AK Parti |AKParti Forum |AK Genēlik |Recep Tayyip Erdošan |AKPARTŻ Genēlik Forumu|

AK Parti |AKParti Forum |AK Genēlik |Recep Tayyip Erdošan |AKPARTŻ Genēlik Forumu| (https://www.akpartiforum.com/index.php)
-   Sahabiler ve Alimler (https://www.akpartiforum.com/forumdisplay.php?f=215)
-   -   Hak āsigi bir hanim: Rabia-i Adeviyye (https://www.akpartiforum.com/showthread.php?t=28858)

fütüvvet 05-17-2008 10:00

Hak āsigi bir hanim: Rabia-i Adeviyye
 
Rabia-i Adeviyye (ks) velī hanimlardan biridir. Basra’da buyuyup, Kudus’te 135 tarihinde (Miladi 752) vefat etmistir. Rabia-i Adeviyye, Basra’da dindar bir babanin fakir cocugu olarak dogmus, balig olmadan vefat eden anne-babasindan sonra da, fakirlik ve oksuzluk mihneti altinda yalniz bir hayata mecbur kalmistir.

Allah ādildir. Bir yandan alirsa, diger yandan verir. Bu yokluk ve mahrumiyet, kendini Allah’a veren Rabia’da mānevi duygularin inkisafina sebep olmus; ic ālemine donen Rabia, kisa zamanda gunun, buyuk velīlerinden Sufyān-i Sevrī, Hasan-i Basrī gibi zātlarin da takdirlerine lāyik hāle gelmistir.

Kulubeciginin icinde serili bir hasir, kosesinde ise ici hurma yapragi ile dolu bir minderciginden ibaret ev dosemesi, onu hicbir zaman uzmemis, bilākis huzur verip vecd almasina sebep olmustur.

Nitekim kendisini ziyarete gelen Sufyān-i Sevrī, “Yā Rabia, arzu ederseniz yakinlariniz size yardim ederler. Bulundugunuz bu mutevazi dosemeyi degistirir, hālinize bir cekiduzen verebilirsiniz.” yollu bir teklifte bulunmak istemis, ancak Rabia’nin cevabi kesin olmustur: “Ben hālimden musteki degilim ki, onlara muracāat ihtiyacini duyayim. Hattā icinde bulundugum hālden, Butun Dunya Elinde Olan’a dahi muracaat etmedim. Nerede kaldi ki, o dunyanin zerresine sahip olan āciz insanlara rica edeyim!”

Tarihlerin kaydettiklerine gore, Rabia’da bir tek olcu vardi. O da su fanī omrun, Islām’a en uygun sekilde yasanip yasanmamasi idi. Sayet, dinī emirlere tipatip uyan bir hayat yasaniyorsa, onun nazarinda iste bu hayat gayesini bulmus, hedefine ermisti. Isterse o hayat, hasir ustunde gecsin, isterse hasir dahi bulamasin da toprak ustunde devam etsin...

Bundandir ki, Basrali zenginlerden olan Suleyman Hasimī kendisine bir mektup yazip, kazancini ve ileride daha da cogalacak servetini izah ettikten sonra: “Butun bunlar senin emrine āmādedir. Yeter ki, beni kabul eyle, nikāhim altina girmeye razi ol.” deyince, Rabia’nin cevabi sert olmustur: “Kazancinla magrur olup, ona guvenme. Bunlar kopuk gibidirler. Ne olume mani olurlar, ne de basina gelecek bir takdire. Sen yarin varacagin Ilāhī huzurda sana lāzim olana bak, onunla teselli ol. Bir de sakin ben olurken vasiyet ederim de bu servetimle arkamdan hayir islerler, diye bir vesveseye de aldanma. Sen kendin kendine vāsi ol, servetini kendi elinde Islāmī hizmete harca, olmeden vasiyetini kendin yerine getir. Sunu da unutma ki, emrime āmāde edecegini yazdigin sey, gonlume agirlik, kalbime karanlik verir. Benim icin cazip bir sey olmaktan coktan uzaklasmistir onlar...”

Rabia, vefatindan onceki gunlerde babasina sik sik soyle hatirlatma yapardi: “Babacigim, bizi haramla beslemekten kork. Ben dunyada ac kalmaya sabredebilirim. Ama cehennem atesinde yanmaya dayanamam!”

Hanimlar, ziyaretine gelirler, nasihat isterlerdi. Soylediklerinden biri de soyledir: “Iyiliklerinizi de gizleyin. Tipki kotuluklerinizi gizlediginiz gibi. Iyiliklerini ilān etmek, ruzgārin karsisinda un savurmak gibidir. Alip goturur. Eliniz bosta kalir.”

Rabia, butun varligini imana, Islām’a baglamis, dinī hayatin Islāmī hizmetin disinda hicbir seyi dusunemez, kalbine getiremez olmustu. Bu yuzden evlenmeyi bile dusunmemisti.

Bir gun kendisine, nicin evlenmedigini sordular. Cevabi soyle oldu: “Uc sey vardir ki benim butun dunyami dolduruyor. Evlenmeyi dusunmeye vakit birakmiyor.” Sordular: “Nedir o uc sey?” Cevap verdi: “Son nefesimi verirken imanla gidecek miyim? Mahserde kitabim sagimdan mi, solumdan mi verilecek? Halk, cennetle cehennem yolunda ikiye bolununce, ben hangisinde yer alacagim.”

Bir gun namazda iken evine hirsiz giren Rabia, namazini bitirinceye kadar hirsizin bir sey bulamayip eli bos dondugunu anlayinca seslendi: “Ey muhtac adam, bari ibrikteki sudan abdest alip iki rek’at namaz kil da emegin busbutun bosuna gitmesin...”

Hirsiz sasirmis, korkuyla karisik bir ruh hāline kapilmisti. Hemen abdest alip orada namaza durdu. Rabia bundan sonra ellerini kaldirip dua etti: “Yā Rab, bu muhtac, benim evimde alacak bir sey bulamadi, onu Senin kapina gonderdim. Sen elbette benim gibi degilsin. Onu bos cevirmezsin.”

Namazi bitiren hirsizin, tevbe, istigfar etmeye basladigini duyunca, bu defa da soyle yalvardi: “Yā Rab, bu adam kapinda birkac dakika bekledi, hemen kabul ettin; ama bu āciz, butun omur boyu kapindayim, hālā boyle kabul edilemedim!” Kalbine dogan ses soyleydi: “Uzulme, onu senin hurmetine kabul ettik!”



All times are GMT +3. The time now is 15:42.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
AK Parti Forum 2007-2023