Muhammed, hz Ali'yi omzuna alır Mekke'nin dağlarında, vadilerinde ve sokaklarında dolaştırırdı Şîʿa ve Alevî inancına göre hz Ali, Müslümanlar arasında ilk iman getiren, 'Kâbe'de dünyaya gelen tek insan'dır. Sünnî inancına göre ise, hz Muhammed'in eşi hz Hatice'den sonra iman etmiş ikinci müslümandır Mekke'lilerin İslâm peygamberini katletme kararı aldıkları hicret gecesinde hz Ali, canı pahasına, peygamberin yatağına yatmıştır.tefsircilerin görüşüne Allah fedakârlığına şu ayeti nazil etmiştir: "İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını arayıp kazanmak amacıyla canını satar." (Bakara/207) Hz Muhammed hz ali sayesinde hivret gecesi gizlice evden ayɾılaɾak emniyet içeɾisinde Medine'ye gitmiştir İslâm peygambeɾinin emniyete kavuşmasından sonɾa emɾi üzeɾine, hz Muhammed'e emanet olan mallaɾı sahipleɾine iade edeɾek annesini, hz Çatışmayı alarak hz alide Medine'ye haɾeket etmiştiɾ. Hz Ali Medine'de hz Muhammed ile biɾlikteydi. kaɾdeşlik akdi okunduğunda hz Muhammed hz Ali'yi kaɾdeşliğe layık göɾdü. Kızı Fatıma'yı zevce olaɾak ona münasip göɾdü. Biɾ yıl sonɾa da ilk çocukları hz Hasan dünyaya geldi. İfk Olayı,hz Aişe'nin 15 yaşında iken, biɾ sefeɾ dönüşünde kocası hz Muhammed'i genç biɾ Müslüman askeɾle aldattığı iddiasıdıɾ. İddia Müslümanlaɾ aɾasında yayıldığında aldığı tutum nedeniyle hz Aişe'nin hz Ali'ye daɾıldığı, bu nedenle hz Ali'nin hilafetini desteklemediği düşünülüɾ. |
Hz Ali Hayatı
Hz Ali eşleɾinden ve caɾiyeleɾinden olma 14 eɾkek çocuk, 18 kız çocuk sahibidir.nesli, Hasan, Hüseyin, Muhammed Abbas ve Ömeɾ adındaki oğullaɾından tüɾemiştiɾ. Oğullaɾından çoğu Keɾbela Savaşı'nda hayatını kaybetmiştiɾ.*Hz Ali'nin ilk eşi İslâm peygambeɾinin kızı hz Fatıma'dıɾ.hz Ali hz Fatıma vefat edene evlenmemiştiɾ. Fatıma'dan 5 çocuğu olmuştuɾ; Hasan, Hüseyin, Zeynep, Ümmü Gülsüm, Rukiyye ve Mûhsin ibn Ali. Mûhsin, hz Fatıma'ın kaɾnında vefat etmiştiɾ. Muhammed Abd Allâh Hicɾet'i emɾettiğinde, Ali'yi Mekke'lileɾin emanetleɾini dağıtması ve müşɾikleɾi atlatması iςin Mekke'de bıɾaktı. Hz Ali göɾevini tamamlayıp hz Muhammed'den sonɾa Medine'ye ulaştı. Medine'de Peygambeɾ Muhammed, Allah'ın Fatıma'ya hz aliyi lâyık göɾdüğünü bildiɾdi ikisini evlendiɾdi.* Hz Ali, hz Muhammed komutasında aktif ɾolleɾ aldı; tüm savaşlaɾa katıldı, oɾdu komutanlığı, tebliğ elςiliği göɾevleɾini icɾa etti.Hâlife Osman ibn-i Affân'ın suikast sonucu ölmesiyle, halife seςileɾek İslâm Devleti'nin başına geçti.* Hz alinin Yönetiminde ilk iç savaş İlk Fitne patlak veɾdi. Hz Ali, Kûfe'de mescitte ibâdet edeɾken Haɾicîleɾ'den Mülcem taɾafından hançeɾli saldıɾıya uğɾadı şehit oldu. Kûfe yakınlaɾında topɾağa veɾildi.* |
Hz Ali Hayatı
Hz ali İlk İslâm kaynaklaɾında Kâbe'nin iςinde doğan ilk ve tek insandır hz Ali'nin babası kabile şefi Ebu Talib, annesi Fatıma bint Esed'diɾ,hz Ali, hz Muhammed'in evinde ve gözetiminde büyümüştüɾ. Hz Muhammed, peygambeɾliğini ilan edip İslâmiyet'e davet ettiğinde hz Ali bu daveti kabul eden Şia'ya göɾe ilk, Sünnileɾe göɾe hz Hatice'nin aɾdından ikinci insandıɾ.* Hz Ali, İslâm Dünya'sında imanı, adaleti, ülke yönetimi, düɾüstlüğü, savaşçılığı, cesaɾeti ilmi ile anılıɾ. İslâm taɾikatlaɾının çoğu, köken olaɾak hz Ali'yi gösteɾip soyundan geldikleɾini iddia edeɾleɾ. Hz Ali İslam taɾihinde en çok taɾtışılan şahsiyetleɾden biɾidiɾ*Hz Ali, hz Muhammed'in tüm savaşlaɾına sancaktaɾ olaɾak katıldı. Tebük sefeɾi'ne hz Muhammed'in emɾi ile Medine'de kaldığı iςin katılmamıştıɾ. Müslümanlaɾ'ın biɾ kısmı, hz Ali'nin, halifeleɾi kabul ettiğine inanıɾ ancak halifeliğine kadaɾ savaşa katılmamış olması, diğeɾleɾini halife kabul etmediğine yoɾuluɾ.hz Osman şehit edilince, halk hz Ali'ye biat edeɾek hilafete seçti.* Hz Osman taɾaftaɾlaɾının biɾ kısmı onun katilini bulana kadaɾ hz Ali'yi hâlife kabul etmediler Müslüman toplumu iç savaşa süɾüklendi. İslâm hz Ali ile Muâviye öndeɾliğinde ikiye bölündü. Müslüman toplumunu ilk kez iç savaşa süɾükleyen bu duɾuma İlk Fitne" deniɾ. |
İnananın yüzünde güleclik vardır, kalbindeyse hüzün. Gönlü her şeyden geniştir, nefsi her şeyden alçak. Yücelikten nefret eder, şöhrete düşmandır, gamı uzundur, düşünmesi derin. Susması fazladır;*
İnananın vakti yoktur. Çok şükreder, çok sabreder. Düşünceye dalmıştır, kendi ihtiyâçini hatırlamaz Huyu güzeldir, geçinmesi hoş Şeref ve din bakımından serttir, huy bakımından alçak. / Hz Ali Dostların kalplerini insana işindiran, düşmanların kalplerinden kini gideren en güzel şey, onlarla karşılaşınca güler yüzlü olmak, gıyabında hallerini sormak, huzurlarında ise iyi ve yumuşak davranmaktır. / Hz Ali Siz insanlar kendinizi önemsiz sanarşiniz. Halbuki içinizde koca bir evren saklıdır. / Hz Ali sözü paylaş Namaz, her temiz kişinin allah'a yaklaşmasıdır. Hac, her zayıfın savaşıdır. Herşeyin zekâti vardır; bedenin zekâti da oruçtur. Kadının savaşıysa kocasıyla iyi geçinmesidir. / Hz Ali En büyük günah, haksız yere müslüman bir kimsenin malını gasbetmektir. / Hz Ali sözü paylaş Sabır en güzel huy, ilim en güzel sus eşyasıdır. / Hz Ali Dünün geçti, yarınında belli değil, öyleyse bugünü iyi geçirmeye bak. / Hz Ali Söz ilaç gibidir; azı yaşatır, çoğu öldürür. / Hz Ali İki şey halkı yok eder: fakirlik korkusu ve üstünlük talep etmek. / Hz Ali Hilim yumuşak huyluluk gibi üstünlük yoktur. / Hz Ali Bilgi kadar zenginlik yoktur. Cehalet kadar yoksulluk yoktur. / Hz Ali Alimin hatası , geminin delinip batması gibidir; kendisiyle birlikte başkalarınıda boğar. / Hz Ali Her sayılan biter her beklenen gelir. / Hz Ali Ne kadar yoksul ve aç olursa olsun, kanaat sahibi zengindir. / Hz Ali Başkalarının açılarından, geçmiş felaketlerinden ders alanlar, gerçekte mutlu kişilerdir. / Hz Ali Sevgiliye verilen en güzel hediye sadakattir. / Hz Ali |
Zülfikar’ın özellikleri
Dünyada ki en ünlü kılıçlardan bir tanesidir bir ünlü kılıç ta Roma İmparatoru Jul Sezar’a ait olan “Sis Caliburn” isimli kılıçtır. kılıcın üzerinde yazan şu söz önemlidir. “Bir Fatih İçin Yapıldı” “Bir yüzü savunmak diğeri mağlup etmek için” “Britanya’da kaderi hükmetmek olanın elleri için dövüldüm”.* dünya da şekli gösterildiği zaman bilinen tek kılıç Hazreti Ali’ye ait olan “Zülfikar” isimli Kılıçtır. -Hazreti Ali’ye kılıcı Hazreti Muhammed vermiştir. Hazreti Muhammed kılıcı ganimet olarak aldığı bazı kaynaklarda ise kılıcın Hazreti Muhammed’e Mısır meliki Mukavkas’ın hediye ettiği görüşleri vardır. Hazreti Muhammet kılıcı Uhud savaşında kendisini koruyan Hazreti Ali’nin kılıcının kırılması üzerine vermiştir Hz muhammed tarafından hz alie kılıcın verilmesi şu şekilde olmuştur. Uhud savaşında Adûd, kendisine karşı çıkacak bir savaşçı istediğinde Hz. Peygamber (s.a.v), Hz. Ali’ye kılıcı uzatarak karşısına çıkmasına izin vermiştir.Hazreti Ali’ kılıç ile Uhudda Kureyş’in önde gelen savaşçılarından dokuz kişiyi öldürdüğü, söylenir Hz ali uhud savaşında zülfikarla bedeninden yetmiş yara alarak Hz. Muhammed’i savunduğu Cebrail’in, “Zülfikar’dan başka kılıç, Ali’den başka da yiğit yoktur.“Lâ fetâ illâ Ali, lâ seyfe illâ Zülfikâr dediği rivayet edilir. Zülfikar kılıcının bir ucu “İlim’i” diğer ucu “Adaleti” temsil eder Zülfikara kılıcı ile birçok şiir yazılmış olup bu şiirlere “Zülfikarname” denir Hazreti Ali’ye ait olan Zülfikar kılıcının nerede olduğu bilinmemektedir.Topkapı Kutsal Emanetlerde sergilenen kılıç Zülfikar değildir. Zülfikar iki uçlu bir kılıçtır Topkapıdaki ise düz bir kılıçtır. |
Hz ALİ
Hazreti Ali (ra) 598 yılında Mekke’de Kabe’nin içinde doğmuştur. Peygamberimiz (sav)’in amcası Ebu Talibin oğlu olan Ali’yi kucağına alıp bizzat evine götürmüştür.Peygamber(sav) efendimiz Ebu Talib’in evinde kalıyordu. Hazreti Ali'(ra)ye “Ali” ismini Hazreti Muhammed(sav) vermiştir. Annesi Fatıma Binti Esed, Peygamberimiz(sav)’in dedesinin kardeşinin kızıdır. Peygamberimiz(sav)de kendisine “anneciğim” diye hitab ederdi. Babası Peygamberimiz(sav)i yetim ve öksüz kaldığında yanına alıp 43 yıl himayesinde bulunduran amcası Ebu Talib’tir. Mekke’de kuraklık baş gösterip Ebu Talib’in çocuklarına bakamayınca Peygamberimiz(sav)i amcalarından Abbas, yanlarına aldılar.Hazreti Ali(ra) o günleri şöyle anlatır;Çocuktum henüz, o beni bağrına basar, yatağına alırdı, beni koklardı,Ben de devenin yavrusu, nasıl anasının ardından giderse, ardından giderdim Her yıl Hira Dağı’na çekilir, kulluğa koyulurdu. Onu benden başkası görmezdi.* Hazreti Ali(ra) Hatice validemizden sonra Müslüman olan ikinci kişidir.Peygamberimiz(sav)’i Hazreti Hatice ile namaz kıldıklarını görünce, “Bu ne?” dedi.Peygamberimiz(sav)de Ya Ali bu Allah’ın seçtiği beğendiği dinidir, ben seni bir olan Alllah’a inanmaya davet ediyorum, dedi |
Kerbela
Hz. Hüseyin ve beraberindeki Ehli Beyt (Radiyallahu anhum) Kerbela çölünde Kufeliler tarafından yapayalnız bırakıldılar kufeliler hz hüseyine karşı savaştılar.Bu olay keşke yaşanmasaydı ama yaşandı. Bu facia Kerbela’yı kutsallaştırmamalı şehid edilen Ehli Beyti putlaştırmamalıdır* Bazı grupların kerbelayı istismar dinle alakası olamayan olayların türetilmesine alet etmeleri olaya aşırı anlamlar yükleyerek siyasi simge haline getirmeleri istismar ve sapıklıktır. Örneğin Şii Büreyh oğulları Devleti hicri 352 (m.963) de Aşure günü Bağdat halkı için ağlama ve yas tutma günü ilan etmiş, çarşı ve pazarların açılmasını yasaklamıştır.* O günlerden günümüze geldiğimizde İslam dışı kutlamaların yapıldığını görüyoruz Hz. Hüseyin Efendimiz bütün kutlamalardan uzaktır. Allah Resulü (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Yanaklarını döven, yakalarını yırtan ve cahiliye davasıyla ortaya çıkanlar bizden değildir. “Ben, yaygaracı, saçını yolan ve elbisesini, yakasını-paçasını yırtan kadınlardan beriyim uzağım” (Müslim). İbni Kesir şöyle toparlıyor: “kerbela olayı sebebiyle elbette her Müslümanın üzülmesi gerekir* bu doğaldır. şehit edilen Hz. Hüseyin, Müslümanların önderlerinden, seyitlerinden ve sahabenin fakihlerindendir.Allah Resulü’nün en faziletli kızı Hz. Fatma’nın (ra) oğludur. Ancak Şia’nın yaptıkları gibi yapmak da doğru değildir. |
HZ HÜSEYİN
hicretin 4. yılı Şaban ayının 5. günü Medine-i Münevvere’de doğdu. O günün sevincine melekler katıldı.*Hz.*Hüseyin (r.a.)’ın doğduğu eve geldiler. Guruplar halinde ziyaret ettiler ve Resûl-i Ekrem (s.a.) efendimizle tebrikleştiler.Rasûlullah (s.a.) Hz. Ali’yi kapıda bekçi bıraktı. Kimseyi içeriye almadı. Meleklerin ziyareti tamamlanınca Efendimiz ashâbını içeriye buyur etti. Hz. Ali (r.a.)ye hz hüseyinin ziyaretine gelen meleklerin sayısı soruldu* Efendimiz: “Nerden, nasıl bildin ya Ali?” diye sordu. Hz.*Ali (r.a.) da: “Melekler gurup gurup geliyorlardı. Her biri ayrı bir dil konuşurlardı ve sayılarını bildirirlerdi,” diye cevap verdi. Efendimiz (s.a.): “Allah aklını ziyâde etsin ey Ali!” buyurdu. Hz.Hüseyin (r.a.)’ın doğumunda Hz. Abbas (r.a.)’ın hanımı Fadl bir gece şiddetli,korkulu bir rüya gördü. Sabahleyin Resûl-i Ekrem (s.a.)’in yanına gitti Ya Rasûlallah! Bir rüya gördüm çok korktum,” Ya Rasûlallah! Sizin vücudunuzdan bir parçanın kesilip evime konulduğunu gördüm” dedi. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.): “Hayır olsun inşaallah! Fâtıma’nın bir oğlu olacak, sen de ona sütünü emzireceksin,” buyurdular. Hz. Hüseyin doğunca* Ümmü’l-Fadl onu eve götürdü sütünü emzirdi bir gün çocuğu Rasûlullah (s.a.)’e götürdü. Efendimiz torununu aldı kucağına oturttu. Onu öptü, başını okşadı ve sevdi. Çocuk Efendimizin üzerini ıslattı. Fadl çocuğu efendimizin kucağından aldı. Çocuk ağlamaya başladı. Rahmet Peygamberi Ey Ümmü’l-Fadl! Allah iyiliğini versin. Sen onu ağlatmakla beni üzdün,” buyurdu. |
HZ HÜSEYİN
Rahmet ve şefkat peygamberi Efendimiz, torunları Hz.*Hasan*ve Hüseyin (r.anhüm)’ü çok severlerdi. onları kucağında severken Zeyd (r.a.) gördü. Efendimiz’in onlar hakkında şöyle buyurduğunu işitti: “Allah’ım! Bunlar benim kızımın oğullarıdır. Ben bunları seviyorum. Sen de onları sev. Onları sevenleri de sev,” buyurdu. İki Cihan Güneşi efendimiz sokakta çocuklara selâm verir Onlarla ilgilenirdi.ashabıyla giderken Hüseyin’in oynadığını gördü. Efendimiz hem gülüyor hem peşinden koşuyordu. Onun yüzünü mübarek eliyle sevdi ve yanaklarından öptü. Ashabına döndü ve: “Hüseyin bendendir. Ben de Hüseyin’denim! Allah’ı seven Hüseyin’i sever! Hüseyin torunlardan bir torundur,” buyurdu. Hz. Hasan*ve Hüseyin (r.anhüm) İki Cihan Güneşi Efendimizin şefkat ve merhamet pınarından içerek büyüdüler* mübârek dizlerinde oturarak, sevgi dolu gönlünden feyizler alarak yetiştiler. Etrafa nur saçan tebessümleri ve iltifatlarıyla gözlerini, gönüllerini nurlandırdılar.nübüvvet nuruyla geliştiler. Gece-gündüz fırsat bulunca dedelerinin kucağına koşarlardı. |
HZ ALİ DÖNEMİ SIFFİN SAVAŞI
Hz. Ali, muaviyeden itaat istedi* Muaviye, itaate yanasmadı savas öncü birlikler ve elçi göndermeler* seklinde devam etti hx ali Muaviye'nin beyat etmeyinve muharrem ayindan su ilani yaptırdı"Mü'minlerin emiri der ki: Hakk'a dönmeniz için sizi tesvik ettim Size, Allah'in kitabina davet ettim. Siz* azginliktan vazgeçmediniz. Hakk'a icabet etmediniz. Ben size ahdimi bozdum Allah hâinleri sevmez dedi ilanın sonunda Sam halki emirlerine sigindilar. Veysel karani ve yasirin sehid oldugunu duyan Muaviye'nin komutani Amr b. el-Ass, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in "Ammâr âsîler tarafindan öldürülecekhadisini hatirlayarak savastan vazgeçmeyi düsündü. Muaviye'nin baskisiyla vazgeçti ve Muaviye Hz. Ali'nin kendilerini öldürecegini söyleyerek ass a Ali safindaki müslümanlari durdurmasini söyledi: " Muaviye komutan ass a Haydi bakalim maharetini göster ey Ibnü'l-Ass, yoksa mahvolduk demektir" diyerek Amr'in savaştan vazgeçmesini önledi. Amr Muaviye askerlerine "Ey nâs! Kimin yaninda Mushaf varsa mizraginin ucuna takarak havaya kaldirsin" dedi bu hareketinin Hz. Ali taraftarlarinda etki gösterecegini biliyordu Müslümanlar Kur'ân'a karsi gelemezlerdi.* Muaviyenin komutanı ass mızraklaların ucuna kuran sayfalarını astı müslümamanlar kurana karşi gelemezlerdi Basra kurrâsindan Fedeki ile Kays'in baskanliginda bir grubun baskisiyla Hz. Ali de savasi birakmak zorunda kaldı tehdit edilerek kendisine söyle denildi: "Allah'in kitabina çagrildiginda ona uy, yoksa seni kalabaliga birakiriz veya Osman'a yaptigimiz gibi yapariz!..." Muaviyenin komutanı ass mızraklaların ucuna kuran sayfalarını astı müslümamanlar kurana karşi gelemezlerdi Bunun üzerine Hz. Ali "Ey Allah'in kullari: Hakkinizi almaya ve dogru olanı yapmaya devam edin. Mu'âviye, Ass,Mesleme, Kays dine ve Kur'ân'a sahip degillerdir. Ben* iyi bilirim..." Fakat konusmalari fayda vermedi. Askerler: "Biz Kur'ân'a karsi kendimizi ortaya atip meydan okuyamayiz, Hz. Ali'nin sözlerini kabul edemeyiz" diyerek savasmaktan vazgeçtiler* sulhun akdedilmesinde Kurrâ ehlinin büyük tesiri olmustur. Kurrâ ehli sorunun çözümünde Kur'ân'i hakem olarak kabul ediyorlar, herkesi yönlendirerek Hz. Aliye baski yapiyorlardi Hz. Ali, "yaziklar olsun! fitne çikti: Artik harbi birakmaktan baska çare yok" diyerek sulhe ister istemez sulhe razi oldu... |
HZ ALİ DÖNEMİ HAKEM OLAYI
Muaviye'ye Kays'i göndererek Siz ve biz Allah'in kitabina dönecegiz. razi oldugunuz bir kisiyi gönderin Kitaptan sasmamalarina dair* söz aliriz. Ve ona uyariz dedi Es'as barış teklifini ilân etti Temim ogullarindan Urve Allah'in emri dururken sahislari mi hakem tayin ediyorsunuz Allah'tan baska hiç kimsenin hüküm verme yetkisi yoktur" (La hükme illa lillah) dedi. Hakemlerin seçiminde Muâviyenin tayin edecegi Âs'dan baskasi olamazdi.Hz. Ali taraftarlari biz Ebû Musa ya raziyiz" dediler.Hz. Ali "siz bana isyan ettiniz, bana karsi gelmeyiniz" diyerek Ebû Musa hakkindaki endisesini açikladi ve ihtarda bulundu. Hz. Ali'ye göre Ebû Mûsa insanlari Muâviyeye yönlendirerek kendi sirlarini anlatiyordu taraftarlari Ebû Musada direttiler. Hz. Ali* istemeyerek de olsa uymak zorunda kaldi. Hz. Ali'nin bu kanaati* Hâricilerin ortaya çikmasi* ile dogrulanıyordu. yanlis davranislar sapik bir firkanin dogmasina bir çok kimsenin itikadinin bozulmasina yol açti* Sözlesmenin özeti söyle idi: Iki hakem Kays el-Es'ârî ve Âs Allah'in kitabina amel edeceklerdir. Allah'in kitabinda bulamadiklarini, sünnette arayacaklardir. Ali ve Muâviye, Allah'a karsi ahid içindedirler. Her biri derler ki: "Ben raziyim.Kays ve Âs, Allah adina yemin etmislerdir.sehadetlerini yazarlar.* Iki hakem karara vardilar. Önce Amr söz aldi. "Hz. Osman'in haksiz olarak öldürüldügü fikrine katiliyor musun?". Ebû Musa "evet" dedi Amr, el-Isrâ süresinde haksiz yinsan öldürülemeyecegini ileri südü. ey Ebû Musa! Seni Hz. Osman'in velisi Muâviye'ye karsi çikaran nedir? O Kureystendir Amr Hz. Ali'nin Peygamber (s.a.s.)'in soyundan oldugunu Muâviyeden önce geldigine isaret etti. çekismeler devam etti.Hz. Ali ve Muâviye'ye bey'at edilmemesi fikirine vardilar.* halife müslümanlarca seçilmeliydi. karar müslümanlara bildirilmeliydi gelmisti. karar için Ebû Musa minbere çikti ve Allah'a hamd ve senadan sonra "Ey nas! Biz ümmetin durumunu düşünürken epey zorlandik. benim,ve Amr'in görüsü Hz. Ali ve Muâviye'yi hilâfetten uzaklastirmak ve ümmetin istedigini halife tayin etmektir.Hz. Ali ve Muâviyeyi hilâfetten aliyorum" dedi.* Ebû Musa hakem olayından duydugu utanç ve üzüntüyle insanlardan uzaklaşarak Mekke'ye gidip yalnizlığı tercih etti. müslümanlar dagildı Muâviye kendisini mesrü halife ilan ederek Islâm tarihinde çift halife dönemi baslattı Bu durum Hz. Hasan'in halifeligi almasina kadar devam etmistir. Hz. Ali hiç bir zaman Muâviye'yi halife olarak tanimamis, sehîd edilinceye kadar Sam hariç bütün müslümanlarca halife kabul edilmistir. |
HZ ALİ DÖNEMİ SIFFIN SAVASI
Muaviye, Firat kiyisinda karargâh kurmustu. Hz. Ali'nin ordusu Ilk geceyi susuz geçirdi Sam ordusu nehirden uzaklastirildi. Muaviye, Ali (r.a)'a adam göndererek nehirden su almak Istedi. Hz. Ali (r.a) su almalarina engel olmadi. Hz. Ali, Muaviye'ye isyandan vazgeçirmeye çalisti. cevap alamadi. Iki ordu birlikleri arasinda ufak çarpismalardan sonra, Muharrem ayinin sonuna kadar mütâreke yapildi Hz ali muaviye arasında elçiler gidip gelmeye basladi baris yolunda gelisme saglanamadı Safer ayında* savas basladi.savaş* mubarezeler ile geçti. Hz. Ali (r.a), orduya toplu saldiri emri verdi Savas tüm siddetiyle devam etti.Yasir'in sehid edIlmesine* üzülen Hz. Ali'nin siddetli bir taarruzu ile Sam ordusu dagIlma noktasina getirdi Muaviyenin komutanı as mızeak uçlarına mushaf taktı hz Ali (r.a), söyle diyordu: "Bu hiledir. araniza ayrilik düsürmek birliginizi bozmak istiyorlar". Iraklilar, komutan Ester'e savasmayi biraktirmasini Istediler. Hz. Ali Ester'e adam göndermek zorunda kaldi. Ester, gelen adama: "Simdi mevziden ayrilacak an degildir. Ben kesin zafere ulasacagimi umuyorum, acele etme" diyerek karsilik verdi.* Iraklılar savaşı bırakmak isteyince hz ali komutan estere adam gönderdi, Ester'in askerleri arasinda sesler yükseldi.savasi sürdürüyorlardi. Iraklilar,hz Ali (r.a)'a: "Vallahi* Ester'e birakmasi için degil, savasa devam etmesi için adam gönderdin dediler. Ester, savasi birakmak zorunda kaldi. Muaviye "Istedigimiz, aramizda Allah'in kitabini hakem kIlmaktir. hakem seçIlmesini ve Allah'in kitabina uygun karar verilmesini söyledi Hz. Ali (r.a)'in taraftarlari hakem olayını memnuniyetle karsiladilar.muaviye hakem olarak zeki ve kurnaz Amr b. el-Âs'i seçti Iraklilar ise Ebu Musa yı hakem ettiler. el-Âs' ile Ebu Musa 37. yilin Safer ayinda Dumetul-Cendel'de karar verirken esas alinacak prensipleri içeren "tahkimnâme"yi kaleme aldilar |
CEMEL VAKASI
Hz. Ali Basra'ya geldi herkes baris istiyordu.* Hz. Ali'nin Basra'ya gelişiyle* herkes huzurlu bir sekilde uyumustu. Sebe ile Hz. Âiseye hücum ettiler Hz. Ali,* Kâab Hz. Âise'yi uyandirmis, Hz. Âise, çarpismalarin basladigi yere gelmisti. Hz. Ali* savaşmak istemiyor, Hz. Âiseyi* teskin etmeye çalisiyordu.ok yaydan firlamis savaş başlamıştı* Çatısmanin en hararetli aninda Hz. Ali atini sürerek savas meydanina geldi. Hz. Zübeyr'i çagirip Rasûl-i Ekrem (s.a.s.)'in Ali ile Zübeyr arasinda ihtilaf meydana gelecegini Zübeyr'in haksiz olacagini söyledigini hatirlatmisti. Hz. Zübeyr geri çekildi. Hz. Talha da* çatisma meydanindan çekilmek istemisti. Onun savas alanindan uzaklasmasiyla üzerine zehirli bir ok atilmis ok Hz. Talha'nin ölümüne neden olmustu. ortalikta yalniz Hz. Âise ile bir grup kalmisti. Çatismalar devam ediyordu. Bütün kanlarin dökülmesine neden olan münafiklarin hedefi Hz. Âise idi.Hz. Âise' yi tevkif etmek,hakarette bulunmak istiyorlardi. Sebeîlerin maksadini anlayan Dâbbeogullari Hz. Âise'yi* büyük fedakârliklarla korumuslardi.* çatismalara son vermek için birisi deveye saldirarak yere yikmis,Hz. Ebu Bekir'in oglu Muhammed, Hz. Ali tarafindan kosarak Hz. Âise'nin korunmasina hizmet etmisti. Hz. Ali Hz. Âise'nin hatirini sormus, istirahatten sonra onu, kardesi Muhammed b. Ebu Bekir ile Medine'ye göndermisti.kirk kadar kadin refakat etmisti. Hz. Âise Basra'dan ayrilirken, Hz. Ali arasindaki mücadelenin yanlis anlasilmadan ileri geldigini söyledi.* Hz. Ali Rasûl-i Ekrem'in muhterem haremine her türlü hürmeti göstermenin görev oldugunu belirtti. Hz. Âise, Medine'ye hareket etti.Hz. Ali cemel vskasından sonra hilâfet merkezini Kûfe'ye tasiyarak, sehadetine kadar orada kaldi. |
Hz. Ali r.a.'in hilafet hakkindaki görüsü
Hz.Peygamber (s.a.s.). vefat edince, Müslümanlar Hz.Ebû Bekir r.a'i Devlet Baskanligina getirdiler. Hz.Peygamber (s.a.s.), iki görev üstlenmisti: Birisi,* teblig ikincisi,devleti yönetmekti.Onun vefatiyla vahiy ve Peygamberlik son buldu. Artik Peygamber gelmiyecek, inananlar,Kur'an'la peygamber'in Sünnetiyle yasamlarina yön verecek, düzenlerini kuracaklardir.* inanmak isteyen Müslümanlar, yasantilarinı kuraan ve sünnetullaha göre tanzim edecekler,iki kaynaga ters düsen hayat kanunlarini tanimayacaklardir. iki kaynagin özü olan Islâm'i Allahu te'âlâ tek nizam kabul etmis ve bunun disinda kalan sistemleri tanimayacagini söyle ferman buyurmustur: "Kim Islâm'dan baska bir din ararsa asla kabul olunmaz ve o, ahirette* en büyük zarara ugrayanlardandir" Hz.Peygamber (s.a.s.)'in vefatiyla, kanun degil, kanunun tatbikçisi Hz.Muhammed (s.a.s.). Müslümanlar arasindan ayrilmistir. onun ölümünden sonra, Müslümanlar yeni kaynaklara degil; mevcut olan kuraan ve sünneti tatbik edecek bir insana, bir idâreciye muhtaçtilar. lideri bulmak lazimdi ki, bu ihtiyaci müslümanlar baslarina "Halife dedigimiz devlet baskanlarini getirerek giderdiler. Hz.Peygamber (s.a.s.).vefatindan sonra, Müslümanlari yönetmek halife seçmek istemedi buna vakti vardi, halife seçimi Müslümanlara birakilmis; onlar da, Peygamber'lerinin vefatindan sonra, kendilerini yönetmek üzere Hz.Ebû Bekir r.a'i seçip biat' etmislerdir. Hz. Ali r.a.'in hilafet hakkindaki görüsünü Hz.Ali r.a'in bir konusmasiyla açiklamak istiyoruz. Hz ömere itaat ettim.askerleriyle cihad ettim. had cezalarini kamçımla yerine getirdim. Ölünce Hz. Peygamber (s.a.s.)'e olan akrabaligimi, Islâm'da önceligimi liyâkatimi düsünerek baskasinin bana tercih edilmeyecegini sandim. Öldükten sonra, Ömer hilâfeti çocuguna yasakladi yeni halifeyi seçmek üzere alti kisilik bir heyet seçti ben onlardan biriyim. |
EBU TALİB
Ebu Talib*Resul-i ekrem efendimizin amcası* hazret-i Ali’nin babasıdır. Peygamber efendimizin dedesi Abdülmuttalib vefat edince, Ebu Talib’in yanında kaldı.ebu talib Hicretten üç yıl önce, seksen yaşını geçmiş olarak vefat etti. Peygamber efendimizin dedesi Abdülmuttalib, sekiz yaşındaki yetim efendimizi himaye etmesi için oğlu Ebu Talib’e vasiyette bulundu. Peygamber efendimiz, dedesinin vefatından sonra amcası Ebu Talib’in yanında kaldı.Kureyş’in ileri gelenlerinden olan Ebu Talib, Peygamber efendimize sevgi ve şefkat gösterdi. O’nu kendi çocuklarından çok sever,onsuz uyumaz,onsuz bir yere gitmez ve* başlamaz, O’na ayrı sofra kurdururdu. Sevgili Peygamberimiz on iki yaşlarındayken, Ebu Talib, Şam seferine O’nu da götürdü.Busra yakınlarında bir manastırın rahibi Bahira, Resulullah efendimizin peygamberlik alametlerini görerek, Ebu Talib’e O’nu götürmemesini söyledi. Ebu Talib, ömrü boyunca, Peygamber efendimizi yanından ayırmadı. O’nu ölünceye korudu. Sevgili Peygamberimizin hazret-i Hadice ile evlenmesinde mühim hizmetleri oldu. Peygamber efendimiz İslama davet ettiğinde başta amcası Ebu Leheb ve akrabaları O’na karşı çıktılar amcası Ebu Talib kabul etmemesine rağmen karşı çıkmadı. O’na yardımcı oldu. efendimize himayede bulundu. Müşriklerin tehditlerine karşı koydu. Müslümanlara yardım etti. Muhasaranın kaldırılmasında mühim rol oynadı. |
EBU TALİB
Ebu Talib hastalandı müşrikler toplanarak Ebu Talib’e gittiler ve Senin büyüklüğüne inanıyor, üstünlüğünü kabul ediyoruz.sana, muhalefet etmedik. Korkarız ki, Muhammed bizimle uğraşır, husumet devam eder. Bizi barıştır birbirimize taarruz etmeyelim.” Ebu Talib efendimizi çağırtıp; “Kureyş’in ileri gelenleri senden dinlerine karışmamanı rica ediyorlar. kabul edersen, sana biat ederler dedi. alemlerin efendisi ebu bekire buyurdu ki: “Ey Amca! Ben onları davet etmek istiyorum* La ilahe illallah” derseniz ve putları kaldırıp atarsanız.”müşrikler hemen bizden,başka bir şey iste!..” dediler.efendimiz; “Siz, güneşi ellerime koysanız ben başkasını istemem buyurdu. Müşrikler; “Ya Muhammed! acayip bir teklifte bulunuyorsun. Biz sana riayet etmek istiyoruz, sen bizim hatırımızı hoş etmiyorsun!” diyerek, kalkıp gittiler. Ebu Talib, Peygamber efendimize; “Senin Kureyş’ten istediğin gayet yerindeydi. Doğru söyledin.” dedi. Amcasının sözü, Resulullah efendimizi ümitlendirdi “Ey amca! Bir kere «La ilahe illallah.» de! kıyamet günü sana şefaat edeyim.” buyurdu.Ebu Talib“Halkın, ölmekten korktu Müslüman oldu diye ayıplamalarından korkuyorum. Yoksa, hatırını hoş ederdim.” diyerek nefsine ağır geldiğini söyledi ve vefat etti. Vefat ettiğinde seksen yaşını geçmişti |
Asrı saadet*
PEYGAMBER EFENDİMİZİN CEFAKAR KIZI* HZ. ZEYNEP in eşi ebul as Bir an önce hazırlan, dedi. Hz. Zeyneb, çobandan sahabelerin haberini bekledi. çoban, buluşma yerini haber verdi. Sonra* Allah Resûlü (a.s.m.) Zeyneb’i çocukları ile getir buyurdu. Hz. Zeyneb Sahabiler beklesinler. geleceğim, diyerek haber gönderdi.Hz. Zeyneb Kinâne ile Mekke’den ayrıldı.sahabiler Hz. Zeyneb’i Medine’ye götürdüler.sıkıntılı ve sancılı kutlu hicret yolunda canından çok sevdiği babasına kavuştu.* Eşi Mekke’de kalan Hz. Zeyneb, yıllarca özlem içinde yaşadı.esir düşen eşi, Hz. Zeyneb tarafından kurtarıldı. Ebû’l-Âs, Çok duygulandı. Efendimiz hakkında yanılmadığını gördü. hakikati anladı. Kalbi iman nuruyla aydınlandı. Ancak Müslüman olmadı. Efendimize ve hanımına defalarca teşekkür etti: HZ. ZEYNEP 'in eşi İzin verirseniz Mekke’ye gitmek istiyorum, diyerek Efendimizden izin istedi Mekke’ye gitti Başından geçenleri anlattı.etrafındaki halka döndü. Yüksek sesle sordu Kureyşliler Bilmenizi isterim ki Müslüman olmaya karar verdim. mallarınızı gasp etmemek için* buraya geldim. Mallarınızı dağıttıktan sonra Müslüman olduğumu açıkladım. Şahadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed de O’nun kulu ve elçisidir, dedi. HZ. ZEYNEP 'in müslüman oldum açıklanasını dinleyen müşrikler, öylece baka kaldılar. Devesine binen Ebû’l-Âs,Mekke’den ayrıldı. Eşi ve çocuklarına kavuşma ümidiyle, Medine’ye yola çıktı.Ebû’l-Âs, ailesinin özlemi ile yaşıyordu. bu özlem bitecek ailesine kavuşacaktı. Yol boyunca kavuşmanın hayalini kurdu:Bundan sonra hiç ayrılmayacağız, diye söylendi. HZ. ZEYNEP in eşi müslüman olduktan sonra Kendisine hayrı olmayan putlardan kurtulduğu için gerçekleri görmediği, hanımını dinlemediği* için kendine kızıyordu.çok mutluydu. Yalnızca eşi ve çocuklarına kavuşacak, ona bütün nimetleri veren Rabbine yönelecek, huşu ve huzur içinde ibadet edecekti. HZ. ZEYNEP Eşinin Müslüman olacağını hisseden Hz. Zeyneb, Mekke’ye gideceğini duyunca üzüldü. Uykuları kaçtı. Günlerce uyuyamadı. Teheccüd namazından sonra ellerini semaya kaldırdı. Rabbinedua dua yalvardı.Duaları kabul olmuş,eşi geri dönmüştü. Eşinin dönünce dünyalar onun oldu.Mutlaka İslam ile şereflenmek için gelmiştir, diye düşündü. Mescid’i-Nebevî’ye giden Ebû’l-Âs, şehadet getirerek Müslüman oldu HZ. ZEYNEP eşinin müslüman olduğu Haberi Hz. Zeyneb’e ulaştı.yirmi yıldır büyük bir ümitle bekleyen Hz. Zeyneb’in dili tutuldu. hıçkıra hıçkıra ağladı.Ebû’l-Âs’ın Müslüman oluşu Allah Resûlü (a.s.m.) ve sahabileri çok sevindirdi. Damadını tebrik eden Allah Resûlü (a.s.m.), kızı Zeyneb ile damadının nikâh akdini yenileyerek onları yeniden evlendirdi. HZ. ZEYNEP Damadı ebul as ın İslam’la şereflenmesine sevinen Efendimiz: Kızımı Ebû’l-Âs a nikâhladım. O, beni tasdik etti. sözleri yerine getirdi, buyurarak sevincini dile getirdi. Takdir etti Nikâhı yenilenen Ebû’l-Âs eşinin yanına gitti.Hz. Zeyneb ağlıyordu.mutluluk gözyaşlarıydı.hızla yerinden kalktı. Eşine sarılarak gözyaşlarıyla hasret giderdi. Rabbine şükrederek gözyaşları döktü.O gün hasret giderdiler.namaz kıldılar. ellerini semaya kaldırarak göz yaşları içinde dua ettiler. |
PEYGAMBER EFENDİMİZİN CEFAKAR KIZI*
Hz. Zeynep Peygamber Efendimiz ile Hz. Hatice’nin ilk kızı, Hz. Fâtıma’nın ablasıdır. Peygamberimize vahiy gelmeden on yıl önce, miladi 600 yılında Mekke’de doğdu.Arap Yarımadasında yaşayanlar kız çocukları doğduğunda yüzleri asılır, kimselere görünmezdi. Peygamber Efendimiz Ben bir kız babasıyım! buyurarak gurur duydu kendisine kız çocuğu lütfettiği için Rabbine şükretti. HZ. ZEYNEP ’in aileye girmesiyle efendimiz ve annelerimizin mutlulukları arttı. Zeynep doğduğunda Efendimiz yirmi otuz, Hz. Hatice* kırk beş yaşlarındaydı. Peygamber kızı Zeynep, dünyanın en bahtiyar çocuklarından biri olacaktı. Hz. Hatice kızını yedi gün emzirdi.sonra Arap âdetlerine uyarak sütanne aramaya başladı. Efendimizin halası Hz. Safiyyenin cariyesi Selmâ Hanıma verdiler. Hz. Zeyneb dokuz yaşında iken babasının hareketlerinde değişiklik oldu. sosyal ilişkileri çok kesiliverdi.Efendimiz, insanlardan uzaklaştı. şehir dışına çıkmaya Hirâ Mağarasına gitmeye başladı. neşeli ve hayat dolu efendimiz artık son derece düşünceli, kaygılı ve tedirgindi. endişe ediyor, korkuyor gibiydi. Olağan üstü şeyler duyup gören Efendimiz, eve rengi kaçmış, bitkin bir şekilde geliyordu. efendimizin ilgi, sevgisine alışmış* çocukları, onu göremeyince özlüyorlardı.kendileriyle ilgilenilmemesine üzülüyorlardı Babasındaki değişikliğin sebebini Hz. Zeyneb, annesine soruyor, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.olağan üstü bir durum vardı. anladığı gün Babası ile ilgilendi rahatlatmaya çalıştı. Üzmemek için* hassasiyet gösterdi. HZ. ZEYNEP Efendimize vahiy geldiğinde on yaşındaydı. Babasının Hira Mağarasına gidişine şahit olan Hz. Zeyneb, babasının titreyerek eve geldiğini gördü. Rengi bembeyazdı. Sıkıntıdan alnından terler boşalıyordu.— Beni örtün! Beni örtün, buyurdu.Telaşlanan annesi, babasının üzerini örttü.Babasını görünce korktu.İlk vahyin en yakın şahiti olan Hz. Zeyneb, vahiy atmosferine girmişti. yaşanan manevi havay tenefüs etti eşsiz bir bilince ulaştı. HZ. ZEYNEP Fetretü’l-Vahiy döneminde Efendimizin sıkıntılarına özlemine, korku ve endişelerine şahit oldu Babası için üzüldü, korkup gözyaşı döktü.Babasının manevî acılarına* kahroluyordu.endişe ve acılar gözünün önünden gitmiyordu. Babasına bir şey olacak diye korkuyor, üzerinden atamıyordu. Duygularını annesiyle paylaşıyordu.içinde kopan fırtınaları belli etmesede başaramıyordu. Hz. Fâtıma, ablasına yaklaştı. Niye bu kadar çok üzülüyorsun? peygamber kızı olmak sevindirmiyor mu?Hz. Zeyneb kardeşinin başını okşadı Elbette sevindirir ey Fâtıma! Bu hangi genç hanımı sevindirmez, ona şeref kazandırmaz ki? Hem bundan öte bir şeref mi var?* HZ. ZEYNEP kardeşi hz fatmaya benim endişem kendimle değil, babamla ilgili. Dayımız Varakanın anneme söylediklerine endişeleniyorum.O babamızın yalanlanacağını, işkenceye uğrayacağını ve memleketinden çıkarılacağını söylemiş. Bütün bunlar aklıma geldikçe üzülmekten kendimi alamıyorum, dedi. |
PEYGAMBER EFENDİMİZİN CEFAKAR KIZI*
HZ. ZEYNEP ISLAM’LA ŞEREFLENIYOR ilk vahiyden sonra Allah Resûlü (a.s.m) insanları İslam’a davet etti İnsanlara dinini terket demek zor geliyordu Lakin emir Allah’tandı.Efendimiz ilk olarak, eşi Hz. Hatice ile konuştu. ayetleri okuyarak, İslam’a davet etti. Hasretle bu anı bekleyen Hz. Hatice şehadet getirerek Müslüman oldu. Efendimiz daha sonra Hz. Ebû Bekir, Hz. Ali ve Zeyd b. Hârise gibi çok güvendiği kişileri davet etti. İslam Davetinde de Hz. Hatice, güvendiği hanımları İslam’a davet etti.ilk olarak kızlarından başladı.yaşları küçüktür, anlamazlar demeyip dört kızını karşısına aldı. babalarının peygamber olduğunu söyledi. Putlara tapınmanın kötü olduğunu anlattı. kızlarını İslam’a davet etti. Annelerini dinleyen kızlar, hep birlikte şehadet getirerek Müslüman oldular.Hz. Âişe Allah celle alâ, peygamberine Nübüvveti lütfedince ilk olarak Hz. Hatice ve kızları iman etti, diyecektir peygamber kızları İslam ile şereflenince kalplerini huzur kapladı.İslam hakkında bilgi aldılar ayetleri ezberlediler.kızların yanlarına gelen Hz. Hatice, onlara abdesti öğretti. Sırayla abdest aldılar sonra hz hatice kızlarına nasıl namaz kılacaklarını öğretti. Namaz kılmak için Allah’ın huzruna çıktılar o güne kadar tatmadıkları eşsiz bir duyguyu tattılar. Kalpleri huzurla doldu. HZ. ZEYNEP Eşsiz bir*sabra*sahipti* vakur ve metanetli bir hanımdı. Mekke’de yapılan baskı ve zulme sabretti eşinin İslam ile şereflenmesine, eşi ile babasının karşı saflarda savaşmasına yıllarca sabretti.Cesur, fedakâr, hizmet ehli bir hanımdı.* |
PEYGAMBER EFENDİMİZİN CEFAKAR KIZI*
Allah Resûlü (s.a.v.) İslam’ı anlatırken, insanları hakka ve hakikate davet ederken hakaretlere saldırılara maruz kalıyordu. Hz. Zeyneb, hanım olmasına aldırmadan babasını adım adım takip ederek korumaya ve yardım etmeye çalışıyordu. Muhammed b. Hasan naklediyor: Allah Resûlü (s.a.v.) insanları Allah’a imana davet ediyordu. insanlar onu rahat tersliyordu* Allah Resûlü (s.a.v.) yalnız kalınca bir hanım ağlayarak yanına geldi. Allah Resûlü (s.a.v.) hanımın elinden su içti. abdest aldı. Sonra başını kaldırarak ona baktı ve Kızım! Gözyaşlarını sil! Sakın onların babana galip geleceğinden ve babanı zillete düşüreceklerinden korkma! dedi. Oradaki insanlara Bu kim? diye sorduk. Onlar: Bu onun kızı Zeyneb’dir, dediler. |
PEYGAMBER EFENDİMİZİN CEFAKAR KIZI*
Hz. Zeynep ahlakıyla halkın dikkatini çekti. sevilip sayıldı.Hz. Hatice’nin kız kardeşi Hâle binti Huveylid Hz. Zeyneb’i takdir eder, övgü dolu sözlerle anardı.oğlu Ebû’l-Âs’ın dikkatini çekti. annesinin anlattığı gibi edep haya timsali bir kız olduğunu gördü. Hal ve hareketleri, ahlakı mükemmel olduğu için Onu çok beğendi. İyi bir eş olacağını düşündü. hz haticenin kardeşi hale ve oğlu Hz. Zeyneb’i gelin* istiyor, ancak cesaret edemiyorlardı. Cesaretini toplayan Hâle Hanım,aklından geçenleri oğluna açtı. Annesini sevinçle karşılayan Ebû’l-Âs, Hz. Zeyneb’i beğendiğini söyledi.Hâle Hanım, kardeşi ile görüştü. Yeğenini seven Hz. Hatice,ebul asın yaşantısını ve ahlakını beğeniyordu. Hz. Hatice ile aynı soydan gelen Ebû’l-Âs, Mekke’nin köklü ailelerindendi. Mekke’nin zenginlerindendi Hz. Hatice, ebul as ve hz zeynebin evliliğe sıcak baktı Kardeşinin tavrından memnun kalan Hâle Hanım,oğluna Durumu anlattı.* Âs, teyzesi hz haticeye Hz. Zeyneb’in çok iyi bir genç kız olduğunu, kendisini beğendiğini söyledi.* Zeyneb’le evlenmek istediğini bildirdi. Tebessüm eden Hz. Hatice yalnızca Hayırlısı olsun, demekle yetindi.* kız kardeşinin yanına giden Hâle Hanım, hz haticeye* açık konuştu. Hz. Zeyneb ile oğlu Ebû’l-Âs’ın evlenmelerini istedi hz Efendimiz ile konuştu Allah Resûlü (s.a.v.) kızına talip olan bahtiyar kişiyi tanıyordu. Dostu ve arkadaşıydı ailece* samimiydiler. Ebû’l-Âs’ın iyi bir insandı Efendimiz, kızı için uygundu Lakin hz zeynep küçüktü efendimiz* Hanımı hz hatice ile istişare etti.kızının yaşına rağmen evliliğin uygun olduğuna karar verdiler Efendimizin onayını alan Hz. Hatice, kızı Zeyneb’e Ebû’l-Âs’ın bir eş olduğunu söyledi. Kızı evliliğe razı olunca Ebû’l-Âs’ı* eve davet etti. Babası olmayan Ebû’l-Âs annesiyle Efendimizin evine gitti.kızları Zeyneb’e talip olduğunu söyledi Konuklarıyla yakından ilgilenen Efendimiz, evlenme teklifine “evet”dedi. |
Hz zeynebin düğünü
HZ. ZEYNEP le evlenmek isteyen Ebû’l-Âs efendimizin* cevabına çok sevindi.müstakbel eşine karşı büyük bir sevgi duymaya başladı. Annesine düğün hazırlıklarına başlayalım, dedi.Hâle Hanım, oğlunun sevgi dolu bakışlarını görünce memnun oldu.kardeşi Hz. Haticeye açtı evliliği bekletmeden yapalım, dedi. Efendimizle konuşan Hz. Hatice,ilk çocuğunu evlendirmenin heyecanından dolayı çok mutluydu. düğün hazırlıklarına başlandı. Efendimiz Her şeyin yerli yerinde olmasını, düğünde aksaklık olmamasını istiyordu hazırlıklar bitidi.Hz. Hatice, düğüne davetiyeler gönderdi Erkek tarafında deve satın alan Ebû’l-Âs düğünden hemen önce kestirip hazırladı. Gelen misafirlerle düğün yemeği ikram etti. Cariyeler def çalarak şarkı söylediler. Hz. Hatice, kızı hz zeynepe düğün hediyesi olarak gerdanlık taktı. Allah Resûlü’nün (a.s.m) yakınlarını gizlice İslam’a davet ettiğinde babasının evinde olan Hz. Zeyneb, ilk iman edenlerdendi evlendiğinde on iki on üç yaşlarındaydı. O dönemde Dünya’da insanlar çok erken yaşlarda evlenirdi. Sıcak iklimden Arap Yarımadası’nda kızlar çabuk gençlik çağına girerlerdi. Kendilerine iyi biri talip olduğunda, beklemeden evlenir veya evlendirilirlerdi. O günkü hayat şartları, yaşam biçimiinsanları erken evliliğe teşvik ederdi. Yaşam şeklinden erken evlilik sorun olmaz,ailede sorun çıkmazdı. HZ. ZEYNEP döneminde insanların yardımlaşmaya dayalı hayatları olduğu için erken* evlilikler son derece normal karşılanırdı.Günümüz insanının hayata bakışı, beklentisi, yaşam şartları,şehir hayatı göz önünde bulundurulmadan o günle bu günü değerlendirmek iyanılgılara sebep olur. O günkü şartları görmeden insanları suçlamak kolaycılık olur. Her coğrafyanın yaşam şartları her asrın yaşam şartları farklıdır. |
PEYGAMBER EFENDİMİZİN CEFAKAR KIZI*
HZ. ZEYNEP Hz. Zeyneb evlendikten sonra eşi ve çevresi ile çok güzel bir iletişim kurdu. Eşine sevgisi büyüyerek tüm insanları,kuşattı. Bu sevgi dolu ilişkileri, hayatı boyunca aynı güzellikte devam etti.Peygamberimizin Davetini durdurmak isteyen müşrikler, her* türlü kötülüğü yaptılar. Efendimizin kızlarını nişanlılarından ayırdılar* Hz. Zeyneb, dehşete düştü. Kardeşlerinin inançlarından dolayı boşanması onu yıktı.ayakta duramaz hale geldi. Gözyaşlarıyla babasının evine koştu.kardeşlerine destek oldu ve teselli etti* aklı eşi Ebû’l-Âs’daydı.müşriklerin onunla konuşmalarından korkuyordu. Efendimizi durdurmak için yapmayacakları yoktu. Ebû’l-Âs ile konuşup boşanmasını isterlerse? Düşüncesi onu üzüntüden iki büklüm ediyordu. Onu ayrılmaya dayanamayacak kadar çok seviyordu. hz zeynep ebul as da beni seviyor. Baskıyla benden ayrılmaz, diye söylendi.Kaygı ve endişe içinde evine gitti.korkularında haklı çıktı. Kardeşlerinin boşanmasında ön ayak olanlar, Ebû’l-Âs’ı buldular.:Muhammed düzenimizi* bozdu putlarımıza neler söyledi Buna son vermek lazım. Onun kızını boşa! ne istersen yapmaya hazırız. Seni Kureyşlilerden istediğin kızla evlendiririz, dediler. müşrikler Ebû’l-Âs’ın* sevgisini hesaba katmamışlardı. O Efendimizi de sevgili eşini de çok seviyordu.Efendimizi üzmeye,çok sevdiği eşinden ayrılmaya niyeti yoktu. müşriklerin yaptıkları teklifi Vallahi,yapamam. Eşimden ayrılmam. Kureyşlilerden kimin kızı olursa olsun, eşimle değişmem, diye haykırdı. Tekliflerini kesin bir dille reddetti. Hz. Zeyneb, Kureyşlilerin yuvasına uzanmalarına, çok üzüldü. Eşinin cevabına sevinse de yeni tekliflerle razı etmeyeceklerinden emin değildi. Eşine teşekkür eden Hz. Zeynebin korktuğu olmadı. Ebû’l-Âs’ı tanıyan Kureyşliler, dönek olmadığını biliyorlardı. Kızıp Müslüman olur diye* ona böyle bir daha eşinden boşanmasını teklif etmediler Günlerce* Müşriklerden teklif gelmedi Hz. Zeyneb’in eşine sevgisi büyüdü.kalbinde ukde kaldı. Eşi ebul as İslam ile şereflenmedikçe evlilikleri tehlikede olacak, istenmeyen sıkıntılarla baş başa kalacaklar Müşriklerin baskısından kurtulamayacaklardı. Hz zeynep Yıllarca bu endişe içinde yaşadı |
PEYGAMBER EFENDİMİZİN CEFAKAR KIZI*
Zaman akıp gidiyordu. Efendimiz ve ailesi yollarına devam ettiler.sıkıntıların Biri bitiyor diğeri başlıyordu. İslama karşı kin ve nefretle dolu müşrikler, Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlardı. saldırıyor, Müslümanlara göz açtırmıyordu. Mücadele her gün büyüyerek devam ediyordu. davet halkaları genişledikçe, müşriklerin zulümleri artıyordu.* Saldırıları eşsiz bir sabırla göğüsleyen Müslümanlar,sebat ediyor, büyük bir gayretle, mücadele veriyor, sivil direnişleri ile tarih yazıyorlardı.*Son derece akıllı hareket ediyor, duygularına mağlup olmadan, tüm çağlarda yeryüzüne örnek olacak bir mücadele sergiliyorlardı. Hz. Zeyneb mücadelenin tam ortasındaydı. önde ve sahada oldu.kadın olması, eşinin İslam’dan uzak durması, davasına engel olmadı. Eşi ile ilişkilerini dengede tuttu. Ailevi sorumluluklarını ihmal etmeden, eşine sevgisini azaltmadan evlililiğini* devam ettirdi. babasının sorunlarıyla ilgilendi. ayetleri öğrendi.İslam davetine omuz vermeye gayret etti. Mücadelesine yalnızca Mekke değil, Mekkeli olmayanlarda şahitti. Cahiliye döneminde ticaret ve umre için Mekke’ye gitmiştim.Mekkelileri etrafına toplayan Allah Resûlü (a.s.m.)İslam’ı anlattıyordu. Çevresindekilere* Lâ ilâhe illallah deyin kurtulun, buyuruyordu. rahatsız olan Kureyşliler,kızıyor, tepki gösteriyorlardı. Kimi mübarek yüzlerine tükürüyor, kimi yerden aldığı toprağı üzerine saçıyor, kimi küfrediyordu. efendimize müşriklerin Sesleri yükseliyor, kabalaşıyorlardı hiç kimse yapılanlara müdahale edemiyordu.Efendimizin (a.s.m.) üstü başı ve yüzü gözü toz toprak içinde kalmıştı.genç bir hanım Koşar adımlarla Allah Resûlü’nün (a.s.m.) yanına gitti. Efendimizin Ağlaya ağlaya yüzünü yıkamaya başladı. Hanımın ağladığını gören Allah Resûlü (a.s.m.) onu döndü Üzülme kızım! Onlar babana ne galip gelebilir, ne de zillete düşürebilirler, buyurarak teselli etti.hz Muhammed’in yüzünü silen genç kız* peygamber kızı Zeyneb’dir, O çok cesur, gayretli* hizmet ehli bir hanımdır, |
PEYGAMBER EFENDİMİZİN CEFAKAR KIZI*
