Alıntı:
Gönülden Nickli Üyeden Alıntı
İdarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatları pek benimsediğiniz belli...gökten inme dogmalar derken bizati Kuran-ı Kerim kastedilir..
Kitabımızın doğruluğunun sınanmadan kabul edilmesi inançlı bir insan için gayet tabidir..Siz bırakın Allah kelamını kul yapı yanlışlıkları irdeleyin..
Atatürk ile ilgili yazılarınızı okurken güldüm gerçekten neredeyse adamı evliya yapacaksınız..gerçi devlet idare sistemininin ana programlayıcısı CHP bundan pek haz etmez ama yerine göre suistimali gayet iyi yapar...
Ben öyle her tasavvuf diye yazılıp çizileni takip edemem ancak bu milletin kurduğu medeniyeti, İslamın yayılıp yaşanmasına sunduğu katkıları biliriz..siz çizdiğiniz Tasavvufu bugünkü gelinen muassır medeniyetinin temsilcisi ve destekçisi gibi göstererek tasavvufa gönül veren insanları bile soğutursunuz...tasavvuf demek cübbe giyen birinin her yazdığını buraya taşımaksa sizin tasavvufi bakışınızı gördük...
Rica ederim tasavvufu birde farklı alim zatlardan okuyunda ufkunuz genişlesin...
|
Ülkemiz de şu anda bir parti programıyla yönetiliyor.Partiler, seçimlere mevcut programlarını
(yaşayarak ve görerek) günün koşullarına göre güncelleyerek gidiyor.
Bunun nesi yanlış?
Sanırım bu konuda Atatürk'ü en iyi anlayacak olanlar aşağıda bir kısım alıntı yapılan parti programını hazırlayanlar olacaktır.
Teşkilat Bölümünüzde yazan İstanbul ibaresinden, bu programın sahibi parti ile alakanız olduğu düşüncesinden belirtmek isterim ki;Aşağıdaki alıntı ile mesajınız arasında tutarsızlık vardır.
Alıntı:
2.1-TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER
Özgürlükler demokrasinin temelini oluşturur. Hiçbir bireysel ve kurumsal baskı kabul edilemez.
Bir toplumdaki en önemli güven unsuru, toplum içinde yaşayan bireylerin kendi hak ve özgürlüklerine saygı duyulduğuna olan inançlarıdır. Bu inanç tüm sosyal ve iktisadi dinamikleri harekete geçiren temel güçtür. Ayrıca bireylerin hak ve özgürlüklerine saygı, demokratik bir siyasi rejimin toplum tarafından benimsenmesinin, toplumsal barış ve huzurun temel şartıdır.
Partimiz Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmanın en önemli vasıtası olarak algılar ve bunu toplumsal barışın bir unsuru olarak görür.
|
Piri Galibi Hayatı
1919 yılında
Çorum'da
derviş anne ve babadan dünyaya geldi.
Çocukluğu,
Kadiri ve
Rufai Şeyhi Ali Ahıskavi'nin yanında geçen Kuşçuoğlu, 7 târikten
icazetli Çorumlu
Şeyh Hacı Mustafa Anaç'ın hizmetinde bulunarak ondan tasavvuf ilmi tahsil etmiştir. Amcası H.Bekir Kuşçuoğlu
Mevlevi ve
Nakşi Şeyhidir. Çocukluğu
tasavvufi ortamlarda geçen Galip Hasan Kuşçuoğlu, tek eşli olup ailesinin geçimini mobilya ustalığı ve tüccarlık yaparak temin etti.
Tasavvufa bağlı olan Galip Hasan Kuşçuoğlu
1950 yılında Ali Sezâî Kurtaran'ın
Halifesi Kadiri ve
Rufai Şeyhi Mustafa Yardımedici'ye intisab(
Şeyh i vesile bilerek Allaha verilen söz) etmiş,
1956 yılında halifeliği (icazet) verilmiştir.
1993 senesinde
Galibi tarikatını tesis etmiş ve sistemleştirmiştir. Çağdaşlığın gerekliliğine dair çeşitli vurgular yapmış olan Kuşçuoğlu ayrıca "
Allah vardır diyen herkes
Müslümandır. "Peygamberler
din getirmemiş
İslamiyet üzere gelmişler, şeriat getirmişlerdir. Hepsinin şeriatı haktır. Kişi hangi
peygamberin şeriatına bağlıysa o isimle anılır (
Muhammedi,
İsevi,
Musevi gibi)" bu düşüncelerin hayat sistemi olduğunu söyler.
[1] Şeriatlar arası diyaloğu da savunmaktadır.
[2]