Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11-29-2018, 19:06   #100
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak kuraan mucizeleri android prog

Her gün farkında olmadan nefes alıp veririz. Burun, nefes borusu ve akciğerin üstlendiği bu görevde birçok işlem gerçekleşir. nefes demek, vücuddaki hücrelerin oksijenle beslenmesidir. Hücreler oksijenle beslenmezse yaşayamaz çok kısa bir süre nefessiz kalabiliriz. Ancak süre uzarsa hücrelerin ölmesiyle vücudda ölür. Nefesle birlikte burna dolan hava temizlenir burnumuz bir klima gibi çalışır burunda filtre işlevi gören tüycükler kirli, sıcak, soğuk nemli havayı akciğerlerimize uygun hale getirir havayı süzer, temizler, nemlendirir, ısıtılır ve bakterilerden arındırıır. Burnumuzdaki küçük tüycükler her gün yaklaşık 20 milyar yabancı maddeye karşı vücudumuzu korur Burnumuzun bu kadar yabancı maddeyi tanıyıp, ayırt etmesi çok detaylı bir işlemdir. tesadüfen olamaz Bu Allah`ın yaratma gücünün büyüklüğünü ortaya koyar

bazı kişiler Evrime inanıp vücudun tesadüfen oluştuğunu öne sürer Neden Allah`ı inkar ederler tesadüf saçmalıktır burnumuz dahi Allahın eşsiz yaratma sanatına örnektir vücudumuzun kusursuz bir parçasıdır. mükemmeldir tesadüfen olması imkansızdır Bir klima nasıl tesadüfen oluşmuyorsa kusursuz çalışan bir klimayı bile bir akıl sahibi yapmıştır işte klima gibi çalışan burnumuz da bütün klimalardardan üstündür klimaların en üstünü burnumuz tesadüfen oluşmamıştır. dünyanın taklit edilemeyen en iyi kliması burnumuzu Rabbimiz yaratmıştır Allah yaratandır, en güzel ve kusursuzca var edendir, `şekil ve suret` verendir. En güzel isimler O`nundur. Gök ve yerdekiler O`nu tesbih eder O, Aziz ve Hakimdir. Haşr Suresi,

Solunan havada toz gibi vücuda zararlı maddeler vardır. Ve havanın akciğere ulaşmadan kontrolü gerekir. Bunu sağlayan ve solunum yüzeyini kaplayan kaygan tabaka mukus tabakasıdır tabakayı oluşturan mukus maddesi, hava ve soluduğumuz toz gibi küçük maddeleri tutarak, akciğere girişi engeller. Bu maddelerin sadece mukus tarafından tutulması yeterli değildir biriken maddeler vücuttan atılmalıdır Bunun için devreye giren mekanizma nefes borumuzun iç yüzeyini kaplayan silya adlı tüycüklerdir. nefes borusundan yukarıya yani ağzımıza sürekli olarak hareket eder. Bunu rüzgarlı arazide buğday başaklarının hep aynı yöne hareket etmesine benzetebiliriz. Bu tüycüklerin ağzımıza doğru olan hareketleriyle yabancı maddeleri tutan mukus tabakası nefes borusundan yukarıya doğru ilerler. Ve bir yutma hissi oluşur bize zarar veren maddeler yutular mideye iletilir ve mide asitinde parçalanıp yok edilir.

Nefes borumuzdaki tüycüklerin görmek ve düşünmek için beyinleri yoktur. Ancak kendilerine km lerce uzakta olan ağzımızdaki yutağın yerini tespit eder zararlı maddeleri bilip, vücuda sokmaz Bilimin tüm araştırmalarına rağmen tüycüklerin çalışma mekanizması keşfedilememiştir unutmayın insanların çözemediği bu tüycükler bedenimizdeki herşey gibi, yeryüzünde ilk insan var olduğundan beri kusursuz çalışır Soluduğumuz hava önemlidir? nefes alamayan insan ölür Vücudu oluşturan hücrelerin en temel besini oksijendir. eldeki kas hücreleri sürekli oksijenle beslenir. Bunun için nefes almak şarttır.

Nefes aldıktan sonra nefes borusundan akciğere gelen temizlenmiş ve nemi ayarlanmış hava kullanılabilir haldedir. Akciğerlerden kan yoluyla hücrelere gider ve onları besler hücredeki atık madde olan karbondioksiti alır. Biz nefes verirken hücrede toplanan karbondioksiti vücuddan dışarı atarız
nefes almayı basit zannedebiliriz ancak vücudda büyük bir oksijen karbondioksit alışverişi yapılır. Tüm bunlar Allah`ın yaratıp hizmetimize verdiği nimetlerdir. düşünün, sadece nefesi kendiniz ayarlayacak olsaydık bunu şaşmadan ve karıştırmadan yapmaya gücümüz yetmezdi. yorulur ve bırakırdık Rabbimiz buna güç yetiremeyeceğimiz için bize, kusursuz çalışan bir solunum sistemi vermiştir. Bu, Allah`ın nimetlerinden biridir. Allah ayette buyururki Size her istediğinizi verdi. Allah`ın nimetini saymaya güç yetiremezsiniz. insan zalim ve nankördür. (İbrahim Suresi, 34)


vücudda biz farkında olmadan işlemler yapılır her organ ve hücremiz akıl almaz bir hız ve mükemmellikle çalışır. büyük bir uyum içinde verilen emri yerine getirir .Kan, hücreleri besin taşır. Mide ve bağırsak besinleri küçülterek hücrelere uygun hale getirir. Sinir hücreleri vücuda uyarı gönderir, beyim uyarıyı değerlendirir ve biz görür duyar işitiriz Sinir hücreleri hasar görse, el ve kol tutmaz; mide zarar görse sindirim olmaz; dil hasar görse tad alamayız. özel hastalıkları dışında bunların hiçbiri olmaz. Vücudumuz, hiç durmadan çalışır işte bu kusursuzluk mükemmellik Allah`ın şefkati ve merhametiyledir

küçük bir mekanizma kendi kendine çalışmaz. televizyon ve bilgisayarın tasarımcı ve üreticisi vardır. Bir uçak bir araba kendi kendine çalışmaz. Bunları çalıştıran onları tasarlayıp, üreten mühendisdir insan bedeni kusursuzdur tesadüfen meydana gelemez O halde bazı insanlar nasıl olur da vücudun tesadüflerle kusursuz çalıştığını düşünür bu en mantık dışı iddiadır. Vücudumuzdaki mükemmel düzen ve kusursuzluk bize üstün bir akıl sahibinin vücudumuzu tasarladığını gösterir.Vücudumuz çok üstün bir Yaratıcının eseridir.Bu üstün Yaratıcı Rabbimiz olan Allah`tır. Allah Kuran`da kullarına şefkatini bildirir Allah`ın şefkat ve merhametine karşılık O`na boyun eğmeli,Kuran`da ki emirleri eksiksiz yapmalı tüm güzelliklere şükretmeliyiz. Allah ayette buyurur
Rabbiniz olan Allahdan başka ilah yoktur. Herşeyin yaratıcısıdır O`na kulluk edin. O, herşeyin üstünde bir vekildir. (Enam Suresi, 102)


insan kemiklerin cansız bir madde olduğunu zanneder ancak kemikler dış tabakaları hariç canlı dokulardır. içinde mikroskobik damarlar, sinir ağları ve kemik iliği bulunur. kemikler birer banka gibi çalışır Kalsiyum ve fosfor gibi hayati maddeler depolar ihtiyaç olduğunda depoladıkları maddeleri vücuda geri verirler. vücutta kalsiyum bulunmasa ne olurdu Kalsiyum vücutta, çevreden toplanan uyarıların sinirlere ulaşmasını sağlar bu son derece önemli bir görevdir. Kalsiyum olmadan uyarılar sinirlere ulaşamaz. Bu insanın felç olması ve iç organlarının çalışmaması anlamına gelir ölümle sonuçlanacak bir durumdur.


Kalsiyumun vücut için önemi saymakla bitmez. Bir yerimiz kesildiğinde, kısa süre sonra kesik bölgede kan pıhtılaşır, kanama durur ve kan kaybından ölmemiz engellenir. Bu çok hayati bir önlemdir. Eğer kan pıhtılaşmasaydı Altı delinmiş bir fıçının içindeki bütün suyun, fıçı boşalana kadar delikten akması gibi, vücuddaki küçücük bir delikten bile bütün kan akar giderdi. kanın pıhtılaşmasını sağlayan mucizevi bir mekanizma vardır. Bu mekanizma insanı ölümden korur bu mekanizmayı harekete geçiren en önemli faktör kalsiyumdur. Kemikde depolanan kalsiyum olmasa kan pıhtılaşmazdı.


Kemik hücreleri birer kalsiyum ve fosfor deposudur Gözü veya duyu organı olmayan kemik hücresi, kandaki binlerce madde arasından kalsiyumu ve fosforu kolaylıkla ayırt eder hiç şaşırmadan atomları yakalar.
Bir insan dahi farklı element tozlarını eğitimsiz ayırt edemez. Ancak hiç bir duyusu olmayan, ve hiçbir eğitim almayan kemik hücresi çok zor bir iş başarır Kemik ve tüm vücut hücreleri Allaha itaat eder "kalsiyum depolar kendisine "depoladığın kalsiyumu bırak" dense hemen itaat eder Kemik hücresi yüksek şuur, kabiliyet, sorumluluk ve disiplinle gece gündüz Allahu Teala ya boyun eğer


kemik iliği yağ, su, alyuvar ve akyuvardan oluşur sarı ilik yağdan meydana gelir Kırmızı ilik vücudu besler enfeksiyonda vücudu savunup kan hücreleri üretir ve depolar kırmızı ilikteki kan üretimi azalsa oksijensiz kalıp ölürüz kemik iliğindeki üretim sürekli olmak zorundadır. aksama olmaması için vücut önlem alır. Bu savaştaki stratejilere benzer vücut enfeksiyonla savaşırken kırmızı ilikteki kan hücrelerini kullanır düşman saldırıya geçtiğinde vücutta savunma ve saldırıya geçmelidir burada sarı ilik devreye girer. sarı ilik sadece yağdan oluşur. asıl görevi yağ depolamaktır kırmızı iliğin yetersizliğinde savunma yapan kan hücreleri üretir. Amaç düşmana karşı işbirliği ve tek bir kuvvet oluşturarak savaşı kazanmaktır. bu yaratılışı gösterir. Allah`ın üstün yaratışı Allah`a yönelmek ve yüceliğini kavrama vesilesidir üstün özelliklerle yaratılan insana düşen kendisine kusursuz bir vücut veren Allah`a şükretmektir.

Kemikler taş kadar serttirler ancak kimi zaman kırılır. Ve kendi kendini tedavi eder. Kemiklerin kırıldığında kendi kendine tedavi özelliklerinin olmadığını varsayalım. bu son derece acı ve sıkıntı verici olurdu. Kırık kemik kaynamaz sakat kalmalar ve hayati bölgedeki kemiklerin kırılmasıyla ölüm meydana gelirdi. Ancak insanoğlunun farkında bile olmadığı hiç düşünmediği nimetlerle birlikte yaratılmıştır. ciddi kazalarda bile kemik kolay kolay kırılmaz. Ve kırılan kemik kaynar.
kendisini hemen tamire başlar kemiğin tamirden sonra eski halinden sağlam olması son derece olağanüstüdür
Bilim kemiklerin benzerini üretmeye çalışmış ancak hiçbir mühendis kemik kadar güçlü hafif verimli ve kemik gibi devamlı büyüyen, kendi kendini yağlayan, bir hasarda kendini tamir eden bir madde geliştirememiştir.


Vücuttaki kemik hücrelerinin görevleri farklıdır. Ama ortak çalışırlar Kemiklerin yenilenmesini sağlayan kemik yapıcı osteoblast hücreleridir. Osteoblast proteini mineralle sertleştirir kemikleri yeniler Osteoklast adlı kemik hücresi kan ve kemik dokularında besin alışverişi sağlayıp, kemikdeki atıkların dışarıya çıkarılmasını sağlar.Osteoklastların kemiğin iç yüzeyinde, kemik iliği boşluğunda ve kemik dokusundaki boşluklarda yıkıma yol açarak, kemiğin biçiminin ve boyunun değişmesini erişkin boyutlara varmasını sağlar. dış yüzeyde kemik çıkıntılarının küçülmesini sağlar gövde kalınlığının her bölgede aynı kalması sağlanır.


Osteoklastların kemikte yaptığı yıkımda osteoblast hücreleri boş durmaz ve iskelet için yeni kemik yapar Çocukken osteoblastların işi ağırdır büyüme hızlı olduğundan kemik yapımı yıkımdan fazla olmalıdır iskelet bir olgunluğa erişince yapım ve yıkım birbirlerini dengeler. kemiğin biçimi ve boyutları değişir, kanda ve dokularda kalsiyum oranı ayarlanır bu Her insanda aynıdır Hepsi kemik yüzeyinin nasıl küçüleceğini Kafatasındaki kemiklerle uyluk arasındaki farklılıkları bilir kemiklere nasıl şekil vereceklerini, ne zaman uzamanın duracağını, incelik ve kalınlığı bilir Çocukluğumuzdan haberdardır Bu dönemde daha fazla hareket ederler. Kalsiyum oranıni bilir
kemik hücreleri birbirlerini çok iyi tanır ve planlı hareket ederler. Ne zaman üretime, geçmeleri gerektiğini çok iyi ayarlarlar. Bu fabrikadaki üretim programına benzetilir.

Kemik hücrelerimiz mükemmel bir
üretim yaparlar bu Program kusursuz çalışan bir fabrikaya benzer amaç ne fazla üretim yaparak malı depoda biriktirmek ne de ihtiyacı karşılamayan az üretim yapmaktır bir Fabrikada ki planlamacılar günlük ve haftalık programla fabrikada dengeli üretime çalışırlar. İşte Kemik hücrelerinin kalsiyumu dengede sabit tutmaya çalışmaları buna benzer. Burada makinaların yerini kemikte üretim yapan osteoklast ve osteoblast hücreleri alır öylesine dengeli çalışırlar ki, osteoblast üretim yaparken, osteoklast fazla üretimi engeller Birbirleriyle haberleşmeleri mükemmeldir. Hiçbir zaman denge bozulmaz ve yeterli miktarda kalsiyum her zaman için kemikte bulunur.


Kemik hücrelerinin, üretim yeteneklerini ve denge koruyan özelliklerini kendi akıl ve iradeleriyle kazanmaları ya da tesadüfü iddia etmek mantıksız ve bilimden uzak bir iddiadır Hücre planlama yapamaz. Karar veremez. Vücuttaki dengeden haberdar olamaz. İhtiyaçlara önlem alamaz. öğrenemez. Ancak insanın trilyonlarca hücresi her biri şuurlu bir insan gibi davranıp insandan daha yüksek bir akıl gösterir hücreler üstün bir güç tarafından yönetilir ve yönlendirilir Hücrelere neler yapacağını ilham eden büyük kudret sahibi olan Allah`tır. düşünmüyorlar mı? Allah, gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları hak ile belirlemiş ve eceli yaratmıştır. insanlardan çoğu Rabbine kavuşmayı inkar ediyorlar. Rum Suresi

Omurga birçok parçadan oluşur. omur" denilen 33 küçük yuvarlak kemik birbiri üzerine yerleştirilmiştir. Bu kemiklerde omurilik isimli -beyin ve organlarda koordinasyonu sağlayan- çok önemli bir iletişim ağı döşenmiştir. kemikler öyle bir yapıdadır ki, vücudun dik durmasını sağlar 33 küçük kemiğin oluşturduğu büyük yapıya kaburga ve iç organlar bağlanır ve yeryüzündeki en büyük mühendislik harikası omurga ortaya çıkar Omurganın en önemli görevi yük taşımaktır. Vücud ağırlığı omurganın üzerindedir. Her adım atışda omurgamızı meydana getiren omurlar birbiri üstünde hareket eder. Omurgayı oluşturan 33 kemiğin hareketiyle sürtünme doğar. Ve aşınma meydana gelir. Hayati bir yük taşıyan omurga için aşınma önemli problemler çıkarır. Peki üst üste binmiş 33 diskten oluşan bir omurga, ezilme ve sürtünmeye karşı nasıl korunmaktadır?

omurgaya en mükemmel koruma sistemi yerleştirilmişdir Omurgayı oluşturan kemikler arasına kıkırdak yapılı birer disk yerleştirilmiştir. Bu otomobil tekerleklerindeki yükü emen amortisörler gibidir Omurga üzerine binen yükü taşımaya yardım edecek şekilde yaratılmıştır. bu özel şekil yükün eşit dağılımını sağlar. Her adımda vücut ağırlığı nedeniyle yerden vücuda doğru bir tepki kuvveti gelir. Ve omurganın sahip olduğu amortisörler ve "kuvvet dağıtıcı" kıvrımlı şekille vücuda zarar vermez. Eğer tepkiyi azaltan esneklik ve özel yapı olmasa, bu kuvvet direk kafatasına iletilirdi omurganın üst ucu, kafatası kemiklerini parçalayarak beyne girerdi.
Ancak Allah`ın insan vücudunda yarattığı mükemmel mühendislikle mükemmel bir yaşam sürdürürüz.

Kemiklerdeki kusursuz tasarımın örneği ayak kemikleridir. İnsanın ayağı 26 kemikten oluşur vücut kemiklerinin dörtte biri ayaklardadır. Ayak, mekanik fonksiyonlar için tasarlanmış çok özel bir yapıdır. Ayağın mükemmelliğini ve ayaktaki taban yapısını köprü ayakları gibi vücut ağırlığına karşı, kemiklere destek verir otomobilin gaz pedalına basıldığında pedal kaldıraç gibidir ayaklar da parmak ucunda kalkma hareketi yapıldığında hidrolik bir kriko görevi görür Zıplarken bedeni fırlatır koşma hareketinde bacaklar için birer yastıktır Bütün hareketlerde ayağa dokulara, damarlara kaslara hiçbir zarar gelmez. örneğin el ve ayakları ağırlık kaldırma bakımından kıyaslayalım. Her ayağa kalkışda ayağa uygulanan ağırlığın ellerinizede uygulandığını varsayalım.elinize 80 kilo yük yerleştirdiğimizi varsayalım. dokular ezilir, damarlar patlar kemikler parçalanırdı insanı taşıyan ayaklarda ne damar patlar, ne doku ezilir. ayaklar Allah`ın sonsuz şefkatinin delilidir

Allah insan için en rahat edeceği, hiçbir sıkıntı duymayacağı, tüm ihtiyaçlarını karşılayacağı şekilde bir tasarıma sahip olan bedeni yaratmıştır nimeti gösterir Görebilenlere Allah`ın ayetleri her yerdedir. Önemli olan bu ayetleri düşünerek herşeyin hakimi Allah`a yönelmektir. Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, denizde yüzen gemilerde, Allah`ın yağdırdığı ve yeryüzünü ölümden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip yaymasında, rüzgarlarda gökle yerde boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen için gerçek ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)

İnsan mükemmel bir kemik yapısı ve kusursuz bir iskelete sahiptir. rahatça yürür, koşar Evrimciler iki ayaklılığın maymundan evrimleştiğini iddia eder Bu gerçekleşmesi mümkün olmayan bir iddiadır. insan ve maymun arasında uçurum vardır. yürüyüşler çok farklıdır. İnsan iki ayağı üzerinde dik yürür. Bu sadece insana özgüdür Diğer canlılar öne eğik bir iskelete sahiptirler ve dört ayakları üzerinde yürür İki ayak üzerine sadece ihtiyaçda kalkar bu da çok sınırlı bir hareket kazandırır. Evrimciler kendi içlerinde de çelişirler. evrimde iyiye yöneliş vardır iyiyi ve avantajı bırakıp geriye dönmek anlamsızdır Maymunların dört ayaklı yürüyüşü avantajdır. hız ve verim sağlar. İnsan ile hayvan hareketini karşılaştırırsak insanın ağaçtan ağaca atlaması çita gibi saatte 125 km. koşması mümkün değildir. evrime göre maymunların iki ayaklı yürümesinin faydası yoktur ve İnsanların iki ayaklı olması evrimi geçersiz kılar


Darwinizm`in iddisına göre dört ayaklı yürüyen bir canlı bir süre sonra hem dört hem iki ayaklı yürüyüp iki ayaklı bir yürüyüşe ulaşmıştır. Ancak bu senaryo mümkün değildir. paleo antropolog Robin Crompton bir canlının ya tam dik ya da tam dört ayağı üzerinde yürüyebileceğini söyler Dik ve dört ayakla yürüyüş enerji kullanımının aşırı artması nedeniyle mümkün değildir
Dört ayaklı yürüyen maymun ile , iki ayaklı yürüyen insanım maymuna evrimleşmesi imkansızdır bu ispatlanmıştır. Gerçekten habersiz olan evrimciler insanın ortaya çıkışını sır olarak nitelendirir evrimci paleo antropolog Elaine Morgan insanın evrimiyle ilgili dört önemli açıklayamadıkları sırrın olduğunu itiraf eder İnsanlarla ilgili en önemli dört sır şudur 1)Neden iki ayak üzerinde yürürler? 2)Neden vücutlarındaki kılları kaybettiler? 3)Neden bu denli büyük beyinler geliştirdiler? 4)Neden konuşmayı öğrendiler Bu sorulara verdikleri cevaplar şöyledir bilmiyoruz.

Kafatası beyni çevreleyen ve son derece güçlü bir kemikten bir zırhtır. 8 ayrı kemiğin birleşimiyle oluşur vücuttaki kemikler bulundukları yer ve işleve göre farklı özelliktedir Kafatasının kendine özgü bir tasarımı vardır Kemiklerin birleşim noktası diğer kemiklerden farklı olarak girintili çıkıntılı bir yapıdır kafatası kemiklerinin birleşim noktaları birbirlerine oturur Yetişkin insanda sert ve güçlü bir yapı olan kafatası, yeni doğmuş bebekte bambaşkadır Anne karnından çıkan bebeğin kafatası kemik halini almamış, yumuşak bir yapıdır kafatasını oluşturan 8 kemik birbirine tam oturmamıştır. Kemiklerin birleşim noktalarında boşluk vardır. bebeğe bir dezavantaj gibi görünen bu durum, doğumda bebeğin hayatını kurtaran önemli bir özelliktir.

Bebek kafatası tam olarak kemiksi sert bir yapıda olsaydı ve boşluklar olmasaydı, doğumda bebeğin kafası ezilebilirdi Fakat bebeklerde kafatası kemiğini oluşturan kıkırdaksı yumuşak yapıdan dolayı kemikler esneklik kazanarak, eğilme ve bükülme özelliği taşır Ancak Kafatasının esneyebilmesi için bir alana ihtiyaç vardır bu alan doğumda tam kapanmamış olan kafatası aralığıdır. Kafatası kemikleri sıkışarak bu boşluğu doldurur birbirlerinin üzerine çıkarlar ve kafa hacmi küçülür. Böylece bebek, baş hacminin yarısı kadar olan doğum kanalından geçerek sağlıklı doğar.

Bebek kafatası ve kemikleri esnek olsaydı arada boşluk olmasaydı ya da tam tersi, yani kemiklerin arasında boşluk olsaydı, kemikler esnek olmasaydı… bebeğin beyni büyük hasar görürdü. Yani doğumda bu iki özelliğin de birarada bulunması şarttır. Hamile kadınlarda leğen kemikleri, hamileliğin son aylarında gevşer ve birbirlerinden ayrılır. Bu son derece önemlidir bu gevşeme sayesinde bebek, başı ezilmeden doğabilir. İnsan vücudundaki her özellik insanı korumak ve zararı engellemek için tasarlanmıştır. Bu tasarımın tek bir cevabı vardır benzersiz tasarım evrendeki herşeyi yaratmış ve düzene koymuş olan Allah`a aittir. Allah üstün aklın sahibidir. Allah`ın sonsuz aklını görüp sonuç çıkarabilenler kurtuluşa ulaşacakdır. İnsana düşen Allah`ın nimetlerini görüp şükretmektir. Allah şükredenleri sever.
Allah, insanlara karşı büyük ihsan sahibidir, ancak insanlar şükretmezler. (Yunus Suresi, 60)


Bir otomobili tek bir motor yürütür. Uçakları 2 veya 4 motor uçurur. kitabı elinizde tutup veya tek bir adım atmayı Milyarlarca küçük motor" sağlar
Milyarlarca küçük mikroskobik motor hareketi yapabilmek için güç üretir bu motorlar "kas lifleridir. Vücudda 6 milyardan fazla motor vardır. Bize su içirir, konuşturur, kalbini attırır, nefes aldırır, yemek yedirir, vücuttaki tüm hareket küçük motorların gücüyle gerçekleşir. Kaslardaki motor büyüklüğü kullanıldıkları yere göredir Bazı motorların büyüklüğü santimetrenin yüz binde biri kadar bazı motorların büyüklüğü ise 3 cm dir
Bu Küçük motorlar yani kas lifleri birleşrek büyük güç tribünleri yani kasları oluşturur. kolumuzu kasmayı sağlayan ön kol kası milyonlarca küçük motordan oluşmuştur.

İnsan vücudunda irili ufaklı 400 tane güç tribünü kas bulunmaktadır. Bazıları göze giren ışık miktarını ayarlar küçüktür. Bazı kaslar -insan ağırlığını taşıyan bacak kasları gibi- büyüktür. Ancak her kasın çalışması aynıdır: Milyarlarca küçük motor çalışarak kasların hareketini sağlar elinize bir kalem alıp, gözle yazdıklarınızı takip etmeniz esnasında 100`den fazla kas faaliyete geçer. hareket edebilmemiz için kaslarımızın uyumla çalışması gerekmektedir. Kasların en önemli özelliği yaşamımızı devam ettiren bir kontrol sistemine bağlı oluşlarıdır.

İnsan kasları kontrol edilen istemli
kaslar ve kontrol edilemeyen istemsiz
kaslar olarak ikiye ayrılır. Kontrol edilen kasların hareketi için düşünmek ve karar vermek gerekir kolunuzu bükmek istediğinizde, beynden gelen emirle kaslar kasılır ve hareket eder
İstemsiz kasların kontrolü bize bağlı değildir. görevleri çok hayatidir özel bir sistem olan otonom sinir sistemiyle kontrol edilir kalb mide ve bağırsaklar görevlerini iradeniz dışı gerçekleştirir Bu insan için alınmış son derece hayati bir tedbirdir. kasların kontrolü bize bırakılsaydı Vücuddaki istemsiz kaslardan tek biri olan kalp kasının denetimi bizde olsaydı bütün vakti hiçbir iş yapmadan- kalp kasının kasılması ve gevşemesine ayırmak gerekecekti kalp kası, çalışmasında bir an bile aksama olmaması gerekir uykuya daldığınızda Kalbiniz çalışır ancak hız yavaşlar. kalp kasınızın çalışmasını duruma göre ayarlamak gerekir. uykuya daldığınızda kalbinizi denetleyemez ve yaşamınız son bulur


Sadece tek bir örnek bile yani kaslar insan yaratılışının ne kadar hikmetli ve kusursuz olduğunu gösterir Vücutta istemli ve istemsiz çalışan kaslar vardır insan kasları kimi zaman kişinin kontrolünde, kimi zaman kontrol dışındadır göz kapağını isteyerek ve irade dışında refleks olarak açıp kaparsınız. diyafram kası kontrol edilebilir Ancak otomatik çalışır ve nefes alıp vermeyi sağlar kasların kendine özgü bir çalışma şekilleri vardır. İnsan bunların ne gibi şartlarda çalışmasından haberdar dahi değildir. Vücutta yaratılmış mükemmel bir kontrol sistemi vardır insana düşen sonsuz bir şefkat ve merhamet sahibi Rabbimize şükretmek ve Allah`ın hoşnut olacağı davranışlarda bulunmaktır. Rabbimin ayetlerine sırt çeviren ve amellerini unutandan daha zalim kimdir? Biz, kalplerine kavrayıp anlamayı engelleyen bir perde kulaklarına da ağırlık koyduk. hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar. (Kehf Suresi, 57)


kas lifleri bir motora benzer %25 verimle çalışır bu otomobil motorlarının verimine yaklaşık ve eşdeğer bir orandır. bir motor varsa motoru çalıştıracak yakıta ihtiyaç vardır. Kasların yakıtı kan dolaşımı ile taşınan şeker glikojen dir Kasların içinde ki yüksek oktanlı benzin glikojenin bir kısmı depo edilir. Oto motorunda hareket için pistonlara yakıt püskürtülür. Dışarıdan sağlanan kıvılcım buharlaşmış benzini ateşler, piston hareket eder ve patlamalarla hareket süreklilik kazanır. bunlar endüstriyel bir tasarımla motorlara kazandırılan özelliklerdir bir kas hücresinin endüstriyel tasarımdan çok üstündür. küçük motor hem ateşleme hem de piston görevini yerine getirir. Hücre şeker molekülündeki enerjiyi çıkarır ve enerjiyi kasılmada kullanır. hem kimyasal molekülden enerji çıkması hem de enerjinin fiziksel güce dönüştürülmesi kas hücresinde gerçekleşir

Kas hücresinde üretilen enerji, Proteinleri birbirine çeker hücre kasılarak kısalır. Binlerce hücrenin bu hareketi yapmasıyla bütün kas dokusu kasılmış ve kısalmıştır. Tendonlarda kemiklere bağlı kaslar bu kısalmayla kemiği çekerler.kasılma oldukça büyük bir güç üretir. açık olan bir kolun dirsekten bükülmesi için, önkol kasları 2 cm kasılır Bu kasılma ön kol kemiğini çeker ve kolun bükülmesine yol açar
Hareket için kullandığımız kasların işleyişi bu sıralama dahilindedir En basit hareketlerden olan göz açıp kapamak için bile çok sayıda kas çalışmalıdır


kolunuzu kasmak istediğinizde beyinden bir elektrik yola çıkar sinyal önce omuriliğe uğrar. Oradan mesajın iletilmesi gereken organa yol alır. Elektrik akımı kas yüzeyinden geçer ve kası oluşturan milyonlarca kas lifinin- kontağını çevirir. lifler derhal tepki verir ve kasılır kol kasılarak bükülür. Tüm işlemler biz göz açıp kapayıncaya kadar biter. Bu çok kısa bir zamanda gerçekleşir. Yani kaslardaki elektrik akımı saniyenin binde biri kadar bir hızla ilerleyerek kas liflerinin kontağını çevirir Kaslara ulaşan emirler sinir sisteminde üretilmiş ve yine sinir sisteminde taşınmıştır. kas sistemi sinir sisteminin emrindedir Kasların uyumla çalışması vücuttaki koordinasyon sayesindedir


Vücuttaki Kasların çalışması için vücutta muhteşem bir haber ağı vardır bir hareketi yapmak için hareketle ilgili vücut konumunu ve organları bilmek gerekir bilgi göz kas, eklem ve deriden gelir. Her saniye milyarlarca bilgi işlenir ve karar verilir. Kas ve eklemlerde vücuda ait bilgi veren milyarlarca küçük mikro algılayıcı vardır algılayıcılardan gelen mesajlar sinir sistemine ulaşır ve kaslara emirler verir.Yalnızca elinizi havaya kaldırmanız için omzunuzun bükülmesi, ön ve arka kol kaslarınızın kasılıp gevşemesi, dirseğiniz ve bileğinizdeki kasların bileği döndürmeleri, eli ve parmakları kontrol eden kasların elinize şekil vermeleri gerekir. Hareketin her aşamasında kaslardaki milyonlarca alıcı, kasların konumlarını merkeze bildirir. Merkezden kaslara ne yapmaları gerektiği bildirilir insan bu reaksiyonlardan habersizdir, yalnızca elini kaldırmak ister ve kaldırır.

Konuşmak için çaba harcamayız. sözcüklerin ağzımızdan dökülmesi için, ses tellerinin titreşmesini, ağzımızdaki, dilimizdeki yüzlerce kasın hangi sıra ile kaç defa, kasıp gevşeteceğimizi, ciğerlerimize almamız gereken havayı hesaplamayız. Sinir sistemi kaslardan iç organlardan haberdardır. uykuda bile hayati organlar sinir sistemindem alt beyin ve omurilikten- gelen emirler sayesinde çalışır Kalb atar, akciğer çalışır ve nefes alırız. Vücudun çalışmasında hiçbir bilgisayarın ulaşamayacağı bilgi-işlem hızı vardır. En basit işten en zora kadar her ne yaparsanız yapın vücudda akıl almaz hesaplamalar yapılır. bu sonsuz bir yaratılış sayesindedir sonsuz kudret tüm evreni yaratan üstün güç sahibi Allahtır göklerde ve yerde ne varsa O`nundur, O`na gönülden boyun eğmişdir. (Bakara Suresi, 116)

Küçük bir tebessüm ve gülücük için 17 kas aynı anda, görev yapar biri çalışmasa gülümseme gerçekleşmez yüz ifadesi anlamsızlaşır yüzde mimikle görevli 28 ayrı kas bulunur. kasların kasılmasıyla, Kızgınlık, şaşkınlık gibi binlerce yüz ifadesi yapılır Basit bir adım için bile ayak ve sırtta 54 ayrı kas uyumla çalışır tutmak ve içmek 27 kemik mükemmel kas ve sinir sisteminin yardımıyladır
İnsan rahatça yaptığı gülme, konuşma, göz açıp kapamaya alışmıştır ancak Tüm kas kemik ve hücreler insandan bağımsız işler. İnsan vücuduna organ ekleyemez buna güç yetiremez. İnsan sisteminin benzerini teknoloji yapamaz insan her anın vücuddaki kusursuz sistemi Allah`a borçludur bunu akıldan çıkarmamalı ve şükretmelidir. Allah kusursuz yaratmış. düzen ve biçim vermiştir." İnsan vücudu Allah`ın güç ve sonsuz ilminin kanıtlarıdır Aklını ve vicdanını kullanan herkes gerçeği görür. Ey insan, `üstün kerem sahibi Rabbine karşı seni aldatan nedir?

Kaslar, kimyasal enerjiyi güce dönüştüren biyolojik makinelerdir
Her hareket için enerji gerekir Kandaki glikoz, makineyi çalıştıran yakıttır enerji sağlar. glikozun karbondioksit ve suya ayrışmasıyla açığa çıkan enerji kas proteinleri tarafından büzülmek amacıyla kullanılır. kimyasal reaksiyon oksijen gerektirir. oksijen sağlamak için Kaslar, glikozu oksijensiz laktik aside dönüştürür ve enerji çıkartır Kasları çalıştırmadaki, sınır zorlanırsa, hareket olanaksızlaşır. Bunun nedeni, kas kasılmasıyla kasda laktik asit birikimi ve aşırı laktik asidin kasları yorması ve kramplara yol açmasıdır laktik asitten kurtulmada oksijen gerekir yorgunluktan sonra solumaya başlarız. Kasları yoran madde temizleninceye kadar kas çalışamaz. Kolumuzu kaldırırsak dirsek bükülür, yemek yediğimizde çene kası çalışır, koştuğumuzda bacak kasları hareket eder yorulursak kaslar tedbir alır. Bunları gerçekleştiren kasdaki mikroskobik hücrelerdir

1998 de Nobel Fizyoloji Tıp Ödülü`nü alan üç bilim adamı damardaki nitrik oksit (NO) molekülünü gevşeticiliğini buldular Bu molekülle damar gerginliği düzenlenir Damarın gevşemesi için kandaki uyarıcı hormonlar devreye girer damardaki alıcılara bağlanarak ilk domino taşını düşürürler İlk taş harekete geçince kandaki uyarıcı hormon damardaki alıcıya bağlanır hücre zarı yapması gerekeni "anlar nitrik oksit üretir Üretildikleri anda yapması gerekeni "bilen" nitrik oksit damarın düz kas hücrelerinde GTP enzimiyle birleşir damarın gevşemesi için Nitrik oksit GTP ile birleşip cGMP enzimini üretir. yeni madde miyozini harekete geçirir. Miyozin, kas hücrelerinin kasılıp gevşemesinde etkendir. Artık sona gelinmiştir. Miyozinin harekete geçmesiyle son domino taşı düşer ve kas hücreleri gevşer.

Kas hücrelerinin gevşemesinde
rol alan hormon ve hücreler bilinçli hareket eder hormonlar damardaki uygun yere giderek, o bölgeyi etkiler ve gevşeme sürecini başlatır. Her uyarı, kapkaranlık insan bedeninde asla yolu şaşırmaz hep doğruya gidip başarı elde ederler Peki hücre hormon ve moleküllerin şuurlu hareketi nasıl gerçekleşir? Bu bilinç kendilerine ait olamaz. hücrenin ne zaman, ne üreteceğini bildiren, hormon ve molekülün doğru adrese gidmesi için yol gösteren, adres bildiren, ve yönlendiren akıl ve şuur sonsuz akılla hücreyi, hormonları, molekülleri yaratan ve onlara nasıl hareket etmeleri gerektiğini emreden Allahtır

Kas gevşemesinde Uyarıcı ve hormonlar atardamardaki alıcılara bağlanarak nitrik oksit (NO) açığa çıkar. NO molekülleri düz kaslara ilerler ve guanil siklaz (GC) enzimini harekete geçirir GC, guanozin trifosfatı guanozin monofosfata çevirir (cGMP) cGMP, kalsiyumun hücredeki depolara gitmesine neden olur. Azaltılmış konsantrasyonlu kalsiyum iyonları (Ca++), aktin ve miyozin kayarak birbirinden ayrılır Düz kas hücreleri gevşer vr
Kan damarları genişler. KURAN ALLAH SÖZÜDÜR


Kuran öyle bir kitaptır ki, verilen tüm haberler doğru çıkmıştır. Bilimsel konularda, gelecekten haberlerde matematiksel şifrelemelerde hiçbir insan tarafından bilinemeyecek gerçekler ayetlerde haber verilir Bu bilgilerin bilgi ve teknolojiyle edinilmesi mümkün değildir. bu elbette Kuran`ın insan sözü olmadığının apaçık ispatıdır. Kuran yoktan var eden ve ilmiyle tüm varlıkları kuşatan Yüce Allah`ın sözüdür. Allah ayetinde, Kuran`la ilgili olarak, o, Allah`tan başkasından kuşkusuz çelişkiler olacakdı" buyurur. (Nisa Suresi, 82). Kuran`da hiçbir çelişki yoktur, içindeki her bilgi, İlahi kitabın mucizelerini ortaya koyar.
İnsana düşen Allah`ın indirdiği İlahi kitaba sarılmak ve onu yol gösterici kabul etmektir. Allah ayetinde şöyle seslenir: Bu indirdiğimiz mübarek bir Kitap`tır. O`na uyun korkup-sakının. Umulur ki esirgenirsiniz.„
(Enam Suresi, 155)


kimi zaman bacaklarınızı hareket ettirerek vücuddaki kas ve kemiklerin çalıştır. lokmaları çiğnerken aklınıza yediklerinizin nasıl sindirildiği gelmez kalbinizde yedek bir jeneratörün olduğunu düşünmezsiniz gazete okurken ellerinizdeki kaslar aklınıza geldi mi sayfa çevirirken parmaklar yaptığı hareketleri takip ettiniz mi düşünün bedeninizde gerçekleşen mucizevi olaylara yanlış bakış açısını ortadan kaldırın çünkü evrim senaryoları bilimsel gerçekmiş gibi anlatıldı "tesadüf masalı"nı ortadan kaldırın Evrimcilerin hezimetleri bilimsel olarak ortaya konulmalıdır evrim teorisinin maskesi sahtekarlıktır
Evrimin yok edilmesi ve yaratılış gerçeğinin görülmelidir Allah insanı kusursuz yarattığını ayetlen bildirmiştir


Vücudumuz bizim için bir nimettir 24 saat hiç durmadan çalışır. İnsan Mucizesi sadece bizim bedenimizde değil, dünyadaki tüm insanların vücudunda da gerçekleşir Geçmişte yaşamış insanların vücutlarında da bu sistemler eksiksiz olarak vardı. Gelecekte yaşayanlarda da Allah`ın izniyle olacak. Bu, tüm alemlerin Rabbi Allah`ın yaratışıdır… Allah`ın gücü sınırsızdır. Aklını ve vicdanını kullanan kişi açık gerçeği görür ve yalnızca Rabbini hoşnut etmek için yaşamını sürdürür Dünyadaki tüm insanlar, basit bir sperm hücresi olarak rahme atılmış özel yaratılmış şartlarla yumurtayla birleşip ardından tek bir hücre olarak hayata başlamışdır. tüm insanlar, mucizevi aşamalardan geçmiştir
Allah insanların bedenlerini şekilendirmiş, onları tek bir hücreden düzgün bir insan olarak yaratmıştır. gerçeği düşünmek her insanın görevidir görevimiz, Allah`a şükredici olmaktır.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla