Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-18-2013, 16:42   #41
Kullanıcı Adı
fican
Standart
TASAVVUF Bİ-ZÂTİHÎ İSLÂM’IN KENDİSİDİR
Bu ölçülere isim vermek gerekirse ismi “ilme’l-yakîn”dir. Ayne’l-yakîn’ı, hakka’l-yakîn’ı da yaşamadıkça, yalnız
ilme’l-yakîn yeterli olmayıp, İslâm’ı ve gerçekleri yaşamak lâzımdır ki bütün bunlar ihlas, takvâ, vera... cemî
ismi tasavvuftur. Tasavvufsuz din yaşanmaz. Anlamı budur. Tasavvuf ; dîn-i İslâm’ın dışında değil, bi-zâtihî
kendisidir. İnsan fıtratıda bu ilme uyumlu ve müsâit yaratılmıştır. HZ. ALLAH’ın bildirdiği ölçüde îmanlı insanlara
nazar ettiğimizde görürüz ki ; mistik yaşantıya karşı aşırı temâyül göstermeye müsaittir. Madde çıkarcıları da
fırsatı kaçırmaz. Dini imanı bir torbaya koydu mu, boşalan manası ile mana yolunun nasipsizlerini istismârı güç
değil, ehli düzenbaz için çok kolaydır. İlim sâhipleri mana ilmini (TASAVVUFU) kabul edemediklerinden mana
sahası boşalmış istirmacı fırsat düşkünlerine saha boş kalmış.
Bu hâdiselerin mesulü kimdir? İnsan bildiğinin
âlimi, bilmediğinin câhilidir!
Bilemediği mevzulara bilmiyorum demek, yokluk, mana ehlinin yolunun sırat-ı müstakim üzere olduğunun kanıtı
ve ilminin HZ. ALLAH’a yönelik olduğunun görüntüsü mahiyetindedir.
“KİŞİ NOKSANINI BİLMEK KADAR İRFAN OLMAZ.”

PİR-İ GALİBİ
SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KARDEŞLİK isimli eserinden alıntıdır.
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla