Konu: Asrı saadet
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-22-2019, 08:51   #112
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak mekan ve olaylarıyla Hz Muhammed talha uğurluel pdf e kitap

Mina yakınlarında Akabe'ye gelindiğinde dağ eteklerinde karşımıza küçük fakat şirin bir yapı çıkar. Klasik bir mimari ile inşa edilmiştir yöresel izler dikkat çeker Arabistan'da Efendimiz döneminden beri mescitlerin geniş avlusu önemlidir Avlu önünde, kıbleye doğru kapalı dar bir alan olur namazlar buradan itibaren kılınır Mescidi çeviren dış duvarlarda şekilli dişler olur. Karşımızdaki mescitte bu özelliklerin tümü vardı. Mescidin adı Akabe'ydi. Tam burada Efendimiz Medinelilerle biatlaşmıştı. Mescidin etrafında bulunan birtakım kitabelerden ilk iki tanesi okunamıyor Çünkü atik yazı denilen eski, sanatlı küfi: ile yazılmış. yan duvarda Bismillahirrahmanirrahim
sallallahu ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecma'in. Yazıyor bu mescidi buraya Abbas! Halifesi Cafer el-Mansur yaptırmış. burası Akabe ve Akabe biatının yapıldığı yer Efendimiz in Yanında amcası Hz. Abbas da vardı. Bu biatlaşma da Hz. Abbas oradakilere, neye biat ettiğinizi biliyor musunuz?" diye sorar. bu hatıra onun soyundan gelen bu halifeler tarafından yaşatılmak istenmiş ve Cafer el-Mansur tarafından Akabe Mescidi inşa edilmiştir. Bu mescidi son kez tamir ettiren İstanbul'da Ortaköy Büyük ve Küçük Mecidiye, Teşvikiye gibi camileri ve nice hayır eserini yaptıran Sultan Abdülmecid Han dır
Akabe mescidi en son onun döneminde ihya edilmiştir .

Mekke ve Medine de her an tefekkür içinde olmalıyız. Buranın her anı bizi alıp başka diyarlara götürür Bu tarihi ve mübarek coğrafyada ayağımzın bastığı her yerde nice hadiseler yaşanmıştır Hz.Muhammed'in izini sürmek için her fırsatı değerlendirmeliyiz Peygamber Efendimizin Mirac basamağını öğrenirken Mekke çekimlerinde nereden çıktığını anlayamadığımız yaşlı bir amca Grubumuza yanaştı ve konuştular. , l7 yıldır burada yaşayan amcamızın anlattıklarım Herkese anlatılmaz," dedi. sonra "Evladım kimsiniz, nerelisiniz?" diye sorup Hocamızla, "sohbet etti buralara gelişini şöyle anlattı, "Oğlum Yalovada yaşıyordum. İçime buraların ateşi düştü. Kabe'yi görme arzum dayanılmaz bir hal aldı. paramı aldım düştüm yollara. Gölcükte param bitmişti. Kendimi camiye attım. ağlayıp Rabbime yalvarıyordum. caminin kıble duvarları açıldı. Kabe göründü ve bana seslenerek, "Seni buraya alacağız üzülme," dedi. Amcanın olayı sır kapısının aralandığı bir an gibi gözüküyor. Bu vakalar akıl gözüyle değil kalp gözüyle anlaşılır Kendisine araştırma yaptığımızı Peygamber izini sürdüğümüzü söyleyince tebessümle Bu gece Fetih Kapısı'nda size göstereceklerim var," dedi ve ayrıldı. şaşkındık.

Mekke farklı bir şehir sadece Ka be ve mukaddes emanetleriyle yaşayanlarıyla da farklı bir şehir. Nice gönül ehli kişiler buralarda dolaşıyor Buralarda vakit çok hızlı geçiyor. Yatsı namazını kılınca Mescid-i Haram'da oyalanıp dışarıya çıktık. amcayla buluştuk. kendisi Mescid-i Haram'ın teknik işlerinden sorumluydu Mescid-i Haram'a girdik. Kabe'nin Yemen'e bakan köşesi (Rükn-i Yemani nin karşısındaki revaklara gittik avluda Osmanlı sütunları var burası Peygamber Efendimiz'in miraca çıktığı yer yaşlı amca Konuşmasına devam etti, "Osmanlılar burayı çok iyi biliyordu ve bu mukaddes yeri işaretleyip kırmızı mermer bir sütun diktiler Abbasi Halifesi Mehdi'den kalan revak sütunları beyaz iken osmanlı sütunları kırmızıdır," İnsanlar sütunu bilip özel ihtimam göstermesin diye sütun mermer renginde boyanmıştır altından kırmızı renkli bir mermer ortaya çıkar Bu sütun arkasındaki iki sütun da Efendimiz'in göğsü yarılmış miraca çıkmaya hazırlanmıştır," rivayetlere göre Peygamberimiz Mirac'a amcasının kızı Ümmü Hani Hz leri'nin evinde çıkmıştı. Peygamberimiz namazlarını Mescid-i Haram'da ki Rükn-i Yemani ile Hacerü'l-Esved arasında kılardı. yönünü hem Kudüs'e hem de Kabe'ye dönmüş olurdu. Ümmü Hani Hz leri, evimden, Hz. Peygamber'in namaz kılarken sesini duyuyordum," diyor. Bu yer Rükn-i Yemani'nin tam karşısı idi.

iSLAM'IN iLK ŞEHiT HANIMI: Hz. SÜMEYYE Mescid-i Haram'ın dış duvarlarında Sırtımızı Safa Tepesi'ne vermiştik. Mescid-i Haram'ın dış avlusundan yol karşısında ki
Karşı sırada yüksek duvarlada çevrili bir alan Hz. Sümeyye'nin kabridir bu mezar İslamiyet'in ilk şehit kadınına aittir Mekke'de ki ilk yıllarda Kabe'deki putlardan gelir elde edilir, putlara
saygısızlık kabul edilmezdi Mekke'de putları kabul etmeyen, onları taş ve tahta olarak gören kişiler vardı. Onları susturmanın yolu yakalamak ve sindirmekti. Güçlü ve zengin olanlara dokunamıyorlardı güçsüz ve fakirler ezilmekteydiler hain fikirlerini uygulamaya soktular. İlk hedef Mekke'nin yoksulu Yasir ailesi oldu. Hz. Yasir, eşi Sümeyye ve oğulları Ammar'ı sürükleyerek Mekke dışındaki ıssız bir vadide işkence yapacaklardı. işkencenin en şiddetli boyutlarını
uyguladılar Hz. Yasir ve eşi Hz. Sümeyye'yi şehit ettiler Hz. Sümeyye İslamiyet'in ilk şehit hanımıdır

Mekke'nin her yeri tarih kaynar Hz. Muhammed'in hayatı SAV le oturup kalkmış kişilere ait hatıralar şehrin her yerinde karşımıza çıkar. onlardan biri de Kainatın Efendisi'nin mübarek eşleri Hz. Meymüne'ye aittir. Bu mübarek kabri ziyaret için Mekke'den Medineye ilerlemelisiniz. Şerahbiye Hastanesinin bir kilometre sonra solda beyaz duvarlarla çevrili bir yapı vardır Buraya Vadi-yi Serik dir vadiyi boydan boya ikiye ayıran çift şeritli yol Mekke'yi Medine'ye bağlar hacca ve umreye gelenler bu otobanı kullanarak mukaddes şehirlere yolculuk yapar. Mekke'den çıkmışsanız yol solunda, Medine'den geliyorsanız yolun sağında dört duvarla çevrili bir mekan İçinde küçük bir kabir görülür Burası Efendimiz'in eşi Hz. Meymüne'nin kabridir

Hudeybiye Anlaşmasında 628 de hac yapamadan dönen Efendimiz ertesi sene Mekke'ye geldiğinde, amcası Hz. Abbas, kendisine eşinin kardeşiyle evlenmesini teklif eder kabul edilir SAV izdivacın harem hudutlarında gerçekleşmesini arzu eder Mekkeli müşriklere, izdivacın Mekke'de gerçekleşmesini istediğini, Mekke'ye yemek ziyafeti vereceğini söyler. Mekkelilerin kalplerini kazanmayı düşünür müşrikler reddeder. Efendimiz zifafını Vadi-yi Serik'te yapar gece buradaki semure ağacının altındaki çadırda geçirilir. Semure ve bu mekan Hz. Meymüne'nin kaderinde önemlidir Efendimiz'le burada zifafa giren Hz. Meymüne Hicri 51 de Hz. Muaviye'nin hilafeti döneminde buraya gelmiş hastalanarak semure ağacı altında vefat etmiştir. Kabri buraya yapılmıştır. Osmanlılar döneminde burası yeşillik ve sulak bir yerdir Eyüp Sabri Paşa'nın Miratü'l-Haremeyn eserinde Hz. Meymüne'nin kabir resmi mevcuttur kubbeli bir türbe ve sebil göze çarpar. Mekke yerlileri Hz. Meymüne'yi her sene anarlar. Safer ayı buraya toplanan halk annemiz için mevlid okutup, yemek dağıtır


Kainatın Efendisi SAV in gece ibadetini kıyamını, rüku'unu, secde ve gözyaşını Hz. Meymüne annemiz den öğreniriz Efendimiz, Hz. Meymüne ile evlenince amcası Hz. Abbas'la bacanak olmuştur. Hz. Abbas'ın, Hz. Meymüne'nin ablası olan hanımından, ileride İbni Abbas dünyaya gelir. ibni Abbas, Hz. Ömer'in oğlu Abdullah'la arkadaştır. ibni Ömer arkadaşlıklarından bahsederken diyorki Medine sokaklarında oynarken Efendimiz'in teyzesinin eve girdiğini gören İbni Abbas, oyunu bırakır koşa koşa SAV in ardından eve girerdi. Çocuklar Efendimiz'i çok severlerdi. Peygamberimiz Hz. Meymüne'ye misafir olunca İbni Abbas fırsatı kaçırmaz teyzesinde yatardı. Her gece teheccüde kalkan yüce Peygamberi İbni Abbas sabaha kadar takip ederdi Efendimiz'in gece ibadetini bu çocuk sahabiden öğreniyoruz. •

Tenim Mescidi'ni geçince bir kilometre ileride Teknoloji Koleji vardır okulun az ilerisinde duvarla çevrili bir kayalık alan görülür. burası Hz. Hubeyb'in şehit edildiği yerdir buralarda çok acılar çekilmiştir. Medine'den gül kokusu yayılırken çevre kabileler İslamiyet'i öğrenmek istiyordu. Peygamberimiz İslamiyet'i anlatması için onlara sahabeleri gönderiyordu. Uhud Savaşı bitmişti. Müslümanlan meydan savaşlarıyla yenemeyeceklerini anlayınca onları tek tek ortadan kaldırmayı düşündüler sinsi planlar tertip ettiler. Müşriklerden Beni Lihyan kabilesi, Medine'ye gelerek dini muallim talep ettiler. Peygamber Efendimiz en seçkin sahabeden 8 kişiyi onlarla gönderdi. Medine'den Mekke'ye bir haftada gittiler ve bu kabilenin topraklarındaki Reci Kuyularına geldiklerinde sahabeye pusu kurup, onları şehit ettiler. Aralarından sadece 2'sini katletmeyip Mekkeli müşriklere sattılar. Mekkeliler bu 2 güzide sahabeyi ağır işkencelerle şehit ettiler Hz. Hubeyb'e müşriklerden iki rekat namaz için izin istedi Namazım bitince nede hızlı kıldığını sordular. O da, "Ölümden korktu da namazını uzattı demeyesiniz diye böyle yaptım," cevabını verir. Müşrikler, "Senin yerinde peygamberin olmasını iste seni serbest bırakalım," dediler. Hz. Hubeyb kükrer ve, ''Değil yerimde Peygamberin olması O'nun ayağına kıymık tanesinin batınasına razı olamam," der. Üzerine mızraklar gelirken Rabbine iltica etti dedi ki "Ya Rabbi durumumu Efendim'e bildir ve selamımı O'na duyur." Ardından kayalıklarda şu nida yankılandı "Esselamu aleyke ya Resulallah O sırada Medine'de, sahabe ile halka olup sohbet eden Efendimiz birden ayağa kalkar ve, "Ve aleykum selam ya Hubeyb!" diye karşılık verir. Sahabe sorar, "Ne oldu ya Resulallah!", Efendimiz'in cevabı hüzünlü ve kısadır, "Hubeyb'i şehit ettiler." Dudaklanmız şehit sahabe için duaya açılırken onların şefaatlerini dilemeyi unutmuyoruz

Mekke-Medine arası nice Peygamber hatırasını bağrında saklar. Mekke havayollarının tam karşısında ki Seniyyetü'l-Beyda dır Efendimiz Miracda birkaç yerde namaz kılar Bunlar Tur-i Sina, Beytülahim ve Medine'dir. Mekke'den Kudüs'e Burak'la gitmiştir. Kainatın Efendisi SAV Mirac'ın ertesi günü başından geçenleri Mekkelilere anlatır, "Bu yolculuğa delilin var mı?" diye sorarlar. SAV "Dönüşte Cirane de Mekke'ye 60 km kala bir kafile gördüm. Sularından içtim ... " der. Giderler ve orada kafileye gece suyunuzdan biri içti mi?" diye sorarlar. Kafile den içti," cevabını alınca inanamazlar. GIRANE mevkiinde meydana gelen diğer olay ise Huneyn ganimetIerinin dağıtılmasıdır. Ciranede Efendisimiz savaş ganimetini dağıtırken Hz. Ebubekir Hz. Ömer ve Hz. Osman ihrama girerek Mekke'ye gitmiş ve umre yaparak dönmüştür Ciranenin meşhur kuyusunda Efendimiz yere eliyle meshetmiş çok tatlı bir su çıkmıştır. Kuyu bugün kapalı olsa da, Osmanlılar restore etmiştir

Mekke Medine arasında kullandığımız araba yolu haricinde, bir de Efendimiz'in hicret yolculuğunda kullandığı hicret güzergahı vardır Hicret güzergahı, Hicret'ten 8 sene sonra gerçekleşen ve Mekke'nin fethi ile neticelenen geri dönüş yolculuğunda belli. yerlerde kesişir bu yerlerden birisi de Cümum'dur. Eski adıyla Merruz zehran. Buradaki beyaz mescit Efendimize ait bir hatırayı muhafaza için yaptırılmıştır Efendimiz 630 da Mekke'nin fethi için yola çıktığında şehre girmeden iki gün önce buraya gelir. lO bin askeriyle konaklar ve her askere ateş yakma emri verir. Efendimiz Mekkelilere korku salmak ve direnme olmadan şehre girmek ister SAV in tek derdi insanların ahiretinin hayatının kurtulmasıydı hidayete ermeden ölen müşrikler olursa hayatları mahvolacaktı. Cümumda beyaz mescid Kapısı üzerinde 1997'de yenilendiğine dair inşa kitabesi var. Bu mescit, Hz. Peygamber'in Mekke'yi fethinden iki gün önce gecelediği yerdir Çadır şu an mescidin bulunduğu yere kurulmuş. Efendimiz namazlarını burada eda etmiş. bu yer kaybolmasın diye sahabe burayı belirlemiş ve üzerine mescit inşa etmişler. Mekke'nin fethi sırasında burada konaklandığı için bu mescide, "Mescidü'l-Feth" yani "Fetih Mescidi" deniliyor. mescidi, ilk kez Ömer bin Abdülaziz Hzr leri inşa ettirmiş kendisi, Medine valiliğinde Efendimiz'e ait nice hatırayı yaşatmak için hatıraların yaşandığı yeri mescitlerle donatmıştır .

Cümum'dan birkaç kilometre ileride bir dar boğaza vardır. Buraya "Madiyk Boğazı" denilir Efendimiz Süfyan'ı oturtarak İslam ordusunun geçişini seyrettirmiştir. İslam ordusu, Mekke'ye bir konak mesafedeydi. O gece 10 bin ateş yakıldı. ateş gerekli etkiyi yapmış; ateşleri gören Mekkeliler, her bir ateşi on asker şeklinde hesaplayıp 100 bin asker olduğunu düşünmüştü Süfyan, Müslümanların niyetlerini öğrenmek için Cümum'a kadar geldi. Efendimiz'in amcası Hz. Abbasa giderek kendisini Hz. Muhammed'le görüştürmesini istedi. SAV bu görüşmede Süfyan'a, "hala Müslüman olmayacak mısın?" diye sordu. O biraz zaman tanı dedi Efendimiz Hz. Abbas'a, Süfyan'ı gece burada bekletmesini şehre ertesi gün göndermesini söyledi. Efendimiz Süfyana Madiyk Bağazı'ndan geçecek olan islam ordusunu gösterecek ve onun son direncini kıracaktır Süfyan Mekke'ye döndüğünde, "Öyle bir ordu geliyor böyle sadık bir ordu, hiçbir dünya melikinde yoktur. Direnmenin faydası olmayacaktır," dedi Efendimiz'in arzusu yerine gelmişti. Şehre girişte direniş olmadı 1-2 istisna dışında kan dökülmedi. İslam ordusu Mekke'ye girmeye başladı. Girişte endişe edecek bir şey olmadığı bildirildi. Kendi evinden çıkmayanlara, Kabe'ye sığınanlara ve Süfyan'ın evine girenlere dokunulmayacak!" denirken, Süfyan'ın gönlü kazanılmaya çalışıldı. Efendimiz'in şehre girdiği yer olan Hucun tarafında vukuat olmazken Şubeyke yönünden giren Hz Halid in mevkiinde küçük bir direniş oldu. her şeye rağmen şehir aen şerefli misafirine kavuştu. Mekke'de bundan böyle taştan tahtadan putlara değil, tek ve yegane hakim olan Allah'a secde edilecekti. •

Yunus Emre'nin dediği gibi Efendimiz'in izini araya araya ilerliyoruz. Yolda bizi tarihi bir pazar karşılıyor. Burası Mecenne Pazarı. Buranın tam zıt istikamette Mekke'ye 40 km uzaklıkta Zü'l-Mecaz Pazarı vardı Efendimiz Mecenne Pazarı'na üç kez uğramıştır Buranın havası o yüzden çok güzel. Mekke'de sıcaktan bunalmışken şimdi yaylada dolaşır gibiyiz. Mekke'den Medine'ye hicret eden Hz. Bilal, Medine'ye geldikten sonra sıtmaya yakalanır. ateş içinde şu şiiri söyler, "Acaba birgün olur da ızhır ve celil otlarının etrafa güzel koku yaydığı bir vadide geceleyebillr miyim Mecenne'nin tatlı sularına varıp içebilir miyim bu bölge Hz. Bilal'in şiirindeki gibi pek güzel bir yermiş. ırmaklar günümüzde akmasa da yatakları hala duruyor. Bu ırmaklar mevsimlik olduğu için yıl içinde akabiliyor Mecenne Efendimiz'in hicret yolu üzerinde Mekke-Medine arasında ki uzanan asfalt yola "Hicret Yolu" dense de asıl yol Efendimiz Hz. Ebubekir'l bu yolun paralelindeki dağların arasından geçmiştir. Bu çileli yolda Mecenne'ye gelmişler Usvan-Huleyse-Kudeyd'den sonra Ümmü Mabed'in çadır kurduğu yere gitmişlerdir.

Ümmü Mabed ra kocasıyla çobanlık yapan yaşlı bir kadındır telef olacak keçileri vardır Efendimiz mübarek elleriyle bu keçiye dokunduğunda keçi bolca süt vermişti yaşlı kadın şaşırmış Bu sütten içen hicret yolcuları, yolda Süraka ile karşılaşmışdır Peygamberimize ce, atına saldıran Süraka'nın, atının ayakları kumlara battığı için Süraka hiçbir şey yapamamış ve İslamiyet'le şereflenmiştir. Hicret yolu bundan sonra Cuhre'ye, Ebva'ya, sonra Herse'ye ve Bedir'e uzanmıştır . •

RECİ KUYULARININ IZTIRAB içindedir İslam tarihinde önemli bir yeri vardır Efendimiz'in güzide sahabileri burada şehit edilmiştir Mekke-Medine arasındaki yolda ilerliyoruz. Mekke'den 65 km uzaklıkta ki toprak yolda ki Reci kuyularına ancak arazi arabasıyla gidilebilir yolda çukurlar ve tümsekler vardır Çöl içindeki bu seyahatte uçsuz bucaksız kum yığınları ve bir keçi çobanı dikkat çekiyor. Birkaç devesi Bu ıssız yere çadır kurmuş, onları bekliyor. Eski bir mezarlık görüyoruz. taşlar hala duruyor. Sağ ve solumuzcia tarım arazilerini görmek mümkün Recideki kuyular o günden beri hiç dokunulmamış gibi tüm orijinalliğiyle duruyor Tamamen toprakla çevrili, ve yuvarlak bir su birikintisi burası. Ama ne kadar doldurursanız doldurun alttan kaynıyor. Bu büyük kuyu etrafında 20'ye yakın küçük oyuk var. Bunların içinden su çıkıyor. Allah'ın işine bakın, bu daire içinde nereyi kazsanız su çıkıyor. Büyük kısımdan hayvanlar içtiği için sık sık bulanıyor ve insanlar su için daha küçüklerini kazıyor. pet şişemize su dolduruyoruz. Su berrak ve tadı fena değil. Kuyunun az ilerisinde taşlarla çevrili bir mescit var. taşlar yerde yan yana bir iz teşkil ediyor. Kuyunun yanında yükselen tepe şanlı sahabenin sığındığı yer. Selamlarını Ötelere Duyurabilenler"

Hz. Peygambere gelen müşrikler, İslamiyet'i öğrenmek bahanesiyle muallim isterler. Efendimiz en seçkin sahabeden 8'ini gönderir Mekke yakınlarında ki Beni Lihyan kabilesi sahabeyi pusuya düşürerek öldürmek bazılarını Mekkeli müşriklere satmak ister. Medine'den Reci kuyusuna geldiklerinde pusu kurup sahabeye ok yağdırirlar. Sahabe direnir ama 6'sı şehit düşer. 2 sahabeyi esir alıp Mekkeli müşriklere satarlar

Reci Kuyusu'nda ki suikastta yaşanan hadiselerden biri de şehit sahabeden birinin ölmeden önceki duasıdır duanın sahibi Asım bin Sabit ra dır, Ömer bin Abdülaziz Hz leri'nin dedesidir. Müşriklerin kendisini şehit etmesiyle vücudunu parçalayıp uzuvlannı keseceklerini tahmin ettiği için Rabbine yalvarmış ve, "Allah'ım müşriklerin vücuduma ilişmelerine izin verme," diye dua etmiştir. müşrikler Asım bin Sabit'i şehit ettikten sonra vücudunu kesrnek amacıyla niyetlendiklerinde ortalıkta bir ordu çıkmış ve onlar mübarek sahabinin naaşına ulaşamamışlardır. O gece yağan şiddetli yağmurda Asım bin Sabit'in naaşı bilinmeyen bir yere sürüklenmiş ve kaybolmuştur.

Reci Kuyularından Usvan kasabasına ilerledikçe yolunuzun sağında tepeler görünür, görülmesi gereken bir tepe vardır bu tepe Üzerinde elektrik direkleri olan bir tepe, tarihte önemli bir hadiseye şahitlik etmiştir Reci'den dönüşte çıktığımız asfalt yola birkaç km uzaklıktadır burası Kürau'l Gami.m'dir. Efendimiz sahabeleri ile 628 de umre için Mekke'ye giderken Fetih Suresi burada nazil olmuştur. fethin kulaklara fısıldandığı yerdir Mekke'ye 30 km kala müşrikler Müslümanlanları şehre sokmamışlar Hudeybiye anlaşmasını imzalamışlardır

Hudeybiye anlaşmayla kalpler islamiyete çok teveccüh etmiş gerçek fetih hayata geçmişt sahabeler şahit olmuştur. O günden bu yana da bu tarihi kuyuya ağızdan çıkan su manasında, "Tefle" denir. Halk arasında meşhur olan kuyunun suyu, birçok hastalığa şifadır bidonlarla taşınır. islam tarihinde Bi'r-i Tefle mevkiinin önemi sahabenin ilk kez korku namazını burada kılmışdır Onlar Mekke'ye ilerlerken Halid ra onları burada görecek Mekkelilere haber edecektir. sahabenin endişesi artınca Efendimiz burada dört bir yana haberci göndererek Mekke ve çevresindeki her şeyden haberdar olmuştur. sahabeyi teskin etmek için burada korku namazı kıldırmıştır. Rabb'lerine sığınmışlar ve kalben selamet bulmuşlardır. Bi'r-i Tefle'nin bulunduğu alan sulak yerdir çevresi yeşildir. Erak" denilen ağaç görulür Söğüde benzeyen bu ağaçta da diğer çöl ağaçları gibi geniş yaprak yoktur Buharlaşmanın çok olduğu bu topraklarda ağaç yaprakları küçük ve incedir. Rabbimiz bu iklimde yaşayabilmeleri için ağaçlara böyle bir özellik vermiştir. Erak ağacının köklerinden misvak yapılır ağaç yaprakları doğal bir doğum kontrol işlevi görür. Yapraklarını çiğneyen hanımların çocuk yapmaları gecikir

Abdullah ibni Omer ra Hz leri'nin kabr-i şerifi HAYATINI SÜNNETE ODAKLAMIŞ BiR GÖNÜL İNSANI Mekke'den Zahir'i geçtikten sonra Şüheda mınıtıkasında sol taraftaki tepe eteklerinde bir mezarlık vardır mezarlığın karşısındaki evin bahçesinde büyük bir sahabi yatar. islam alimleri bu sahabi için, "Abdullah bin Ömer denildi mi herkes onun kim olduğunu bilirdi. o, Efendimiz'in sünnet çizgisinden hiçbir zaman çıkmayan Hz. Ömer'in oğlu Abdullah idi. demektedir
Hz. Ömer'in birçok oğlu vardır ama Ömer'in oğlu denilince akla hemen o gelir Efendimiz'i titizlikle izlemiş, sözlerini, hareketlerini takip ederek dinin en önemli temsil ve tebliğcisi olmuştur. Hayatında Efendimiz'i öyle takip etmiştir ki hal ve hareketlerinin hiç biri abes değildir SAV gibi yaşamaya çalışmış. hacc da Arafat'ta bir taşın başında durur. Onu tamyanlar, "Abdullah, neden burada oturdun?" diye sorarlar. O da, Efendimi Veda Haccı'nda burada oturmuştu," der. kervanla yolculuk yaparken kervanı durdurur ve bir ağaca gider. Efendimiz bu ağacın altına gidip gelmişti," cevabını verir. Peygamberimiz'in yaptıklarını ölçü kabul eden ve tatbik etmekten geri durmayan güzel insan Efendimiz oturdu diye Medine'deki Akik Vadisi'nde ki semure ağacını ömrü boyunca sulamıştır. Medine'den Mekke'ye gelse, önce Bi'r-i Tuva'ya uğrar, boy abdesti alır sonra şehre girerdi. Çünkü Efendimiz aynısıni yapmıştı.

Abdullah bin Ömer ra nın kabrini ziyaret esnasında onun vefatı akla geliyor Vefat öncesi ne konuşabilmekte ne de uzuvlarını hareket ettirebilmektedir. kendisine abdest aldırırlar onun Bir derdi vardır yanındakiler anlayamaz Abdullah bin Ömer'i çok iyi tanıyan arkadaşı Bir şeyler anlatmak istiyor fakat anlamıyoruz," der. Yeni giren "Siz az önce ne yaptınız?" diye sorar. "Abdest aldırdık," cevabını verirler "Peki kulağına meshetmiş miydiniz?" diye sorunca "Siz onu tanımıyor musunuz? O, hayatınca Efendimiz'in sünnetinden bir nebze sapmamıştır diyerek kulaklarına da mesh edilmesini ister. ondan sonra rahatlar lbni Ömer Haz leri sonra tebessümle vefat eder.

Hac ve umre çok önemli iki ibadettir nasip meselesidir. Eskiler Çağrılmadan gidilmez," derlerdi Gitmek isteyenleri korku alır, "Acaba oralara gitmeye layık değil miyim diye!" kutsal beldelere geldiğimizde zihnde soru işareti oluşur, buraların hakkını verebiliyor muyum, buradaki ibadetim kabul görüyor mu, bu tertemiz beldelere layık mıyım yoksa varlığım buraları kirletiyor mu diye. Türkiye'den Hicaz'a gelenler Cidde'ye uçup araba yoluyla Mekke'ye geçerler ya da direkt Medine'ye uçarlar. Önce Mekke'yi ziyaret edenler, Medine'ye bazen otobüs bazen iç hat uçağı ile geçerler MEDiNE VUSLAT topraklarına gelince uçaktan inildiğinde yüze sıcak hava dalgası vurur. bu sıcak motorların havayı kızdırmasına yorulur ama uçaktan metrelerce uzaklaşıldığı halde hava serinlemez, sıcaklık Medine'nin iklimidir Burada ki her mekan, tabelaladaki her isim bize islam Tarihi'nden nice sayfayı aralar İşte havalimanı çıkışındaki tabelalar; Tebük, Yenbu, Riyad. Her birinin nice hatırası var. Efendimiz'in Tebük Seferi. .. Medinenin yeni şekillenmeye başladığı dönemde, Doğu Roma nın dev bir ordu ile ileriediğinin duyulması üzerine çıkılan zor ve çileli sefer ... • Medine'ye gelen herkes heyecanlıdır etrafı gözler. Efendimiz'in ismini Yesrib'den Medine'ye çevirdiği güzel beldeye gelinmiştir. Efendimiz'in şereflendirdiği mübarek mekanlar ve Yeşil Kubbe görünür Havalimanından çıkıp otobüsle şehre ilerleyen her kişi büyük heyecanla SAV in türbesini görecekleri anı beklemektedir eskiler, uçak ya da otobüsün olmadığı zamanlarda aylarca süren yolculukla Medine'ye gelenler şehre nasıl girmekte idi Eskiden Medine'ye yaklaşan kervanlar şehre birkaç kilometre kala at ve develerinden iner yaya olarak şehre girerdi Şehre girerken Efendimize duyulan saygıdan yalınayak yürüyenler bile olurdu Tekbirler salavatlar ve duayla adım adım Efendimiz'in mescidine türbesine MEKKE-MEDİNE ye varırlarmış. İbrahim Edhem Hz leri gibi Medine'ye yaklaştıkça her ikibadımda durup iki rekat namaz kılarak ilerleyenleri unutmamak lazım. O en güzele yaklaşmak için eskiler nice güzel davranışta bulunmuş fakat günümüzde arabayla yanına gitmekten başka çare yok. Araba içinde de olsak herkes te l aynı soru var: Efendimiz'in mescidindeki Yeşil Kubbe'yi önce kim görecek?

MEDİNEDE güzeller güzeli SAV in türbesine ait mübarek kubbe görünür Dudaklardan salavat-ı şerifeler yükselir Şehre gelen gruplar önce otele yerleşir, heyecanla Mescid-i Nebevi'ye koşarlar. Bu öyle bir ilerleyiştir ki insanlar sanki uçar gibidir ayaklar yere değmez Kulaklarda kutlu insanın müjdesi yankılanır : "Kim vefatımdan sonra kabrimi ziyaret ederse beni hayattayken ziyaret etmiş gibidir Hava karanrken Medine'yi ve özellikle Mescid-i Nebevi'yi kutsi bir hava sarar. Gündüzün şiddetli sıcağı akşamın serinliği azalır ve yerini latif bir esinti alır. Buraya ilk kez gelen ve burayı önceden ziyaret etmiş olan kendilerinden geçmişvaziyette Yeşil Kubbe'ye bakarken dalıp gider Artık içeri girme vaktidir. Kral Fahd döneminde devasa boyutlarda genişletilen mescide kadınlar ve erkekler ayrı kapılardan girerler. Dışarıda hava bunaltıcı da olsa içerisi ferah ve rahatdır. Soğuk su ile serinletilmiş ve nemlendirilmiş hava her direğin dibindeki menfezlerden cami içine verilir o an kimsenin gözü camiye ait detaylan göremez akıllarda Efendimiz SAV vardır ilk gidilecek yer, SAV in kutlu mescidine ait mekanlardır. Peygamber mescidine halk arasında "Cennet Bahçesi" denir Efendimiz'in hayattayken mescit olarak kullanmış. "Minberim ile hücre-yi saadetimin arası cennet bahçelerinden bir bahçedir."buyurmuştur

Mescid-i Nebevi'nin namaz vakitlerinde çok kalabalık bir cemaati vardır. Cennet Bahçesi hiçbir zaman boş kalmaz. kısa bir ibadet için uzun bir vakit beklemek gerekir Asr-ı Saadet'te Mescid-i Nebevinin kıbleye doğru olan sol yanında, boydan boya Efendimiz'in mübarek eşlerinin kaldığı odacıklar sıralıdır İslamiyet'in Medine'ye ait sürecinde meydana gelen her olayın ayrı bir anlamı vardır. Bu mescitteki her hadise, geleceğe aktanlmak amacıyla sütunlara not düşülmüştür. Efendimiz'in türbesi Hz. Aişe'nin kaldığı odadır. Efendimiz bu odada vefat etmiştir kabrini buradadır mescidin içine kıbleye bakan duvarlar şebekelerle çevrilidir. Mescidine bakan kısımdaki şebekelerle Hücre-yi Saadet arasında 3 adet sütun vardır. kıbleye en yakın ve en başta olanı yatak-döşek sütunudur," yazmaktadır. Hz. Peygamber itikafa çekildiğinde mescitten dışarı çıkmaz istirahatlerini bu sütunda yapardı Sütunun yanındaki perden arkası Hz. Aişe'nin odasıdır mübarek başlannı perde altından içeriye uzatır ve Hz. Aişe Efendimiz'in mübarek başını yıkardı Bazen de el ve ayaklannı uzatırdı

Peygamber Efendimiz her sene Ramazanın son lO gününde bu direkte yanında yaptığı itikafta Kur'an-ı Kerim'i Cebrail as ile karşılıklı okurlardı. O güne kadar nazil olan ayetlerin kontrolü yapılan bu okumada önce Efendimiz Cebrail'e as a ardından Cebrail Efendimiz'e Kur'an-ı Kerim okurdu Efendimiz'in vefat ettiği sene, mukabele tam iki kez yapılmıştır Peygamberimiz'ın okumasına "arz", Cebrail'in okumasına ise "mukabele" denir. Biz de her sene mübarek Ramazanda mukabele okuruz

Efendimi'zin güzel hatıralarını saklayan Mescidi Nebevi sütunlarından biride nöbetçilerin Peygamberimizi bekledikleri yerdir. "Allah seni, zarar vermek isteyenlerin şerrinden koruyacaktır, ayeti nazil olunca Peygambenmiz nöbetçitere beklememelerini söylemiştir. Bu sütunun yanındaki diger sütun Peygamberimiz'ın gelen elçiler ile görüştügü, yerdir. ayet nazil olduğunda, Efendımiz bu sütunun yanına oturur ayetleri sahabeye burada aktarırdı bilenlerin itibar ettikleri ve arkasında namaz kılmak için birbiri ile yarıştıkları bir sütun daha vardır onun üzerinde Hazret-i Aişe" sütunu yazar Hz. Aişe bu sütun ile ilgili hadisleri rivayet etmiştir Bu direk, Efendimiz'in mescidindeki mübarek mihrapların solundaki direğin hemen arkasındadır. Efendimiz "Benim mescidimin içerisinde şu sütunda öyle bir yer vardır ki insanlar o yerin kıymetini bilselerdi orada namaz kılıp dua için kura çekerlerdi.demiştir. Efendimiz buranın neresi olduğunu söylemediğinden SAV vefatı sonrasında sahabe efendilerimiz, "Bu yeri ancak Hz. Aişe bilir," demişler ve Efendimiz'in diğer eşlerinden kendisini takip etmesini istemişlerdir. Hz. Aişe namazlarını bu sütun arkasında kıldığını gördüklerinden zikredilen yerin burası olduğuna kanaat getirmişlerdir .

Peygamber Efendimiz Medine'ye hicret ettiğinde devesi Kusva'yı kendi haline bırakmış deve Eyyüb el-Ensari ra nın evine çökmüştür. Daha sonra kalkarak az ilerideki boş araziye bir kez daha çökmüştür. Devenin ilk çöktüğü yerde Efendimizbtam 7 ay misafir ·olmuştur. İkinci çöktüğü araziyi Hz. Ebubekir satın almış oraya Mescid-i Nebevi: ile Efendimiz'in eşlerine ait hücre-yi saadetler inşa edilmiştir.

Mescid-i Nebevi:, ilk yapıldığında, etrafı duvarla çevrili, boş bir avluydu. avlu üç bölümden oluşurdu. Kıble duvarında iki sıra halinde hurma ağacı gövdelerinden sütunlar dikilmiş ve üzeri hurma dalı ve yaprakları ile örtülmüştü. Burası, Efendimiz'in sahabe ile cemaat halinde namazını eda ettikleri yerdi. Caminin arka köşesinde küçük bir gölgelik hazırlanmıştı burası da Ashab-ı Suffa'nın kaldığı gölgelikti. Mescidin arka köşesine iki küçük oda inşa edilmişti. Bu kısım Hz. Sevde ve Hz. Aişe'ye ait odalardır. Hz. Aişe bu odalardan bahsederken, "Efendimiz odama ziyarete geldiğinde -ki o her gece teheccüt namazını kılardı-namaza duracağı zaman uzandığım yerden ayaklarımı kıvırmak zorunda kalırdım," der. bu oda, bir kişi uzandığında diğeri namaz kılamayacak kadar dar namaz kılan doğrulduğunda başı tavana değecek kadar alçaktı Hicret'in 7. yılı mescit Müslümanlara dar gelmeye başlar ve Efendimiz'in emriyle genişletilir. Efendimiz dönemi Mescid-i Nebevi'de en önemli değişiklik kıblenin değişmesidir Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram'a yönelme sırasında kıble 180 derece döndüğü için caminin arka duvarı kıble haline getirilir. Ashab-ı Suffa'nın gölgeliği önden arkaya alınır Efendimiz'in eşlerine ait odalara dokunulmaz. mescidin kıble duvarına bitişik kalır. Efendimiz'den sonra mescit Hz. Ömer ve Hz. Osman döneminde tekrar genişletilir
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla