Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-27-2018, 08:02   #76
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak tdv islamansiklopedisi.info
Sirhindi İMÂM-ı RABBÂNÎ(إمام ربّاني)

Nakşibendiyye tarikatının Müceddidiyye kolunun kurucusudur 26 Mayıs 1564 Doğu Pencap’taki Serhind de doğdu. Nakşibendiyye tarikatındandır İmâm-ı Rabbânî ilâhî bilgilere sahip âlim ve “müceddid-i elf-i sânî” hicrî II. binyılın müceddidi unvanlarıyla tanınır.*Soyunu hz ömere dayanır Kâbil asıllı bir aileye mensuptur. babası Çiştiyye ve Kādirî şeyhi idi.Ahmed-i Sirhindî öğrenimine babasının yanında başladı. Çiştiyye ve Kādiriyye tarikatlarına katıldı vahdet-i vücûdu eleştirdi hadis, tefsir, ve aklî ilimler okudu. Öğrenimini tamamlayıp memleketine döndüğünde on yedi yaşında idi. *Bâbürlü Hükümdarı Ekber Şah’ın sarayına girdi. Feyzî-i Hindî ve Ebü’l-Allâmî adlı iki kardeşle dostluk kurdu. Ebü’l-Fazl’ı, peygamberden şüpheye düştüğü için eleştirdi. Fazl’ın Sünnî âlimlere hakaret etti Sirhindî ilk eseri nübüvve’yi kaleme aldı. Şeyh Sultan’ın kızıyla evlendi. İbnü’l-Arabî’nin eserlerini okudu. Babasının öldüğü yıl 1598 de hacca gitmek üzere Sirhind’den ayrıldı.

*Delhi’de, Nakşibendiyye tarikatını Hindistan’da yayan Hâce Bâkī-Billâh ile karşılaştı. Sirhindde inzivâya çekildi. Bu hal zâil olunca Bâkī-Billâh ile mektuplaşmaları Mektûbât eserini oluşturdu Mektûbât’ta Bâkī-Billâh’a yazılmış yirmi altı mektup vardır Bâkī-Billâh oğullarının mânevî eğitimi için onu görevlendirdi ve vefat etti. Rabbani kısa bir sürede şeyhin en önemli halifesi konumuna geldi.
*Rabbani Bâbür Hükümdarı Cihangir tarafından, mânevî makamının yüksekliği ve ilk üç halifeyi aştığından dolayı sorgulanmak üzere Agra’ya getirtildi. Cihangir, onu Gevâliyâr Kalesi’ne hapis etti rabbani iftira ve kötülemelere maruz kalmıştı baskıları kabul etmedi Sirhindî hükümdar Cihangir tarafından kibirle suçlandı tüm baskı ve işkencelere rağmen rabbani, hükümdar önünde secde etmedi*İmamı rabbani Sirhindî, hapse girdikten sonra kendi arzusu ile sultanın sarayında kaldı. sultanla İslâm’ın prensiplerinden “bir kıl kadar ayrılmadan olağan üstü sohbetler yaptı. aklı, âhireti inancı, peygamber ve müceddidleri konuşdu saraydan ayrıldıktan sonra kendisini sultanın “dua ordusu”nun değersiz bir neferi olarak tanımlayarak sadakatini ifade etmiştir *20 Kasım 1624 te vefat eden imamı rabbani Ahmed-i Sirhindî Sirhind’de defnedildi. Ardında sayısız halife, ve Nakşibendîliğin Müceddidiyye kolunu yaydı. Sirhindî’nin Nakşibendiyye tarikatına katılması maneviyatının temelini oluşturdu tarikatın üstün yanlarını saydı*Nakşiler Hz. Ebû Bekir’e ulaşan bir silsileye sahiptir Hz. Ebû Bekir, Sirhindî’ye göre peygamberden sonra en mükemmel insandır; onun temsil ettiği sıddîkıyyet makamı en yüksek velâyet makamıdır en yüksek makam nübüvvet makamı ile bağlantılıdır.

*Hz peygambere vahiy yoluyla gelen her şey hz ebu bekir sıddîka ilhamla gelir.vahiy melek yoluyla getirildiği için hatasızdır, ilham ise zannîdir; kalp hata ve fesada müsaittir nefisle bağlantılıdır. sıddîk, peygambere yakınlığından ulaşamayacak bir ruhaniyete sahibidir. Ebû Bekir, Sıddîklığını ve ruhaniyetini mânevî nesli Nakşibendîler’e miras bırakmıştır *ruhî uyanıklık Nakşibendî dervişine semâı, ve mevlid okumayı terkettirir Sirhindî Nakşibendîler’in bu fiilleri yaptıklarını, halvet derencümen” ilkesine aykırı olan kırk gün çileye girdiklerini söyleyerek onları eleştirmiştir *Başlangıçta Sirhindî vahdet-i vücûd ve tevhîd-i vücûdî anlayışına bağlıydı. Sirhindî bunu babasından öğrenmiş, Nakşibendîlerce kabul edilen tasavvuf anlayışını iyice sindirmişti: mübarek tarikata intisaptan sonra tevhîd-i vücûdî bana tamamen âşikâr oldu ... Şeyh İbnü’l-Arabî’nin mârifetinin incelikleri bana zâhir oldu tecellî-i zâtî ile şereflendirildim ki bu makam mânevî terakkînin son mertebesidir; onun ötesinde sadece hiçlik vardır”
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla