![]() |
#1 |
![]() İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat! Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne, Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine; Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için. Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur, Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur. Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük? Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! .. Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya! Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal, Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan. Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân; Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an! Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu; Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu? Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna; Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna? Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir! Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler; Sakarya, kandillere katran döktü geceler. Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya, Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya! İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl! Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl! Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun, Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun! Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız; Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız! Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz; Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz! Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! .. (1949) Üstadın Sesinden Dinlemek İsteyenler; http://www.youtube.com/watch?v=pX-Cw...&feature=share burdan ulasabilirler.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Bana tek bir şiir söyleyin ki bir milletle bu kadar özdeşleşmiş olsun!... Dünya savaşından çıkmış Türkiye'yi bu kadar iyi anlatabilsin. Milletin ruh haline bu kadar ince temas edebilen başka şiir tanımam ben...İkinci İstiklâl Marşım diye nitelendirebilirim
Fikir dehasına indiğimizde bu şiir hakkında söylenecek o kadar söz var ki. Hayatım boyunca beni en çok etkileyen şiirlerden bir tanesi. Üstad yazar da güzel olmaz mı.. ''Yol onun varlık onun gerisi hep angarya'' |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Üstad...
Çok değil,bir tane Necip Fazıl yeter bir çağa |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() büyüş şair...
süper şiir... |
|
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın... Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı: Düşün altında binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı. Bu muhteşem sözleri sanki bu gün ki hainlere kapak olsun diye yazmış |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
hmmm... necp fazıl dimi ![]() |
||
![]() |
![]() |
#7 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
#9 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
#10 |
![]() EZEL e yüklenmeyin la bilmemek ayip degil, ögrenmemek oda ögrendigi icin sorun yok
![]() Bu siir tam anlamiyla bir basyapittir, lise yillarinda ezberledigim ve her okuyusumda tüylerimin diken diken oldugu bir basyapit.. birde sakaryali olunca dahada fazla ilgimi cekiyor.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|