|
Avrupa'daki Basın Toplantısı...
"Belgesiz, tanıksız ve yanlı yorumlarla hakkımda yığınla gerçek dışı haber üretildi.Bundan kısa bir süre önce ülkemde medyayı temsil eden herkese yazılı bir açıklama gönderdim. Hiç kimse buna yer verme gereği duymadı.Ben profesyonel bir sanatçıyım. Şarkı sözleri yazan, bestelerini yapan, yorumlayan ve milyonlarca satan bir sanatçıyım. Ve ülkem bana alışkın olmasa da muhalif bir sanatçıyım.Beni rahatsız eden her şeyi müziğimle eleştiriyor ve müziğimle protesto ediyorum.Benim silahım bu. Beni ısrarla yanlış anlama tavrı içerisinde olan birçok gazete ve televizyon habercisi şu anda sağlıksız bir toplumsal psikolojiyle benim en demokratik hakkımı, savunma hakkımı elimden alma çabası içerisinde. Eminim ki şu anda hepinizin aklına aynı soru takıldı: Neden?
Şubat 1999 tarihinde beni de ödüllendiren bir kuruluşun düzenlediği toplantıda Kürt asıllı olduğumu, yeni albüm çalışmamda Kürtçe bir şarkı söylemek istediğimi, bu şarkıya bir klip çekeceğimi ve bunu yayımlayacak televizyon kanallarının varlığına da inandığımı söyledim.
Bu olaya gazete ve televizyonlarda günlerce ve 'Bölücü', 'Vatan Haini', 'Fikirsiz Fikir Suçlusu', 'Defol' gibi başlıklarla yer verilmesi sonucunda hakkımda bir dava açıldı. Hiç kimse bunun yaratacağı sonuçları düşünmek, değerlendirmek ve ondan sonra haber yapmak gibi bir sağduyu örneği göstermeden Ahmet Kaya'yı suçladı, yargıladı ve karar verdi: O 'bir bölücü', 'vatan haini', 'bir şerefsiz', 'bir küstah', 'bir terörist', 'bir hergele', 'bir akıllanmaz-utanmaz', 'kin ve küfür kusan', 'herkes tarafından satın alınabilecek' ve 'Abdullah Öcalan gibi yargılanması gereken bir adam'! Bu adamı annesi, eşi, kızları, milyonlarca hayranı ve bütün bir Türkiye halkı önünde böyle nitelendiren gazete ve televizyonlar bunu neye dayandırıyorlardı?
"Kendime bir araba almıştım. Kırk iki yıldır bu ülkede yaşadığım ve ürettiğim halde, bir açıklamamdan dolayı o ödül töreninde beni vatan haini, bölücü olarak nitelendiren birkaç şerefsizin yüzünden o arabayı keyfle kullanamadım bile." biçimindeki sözlerimi, "Ülkesindeki 64 milyon insana şerefsiz dedi." başlığı ile veren gazete bunu hiçbir kanıta ya da belgeye dayandırmadan, bunun sonuçlarını hesap etmeden ve büyük bir duyarsızlıkla sekiz sütuna manşet yazma sorumsuzluğu gösterirken ben aynı gazete ve aynı sütunlarda yer alan "Ben bölünmeyi savunmuyorum; ama Kürt realitesini kabul etmek lazım. Bu gözyaşının, bu acının bitmesi lazım. Biz bu ülkeyi böldürtmeyeceğiz." biçimindeki cümlelerimin gazete başlığına taşınmasını isterdim. Benim bu anlamdaki barış yanlısı ve birleştirici tutumumun öne çıkarılmaması, aksine, bana ait olmayan sözlerle ve tamamen ön yargıyla yorumlanarak atılan başlıklarla neyin amaçlandığını yakın gelecekte benim içine düşürüleceğim durumu takip eden herkes görecektir.
Ben bunun altında çok ciddi birtakım amaçlar olduğunu ve en yalın haliyle bu amacın benim kolumu kanadımı tamamen kırmak olduğunu düşünürüm.
Hiç doğru anlaşılamadım. Buna rağmen şansımı inatla zorlamaktan yanayım.Bunun bedeli beni yaşadığım topraklardan, ülkemden, halkımdan, işimden, ailemden, sevenlerimden koparmak bile olsa, ben ceketimi daima yağmurlara asacağım. Bir gün birileri nasılsa Kürt asıllı olduğu için Kürtçe bir tek şarkı söylemek isteyen bir adamın hiçbir ülkeyi bölmediğinin öyküsünü yazacak ve bu öyküyü okuyanlar şarkı söyleyen insanlardan ve şarkılardan korkulmaması gerektiğini anlayacaklardır.Ben klasik bir kadere teslim olmak istemiyorum ve öldükten sonra değil, şimdi anlaşılmak istiyorum."
Ahmet KAYA
[Medya Konuşması Paris 1999]
|Yazının tamamı için: http://www.ahmetkaya.biz/ahmet-kaya-...-1999-55h.html
|http://www.facebook.com/SadeceAhmetKaya
|