[i][color=navy]Sayın Mavera,
Kafanızın oldukça karışık olduğu kendi aranızdaki tartışmalardan da belli. Bir yandan başka partilerin yöneticilerine dini vecibeler konusunda eleştiriler getiriyorsunuz, diğer yandan Nimet Çubukçu ve başörtüsü konusunda yalpalıyorsunuz. Özgürlüklerden bahsediyorsunuz, her kesimi kucaklamaktan bahsediyorsunuz; ama dini konularda tamamen kişilerin özeline giren konuları siyaset alanına çekmekte hiçbir sakınca görmüyorsunuz.
Neyse, bu sizin sorununuz, biz idam konusuna dönelim:
Alıntı:
İdam cezasi bakanlar kurulu onayi olmadan asla genel kurula gelmez, bakanlar kuruluna gelen kararin altinda bahcelinin imzasi vardi secim zamani star gazetesinde yayinlandi bu imza arastirirsan bulabilirsin
|
demişsiniz .
Bu konuda bilgileriniz yanlış. İdam cezasının kaldırılması yasa değişikliği gerektirir ve yasama organı olan TBMM'nin yetki alanındadır; icra organı olan hükümetlerin değil. Kuvvetler ayrılığı ilkesi size bir şeyler ifade ediyor mu? Hani yasama-yürütme-yargı...
Kafa karışıklığınız hükümetlerin genel olarak hemen her konuda mecliste de çoğunluğu sağlamasından kaynaklanıyor. İdam konusunda ise 57. hükümet açısından bu durum geçerli olmamıştır. Yasa değişikliği nasıl yapılır?
Mecliste yasa tasarısı gündeme gelir. Bu Adalet Komisyonu'na gider, buradan da genel kurula gelir ve oylanır. Bu prosedürün Bakanlar Kurulu ile ilgisi yoktur. 57. Hükümeti oluşturan 3 partiden MHP söz konusu yasa değişikliklerine karşı çıkmıştır ve MHP'li milletvekilleri de bu yönde hareket etmiştir. meclisteki diğer bütün partiler o yasa değişiklik paketini desteklediği için MHP mecliste azınlıkta kalmıştır. Bunun hükümet ile bir ilişkisi yoktur. Konunun detayları için şu adresini verdiğim meclis tutanaklarına bakabilirsiniz.
Diğer bir kafa karışıklığınız da sürekli olarak gündeme getirilen 3'lü imza konusuna. O belgenin daha net okunabileceği büyük versiyonu şu:

Bu Bakanlar Kurulu kararı değildir. Görüldüğü üzere sadece parti liderlerinin imzasını taşıyan partiler araı bir protokoldür. Ayrıca idam cezasının kaldırılması ile de uzaktan yakından alakası yoktur.
1) Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, daha önceki hükümetler döneminde altına imza atılan uluslararası yükümlülükleri gereği, Türk yargısı tarafından verilen idam hükmünün infaz edilmesinden önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılan başvurunun sonucunu bekleme taahhüdü vardır. Ancak, karar metninde de belirtildiği üzere, AİHM'nin kararları Türkiye Cumhuriyeti açısından bağlayıcı nitelik taşımamaktadır.
Metinde belirtilen nokta, uluslararası yükümlülüklerden kaynaklanan süreç tamamlanıncaya kadar idam dosyasının Başbakanlık'ta bekletileceğidir. Süreç sonunda idam dosyasının meclise gönderileceği belirtilmektedir. Meclis tarafından onanırsa, Abdullah Öcalan'ın infazı gerçekleşecektir.
Devlet Bahçeli'nin altında imzasının olduğu belge budur. Bu belgenin idam cezasının kaldırılması şeklinde yorumlanması mümkün değildir. Ortada somut bir gerçek vardır. Yoruma, kişisel değerlendirmeye açık bir durum söz konusu değildir.
Aksi yöndeki ifadelerin yalan ve iftira olduğu son derece açıktır.
2) İdam cezasının kaldırılması yasa değişikliği gerektirir ve yasama organı olan TBMM'nin yetki alanındadır. Liderler zirvesi ile idamın kaldırıldığını, altında da bir parti liderinin imzasının olduğunu söylemek iftira olmanın yanı sıra somut bir cehalet ve düşük zeka seviyesi göstergesidir.
Her şey bir yana akıllara şu soru gelir: Eğer 12 Ocak 2000 tarihindeki bu açıklama ile idam cezası kaldırıldıysa, 2 Ağustos 2002 tarihinde TBMM'nin 21. Dönem 4. Yasama Yılı 125. birleşiminde kaldırılan şey nedir?
İdam cezasının kaldırılmasını da içeren ve kamuoyunda "AB'ye uyum paketi" olarak bilinen yasa değişikliklerinin yapıldığı söz konusu meclis oturumunun tutanakları şu adreste mevcuttur:
http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/t...E1=1&PAGE2=145