Hz. Zeyneb’in*Ali*ve*Ümâme*adında iki çocuğu oldu. Üç kez hamile kaldı. Hicret sırasında zalimler tarafından deveden düşürüldü çocuğunu kaybetti.Hicretin sekizinci yılına kadar yaşayan Ali, Mekke’nin Fethi’nden sonra vefat etti. Annesinin ölümüyle öksüz kalan Ümâme, hicretin kırkıncı yılına kadar yaşadı. Müslümanlar hicret ettiği halde zulüm bitmedi. Müşrikler .Bedir’de yenilgiye uğradılar. Liderleri öldürüldü, esir edildi. Mekkeliler Müslümanlara ateş püskürüyordu.Hz. Zeyneb, hazırlandı.hareketlilik zeki bir hanım olan Hind in gözünden kaçmadı.Babası, amcası ve kardeşini Bedir savaşında kaybeden Hind, Müslümanlara kin ve nefret doluydu. Kalbi intikam ateşi ile* yanıyordu. Sabırsızlıkla intikam saatinin gelmesini bekliyordu.* Hz. Zeyneb yaşananları şöyle anlatır: “Hicret ederek babama kavuşmak için* hazırlanıyordum. Yolda Hind ile karşılaştım. Hicret edeceğimden şüphelenmiş* yanıma yaklaştı: ağzımdan laf almaya çalıştı. Ey amcakızı! Yolculuk sırasında babana götürmek istediğin varsa söyle. temin eder, getiririm. Kendini ustaca gizledi nerdeyse sözlerine inanıp içimi dökecek, yardım isteyecektim.Hicret için hazırlandığımı söylemekten vazgeçtim.yolculuk hazırlığım yok, diyerek inkâr ettim.” Hz. Zeyneb hicret hazırlıklarını tamamladı. Ebû’l-Âs kardeşi kinaneye Sabaha bize gel! Zeyneb’i Mekke’den çıkarıp Medine’ye babasına götür, dedi. Devenin üzerine bir hevdeç*yapıldı. Hz. Zeyneb kızı Ümâme’yi kucağına alarak hevdecin içine girdi. Gecenin karanlığından istifade ederek Mekke’den ayrılacaklardı.Gecikmişlerdi. etraf aydınlanmıştı. Hicret planını çevreden gizlemek imkansızdı. bir kaç kişinin hicretten haberi oldu. Bedir’de yakınlarını kaybeden Habbâr öfkeliydi. Haberi alır almaz çevresindekilere bildirdi. Hz. Zeyneb’i gözleyen Hindin kutlu yolculuk hicretten haberi olmuştu insanları uyandırdı. İntikam çığırtkanlığıyla insanları kışkırttı. Kureyşlilerden Habbâr Ben takibe çıkıyorum. İsteyen gelsin, diye bağırdı.Abdulkays’ın grubu Seninle geliyoruz, diye bağırdılar.Atlarını dört nala süren zalimler, Zî Tuva da kutlu yolculara ulaştılar. Gözünü hırs bürüyen Habbâr mızrağını var gücüyle Hz. Zeyneb’e fırlattı.mızrak Hz. Zeyneb’in devesine isabet etti. deve düştü. hamile olan Hz. Zeyneb, Acı içinde kıvranmaya başladı. Kâinatın Efendisi’nin kızı, yıllarca baba hasreti çekmiş, inancından dolayı sıkıntılara katlanmış, yıllarca evine hapsedilmişti. Sonra vatanını ailesini terk etmek durumunda kalmış Bütün bunlar yetmiyormuş gibi onu yurdundan çıkaranların attığı ok yüzünden canından oluyor, çocuğunu düşürüyordu.Kanaması başlayan Hz. Zeyneb, korku içinde kenara çekilip acısı baş ederken çamüşriklere kızan Kinâne, hemen sadağından*ok çıkarak müşriklere çevirdi. Yaklaşmayın! Yaklaşanı hemen şuracıkta öldürürüm, diye bağırdı.* Kinâne’nin ciddiyetini gören müşriklet korkup geri çekildiler.Mekke reisi Ebû Süfyân Kinâne’ye Okunu üzerimize çevirme Konuşup anlaşalım, Ebû Süfyâna güvenen Kinâne okunu indirdi. Ebû Süfyân herkese meydan okurcasına Mekke’den çıkmaya kalkışmışsın. Bedir’de* başımıza gelenleri bilmiyor musun? gitmenize izin verirlerse bütün Mekkelilerin artık zayıf düştüğü, düşünürlür. kimsenin Zeyneb ile meselesi yok. Onun Mekke’den ayrılması kimseyi rahatsız etmez.* Şimdi Zeyneb’i alıp evine geri götür. Dedi ebu süfyan zeynep yaralanmış yolculuk edemez.iyileşsin, etraf sakinleşsin, bir gece babasına götürürsün. Ebû Süfyâna* güvenen Kinâne:okunu indirdi.Hz. Zeyneb’i acı içinde Ebû Süfyân’ın yardımıyla* Mekke’ye geri götürdü. kan kaybeden Hz. Zeyneb, baygın haldeydi. |
PEYGAMBER EFENDİMİZİN CEFAKAR KIZI*
HZ. ZEYNEP Yolda hind ile karşılaştı En sevgilinin goncasını yaralı görünce hind sevindi. Kinini kusmak için yanına sokuldu.Bütün bunla babanın yüzünden Hz. Zeyneb* bütün gücünü topladı: Babamın yaptıklarında ne varmış? Onun yaptıkları babanın da eşinin de yaptıklarından iyidir, cevabını verdi. Burnundan soluyan Hind* kaçarcasına oradan uzaklaştı. hz zeynebin halini gören akraba ve komşu hanımlar, başına koştular. kanamasını durdurdular. Hz. Zeyneb’in dinlenmeye ihtiyacı vardı. Halini gören hanımlar, rahat etmesi için ellerinden geleni yaptı Hz. Zeyneb’in başına gelenleri duyan peygamberimiz, çok üzüldü. Evlatlığı Zeyd e* Mekke’ye git! Zeyneb’i getir. yüzüğümü al! ikna etmek için Zeyneb’e ver Zeynep’e haber gönder. yanına gelmesini sağla! buraya getir, buyurdu. Kısa sürede hazırlanan Zeyd* muhacirlerle yola çıktı. Uzun* bir yolculuktan sonra Mekke’ye ulaştı Yacec mevkiinde Hz. Zeyneb’e nasıl ulaşacaklarını araştırdı koyun çobanına yaklaşıp: Bu koyunlar kimin? diye sordu Zeyneb binti Muhammed’in çobanıyım, dedi. sahabiler Hz. Zeyneb’le irtibat kurmamız için bize yardımcı olabilir misin? diye sordu. Çoban: -Elbette! İstediğinizi yaparım, dedi. Çoban zeydin yüzüğünü Hz. Zeyneb’e gönderdi. çoban sahabilerin mesajını iletti. Hz. Zeyneb, çobana Onlar* neredeler? diye sordu. Çoban Yacec mevkiindeler, dedi. Hz. Zeyneb: eşi ile konuşup babasının hicret için sahabileri gönderdiğini anlattı. Ebû’l-Âs Efendimize verdiği sözü hatırlayınca Bir an önce hazırlan, dedi. Hızlıca hazırlanan Hz. Zeyneb, çobandan gelecek haberi bekledi. |
EN GÜZEL DUA ZİKİRDİR
ELİMİZİ SEMAYA KALDIRIYORUZ TÜM ŞEHİTLERİMİZE TÜM ÖLMÜŞLERİMİZE TÜM SEVDİKLERİMİZE VE TÜM İNSANLARA ALAHIN 99 İSMİ İLE İSTİYORUZ ALLAH *ER-RAHMAN*ER-RAHİM**EL-MELİK* EL-KUDDÜS*ES-SELAM*EL-MÜMİN*EL-MÜHEYMİN* EL-AZİZ*EL-CEBBAR*EL-MÜTEKEBBİR*EL-HALIK* EL-BARİ*EL-MUSAVVİR*EL-GAFFAR*EL-KAHHAR* EL-VEHHAB*ER-REZZAK*EL-FETTAH*EL-ALİM* EL-KABID*EL-BASIT*EL-HAFID*ER-RAFİ*EL-MUİZ* EL-MÜZİLL*ES-SEMİ*EL-BASİR*EL-HAKEM* EL-ADL*EL-LATİF*EL-HABİR*EL-HALİM*EL-AZİM* EL-GAFUR*EŞ-ŞEKUR*EL-ALİYY*EL-KEBİR* EL-HAFIZ*EL-MUKİT*EL-HASİB*EL-CELİL* EL-KERİM*ER-RAKİB*EL-MÜCİB*EL-VASİ* EL-HAKİM*EL-VEDUD*EL-MECİD*EL-BAİS* EŞ-ŞEHİD*EL-HAKK*EL-VEKİL*EL-KAVİYY* EL-METİN*EL-VELİYY*EL-HAMİD*EL-MUHSİ* EL-MÜBDİ*EL-MUİD**EL-MUHYİ*EL-MÜMİT* EL-HAYY*EL-KAYYUM*EL-VACİD*EL-MACİD* EL-VAHİD*ES-SAMED*EL-KADİR*EL-MUKTEDİR* EL-MUKADDİM*EL-MUAHHİR*EL-EVVEL*EL-AHİR* EZ-ZAHİR*EL-BATIN*EL-VALİ*EL-MÜTEALİ* EL-BERR*ET-TEVVAB*EL-MÜNTEKİM*EL-AFÜVV*ER-RAUF*MALİKÜL MÜLK*ZÜL-CELALİ VEL İKRAM EL-MUKSİT*EL CAMİ*EL GANİY*EL-MUĞNİ EL-MANİ*ED-DARR*EN-NAFİ*EN-NUR* EL-HADİ*EL-BEDİ*EL-BAKİ*EL-VARİS* ER-REŞİD*ES-SABUR* Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize bir fatiha okuyalım Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn amin Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti. Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil. |
All times are GMT +3. The time now is 20:50. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
AK Parti Forum 2007-2023